Şimdi Ara

Fenerbahçe Beko | 18.04.2024 19:30 | Beşiktaş Emlakjet Maçı (8. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
6 Misafir (1 Mobil) - 5 Masaüstü1 Mobil
5 sn
84.965
Cevap
213
Favori
2.067.781
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
88 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: drgladius

    Valla bir galatasaraylı olarak tek sempati duyduğum fenerli ömer aşık olacak bu gidişle bu çocuk kendini geliştirse avrupanın yetiştirdiği dwight howard olabilir pota altını domine ediyor resmen.Tabi önünde ilk beşe vidmarı çıkartacak kadar kazma bir antrenör engeli var.Tanjeviçin oğuz ve ömer dururken bu vidmar denen zatla başlamasını yediremiyorum kendime
    tanjeviç bence takımı iyi yönetiyor. o çok övülen blatt'a karşı 3'te 3 bu sene. ömer konusunda da doğruyu yapıyor. sonuçta maça kimin başladığı değil, kimin bitirdiği önemli. ömer de son anlarda genelde sahada oluyor ve maç başına 20-25 dk oynuyor ki yeterli. henüz tüm maçı aynı seviyede oynayacak kondisyonu, tecrübesi ve gücü yok. semih dönünce vidmar'ın süresi biraz daha azalabilir. ama zaman zaman vidmar'ın da çok iyi maçlar çıkarttığını gördük bu sene. en büyük eksiği koordinasyon(beyin-el-ayak); düşündüklerini uygulayabilecek çabukluğa sahip değil ve maalesef bunu çalışarak geliştirmesi çok zor. bir de uzunlar için çok önemli olan top hakimiyeti, parmak hassasiyeti yok. bunu da çalışarak geliştirmesi zor. solomon'un bolca asistini heba ediyor sırf bu yüzden ama rotasyon için yine de önemli bir parça.
  • Fenerbahçe Beko | 18.04.2024 19:30 | Beşiktaş Emlakjet Maçı




    Aydın Hoca ile röportaj yapılmış.

    Fenerbahçe Ülker'i 100. yılında şampiyon yaptıktan sonra görevden ayrılmak zorunda kalan Aydın Örs ilk kez konuştu.
    19.1.2008

    ´Tanjeviç´in ben görevdeyken transfer görüşmeleri yapmasına hiç kızmadım‚ profesyonel hayatta bunlar var. Ama ben yapar mıydım‚ kesinlikle hayır...´

    ´Bazı kırgınlıklarım da olmadı değil ama taraftarların‚ bana duyduğu içten sevgiyi gördükçe‚ Fenerbahçeli olmanın hazzını ayrılınca da yaşadım...´

    * Efes serisinin son maçının ardından "Biz bu ekiple Fenerbahçe´nin tarihine geçtik. Ancak şimdi hemen önümüze bakmamız‚ bu takımı Avrupa´da zirveye çıkarmamız lazım" açıklaması yaptınız. Bunun sonuna da bir paragraf açıp‚ sözleşmenizin bittiğini de söylediniz. Daha sonra ispatlandı ki‚ siz Play Off mücadelesi yaparken yeni bir coachla anlaşılmıştı. Bu sizin kulağınıza gelmemiş miydi‚ ya da hissetmemiş miydiniz?

    O basın toplantısında şampiyonlukların önemli olduğunu ancak Avrupa´da elde edilecek başarıların daha da önemli olduğunu ve bundan sonraki hedefin Avrupa´da şampiyonluklar olması gerektiğini söylemiştim. Çünkü ben Efes´te de‚ A Takım´da göreve başladığım zaman bu sloganla yola çıkmıştım. Avrupa´daki başarılar sizi insanların kalbine yerleştiriyor İkinci soruya gelince‚ açıkçası ben geriye dönük bu tür konularda konuşmak istemiyorum ama şu kadarını söyleyeyim. Böyle bir olayın gerçekleştirilmek istendiği hakkında benim kulağıma gelen söylentiler vardı. Ama tekrar söylüyorum‚ bu konularda geriye dönmek de istemiyorum. Çünkü ben Fenerbahçe´de üç yıl geçirdim ve basketbol hayatımın en renkli‚ en heyecanlı ve en güzel üç yılıydı diyebilirim. Camianın taraftarların‚ tabii ki başkanın bana olan desteği‚ hep birlikte şampiyonluğu kazanmamız‚ bana taraftarı olduğum kulübün 100. yılında‚ bu takımın başında olma fırsatının verilmesi‚ büyük bir şanstı‚ gurur verici bir olaydı. Bu nedenle ben çok mutlu ayrıldım‚ bazı kırgınlıklarım da olmadı değil ama özellikle camianın ve taraftarların ben ayrıldıktan sonra‚ bana duydukları çok içten‚ samimi sevgiyi gördükçe‚ yaşadıkça‚ Fenerbahçeli olmanın hazzını ayrıldıktan sonra da tattım diyebilirim.

    * Fenerbahçe taraftarı sizin ayrılma şeklinize belki de bundan sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir sevgi gösterisiyle tepki verdi‚ yürüyüşler yapıldı. Taraftarların bu davranışları hakkındaki düşüncelerinizi ve aranızdaki ilişkinin nasıl bu noktaya geldiğini anlatır mısınız?

    Başta da söyledim‚ Fenerbahçe taraftarının tepkisi benim hayatım boyunca unutamayacağım şeylerdi. Kolay kolay hiçbir antrenöre nasip olmayacak sevgi gösterileriydi bunlar. O yüzden ben çok mutlu ayrıldım diyorum. Bir antrenör için yürüyüş yapılmasının‚ bu tarz bir sevgiyle ödüllendirilmesinin altında sadece 100. yıl şampiyonluğunun olduğunu sanmıyorum. Fenerbahçe‚ çok seçici‚ bilinçli ve karşıdakini çok iyi tanıyan bir taraftar profiline sahip. Bunu da özellikle futbolda‚ kendi sahamızda oynadığımız maçlardaki yaptıklarıyla gösteriyorlar. Abdi İpekçide de gerek yarı finalde Galatasaray‚ gerekse finalde Efes serilerinde inanılmaz bilinçli bir seyirci vardı. Sahaya bir tane yabancı madde atılmadı‚ sadece takımlarını desteklediler. Bu kadar bilinçli seyirci‚ tabii ki Fenerbahçenin bünyesindeki insanları da takip ediyor. Yani nasıl insanlar olduklarını‚ neler yaptıklarını gözlemliyor. Burada karşılıklı konuşmalar‚ tanışmalar olmadı sonuçta ama bir empati kuruldu. Herkes birbirini çok iyi tanıdı. Onlar benim ne istediğimi iyi anladılar‚ ben de onlara her zaman iyi mesajlar gönderdim. Bu sevginin şampiyonlukla ilgisi yoktu. Sonuçta benim başında bulunduğum takım iki sene şampiyon olamadı ama taraftarlarla aramızdaki bağ aynı şekildeydi.

    * Fenerbahçe taraftarlarının en çok ziyaret ettiği internet sitesi ´antu.com´ yılın antrenörü ödülünü size verdi. Ancak siz Şükrü Saracoğlu Stadındaki ödül törenine gitmediniz. Bunun sebebi kırgınlık mıydı‚ sağduyu muydu?

    Kesinlikle hayır‚ kırgınlık olabilir mi... Sonuçta size çok anlamlı bir ödül vermiş o insanlar. Bu tamamen benim orada insanları rahatsız etmemek adına aldığım bir karardı. Orada olabilecek bir iki tezahürattı‚ şuydu‚ buydu... Bunlara gerek yok diye düşündüm. Belki bazı insanlar rahatsız olabilirdi.

    * Siz oyuncularınızın geçtiğimiz sezon final serisinde geldikleri noktaları düşündüğünüzde‚ takımın başında kalsaydınız‚ bu sezon hedef Final-Four olacak mıydı?

    Görevde kalsaydım tabii ki hedefim‚ geçen sezon başında yaşadığımız yeni takım olmanın getirdiği sıkıntıları bu sezon yaşamayacağımızı da göz önüne alarak çok daha iyi yerlere gelmekti. Bunun için de birkaç kaliteli takviye yapmayı düşünüyorduk.

    * Hem bir Fenerbahçe taraftarı‚ hem de geçen sezon bu takımın hocası olarak‚ bu yılki takımı nasıl buluyorsunuz‚ rollerin tam oturmadığı eleştirisine katılıyor musunuz?

    Benim bu sezonki kadro hakkında yorum yapmam çok doğru olmaz. Ancak şunu söylebilirim‚ bu takımın başarısı beni gururlandırır. Çünkü bu oyuncuların bir takım haline gelmesinde katkım olduğunu düşünüyorum ve başarıları göğsümü kabartır. Ayrıca ben Fenerbahçeliyim‚ galibiyetlere çok sevinirim.

    * Taraftarların bir bölümünün size yapılanlar karşısında maçlara gitmediği konuşuluyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

    Bu taraftarın kendi iradesidir. Ancak şu var. Sonuçta isimler gelip geçicidir. Taraftarın Fenerbahçe için o salona gitmesi gerekiyor. Bu bir bayrak yarışı. Benden önce de burada isimlerini saygıyla andığım birçok kişi çalıştı‚ benden sonra da bu devam edecek.

    * Peki bu konu hakkındaki son sorum... Kişilere kırgınlığınız var mı? Mesela resmi sitenin size teşekkür yazısını bile iki gün sonra yayınlaması‚ hep yanınızda görünen insanların‚ bir anda sizi yalnız bırakması... Bunlar hiç içinizi acıtmadı mı?

    Ben bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Susma hakkımı kullanıyorum.



    * Federasyon Başkanlığı için bazı çevrelerde adınızın geçtiğini biliyoruz. Size böyle bir teklif geldi mi? Geldiyse ya da gelirse cevabınız ne olur?

    Bunu sorduğun için teşekkür ediyorum ve net olarak söylüyorum. Böyle bir teklif geldi çeşitli kesimlerden ama ben kesinlikle böyle bir şey düşünmüyorum. Ben basketbolun teknik kesiminde kalmayı planlıyorum‚ bunu istiyorum. Herkesin de bunu artık çok iyi bilmsini istiyorum‚ Federasyon Başkanlığı gibi bir düşüncem yok ve olmayacak.

    Kabul etmedim‚ çünkü...
    Bana teklif edilen görevi kabul etmememin iki nedeni var. Birincisi sezon bitmeden gelişen olayların şekli‚ ikincisi de antrenörlükten yönetime geçişi istemememdi

    * Başkan Aziz Yıldırım Tanjeviç´in imza töreninde "Aydın Hoca şimdi gelse yine basketbol şubesini ona teslim ederim" dedi. Size teklif edilen görevi neden kabul etmediniz?

    Başkana ayrı bir paragraf açmak lazım. Başkanımız bana göreve geldiğim ilk günden‚ son güne kadar büyük bir destek verdi. Bunu hiçbir zaman unutamam. Tabii profesyonel hayatta da takdir hakları her zaman değişik kullanılabilmiştir. Bunu da saygıyla karşılamak gerekir. Yine de Başkan beni kulüpte tutabilmek için değişik bir görev teklif etti. O görevde farklı bir sorumluluk isteyen‚ erkek ve bayanları da içine alan‚ bütün basketbol şubesini kapsayan bir görevdi. Ama sezon bitmeden gelişen olayların şekli ve benim antrenörlükten yönetim tarzına geçişi düşünmemem böyle bir karar vermeme neden oldu. Çünkü bana teklif edilen teknik danışmanlık değildi‚ o görev CEO´luk‚ ya da genel müdürlük‚ nasıl tanımlanırsa işin yöneticilik kısmını kapsıyordu. Bu ve çeşitli nedenler görevi kabul etmememin nedeniydi.

    * Çeşitli nedenler derken Tanjeviç´in göreve getirilmesi bu nedenlerden birisi miydi? Çünkü bir yanda CEO´luk teklifi var‚ yani tam yetki ama diğer yanda da coach daha önce belirlenmiş. Bu çelişki de kararınızı etkiledi mi?

    Evet aslında bu çelişki de var ama belki burada esnek olabilirdim. Başlıca neden‚ teklif edilen görevin benim alışık olmadığım‚ antrenörlükten çok farklı bir yapı ve sorumluluk isteyen görev olmasıydı.


    ´Bazı anlarda duygusal oluyoruz´
    * Tanjeviç siz görevdeyken transferler görüşmeleri yaptı. Bu davranışlar sizi kırdı mı?

    İnanın en ufak bir kırgınlığım yok. Profesyonel hayatta da bunlara alışmak lazım. Biz bazen biraz fazla duygusal davranıyoruz. Ona öyle bir teklif gelmiştir‚ o da kabul etmiştir.

    * Peki o zaman şöyle sorayım‚ siz aynı şeyi yapar mıydınız?

    Ben yapar mıyım‚ yapmam! Sezon öncesinde Galatasaray´dan bana böyle bir teklif geldi ben de nezaketle geri çevirdim. Gerek Fenerbahçeli Aydın Örs olarak‚ gerek de takımın başında çok saygın ve değerli bir antrenör olduğu için kabul edemeyeceğimi söyledim. Sonuçta bu Murat Özyer değil‚ başkası olsa da değişmezdi. Benim anlayışım böyle.

    Mrsiç mükemmel bir insan* Damir Mrsiç‚ Fenerbahçe´ye geliş sebebini "Aydın Örs´le çalışma isteği" olarak açıklamıştı. Bir oyuncunun bu şekilde konuşması nasıl bir duygu ve siz Mrsiç hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Öyle konuşması beni çok mutlu etti. Çünkü Mrsiç benim tanıdığım en iyi sporculardan ve en iyi insanlardan birisi. Hayatım boyunca bende iz bırakan on sporcu varsa bir tanesi de Mrsiç´tir. Zaten bu kadar iyi sporcu olmasa günümüz basketbolunda bu yaşta bu kadar aktif oynaması çok zor olurdu. Ama öyle iyi çalışıyor ki‚ onun yaptığı ağırlık çalışmalarını anlatamam size... Bir de Fenerbahçe´nin takım kaptanı oldu‚ mutluydu ve o mutluluk oyun içindeki performansını da çok artırıyordu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-0FDA1336A -- 21 Ocak 2008; 19:17:39 >
  • Aydın Hoca ile devam etseydik,ve Avrupa'da aynı takımlarla aynı grupta olsa idik,normal şartlar altında şu an grupta 1 ya da 2 idik, buna yürekten inanıyorum.Ne Barca,ne Real,ne de Panathinaikos İstanbul'dan galibiyetle katiyen çıkamazdı.
  • teşekkürler.
  • sezon başından şu ana kadar white ile emir'den umudumu kesmiş değilim ama Gasper Vidmar çok değişik bir oyuncu.iyi niyetli,efendi,adama fener forması da çok yakışıyor ancak nasıl desem,tabiri caizse adamda basketbol yumuşaklığı denen şey yok.adam odun gibiyinede seviyorum inşallah geliştirir kendini.ismide dehşet Gasper Vidmar insanın ağzına dolanıyor,günde 30 defa sölüyorum Gasper Vidmar, Gasper Vidmar,Gasper Vidmar...
  • Eskiden Osmanlı zamanlarında,Kazıklı Voyvodalar vardı,kafatasından kan felan içerlerdi,hatta Osmanlı elçilerini kazığa oturtmuştu birisi,Osmalı da sonra onu oturttu ayrı hususVildmar'ın ismini duyunca o zamanki voyvodalar geliyor aklıma.

    Ama Vildmar'ın yüzü dönük oyunu maalesef yok ama sırtı dönük iyi oynasın,ribaundlara asılsın,biraz da sert baksın ya,kedi gibi saf bakıyo çocuk, zamanla iyi oyuncu olur,ama Fb 'de maç kaybeder bu yüzden orası da ayrı,eee alıyorsan takıma süt bebesi, katlanacaksın bu tür işlere.

    Mirsad ve Semih'in de katılımı ile pota altı muazzam olacak,ah bir de guard olayını çözebilsek Solomon'u şöyle 7 - 8 dakika dnlendirebilecek bir guardımız olsa bu takım şahlanır.Belki Hakan bunu yapabilir ama oyuna girer giremz 10. saniyede hata yaptı diye oyundan alınıyor, ee be kardeşim sonra vda Hakan'dan oyun mu bekliyeceksin,tamam profesyonel olmak lazım;ama sonuçta insan psikolojik temelleri olan bir varlık,Tanjeviç bunları düşünmüyor mu acaba?
  • Şu an Banvit ile maçımız var.
  • Beklediğimden kalitesiz bir maç oldu,Fb aldı ama referans olacak bir maç olmadı,hele Banvit 'de ki guard oynayan Crispin adlı oyuncu ne öyle ya?hiçbi attığı girmedi,kafasına göre takıldı,bu oyuncu böyle oynarsa Banvitin işi zor.
  • zevksiz bir maçtı.2.periyotta farkı açtık ve maç sonuna kadar arayı kapamalarına izin vermedik.solomon yine çok faydalıydı.ilk yarı 7 asist yaptı maç sonuna kadar 10 yapmıştır herhalde.ömer pota altında iyi işler yaptı,3 tane harika bloğu vardı.banvittin uzunları kaliteli onun dışında pek bi katkı alamıyorlar.bugün crispin felaketti ama ritmini bulduğunda çok iyi şut sokabiliyor.bugün şanssız günündeydi.bizim açımızdan tek kötü durum white'ın bileğinin dönmesiydi.umarım ciddi birşeyi yoktur.önümüzde çok önemli bir partizan maçı var.o maça kadar mirsad'ın da hazır hale gelmesi bizim için çok önemli.
  • çok iyi bir röportaj olmuş gerçekten, okumanızı tavsiye ederim.

    Tanjevic: "Bu takıma inanın"

    Oyak Renault yenilgisinin ardından ne yalan söyleyelim biraz çekinerek gitmiştik Tanjevic’in yanına. Öyle ya, eleştirilerin dozu her geçen gün biraz daha artmış, takım ummadığı bir yenilgiyi daha hanesine yazdırmış, sakatlıklar takımın belini bükmüş. Ama karşımızda öyle bir insan buluyoruz ki, kolay kolay etkisinden kurtulamıyoruz bu sıcaklığın. Öyle bir röportaj ki, kimse bitsin istemiyor. Fenerbahçe Ülker hakkında konuşuyoruz sadece. Bu işi bildiğini bir kez daha hissettiriyor bize. Bilgisi, inancı, sakinliği hepimizi etkiliyor. Üniversitede bir profesörden ders dinlemişçesine ayrılıyoruz yanından, sürekli dirsek temasında bulunma sözünü de kendisinden alarak tabii.

    Fenerbahçe camiası genelde sabırsızdır. Taraftarlar her sene başarı, kupa, şampiyonluk ister. Fakat siz genelde önünüze uzun vadeli hedefler koyan bir antrenörsünüz. Fenerbahçe Ülker için de uzun vadeli planlar var. Peki takımın kısa vadeli hedefleri nedir bu sürede?
    Şimdi, her şeyden önce sezon bitmeden kimse bir şey kazanamaz. Ne yaparsanız yapın, Haziran ayı gelmeden elinizde somut bir başarı olamaz. Sabırsız olmaya gerek yok. Bu bir lig ve kazananı en sonunda göreceğiz. Ben yaklaşık 4 yıldır ligi takip ediyorum, hiç bu kadar güçlü ve sert bir lig hatırlamıyorum. Şampiyonluk adayı takımların daha ilk yarıdan bir sürü yenilgileri var. Şu anda liderin gerisindeyiz. İkinci yarıda bu farkı kapatmaya çalışacağız. Eğer bunu başaramazsak da önümüzde PlayOff gibi bir şans da var. Bu defa orada başarıyı kovalayacağız. Çünkü bizim ligdeki hedefimiz şampiyonluk. Bu yıl da böyle, 3 yıl sonra da böyle olacak. Ligdeki hedefimizin değişmesi mümkün değil. Somut bir başarı isteniyorsa, sezon başında Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı aldık, Euroleague’de Top 16’ya çok yakınız. Başarı isteniyorsa bunlar da başarıdır. Yanılıyor muyum?

    Takımın genel gidişatından memnun musunuz peki?
    Biz şu anda iyiye gidiyoruz. Baktığınız zaman diğer takımlardan çok farklı bir programımız var. Bir program doğrultusunda ilerliyoruz. Bu sene başarı gelsin, bir dahaki sene muslukları kapatalım başarı gitsin, sonra 3 sene sonra bir daha iddialı bir takım kuralım, şampiyonluk kovalayalım gibi bir düşüncemiz yok. Biz her yıl şampiyonluk kovalayan, her yıl bu ligin en iddialı takımı olacak bir ekip yaratmaya çalışıyoruz. Bir CSKA gibi, bir Panathinaikos gibi büyük paralar harcayamayız. Ama o tarz takımların yanına yaklaşabiliriz. Bunun için de tek bir yol var. Bir düzen, bir program sahibi olmak. Genç oyuncuları onlardan önce fark edebilmek. Benim güzel bir alışkanlığım bu, hayatım boyunca da sevdim bu huyumu. 2 genç yetenek var kadromuzda mesela. İkisi de önümüzdeki 1-2 sezonda çok önemli oyuncular haline gelecekler. Daha ligin ilk yarısında bile iyi bir gelişim gösterdiler. Aynı zamanda Türk oyuncularımız da öyle. Çok genç, çok yetenekli isimler var elimizde. Bu çocuklara inanmak gerekiyor. Bu çocuklar geliştikçe Avrupa’daki hedefimiz biraz daha gelişecek.

    Ben kariyerime Bosna Sarajevo takımında başlamıştım. Kulüp, tarihinde hiç birinci lige çıkmamıştı. Ben önce takımı birinci lige çıkardım. 7 senelik programımız doğrultusunda son 3 sezonumuzda ise 2 lig şampiyonluğu, 1 tane de şimdiki adıyla Euroleague şampiyonluğu kazandık. Orada da hep eleştirilmiştim ama sonunda herkes çok mutlu oldu ve unutulmaz başarılar yaşandı. Oradaki sistemin en büyük parçası da yine genç oyunculardı.
    Emir, Vidmar, Oğuz, Semih, Hakan, Ömer Aşık gibi oyuncular burada doğuyorlar. Onlar bu kulübe ideolojik anlamda da fazlasıyla bağlılar. Kulübü sahipleniyorlar. Takımlarına aşıklar bir kere. Eksikleri yok mu, elbette var ama kulübe olan tutkuları bu eksikleri kısa zamanda kapattıracak onlara. Evet bu seçtiğimiz yol biraz zor ve özveri isteyen bir yöntem, kabul ediyorum. Ama inanın böylesi daha keyifli, daha hoş.

    Eleştirilmek demişken, kulüp taraftarları tarafından da fazlaca eleştiriliyorsunuz. Taraftar forumlarında olsun, maçlarda olsun, uzun vadeli planlarınız, alınan sonuçlar, yapılan transferler sürekli masaya yatırılıyor. Ortada böyle bir durum varken, neden Mahmut Uslu ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek, takımın hedeflerini, gidişatını, 2010 projesinin detaylarını taraftarla daha samimi bir biçimde paylaşmıyorsunuz da bu kaos ortamının sürmesine izin veriyorsunuz?
    Anlamak istemeyenlere ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin bir şeyleri anlatamazsınız. Boşuna vakit kaybıdır bu. Bir çok kez anlattım, bir çok kez anlatmaya çalıştım ama insanlar ön yargıyla baktıkları için anlayabilmek gibi bir şans tanımıyorlar kendilerine. Yoksa şu röportaj bile anlayabilen için harika bir kaynak.

    Hedefi 2010 olarak belirleyerek, genç oyuncuları transfer etmek; şampiyon olmuş, kıskanılacak düzeyde bir birleşme gerçekleştirmiş ve mali açıdan da gayet güçlü durumda olan bir kulübün hedeflerini 3 yıllığına küçültmüş olmuyor mu?
    Hayır, hedefler aynı. Biz ligde ve Türkiye’deki her organizasyonda kupayı istiyoruz. Geçen yıl da bu böyleydi. Bu yıl da böyle. Şu anda Avrupa’da geçen yıl ulaşılamamış bir noktadayız. Zaten hedeflerin büyüyeceği yer de Avrupa arenası. O platformdaki hedeflerimiz giderek büyüyecek. Yoksa Türkiye’deki hedef hep aynı. Şampiyonluk. Aksi düşünülemez ki.

    2010’da başarının gelme garantisi yok. Olası bir başarısızlıkta ne yapacaksınız?
    Yani, bunun bir garantisi yok elbette. Kaldı ki benim kafamda 2 kat sorun var bununla ilgili. Milli Takım’la bizi bekleyen bir Dünya Şampiyonası da var biliyorsunuz. O zaman bırakıp kaçayım ben, en kolayı bu olurdu.
    Hayır, kalıp savaşmalıyım. Bu hedeflere ulaşabilmek için hep birlikte savaşmalıyız. Avrupa’nın en büyük kulüpleri milyonlarca euro para harcıyorlar. Başarı garantisi var mı? Yok. Onlar da yeri geldiğinde ulaşamayabiliyorlar hedeflerine. Ama onları büyük yapan, sürekli o hedefi kovalayan takımların arasında olabilmeleri. Biz bunu başarmak istiyoruz.

    Ben geldiğimde Milli Takım’ın yaş ortalamasına bakın, bir de şimdiki takıma bakın. 21-22 yaşındaki genç yetenekler ne zaman bu kadar süre bulabilmişler? Takımlarında ne zaman bu kadar aktif roller üstlenmeye başlamışlar? Altyapılardaki 15-16 yaşındaki bir çocuk, takip edildiğini bilerek A Milli Takım hayallerini ne zaman kurabilmiş bugünkü kadar.

    Yani yüzlere ihtiyacımız var. Ve buna bir yerden başlamamız gerekiyordu. Biz bu sistemin temelini attık. Devam ettirilebilirse bir ekol haline gelebilir bu ülke basketbolu. Bu sistem doğrultusunda sürekli alttan yeni gençler gelecek, üstteki gençler tecrübelenecek ve sürekli olarak başarıya ulaşabilecek bir ordu olacak elimizde. Bu Türkiye açısından çok önemli bir nokta.

    Emin olun ki ben işimi çok seviyorum. İşimi çok iyi de biliyorum. 37 yıldır bu işi yapıyorum ve bir sistem sahibiyim. 37 yıldır sadece pick’n roll çalıştırıp, oyun seti yazmıyorum. Aynı zamanda genç oyuncuları yetiştiriyorum, takım yetiştiriyorum. Ben sistemime inanıyorum. Bu sistem bugüne kadar hep işledi, bundan sonra da işleyecektir.

    Bu yılki transferler çok eleştirildi. Taraftarlar Solomon gibi yıldızlar beklerken, Emir gibi Vidmar gibi isimlerle karşılaştılar. Bu konudaki düşünceniz nedir?
    Keşke takım kadromda farklı pozisyonlarda oynayabilen beş tane Solomon olsa. (Gülüyor)

    Emir ve Vidmar hakkındaki yorumlarınız nedir? Türkiye’de çoğu kişi onların adını bu yıl Fenerbahçe Ülker’e gelince duydu belki ama Preldzic’in İzmir’de Ümitler Şampiyonası’ndaki performansını izleyen ve keza Vidmar’ın Ümit Milli Takım’daki başarılarını takip eden biri olarak onlardan fazlasıyla umutluyum açıkçası.
    Dediğin gibi, İzmir’de Preldzic müthişti gerçekten. En değerli oyuncu o olmalıydı kesinlikle, Ersan İlyasova değil. Benim Ersan hayranlığımı hepiniz biliyorsunuz, fanatiğiyim onun, ama doğruya doğru o turnuvada Emir çok daha iyiydi.

    Bu çocuklar fantastik ve çok özel isimler. Gerçekten öyleler. Onlara inanmalıyız. Yavaş yavaş uyum sağlıyorlar atmosfere. Euroleague gibi sert bir ligde kendilerini geliştiriyorlar. Bu onlar için de Fenerbahçe Ülker için de büyük bir şans. Vidmar’ı Real maçında seyrettiniz, 2,5 milyon Euro’luk bir oyuncu gibi oynadı. Faul problemine girene kadar Papadopoulos’u yedi resmen sahada. Roanne maçında göklerin hakimi gibiydi. Almadık ribaund bırakmadı. Emir Preldzic bir Telekom maçında, bir Beykoz maçında takımın en iyisiydi. Sadece iyi oynamadı, yaptığı mükemmel hareketlerle de seyir zevki verdi. Hata yapıyorlar, yapacaklar da. En basiti Preldzic son Oyak Renault maçında Rasim’e yardım edeceğim derken adamını kaçırdı ve o ana kadar sahada hiçbir şey yapmamış olan ABD’li oyuncuları üçlük atıp maçı kazandırdı onlara.

    Onların dışında takımda bir çok genç yıldız adayı daha var. Ömer Aşık mesela. Barcelona maçındaki 5 bloğu, vurduğu smaçlar bugün hala İtalya’da konuşuluyor. İtalyan spikerin ağzından da izledim ben maçı kasetten. İnanılmazdı, diyecek söz bulamadılar. Ama bizim medyada 2 satır bile yer bulmadı bu performans. Bizim takımı buradaki önyargılı insanlardan değil de, Avrupa’daki yazarlardan, yorumculardan dinleyin bir de. Bakın bakalım neler diyorlar bu takım için.

    Preldzic’in sahadaki hırslı, istekli oyununa rağmen Vidmar’da bir tutukluk, bir durgunluk göze çarpıyor. Bunun nedeni ne? Karakterinden kaynaklanan bir adaptasyon sorunu mu yaşıyor?
    Vidmar, Emir’den çok daha farklı yapıda biri. Ama o normal yaşantısında da öyle. Utangaç, çekingen. Beni işin o kısmı ilgilendirmiyor pek. Vidmar inanılmaz zeki, müthiş akıllı, kocaman bir kalbi olan ve o kocaman kalbi basketbol için çarpan bir oyuncu. Çalışmaktan yorulmuyor. Burada hiçbir problemleri yok. Tek istekleri başarılı olabilmek, Fenerbahçe Ülker formasıyla bütünleşebilmek. Her ikisi de çok mütevazi isimler bir kere. Şımarık değiller. Aynı evde yaşıyorlar, tek bir arabayı ortak kullanıyorlar. Onlar da bilir lüks dairelerde oturmayı, altlarına pahalı birer araba çekmeyi. Ama yapmıyorlar. Bunlar güzel ve örnek alınması gereken şeyler.

    Preldzic ve Vidmar’ın sözleşmelerinde Euroleague’de oynama garantisi var mı? Böyle bir şey konuşuluyordu çünkü taraftar forumlarında. Öğrenmek istedim.
    Hayır, böyle bir garanti yok. 4 yıllık bir kontrat imzaladık ikisiyle de. Biz Euroleague’de oynadığımız sürece, onlar da bu fırsatı yakalayacaklar sonuçta.

    Her iki oyuncu da NBA potansiyelli isimler. Bu oyuncular kalkıp da 2009 yılında drafta girip, NBA’e gitmek isterlerse ve 2010 yılında Preldzic’siz, Vidmar’sız bir Fenerbahçe Ülker görürsek, bu çöpe atılmış iki senelik bir emek anlamına gelmez mi?
    Gidemezler ki. (Gülüyor) Ben ikisiyle de konuştum, sürekli de konuşuyoruz. İkisinin de NBA gibi bir hayali yok. Kaldı ki ben olsam ben de hayal etmezdim NBA’i. Neden hayal edeyim ki? Avrupa’da çok daha kaliteli basketbol oynanıyor. Oradaki maçlar, Avrupa’daki maçlardan çok farklı. Ben zamanında Bodiroga ile de konuşmuştum. Beni dinledi, hiçbir zaman NBA’e gitmedi. Ama Avrupa’nın en önemli oyuncusu oldu. NBA’de bench’te oturmak ile Avrupa’nın kralı olmak arasında bariz bir fark bence.

    Emir ve Vidmar 2010 yılında bizimle olacaklar. NBA gibi bir durum söz konusu değil. İkisi de bunu istemiyor. Daha yakın bir örnek vereyim: Semih Erden. Gitmek istese girebilirdi drafta. Ama o da gitmek istemiyor. 2010’da o da bizimle olacak. Oğuz Savaş gibi, Ömer Aşık gibi. Çünkü farkındalar ki; güzel şeyler yapabilmek her şeyden önemli. Ersan İlyasova’nın geçen yılki durumu ortada işte. Gelişimini nasıl durdurdu hep beraber gördük. Trajediydi resmen.

    Mrsic’in fizik olarak düşüşte olduğu fark ediliyor geçen sezona göre. Kulüp ve taraftarlar için özel bir anlamı olan Mrsic hakkındaki fikirleriniz nedir? 2010 projesinde yer alacak mı?
    Bu çok olağan bir şey, giderek yaşlanıyor çünkü. 2010 projesinde elbetteki düşünmüyoruz onu, zaten mümkün değil ki bu. Taraftarlar yeni starlar, yeni yıldızlar keşfedecek bu takımda. Keşfetmeli de. O yetişen yıldız oyuncuları destekleyecekler, yepyeni starlarımız olacak. Sonra bir 5 sene sonra yeni starlar, bir 5 sene sonra yeni starlar. Bu düzen böyle gidecek sistem devam ettiği sürece.

    Real Madrid maçı öncesinde Solomon’la problemler yaşadığınız yansımıştı basına. Doğru muydu bu?
    Bunlar normal şeyler. Biz bir aileyiz. Sorunlar her zaman olabilir. Olmalı da zaten. Eğer sonunda o problemi çözebiliyorsanız, bunlar takıma ve kişilere olumlu yansır. Ancak Solomon’un o maçtan önce bir sakatlığı da vardı gerçekten. Hatta kendisi bana gelip ne pahasına olursa olsun oynamak istediğini de söyledi. Ancak o bize tek bir maçta değil, bütün bir sezon boyunca lazım olduğu için riske etmek istemedim.

    Solomon’la çalışmak zor mu?
    Çok fazla değil açıkçası. Bu isimler tamamen galibiyet üzerine programlanmış kişiler. Yenilgiyi kabul edemiyorlar. Bazen bu alışkanlıkları nedeniyle takım oyununu bir yana bırakıp, maçı tek başına almaya çalışıyorlar. Ama bunlar galibiyetten başka bir şey düşünememelerinden kaynaklanıyor hep. Mirsad da öyle. Yenilgilerden sonra bir dakika uyuyamıyor. O nedenle o da maç içinde bazen kapasitesinin sınırlarını zorlayabiliyor. Benim işim maç içinde herkesin aynı hedefleri hissetmesini sağlamak. Beraber olursak, takım olarak hareket edersek çok daha güçlü olacağımızı aşılamak.

    Serhat Çetin hakkındaki fikirleriniz nedir? Neden Fenerbahçe Ülker’de forma şansı bulamadı?
    Serhat’ı Yıldız Milli Takım’dan beri takip ediyorum. Çok yetenekli, çok kapasiteli bir oyuncu. Geçen sezon Karşıyaka’da lider oyuncu pozisyonunda oynadı. Harika bir yıl geçirdi. Bu yılı Alpella’da geçirmesinin onun gelişimi için çok daha iyi olacağını düşündük. Orada önünde müthiş bir fırsat var, bir sezonu oynayarak tamamlayabilmek onu geçen yıl geldiği yerden daha ilerilere götürecek. 2010 hedefinde hem Fenerbahçe Ülker hem de Milli Takım adına çok çok önemli bir opsiyon kendisi benim için.

    Türk oyuncularınız bazen sizi dinlemiyorlar. Mesela Partizan maçında James White, Pekovic’e double team’e gitmedi diye kenara çekip hatasını anlattınız ona. Oyuna girdi ve bir daha yapmadı o hatayı. Bu Preldzic için de geçerli, sizi can kulağıyla dinliyor çoğu zaman. Ama mesela Hakan Demirel, kenara alıp ona hatasını anlattığınız sırada genelde sizi pek umursamıyor, başka şeylerle ilgileniyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
    Bu oyuncuların yaradılışlarıyla alakalı bir şey. Türk oyuncuların bazılarında bu sorun var. Hakan o sırada üzgün olduğu için başka bir yere bakıyor, benle göz göze gelmemeye çalışıyor kendince. Hak veriyorum bazen.

    Hakan Demirel hakkındaki görüşleriniz nedir? Siz onun için büyük bir şanssınız bence ama o bunun pek farkında değil gibi?
    Şahsen ben Hakan’ın yerinde olsam sahada çok daha agresif olurdum, tüm kirli işleri üstlenirdim, örneğin attığımız bir sayıdan sonra savunma yapılacaksa bunu coach’uma sormadan kendim başlatırdım. Ama inanıyorum ki daha iyi olacak. Henüz 21 yaşında. Onun en büyük şanssızlığı önünde Solomon gibi bir ismin olması. Bu durum onun sürelerini ister istemez azaltıyor.

    Alpella’ya ve genel olarak pilot takım uygulamasına nasıl bakıyorsunuz? İki takımın da aynı ligde oynamaları etik mi sizce?
    Eğer etik olmasaydı, bizi yenmezlerdi en basiti. Bizim için belki de hayati derecede önemi var o kaybedilen maçın. Alpella bence muazzam bir organizasyon. Türk basketbolu için genç yetenekler yetiştiriyor, bundan daha harika bir şey olabilir mi? Bunu Milli Takım coach’u olarak değil, bir kulüp coach’u olarak da söylüyorum. Yarın bir gün oradan yetişmiş bir oyuncu benim takımımı tek başına yerle bir edebilir. Ben bundan üzüntü değil, mutluluk duyarım. Çünkü ben yeni yüzleri, yeni isimleri fazlasıyla seviyorum.

    Kelimelerle ifade edilemeyecek bir koç var başlarında. Aleaddin’i takdir etmemek gibi bir şansımız olabilir mi? İşini ciddiyetle ve doğru şekilde yapan biri. Genç ABD’li oyuncularıyla beraber kıskanılacak bir kimya yakaladılar. Sadece bizi değil, Efes Pilsen’i de yendiler.

    Alpella olmasaydı, Ömer Aşık gibi bir yeteneği nasıl kazanacaktı Türkiye? Belki de şu anda bizim bench’imizde maç başına 1-2 dakika süre bulabilen bir isim olacaktı. Benim tüm bu olumlu görüşlerim Pertevniyal için de geçerli. Böyle kulüplerin varlığı sadece Türk basketbolu için değil, evrensel basketbol için de çok önemli.

    Alpella’da oynayan genç isimlerden öne çıkan birileri var mı sizin gözünüzde?
    İsim vermek doğru olmaz ancak çok yakından takip ediyorum hepsini, tüm ligi ve diğer takımları da takip ettiğim gibi. Son 3 yılda Ömer Aşık kadar kendini geliştiren bir isim daha gösterebilir misiniz bana? Ya da Banvit’ten Ümit Sonkol ve Yunus Çankaya’yı düşünün. Biz bu isimleri yıllardır takip ediyoruz ve milli takımlara çağırıyoruz. Bu yıl her ikisi de Banvit’te doğru bir programda, doğru pozisyonlardalar. Fazlaca dakika alıyorlar ve bu da onların gelişimine fazlasıyla yardımcı oluyor.

    Banvit’in bu yılki sistemi sizin sisteminize benziyor biraz. Çok genç ve kapasiteli oyuncuları var. Onlara güvenerek fazlaca dakika veriyorlar.
    Kesinlikle öyle. Genç yeteneklere diğer hiçbir kulüpte bulamayacakları şansları tanıyorlar. Çok güzel bir hamle bu. Derya Yannier mesela. 2 sene önce Amerika’dan geldiğinde onu Milli Takım için çağırmıştım. Oynayabileceği, süre bulabileceği bir kulübe gitmesi gerekiyordu. Banvit çok doğru bir seçim oldu onun için. İlk yarıda bizimle oynadıkları maçta nasıl oynadığını hatırlıyorsunuz. İpimizi çekmişti resmen.

    Basketbol camiasında en fazla eleştirilen isimlerin başında geliyorsunuz. Bunca eleştiriye karşın kendinizi psikolojik olarak nasıl hazırlıyorsunuz maçlara?
    Yerel basını çok fazla duymamaya, okumamaya çalışıyorum. Kulaklarımı tıkadım artık. Ben Saraybosna’da da çok fazla eleştiriliyordum. O zamanlar tüm takımlar 6-7 kişi ile oynuyorlardı maç boyunca. Ben ise 11-12 kişi ile oynamaya başladım. Tribünlerde herkes ‘Amerika’yı yeniden mi keşfetmeye çalışıyorsun’, ‘Defol git aptal adam’ diye bağırıyordu. Biz yolumuzdan sapmadık, 11-12 kişi ile oynayıp tempoyu sürekli yükselttik. Ve sonunda hem kendi ligimizin hem de Avrupa’nın zirvesine çıktık. Şimdi Avrupa’nın en önde gelen kulüplerine bakıyorsunuz, herkes bu şekilde oynuyor. Dusan Ivkovic benden 4 yaş büyük olmasına rağmen, bu sisteme benden tam 7 yıl sonra geçti. Ne zaman biz Avrupa şampiyonu olduk, hemen kendi sistemini değiştirdi. Sonra o da Avrupa’da şampiyonluklar kazanmaya başladı. Aynı şekilde Obradovic. Kendisi benim oyuncumdu. O da bu yoldan gidiyor şimdi. Bir şeyleri önceden görebilmek ve birilerine ön ayak olabilmek sevindirici şeyler.

    Aydın Örs görevinin başındayken Mahmut Uslu ile bir transfer görüşmesi yapmış mıydınız?
    Sezon içerisinde kesinlikle böyle bir görüşme yapmadık. Bizim ilk görüşmemiz Haziran ayına denk düşüyordu yanılmıyorsam. Ama öyle sezon içerisinde takım şampiyonluğa odaklanmışken böyle bir görüşme olmadı kesinlikle.

    37 yıllık bir kariyeriniz var. Kariyerinizi ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
    Burada bitireceğimi düşünüyorum. Fenerbahçe Ülker ve Türk Milli Takımı çalıştırdığım son takımlar olacak büyük ihtimalle.

    Türk basketbolu ve Türk basketbolcusu hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Ülkemizde gerçekten bir basketbol kültürü eksikliği var mı sizce de?
    Türk oyuncular çok yetenekli ancak bir anda kendilerini zirvede görüp, bir anda oradan tepe taklak aşağı düşebiliyorlar. Mental bir problem söz konusu yani. Türk basını da bayılıyor zaten onları bir günde en tepeye koyup, bir gün sonra da yerle bir etmeye. Bu işler biraz zaman, biraz zahmet isteyen işler. Bir oyuncunun gelişmesi, yıldız oyuncu statüsüne girmesi öyle 1-2 günde olacak şeyler değil. Bunu hem basketbolcuların hem de basketbolseverlerin bilmesi gerekiyor. Çalışmaktan vazgeçtiğiniz anda, farkında olmadan gelişiminizden de vazgeçmiş olursunuz. Bunu hiç unutmamalıyız.

    Elinizde sınırsız bir bütçe olsa, Euroleague’den hangi 3 ismi kadronuza dahil ederdiniz?
    Zor bir soru. Partizan’dan Pekovic’i sayabilirim. Boyalı alanda durdurulması çok zor bir güç. Ersan Ilyasova diyebilirim yine (Gülüyor). Üçüncü kim olsun?

    Anladığım kadarıyla genç oyunculardan hiç vazgeçmeyeceksiniz, o halde Euroleague’den olmayacak ama Ricky Rubio’ya ne dersiniz?
    Ooo müthiş müthiş. Üçüncü kişi de o olsun. Anlaştık.

    Son olarak Türk medyasına bir mesajınız var mı?
    Beni eleştirmekten fırsat bulabilirlerse, Türk basketbolundaki güzelliklerden de bahsetmelerini rica edeceğim onlardan. Aleaddin Yakan’dan bahsedebilirler mesela, genç yeteneklerden bahsedebilirler. Düşünün şimdi ben bir genç basketbolsever olsam mesela, her gün gazetelerde aynı adamlardan aynı konudaki yazıları okumaktan sıkılırım. ‘Tanjevic gerizekalı’, ‘Tanjevic bu işi bilmiyor’, ‘Tanjevic şöyle’, ‘Tanjevic böyle’. Bunlardan başka şeyler yazamaz mı insanlar diye düşünürdüm. Ve açıkçası basketboldan soğurdum. O yüzden hep beraber pozitif şeylerden bahsetmeliyiz. Eğer pozitif şeylerden bahsedilirse o az önce bahsettiğimiz basketbol kültürü gelişimi konusunda da insanlara yardımcı olmuş oluruz.

    (Kaynak: 6. Adam, Şubat 2008, 65. Sayı, Röportaj: Anıl Aksaç & Oğuz Yenihayat)
  • merak edilen konulara açıklık getirmiş.bu takım gençler üzerine kuruldu.takımı birarada tumayı başarabilirsek önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlere geleceğimize eminim.röportajda tanjevic gençlerin nba de oynamak istemediğinden bahsetmiş.takımımızda preldzic,vidmar,ömer aşık,oğuz ve semih gibi iyi sıralardan draft edilmesi muhtemel oyuncular var.benim korkum bu oyuncuları nasıl takımda tutacağız?nba'e kaptırırsak bu gençleri yetiştirmenin hiçbir anlamı kalmayacak.
  • valla ben fenerbahceli olmama ragmen bu oyuncularin mutlaka drafta girmelerini secilirlerse de nba'e gitmelerini istiyorum. herkesin sonu ersan gibi olacak degil ya. her sey oyuncu da bitiyor bence, ne kadar istedigine bagli ama tanjevic boyle beyin yikarsa zor tabii.
  • Röportajı yapan arkadaşlar yalak, tanjevic'te megalomanın şahı olduğu için röportaj çok güzel olmuş.

    Hakan Demirel'in en büyük şanssızlığı Solomon'un arkasında olmasıymış. İyide Solomon'u çıkarıncada almıyorsunki adamı.

    Fbülker ve milli takım son klüpleri olacakmış. Bende bundan sonra Panatinaikos'u, Cska'yı çalıştırır diye düşünüyordum, şaşırdım şimdi.Adam zaten kariyerinde kazandıkları kadar bizden kazandı.

    Türk oyuncuların bazılarında coachu dinlememe sorunu varmış, ne güzel tespit. Bu sadece Türklere özgü bişe zaten, coachla hiç bi ilgisi yok.

    Bu arada Predlzic ve Vidmar'ın nba hayali yokmuş. Şimdi tüm aklı ile inanıyor mu acaba bu adam, herhangi bi oyuncunun -heleki 19-23 yaş arası bi oyuncunun- nba hayali olmadığına?

    Röportajı yapan elemanlar Tanjevic'in suyuna suyuna gitmişler hep. Kerem konusu hiç açılmamış. 2010 konusunda başarı hedefi geçiştirilmiş. Ne güzel medya böyle olsun hep...
  • roportaji yapan arkadasi az-cok taniyorum ve yalak olmadigini rahatlikla soyleyebilirim sana. ayrica herkes tanjevic'in karsisinda olmak zorunda degil, bu arkadas da ona inananlardan biri. son donemde ben de olumlu bakiyorum tanjevic'e, su anda fena oynamiyoruz. takim yavas yavas bir kimlik kazanmaya basladi. tek sorun saglik ve bir arada oynayamama. bahsedilen hedeflere ulasilamazsa belki bu kadar acimasiz elestirilebilir. ancak tanjevic'in gencler konusundaki bu tutumu belki de gercekten uzun vadade turk milli takimi ve fb icin faydali olacaktir. zamani geldiginde gereken cevaplari alacagiz sanirim ama benim inancim tam.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: robertpires

    roportaji yapan arkadasi az-cok taniyorum ve yalak olmadigini rahatlikla soyleyebilirim sana. ayrica herkes tanjevic'in karsisinda olmak zorunda degil, bu arkadas da ona inananlardan biri. son donemde ben de olumlu bakiyorum tanjevic'e, su anda fena oynamiyoruz. takim yavas yavas bir kimlik kazanmaya basladi. tek sorun saglik ve bir arada oynayamama. bahsedilen hedeflere ulasilamazsa belki bu kadar acimasiz elestirilebilir. ancak tanjevic'in gencler konusundaki bu tutumu belki de gercekten uzun vadade turk milli takimi ve fb icin faydali olacaktir. zamani geldiginde gereken cevaplari alacagiz sanirim ama benim inancim tam.


    Tamam yalak belki ağır bi ifade olmuş olabilir, pardon. Ama nedense hep Tanjevic'e uygun, ona yaranan sorular var. Ayrıca Fbülker ile ilgili hedeflerinden bahsetmedim ben. İlgilenmiyorum, kulübünde ne yaptığıyla. Ben milli takım için yazdım, başarı konusunda geçiştirmiş diye. Hakan konusunda ise düpedüz laf oyunu yapıyor...
  • hakan konusunda gercekleri soylerse simdiden sezon biter hakan icin. sezon sonu ben olsam bir dakika bile durmam ve postalarim hakan'i. aynen roportajda bahsedildigi gibi havalara giren turk genci. bize geldiginden beri bir arpa boyu yol kat edemedi, aksine her sezon daha da kotulesti. antremanlarda calismadigi ve maclara konsantre olmadigi o kadar belli oluyor ki, sadece fiziken orada. bu kadar genc bir oyuncunun sut sokamamasini anlarim hem de hic sokamiyor, ayip gercekten ama mucadele etmemesi ve yanindaki adama pas atamayip baski olmadigi halde top kayiplari yapmasi affedilemez, oyun kurucunun gorevi topu getirmekle bitmiyor. hakan, solomon ve mrsic gibi iki ust duzey oyuncuyla birlikte oynuyor ama onlari da dinlemedigi asikar.
  • eline sağlık Samet, güzel yazı gerçekten bu arada arkadaşı nerden tanıyorsun, nbacafeden falan mı merak ettim şimdi..

    tanjevic gerçekten kurt bir adam.. bu röportajda da açıkça belli etmiş kendini.. özenle seçilmiş cümlelerle kendini çok güzel ifade etmiş.. tanjevic iyi bir insan olabilir, vaktinde iyi bir koç da olabilir, ama biz bugünden bahsediyorsak bence ne fb için ne de milli takım için yeterli bir adam değil.. hala 30 sene önceki başarılarını anlatmış.. son 10 yılda ne gibi bir başarısı olmuş acaba, ondan niye bahsetmemiş.. italyanlar yangından mal kaçırır gibi gönderirken biz Türk misafirperverliğini göstererek kucak açtık.. hem milli takımın hem de fb'nin 2010 hayallerini bu adama teslim ettik.. bence hala büyük bir yanlıştayız ve yol erkenken dönmeliyiz..

    tabi ki planı-programı var, buna itirazım yok.. hatta gençlerle çalışma düşüncesi kulağa hoş geliyor.. ama hido ve memo ile aynı yaşta olan, ibo ve kerem gönlüm'den ise yaşça küçük olan ve açık ara Türkiye'nin en iyi oyun kurucusu olan kerem'i milli takıma almamakla, hakan demirel'i basketbola küstürmekle hedefe ulaşılmaz..
  • takip ettigim baska bir forumdan(www.bahisklavuz.org/vbulletin ) taniyorum. gercekten objektif ve tbl'e hakim biri.

    buranin da kurucularindan, takip etmek isteyen olursa:www.basketbolturkiye.com



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi robertpires -- 22 Şubat 2008; 13:55:41 >
  • hakan kendi kendini bitirdi.dışarıdan hareketleriyle gözlemlediğim kadarıyla tanjevic'e saygısının olmadığından eminim.umursamaz bir tavrı var.biraz laf dinleseydi bu durumlara düşmezdi.yined e tanjevic sabrediyor,onu takımda tutuyor.hakan dan artık kimse birşey beklemesin.bir de şunu söyleyeyim oyun kurucu olmak için hız-şut-zeka bu 3 unsurun birarada olması gerekli.hakanda bunlardan hiçbiri yok.bence yanlış meslek seçmiş.
  • eyvallah Samet.. nbacafe'de bi Anıl vardı, o mu acaba dedim de değilmiş..

    quote:

    Orjinalden alıntı: quaking

    oyun kurucu olmak için hız-şut-zeka bu 3 unsurun birarada olması gerekli.hakanda bunlardan hiçbiri yok.bence yanlış meslek seçmiş.


    bu çok iyiydi hocam
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.