Şimdi Ara

:::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
35
Cevap
0
Favori
6.047
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • arkadaşlar yaşayan ve kaybettiğimiz tüm gerçek sanatçılar için...

    bir resim veya şiir,şarkı sözü ve herşey...

    elimizden ne geliyorsa...

    başladım bile...

    ::::şener şen::::

     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::



    filmleri:::


    Gönül Yarası (2004)
    Eşkıya (1996)
    Amerikalı (1993)
    Gölge oyunu (1992)
    Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni (1990)
    Arabesk (1989)
    Zengin mutfağı (1988)
    Yasemin (1988)
    Muhsin Bey (1987)
    Selamsız Bandosu (1987)
    Değirmen (1986)
    Milyarder (1986)
    Aşık oldum (1985)
    Çıplak vatandaş (1985)
    Namuslu (1985)
    Züğürt Ağa (1985)
    Gırgıriyede Büyük Seçim (1984)
    Şekerpare (1983)
    Şalvar Davası (1983)
    Çiçek Abbas (1982)
    Adile Teyze (1982)
    Davaro (1981)
    Banker Bilo (1980)
    Erkek Güzeli Sefil Bilo (1979)

    N'Olacak Şimdi (1979)
    Hababam sınıfı dokuz doğuruyor (1978)
    Kibar Feyzo (1978)
    Sultan (1978)
    Çöpçüler Kralı (1977)
    Gülen gözler (1977)
    Hababam Sınıfı Tatilde (1977)
    Şaban Oğlu Şaban (1977)
    Hababam sınıfı uyanıyor (1976)
    Süt kardeşler (1976)
    Tosun Paşa (1976)
    Aptal Şampiyon (1975)
    Bizim Aile (1975)
    Bak yeşil yeşil (1975)
    Hababam sınıfı sınıfta kaldı (1975)
    Hababam Sınıfı (1975)
    Ayrı Dünyalar (1974)
    Aşk Mahkumu (1973)
    Arap Abdo (1973)
    Bir Demet Menekşe (1973)
    Katerina 72 (1972)
    Altın Prens Devler Ülkesinde (1971)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aslıyucel -- 6 Kasım 2005, 5:26:35 >







  • sanırım yanlış yere açtım ben bu başlığı
  •  :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::

    SADRİ ALIŞIK
    Doğum tarihi : 5 Nisan 1925

    Biografi:
    quote:

    Alıntı:http://tr.wikipedia.org/wiki/Sadri_Al%C4%B1%C5%9F%C4%B1k



    Yeşilçam'ın en eski ve tutarlı karakter oyuncularından biridir Sadri Alışık.Yıllar süren hayat savaşı sırasında,övülerek göklere çıkartılmış,en yakın bildiği dostları tarafından terkedilmiş,mutluluğun sevincini,aldanmanın üzüntüsünü yaşamıştır.Hassas ve içe dönük olan yapısı zaman zaman çok incinmiştir ama her şeye rağmen,oyunculuğunu,kişiliğini herkese kabul ettirmiş ve Türk Halkı tarafından çok sevilmiştir. 5 Nisan 1925 yılında Paşabahçe'de bahçesinde meyve ağaçları bulunan üç katlı ahşap bir evde dünyaya geldi Mehmet Sadrettin Alışık...

    Tüm aile büyüklerinin ve kardeşi Nevin'in onu Sadri diye çağırmaları nedeni ile,hayatının geri kalan kısmını da hep Sadri Alışık olarak geçirdi...Zeki ve bir o kadar da yaramaz bir çocuk olan Sadri Alışık otoriter bir baba ve gene otoriter bir anne ile büyüdü...İçinde ki oyuna hasret duygusunun ileride oyuncu olmasına neden olacağını ne o dönemlerin küçük Sadri'si ne de ailesi bilemezlerdi elbet.

    Namaza duran aile büyüklerini,secdeye varamasınlar diye bellerinde ki kuşaktan kapının koluna bağladığını,bahçedeki civcivleri oltayla balkondan yukarı çektiğini,kedilerin ayaklarının altına yapıştırdığı ceviz kabuklarını ve yaptığı tüm bu yaramazlıkları ileride gülerek anımsayacaktır Sadri Alışık...

    Çocukluk yıllarında Naşit Özcan Tiyatrosu'nu seyrettikten sonra başlayan tiyatro aşkı,okul piyeslerinde,Cağaloğlu Halk Evi'nde ve şimdiki adı Sadri Alışık Tiyatrosu olan Küçük Sahne'de devam etmiştir..Annesi Saffet Hanım ve Babası Rafet Kaptan'ın oyuncu olmasına karşı olmalarına rağmen,içinde ki bu oyunculuk aşkının sönmesine hiç izin vermemiştir...Ailesi de işin ciddiyetini anlamış ve oğullarına destek olmaya başlamışlardır...Baba Rafet Kaptan'ın Sana bir nasihatım,aynı zamanda da vasiyetim olsun.Artık yeni bir hayata atılıyorsun.Bundan sonra ki yaşamında,işini elinle değil,canınla yap! sözünü hayatının geri kalanında hiç ama hiç aklından çıkartmamış ve bunu oyunculuk yaşamında hep amaç edinmiştir...

    İlk filmi Günahsızları 1946 yılında çeviren Sadri Alışık şöhret basamaklarını hızla çıkmaya başlamış ve canı kadar sevdiği tiyatrodan Yeşilçam'a adımını atmıştır... 1959 yılında çevrilen Yalnızlar Rıhtımı adlı filmde 38 yıllık hayat arkadaşı Çolpan İlhan'a aşık olmuş ve aynı sene evlenmişlerdir... Küçük Sahne'deki tiyatro yıllarında çok yakın arkadaşı olan Çolpan İlhan hayatının en büyük aşkı olmuştur...Bu mutlu yuvaya çok zaman geçmeden bir kişi daha eklenir ve Alışık ailesinin oğulları Kerem Alışık dünyaya gelir...

    Kerem Alışık ile ilişkisi çok farklı olmuştur baba Sadri Alışık'ın...Kendi deyimiyle ondan kaynaklanan bir hatadır bu...Kendi babasının yaptığı gibi,o da oğlu Kerem'i hep uyurken sevmiştir... Evliliğin ve çocuğun verdiği sorumlulukla işine dört elle sarılmıştır ve ardı arkası kesilmeyen filmler çevirmiştir Sadri Alışık...

    Nejat Saydam idaresinde çevrilen ve başrollerini Ayhan Işık ve Belgin Doruk ile paylaştığı Küçük Hanımefendi serisi ile seyircinin dikkatini çekmiş ve sevgisini kazanmıştır...Ancak hiç şüphesiz Turist Ömer tiplemesi Sadri Alışık'ın oyunculuk kariyerinin en önemli adımı olmuş ve sanat yaşamında yepyeni kapılar açmıştır... Turist Ömer karakterinin doğuşu Sadri Alışık'ın asker arkadaşı Ahmet Güzelce'nin verdiği eğri selamdan esinlenerek yaratılmış ve rejisör Hulki Saner tarafından da ortaya çıkartılmıştır... 1951 yılında başlayan ve Ayhan Işık'ın vefatına kadar devam eden Sadri-Ayhan dostluğu beraber çevrilen filmlerle de pekişir...

    Ayhan Işık'ın başrolünü oynadığı Helal Olsun Ali Ağbi filmi Turist Ömer serisinin başlangıcıdır...Bu filmde Ayhan Işık'ın Turist Ömer adlı bir arkadaşı vardır ve bu rol Sadri Alışık'a ısmarlama elbise gibi uymuştur.. Ona gezmeyi çok sevdiği için arkadaşları Turist adını takmışlardır... Turist traş olmaz,gri pantolon,ekose gömlek,delik fötr şapka ve ökçesi basık pabuç giyen bir adamdır... Espri yapar,karşısına çıkanları,sözle,nükteyle harcar....Ama Turist iyilik sever,yaşadığı andan ilerisini düşünmez,çalışmaz,işsizdir,içkiye düşkündür fakat kadın problemi yoktur..Karnı acıkınca doyurmak aklına gelir..Beceriksizdir,bu yüzden de sevimli ve cana yakındır... "Helal Olsun Ali Ağbi" filmini seyreden seyirciler sinemadan çıkarken Helal Olsun Sadri'ye bu filmde Ayhan'ı yedi,toz etti yorumunu bile getirmişlerdir...Böylece Ayhan Işık'ın fiyatı o günün parası ile 60.000'den aşağı düşerken Sadri Alışık'ın fiyatı 5.000'den 10.000'e çıkmıştır... Hulki Saner bu filmden sonra Ayşecik Çıtı Pıtı Kız ve Ayşecik Cimcime Hanım filmlerine de aynı tipi koymuştur...Dolayısıyla Erman-Saner firmasının en fazla iş yapan filmleri de 1963'te Sadri'li Filmler olmuş,1964'te Turist Ömer adlı film ortaya çıkmıştır..Bu film Sadri Alışık'a yeni ufuklar açmıştır...

    Turist Ömer'den sonra en çok konuşulan ve seyircinin en çok sevdiği karakterlerden biri de Ofsayt Osmanolmuştur.. Osman Seden'in rejisörlüğünü yaptığı Şaka ile Karışık filminde ortaya çıkan bu tip çok tutulmuş ve Sadri Alışık'ın en çok iş yapan filmlerinden biri de Şaka ile Karışık olmuştur...Ofsayt Osman hayatta hiç gol atamamış,hep ofsayt pozisyonunda kalmış bir adamdır...Beceriksiz fakat çok ama çok iyi kalplidir..Çizgili beyaz gömlek,kahverengi yelek,kışın da ceket giyer..Turist Ömerden farkı,birçok şey yapmak ister ama kaderi ve talihi bırakmaz..Şansı yoktur.Nihayet son serüveninde bir gol atar,yani bir kızın hayatını kurtarır ve mutlu olur.. Ofsayd Osman tipi yerli film seyircisinin çok sevdiği fakir adam tipidir.. Fakir,haksever,fedakar ve sevmesini bilen adam...Sadece bunlar yüzünden değil Sadri Alışık'ın oyunculuk yönünden sergilediği başarı dolayısıyla da halkın hafızasına yerleşmiştir... Filmlerin ardı arkası kesilmez..Sadri Alışık herkesin çok sevdiği bir star olmuştur...

    1966 yılında çevrilen ve Atıf Yılmaz'ın yönettiği Ah Güzel İstanbul filmi de Sadri Alışık'ın en önemli filmlerinden biridir.. İçki yüzünden herşeyini yitirmiş eski bir İstanbul efendisi ile artist olmak için evini,köydeki sevgilisini terk edip fuhuşa sürüklenen Ayşe'nin hikayesini anlatan bu film SANREMO Bodrig Hera GÜLDÜRÜ FİLMLERİ ŞENLİĞİNDE,GÜMÜŞ AĞAÇ PLAKASI ÖZEL ÖDÜLÜ'nü almıştır...

    Jön ve kötü adam tiplemelerinden sonra komedi ve dram filmlerinde oynayan Sadri Alışık dört dörtlük bir sanatçı olmuştur... Avare filminden sonra sesinin güzelliği keşfedilen sanatçı,45'lik plaklar doldurmuştur,seyircinin ısrarı ve gazino patronları tarafında Sadri Alışık show dünyasına da adım atmıştır...Turist Ömer tipini sahnede de şarkı söyleyerek ve espri yaparak devam ettirmiş ve halkın ilgi odağı olmuştur...bunun yanı sıra ağırlıklı olarak İstanbul için yazdığı şiirlerinin toplandığı bir kitabı da vardır...Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünde de okuyan Sadri Alışık çok güzel yağlı boya ve kara kalem tablolara da imza atmıştır... Ayhan Işık ile olan dostluğu,aile yaşantısı ve kişiliği ile herzaman Türk Halkına örnek olmuş gerçek bir sanatçıdır Sadri Alışık... Sanat yaşamı boyunca aile yaşantısından ve karakterinden asla taviz vermemiş bir çınardır... Türk Sineması'nda bir ekol,bir fenomendir... Hayatta ki en sevdiği dostlarından biri olan içki,bir gün ona ihanet edecek ve ölüm döşeğine getirecektir...O dönemin Cumhurbaşkanı olan merhum Turgut Özal'ın yardımıyla Amerika'ya giden ve Mucize Eller lakaplı Münci Kalayoğlu tarafından ameliyat edilen altmış beş yaşındaki Sadri Alışık Chicagolu otuz yaşında ki bir gencin karaciğerini taşır... 1994 yılında son filmi olan Yavuz Özkan'ın yönettiği Yengeç Sepet'i filminde oynar ve Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alır...

    1995 yılının 18 Mart'ında yetmiş yaşında iken,ailesine,sevenlerine,canı kadar sevdiği İstanbul'una ve sinemasına veda eder.




    Filmografi:http://imdb.com/name/nm0019699/



    Şair Sadri Alışık
    quote:

    Acaba Nerdeyim?

    Bir sabah uyandığınızda
    Beni bulamayacaksınız

    Bir hicaz şarkı
    Rüzgâr olacak denizlerinizde
    Üşüyeceksiniz

    Bir rıhtımda tiz bir ıslık
    Her kundakta yeni bir yalnızlık
    Beni bulamayacaksınız

    İstanbul'un üzerinde kavak yelleri
    Bir bir gemiler uzaklardan
    Sizin eteklerinizde ziller
    Sizinle olmayacağım
    Anlamayacaksınız..


    Aktör Sadri Alışık
    quote:

    Alıntı: Serseriler Kralı

    Allah rızası için söyleyin be!
    Gene mi atamadım golu ha?
    Bu da mı gol değil be!
    Gol mü?
    Bu da mı gol değil be!
    Bu da mı gol değil!
    Adaletine insanlığına kurban olayım hakim bey, bu da mı gol değil!


    Ölüm tarihi : 18 Mart 1995

    Ve artık, yürekte bir yara Sadri Alışık...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest -- 5 Kasım 2005, 6:06:27 >




  •  :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


    MELİH KİBAR

    Biografi :
    quote:

    İstanbul'da 1951 yılında doğan Melih Kibar, 8 yaşında İstanbul Belediyesi Konservatuvarı Yarı Zamanlı Piyano Bölümü'ne başladı.

    İlk profesyonel çalışmasına 1969 yılında İstanbul Yelken Kulübü'nde başlayan Kibar, Milliyet Liselerarası Hafif Müzik yarışmasında, Alman Lisesi Orkestrasıyla Beste Birincisi oldu.

    Uzun süre Timur Selçuk'la da birlikte çalışan Kibar, 1974'te Timur Selçuk Orkestrası'nın çıkardığı albümde ilk kez üç bestesi (Gençlik Şarkısı, Kelebek ve Panayır Günü) ile yer aldı.

    'Çoban Yıldızı'nı 1975'te Eurovision Türkiye Elemeleri için besteleyen Kibar, Çiğdem Talu ile tanışarak, bir ekip oluşturdu. Hababam Sınıfı filmine yaptığı müzik ile Altın Portakal Film Müziği ödülünü alan Kibar, 'Hisseli Harikalar Kumpanyası Müzikali'nin de bestelerini yaptı.

    Altın Plak ödülü Kibar'a

    'Hep Böyle Kal' ve 'Söyle Canım' 45'lik plak çalışmaları Altın Plak kazanan Kibar, 1984 yılında da Sopot'ta 'En Başarılı Orkestra Şefi' ödülünü aldı.

    Kibar, 1986 yılında Melki Prodüksiyonu kurdu. Kibar'ın 'Halley' şarkısı Eurovision Türkiye birincisi ve Norveç'teki finalde de Avrupa dokuzuncusu oldu.

    1987 yılında 'Paydos' adlı bestesi ile Eurovision Türkiye ikincisi olan Kibar, 1995'te de 'Sev' adlı bestesiyle Eurovision Türkiye birinciliğini aldı.

    Kibar, 2000 yılında da 'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı' adlı oyunun müzikleri ile 'Afife Jale En İyi Besteci' ödülüne layık görüldü.


    Bunların dışında habamam sınıfı ve Garanti Bankasi'nin ( "su su soğuk su" gibi bir reklamı vardı, çok dokunaklı bir melodisi vardı ) müzikleri de Melih Kibar'a aittir..

    Ölüm tarihi : 7 Nisan 2005




  • FİKRET KIZILOK

     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


    Kızılok,Kızılok,Kızılok..

    "Yıllar geçse de üstünden
    Bu kalp seni unutur mu?"

    1946 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Fikret Kızılok'un müziğe ilgisi Galatasaray Lisesi ilkokul kısmında okurken başlar. İlk enstrümanı kırmızı bir akordeondur. İlk konserini bir 23 Nisan'da Taksim Belediye Gazinosu'nda düzenlenen okul müsameresinde verir. Fikret Kızıok ve orkestrası adlı küçük grubun elemanları Kızılok'un sınıf arkadaşlarıdır ve çaldıkları halk türküleri ile alkış alırlar.

    Ortaokul ve lise yıllarında konserler devam eder. Bu yıllarda grup elemanlarıyla birlikte orkestranın adı da değişir: Fikret Kızılok ve Veliahtları. Lise yıllarında akordeonunu bırakır ve eline gitarı alır. Bu dönemde en büyük destekçileri aynı lisenin daha alt sınıflarında okuyan ve müziğe o yıllarda başlamış Timur Selçuk ve Barış Manço'dur.




    CAHİT OBEN DÖRTLÜSÜ
    Liseden mezun olduktan sonra Veliahtlar ile çalışmayı sürdürür Kızılok. O günlerde Kadıköy'de Cahit Oben'in kurduğu Sailors adlı grup fırtına gibi esmektedir. Kızılok ve Oben eski arkadaşlardır ve gruplarını dağıtarak yeni bir grup kurmaya ve profesyonel müzik hayatına atılmaya karar verirler. Yanlarına bas gitarcı Koray Oktay ve davulcu Erol Ulaştır'ı alırlar; böylece Cahit Oben 4 doğar.

    Cahit Oben 4, kendi paralarıyla iki 45'lik plak doldururlar. Bunlardan ilkinde iki yabancı şarkıyı yorumlarlar: "I Wanna Be Your Man" ve "36 24 36". İkinci plaklarında daha "kendilerine" dönerler. Plağın ilk yüzünde "Silifke'nin Yoğurdu" vardır; diğer yüzü ise bir bestedir:"Hereke", aynı zamanda Kızılok'un plak olarak yayınlanan ilk bestesidir.




    AŞIK VESYEL, KIZILOK';UN MÜZİK HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
    Dişçilik Yüksekokulu'nun son sınıfında okurken müzik hayatını tümüyle etkileyecek bir yolculuğa çıkar. O dönem ağırlığını iyice hissettiren aranjmanların dışında bir şeyler üretmeyi planlar, sazını kaptığı gibi Sivrialan'a gider ve Aşık Veysel ile tanışır.

    O dönemde kendisiyle yapılmış bir söyleşide şunları söyler: " Veysel'i dinledim, sazını dinledim. Ve aşık oldum; Onun hissettiklerini içimde hissediyordum. Artık duramıyor, dayanamıyor, Veysel'den söylemek ve sesimi herkese dinletmek istiyordum."

    Bu düşünceyle gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girer ve Aşık Veysel'in "Uzun İnce Bir Yoldayım" türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda alır. Bunu bir 45'lik olarak yayınlar. İkinci solo 45'liğidir bu; Fikret Kızılok'un hayatında da önemli bir dönüm noktası... Arka yüzünde sözlerini kendi yazdığı bir halk şarkısı, "Benim Aşkım Beni Geçti" yer alır.




    İLK ALTIN PLAK
    Kızılok';un bir sonraki plağı "Yumma Gözün Kör Gibi ! Yağmur Olsam", asıl çıkışını yaptığı plak olur. Her iki beste de Fikret Kızılok'undur. Plakta, gitar, tumba ve sazın yanında değişiklik olsun diye enstrüman olarak tahta ve taş kullanır Kızılok. Şarkılar çok beğenilir, plak çok satar ve sanatçı ilk altın plağını alır.

    Bu başarının ardından fazla ara vermeden bir 45'lik daha yapar Kızılok. Ancak bu kez kendisine ait bir şarkıyla ortaya çıkar: "Söyle Sazım". Plak kapağında, "Türk geleneklerine uygun 17 perdeli 'Hüseyni' düzende üç değişik sazın batı anlayışında ve çoksesli olarak kullanıldığı" bir şarkı olarak tanımlanır bu. Plağın arka yüzünde Kızılok'un Karacaoğlan'dan bestelediği "Güzel Ne Güzel Olmuşsun" vardır.Plak, listelerde haftalarca 1 numarada kalmış olan Barış Manço'nun "Dağlar Dağlar"ını devirerek liste başı olur.
    1970 yılını bu iki plakla kapatır Fikret Kızılok. Bu plaklar yıl sonunda Hey dergisi tarafından düzenlenen 'Yılın Müzik Oskarları' anketinde görülmemiş bir başarıya imza atar: "Söyle Sazım", Yumma Gözün Kör Gibi" ve "Güzel Ne Güzel Olmuşsun", Barış Manço'nun "Dağlar Dağlar"ının ardından sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü olur. Fikret Kızılok da aynı ankette 'Yılın Erkek Şarkıcısı' seçilir.

    1970 yılının getirdiği başarıların ardından bir süre plak yapmayan sanatçı Çiğdem adlı genç bir şarkıcının "Dağlar Ağlar Ağlar Pir Sultan Deyi / Nenni, Nenni" adlı plağının düzenlemelerine imza atar. Bu arada bir Anadolu turnesine çıkar. Turne sırasında Siverek yolunda donma tehlikesi geçirir; bir kamyon şoförü tarafından kurtarılır. Bu olayın ardından bir plak yapar ve "Emmo" adlı bestesini bu kamyon şoförüne ithaf eder. Plağın arka yüzünde Ahmed Arif in şiiri üzerine bestelediği "Vurulmuşum" adlı şarkı vardır.

    AŞIK VEYSEL'İN ÖLÜMÜ ÜZERİNE SAZI BIRAKTI
    Sanatçı, bu plağıyla şirketini de değiştirmiş ve Sayan Plak'tan Grafson'a geçmiştir. 1973'te bu şirket etiketiyle bir dizi plak yayınlar. Bu plaklarda yer alan şarkılar, Kızılok'un yazdığı "Bir Ali Var" adlı oyunun bölümleridir: "Gün Ola Devran Döne", "Anadolu'yum", "Leylim Leylim (Kara Tren)", "Köroğlu Dağları", "Tutamadım Ellerini" ve "Gözlerinden Bellidir".

    Bu plakların art arda yayınlanmasının ardından kaybolur Fikret Kızılok. Diş hekimi olmuş ve muayenehane açmıştır. Plak şirketini de değiştirmiş ve Şah Plak'a transfer olmuştur. Bu şirket hesabına ara ara plak yayınlar sadece. Bu arada onu çok üzen bir olay olur: 21 Mart 1973'te Aşık Veysel ölür. Haberi alır almaz Sivrialan'a gider Kızılok. Veysel'in cenazesine katılan tek sanatçıdır. O kadar üzülür ki, sazını Veysel'in mezarı başında kırar; bir daha da eline saz almaz:


    "Senin aşkın bana yeter
    leyli leylim..
    Ayrılık ölümden beter
    leyli leylim.."




    Veysel'in ölümü üzerine kendini tümüyle diş hekimliğine veren Kızılok 1975'te Tehlikeli Madde adını taşıyan yeni grubuyla uzunca bir Anadolu turnesine çıkana kadar ortalıkta gözükmez. Turnenin ardından İstanbul'da seri konserler verir. Tehlikeli Madde ile folk motiflerinin rock ile harmanlandığı şarkılar yapar. Giderek folk motiflerinin yerini daha alaturka sesler alır. "Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı", bu dönemin en önemli plağı olarak dikkat çeker.

    Kızılok, son 45'liğini Mart 1976'da yayınlanır. Mahzuni Şerif'ten "Biz Yanarız" ve vazgeçemediği Veysel'den "Sen Bir Ceylan Olsan" adlı türküleri yorumlar sanatçı bu plağında.

    Bir yıl sonra, 1977 ortalarında, 1971-'72 yıllarında yaptığı ancak o güne dek yayınlamadığı kimi kayıtları bir albüm olarak piyasaya sürer. "Not Defterimden" adını taşıyan bu albümde Kızılok'un deneysel çalışmaları vardır : Atonal bir altyapı üzerine Nazım Hikmet şiirini koyar ve kendi deyimiyle "şarkıcılığı değil, müzisyenliği" dener.

    Ancak dönemin 'nazik' siyasi ortamında bu albüm fazla ortalarda gözükemez. Nazım Hikmet adının da etkisiyle çıktıktan kısa bir süre sonra toplatılır. Fikret Kızılok, plağının toplatılmasından etkilenir ve müziği bıraktığını açıklar. O güne dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller alan sanatçı, bundan sonra derin bir sessizliğe gömülür.

    UZUN SÜRE MÜZİĞE ARA VERDİ
    Yıllar sonra döner Fikret Kızılok, hem de popüler müziğin en muhteşem albümlerinden birisine, "Zaman Zaman"a imza atarak...

    'Zaman Zaman' albümünde aşk şarkıları söyleyen Kızılok 90'ların başında, yükselen değerlerin yarattığı hilkat garibesi magandalara 'Vay Hayvan Vay' (Why High One why) diyerek sesleniyordu. 'Yana Yana' al bümündeki aşk şarkıları arasına sıkışan bu beste hak ettiği ilgiyi bulamamıştır.

    Bir süre sessiz kalan Fikret Kızılok, sonra art arda 'Demirbaş-Müzikal Vaziyetler', 'Vurulduk Ey Halkım', 'Devrimcinin Güncesi' albümlerini yayımlayarak aydınlık Türkiye'den yana olan tavrını net bir şekilde otaya koyar.

    Boyalı basın, bir yandan Kızılok'a 'Protest Müziğin ünlü ismi' etiketini uygun görürken diğer yandan, tükendiği ve çareyi, modası geçmiş sloganlarda aradığını yazar. Aşık Veysel'lerle, Karacaoğlan'larla başlayan serüven çağdaş değerleri müzik yoluyla arayan bir çabaya dönüşmüştür.

    Fikret Kızılok, müziğe başladığı ve sürdürdüğü ilk yıllarını şöyle aktarır;'1960-70'li yıllar bizler için, dünyayı değiştirebiliriz, umutlarıyla geçen gençlik yıllarıydı. Kendimizi ifade etmemizin de dışa vurumu, şarkılarımız, türkülerimiz, öykülerimizdi. İlericiydik, haklıydık, aceleciydik...'

    Fikret Kızılok, hayranlarını mateme boğarak, Eylül'de aramızdan ayrıldı.

    Hiç Mi Düşünmedin Sen,
    Sevdiklerin Böyle Ağlar..







  • BÜLENT ORTAÇGİL

    » ÖZGEÇMİŞ

    1 Mart 1950'de Ankara'da doğdu. İlkokula orada başladı ve daha sonra İstanbul'a taşındı. İstanbul Sultanahmet İlkokulu'nu bitirdi. Ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Koleji'nde okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi'ni kazandı.

    Müzikle tanışması lise yıllarına dayanıyor. Mazhar Alanson'dan bir sınıf altta olan Bülent Ortaçgil, Maarif Koleji'nde sınıf arkadaşlarıyla beraber gitar çalmaya başladı. Kendi aralarında bazı gruplar kurdular. Farklı farklı isimlerle amatör müzik yapan bu gruplardan birisi de Damlalar ismini taşıyordu. Bülent Ortaçgil o yıllarda The Beatles, Cat Stevens, Donovan ve Bob Dylan'ın tarzlarından etkilendi. İlk olarak Kimya Fakültesi'ndeyken Anlamsız isimli kırkbeşliğini yayımladı. İlk albümü "Benimle Oynar Mısın"ı 1974 yılında kaydetti. Hala Türk pop tarihinin en önemlilerinden birisi olarak kabul edilen bu albümde Onno Tunç ve Ergun Pekakçan'la çalıştı.

    Bu albümden sonra evlenen Ortaçgil, müzik kariyerine on yıllık bir ara verdi. Pfizer ve Netaş gibi şirketlerde Kimya Mühendisliği yapan Ortaçgil, Fikret Kızılok'la beraber bir süre Kadıköy'de Çekirdek Müzikevi'nde çaldı. Ortaçgil - Kızılok ortaklığı 1986 yılında "Pencere Önü Çiçeği" isimli albümle sonuçlandı. Dört yıl sonra 1990'da solo kariyerine verdiği 16 yıllık aradan sonra "2. Perde" albümüyle müzik piyasalarına geri döndü. 2. Perde'de Bülent Ortaçgil'in en önemli yardımcısı bütün enstrümanları çalan Onno Tunç oldu.

    Ertesi yıl Benimle Oynar Mısın'ın devamı olarak nitelendirilebilecek "Oyuna Devam" isimli albüm geldi. Bu albümde Ortaçgil, on yıl boyunca beraber çalacağı müzisyen arkadaşlarını da bir araya getiriyordu. Erkan Oğur, Cem Aksel, Gürol Ağırbaş ve Bülent Ortaçgil dörtlüsü bu albümde bir araya geldi. 1994'te "Bu Şarkılar Adam Olmaz" diyen Bülent Ortaçgil, 1998'de "Light"ı piyasaya sürdü. 1999 yılında eski şarkılarını biraraya getirerek "Eski Defterler" adlı albümünü yayımladı. 2000 yılında ise çeşitli sanatçıların Ortaçgil şarkılarını yorumladığı tribute albüm "Şarkılar Bir Oyundur" arşivlerdeki yerini aldı.

    Yeni bestelerden oluşan son albümünü 1998 yılında hazırlayan sanatçı, beş yıllık bir aradan sonra "Gece Yalanları" isimli albümünü çıkarmıştır.




  • iii kopyala yapıştır
  •  :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


    EZGİNİN GÜNLÜĞÜ

    Nadir Göktürk

    1950 Mersin doğumlu. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı mezunu. Grubun kurucularından. Müzikleriyle ve şarkı sözleriyle gruba katkı sağlıyor. Ayrıca bugüne dek birçok sinema filmi ve belgesel film için müzikler yazdı.

    Hüsnü Arkan

    1958 Kınık doğumlu.Hukuk fakültesini bitirdi.1993 yılında gruba katıldı. Şarkı sözleri ve müzikleriyle gruba katkı salıyor. Grupta şarkı söylüyor. "Ölü kelebeklerin Dansı" ve "Menekşeler Atlar ve Oburlar" adlı iki romanı yayınlandı.

    Eylem Atmaca

    1977 Gebze doğumlu. İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı mezunu. 2002 yılında gruba katıldı. Grupta şarkı söylüyor.

    Fatih Saçlı

    1959 İstanbul doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Flüt
    Bölümünden mezun oldu. 1990 yılında gruba katıldı. Grupta flüt ve saksafon çalıyor.

    Erkan Gürer

    1970 Tokat doğumlu. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi mezunu.Çeşitli gruplarda bas çaldı. 1993 yılında Ezginin Günlüğüne katıldı.

    Sedat Yapıcı

    1971 Gaziantep doğumlu. Marmara Üniversitesi sinema televizyon bölümü mezunu. 1993 yılında gruba katıldı. Grupta gitar çalıyor. Ayrıca; 1998 yılında yayınlanan Aşk Yüzünden albümündeki Sarhoş Balık ve Topal Martı ile 2000 yılında yayınlanan Rüya albümünden Elma şarkılarının kliplerini çekti.

    Gökhan Tümkaya

    1976 İskenderun doğumlu. İstanbul Üniversitesi SBF İşletme Bölümü mezunu. 2001 yılında gruba katıldı. Grupta davul çalıyor.




  •  :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


    BULUTSUZLUK ÖZLEMİ

    1990'lardaki müzik çalışmaları ile Türkiye'de birçok ilke imza atan Bulutsuzluk Özlemi kendi türlerinin ilklerinden biri olma özelliğini taşıyor. Türkiye'de yaşanan pop patlaması öncesinde ülkenin müzik piyasasının içinde bulunduğu kısır döngüyü kıran pop-rock çalışmaları sırasında Bulutsuzluk Özlemi'nden söz etmeden geçilemez.

    Bugüne kadar kaydettikleri albümler ve Türkiye'nin her yerinde verdiği sayısız konserlerle müzikseverlerin aklından hiç çıkmayacak bir yer edindi. Müziğine Batı kaynaklı rock melodi ve ritmlerine Anadolu'nun yüzlerce yıllık birikimini de katmayı başaran ve bu sayede büyük ilgi gören Bulutsuzluk Özlemi, Türkiye'de uzun süre tartışılan "Türkçe sözlü rock yapılır mı?" sorusuna yaptıkları müzikle cevap verdi.

    Şarkı sözlerinde işledikleri sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konularda herkes kendinden bir şey bulabildi. Nejat Yavaşoğulları, Sina Koloğlu, Akın Eldes, Sunay Özgür ve Utku Ünal'dan oluşan grup her zaman belli bir kalitenin üzerinde kalmayı başardı




  • ERKAN OĞUR



    ERKAN OĞUR

    » ÖZGEÇMİŞ

    1954 Ankara doğumlu olan sanatçı, 1976'dan beri perdesiz gitar çalıyor. İstanbul Devlet Konservatuarı Klasik Türk Sanat Müziği bölümünden mezun oldu. Yeni seslerin geliştirilmesine ilgi duydu. Aynı zamanda ud, tanbur, bağlama, cümbüş ve keman gibi geleneksel çalgıları da başarıyla çalmakta.

    Doğu Anadolu'nun folk müziği ve Aşık Veysel gibi ozanların şarkılarıyla büyüyen sanatçı, 1960'larda Jimi Hendrix'i dinledi ve bu, yeni bir müzikal deneyimin başlangıcı oldu. Perdesiz elektirkli gitarın pasajları üzerinde kayma ve çeyrek tonların çalınmasına olanak tanıdı. Bunun Türkiye'de kabul edilmesi 5 yıldan uzun zaman aldı.

    1980'lerin sonunda ünlü sanatçılar onu keşfetmeye başladı. 1988'den bu yana onun yer almadığı bir stüdyo prodüksiyonundan söz etmek neredeyse imkansız hale gelmiştir.

    Kendi Ağzından Özgeçmişi:

    1954 yılında Ankara'da doğdum. Çocukluğum Elazığ'da geçti, Elazığ'daki o günlerimde bağlama ve kemana merak sardım, bu müzik aletlerine zaman ayırmaya başladım. Liseyi Ankara'da okuduktan sonra babam benim hep bilim adamı olmam yönünde yönlendirirdi. Ben Fen fakültesi fizik-kimya mühendisliğini kazandım. Almanya'da öğretimime devam ettim. 1973 yılında gitarla tanıştım. Kötü bir fizikçi olmaktansa orta bir müzisyen olmayı seçtim. 1976 Türk müziği seslerine olan ihtiyacımdan dolayı perdesiz gitarı yaptım ve iyi bir gitarist olmak için çalıştım.

    1980'de Türkiye'ye dönerek İ.T.Ü. T.M.D.K'da okumaya başladım. Beş sene sonra mezun olup askere gittim. Dönüşümde konservatuarda ud hocalığı yaptım. Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil'le perdesiz gitarım ile konserler verdim. Perdesiz gitarla Almanya'da 'Arayışlar' adlı bir albüm çıkardım. 1989 da Amerika'ya giderek oradaki mahalli sanatçılar ile Blues çalışmaları yaptım. Perdesiz gitarı onlara benimsettim. Bir sene sonra ülkeye döndüm, bir alman firması bana Bir Ömürlük Misafir adlı albüm yaptı. Bu albüm Avrupa'da 4. sırayı aldı. Yurt dışında konserler verdim ve halada veriyorum. Türkiye'de ise Kemal Eroğlu ile bağlama yapımı üzerine çalışmalar yapıp, bir yandan da Fahir Atakoğlu ve Bülent Ortaçgil ile çalışmalara devam ediyorum.




  • =ALI TUFAN KIRAÇ=


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


    Tufan Kıraç 1972 Yılında Kahramanmaraş'da doğdu. Öğretmen olan babasının görevi nedeniyle 10 yaşına dek Kahramanmaraş ve köylerinde yaşadı. 1982 yılında babasının tayini çıkınca ailesiyle İstanbul'a yerleşti ve eğitimine İstanbul'da devam etti.
    Küçük yaşlardan itibaren müziğe karşı ilgi duyan Kıraç'a ilk desteği bağlama çalan babası verdi. Bağlama ile müziğe başlayan Kıraç'a ikinci büyük destek lisedeki müzik öğretmeni Refik Köksal'dan geldi. Müziğe olan ilgisini ve yeteneğini gören Refik Köksal Kıraç'a ilk gitarını hediye etti.

    1990 Yılında liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girerek Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği bölümünü kazandı. Öğrencilik yıllarında Taksim, Harbiye, Kadıköy'deki barlarda çalışmaya başladı. Lise yıllarında ilk beste ve söz çalışmalarını yapan Kıraç 1996 yılına geldiğinde ilk albümü için çalışmalara başladı. Kıraç'ın ilk albümü Deli Düş 1998 yılı Mayıs ayında çıktı.

    Birinci albümüyle Rock müzik dinleyicilerinin gözünde saygın ve sağlam bir yer edinen Kıraç 2000 yılının ilk günlerinde ikinci albümü Bir Garip Aşk Bestesi ile bir anda yüz binlerin beğenisini kazandı.

    "Bir garip aşk bestesi" albümünün müzikseverlerle buluşmasının ardından üçüncü solo albümünün repertuar çalışmalarına başlayan Kıraç'ın bu arada Funda Arar’la birlikte 2001 Şubat ayında Sevgiliye adını verdikleri mini düet albümü çıktı. Ağırlıklı olarak Kıraç şarkılarından oluşan 3. solo albümü Zaman albümünde söz ve müziği İskender Doğan'a ait "Kan ve Gül" Aşık Veysel'den "Derdimi Söylesem" ve iki de anonim türkü yer alıyor.




  • kaynak:::HÜRRİYETİM



    Türk sinemasının Şarlo'suydu


    1944 yılında İstanbul'da doğdu.

    Vefa Lisesi'nden mezun oldu.

    Sanat hayatı, "Zoraki Takip" adlı tiyatro oyunuyla başladı.

    1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı.

    1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği bir filmle sinemaya transfer oldu ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.

    1977 yılında, Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandı.

    Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı.

    1974 yılında evlendi.

    Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu.

    1990'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayınlanmaya başladı;

    ama kendisi bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.

    12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü’nü 1995 yılında bitirdi ve master yapmaya başladı.


    Onu unutmamız mümkün değil!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aslıyucel -- 6 Kasım 2005, 18:27:46 >




  •  :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::



    :::::Kemal Sunal filmleri:::::


    Propaganda (1999)
    Varyemez (1991)
    Koltuk Belası (1990)
    Boynu Bükük Küheylan (1990)
    Abuk Sabuk Bir Film (1990)
    Zehir Hafiye (1989)
    Talih Kuşu (1989)
    Gülen Adam (1989)
    Uyanık Gazeteci (1988)
    Polizei (1988)
    Öğretmen (1988)
    Düttürü Dünya (1988)
    Bıçkın (1988)
    Yakışıklı (1987)
    Kiracı (1987)
    Yoksul (1986)
    Tarzan Rıfkı (1986)
    Japon İşi (1987)
    Garip (1986)
    Deli Deli Küpeli (1986)
    Davacı (1986)
    Şendul Şaban (1985)
    Şaban Papuçu Yarım (1985)
    Sosyete Şaban (1985)
    Gurbetçi Şaban (1985)
    Katma Değer Şaban (1985)
    Keriz (1985)
    Atla Gel Şaban (1984)
    Ortadirek Şaban (1984)
    Postacı (1984)
    Şabaniye (1984)
    Tokatçı (1983)
    Kılıbık (1983)
    En Büyük Şaban (1983)
    Çarıklı Milyoner (1983)
    Yedi Bela Hüsnü (1982)
    Doktor Civanım (1982)
    Üç Kağıtçı (1981)
    Kanlı Nigar (1981)
    Davaro (1981)

    Zübük (1980)
    Gol Kralı (1980)
    Gerzek Şaban (1980)
    Devlet Kuşu (1980)
    Korkusuz Korkak (1979)
    Umudumuz Şaban (1979)
    Şark Bülbülü (1979)
    Dokunmayın Şabanıma (1979)
    Bekçiler Kralı (1979)
    Yüz Numaralı Adam (1978)
    Kibar Feyzo (1978)
    İyi Aile Çocuğu (1978)
    İnek Şaban (1978)
    Avanak Apti (1978)
    Şabanoğlu Şaban (1977)
    Sakar Şakir (1977)
    Hababam Sınıfı Tatilde (1977)
    Çöpçüler Kralı (1977)
    Güllüşah İle İbo (1977)
    Tosun Paşa (1976)
    Süt Kardeşler (1976)
    Meraklı Köfteci (1976)
    Kapıcılar Kralı (1976)
    Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)
    Şaşkın Damat (1975)
    Hanzo (1975)
    Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)
    Hababam Sınıfı (1975)
    Köyden İndim Şehire (1974)
    Salako (1974)
    Salak Milyoner (1974)
    Mavi Boncuk (1974)
    Hasret (1974)
    Canım Kardeşim (1973)
    Oh Olsun (1973)
    Güllü Geliyor Güllü (1973)
    Yalancı Yarim (1973)
    Tatlı Dillim (1972)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aslıyucel -- 6 Kasım 2005, 18:44:16 >




  • AYHAN IŞIK



     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::





    1929 yılında İzmir'de doğdu. 1953'te Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden mezun oldu. Sinemaya geçmeden önce grafiker olarak çalıştı, çeşitli dergilere kapak resimleri yaptı.
    Sinemaya 1951'de Yıldız Dergisi ve İstanbul Film'in açtığı yarışmayı kazanarak girdi. Aynı yıl "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan" filmiyle ilk kez beyazperdede gözüktü.
    İkinci filmi "Kanun Namına" ile oyunculuktaki yeteneğini kanıtlayarak, üne kavuştu. 1959'da Amerika'ya gitti ve sinema konusunda incelemelerde bulundu. Yurda döndükten sonra, yeni filmler çevirerek ününü sürdürdü. 1972'de film yıldızlarının sahneye çıkma modasına uyarak, Klasik Türk Müziği dalında solistlik yaptı.
    Daha sonra oyunculuğunun yanı sıra, yapımcılık yapmaya da başladı. Bir süre sonra da oyuncu ve yönetmen olarak "Örgüt" filmini çekti TV'de bazı reklam filmlerinde gözüktü. Türk sinemasının belki de en büyük oyuncularından biri olan Ayhan Işık ikinci filminden sonra fiziği ve yeteneği ile dikkatleri çekerek, ölene kadar çevirdiği bütün filmlerde hep başrol oynadı. "Kral" unvanını aldı.
    Işık, ününü en uzun süre koruyan ilk oyuncu oldu. Işık 1954'te Türk Film Festivali'nde, 1962'de Ses, 1965'te Artist ve daha bir çok yayın organının düzenlediği yarışmalarda "en başarılı erkek oyuncu" seçildi. Işık 1979'da beyin kanaması rahatsızlanarak yaşama göz yumdu.


    Filmleri:
    doğum tarihi : 5 mayıs 1929 / izmir
    ölüm tarihi : 16 haziran 1979 / istanbul

    yönettiği sinema filmleri
    örgüt - 1976

    yapimci filmografisi
    örgüt - 1976
    harakiri - 1975

    senarist filmografisi
    örgüt - 1976

    rol aldiği sinema filmleri
    örgüt / organization (1976)
    harakiri (1975)
    ölümün nefesi / mano che nutre la morte, la (1974) .... doctor igor
    ölümden korkmuyorum (1971)
    fato - ya istiklal ya ölüm (1969)
    karlı dağdaki ateş (1969) .... yusuf
    erikler çiçek açtı (1968)
    vur emri (1966) .... ali
    güneşe giden yol / the way to the sun (1965)
    sayılı dakikalar (1965)
    ayşecik canimin içi / aysecik: my dearest (1963)
    iki kocalı kadın (1963)
    küçük beyin kısmeti (1963)
    şıpsevdi (1963)
    acı hayat (1962)
    allah seviniz dedi (1962)
    rıfat diye biri / a person named rifat (1962) .... rifat
    üç tekerlekli bisiklet / tricycle (1962) .... ali
    zorlu damat (1962)
    avare mustafa (1961) .... mustafa
    otobüs yolcuları (1961) .... kemal
    sevimli haydut (1961)
    yangın var (1960) .... murat
    beraber ölelim (1958)
    meçhul kahramanlar / the unknown heroes (1958) .... osman
    bir avuç toprak (1957)
    intikam alevi (1956)
    kardeş kursunu (1955) .... orhan
    şimal yıldızı / the north star (1954)
    vahşi bir kız sevdim (1954) .... major adil
    katil / killer (1953) .... kemal
    öldüren şehir / murderous city (1953) .... ali
    vahşi arzu / wild desire (1953)
    kanlı para / bloody money (1953)
    ingiliz kemal lawrens'e karşı (1952) .... ingiliz kemal / ahmet esat
    kanun namına / in the name of the law (1952) .... nazım
    yavuz sultan selim ve yeniçeri hasan / sultan selim and hasan the janissary (1951) .... hasan



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi akaras -- 5 Kasım 2005, 17:52:56 >




  •  :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::



    GÜLÜMSE

    Gülümse hadi gülümse
    Bulutlar gitsin
    Yoksa ben nasıl yenilenirim
    Hadi gülümse

    Belki şehre bir film gelir
    Bir güzel orman olur yazılarda
    İklim değişir Akdeniz olur
    Gülümse

    Tut ki karnım acıktı
    Anneme küstüm
    Tüm şehir bana küstü
    Bir kedim bile yok anlıyor musun
    Hadi gülümse

    Sazlarım vardı, ırmaklarım vardı
    Çakıltaşlarım vardı benim
    Ama sen başkasın anlıyor musun başkasın

    Belki şehre bir film gelir
    Bir güzel orman olur yazılarda
    İklim değişir Akdeniz olur
    Gülümse



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aslıyucel -- 6 Kasım 2005, 18:55:04 >




  • BİR ÇOCUK SEVDİM

    Bir çocuk gördüm uzaklarda
    Gözleri kederli hatta korkulu
    Her şeye rağmen biraz gülümsedi çocuk
    Sıcak sade ama biraz kuşkulu

    Bir çocuk sevdim uzaklarda
    Sanıyordum ki onun özlemi de buydu
    O ise bir bakışta beni örtülerimden
    Yalnızca ve yalnızca duygularıyla soydu

    Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
    Şimdi çocuk büyümekte günbegün
    Bütün hüzünleri okşadı birer birer
    Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

    Bir çocuk gördüm uzaklarda
    Biraz çocuk biraz adam biraz hiçti
    Ellerinde yaşlı zaman demetleri
    Daha önce denenmemiş yeni bir yol seçti

    Bir çocuk sevdim uzaklarda
    Bir elinde yarın öbür elinde dün
    Erken ihtiyarlamaktan sanki biraz üzgün
    Dünyanın haline bakıp güldü geçti




  • yoktan var edemez ama olmayanı görür sanatçılar... herkes onların karanlıkta gölge boksu yaptıklarını zanneder ama aslında sadece ruhlarını döver onlar.. bir eser ortaya koyamaz onlar çünkü zaten eser ordadır.. onlar sadece fazlalıklardan arındırırlar eserlerini..

    kimi zaman bir heykel çıkar ortaya kimi zaman bir resim. bazen bir müzik bazen sadece hayat...
    güzel yada çirkin değildir önemli olan. önemli olan hissetmektir... ortada kalan sanat eserinde kendilerini hissetmek....


    tüm gerçek sanatçılara: hepinizin önünde saygı ile eğiliyorum...
  • Kazım Koyuncu


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::



    quote:

    Hopa'da 1972 yılında doğan Koyuncu, müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başladı.

    İstanbul'a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşan Koyuncu, 1992'de profesyonel müzik yaşamına geçti.

    Türkiye'nin ilk laz-rock grubu olan ''Zuğaşi Berepe''yi kuran Koyuncu, bu grupla 1995'te ''Va Mişkunan'' (Bilmiyoruz), 1998'de de ''İgsaz'' (Gidiyor) isimli albümleri yaptı.

    Koyuncu, 1998'in sonunda ''Zuğaşi Berepe''nin dağılmasının ardından tek başına müziğe devam etti ve ''Salkım Söğüt'' isimli projelerin ikincisinde 3 şarkıyla yer aldı.



    Kazım Koyuncu, 2001 yılında ilk solo albümü ''Viya''yı çıkardı. Daha sonra bir TV kanalında yayınlanan ve çok sevilen ''Gülbeyaz''adlı dizinin hem müziklerini yapan, hem de dizinin bazı bölümlerinde oyuncu olarak görev alan Koyuncu, ''Sultan Makamı'' dizisinin de müziklerini hazırladı.

    İkinci solo albümü ''Hayde''yi Nisan 2004'te çıkaran Koyuncu, yaklaşık 6 aydır kanser hastalığıyla mücadele ediyordu.

    Karadenizli şarkıcı Kazım Koyuncu, vefatından önce tedavi gördüğü VKV Amerikan Hastanesi'nde geçtiğimiz nisan ayında düzenlenen ''Çernobil'in Etkileri ve Hasta Hakları'' konulu panelde kanserle mücadelesini anlatmıştı.

    Koyuncu, o dönem ''4 aydır kanserle mücadele ettiğini ve kanserin özgürlüğünü kısıtladığını'' ifade ederek, ''kanseri kanser olmayanların anlamayacağını'' vurgulamıştı.

    Genç şarkıcı Koyuncu, konuşmasında şunları kaydetmişti:

    ''Duyarlı bir sanatçı olarak dertleri hissediyordum. Kanser de oldum artık. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık sizin özgürlüğünüzü sınırlıyor.''


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::


    Nereye kadar koruyabilirsin ki kendini.
    Eninde sonunda ağlayacaksın bu gidişe...
    Hiç beklemediğin bir anda, hem de en hareketli en horon vurulası türküde.
    Açılan baslar, gitarların en ince telleri göğsünün ortasında biyerleri titretiyor.
    Ses çok yüksek ondan diyosun ama niye gözlerin doluyor??...
    Kalk ayağa onun için güzel bi horon vur.. Aaa.. Bacakların da titriyor..
    Buldu mu yoksa seni de bu ıssızlık.. Yaktı mı ciğerinin en dibini sonunda...
    Kendine üzülüyosun sen kendini kandırma demiştin, çok çabalamıştın serin kanlı durmak için...

    Kandırma kimseyi ona üzülüyosun.Yaşasaydı neler yapabilecek olduğu kafana dank edince anlıyosun şimdi...
    Aydın bir kafa, cesaret ve büyük bir yetenek..
    Özlüyoruz seni Kazım Koyuncu




  • tek kelimeyle dahi katkıda bulunan tüm arkadaşlar....

    çok teşekkürler....
  • BAŞKA SÖZE GEREK YOK


     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::

     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::

     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::

     :::GERÇEK SANATÇILAR İÇİN:::




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.