Şimdi Ara

Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
1
Favori
652
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Birçok futbolseverin alışılagelmişin dışındaki yöntemleri, sistem ve oyun anlayışı konusundaki sabitleri, oyuncularının posasını çıkartan istekleriyle tanıdığı, ancak ne yaparsa yapsın son dakikaya kadar mücadele eden, çılgınca pres uygulayan, dikine oynamayı temel prensip edinen ve bu sayede izleyenlere tempolu ve güzel maçlar izleten takımlarıyla sayısız futbolseverin takdirini kazanan ve içten içe “Bir gün benim tuttuğum takıma acaba teknik direktör olur mu?” sorusunu sorduran bir portre Marcelo Bielsa.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa çok önemli River Plate maçı öncesinde Velez Sarsfield’lı futbolcu Martin Posse’yi yanına çağırır ve şöyle der; “Martin, yarınki maçta Juan Pablo Sorin’i kovalaman gerecek. Gerekirse yatağına kadar eşlik edeceksin.” Martin Posse duyduğu şey karşısında şaşırmıştır. Çünkü hücumları ve yeteneğiyle bilinen bir kanat oyuncusu olarak aklı hep gol ve asistlerdedir. Şaşkınlıkla cevap verir: “Marcelo, saygısızlık olmasın ama dediğini yaparsam hücumdaki verimim düşer.” Bielsa sakin bir ses tonuyla tartışmaya son noktayı koyar: “Mükemmel. Bunda olumsuz bir yan yok, Martin. Git, Sorin’le konuş. Maç boyunca hücuma çıkmamayı kabul ederse, o zaman sorun çözülmüş demektir!”

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa’nın sorgulanmaz militaristik otoritesi yüzünden, Posse’ye suratını asmaktan başka çare kalmaz ama o maçta oynadığı oyun, gazetelerce kahraman gösterilmesine sebep olur. Sezon sonundaysa Velez, Clausura’yı kazanır.

    Kolay adam değildir Bielsa. Boşuna “El Loco” (Deli) lakabı koyulmamıştır ona. Fakat zor bir adam oluşu dehasının üstünü örtemeyecek kadar önemsizdir. Genellikle dâhilik ve delilik arasında ince bir çizgi olduğu söylenir ama ikisi iç içe geçmiş kavramlardır. Dünyayı -konumuz özelinde futbolu- değiştirmek için biraz deli olmak zorunludur. Athletic Bilbao'dan eski oyuncusu Fernando Llorente, “İlk başlarda ısrarcılığı ve ‘hayır’ı cevap olarak kabul etmeyişi sinirlerinizi alt üst edebilir ama sonunda bir dâhi olduğunu anlarsınız” diyor onun için.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Dedikleri uygulandığında adeta bir sihirli değnek vardır elinde Bielsa’nın. Herkes yüzde 200’ünü veriyor takıma. Herkesin adam olmaz dediği büyük yetenek Thauvin, Bielsa öncesinde sadece ‘gelecek vaat eden’ oyuncu olan Imbula ve daha ileri sıçramayacağı düşünülen Gignac, bugün Avrupa devlerinin transfer listesinde. Athletic Bilbao'ya oynattığı Avrupa Ligi finalini, kulüp bir daha ne zaman görebilir emin değilim. Şili Milli Takımı herkesin hayran olduğu bir futbol ekolü hâline geldiyse, bir numaralı sorumlusu o.

    Chelsea, PSG, Bayern, Real Madrid gibi zenginliğiyle diğer tüm takımlardan oyuncu toplayan takımların hocası olmadı hiçbir zaman Bielsa. Çünkü Bielsa kendine inanan ve hükümdarlığını kabul eden oyuncularla yol almak zorundadır. Eldeki verilere bakıp büyük kupa kazanma şansı olmadı diye onu başarısız mı sayılmalı, yoksa futbola kattıkları için başarılı mı sayılmalıyız, ona siz karar verin.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Başarı hakkında şöyle diyor Arjantinli hoca; “Bana gazeteciler genelde kazanmak ve iyi oynamak arasında hangisini tercih ettiğimi sorarlar. Ben bu ayrıma karşıyım. Biz kazanmak için iyi oynarız. Bunlar iki ayrı seçenek değil. Başarıya ulaşan yolda, güzel oynamaktan daha hızlısı ve hoşu yok.”

    İyi oynamak için başarısız olma riski de alınmak zorundadır çoğu zaman. Acı yoksa kazanmak da yoktur. Bielsa, “Başarı; biçimi bozan, gevşeten, aldatıcı, bizi daha kötü yapan ve kendimize aşık olmamızı sağlayan bir şey olabiliyor. Başarısızlıksa tam tersi. Başarısızlık antrenman demek, daha iyi olmaya çalışmak demek. Mahkumiyetiyle bizi daha güçlü yapan bir şey” diyor başarı hırsını anlatırken. Bunu bir “kaybeden edebiyatı” olarak okuduysanız, ben ne anladığımı söyleyeyim; “Her gün, her saniye başarıyı odağına almak eninde sonunda, toplamda başarılı olmamayı getiriyor.”

    [simage]http://colgadosporelfutbol.com/wp-content/uploads/2013/07/Marcelo-Bielsa-an%C3%A9cdotas.jpg
    [/simage]

    Bielsa bir idealisttir her şeyden önce. Hayatına da ideallerinin peşinde bir adam olarak başlamıştır zaten. Önce babasının tuttuğu takım Rosario Central yerine Newell’s Old Boys’u tutmaya başlamış küçük yaşlarda; sonra babası, erkek ve kız kardeşleri Arjantin’in önemli politikacılarından olmasına rağmen o tüm ısrarları, ‘Gel oğlum, yapma etme… Önünde iyi bir kariyer var’ nasihatlerini es geçip futbolcu olmaya karar vermiş bir adamdır. Sakatlık sebebiyle henüz 25 yaşında oyunu bıraksa da bu sefer gözünü teknik direktörlüğe dikmiş bir futbolcu eksidir. Ünlü bir eski futbolcu değilseniz, maça 1-0 geriden başlarsınız. Çok çalışması gerekmiştir onun da. Bu, tabii Mourinho ve Sacchi gibi hocalar için de geçerli. Bielsa için de tek çare kafa patlamaya devam etmekmiş.

    Onun için bir takıntı haline gelen futbol videolarını toplamaya bu dönemden başlamış mesela. Kendi mükemmelliğinin peşine düşmüş ve mükemmellikle – kusursuzluk arasındaki farkı anlamış. Kusursuzluğun peşinde olmak, insanı eninde sonunda vasatlığa yöneltir. Çünkü kusursuz bir düzen kurmaya çalışırsanız, risk almıyorsunuz demektir. Kusur hataları en aza indirgemekten geçer. Bu da sizi bütünde bir mükemmelliğe ulaştırmaz.

    [simage]http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/05/28/bielsa.jpg
    [/simage]

    Bielsa’nın dev bir maç arşivine sahip olduğunu söylemiştik. Bu rakam 10 binlerde. Her maç üzerine düşünülmüş, her maç üzerine gözlemlenmiş bir ayrıntı var. Analiz programlarından da yardım alıyor fikrini oluştururken Arjantin hoca. Bu izleme tecrübesi sayesinde futbolun içindeki her şeye karşı bir fikri var. Hiçbiri de muğlak değil. Martin Posse, “Futbol hakkında fikirleri çok net. Herkese bunu çok anlatıyor ve her oyuncusunu neyi, neden istediği konusunda ikna ediyor” diyor.

    Bu ego, oldukça didaktik bir öğretmene dönüşmesini sağlıyor Bielsa’nın. Bilbao’daki antrenmanlarından birkaçında oyuncularına topun neresine vurmaları gerektiğini anlatmış, bununla da yetinmemiş vurmaları gereken yerleri kramponlarında boyamış Arjantinli hoca. Futbol dışındaki taktik çalışmalarda da video görüntüleri büyük bir yer oynuyor. Bu fazla kafa çalıştırma hâli mutlaka ayrıntılı bir anlatma sefahati ve münazaralar gerektiriyor. 5-6 saat süren video seanslarında oyunculara neler yapmaları gerektiğini tek tek anlatıyor. Oyuncularının canını çıkardığı antrenmanlar sırasında oyunu sık sık kesiyor ve herkese neler yapması gerektiğini anlatıyor. Bir hayli dediğim dedik bir hoca Bielsa, her iyi öğretmenin olduğu gibi. Öğretmenizden çok bildiğinize inanıyorsanız, gelişim gösteremezsiniz. Bielsa’nın oyuncularıysa A’dan Z’ye hep bir gelişim içindeler. Geriye giden bir tane futbolcu gösteremezsiniz.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Çünkü Bielsa bir progresiftir. Futbolun nasıl göze hoş gelen bir şekilde oynanması gerektiğine dair bir fikri vardır her zaman. Taktiklerinde önlemden ziyade, nasıl daha iyi oynayabileceğinin, oyununu nasıl geliştirebileceğinin yollarını arar. “Benim için futbol hareketliliktir” diyor. “Hep koşmak zorundasınız. Bir futbolcu, futbolda hiçbir koşulda olduğu yerde dikilemez. Ben takıntılı bir hücumcuyum. İzlediğim o tüm videoları da atak yapmak için izliyorum, defans yapmak için değil. Defans yöntemim ne biliyor musunuz? Herkes (bütün takım) koşar. Koşmak arzuyla alakalı bir mesele olduğuna göre, defans yapmak yaratıcı olmaktan daha kolaydır çünkü yaratmak yetenek gerektirir.” Bu felsefi beyin jimnastiği Bielsa’yı büyük bir taktik deha haline getiren şey de aynı zamanda.

    Takımlarını hareketlilik ve dinamizm ekseninde kuran hocanın en büyük alametifarikası taktiksel geçişliliği. 4-3-3, 3-3-3-1, 1-3-3-3, 3-5-2 ve 4-2-3-1… Bunların hepsini bir sezonda -daha da ileri gidiyorum bir maçta- saha içinde görebilirsiniz, adeta kaotiktir dışarıdan bakanlara göre. Top kendinde değilken bol pres ve alan parselleyiş, top kendiyken en doğudan bir şekilde kaleye inmek bu geçişliğinin anahtarlarından. Onun için önemli olan bir taş yerinden kaydığında, tüm takımın mekanik hareketi sayesinde oyun stilinin bozulmaması. Taktiklerle kafayı bozmuş bir başka hoca Pep Guardiola’nın, onu “Gezegen üzerindeki en büyük hoca” ilan edişi boşuna değil.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa aynı zamanda agresif bir stile sahip. Bir futbol sever için en önemli şey futbolcuların arzusudur herhalde. Her şey telafi edilebilir ama isteksizlik asla. Guardiola onun anlayışı için şöyle diyor; “Bielsa takımları çok agresif. Nefes almanıza bile izin vermiyorlar. Yedi kişiyle ceza sahası içindeler, bir bakıyorsunuz topu kaptırıyorlar ama 11 kişiyle defanstalar!” Bu ağır militaristik antrenmanları gerektiriyor tabii. Herkes antrenmanların çok ağır olduğu kabul ediyor. Şu an Marsilya’da oyuncusu olan Gignac şöyle diyor; “Evet, antrenmanlar çok sıkı ama aydınlatıcı. Hem taktik hem de teknik açıdan. Bielsa her şeyi en ufak detayına kadar biliyor. Antrenman programlarına bir göz attım. Yüzlercesi var. Her biri analiz ettiği maçlar üstüne kurulmuş. Bize saf ve gerçek futbolu o öğretti.”

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa ekmeğini taştan çıkarır yani. Benzer bir şekilde ekmeğini taştan çıkarıp Atletico Madrid ile mucizeler yaratmaya devam eden Diego Simeone milli takımdan hocası için şöyle diyor biyografisinde; “Her oyuncudan alabileceği en iyi performansı almayı çok iyi bilir. Bir kere onun takımına girdiğinizde, bambaşka bir oyuncu olarak çıkarırsınız.” Bielsa bu başarıyı dürüstlüğüyle sağladığını düşünüyor ve şöyle diyor; “Bir teknik direktörün yapabileceği en büyük iki hata nedir biliyor musunuz? Uçabilecek bir oyuncuları yürümeye zorlamak ve uçamayacak oyuncuları uçabileceğine inandırmak.” Baya delice bence de ama işe yarıyor.

    Eski öğrencisi Iker Muniain’e de sormuşlar; “Bielsa söylendiği kadar deli mi gerçekten?” diye. Şöyle cevap vermiş genç yetenek;“Hayır, tabii ki değil. Daha da deli!” Ünlü yazar Philip K. Dick “Bazen içinde bulunduğumuz gerçekliğe vereceğimiz en iyi tepki delirmektir” der. Bielsa’nın da içinde yer aldığı, sadece kupaların başarı sayıldığı futbol dünyası içindeyseniz; sadece güzel oyunla başarıya ulaşmak isteyen bir anlayışın ısrarla inşası, pek tabii ki delilik olarak nitelenebilir. Başarının etki alanına bakmadan, sadece kupaya ve rakamlara indirgenmesi, bir anlamda Dünya Kupası sahibi Kleberson’un Cruyff’tan daha iyi futbolcu olduğunu söylemeye benziyor. Bu düz, gerçekçi olduğunu iddia eden mantığın izinden gitmektense, Bielsa’nın dâhi deliliğinin izinden giderim daha iyi!

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Doğum tarihi: 21 Temmuz 1955
    Ülke: Arjantin
    Futbolculuk kariyeri: Ünsüz futbolcu
    Öne çıkan özellikler: Felfeseci, gelişimci, detaycı, otoriter
    Tercihler: Ofansif futbol, bol pres, militaristik antrenmanlar, yönetimle çatışma
    Çalıştırdığı takımlar: Newell's (90-92), Atlas (92-94), Club America (95-96)
    Velez Sarsfield (97-98), Espanyol (98), Arjantin (98-04), Şili (07-11)
    Ahletic Bilbao (11-13), Marsilya (2014-2015)
    Başarılar: 1 UEFA Avrupa Ligi finali (Athletic Bilbao), 2 Clausurua (Newell's, Velez) Olimpiyat Şampiyonluğu (Arjantin), 1 Kupa Amerika finali (Arjantin),
    1 Libertadores Finali (Newell's), UEFA İspanya'da Yılın Antrenörü (Athletic Bilbao)







  • Böyle adamları denemek lazım işte.
  • Obradovicin dünyada herhangi bir karşılığı yok.

    kaldıki bielsa ile aziz hayatda olmaz.
  • Ahtletic'e oynattığı futbolun aynısını Fenerbahçe'ye oynatacaksa gelsin. Yukarıdakinin dediği gibi Obradovic'in futbolda karşılığı yok.
  • quote:

    Ülke: Arjantin


    dayanamaz kaçar
  • Dhli okumaz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Futbolun obradovici = Yok

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bielsa = Balon.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Obradovic in tek karşılığı olsa olsa Sır Alex dir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bielsa baskan ile anlasamadigi icin hemen istifa eden bir tip

    Bizde mumkun degil olmaz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Slaven Bilic: "Guardiola, Mourinho ve Ferguson; Obradovic'in yakınında bile değil. Çünkü o nereye gitse, kazanıyor"

    Slaven Bilic: "Obradovic gibisi hiçbir sporda yok" (NBA UK)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Desmond

    Slaven Bilic: "Guardiola, Mourinho ve Ferguson; Obradovic'in yakınında bile değil. Çünkü o nereye gitse, kazanıyor"

    Slaven Bilic: "Obradovic gibisi hiçbir sporda yok" (NBA UK)


    Kesinlikle.Bonus olarak





  • Ya bi gidin ne bielsaymış çıldırıcam ya
    İnşallah gelir de görürsünüz max 1 ay dayanır sonra da aziz ümiti getirir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bu tarz militaristik antrenmanlar hücum futbolu falan bir inceleme yazısı hazırlansa, aynısı pereira için de söylenebilir. yani böyle laflar pratiğe dökülmediği sürece bir işe yaramaz.
    25 senedir teknik adamlık yapan bielsa'nın son 15 senedeki başarılarına bakıldığında bilbao ile bir uefa başarısı haricinde dişe dokunur başarısı yok. belki şili sayılabilir fakat o da milli takım. nitekim arjantin'in en kötü dönemlerinde de bielsa vardı başta.
    bielsa böyle yazıldığı gibi bir adam olsa o liste çoktan kupalarla dolmuştu. vitor gibi bielsa gibi adamları yollarken vereceğimiz tazminatlarla roberto carlos'a falan yatırım yapalım. hem beceremediğinde çekip gidecek karaktere sahip, hem de geleceği var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fyodor Dostoevsky

    bu tarz militaristik antrenmanlar hücum futbolu falan bir inceleme yazısı hazırlansa, aynısı pereira için de söylenebilir. yani böyle laflar pratiğe dökülmediği sürece bir işe yaramaz.
    25 senedir teknik adamlık yapan bielsa'nın son 15 senedeki başarılarına bakıldığında bilbao ile bir uefa başarısı haricinde dişe dokunur başarısı yok. belki şili sayılabilir fakat o da milli takım. nitekim arjantin'in en kötü dönemlerinde de bielsa vardı başta.
    bielsa böyle yazıldığı gibi bir adam olsa o liste çoktan kupalarla dolmuştu. vitor gibi bielsa gibi adamları yollarken vereceğimiz tazminatlarla roberto carlos'a falan yatırım yapalım. hem beceremediğinde çekip gidecek karaktere sahip, hem de geleceği var.

    Katılıyorum. Vitor gelmeden once de basınımız aynen böyle yazıp ciziyodu. Yok sıkı antrenman yaptiriyomus yok hücum oynatiyomus yok oyuncularla iyi geciniyomus da bilmem ne. Önemli olan ne yapabileceği değil ne yapmış olduğu. Başarılı bi kariyeri olan adamı getirin koyun takımın başına kulübe başarı getirsin. Ama başta aziz varken çok zor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Heyea


    quote:

    Orijinalden alıntı: Fyodor Dostoevsky

    bu tarz militaristik antrenmanlar hücum futbolu falan bir inceleme yazısı hazırlansa, aynısı pereira için de söylenebilir. yani böyle laflar pratiğe dökülmediği sürece bir işe yaramaz.
    25 senedir teknik adamlık yapan bielsa'nın son 15 senedeki başarılarına bakıldığında bilbao ile bir uefa başarısı haricinde dişe dokunur başarısı yok. belki şili sayılabilir fakat o da milli takım. nitekim arjantin'in en kötü dönemlerinde de bielsa vardı başta.
    bielsa böyle yazıldığı gibi bir adam olsa o liste çoktan kupalarla dolmuştu. vitor gibi bielsa gibi adamları yollarken vereceğimiz tazminatlarla roberto carlos'a falan yatırım yapalım. hem beceremediğinde çekip gidecek karaktere sahip, hem de geleceği var.

    Katılıyorum. Vitor gelmeden once de basınımız aynen böyle yazıp ciziyodu. Yok sıkı antrenman yaptiriyomus yok hücum oynatiyomus yok oyuncularla iyi geciniyomus da bilmem ne. Önemli olan ne yapabileceği değil ne yapmış olduğu. Başarılı bi kariyeri olan adamı getirin koyun takımın başına kulübe başarı getirsin. Ama başta aziz varken çok zor.

    ismi geçen yabancılar arasında pellegrini hariç iyi, ya da vitordan daha iyi denilebilecek kimse yok. pellegriniyi getiremiyorsan bülent uygunu carlosu ümit özatı falan getir ligi tanır oyuncularla iyi geçinir menfaatlerini düşünür kulübün en azından.




  • Fyodor Dostoevsky F kullanıcısına yanıt
    Yabancı hoca getireceksin ligi taniyacak takima uyum saglayacak falan onun yerine getir bi yerli hoca ligi kazansin avrupada ceyrek final oynatsin kafi. Zaten cl umudumuz yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nottinghamforest

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Birçok futbolseverin alışılagelmişin dışındaki yöntemleri, sistem ve oyun anlayışı konusundaki sabitleri, oyuncularının posasını çıkartan istekleriyle tanıdığı, ancak ne yaparsa yapsın son dakikaya kadar mücadele eden, çılgınca pres uygulayan, dikine oynamayı temel prensip edinen ve bu sayede izleyenlere tempolu ve güzel maçlar izleten takımlarıyla sayısız futbolseverin takdirini kazanan ve içten içe “Bir gün benim tuttuğum takıma acaba teknik direktör olur mu?” sorusunu sorduran bir portre Marcelo Bielsa.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa çok önemli River Plate maçı öncesinde Velez Sarsfield’lı futbolcu Martin Posse’yi yanına çağırır ve şöyle der; “Martin, yarınki maçta Juan Pablo Sorin’i kovalaman gerecek. Gerekirse yatağına kadar eşlik edeceksin.” Martin Posse duyduğu şey karşısında şaşırmıştır. Çünkü hücumları ve yeteneğiyle bilinen bir kanat oyuncusu olarak aklı hep gol ve asistlerdedir. Şaşkınlıkla cevap verir: “Marcelo, saygısızlık olmasın ama dediğini yaparsam hücumdaki verimim düşer.” Bielsa sakin bir ses tonuyla tartışmaya son noktayı koyar: “Mükemmel. Bunda olumsuz bir yan yok, Martin. Git, Sorin’le konuş. Maç boyunca hücuma çıkmamayı kabul ederse, o zaman sorun çözülmüş demektir!”

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa’nın sorgulanmaz militaristik otoritesi yüzünden, Posse’ye suratını asmaktan başka çare kalmaz ama o maçta oynadığı oyun, gazetelerce kahraman gösterilmesine sebep olur. Sezon sonundaysa Velez, Clausura’yı kazanır.

    Kolay adam değildir Bielsa. Boşuna “El Loco” (Deli) lakabı koyulmamıştır ona. Fakat zor bir adam oluşu dehasının üstünü örtemeyecek kadar önemsizdir. Genellikle dâhilik ve delilik arasında ince bir çizgi olduğu söylenir ama ikisi iç içe geçmiş kavramlardır. Dünyayı -konumuz özelinde futbolu- değiştirmek için biraz deli olmak zorunludur. Athletic Bilbao'dan eski oyuncusu Fernando Llorente, “İlk başlarda ısrarcılığı ve ‘hayır’ı cevap olarak kabul etmeyişi sinirlerinizi alt üst edebilir ama sonunda bir dâhi olduğunu anlarsınız” diyor onun için.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Dedikleri uygulandığında adeta bir sihirli değnek vardır elinde Bielsa’nın. Herkes yüzde 200’ünü veriyor takıma. Herkesin adam olmaz dediği büyük yetenek Thauvin, Bielsa öncesinde sadece ‘gelecek vaat eden’ oyuncu olan Imbula ve daha ileri sıçramayacağı düşünülen Gignac, bugün Avrupa devlerinin transfer listesinde. Athletic Bilbao'ya oynattığı Avrupa Ligi finalini, kulüp bir daha ne zaman görebilir emin değilim. Şili Milli Takımı herkesin hayran olduğu bir futbol ekolü hâline geldiyse, bir numaralı sorumlusu o.

    Chelsea, PSG, Bayern, Real Madrid gibi zenginliğiyle diğer tüm takımlardan oyuncu toplayan takımların hocası olmadı hiçbir zaman Bielsa. Çünkü Bielsa kendine inanan ve hükümdarlığını kabul eden oyuncularla yol almak zorundadır. Eldeki verilere bakıp büyük kupa kazanma şansı olmadı diye onu başarısız mı sayılmalı, yoksa futbola kattıkları için başarılı mı sayılmalıyız, ona siz karar verin.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Başarı hakkında şöyle diyor Arjantinli hoca; “Bana gazeteciler genelde kazanmak ve iyi oynamak arasında hangisini tercih ettiğimi sorarlar. Ben bu ayrıma karşıyım. Biz kazanmak için iyi oynarız. Bunlar iki ayrı seçenek değil. Başarıya ulaşan yolda, güzel oynamaktan daha hızlısı ve hoşu yok.”

    İyi oynamak için başarısız olma riski de alınmak zorundadır çoğu zaman. Acı yoksa kazanmak da yoktur. Bielsa, “Başarı; biçimi bozan, gevşeten, aldatıcı, bizi daha kötü yapan ve kendimize aşık olmamızı sağlayan bir şey olabiliyor. Başarısızlıksa tam tersi. Başarısızlık antrenman demek, daha iyi olmaya çalışmak demek. Mahkumiyetiyle bizi daha güçlü yapan bir şey” diyor başarı hırsını anlatırken. Bunu bir “kaybeden edebiyatı” olarak okuduysanız, ben ne anladığımı söyleyeyim; “Her gün, her saniye başarıyı odağına almak eninde sonunda, toplamda başarılı olmamayı getiriyor.”

    [simage]http://colgadosporelfutbol.com/wp-content/uploads/2013/07/Marcelo-Bielsa-an%C3%A9cdotas.jpg
    [/simage]

    Bielsa bir idealisttir her şeyden önce. Hayatına da ideallerinin peşinde bir adam olarak başlamıştır zaten. Önce babasının tuttuğu takım Rosario Central yerine Newell’s Old Boys’u tutmaya başlamış küçük yaşlarda; sonra babası, erkek ve kız kardeşleri Arjantin’in önemli politikacılarından olmasına rağmen o tüm ısrarları, ‘Gel oğlum, yapma etme… Önünde iyi bir kariyer var’ nasihatlerini es geçip futbolcu olmaya karar vermiş bir adamdır. Sakatlık sebebiyle henüz 25 yaşında oyunu bıraksa da bu sefer gözünü teknik direktörlüğe dikmiş bir futbolcu eksidir. Ünlü bir eski futbolcu değilseniz, maça 1-0 geriden başlarsınız. Çok çalışması gerekmiştir onun da. Bu, tabii Mourinho ve Sacchi gibi hocalar için de geçerli. Bielsa için de tek çare kafa patlamaya devam etmekmiş.

    Onun için bir takıntı haline gelen futbol videolarını toplamaya bu dönemden başlamış mesela. Kendi mükemmelliğinin peşine düşmüş ve mükemmellikle – kusursuzluk arasındaki farkı anlamış. Kusursuzluğun peşinde olmak, insanı eninde sonunda vasatlığa yöneltir. Çünkü kusursuz bir düzen kurmaya çalışırsanız, risk almıyorsunuz demektir. Kusur hataları en aza indirgemekten geçer. Bu da sizi bütünde bir mükemmelliğe ulaştırmaz.

    [simage]http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/05/28/bielsa.jpg
    [/simage]

    Bielsa’nın dev bir maç arşivine sahip olduğunu söylemiştik. Bu rakam 10 binlerde. Her maç üzerine düşünülmüş, her maç üzerine gözlemlenmiş bir ayrıntı var. Analiz programlarından da yardım alıyor fikrini oluştururken Arjantin hoca. Bu izleme tecrübesi sayesinde futbolun içindeki her şeye karşı bir fikri var. Hiçbiri de muğlak değil. Martin Posse, “Futbol hakkında fikirleri çok net. Herkese bunu çok anlatıyor ve her oyuncusunu neyi, neden istediği konusunda ikna ediyor” diyor.

    Bu ego, oldukça didaktik bir öğretmene dönüşmesini sağlıyor Bielsa’nın. Bilbao’daki antrenmanlarından birkaçında oyuncularına topun neresine vurmaları gerektiğini anlatmış, bununla da yetinmemiş vurmaları gereken yerleri kramponlarında boyamış Arjantinli hoca. Futbol dışındaki taktik çalışmalarda da video görüntüleri büyük bir yer oynuyor. Bu fazla kafa çalıştırma hâli mutlaka ayrıntılı bir anlatma sefahati ve münazaralar gerektiriyor. 5-6 saat süren video seanslarında oyunculara neler yapmaları gerektiğini tek tek anlatıyor. Oyuncularının canını çıkardığı antrenmanlar sırasında oyunu sık sık kesiyor ve herkese neler yapması gerektiğini anlatıyor. Bir hayli dediğim dedik bir hoca Bielsa, her iyi öğretmenin olduğu gibi. Öğretmenizden çok bildiğinize inanıyorsanız, gelişim gösteremezsiniz. Bielsa’nın oyuncularıysa A’dan Z’ye hep bir gelişim içindeler. Geriye giden bir tane futbolcu gösteremezsiniz.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Çünkü Bielsa bir progresiftir. Futbolun nasıl göze hoş gelen bir şekilde oynanması gerektiğine dair bir fikri vardır her zaman. Taktiklerinde önlemden ziyade, nasıl daha iyi oynayabileceğinin, oyununu nasıl geliştirebileceğinin yollarını arar. “Benim için futbol hareketliliktir” diyor. “Hep koşmak zorundasınız. Bir futbolcu, futbolda hiçbir koşulda olduğu yerde dikilemez. Ben takıntılı bir hücumcuyum. İzlediğim o tüm videoları da atak yapmak için izliyorum, defans yapmak için değil. Defans yöntemim ne biliyor musunuz? Herkes (bütün takım) koşar. Koşmak arzuyla alakalı bir mesele olduğuna göre, defans yapmak yaratıcı olmaktan daha kolaydır çünkü yaratmak yetenek gerektirir.” Bu felsefi beyin jimnastiği Bielsa’yı büyük bir taktik deha haline getiren şey de aynı zamanda.

    Takımlarını hareketlilik ve dinamizm ekseninde kuran hocanın en büyük alametifarikası taktiksel geçişliliği. 4-3-3, 3-3-3-1, 1-3-3-3, 3-5-2 ve 4-2-3-1… Bunların hepsini bir sezonda -daha da ileri gidiyorum bir maçta- saha içinde görebilirsiniz, adeta kaotiktir dışarıdan bakanlara göre. Top kendinde değilken bol pres ve alan parselleyiş, top kendiyken en doğudan bir şekilde kaleye inmek bu geçişliğinin anahtarlarından. Onun için önemli olan bir taş yerinden kaydığında, tüm takımın mekanik hareketi sayesinde oyun stilinin bozulmaması. Taktiklerle kafayı bozmuş bir başka hoca Pep Guardiola’nın, onu “Gezegen üzerindeki en büyük hoca” ilan edişi boşuna değil.

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa aynı zamanda agresif bir stile sahip. Bir futbol sever için en önemli şey futbolcuların arzusudur herhalde. Her şey telafi edilebilir ama isteksizlik asla. Guardiola onun anlayışı için şöyle diyor; “Bielsa takımları çok agresif. Nefes almanıza bile izin vermiyorlar. Yedi kişiyle ceza sahası içindeler, bir bakıyorsunuz topu kaptırıyorlar ama 11 kişiyle defanstalar!” Bu ağır militaristik antrenmanları gerektiriyor tabii. Herkes antrenmanların çok ağır olduğu kabul ediyor. Şu an Marsilya’da oyuncusu olan Gignac şöyle diyor; “Evet, antrenmanlar çok sıkı ama aydınlatıcı. Hem taktik hem de teknik açıdan. Bielsa her şeyi en ufak detayına kadar biliyor. Antrenman programlarına bir göz attım. Yüzlercesi var. Her biri analiz ettiği maçlar üstüne kurulmuş. Bize saf ve gerçek futbolu o öğretti.”

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Bielsa ekmeğini taştan çıkarır yani. Benzer bir şekilde ekmeğini taştan çıkarıp Atletico Madrid ile mucizeler yaratmaya devam eden Diego Simeone milli takımdan hocası için şöyle diyor biyografisinde; “Her oyuncudan alabileceği en iyi performansı almayı çok iyi bilir. Bir kere onun takımına girdiğinizde, bambaşka bir oyuncu olarak çıkarırsınız.” Bielsa bu başarıyı dürüstlüğüyle sağladığını düşünüyor ve şöyle diyor; “Bir teknik direktörün yapabileceği en büyük iki hata nedir biliyor musunuz? Uçabilecek bir oyuncuları yürümeye zorlamak ve uçamayacak oyuncuları uçabileceğine inandırmak.” Baya delice bence de ama işe yarıyor.

    Eski öğrencisi Iker Muniain’e de sormuşlar; “Bielsa söylendiği kadar deli mi gerçekten?” diye. Şöyle cevap vermiş genç yetenek;“Hayır, tabii ki değil. Daha da deli!” Ünlü yazar Philip K. Dick “Bazen içinde bulunduğumuz gerçekliğe vereceğimiz en iyi tepki delirmektir” der. Bielsa’nın da içinde yer aldığı, sadece kupaların başarı sayıldığı futbol dünyası içindeyseniz; sadece güzel oyunla başarıya ulaşmak isteyen bir anlayışın ısrarla inşası, pek tabii ki delilik olarak nitelenebilir. Başarının etki alanına bakmadan, sadece kupaya ve rakamlara indirgenmesi, bir anlamda Dünya Kupası sahibi Kleberson’un Cruyff’tan daha iyi futbolcu olduğunu söylemeye benziyor. Bu düz, gerçekçi olduğunu iddia eden mantığın izinden gitmektense, Bielsa’nın dâhi deliliğinin izinden giderim daha iyi!

     Futbolun Zeljko Obradovic'i Marcelo Bielsa

    Doğum tarihi: 21 Temmuz 1955
    Ülke: Arjantin
    Futbolculuk kariyeri: Ünsüz futbolcu
    Öne çıkan özellikler: Felfeseci, gelişimci, detaycı, otoriter
    Tercihler: Ofansif futbol, bol pres, militaristik antrenmanlar, yönetimle çatışma
    Çalıştırdığı takımlar: Newell's (90-92), Atlas (92-94), Club America (95-96)
    Velez Sarsfield (97-98), Espanyol (98), Arjantin (98-04), Şili (07-11)
    Ahletic Bilbao (11-13), Marsilya (2014-2015)
    Başarılar: 1 UEFA Avrupa Ligi finali (Athletic Bilbao), 2 Clausurua (Newell's, Velez) Olimpiyat Şampiyonluğu (Arjantin), 1 Kupa Amerika finali (Arjantin),
    1 Libertadores Finali (Newell's), UEFA İspanya'da Yılın Antrenörü (Athletic Bilbao)


    Guardiola desen anlayacağım da, Bielsa gibi Uluslararası hiçbir başarısı olmayan uyduruk ve sıradan bir Teknik Direktörü, Obradovic gibi Avrupa'nın gelmiş geçmiş en büyük Coach'u ile kıyaslamak komik olmuş.

    Bielsa sadece Türk taraftarların bir kısmının abarttığı BALON'dur.

    Başka da birşey degildir.

    Kimse kendini kandırmasın.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hani bugüne randevu alınmış görüşülecekti????

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • bielsa'nın ne başarısı var da obradoviç gibi bir dehayla karşılaştırabiliyorsun?

    Obradoviçin karşılığı olsa olsa Sir Alex Ferguson olur
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.