Şimdi Ara

Evrim Hakkında Sorular ve Tartışmalar (18. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
653
Cevap
15
Favori
30.711
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Tür meselesini çok irdelemişsin ama az daha irdelesen kendin de türler arası ayrımın ve tür kavramının çok net olmadığını görürsün. Bir de buradaki en önemli mesele, biz buna benzer şeyler deyince hep "tür yok mu diyorsunuz yani" falan diyorsun; hayır, öyle bir şey demiyoruz. Tür vardır ama türler arası ayrım net değildir; bu ikisini aynı kefeye koyma.

    Afrika kaya pitonu (Python sebae) ile Burma pitonu (Python molurus bivittatus) iki farklı türdür. Yani kategorik olarak şempanze ve biz ne isek (iki ayrı tür) onlar da o. Daha önce türün tanımını yaptın ve iki aşamalı Latince adı olarak falan diye kendin dedin; bak bunların da var. Cinsleri aynı ama türleri farklı bu ikisinin; davranışları farklı, morfolojileri farklı. Hatta usta bir göz olmana gerek kalmaksızın renklerini öğrensen sen de ayırt edersin bu iki türü. Adlarını yazarak resimlerine falan bakabilirsin, şimdi burada kalabalık yapmak istemiyorum resimle. Neyse, işte yani bunlar farklı iki tür. Doğal ortamda da bunlar karşılaşmıyor. Birisi Asya'da diğeri Afrika'da yaşıyor. Ama son zamanlarda görüldü ki çiftleşebiliyor bu iki tür ve belli koşullarda melezleşme ihtimalleri bile var. Ama belli koşullar olmasının sebebi genetik farklılığın çiftleşebilecek kadar az ama büyük oranda sağlıklı nesiller veremeyecek kadar da çok olması. Doğada hiç karşılaşamayan bu iki tür (Burma ile Afrika arasında bir okyanus, üç beş çöl v.s. olunca haliyle böyle oluyor) yapay olarak karşı karşıya getirildiğinde iki tür arasındaki çizginin ortadan kalkabildiği görülüyor. Bunun gibi örnekler olarak aslan/kaplan, at/eşek v.s. verilebilir.

    Üçüncüsü, bizim değil asıl senin tür algında bir sıkıntı var. Mesela bir familyaya ait türleri mikro evrimle (ne demekse artık) adapte olmuş alt tür gibi bir şey sanıyorsun. Oysa ki basitçe "sinek" diyoruz ama binlerce sinek türü var. "Maymun" diyoruz ama yüzlerce maymun türü var. Yani mesela sana göre at sineği kara sineğe dönüşebilir ama mesela balık sürüngene dönüşemez mi? Bunu mu demeye çalışıyorsun baştan beri mikro/makro diye yapay bir ayrım yaparak? Oysa ki bakarsak morfolojik olarak kara sinek ile at sineği arasında aslında şempanze ile insan arasındaki kadar (hatta daha çok) farklılık var. Aynı şekilde tahminime göre genetik farklılık da bu ölçüdedir diye düşünüyorum. İki farklı türü kafana göre aynı tür sayamazsın. Türleşme şöyle ya da böyle olursa evrim olmuştur. Bunun lamı cimi yok!




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Tavuk kanatlari KFC de chicken wings yiyelim diye var. O sekilde yaratilmasaydi o guzel seyleri yiyemezdik. *evrim teorisi biter

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • """""Torlak kemal
    2. Mısır konusunu es geçmişsin. Mısır nerden geldi? Yoksa o da mı bir kaç bin yıl önce tanrı tarafından aniden yaratıldı? Ee, hani bunun öyküsü?


    3. Endojenik retro virüs ne oldu? Bak senin için Türkçe kaynak paylaşıyorum. Yine üniversiteden:




    http://www.biyolojiegit...izdakivirusfosilleri.pdf


    Cevabını bekliyorum. Belki bana inanmazsın diye üniversite hocalarının makalelerini paylaşıyorum. Hoca orada açıkça yazmış. yapılan deneylerin açıkça gösterdiği gibi virüs kromozomlara ve kromozom üzerindeki DNA sekanslarına rastgele bir yerden bağlanıyor. yazıda "şans" demiş. Ben "tesadüf" diyorum. Sen ne dersin bilemem.
    Bu durumda şempanze ve insandaki ortak 7 ERV'yi ve orangutan/gorildeki ortak 5-6 ERV'yi nasıl açıklıyorsun? Şans eseri aynı virüsler DNA'ya yine şans eseri aynı yerden bağlanmadılarsa, nasıl oldu bu? Tanrı öyle yarattı diyemezsin çünkü türler arasında ortak olmayan ERV'ler arasında fark var. Yaşayan türlerden söz ediyorum.


    Evet arkadaşım, cevap bekliyorum. ,


    Bir de kişisel bir sorum var. Yaradılışçıları anlıyorum, bazen onlara kızıyorum ama anlıyorum. İnancınla çelişen bir bilimsel kuramı hazmetmek güçtür. Fakat senin açından böyle bir sorun olmasa gerek. Sen deist olduğunu söylüyorsun, yani dinlere inanmıyorsun. Ve doğal olarak onların 6 günde yaradılış söylencelerine de inanmıyorsun. Öyleyse tanrının ilk hücreyi yaratıp, gerisini evrime bırakmasında ne gibi bir sorun görüyorsun da böyle hararetle anti-evrimci bir yol tuttun?
    """""""""






    1) Teosinte ile mısır aynı insanla şempanze meselesine benziyor.Mısır ,erkek hem dişi çiçek salkımı taşıyabiliyor.Teosinte ile mısır doğada çiftleşebilir ama birbirinden bir miktar veya tamamen farklılaşmış türlerin bir araya getirildiklerinde üremelerine hibritleşme (melezleşme) olduğunu biliyoruz.Melez sorunu olduğundan B ,A dan nasil gelsin?. Istese bile nasıl gelsin ortada bir bariyer var. Ama benim çizdiğim tabloda dediğim gibi bir buçuk milyar yıl içerisinde bu bakterilerin birbirine kaynasmalari
    Yüzünden ortaya cikmis olabilirler.Tüm benzerlikler farklılıklar bu gerçekleşen DNA kaynaşmasindan gelmis olabilir.Benim tabloda sadece bir proplem var.O gün kaynasanlar günümüzde neden bir seyler olusdurmuyor. Ayni sorun big bang teorisinde de var.
    Zamaninda yoktan madde oluşmuş sonrasinda ise oluşum bitmiş ve günümüze transformasyon geriye kalmis, yani yeni madde olusumu yok.Benim tabloda bu sorunla karsilasiyor.Benim çizdiğim tabloda zamainda kaynasma olmus ve bugün ise bunlardan sadece bir transformasyon geriye kalmış(mikro).


    Primeval Code neyin nesidir diye internetten araştır lütfen.


    Primeval Code konusunda canlıların değişimi var, elektrostatik alan altında bırakılan yumurtalardan ,tohumlardan canlılar eskiye dönük hallerini alıyorlar.
    Evrim, deneyde adeta geriye dönük çalışiyor. Mutasyonun tesadüfler üzerinden çalışmadığıni deneyde görebilirsin.
    Bu konuda senin Mısır da var. Bence bu elektrostatik alan ,evrim ,güneş olsun ,bunlar birbirleriyle bağlantılı. Güneşten gelen ışık Yeryüzünde elektrostatik alanı oluşturur. elektrostatik alan düştükçe canlılarda değişime uğramis olmali.
    Kertenkelelerin ayakları, ispanoz kuşlarının gagaları, ve bu Primeval Code konusu, tesadüfün belini büküyor.


    Biliyorsun Tanrı konusuna İnsan kendisini biraz itmesi gerekiyor. Ben bu Güneş / elektrostatik alan üzerinden tanrıyı işin içine böyle katıyorum,sana biraz uçuk gelebilir ama olsun inanmana gerek yok ,beni sadece anla diye Anlatıyorum.


    1)Elektrostatik alanda ne var dedik güneş var dedik .
    2)Işığın Parçacık ve Dalga Teorisi ni de biliyoruz . Bu teoride bilincin rolünü de biliyoruz.
    3)dalganın enformasyon olduğunu da biliyoruz. Dalganın frekansı/sesin frekansı , = enformasyon.




    SES/ Frekanz(enformasyon) altinda olan Su damlasi titreşimlerden formlar olusturuyor bak.




















    Kemal ,bu sayfada 2 tane video var onları izle. Beni anlayabilmen için bunları izlemen şart . Videoları izlerken enformasyon/dalga/ frekans olaylarini unutma sakın.
    Gördüğün resimler bu videolardan alıntı. Sayfada iki tane video var ikisinide izle lütfen.


    http://holistisch-leben.de/unglaubliche-experimente-teil-1-wasser-als-speicher-der-informationen-des-lebens/


    Bak bu video da matematigi gösteriyor.


    https://www.youtube.com/watch?v=-ZJEH0rvJts




    Bence insanlik daha neyin ne oldugunu tam bilmiyor ama birgün bu olup bitenleri mutlaka cözecek. Videodaki olay, ayçiçekleri acaba bu yüzden mi günese bakıyor sorusunu getiriyor aklıma .Belki de çift yarık deneyindeki dalga bu yüzden çöküyor? Kim bilir,belkide ışıktan gelen enformasyon kendisinin bilinmesini istemiyor.
    Biz kendisini ölçmeye kalktığımızda hemen çöküyor. Sence de İlginç değil mi.
    Bak yine yaziyorum şu primeval code meslesine bir göz at, internet üzerinden araştır lütfen.




    2)Cizdiyim resmi biliyorsun,Endojenik retro virüs olayini yatay gen transferine bağliyorum.Yatay gen transferi yüzünden türler arasındaki genetik ilişkiler bir ağaç olarak değil, bir ağ olarak gösterilmektedir.Aslina bakarsan tamda Endojenik retro virüs olayi ortak atanin olamayacagini gösteriyor.Ortak ata olsaydi tüm primatlarda retro virüslerin hepsi olmasi lazimdi ama yok.Kaybolan virüsler var,ve bunlar ayni yerlerde de degil.Omurgalilarda da var bu retro olayi ,düsünsene biraz.Omurgali nerde primat nerde.Hatirlarsan Save arkadas da bu soruyu sormusdu.


    """"Save the day
    Ortak atadan geliyorsa hepsi ortak olması gerekmiyor muydu? Bunu merak ediyorum. Bir de ortak virüs olmayan türleri nereye koyacaksın?""""


    Iste ben bu tür sorulari yatay gen tranferinle aciklamaya calisiyorum.Sen de benim modele destek versene biraz, belki seninde aklina bir seyler gelir.Baya destek bulduk mu sonrasinda bu modeli beraber cürütmeye calisiriz. Cürürsede bayagi üzülürüm yav,cünkü cizerken bayagi ugrasmisdim .


    3) Matematigin cevablari yüzünden ve makronun bilimsel ispati olmaddigindan dolayi Agac modeline karsi cikiyorum.Evrim Agacina dikey degilde yatay bakilsa olay tutmus gibi olacak.Mikro evrim bir kac generation icinde olabiliyor.Her canli kendi soyunu koruyor.Makro da yok ortalikta, ehh ben ne yapim simdi,sen söyle.




  • “”””Torlak Kemal
    Tamam o halde, köpeklerin nasıl ortaya çıktığına dair bir açıklama getirmen gerekmiyor mu? Madem aniden ortaya çıkmadılar, o halde nasıl ortaya çıktılar?


    Bu arada diğer sorularım baki. “””””


    Modelimde çemberler var, çemberlerin içinden çıkan dikey oklar var.Şempanzenin, insanin,kurtun,köpeğin yani her gördüğün canlının kendine ait bir çemberi var.Mikropların kaynaşmasından gelen canlılar günümüzde de oldugu gibi kendi soylarini koruyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam, bırak şimdi %98,9'u,gel homo sapiense, homonun lanetine gidelim, şu benzerlik oranını %99,9 yapalım. Diyelim ki benim en yakın akrabam, atıyorum homo erectus ve dna %99,9 oranında aynı. Peki geriye ne kaldı? %0.01 yani binde 1 kaldı. 3 milyar bazın binde biri 3 milyon yapar. Peki bu 3 milyon harf nasıl değişti? Ben maymunumsu bir türden, insana nasıl dönüştüm?

    Evrim teorisi diyor ki mutasyonla dönüştün. Mutasyon tamamen rastgeledir. Hiçbir bilinçli varlığın etkisiyle olmaz. Eğer bilinçli bir varlığı kabul edersek evrim çöker. 3 milyar harften, belli noktadaki, atıyorum 2 milyar, 345 milyon, 865 bin, 356 ncı harfin değişmesi ihtimali, 3 milyarda 1'dir. Dna 4 harfli olduğundan ihtimal 3 milyar çarpı 4, yani 12 milyarda birdir.

    Hani bizim üreme hücrelerimiz, nesilden nesile 60 mutasyon geçiriyodu ya. Bunu sen demiştin. 100 yılda 4 nesil olsa, 240 mutasyon yapar. Hadi düz hesap 300 diyelim. Bin yılda 3 bin, milyon yılda 3 milyon eder. Bize lazım 12 milyar. O zaman insanın Dna'sının tek harfinin değişmesi için, 4 milyar yıl lazım. Dünyanın yaşıyla nerdeyse aynı sayılır. Üstelik tek bir harften bahsediyoruz. Tam 3 milyon harf değişmesi lazım. İnsan Dna'sının tek harfinin değişmesi için evrenin yaşının milyar kere, katrilyon kere, kentrilyon kere, sikstrilyon kere... katı zaman lazım.

    Görüldüğü üzere rastgele mutasyona göre, bir homo erectusun insana dönüşmesi ihtimali imkansızdır. Mutasyonların tamamı zararlı iken, faydalı mutasyona tek bir örnek gösterilemezken, türleşme konusunda mutasyonda medet ummak, ne kadar büyük zavallılık. Benim dna'mdaki tek bir harfin bile değişmesi, tek bir proteinin yanlıl sentezlenmesine sebep olup, beni öldürebilecekken, mutasyonlarla, daha ileri ve gelişmiş türlerin ortaya çıkması imkansızdır. Eğer türleşme rastgele mutasyonlarla meydana geliyorsa, türleşme mükemmele doğru değil, tam tersine olması gerekirdi. Maymundan insana değil, insandan maymuna olması gerekirdi. Zaten bu sebepten dolayı, canlılarda, mutasyona karşı koruma tedbirleri, gen onarma mekanizmaları vardır. Eğer bu mekanizma olmasaydı, ortalık bilim kurgu filmlerindeki gibi ucubelerden geçilmezdi.

    Peki en yakın akrabamız olan homo erectustan, 3 milyon harfimiz değişerek insana doğru geçiş sürecimiz nasıl olacak? Tam geçiş ne zaman olacak? 2 milyon 999 bin 999 tane harf değişmişken, bu hayvan hala daha bir maymun iken, son harfin değişmesiylemi insana dönüşecek. Ara tür dediğimiz bu işte. Hani siz diyorsunuz ya, ara tür diye bişey yok. Türlerin tamamı ara türdür. O zaman yarı homo erectus, yarı insan olamaz. 3 milyonuncu harf değişene kadar o hala daha bir maymundur. Yoksa bu 3 milyon harf bir anda, akıllı bir varlık tarafından mı değiştirilmiştir?

    Mutasyon rastgeledir ama mutasyon meydana gelen canlılar arasındaki seçim (doğal seleksiyon) rastgele değildir. Doğa en iyi uyum sağlayan canlıyı seçer.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neuro


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam, bırak şimdi %98,9'u,gel homo sapiense, homonun lanetine gidelim, şu benzerlik oranını %99,9 yapalım. Diyelim ki benim en yakın akrabam, atıyorum homo erectus ve dna %99,9 oranında aynı. Peki geriye ne kaldı? %0.01 yani binde 1 kaldı. 3 milyar bazın binde biri 3 milyon yapar. Peki bu 3 milyon harf nasıl değişti? Ben maymunumsu bir türden, insana nasıl dönüştüm?

    Evrim teorisi diyor ki mutasyonla dönüştün. Mutasyon tamamen rastgeledir. Hiçbir bilinçli varlığın etkisiyle olmaz. Eğer bilinçli bir varlığı kabul edersek evrim çöker. 3 milyar harften, belli noktadaki, atıyorum 2 milyar, 345 milyon, 865 bin, 356 ncı harfin değişmesi ihtimali, 3 milyarda 1'dir. Dna 4 harfli olduğundan ihtimal 3 milyar çarpı 4, yani 12 milyarda birdir.

    Hani bizim üreme hücrelerimiz, nesilden nesile 60 mutasyon geçiriyodu ya. Bunu sen demiştin. 100 yılda 4 nesil olsa, 240 mutasyon yapar. Hadi düz hesap 300 diyelim. Bin yılda 3 bin, milyon yılda 3 milyon eder. Bize lazım 12 milyar. O zaman insanın Dna'sının tek harfinin değişmesi için, 4 milyar yıl lazım. Dünyanın yaşıyla nerdeyse aynı sayılır. Üstelik tek bir harften bahsediyoruz. Tam 3 milyon harf değişmesi lazım. İnsan Dna'sının tek harfinin değişmesi için evrenin yaşının milyar kere, katrilyon kere, kentrilyon kere, sikstrilyon kere... katı zaman lazım.

    Görüldüğü üzere rastgele mutasyona göre, bir homo erectusun insana dönüşmesi ihtimali imkansızdır. Mutasyonların tamamı zararlı iken, faydalı mutasyona tek bir örnek gösterilemezken, türleşme konusunda mutasyonda medet ummak, ne kadar büyük zavallılık. Benim dna'mdaki tek bir harfin bile değişmesi, tek bir proteinin yanlıl sentezlenmesine sebep olup, beni öldürebilecekken, mutasyonlarla, daha ileri ve gelişmiş türlerin ortaya çıkması imkansızdır. Eğer türleşme rastgele mutasyonlarla meydana geliyorsa, türleşme mükemmele doğru değil, tam tersine olması gerekirdi. Maymundan insana değil, insandan maymuna olması gerekirdi. Zaten bu sebepten dolayı, canlılarda, mutasyona karşı koruma tedbirleri, gen onarma mekanizmaları vardır. Eğer bu mekanizma olmasaydı, ortalık bilim kurgu filmlerindeki gibi ucubelerden geçilmezdi.

    Peki en yakın akrabamız olan homo erectustan, 3 milyon harfimiz değişerek insana doğru geçiş sürecimiz nasıl olacak? Tam geçiş ne zaman olacak? 2 milyon 999 bin 999 tane harf değişmişken, bu hayvan hala daha bir maymun iken, son harfin değişmesiylemi insana dönüşecek. Ara tür dediğimiz bu işte. Hani siz diyorsunuz ya, ara tür diye bişey yok. Türlerin tamamı ara türdür. O zaman yarı homo erectus, yarı insan olamaz. 3 milyonuncu harf değişene kadar o hala daha bir maymundur. Yoksa bu 3 milyon harf bir anda, akıllı bir varlık tarafından mı değiştirilmiştir?

    Mutasyon rastgeledir ama mutasyon meydana gelen canlılar arasındaki seçim (doğal seleksiyon) rastgele değildir. Doğa en iyi uyum sağlayan canlıyı seçer.

    Bir tür, başka bir türe dönüşür, doğal seleksiyon bundan sonra devreye girer. Ortaya çıkan yeni türün, hayatta kalıp kalamıyacağına karar verir. Ben de bir türün başka bir türe dönüşme sürecinden bahsediyorum. Dur bakalım, ortaya yeni bi tür çıksın da ondan sonra doğal seleksiyondan bahsedersin. Ben bir türün, başka bir türe dönüşmesinin imkansızlığını anlatıyorum. Doğal seleksiyona da inanıyorum. Ama evrime inanmıyorum. Şurda 150 yılda, 150 milyon türün neslinin tükenmesine sebep olduk. Hayvanları, türleri yok ediyoruz. Gözümüzün önünde, türler birer birer eriyip yok oluyo. Ama bu demek değildir ki, bir türden, başka bir türe, rastgele mutasyonlarla dönüşüm olsun. Ben matematiksel zeminde, bilimsel zeminde, bunun imkansızlığını ispatlıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kingman29 -- 4 Kasım 2016; 12:11:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    quote:

    Orijinalden alıntı: neuro


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam, bırak şimdi %98,9'u,gel homo sapiense, homonun lanetine gidelim, şu benzerlik oranını %99,9 yapalım. Diyelim ki benim en yakın akrabam, atıyorum homo erectus ve dna %99,9 oranında aynı. Peki geriye ne kaldı? %0.01 yani binde 1 kaldı. 3 milyar bazın binde biri 3 milyon yapar. Peki bu 3 milyon harf nasıl değişti? Ben maymunumsu bir türden, insana nasıl dönüştüm?

    Evrim teorisi diyor ki mutasyonla dönüştün. Mutasyon tamamen rastgeledir. Hiçbir bilinçli varlığın etkisiyle olmaz. Eğer bilinçli bir varlığı kabul edersek evrim çöker. 3 milyar harften, belli noktadaki, atıyorum 2 milyar, 345 milyon, 865 bin, 356 ncı harfin değişmesi ihtimali, 3 milyarda 1'dir. Dna 4 harfli olduğundan ihtimal 3 milyar çarpı 4, yani 12 milyarda birdir.

    Hani bizim üreme hücrelerimiz, nesilden nesile 60 mutasyon geçiriyodu ya. Bunu sen demiştin. 100 yılda 4 nesil olsa, 240 mutasyon yapar. Hadi düz hesap 300 diyelim. Bin yılda 3 bin, milyon yılda 3 milyon eder. Bize lazım 12 milyar. O zaman insanın Dna'sının tek harfinin değişmesi için, 4 milyar yıl lazım. Dünyanın yaşıyla nerdeyse aynı sayılır. Üstelik tek bir harften bahsediyoruz. Tam 3 milyon harf değişmesi lazım. İnsan Dna'sının tek harfinin değişmesi için evrenin yaşının milyar kere, katrilyon kere, kentrilyon kere, sikstrilyon kere... katı zaman lazım.

    Görüldüğü üzere rastgele mutasyona göre, bir homo erectusun insana dönüşmesi ihtimali imkansızdır. Mutasyonların tamamı zararlı iken, faydalı mutasyona tek bir örnek gösterilemezken, türleşme konusunda mutasyonda medet ummak, ne kadar büyük zavallılık. Benim dna'mdaki tek bir harfin bile değişmesi, tek bir proteinin yanlıl sentezlenmesine sebep olup, beni öldürebilecekken, mutasyonlarla, daha ileri ve gelişmiş türlerin ortaya çıkması imkansızdır. Eğer türleşme rastgele mutasyonlarla meydana geliyorsa, türleşme mükemmele doğru değil, tam tersine olması gerekirdi. Maymundan insana değil, insandan maymuna olması gerekirdi. Zaten bu sebepten dolayı, canlılarda, mutasyona karşı koruma tedbirleri, gen onarma mekanizmaları vardır. Eğer bu mekanizma olmasaydı, ortalık bilim kurgu filmlerindeki gibi ucubelerden geçilmezdi.

    Peki en yakın akrabamız olan homo erectustan, 3 milyon harfimiz değişerek insana doğru geçiş sürecimiz nasıl olacak? Tam geçiş ne zaman olacak? 2 milyon 999 bin 999 tane harf değişmişken, bu hayvan hala daha bir maymun iken, son harfin değişmesiylemi insana dönüşecek. Ara tür dediğimiz bu işte. Hani siz diyorsunuz ya, ara tür diye bişey yok. Türlerin tamamı ara türdür. O zaman yarı homo erectus, yarı insan olamaz. 3 milyonuncu harf değişene kadar o hala daha bir maymundur. Yoksa bu 3 milyon harf bir anda, akıllı bir varlık tarafından mı değiştirilmiştir?

    Mutasyon rastgeledir ama mutasyon meydana gelen canlılar arasındaki seçim (doğal seleksiyon) rastgele değildir. Doğa en iyi uyum sağlayan canlıyı seçer.

    Bir tür, başka bir türe dönüşür, doğal seleksiyon bundan sonra devreye girer. Ortaya çıkan yeni türün, hayatta kalıp kalamıyacağına karar verir. Ben de bir türün başka bir türe dönüşme sürecinden bahsediyorum. Dur bakalım, ortaya yeni bi tür çıksın da ondan sonra doğal seleksiyondan bahsedersin. Ben bir türün, başka bir türe dönüşmesinin imkansızlığını anlatıyorum. Doğal seleksiyona da inanıyorum. Ama evrime inanmıyorum. Şurda 150 yılda, 150 milyon türün neslinin tükenmesine sebep olduk. Hayvanları, türleri yok ediyoruz. Gözümüzün önünde, türler birer birer eriyip yok oluyo. Ama bu demek değildir ki, bir türden, başka bir türe, rastgele mutasyonlarla dönüşüm olsun. Ben matematiksel zeminde, bilimsel zeminde, bunun imkansızlığını ispatlıyorum.

    Doğal seleksiyon evrimin her aşamasında vardır. Sadece tür oluştuktan sonra değil.

    Bir türün başka bir türe dönüşmesi imkansız değil. İmkansız olsaydı zaten bir çok tür meydana gelmezdi. Üfürükle meydana gelemeyeceğine göre?

    Ayrıca sen bilimsel zeminde türlleşmenin imkansız olduğunu ispatlayacak konumda değilsin.




  • kingman29 K kullanıcısına yanıt
    quote:


    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.


    Kingman, cevabımın sonunda kaynakları listelemiştim zaten. Sanırım gözünden kaçmış. Olasılık hesaplarıyla ilgili kaynağım Talk Origins’den Ian Musgavare’n hesaplarına dayalıdır. Diğer bilgiler de kaynklarda gösterilen yerler. Ayrıca Musgavare’nin hesaplarını bir evrimci site Türkçeye çevirip yayınlamış zaten, bunu sonradan fark ettim. Bunu netleştirdik. Ancak diğer husus netleşmemiş. Hala aynı yanlışta ısrar ettiğini görüyorum. Örnekle gidelim: Olayı basitleştirmek açısından sadece 4 amino asitle başlayalım. Elimizde sadece A B C ve D amino asitleri var (diyelim ki her birinden BEŞER tane ve hepsi bir arada). Doğanın öyle bir amacı yoktur ama diyelim ki B-D-A-C sıralamasında bir protein elde etmek istiyoruz. Nedir bunun olasılığı: 1/4^4 yani 4*4*4*4 yani 1/256. Fakat doğada böyle işlemiyor işler. Çünkü bu proteinde sıfırdan ve aynı anda yapmıyoruz. Sizlerin böyle bir iddiası var ama bunun gerçeklikle bir alakası yok. Abiyogenez diyor ki bu protein adım adım oluşuyor. Bu 4 amino asit kendi arasında ikili moleküller oluştururken 16 değişik şekilde sıralanabilir (1/4)^2. Öyleyse B ve D amino asitleri arasında bir bağ oluşma ihtimali nedir: 1/16. Yani 16’da bir olasılıkla B-D molekülü oluştu mu? Oluştu. Diğer olasılıklar konumuzla ilgili değil ama diyelim ki (yani istersen) onlar da oluşmuş olsun:
    A-B, A-C, A-D
    B-C, B-D, C-D,
    A-A, B-B, C-C, D-D
    B-A, C-D, C-A, D-A, C-B, D-C

    Şimdi elimizde kataliz süreçlerle bu ikili molekülerden ister hepsi ister bazıları, ister biri oluştu diyelim. Buna doğada bir engel var mı? Yok. Biz işimiz kolaylaşsın diye ya hepsi oldu diyelim ya da sadece bizim aradığımız B-D molekülü oluştu. Tabi bu arada 3’lü hatta 4’lü moleküller de oluşmuş olabilir ama onların konumuzla ilgisi yok şu aşamada. Kolaylık açısından hepsini değil B-D (aslında hepsi birden oluşsa işimiz daha da kolaylaşır) oldu kabul edelim ve elimizde ne var tekrar bakalım:
    B-D, A,A,A,A,A, B,B,B,B, C,C,C,C,C, D,D,D,D

    Havuzumuzda artık böyle bir çorba var. Yani sıfırdan bir çorba değil, daha farklı bir çorbayla başlıyoruz ikinci faza.

    Peki bunların içinden B-D-A molekülü oluşturma ihtimali nedir? Sana göre 1/4*1/4*1/4 = 1/64. Ama istatistiğe göre artık öyle değil çünkü elimizde zaten oluşmuş bir tane B-D var. Sıfırdan başlamıyoruz artık. Olasılıklar şunlar (AYNI OLANLARI ELİYORUZ):

    B-D-A, A-B-D, B-D-B, B-B-D, B-D-C, C-B-D, B-D-D, D-B-D
    A-B, A-C, A-D, B-C, B-D, C-D, A-A, B-B, C-C, D-D, B-A, C-D, C-A, D-A, C-B, D-C

    Bu moleküllerden her birinin oluşma olasılığı 1/24, tek başına zaten bir önceki adımda oluşmuş olan B-D molekülünün başka bir amino asitle bağ kurma olasılığı ise sadece 1/8!.

    E hani sana göre 1/64’tü?

    İstersen bunu bir sonraki adıma uzatalım ama sanırım mantığındaki temel hatayı görmen için bu kadar örnek yeter. Sana göre 1/64 olasılığı olan bir proteini örneğimizde ilk adımda 1/16 olasılıkla, ikinci adımda 1/8 olasılıkla oluşturduk. Abiyogenez de bunu söylüyor zaten. 4 amino asitli protein adım adım oluşuyor diyor ve her bir adım bir diğerinden bağımsız olduğu için birbiriyle çarpılamaz diyor. Senin yaptığın olasılık hesabının doğru olabilmesi için bu 4 amino asitli proteinin hokus pokus misali bir anda ve aynı anda oluşması lazım. Burda birbiriyle çarpabileceğin ardışık olasılıklar yok, bir birinden bağımzsız olasılıklar var. Onun için o yaptığın veya alıntıladığın hesapların tümü yanlış çünkü doğanın birikimli yöntemlerle komplek moleküller oluşturabileceği gerçeğini görmezden geliyor. Nasıl bir çocuk legolardan adım adım bir ev yapıyorsa, doğa da böyle adım adım bina edebiliyor. Her bir adımda oluşan yapının spesifik bir işe yaraması da gerekmiyor üstelik. Yani fonksiyonel olmayan bir proteinden bir kaç amino asit eklenmesiyle fonksiyonel bir protein elde edilebilir. Ya da naşka bir fonksiyonu olan bir protein bir kaç amino asit eklenmesiyle yeni bir fonksiyon kazanabilir veya tersi de olabilir fonksiyonunu yitirebilir. Kaldı ki zaten sana protein bahsinde proteinlerin fonksiyonelliklerini sağlayan primer bölgelerin olduğunu, bunun dışındaki amino asit bağlarının proteinin fonksiyonuna bir etkisi olmadığını aktarmıştırm. Yani proteinin tamamı onun fonksiyonuyla doğrudan ilgili değildir. Proteinde fonksiyona ilişkin kritik yapılar ve kritik olmayan yapılar bulunur. Salt bu nedenle bile senin basit istatistik hesapların geçerli değildir.

    Buna ilişkin ikinci hatan ise sürekli spesifik bir amacı olan protein aramandır. Bu da başka vahim bir yanlış. Mesela hemoglobin molekülünün görevi oksijen taşımaktır ama memelilerde ve omurgalılarda bu molekül türler arasında farklılıklar gösterir. Bir dizi farkılıklara sahip hemoglobin molekülü aynı işi yapar. Bugünkü modern bir protein bir işlevi olmayan ya da farklı bir işlevi olan üç beş amino asit daha küçük bir proteinden oluaşabilir, öyle senin dediğin gibi 20^575 olasılık falan, bunlar hayatın pratiğine uymayan hesaplar...


    Zar meselesini de yine tersten ele alıyorsun. Ben ne dedim: üst üste 2 kere 6 atma olasılığı (ardışık olasılık ya da bağımlı olasılık) 1/6*1/6 = 1/36’dır ama ard arda yapılan 2 atışı 6 kere tekrarlarsam olasılık (eşanlı ya da bağımsız olasılık) 1/36/6’dır. Evet, üstüste mesela 5 kez 6 atma olasılığı 1/6^5 = 1/7776 eder. Bu olasılığı tekrar 1/6’ya düşürmem için 7776 kişi gerekir ama unuttuğun bir şey var. Orda rakamını bile verdim. Sadece arjinin 1 kilosu bile 2,85 x 10^24 arjin amino asidinden oluşuyor. Yani benim 7776 kişi bulmamada bir sıkıntı yok. O dönemin okyanuslarında bol miktarda çeşitli sayıda amino asit olduğu düşünülüyor.

    Sonuçta iki meselede hesapların çökmeye mahkum:

    1.Abiyogenez adım adım karmaşıklaşan moleküller öngörüyor ve her bir adım diğerinden bağımsız, dolayısıyla ardışık olasılık hesabı kullanamazsın. Senin hesaplarındaki gibi “aniden ve birden” ortaya çıkan 576 amino asitli moleküller abiyogenezin öngördüğü oluşum değil.
    2.Tek bir deneme olmuyor. Sayısız deneme “aynı anda” oluyor.

    Bunlara bakınca ben abiyogenz “imkansızdır” diyemiyorum, sadece “mümkündür, olabilir” diyorum ama olmasa bile derdim değil çünkü savunduğum evrim kuramının abiyogeneze ihtiyacı yok!


    quote:


    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim.


    Buradaki hesabın da yine manipülatif maalesef. Her şeyden önce bir varsayımdan yola çıkıyor ve “doğru harf” diye bir kavram ortaya atıyorsun. Kaç farklı dizilişin kaç farklı yaşam formuna yol açtığını açacağını bilmiyoruz. Günümüzde 7 milyon kadar tür yaşadığı hesaplanıyor. Ve bunun geçmişte yaşayan türlerin %1’i kadar olduğu söyleniyor. Bu durumda kabaca 700 milyon kadar tür gelmiş geçmiş. DNA’nın daha ne kadarı için potansiyel taşıdığını bilmiyoruz. Salt buradan yola çıksak bile, bir kere tek bir doğru harf yok, bildiğimiz 700 milyon doğru harf var!. Bilmediklerimiz ise bir kenarda dursun. İkinci olarak, nokta mutasyonlar dışındaki blok halindeki mutasyonlar DNA’nın zaten işleyen kısımlarının yer değiştirmesi, yani işleyen yapıların bir tür rekombinasyonu şeklinde oluyor daha çok. Bu nedenle zaten bunlar için yaptığın olasılık hesabı baştan yanlış girdiyle yola çıkıyor çünkü sözünü ettiğin mutasyonlara konu DNA sekansları senin ifadenle zaten “doğru harf”lerden oluşuyor.

    Kaldı ki, senin mantığınla ve “olanaksız” olasılık hesabınla bazılarınızın mikro evrim dediği tür içi çeşitlenmeyi açıklamak imkansız hale geliyor. Oysa gözümüzün önünde oluyor bu değişiklikler, değil mi? O zaman bunları neyle açıklıyorsun? Öyle ya tek bir doğru harfi bulmak için kaçı kaçla çarpıyorduk? Ee ama bak; burdaki 2 köpeğin, şurdaki 2 atın, ordaki 2 koyunun DNA’larındaki bazı harfler aynı değil! Oysa biz bu hayvanları çaprazlama ve hibritleşme ile elde etmemiş miydik? Bitkilere girmiyorum bile, oraya girersem hiç çıkamayız!

    Özetle; Tek “doğru harf” diye bir kavram yoktur. O senin iddianı kanıtlamak için kullandığın bir tür sanal çıpa. Onun yerine “bilemeyeceğimiz kadar çok sayıda doğru harf vardır, doğru harfleri yanlışların ayıran bir de doğal seleksiyon adlı mekanzimamız vardır” demek dışında pek bir şeçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.


    quote:


    Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır.


    60 mutasyonu ben iddia etmiyorum, evrimciler de değil, bizzat tıp söylüyor bunu çünkü gözlüyor. Farkında mısın bilmiyorum ama DNA teknolojisi o kadar gelişti ki, anne ile çocuğu arasındaki baz farklarını ortaya koymak için donanımlı hastanelerin laboratuvarları bile yetiyor! Bir daha söyleyeyim: Bu 60 mutasyonu, gözlüyoruz, görüyoruz!
    Ayrıca, DNA kopyalama esnasında polimeraz enziminin her yüz milyon nükleotitte bir hata yaptığı bir şehir efsanesi değildir. Zaten bunu laboratuvarlarda sürekli ama sürekli gözlediğimiz için, insanda ortalama 60 mutasyon çıkacağını söylüyoruz ve söyldeğimizi de gözlüyoruz. Yani “cross-check”

    Bana inanmıyorsan hemen şuraya yığınla kaynak koyarım ama artık kaynak gösterme işinden sıkılmaya başladım çünkü okunmadığını anladım. Boşuna kaynak paylaşıyorum. Yazık..

    İkincisi tür değiştirmeyi de iddia etmiyoruz, görüyoruz! Bir bakterinin bir başka bakteriye dönüştüğü hem laboratuvarda kontrollu deneylerde, hem de doğada kendiliğinden olduğunu bizzat görüyor ve deneyimliyoruz (zaten senin yaradılışçılar da kabul ediyor bunu ama adına mikro evrim diyorlar).
    Örneğin japonya da Flavobacterium bakterisinin Nylon-6 yan ürünlerinden biri olan 6-aminohexanoate.ile beslendiği görüldü. 1930’dan önce bu molekül olmadığına göre bu bakteri mutasyon geçirip naylon yemeye başladı. Sonra zaten bu mutasyonun DNA üzerindekji yeri de tespit edildi. Sadece şu tek örnek bile yaradılışçıların “genoma mutasyon yoluyla yeni bilgi eklenemeyeceği” iddasını çöpe attı. Kaldı ki, her yıl yeni aşı geliştirmek zorunda kalmamız, süreki yeni antibiyotik arayışları, senin “doğru harf” iddianı ve “2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır.” çıkarımını anında boşa çıkarmaya yeter. Sen hipotetik bir şey söylüyorsun, doğa sana özgün yaratımlarıyla cevap veriyor!
    “Doğru harf” tezin doğru olsa;
    * Her yıl yeinden grip aşısı olmak zorunda kalmazdık,
    * GDO ile daha “iyi” bitkiler üretme imkanı olmazdı,
    * Çaprazlama ve hibritleşme ile daha “iyi” nesiller (bitki/hayvan/hatta insan) elde etmemiz mümkün olmazdı.

    Bunları neyle açıklıyorsun? Bu soru önemli çünkü cevap verdiğinde ya da verirsen ve bunların cevabı yoksa tekrar soracağım.

    Bu arada mısır meselesini sana da sorayım, Nereden geldi mısır bitkisi?


    quote:


    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.


    Bu iddian maalesef çok talihsiz olmuş. Araştırmadığın belli. Francis Collins inançlı bir bilim adamıdır, hristiyandır ama evrimi reddetmez, abiyogenezi reddeder. Aksine hristiyan öğretilerini evrim ile bağdaştırmaya çalışır. Onun tanrıya inanması evrime de inanmasına engel değildir. Bir tanrıya inanmak otomatikman bir dine inanmayı da zorunlu kılmaz, gerektirmez. Kaldı ki bir dine inansa dahi, Collins örneğinde olduğu gibi dini inancını evrimle bağdaştırmaya ve uzlaştırmaya çalışır. Araştırsaydın Collins’in “teistik evrimci” olduğunu da görecektin.

    Zaten ben de abiyogenez mutlaka olmuştur demiyorum. “İhtimal dahilindedir” diyorum. Ama ortodoks bilim Occam’ın usturası prensibini kullanarak bu yaklaşımı bile reddeder. Esasen bilim ve din çelişir. Açık bir şekilde, ağır bir şekilde çelişir. Makul ve mantıklı insanlar bunu görüyor. Collins gibi genetikçiler, alanlarına ilişkin bilimsel kuramları ve bulguları reddetmezler, reddedemezler ama öte yandan, çocukluktan beri geçtikleri ağır inanç eğitimi nedeniyle de iki arada bir derede kalmış insanlardır. Böylece inandıkları din ile bilimi uzlaştırmaya çalışırlar.

    Kaldı ki bu türden laflara çok takılma. Bu türden anekdotlar çok yanıltıcıdır, bunlarla gerçeğe ulaşamazsın. Ünlü ateist fizikçi Leo Ederman “tanrı parçacığı” dedi diye Higgs bozonunun adı böyle kaldı. Şimdi buna bakıp Leo Ederman evreni tanrının yarattığına inanıyor mu diyeceğiz? Adam bildiğin katıksız ateist!

    Hepimiz inanalım, inanmayalım günlük konuşma dilimizde “Allah”lı cümleler kurarız. Allahtan, Allah, korusun, inşallah, maşallah, Allah kahretsin gibi pek çok deyiş ve ifade dilimize yer etmiştir ve artık gerçek bağlamlarıyla ilişkisi kalmamıştır. Bunları kullanmak sizi dindar ya da inançlı biri yapmaz, kullanmamak da inançsız yapmaz. Bağlamlarından öyle kopmuşlardır ki, bu türden kullanımları artık dinle ilişkilendirmek mümkün değildir.

    Kusura bakma ama bu türden (Collins örneği) çıkarımlar biraz - nasıl diyeyim - naif ve çocukça çıkarımlar. Bilim “o şöyle dedi, bu böyle dedi” gibi kişisel anekdotlarla değil, laboratuvarlarda ve sahada ilerler. Collins sahaya inerek dev bir iş yapmıştır. Kendisini ve bilgisini takdir ediyorum ve inançların bilimle alakası yoktur. Genom projesi Collins’in kişisel inançları üzerinden değil, bilimsel deney prosedürleri üzerinden yürütüldü. Bunu yaparken Collins inancını bir kenara bıraktı, işine baktı.
    Sonra söylediğinin yaptığı işle alakası yoktur, kişisel kanaatini ve inancını dile getirmiştir. Yoksa genom projesiyle tanrının varlığının kanıtlandığını iddia etmemiştir.

    Not: Bu arada Collins Akıllı Tasarımın karsındadır, bilesin diye söylüyorum. Bir de teistik evolution bahsine bir bak bence. Bilimsel kabul edilmiyor ama buna inanan bilim adamları var.




  • dine mine ne kullanıcısına yanıt
    Diğerlerini sonra okuyacağım şimdi dışarı çıkıyorum ama şu endojenik retro virüs meselesini hem senin hem de diğer arkadaşın anlamadığını düşünüyorum. Retro virüsler ezelden beri var ancak bazıları yeni oraya çıkmış, bazıları da eskiden beri var. Evrim ağacı biliyorsun dallana dallana ilerler. İnsanla şempanzenin ortak atasında bu 7 virüs vardı, ondan bize ve şempanzeye geçti ama onun dallandığı atada hepsi olmak zorunda değil. İnsan ve şempanzenin ortak atasına bu 7 virüsten mesela beşi onun kendi atasından gelmiş, ikisi ise ona bulaşmış olabilir. Doğal olarak bizim de şempanze ile paylaştığımız bu 7 virüs dışında paylaşmadığımız, ortak atadan dallandıktan sonra sadece bizim atalarımıza bulaşmış ya da sadece şempanzenin atalarına bulaşmış paylaşmadığımız retro virüsler var. Zaten bu meseleyi açtığım yazının altında bir grafik ile durum gösterilmişti, demek ki grafiğe bakılmamış. Paylaşmadığımız virüsler önemli değil, paylaştığımız virüsler ancak ortak atadan gelebilir yani bu 7 virüsün hem insanda hem de şempanzede olması onların ancak ortak bir atadan genomumuza geçmesiyle mümkündür, başka türlü mümkün değildir. Daha sonra bunu bilgisayarda bir grafik hazırlayarak göstereceğim. Bu evrimin açık ve tartışılamaz delilidir. Bu bulguya ancak bulgunun kendisine itiraz ederek karşı çıkabilirsiniz yani o bulduklarınız virüs DNA'sı değil diyerek karşı çıkabilirsiniz, başka türlü karşı çıkmak imkansız, olası bile değil, çünkü o kadar açık bir gerçek. Eğer bu 7 DNA sekansı virüs sekansıysa ve şempanze ve maymunu genomunun tam aynı noktalarında yer alıyorsa bunun bu iki türe ortak atadan başka taşınmış olmasının yolu yoktur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?

    Bu liger:



    Baba aslan, anne kaplan. Dişileri üreyebiliyor ama erkekleri biyolojik olarak bir sorun tespit edilmese de üremiyor (şimdilik). Sayıları çok az bu arada.

    Bu tigon:



    Anne aslan, baba kaplan. Üremeleri konusunda bilgim yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?

    Bu liger:



    Baba aslan, anne kaplan. Dişileri üreyebiliyor ama erkekleri biyolojik olarak bir sorun tespit edilmese de üremiyor (şimdilik). Sayıları çok az bu arada.

    Bu tigon:



    Anne aslan, baba kaplan. Üremeleri konusunda bilgim yok.

    Deney yapıyor gibi hayvanları zorla çiftleştirirlerse olur tabi. Doğada kendiliğinden oluyor mu? İnsanlar zorluyor değil mi. Mesela İrfan Yılmaz diyordu ki balığı amfibiye çevir. İşte o çevirme işlemine benziyor. Hayvanlar üzerinde oynarsan istediğin sonucu ya da o anki teknolojiyle mümkün olan sonucu alırsın. İradi bir müdahale söz konusu değil mi. Doğada kendiliğinden olsun. Ayrıca iddian nedir kaplan ile aslan aynı tür müdür diyorsun? Türü senden dinleyelim tür nedir, nasıl olur, özellikleri nelerdir, nitelikleri nelerdir, verimli dölü doğada sadece kendi türü içinde mi verir, iki canlının aynı tür olduğu ya da farklı tür olduğu nasıl anlaşılır, tür ayrımı nasıl ve neye göre yapılır, bir tür ile diğer türlerin ilişkisi nedir, nasıl ve neye göre sınıflandırılırlar vs. Az olduklarını sen de söylemişsin. Bunlar istisna değil mi. Hem müdahale hem istisna. Ayrıca tür içi kadar verimli de değil. Genetik olarak akraba olsalar bütün türler verimli döl vermesi gerekmez miydi? Doğacak canlının sağlıklı ve üreyebilecek verimli bir canlı olması gerekmez miydi? Tür içi kadar olmuyor işte. Zorlama bunlar.

    Ayrıca bu üsttekileri geçtim bunlar evrime nasıl delil olacak? Bu şekilde benzer yaratılmışlardır da denebilir. Yani türler yakın ve benzer olarak ortak bir yaratıcı tarafından yaratıldıktan sonra bir takım yöntemlerle bir şekilde üremişler falan da denebilir. Evrimle bağlantısını izah edebilmen lazım. Neden evrim de yaratılış değil? O kadar verimli olmasa ve iradi müdahale olsa bile nasıl evrimi gösterecek? Bağlantıyı kurup açıklaman lazım. Yani türler aha benzer hatta çiftleşiyorlar demekki yakın akraba falan mı demeye çalışıyorsun. Benzer yaratılmışlardır da denebilir. Neden evrim ve neden yaratılış değil bir izahı varsa buyur seni dinliyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?

    Bu liger:



    Baba aslan, anne kaplan. Dişileri üreyebiliyor ama erkekleri biyolojik olarak bir sorun tespit edilmese de üremiyor (şimdilik). Sayıları çok az bu arada.

    Bu tigon:



    Anne aslan, baba kaplan. Üremeleri konusunda bilgim yok.

    Deney yapıyor gibi hayvanları zorla çiftleştirirlerse olur tabi. Doğada kendiliğinden oluyor mu? İnsanlar zorluyor değil mi. Mesela İrfan Yılmaz diyordu ki balığı amfibiye çevir. İşte o çevirme işlemine benziyor. Hayvanlar üzerinde oynarsan istediğin sonucu ya da o anki teknolojiyle mümkün olan sonucu alırsın. İradi bir müdahale söz konusu değil mi. Doğada kendiliğinden olsun. Ayrıca iddian nedir kaplan ile aslan aynı tür müdür diyorsun? Türü senden dinleyelim tür nedir, nasıl olur, özellikleri nelerdir, nitelikleri nelerdir, verimli dölü doğada sadece kendi türü içinde mi verir, iki canlının aynı tür olduğu ya da farklı tür olduğu nasıl anlaşılır, tür ayrımı nasıl ve neye göre yapılır, bir tür ile diğer türlerin ilişkisi nedir, nasıl ve neye göre sınıflandırılırlar vs. Az olduklarını sen de söylemişsin. Bunlar istisna değil mi. Hem müdahale hem istisna. Ayrıca tür içi kadar verimli de değil. Genetik olarak akraba olsalar bütün türler verimli döl vermesi gerekmez miydi? Doğacak canlının sağlıklı ve üreyebilecek verimli bir canlı olması gerekmez miydi? Tür içi kadar olmuyor işte. Zorlama bunlar.

    Ayrıca bu üsttekileri geçtim bunlar evrime nasıl delil olacak? Bu şekilde benzer yaratılmışlardır da denebilir. Yani türler yakın ve benzer olarak ortak bir yaratıcı tarafından yaratıldıktan sonra bir takım yöntemlerle bir şekilde üremişler falan da denebilir. Evrimle bağlantısını izah edebilmen lazım. Neden evrim de yaratılış değil? O kadar verimli olmasa ve iradi müdahale olsa bile nasıl evrimi gösterecek? Bağlantıyı kurup açıklaman lazım. Yani türler aha benzer hatta çiftleşiyorlar demekki yakın akraba falan mı demeye çalışıyorsun. Benzer yaratılmışlardır da denebilir. Neden evrim ve neden yaratılış değil bir izahı varsa buyur seni dinliyorum.

    Zorla çiftleştirmek diye bir şey yok. Hayvanların organlarını tutup birbirine mi sokuyorlar nasıl oluyormuş bu zorla çiftleştirme, ne hayal ediyorsun da yazıyorsun

    Lütfen alıntılarda biraz geriye git ve ne hakkında tartıştığımızı hatırla. Tür kavramı hakkında tartışıyorduk, sen bir tanım verdin ve ben de yanlışlığını ispatladım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?

    Bu liger:



    Baba aslan, anne kaplan. Dişileri üreyebiliyor ama erkekleri biyolojik olarak bir sorun tespit edilmese de üremiyor (şimdilik). Sayıları çok az bu arada.

    Bu tigon:



    Anne aslan, baba kaplan. Üremeleri konusunda bilgim yok.

    Deney yapıyor gibi hayvanları zorla çiftleştirirlerse olur tabi. Doğada kendiliğinden oluyor mu? İnsanlar zorluyor değil mi. Mesela İrfan Yılmaz diyordu ki balığı amfibiye çevir. İşte o çevirme işlemine benziyor. Hayvanlar üzerinde oynarsan istediğin sonucu ya da o anki teknolojiyle mümkün olan sonucu alırsın. İradi bir müdahale söz konusu değil mi. Doğada kendiliğinden olsun. Ayrıca iddian nedir kaplan ile aslan aynı tür müdür diyorsun? Türü senden dinleyelim tür nedir, nasıl olur, özellikleri nelerdir, nitelikleri nelerdir, verimli dölü doğada sadece kendi türü içinde mi verir, iki canlının aynı tür olduğu ya da farklı tür olduğu nasıl anlaşılır, tür ayrımı nasıl ve neye göre yapılır, bir tür ile diğer türlerin ilişkisi nedir, nasıl ve neye göre sınıflandırılırlar vs. Az olduklarını sen de söylemişsin. Bunlar istisna değil mi. Hem müdahale hem istisna. Ayrıca tür içi kadar verimli de değil. Genetik olarak akraba olsalar bütün türler verimli döl vermesi gerekmez miydi? Doğacak canlının sağlıklı ve üreyebilecek verimli bir canlı olması gerekmez miydi? Tür içi kadar olmuyor işte. Zorlama bunlar.

    Ayrıca bu üsttekileri geçtim bunlar evrime nasıl delil olacak? Bu şekilde benzer yaratılmışlardır da denebilir. Yani türler yakın ve benzer olarak ortak bir yaratıcı tarafından yaratıldıktan sonra bir takım yöntemlerle bir şekilde üremişler falan da denebilir. Evrimle bağlantısını izah edebilmen lazım. Neden evrim de yaratılış değil? O kadar verimli olmasa ve iradi müdahale olsa bile nasıl evrimi gösterecek? Bağlantıyı kurup açıklaman lazım. Yani türler aha benzer hatta çiftleşiyorlar demekki yakın akraba falan mı demeye çalışıyorsun. Benzer yaratılmışlardır da denebilir. Neden evrim ve neden yaratılış değil bir izahı varsa buyur seni dinliyorum.

    Zorla çiftleştirmek diye bir şey yok. Hayvanların organlarını tutup birbirine mi sokuyorlar nasıl oluyormuş bu zorla çiftleştirme, ne hayal ediyorsun da yazıyorsun

    Lütfen alıntılarda biraz geriye git ve ne hakkında tartıştığımızı hatırla. Tür kavramı hakkında tartışıyorduk, sen bir tanım verdin ve ben de yanlışlığını ispatladım.

    İspatlamadın sadece istisna ve zorlama örnekleri dile getirdin. Sonucu bakalım ne olacak gibi zorla çiftleştirirler denek gibi kullanırlar. Canlının genetik bilgisi ve her şeyiyle oynayabilirler verimli olabilmesi için. Balığı amfibiye çevirmek gibi dedimya okumuyor musun. İşe insan girdi mi istediği sonucu çıkartır. Orada müdahale var. Kendi kendine olması lazım. Labaratuvar oldu mu insan müdahalesi girdi mi olmayacak şeyler de olur. Oysa evrime delil teşkil etmez bu. Kendi kendine olması lazım. Ayrıca sayıları az senin de dediğin gibi. At ile eşek de çiftleştiğinde katır ortaya çıkmıyor mu ama verimli olmuyor. Zorlama bir şeyler çıkar fakat tür içi kadar verimli olmaz. Zorlama olur. Ayrıca insan müdahale ettikten sonra istediği sonucu çıkartır. Şeye benziyor mesela babalık testi falan yaptırırlarla. Hatta dizilerde görmüşsündür doktora ya da testi yapana para verilir istenilen sonuç çıkartılır. İrade olduktan sonra istediğin sonucu da çıkartırsın. Bir yavru ortaya çıkması için labaratuvarda özel koşullar sağlarsın. Hayvanlar üzerinde oynarsın. Zorlarsın. Yani olmayacak şeyi de oldurabilir insan değil mi. Zorlama ve istisna olduğu için kanıt olmaz diye düşünüyorum. At ile eşeğin durumuna benziyor sanki.


    Edit: Bu konuda evrimi tartışıyoruz boşuna türden bahsetmedik. Bu şekilde benzer yaratıldıkları da söylenebilir. Evrimle bağlantısını açıklayabilmen lazım. Yoksa bu zorlama örneklerle bir yere varılamaz. Evrimle alakasını açıkla.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ulpi -- 4 Kasım 2016; 19:30:16 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?

    Bu liger:



    Baba aslan, anne kaplan. Dişileri üreyebiliyor ama erkekleri biyolojik olarak bir sorun tespit edilmese de üremiyor (şimdilik). Sayıları çok az bu arada.

    Bu tigon:



    Anne aslan, baba kaplan. Üremeleri konusunda bilgim yok.

    Deney yapıyor gibi hayvanları zorla çiftleştirirlerse olur tabi. Doğada kendiliğinden oluyor mu? İnsanlar zorluyor değil mi. Mesela İrfan Yılmaz diyordu ki balığı amfibiye çevir. İşte o çevirme işlemine benziyor. Hayvanlar üzerinde oynarsan istediğin sonucu ya da o anki teknolojiyle mümkün olan sonucu alırsın. İradi bir müdahale söz konusu değil mi. Doğada kendiliğinden olsun. Ayrıca iddian nedir kaplan ile aslan aynı tür müdür diyorsun? Türü senden dinleyelim tür nedir, nasıl olur, özellikleri nelerdir, nitelikleri nelerdir, verimli dölü doğada sadece kendi türü içinde mi verir, iki canlının aynı tür olduğu ya da farklı tür olduğu nasıl anlaşılır, tür ayrımı nasıl ve neye göre yapılır, bir tür ile diğer türlerin ilişkisi nedir, nasıl ve neye göre sınıflandırılırlar vs. Az olduklarını sen de söylemişsin. Bunlar istisna değil mi. Hem müdahale hem istisna. Ayrıca tür içi kadar verimli de değil. Genetik olarak akraba olsalar bütün türler verimli döl vermesi gerekmez miydi? Doğacak canlının sağlıklı ve üreyebilecek verimli bir canlı olması gerekmez miydi? Tür içi kadar olmuyor işte. Zorlama bunlar.

    Ayrıca bu üsttekileri geçtim bunlar evrime nasıl delil olacak? Bu şekilde benzer yaratılmışlardır da denebilir. Yani türler yakın ve benzer olarak ortak bir yaratıcı tarafından yaratıldıktan sonra bir takım yöntemlerle bir şekilde üremişler falan da denebilir. Evrimle bağlantısını izah edebilmen lazım. Neden evrim de yaratılış değil? O kadar verimli olmasa ve iradi müdahale olsa bile nasıl evrimi gösterecek? Bağlantıyı kurup açıklaman lazım. Yani türler aha benzer hatta çiftleşiyorlar demekki yakın akraba falan mı demeye çalışıyorsun. Benzer yaratılmışlardır da denebilir. Neden evrim ve neden yaratılış değil bir izahı varsa buyur seni dinliyorum.

    Zorla çiftleştirmek diye bir şey yok. Hayvanların organlarını tutup birbirine mi sokuyorlar nasıl oluyormuş bu zorla çiftleştirme, ne hayal ediyorsun da yazıyorsun

    Lütfen alıntılarda biraz geriye git ve ne hakkında tartıştığımızı hatırla. Tür kavramı hakkında tartışıyorduk, sen bir tanım verdin ve ben de yanlışlığını ispatladım.

    İspatlamadın sadece istisna ve zorlama örnekleri dile getirdin. Sonucu bakalım ne olacak gibi zorla çiftleştirirler denek gibi kullanırlar. Canlının genetik bilgisi ve her şeyiyle oynayabilirler verimli olabilmesi için. Balığı amfibiye çevirmek gibi dedimya okumuyor musun. İşe insan girdi mi istediği sonucu çıkartır. Orada müdahale var. Kendi kendine olması lazım. Labaratuvar oldu mu insan müdahalesi girdi mi olmayacak şeyler de olur. Oysa evrime delil teşkil etmez bu. Kendi kendine olması lazım. Ayrıca sayıları az senin de dediğin gibi. At ile eşek de çiftleştiğinde katır ortaya çıkmıyor mu ama verimli olmuyor. Zorlama bir şeyler çıkar fakat tür içi kadar verimli olmaz. Zorlama olur. Ayrıca insan müdahale ettikten sonra istediği sonucu çıkartır. Şeye benziyor mesela babalık testi falan yaptırırlarla. Hatta dizilerde görmüşsündür doktora ya da testi yapana para verilir istenilen sonuç çıkartılır. İrade olduktan sonra istediğin sonucu da çıkartırsın. Bir yavru ortaya çıkması için labaratuvarda özel koşullar sağlarsın. Hayvanlar üzerinde oynarsın. Zorlarsın. Yani olmayacak şeyi de oldurabilir insan değil mi. Zorlama ve istisna olduğu için kanıt olmaz diye düşünüyorum. At ile eşeğin durumuna benziyor sanki.


    Edit: Bu konuda evrimi tartışıyoruz boşuna türden bahsetmedik. Bu şekilde benzer yaratıldıkları da söylenebilir. Evrimle bağlantısını açıklayabilmen lazım. Yoksa bu zorlama örneklerle bir yere varılamaz. Evrimle alakasını açıkla.

    Aynı ortama koyduğun zaman çiftleşiyorlar. Oynama falan yok gayet basit.




  • kingman29 K kullanıcısına yanıt
    ------------------------------



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dumprep -- 7 Mayıs 2020; 21:45:0 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Torlak Kemal hocam. Bütün bu fantastik matematik hesapları sizden mi çıkıyor, yoksa bi yerlerden okuyup buraya mı aktarıyosunuz? Daha önce, protein havuzu hesabında, ortamda 575 aminoasitli proteinler bulunduğu için, 576 aminoasitli hemoglobinin oluşma ihtimali 20'de birdir şeklinde, fantastik bir matematiksek çıkarım yaptığınızda, ortamda 575 aminoasitli proteinin bulunma ihtimali, 20 üzeri 575'de bir olduğu gerçeğini size söylemiştim. Şimdi de benzer bir yöntemle, imkansızı, mümkün hale getirmeye çalışmışsınız.

    Düşünün ki elimdeki zarı attığımda 6 gelme ihtimali 6'da 1. İki kişi zar attığımızda, iki ihtimalin denk gelme olasılığı, ikisinin çarpımına eşittir. Yani 36'da 1'dir. Bu kadar kişiyi bulmak kolay ama 3 tane 6 denk getirmek istediğimde, 216 kişi bulmam gerekir. Çok değil, sadece 13 tane 6 yakalamak istediğimde, 13 milyar kişiyle zar atmam gerekir. Altı üstü 13 tane 6 denk getirmek istiyorum ama, tüm dünyaya zar attıtmam lazım. Peki 20 çeşit aninoasitten 576 tanesini, istediğim sırada dizilmiş olarak görmem için ne lazım? 20 üzeri 575 tane aminoasidi birleştirmem lazım. Görüldüğü üzere, ben 4 tane 6'yı görmeyi garantilemek için, 900 kişiye zar attırmak zorunda kalıyosam, 576 tane aminoasidi, doğru sıralanmış olarak görmek için 20 üzeri 575 tane aminoasidi reaksiyona sokmam lazım. Bu kadar aminoasit, evrendeki tüm atom sayısına eşit olduğuna göre, ortaya çıkan sonuç, imkansızın da ötesindedir.

    Mutasyon konusuna gelirsek, elbette ben de mutasyonların sadece bir harf değişimi şeklinde olacağını iddia etmiyorum. 100 harf, 1000 harf de değişebilir. Ancak ben tek bir doğru harfin bile değişme olasılığının imkansızlığını göstermek istedim. Çoklu değişimleri hesaplamaya kalkarsak, işin içine permutasyon ve kombünasyon girer. Rafta duran 5 kitaptan, 1 tanesinin değişme ihtimali 5'te 1'dir. Ancak bu 5 kitaptan 3 tanesinin kaç farklı şekilde dizileceğini hesapladığımızda, 5 faktöriyel bölü, 5 eksi 3 faktoriyel hesabını yapmamız gerekir. Sonuç 60'ta 1 ihtimaldir. 3 milyar harf çiftinden oluşan Dna içerisinde 1.000 harflik bir bloğun kaç farklı şekilde değişebileceği ihtimali, 3 milyar faktöriyel bölü, 3 milyar eksi 1.000 faktöriyeldir. Bu sayının nasık bir sayı olduğunu hayal edebilmek için, yakın bir benzetme yapmak gerekirse, 2 milyar 999 milyon 999 bin rakamını, kendisiyle 1.000 kere çarpmamız gerekir. Yani sayı 3 milyar üzeri 1.000 gibi bir rakam olacaktır. Sonraki nesile 60 mutasyon bıraktığını iddia ettiğiniz insanın, tek bir proteinin bile değişmesi için, evrenin yaşı olan 13 milyarı yan yana 500 kere yazıp çarpmanız lazım. İnsanın en yakın akrabası olduğunu iddia ettiğiniz Homonun laneti gibi türlerin Dna'ları bize %99,999 oranında benzerlik gösterse bile, sonraki nesle bırakılan 60 mutasyonla, böylesi bir tür değişimi imkansızdır. Kaldı ki dünyamızdaki mikyonlarca tür canlının, böylesi astronomik rakamlı ihtimallerle tür değiştirdiğini iddia etmek, resmen bilime ve matematiğe hakarettir.

    Kaldı ki zaten, insanlık tarihinin en önemli bilimsel projelerinden biri sayılan, insan genomu projesinin başındaki isim, Francis Collins "Tanrıdan sonra insan genini ilk gören insan benim" diyerek, bu kodun kendiliğinden oluşamıyacağını söylemiştir. Türleşmenin ve ilk canlının oluşumunun, tesadüflere bağlandığı evrim anlayışı, bilimsel olmaktan uzak olmasının yanında, aynı zamanda bilimle de çelişmektedir.undefined

    Bak hala anlamıyorsun, %99.9999999 diye saçmalayıp duruyorsun. Kasıtlı mı yoksa sıkıntıların mı var?


    İki rastgele insan arasındaki farklı baz çiftlerinin sayısı 3 ile 12 milyon arasında değişir. Nasıl değişti 3 milyon baz çifti? Senin hesaba göre herkes kendini klonluyor, organizma çeşitlilik yaratmak için hiçbir şey yapmıyor. Hadi evrime inanmıyorum Kuran'da yazmıyor diyorsun, sekse de mi inanmıyorsun birader??

    Baz farklılığı eşeyli üreme yüzünden değil mi? DNA rastgele karıştırılıyor di mi? O yüzden tür içinde çeşitlilik oluyor. Peki zamanla bu birikerek farklı bir türe dönüşme olabilir mi?

    Birikerek başka türe dönüşmek diye bir şey yok. XP toplayıp level atlamıyor canlı. Her şey süreklilik içinde oluyor.

    Tür diye bir şey yok mu diyorsunuz hocam? Çocuğu doğuran anne ve doğan çocuk aynı tür olur. Yani maymun insan doğurmaz di mi. Yoksa farklı tür doğuruz, o farklı tür olan çocuk da üreyerek farklı türün sayısını arttırarak farklı türü oluşturmuş mu olur? Tür mevzusu çok önemli. Hem çocuğun ebeveynleri ile arasında %99 DNA benzerliği oluyor di mi. Mutasyonlar yüzünden tam emin olunamıyor ama çok yüksek ihtimalle bilinebiliyormuş. Yani tür içinde bile mutasyon bilmeyi zorlaştırıyor görüyorsun. Türler arasına gidersek farklılık çok daha artar. O kadar farklılık varken akraba olup olmadıklarını nasıl tespit edeceğiz hocam? Genetik tespit sadece tür içinde değil mi? Ortak atadan türeyerek farklı türler olup evrimleşme oluyor di mi. Peki farklı tür olmuşlar ayrılıp gitmişler artık. Kabını çıkıp kabı beğenmeme durumu gibi. O kabtan çıktığını nasıl bilebiliriz? Yani farklılaşarak başka tür olmuş artık. Nasıl akraba olduğunu anlayacağız? Yani mutasyonlar bilmeyi zorlaştırıyor, tür içinde bile %100 olmuyor ama kesine yakın oluyor di mi. Türler arasına gidersek çok daha düşer. Farklılık artar ve akrabalık tespiti suya mı düşer? Bize türler arasındaki akrabalık tespiti lazım.

    Bana göre tür kavramının ucu açıktır. Daha önce de açıklamıştım sana.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Species_problem

    Birbirlerine benzeyen, sadece kendi aralarında verimli gen alış verişi yapabilen (üreyebilen) bireylerin oluşturduğu populasyon. Taksonomik bir birim olan türün biri cins adı diğeri tür adı olmak üzere iki adı vardır. Örnek: Homo sapiens (insan). Bu isimler daima italik yazıyla yazılır. Birinci isim cins adıdır ve büyük harfle başlar, ikinci isim o cinse giren türü bildirir ve küçük harfle başlar. Biyolojik tür, spesyes.

    BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998


    İnsanla insan verimli gen alışverişi yaparak çocuk dünyaya getirebilir. Bir insanla maymun çocuk dünyaya getiremez. Bir insanla aslan da getiremez. Hem insanlarda genler var ve bütün insanlarda genler aynı değil mi? İnsanı insan yapan genleri var. Farklı türlerde farklı genler var. Tür olayını birçok açıdan ele alarak tanımlıyorlar çok detaylı analizler gerekiyor di mi. Burada şunu farkettim tür diye bir şeyin olmadığını iddia edip evrimi haklı çıkarmaya çalışıyor insanlar. Tür yoktura getirmeye çalışıyorlar. Halbuki olmaz. Türlerin sınıflanması, ne olup ne olmadığı da çok önemli. Ondan sonra türleşmeden bahsedebiliriz. Farklı türe dönüşmekten bahsedebiliriz. Turan Güven mesela diyor ki bir türün değişebilirlik katsayısı vardır ve ne kadar değişirse değişsin türün sınırları içerisinde kalır diyor.

    Turan güven yine saçmalamış


    O tanımın yanlış olduğunu ispatlayayım sana


    Kaplan ile aslan çiftleşebiliyor, yavruları da çiftleşebiliyor (en azından dişileri).

    İyi de verimli döl verebilmeleri önemli. Kendi türü içerisinde verimli dölü verebilirler. At ile eşek de çiftleşiyor ama tür içi gibi verimli değil. Hem verime bakmaz isek insan ile eşek de ilişkiye giriyor. Verimli döl önemli. Bu da tür içinde mümkün. Hem aynı tür bireylerin genleri aynı değil mi. Farklı türlerde farklı genler var. O türü o tür yapan genleri var. Genlerle ayrılıyorlar. Dış görünüşüne bakınca yine ayrılıyorlar zaten. Ayrıca evrime nasıl kanıt olacak ki bu konuştuklarımız?

    Aslan ile kaplan verimli döl veriyor diyoruz işte. Okumuyor musun yazdıklarımı?

    Tamam peki anlat nasıl veriyor, neden veriyor, zorla mı çiftleştiriyorlar hayvancağızları, doğada mı veriyor yoksa labaratuvarda mı, evrim açısından ne ifade eder, tür içi kadar verimli mi, at ile eşek kadar mı verimi?

    Bu liger:



    Baba aslan, anne kaplan. Dişileri üreyebiliyor ama erkekleri biyolojik olarak bir sorun tespit edilmese de üremiyor (şimdilik). Sayıları çok az bu arada.

    Bu tigon:



    Anne aslan, baba kaplan. Üremeleri konusunda bilgim yok.

    Deney yapıyor gibi hayvanları zorla çiftleştirirlerse olur tabi. Doğada kendiliğinden oluyor mu? İnsanlar zorluyor değil mi. Mesela İrfan Yılmaz diyordu ki balığı amfibiye çevir. İşte o çevirme işlemine benziyor. Hayvanlar üzerinde oynarsan istediğin sonucu ya da o anki teknolojiyle mümkün olan sonucu alırsın. İradi bir müdahale söz konusu değil mi. Doğada kendiliğinden olsun. Ayrıca iddian nedir kaplan ile aslan aynı tür müdür diyorsun? Türü senden dinleyelim tür nedir, nasıl olur, özellikleri nelerdir, nitelikleri nelerdir, verimli dölü doğada sadece kendi türü içinde mi verir, iki canlının aynı tür olduğu ya da farklı tür olduğu nasıl anlaşılır, tür ayrımı nasıl ve neye göre yapılır, bir tür ile diğer türlerin ilişkisi nedir, nasıl ve neye göre sınıflandırılırlar vs. Az olduklarını sen de söylemişsin. Bunlar istisna değil mi. Hem müdahale hem istisna. Ayrıca tür içi kadar verimli de değil. Genetik olarak akraba olsalar bütün türler verimli döl vermesi gerekmez miydi? Doğacak canlının sağlıklı ve üreyebilecek verimli bir canlı olması gerekmez miydi? Tür içi kadar olmuyor işte. Zorlama bunlar.

    Ayrıca bu üsttekileri geçtim bunlar evrime nasıl delil olacak? Bu şekilde benzer yaratılmışlardır da denebilir. Yani türler yakın ve benzer olarak ortak bir yaratıcı tarafından yaratıldıktan sonra bir takım yöntemlerle bir şekilde üremişler falan da denebilir. Evrimle bağlantısını izah edebilmen lazım. Neden evrim de yaratılış değil? O kadar verimli olmasa ve iradi müdahale olsa bile nasıl evrimi gösterecek? Bağlantıyı kurup açıklaman lazım. Yani türler aha benzer hatta çiftleşiyorlar demekki yakın akraba falan mı demeye çalışıyorsun. Benzer yaratılmışlardır da denebilir. Neden evrim ve neden yaratılış değil bir izahı varsa buyur seni dinliyorum.

    Zorla çiftleştirmek diye bir şey yok. Hayvanların organlarını tutup birbirine mi sokuyorlar nasıl oluyormuş bu zorla çiftleştirme, ne hayal ediyorsun da yazıyorsun

    Lütfen alıntılarda biraz geriye git ve ne hakkında tartıştığımızı hatırla. Tür kavramı hakkında tartışıyorduk, sen bir tanım verdin ve ben de yanlışlığını ispatladım.

    İspatlamadın sadece istisna ve zorlama örnekleri dile getirdin. Sonucu bakalım ne olacak gibi zorla çiftleştirirler denek gibi kullanırlar. Canlının genetik bilgisi ve her şeyiyle oynayabilirler verimli olabilmesi için. Balığı amfibiye çevirmek gibi dedimya okumuyor musun. İşe insan girdi mi istediği sonucu çıkartır. Orada müdahale var. Kendi kendine olması lazım. Labaratuvar oldu mu insan müdahalesi girdi mi olmayacak şeyler de olur. Oysa evrime delil teşkil etmez bu. Kendi kendine olması lazım. Ayrıca sayıları az senin de dediğin gibi. At ile eşek de çiftleştiğinde katır ortaya çıkmıyor mu ama verimli olmuyor. Zorlama bir şeyler çıkar fakat tür içi kadar verimli olmaz. Zorlama olur. Ayrıca insan müdahale ettikten sonra istediği sonucu çıkartır. Şeye benziyor mesela babalık testi falan yaptırırlarla. Hatta dizilerde görmüşsündür doktora ya da testi yapana para verilir istenilen sonuç çıkartılır. İrade olduktan sonra istediğin sonucu da çıkartırsın. Bir yavru ortaya çıkması için labaratuvarda özel koşullar sağlarsın. Hayvanlar üzerinde oynarsın. Zorlarsın. Yani olmayacak şeyi de oldurabilir insan değil mi. Zorlama ve istisna olduğu için kanıt olmaz diye düşünüyorum. At ile eşeğin durumuna benziyor sanki.


    Edit: Bu konuda evrimi tartışıyoruz boşuna türden bahsetmedik. Bu şekilde benzer yaratıldıkları da söylenebilir. Evrimle bağlantısını açıklayabilmen lazım. Yoksa bu zorlama örneklerle bir yere varılamaz. Evrimle alakasını açıkla.

    Aynı ortama koyduğun zaman çiftleşiyorlar. Oynama falan yok gayet basit.

    Alıntıları Göster
    Mesajınız flood koruması tarafından engellenmiştir. Sebebi; 15'ten fazla alıntı yapılamaz. Bunun bir hata olduğunu düşünüyorsanız forum destekten geri bildirimde bulununuz




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Jgdpanzer

    Tür meselesini çok irdelemişsin ama az daha irdelesen kendin de türler arası ayrımın ve tür kavramının çok net olmadığını görürsün. Bir de buradaki en önemli mesele, biz buna benzer şeyler deyince hep "tür yok mu diyorsunuz yani" falan diyorsun; hayır, öyle bir şey demiyoruz. Tür vardır ama türler arası ayrım net değildir; bu ikisini aynı kefeye koyma.

    Afrika kaya pitonu (Python sebae) ile Burma pitonu (Python molurus bivittatus) iki farklı türdür. Yani kategorik olarak şempanze ve biz ne isek (iki ayrı tür) onlar da o. Daha önce türün tanımını yaptın ve iki aşamalı Latince adı olarak falan diye kendin dedin; bak bunların da var. Cinsleri aynı ama türleri farklı bu ikisinin; davranışları farklı, morfolojileri farklı. Hatta usta bir göz olmana gerek kalmaksızın renklerini öğrensen sen de ayırt edersin bu iki türü. Adlarını yazarak resimlerine falan bakabilirsin, şimdi burada kalabalık yapmak istemiyorum resimle. Neyse, işte yani bunlar farklı iki tür. Doğal ortamda da bunlar karşılaşmıyor. Birisi Asya'da diğeri Afrika'da yaşıyor. Ama son zamanlarda görüldü ki çiftleşebiliyor bu iki tür ve belli koşullarda melezleşme ihtimalleri bile var. Ama belli koşullar olmasının sebebi genetik farklılığın çiftleşebilecek kadar az ama büyük oranda sağlıklı nesiller veremeyecek kadar da çok olması. Doğada hiç karşılaşamayan bu iki tür (Burma ile Afrika arasında bir okyanus, üç beş çöl v.s. olunca haliyle böyle oluyor) yapay olarak karşı karşıya getirildiğinde iki tür arasındaki çizginin ortadan kalkabildiği görülüyor. Bunun gibi örnekler olarak aslan/kaplan, at/eşek v.s. verilebilir.

    Üçüncüsü, bizim değil asıl senin tür algında bir sıkıntı var. Mesela bir familyaya ait türleri mikro evrimle (ne demekse artık) adapte olmuş alt tür gibi bir şey sanıyorsun. Oysa ki basitçe "sinek" diyoruz ama binlerce sinek türü var. "Maymun" diyoruz ama yüzlerce maymun türü var. Yani mesela sana göre at sineği kara sineğe dönüşebilir ama mesela balık sürüngene dönüşemez mi? Bunu mu demeye çalışıyorsun baştan beri mikro/makro diye yapay bir ayrım yaparak? Oysa ki bakarsak morfolojik olarak kara sinek ile at sineği arasında aslında şempanze ile insan arasındaki kadar (hatta daha çok) farklılık var. Aynı şekilde tahminime göre genetik farklılık da bu ölçüdedir diye düşünüyorum. İki farklı türü kafana göre aynı tür sayamazsın. Türleşme şöyle ya da böyle olursa evrim olmuştur. Bunun lamı cimi yok!

    Birbirine benzeyen ve verimli döl verebilen bireylerin oluşturduğu popülasyon denmiş tür için. Ama tür dışındaki bazı çiftleşmeler verimli sayılabilir mi? Verimli diyebilmemiz için nasıl olması lazım? Tür dışı çiftleşmeler, tür içi kadar verimli olabilir mi? Ayrıca tür dışı çiftleşmelerde insanın müdahalesi var di mi. Doğada mesela tür dışında çiftleşme olur mu, insanlar zorlamıyor mu hayvanları deney gibi? Bir de tür tanımını senden almak isterim. Tür nedir, nasıldır, neye denir, ayırt edici özellikleri nelerdir. türler nasıl tespit edilip sınıflandırılabilir, iki canlının aynı ya da farklı tür olduğu nasıl ve neye göre tespit edilir? Ayrı türlerin çiftleşip sonucunda da bir yavru dünyaya getirmeleri süreci nasıl işler? Zorlama ve istisna mıdır? Verimli midir? İnsan müdahalesi olmadan da olabilir mi? Üzerinde oynama yapılıyor mu? Bir tür zamanla farklı türleri mi oluşturmuştur yoksa birbirinden bağımsız mı varolmuşlardır? Bir de yılan örneği veriyorsun iki ayrı tür ama çiftleştiriyorlar falan gibi. Aslan-kaplan, at-eşek gibi örnek mi bu yılan örneği? Verimli mi tür içi kadar? Verimi ne kadar? İnsanlar hiç ellemese yine çiftleşip yavru dünyaya gelecek mi? Doğal ortamda karşılaşmıyor diyorsun peki karşılaşsa ne olurdu? İnsanların hiç müdahalesi olmamasını düşün. Sadece gözlem olsun deney olmasın yine yavru dünyaya gelecek mi? Bir de melezleşme olayındaki bütün örnekler verimsiz mi? İki ayrı türün çiftleşmesi, tür içi kadar verimli olmaz değil mi? Sadece tür içi çiftleşme mi verimli olur? Bir de yılanda belli koşullar diyorsun. Gördün mü müdahale var değil mi belli koşullar var. Hem üzerinde de oynanamaz mı, zorla denek gibi yapamazlar mı? Sonuçta insan olaya müdahil olduktan sonra istediği sonucu çıkartır. Ayrıca istisna ve zorlama örnekler değil midir iki ayrı türün çiftleşip yavru dünyaya getirebilmeleri?

    Bu arada makro ve mikro dediğimi iyi yakalamışsın. Mesela sinek kendi içinde türleşebilir ama balığın sürüngene dönüşmesi aklıma yatmıyor. Akla hayale sığmıyor yahu. Ayrıca örnek verdiğin kara sinek ve at sineği arasındaki fark, şempanze ve insan arasındakinden gerçekten daha mı az? İyi ama bu sinekler aynı cins değil mi? Oysa şempanze ve insan ayrı cinsler. Şempanze homo değil di mi. Peki aynı cins 2 tür nasıl farklı cins 2 türden daha farklı olabiliyor? Peki maymun ile primat aynı şeyler mi yoksa farklı mı? Kaç adet maymun türü vardır? Maymun tek tür değil ama di mi. Yüzlerce türü var di mi. Peki insan primat mı maymun mu? Şempanze primat mı maymun mu? İnsan neden o akraba olarak gösterilen maymunlardan çok farklı görünüyor ki? Sence de çok ayrılmıyor mu dış görünüşü? Maymunlar hep birbirine benziyorlar ama insan çok ayrı ve özel bir tür gibi duruyor. İşte o yüzden özel olarak yaratılmıştır denmiyor mu? Peki kabaca bakınca mı öyle görünüyor? Detaya inilirse insanın da o maymunlarla çok benzer mi olduğu ortaya çıkar?

    Bir de şu soruyu dile getirmek istiyorum çok soruluyor. İnsan maymundan geliyorsa, şimdiki maymunlar neden insan olmuyor, neden hala maymunlar var? Şimdiki maymunlar evrime uğramıyor mu? Sadece insan mı evrime uğrayıp bu hale gelmiş? Nabza göre şerbet mi var? Nedir olay? Evrim geçirmeyen canlı var mı? Peki tür sınıflandırmaları ve ayrımları da çok önemli onlardan da bahsedebilir misin. Şey de duymuştum mesela şimdi bir insan kıllı diye maymun mu oldu gibisinden. Yani türlerin sınıflandırılması, ayırt edici özellikleri vs çok önemli bunlar da. Türler sınıflanacak sonra aynı türden farklı türler ortaya çıktığının farkına varılacak değil mi. Türleri sınıflayamazsak türleşmeyi de anlayamayız hepsin birbirine karışır. Taksonomi de çok önemli yani.

    Bir de evrimin tanımını yapar mısın? Evrim nedir, ne değildir? Bu da kafaları kurcayalan soru. Çünkü her değişimin evrim olmadığından bahsedilir. Adem Tatlı da her değişimin evrim olarak sunulmasından şikayetçi. Birbirine karıştırılıyor diyor. Nedir evrim? Hangi değişimler ve süreçler evrimdir, hangileri değildir? Evrim olması için nasıl olması lazım? Boy örneği de vermiştimya. Mesela işte yeni nesilin boyu uzun, önceki nesiller kısaydı falan gibi. Buna karşı deniyor ki ama onlar hormonlu besinden falan olmuş. Yani itiraz ediliyor. Evrimin ne olup ne olmadığı iyi anlaşılırsa bu kafa karışıklıkları olmaz. O yüzden evrimi tarif etmeni istiyorum. Ayrıca o boy uzaması evrim midir? Genetik mi olması lazım, kalıtsal olarak gelecek nesile mi aktarılması lazım evrim için? Bu hormon meselesinde gelecek nesile aktarılmayıp, sonradan kazanılan bir şey olduğu için mi evrim olmadığı yönünde itirazlar var? Nedir meselenin aslı?

    Ayrıca şunu da sorayım neden hiçbir şey yerine birşeyler var? Felsefi olarak değil canlılar açısından soruyorum. Neden canlılar var? Neden dünya gezegeni boş kalmadı? Neden bu kadar çeşitlilik var? Neden canlılık oluşup evrilmiş? Neden dünya? Tesadüfen dünyanın şartları mı uygunmuş? Canlılık hangi şartlar altında ortaya çıkıp evrimleşebilir? Canlı olmasa da olmaz mıydı zorunlu muydu yoksa tesadüf mü nedir? Evrim neden geçiriyor canlılar? Yani evrimleşme ile türlerin ortaya çıktığı söylenir di mi peki neden evrimleşme oluyor ki? Böcekler neden küçük? İnsanlar neden dik ve beyinleri en gelişmiş canlı? İnsanlar neden maymunlardan ayrılıp çok farklı bir tür oldu? Hatta maymunların dikeldiğinden bahsedilir de sonradan kazanılan özellikler gelecek nesile aktarılmaz ki nasıl ve neden oldu? Neden evrimleştirecek mekanizmalar var? Neden yaratılış değil de evrim? Dinozorlar neden büyük? Tabi ufakları da var ama neden çok büyükleri var? Onlar ne kadar sürede evrimleşti, süreleri nasıl yetti o kadar kocaman hayvan için?




  • 
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.