Şimdi Ara

Geçmişi İle Övünme Hastalığı

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
1
Favori
643
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Önce aşağıda bulunan yazıyı okuyunuz! Peki siz de var mı bu hastalık?

    Geçmişi ile övünme, toplumumuzun bir hastalığı. Hem de hiç iyileşmeyen ve gittikçe müzminleşen bir hasta­lığı. Bu öyle bir hastalık ki, virüsü toplumumuzun yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine, kısacası her ferdine bulaşmış. Galiba, henüz virüsün aşısı da bulunamamış.

    Anadolu'nun herhangi bir köyündesiniz, köy kahvesinde pişpirik oynayan kasketli vatandaşımızı bir dinleyin, bakalım. Ağzından ne inciler dökülür. Sanki ağzından bal akar. "Biz öyle bir milletiz ki, dünyada hiç eşine rastlanmaz. Yedi düvele meydan okumuş bir milletin torunlarıyız, biz!.."

    Kahveden çıkın, camilerde dolaşın, kürsülerdeki vaizleri dinleyin. Onların da sizlere anlatacakları çok duygulu ve anlamlı sözleri var. Neler mi dersiniz? Şüphesiz geçmiş ile övünme. "Biz üç kıtada at koşturan ecdadın torunlarıyız. Dünyada mevcut her türlü bilimsel icadı önce bizim dedelerimiz yapmış. İlk astronomi üniversitesini ecdadımız kurmuş, Kırşehir'de. îlk kağıd fabirkasını yine müslümanlar kurmuş Bağdat'da. İlk, ilk, ilk... Hep ilkler bizim ecdadımıza ait..."

    Camiden çıkın. Herhangi bir okula gidin. Bir de Tarih öğretmenini dinleyin. "Bizler, Viyana kapılarına dayanmış, Asya'yı, Afrika'yı ve Avrupa'yı fethetmiş kahraman bir milletin torunlarıyız. Bizler, İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed'in nesliyiz..." Daha gezinize devam edin. Çiftçiye uğrayın, her hangi bir iş merkezine uğrayın, işadamını dinleyin. Ankara'daki yöneticilerimizi dinleyin. Hep geçmiş ile övünen insanları görürsünüz.

    Dinleyin, dinleyin, karşılığında onlara şu soruyu sorun. "Peki, ecdadınız bu kadar kahramandı, bu kadar bilimsel icadlarda bulundu. Bu kadar ilklere imzasını attı. Ya siz? Ya siz Efendim? Bugüne kadar ne yaptınız? Bu yaşınıza geldiniz, hangi baltaya sap oldunuz? Gelecekte sizin çocuklarınız kiminle övünecek?"... Cevap yok.

    Sahi, biz kimiz? Neyin nesiyiz? Sürekli övündüğümüz ecdadımızla ne kadar bağımız kalmış? Biz gerçekten gelecekte nasıl anılacağız? Bu cevaplar üzerinde, hiç duran yok. İşte, geleceğe bir şey aktaramayan ve onlara övünme payı bırakmayan bir nesil olarak, geçmişle övünmek, hastalıktan başka bir şey değildir.

    Üç kıtada at koşturan bir milletin torunları, yaya bile yürümeye takati kalmamışsa, Viyana kapılarına dayanmış bir ordunun nesilleri, bugün Avrupa'dan atılıyor ve öldürülüyorsa, geçmiş ile övünmenin ne anlamı var. Eğer Fatih, bugün aramıza gelse, İstanbul'u bir dolaşsa, inanın İstanbul'u fethettiğine pişman olur. Ve şu aciz ve pısırık torunlarının suratlarına tükürür. Hem de bin kere...

    Bugün övünme hastalığı ile yanıp tutuşan neslimiz, geleceğe yönelik lafla çok ayrıntılı projeler üretmektedir. Ancak iş uygulamaya gelince, insanımız ortadan kayboluvermektedir. Peki neden?

    Nedeni gayet açık. Geçmiş ile övünürken ağzımız açık amma kulaklarımız tıkalı, gözlerimiz kapalıdır. Söz buraya gelmişken bir kıssa anlatalım. Belki hisse alan olur. Kıssa şöyle; Bir gün Öğretmen öğrencilerine önemli bir konu anlatır. Anlat ma bittikten sonra; "Anlattıklarımı tekrar anlatacak biri var mı?" diye sorunca, sınıftan çıt çıkmaz. Öğretmen; "Çocuklar, anlattıklarım kulaklarınıza iyi girmedi galiba. Sol kulağınızı kapatın ve sağ kulağınızı bana doğru çevirip, iyice açın ve dinleyin." der ve konuyu bir kez daha anlatır ve yine "Anlayan var mı?" diye sorar. Yine çıt yok. Bu kez, sağ kulaklarını kapatıp, sol kulaklarını açmalarını söyler ve konuyu tekrar anlatır. Anlayan tek öğrenci çıkmaz. Bu defa, iki kulaklarını da iyice açıp dinlemelerini tenbih eder. Ancak nafile. Bir türlü konuyu anlayan öğrenci çıkmaz. Sonunda, dayamaz ve öndeki öğrenciyi ayağa kaldırır ve " Yoksa, bu sınıfın hepsi sağır mı?" diye sorar. Öğrenci gayet sakin bir şekilde şu cevabı verir; "Yok hocam, hepimizin kulağı iyi duyar. Lakin sizin anlattıklarınız bizim kulağımıza kadar gelmiyor. Hepsi, burnumuzun üstünden teğet geçiyor. Onun için anlayamıyoruz." İşte böyle, galiba günümüz kuşağı, geçmişi ile övünürken, bugünü değerlendirmenin gereklerini bir türlü anlayamıyor ve sözler muhatabını bul­madan, herkesin kulaklarından teğet geçiyor. Peki neden böyle bir nesil olmuşuz?

    Çünkü, atlamak için, arşını değil Halep'i isteyen bir nesil yetiştirmişiz. Lafla peynir gemisi yürütmeye çalışan, laf ebesi bir millet olmuşuz, işin en önemli tarafı, söylenen sözlere söyleyenin de gönülden inanmadığı ve sadece ağızların oynadığı hatip bir toplum haline gelmişiz. Herkes birbirine çalışmaktan, haktan, adaletten, azimden, güçlü olmaktan, sanayileşmekten, kültür seviyesini yükseltmekten, ticari bakımdan gelişmekten bahsediyor. Ama gelişmenin ve ilerlemenin temel taşlarından herhangi birine ben sahip olayım demiyor. Nedir efendim? Bu ülkede bir ben mi varım? Canım bu söylediklerimizi başkaları yapsın. Hele bizden geçti. İyice yaşlandık. Umudumuz yeni nesilde. İnşaalah yeni nesil bu milleti kurtaracak... Ve baştan sona görevden ve çalışmaktan kaçmak için çeşitli uydurma bahaneler. Galiba bu da, geri kalışımızın sendromlarından biri olsa gerek.

    Geçmişi ile övünmek için, geleceğin bugün ile övünmesi zeminini hazırlamak gerekir. Geleceğin bugün ile övünmesi için, geçmişten çok daha iyi bir seviyeye ulaşmak mecburiyeti vardır. Yoksa, gelecek, geçmişinden bahsederken, övünme hastalığına tutulmuş ecdadından bahsedecektir. Geleceğimize karşı, övünülecek bir millet olabilmek için, lafçı değil, uygulamacı bir toplum olmak zorundayız. Bunun için de, çok çok çok çalış­malıyız.

    Doç. Dr. Ramazan OZEY







  • Bu sadece tesellidir..
  • bir garip bizim memleketimiz,geçmişini inkar eden,1923'den önce tarihi olmayan bir toplummuşuz gibi,demagoji ve beyin yıkama faaliyetlerine karşılık halkın kendisini ve geçmişini savunma refleksidir geçmişiyle övünmek,bir almana sorun amerikalıya sorun geçmişiyle övünemez neden? birsürü kara lekesi vardır,ama inandığı dinin kitabı olan kuranı kerimde bile yahudiler hakkında o kadar ayet varken,bir diğer ayetin hükmüne binaen herkese insan gözüyle bakarak,yahudileri ispanyadaki zulümden kurtarmıştı..
  • Araplar petrollerini satıp ağaç gölgesinde yellenirken , İsrail gece gündüz yer altı labaratuarlarında çalıştı ve teknolojisini devasa seviyeye getirdi.Ve savaştıgı tüm arap devletlerini yendi.Sadece İsrail devleti değil dünyayı yöneten Yahudi gücü.Yahudiler her teknolojiyi geliştirenler..Neden acaba ? Çünkü bizim gibi böbürlenip ne kadar yatsak hesabı yapmak derdinde değiller.Bugün gençlerin %90 ı bir işim olsun maaşım olsun garantileyim kendimi derdinde ? Hangisi diyor şöyle çalışayım da şöyle gelişsin ülkem yok hep lafta..Sadece islamcısı değil , bu ülkenin komünisti-sosyalisti de kendinden bir haberdir.Ayagında nike ayakkabı ya da converse ayakkabı vardır çıkar sokağa kahrolsun emperyalizm , dar ağacında 3 fidan vs vs edebiyatı yapar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Southland -- 12 Nisan 2012; 17:32:46 >
  • Bu yalnızca toplumsal konularda olan bir hastalık değil ki.Bu bireyin kişisel konularındada böyle.İnsanlar geçmişi özlüyorlar lakin geçmişe dönmek için hiç birşey yapmıyorlar.Geçmişi özleyip geçmişle övünmek ayrı şey sürekli biz buyuz,biz şuyduk,ben böyleydim,ben şöyle yapardım demek ayrı şey.Bunlar bence deli saçması
    ,insanların kendini avutması.Sen şuan kimsin farkında mısın sorusuna realist yaklaşımdan uzak cevap verenlerin kendilerine uydurdukları koskoca bir yalandan ibaret.Bugün övünülecek pek fazla şey olmaması insanları bu duruma iten temel neden.Buna hayıflanmak yerine bu konuda bişeyler yapmaya çalışmak ise idealist bireylerin yapacağı iş.
  • Ben , çok olmasa da yapıyorum bunu ve bilerek değil , yani bunları anlatayım diye değil anlatırken hoşuna gidiyor devam ediyorsun ! Ama tam bir hastalık ve kibir patlaması aslında , ve ne oldum değil ne olacağım demeli insan , bi gün yıkılan saltanatlar , bi günde yok olan şerefler insana ibret olmalı
  • atalarımız yapmış şimdi övünmeyelim mi yani.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: tevez

    atalarımız yapmış şimdi övünmeyelim mi yani.

  • Bazıları 1923 den öncesini bilmiyor onlarada öğretmek lazım sonuçta
  • Bunu yapan adamlar ecdadlarının iyi işler kadar kötü işler de yaptığını , her insan gibi onların da hataları olabileceğini kabullenseler , yine birşey demem.Ama toz da kondurmuyorlar ki.
  • profesir efendi okumuş kendince adam olmuş diye onu mu dinliyelim yani ?
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.