Şimdi Ara

Evlenmek zorunda kaldım. (13. Part - Final)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.122
Cevap
243
Favori
54.599
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
33 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kimseye anlatamadım, kimse dinlemedi çünkü.

    Herşey bundan 8 ay önce başladı. Henüz üniversite 1. sınıf öğrencisiydim. Sevgiliden yeni ayrılmışız yeni manita arayışları içersindeyiz, keşke hiç bulaşmasaydım bu karı kız işine..
    Herneyse, ilkbahar mevsimindeyiz, havalarda ısınmaya başlıyor. Kanımız kaynıyor tabi bizimde. Bigün herzamanki gibi boş gelsinde ayakta kalmayayım mantığıyla 15-20 dakika beklediğim boş 500T geldi durağa. Edirnekapıya kadar bi arkadaşla beraber gidiyoruz, aramız çok iyidir kendisiyle. Otobüse geçtik, akşam üzeri olduğu için güneş 4. Levente kadar soldan vuruyor diye sağ taraftaki çift kişilik boş yere oturduk. Gözleri diktik dışarıyı izleye izleye gidiyoruz.

    Tam emin değilim ama sanırım 3-4 durak sonraydı. 2 liseli kız bindi otobüse. "Etek giymeyi unutmuşlar" diye arkadaşa takıldıydım, çünkü etek diye bi bez parçası bağlamışlar sadece. Üniversitede bile o kadarına denk gelmemiştik. Neyse öyle bi iki süzdük işimize baktık sonra. Ama onlar bakmadılar işte...
    4. levente varmadan 10 dakika önce bunlar kapıya doğru ilerleyip direkten tutunmaya başladılar. Direkte tam beni sol yanımda kalıyor. Kız direkten tutunurken omzuma omzuma deydiriyor biyandan da. Ulan genç adamız yapma işte şunu, başına açacak belalarıda bilmiyosun ki..

    Bir oldu iki oldu derken bu kız otobüsün hareketlerine uyum sağlayarak deydirmeye devam ediyor. Bende çantayı yerden alıp kucağıma koydum artık. O 10 dakika ölüm gibi geçti, zor tuttum kendimi. Otobüs durakta durdu bunlar indiler. Kız tam inerken bi kağıt parçası bıraktı üzerime ve hemen indi.
    Kağıtta bi numara vardı, ve tahmin ettiğiniz gibi kızın numarasıydı. Kızlar inince bende arkadaşa anlattım, deminden beri deydirdi bana şimdi de numarasını verdi diye. Arkadaşta şakayla karışık dalga geçiyor, aslanım koçum yardır falan konuşuyor işte. Neyse ben kızın numarayı rehbere kaydettım whatsapp ı var mı bakmak için. Vardı malesef. Resminide koymuş, normalde o kadar güzel değildi ama fotoğrafta çok tatlı duruyodu.

    Neyse ben dayanamadım "selam" yazdım. Kızda çevrimiçiydi döndü hemen "selam" diyerek. Ne diyeceğimi bilemedim biraz saçmaladım orda, "gökten bi numara geldi, melek mi diye kontrol edeyim dedim:)" gibisinden baya bi saçmaladıydım, maksadım kızın tepkisini ölçmekti aynı zamanda. Kızda gülücüklü güzel bi cevap atınca dedim oldu bu iş. Herneyse öyle konuşuyoruz falan, dedi bana "yakından tanışalım, akşam beşiktaşta buluşalım mı". Ben baya bi şaşırdım ilk günden ne buluşması, bu kadar hızlı kız olur mu diye ama işime de geldiği için kabul ettim ve akşam gittim. Gitmeseydim keşke..
    Kız milleti aynıymış onu anladım çünkü 15-20 dakika beklemiştim onu orada. Ne bekliyosun ki, git evine. Neyse işte, 15-20 dakika sonra kız geldi. Kısacık kot şortlardan giymişti, havada akşam olduğu için serindi, "ulan üşümüyo musun be, benim kot pantalonla bi tarafım donuyo" diye geçirdim içimden ama kızın hiç üşüyomuş gibi bi hali yoktu. Ben ilk başlarda pek konuşamadım çekindim, ama kız sanki 10 yıllık arkadaşıymışım gibi muamelede bulunuyordu bana. Biraz değişik gelsede iyi olmuştu aslında, çünkü içimdeki yabancılık hissi kayboluyordu. Kaybolmasaydın be...

    O akşam görüştükten 1 saat sonra öyle bi hale gelmiştik ki, görseniz sanki uzun zamandır birbirini tanıyan, seven sevgililer gibiyiz. Kız çok cesurdu, hiç çekinmeden elimi tutabiliyodu, şakayla karışık öpmeye bile başlamıştı. O yapınca bende aynısını yapıyordum tabi ondan güç alarak. O akşam gelecekte neler olacağını bilmediğim için hayatımın en iyi akşamlarından biriydi. Ama şimdi düşününce en kötüsüydü...

    Beşiktaşta buluştuk, napalım napalım derken bebeğe doğru yürümeye başladık. O ara işte baya samimi olduk. Sonra kahve ısmarlama teklifinde bulundu starbucksta. Yürüncek daha çok mesafemiz olduğu için otobüse atladık öyle gittik. Starbuckstan kahveleri aldık, alt kata inip denize sıfır masaya oturduk. Ben çıkardım yaktım bi sigara, kahveyle iyi gider diye. Ben çıkarınca kızda çantasından çıkardı bi marlboro light, onu içmeye başladı. Dedim "sigara yakışmıyor sana niye içiyosun ki", yok işte dertliydim efkarlıydım başladım falan filan söylediği palavraları söyledi. "E sende içiyosun nolacak ki" dedi. Dedim orda "sigara bazı erkeklere yakışır bazılarına yakışmaz, ama şu ana kadar sigaranın eline yakıştığını gören hiç bi kız görmedim. hele senin gibi güzel bir kıza hiç mi hiç yakışmıyor, güzelliğini böyle şeylerle pisletme" dedim. Ben öyle diyince kız ya utandığından yada haklı bulduğundan sigarasını söndürdü. Hani o sigarayıda yarısında söndürünce içim gitmedi değil. Neyse sonra bu bana yaklaşmaya başladı ve kafasını göğsüme dayadı. Ben alışsamda hala şaşkınlık içerisindeyim daha tam anlamıyla tanımadığım bir kızla nasıl böyle şeyler yaşıyorum diye. Hoşuma gidiyordu, mutluydum, beni üzecek hiç birşey yoktu o an. Bende karşılık verdim ve saçlarını okşamaya başladım. O şekilde oturmaya devam ederek muhabbet etmeye başladık, birbirimizin özel hayatlarını sorguladık. Kız elimi tutmaya başlamıştı ve kendi yüzünde ge Muhtemelen 1 saat öyle oturarak konuştuk, ve ben konuştukça onu sevmeye başladım. Gönül ota konacağına b*ka kondu..
    Biraz daha oturduktan sonra saatin geç olduğunu farkettim ve kızı evine bırakma teklifinde bulundum. Nerede oturduğunu öğrendim ve en yakın duraktan otobüse atlayarak başımı belaya sokan o lanet yere gittik..

    Kızı kapısının önüne kadar bıraktım, bi yandan kızdan hoşlanıyordum, bi yandan da daha ilk günden bi erkeği kapısına getiren kızdan bana hayır gelmez diye kendimi uzak tutmak istiyordum. Çok arada kalmıştım. Kızı kapısında bıraktığımda saat 11 civarıydı, o an tek derdim son otobüsleri kaçırmamaktı. Kız teşekkür etmeye başladı, çok eğlendiğini, benimle tekrar ve sık sık görüşmek istediğini söyledi. Sonra kulağına bişey diyeceğim diyip kulağıma yaklaşırken, dudağımdan öpüp koşarak apartmana girdi. Bende yüzümde şapşal bi gülümsemeyle durağa doğru yürümeye başladım. Derken telefon çaldı. Sürekli pili biten telefonun o akşam pilinin bitmeyeceği tuttu ve çaldı...

    Arayan kızdı, daha yanından yeni ayrıldım ne oldu acaba diye düşünerek telefonu açtım ve "Ahmeettttt, yardım ett, evde kocaman bi böcek var" diye çığlık ata ata konuşmaya başladı. Bende hemen geri yürümeye başladım ve telefondan onu sakinleştirmeye çalıştım. Bana eve gelip yardımcı olmasını istediğini söyledi, bende "gece bu vakitte ailen yanlış anlar seni zor duruma sokmayayım" dedim, "evde kimse yok, şehir dışındalar sabaha kadar ben duramam bu böcekle bu evde koşş" diye ikna ederek eve çıkarttı beni. Eve çıktığımda, karşılaştığım manzara beni şok etti. Çünkü kız yarı giyinik bi halde kapıyı bana açarak, hemen arkamdan kapattı ve gülümseyerek hoşgeldin dedi. Benim jeton düşmedi şaşkınlıktan ve böcek nerede diye gevelerken kız beni odasına götürdü. Ben hayatımda hiç böyle bişey yaşamamıştım, ne olduğunun farkında değildim. LAN DAHA KIZLA BUGÜN TANIŞMIŞIM BU NEYİN KAFASIYDI! Gözlerim evin içini süzüyordu sürekli şüpheli bişey var mı, birisi varmı diye. Ama normal bildiğimiz bi evdi, ve sadece ikimiz vardık. Ben artık olayın akışına bıraktım kendimi, en fazla kızla bidaha görüşmem olur biter diye düşünüyordum o an. Ama o gece beraber olduk, ve beni gerçekten çok memnun etti. Zaten ufaktan hoşlanmaya başlıyordum, beni doruklara çıkarmasıyla gözümde daha ayrı bi yere sahip oldu. Ama ben o akşam hazırlıksız yakalanmıştım işte...


    --------- 2. Part ---------


    Hayatımdaki ilk cinsel ilişkiye böyle girmek istemezdim. Bekaret benim için önemliydi, çünkü evlenmek isteyeceğim kişininde bakire olmasını isterdim. Ben o akşam iradeli davranamayıp nefsime kapılarak bu günahı işlemiştim ve cezasıda başıma gelecek olan o olaylardı.
    Size biraz kendimden ve ailemden bahsedeyim. Ailem dinine bağlı, islamı yaşayan bi ailedir. Anne ve baba tarafınında ailesi öyledir. Bende küçüklüğümden beri islam dini ile büyüdüm. Belki ailem gibi dinimi yaşayamadım ama günahlardan kaçmaya çalıştım. Dedelerimin ikiside saygı duyulan, alim denebilir kişilerdir. Ben ailemden çok dedelerimden çekinirdim. Bi günah işlediğimde sanki ne yaptığımı bilirlerdi. Fakat o akşam, öyle bir durumla karşılaşınca beynim durdu, ne ailemmiş ne günahmış hiçbiri aklıma bile gelmeden o geceyi geçirdim. Yaptığım şeyin farkına sabah varmıştım, içimde biraz pişmanlık olsada yılların verdiği bi rahatlama vardı. Hani playstation 1'den ps3'e geçmek gibi bişey olmuştu. İşlediğim günahın bilincindeydim aynı zamanda, ve muhtemelen yaşadıklarım bundan başıma gelmişti. Kendimce inkar etmeye çalışsamda ben bunları haketmiştim sanırım.

    Sabah uyandığımda mutluydum. O gün ikimizde okulları boşvermiştik, yaşadığımız geceden sonra kendimi ona biraz daha yakın hissetmiştim ve tüm günü onunla geçirmek istemiştim, onunda istediği gibi.
    Güzel bir kahvaltıyla günümüze başladık. Ailesini sormaya fırsatım olmamıştı, kahvaltıdan sonra ailesini sormaya başladım. Babası ve annesi ayrılarmış, kız babasıyla yaşıyor ve kızın hayatına hiç karışmıyor. Sadece masraflarını karşılıyor, aynı evde yaşayan iki yabancılar. Her kızda bi baba hayranlığı olur, ama babasını sevdiğine bile emin değilim. Kızın anneside anadolu yakasında küçük kız kardeşi ile beraber yaşıyormuş. Boşandıklarında hakim küçük kızın annesine daha çok ihtiyacı var diye ufak kızı annesine, bizimkinide babasına vermiş. Yine annesiyle sık sık görüşüyormuş. Babasını pek sevmediği halde babasıyla yaşamak daha işine geliyordu, çünkü babası karışmıyormuş ona pek. Benim büyüdüğüm aile yapısından tamamen farklı bir yaşamdı onunkisi. Ama yaşam biçiminden onu suçlayamazdı hiç kimse, bir baba olarak kızını gözetmesi onun göreviydi ve babalık görevini yerine getirmemişti. Ben bunları içimden düşünüyordum o anlattıkça, düşüncelerimi ona söyleyip üzmek istemedim.

    Kendi ailesini anlattıktan sonra haliyle benim ailemi sormaya başladı o da, gerçekten merak ettiği gözlerinden belli oluyordu. Meraklı gözlere baktıkça anlattım bende. Daha doğrusu anlatılcak pek bişeyde yoktu, normal bi aileydik biz. Genel itibariyle anlatıp merakını gidermiştim sadece. Bilgisayar mühendisliği okuduğum için laf ordan açıldı, bilgisayarla arası iyi olmadığı halde merak ettiği şeyleri sordu, bende elimden geldiğince cevapladım. Yine bir klasik yaşandı o an ve "face hackleyebiliyor musun" diye sordu, bu soruyu duymaktan gına gelmişti artık. Hackerlığın çok daha ayrı bişey olduğunu anlattım en kısa şekilde ve "hem napıcaksın ki kimi hackliceksin" diye sormadan da edemedim. Bikaç sinir olduğum kız var okuldan diye bahane uydursada en sonunda asıl niyetini öğrendim. Cevabı en baştan belliydi zaten, eski sevgilisi. Daha ilk günlerden eski sevgili muhabbetlerine girince biraz moralim bozulmadı değil, ama belli etmek istemedim ve dalgaya vurdum bende. "Napacaksın hackleyip, bırak işine baksın" dedim. "Yok işte beni hala seviyor, sürekli faceten arkadaşlık isteği atıyor, dürtüyor, rahat bırakmıyor" dedi. "İş öyleyse durum başka, hacker arkadaşlarım var yani" diyip sinsi bi gülümseme attım. Ve kendisine bu işi halledeceğim konusunda söz vererek konuyu kapattık.

    O gün saatlerce evde oturduk, kimi zaman muhabbet ettik, kimi zaman şımardık, yastık savaşı yaptık. Gecenin verdiği cesaretle artık daha rahattım kendisine karşı. İstediğim zaman kollarından tutup kendime çekerek öpebiliyordum ki öpücüklerimde karşılıksız kalmıyordu. Bi kızla ilk defa bu kadar yakın olabilmiştim, geçirdiğim her saniyeden zevk alıyordum. Belki de ben onu değil, geçirdiğim güzel zamanlardan hoşlanıyordum. Ya da onun bana güzel zaman geçirtmesinden. İkisi arasında kalsamda amaann diyip bi öpücük daha konduruyordum yanağına.

    Akşam dışarı çıktık yemek yemeye, dün geceki buluşma içim yanıma biraz fazla para almıştım. O yüzden yemek yerken hesap işi takılmadı kafama. Güzel bi yemek yedik, yemek sonrası vazgeçilmezim olan çayıda civarın lüks bir kafesinde içtik. Hava kararmaya başlamıştı, "bi günlük güzel kaçamağı tadında bırakalım zaten babanda sabah gelecekmiş, yarın okullarımızda var akşam biraz dinlenelim" diyerek toparlanmaya başladım. Kızda yorgun olmuş olacakki onayladı ve bi dahaki buluşma için söz almayıda ihmal etmedi tabiki. Onu eve bıraktıktan sonra dudaklarından kısmetimi almayı da unutmadım. O akşam evde güzel ve rahat bi uyku çektim, ama kafam düşüncelerle doluydu..

    Ertesi gün üniversiteye gittiğimde arkadaşlarım sormaya başladı neredeydin, niye gelmedin diye. Telefonum sessizde olduğu için ve telefona ayıracak zamanım olmadığı için hiçbirşeyden haberleri yoktu onlarında. Herkese anlatmak istemediğimden dolayı uydurdum bişeyler. Yakın arkadaşlarımı çektim kenara dedim gelin bi sigara içelim bahçede, daha anlatacaklarım var.
    İndik bahçeye, çayımızıda aldık oturduk bi banka. Benim ağzım gözüm oynuyor tabi, abilik taslıyorum bunlara gelinde adam görün diye yaptığım şeyden gurur duyarak bunlara anlattım. Bunlar ilk başta inanmasalarda sonunda inandılar. Tabi şakalaşmalar, gülmeler falan aldı başını gidiyor. Bende bi özgüven patlaması oldu kızın sayesinde.

    Arkadaşlarımı anlatayım size birazda. Otobüs arkadaşımı biliyorsunuz zaten, kafalarımız aynıdır kendisiyle o yüzden aramızda baya iyidir. Adı mustafa, fakat biz ona mustafdört deriz. Nereden çıktı derseniz, cs atarken nickini Mustaf4 olarak yazardı bizde kendisine mustafdört diye takılırken alışkanlık olmuş artık. Kendisi hem yakın arkadaşım hemde yol arkadaşım olduğu otobüsteyken sürekli muhabbet ederiz. Haliyle birbirimizin herşeyini biliyoruz. O yüzden yediğim her haltı bilir kendisi.
    Diğer arkadaşım ise oğuz. Şimdi bu çocuğu size nasıl tarif etsem bilmiyorum. Her sınıfta bi gevşek biri vardır ya, bu onlardan işte. Okulun ilk günü tanıştık kendisiyle, ordan arkadaşlığımız aldı başını gitti. Hani kendisini tanımasam sinir olurdum, ama şimdi çocuğu tanıyıncada nasıl biri olduğunu bilince iyi çocuk, güldürüyor işte bizi falan diyorsun. Her ne kadar gevşek olsada, bize yamuk yapmayacak biri olduğunu bildiğimiz için güveniriz kendisine aynı zamanda. Mustafa ve oğuz en yakın arkadaşlarımdır, üçümüz beraber takılırız sürekli. Size onları anlattım çünkü onlarında bu hikayede yerleri var.

    Kızın eski sevgilisinin faceini hackleyecektim. Aradan biraz zaman geçince kızın hatırlatmasıyla hatırladım, o kadar olaydan sonra kafamda ona yer kalmamış hiç sanırım. Neyse, her sınıfta olur mu bilmem ama sınıfımızda bi çocuk vardı atacan diye. Çocuk bütün derslerde öne oturur, dersini dinler, notunu alır, tenefüste kimseyle konuşmaz leptobunu açar bişeylerle uğraşır. Bazen bakmışın bir anda ortadan kaybolmuş, sonra bi bakmışın sırada oturuyor yine. Bu atacan da öyle değişik biriydi işte. Ve bilirsiniz bu tarz tipler bilgisayarın her haltını bilirler. Filmlerde de çok olur bu tipler. Ben bu çocuğa hep acırdım tek takılıyor diye, aslında acımak değilde yani madem geliyosun şu üniversiteye, gelde biraz tadını çıkar. Arkadaşlarınla muhabbet et, bişeyler anlat, bişeyler dinle. Bu yüzden çocukla ara ara hep konuşmaya çalışmışımdır, o hep acırdım tek takılıyor diye, aslında acımak değilde yani madem geliyosun şu üniversiteye, gelde biraz tadını çıkar. Arkadaşlarınla muhabbet et, bişeyler anlat, bişeyler dinle. Bu yüzden çocukla ara ara hep konuşmaya çalışmışımdır, o hep acırdım tek takılıyor diye, aslında acımak değilde yani madem geliyosun şu üniversiteye, gelde biraz tadını çıkar. Arkadaşlarınla muhabbet et, bişeyler anlat, bişeyler dinle. Bu yüzden çocukla ara ara hep konuşmaya çalışmışımdır, o yüzden az buçuk muhabbetim var sayılır. Çocukla konuşmaya başladım yine nasılsın, nasıl gidiyor derken konuyu hackerlığa getirip bilip bilmediğini sordum ve beklediğim cevabı aldım, " az buçuk yaparım bişeyler" dedi. Bende başladım buna anlatmaya " bi çocuk var benim arkadaşıma bulaşmış, rahatsız ediyor, faceten sövüyormuş sürekli şunun hesabını bi patlatalım senle" dedim. Tamam akşam ben bakarım sen bana çocuğun linkini atarsın dedi, eyvallah dedim ayrıldım yanından. Akşam çocuğun linkini attım buna, cevap bekledim. O akşam bişey yazmadı, ertesi gün okulda gördüm gittim yanına sordum halledebildin mi diye. Çok pis bi gülümseme attı bana o an, " ayıpsın ahmet ben affetmem böyle şeyleri " diyerek gözümün önünde çocuğun faceine giriş yaptı. Valla o an çocuğu öpesim geldi, adamsın dedim bi çay ısmarladım kendisine, sonra hemen kıza yazdım " sen istersin de ben o çocuğun faceini hacklemem mi bee " diye. Kızda soru yağmuruna başladı ciddi misin, gerçekten mi, nasıl yaptın, kolay oldu mu falan sorup duruyor. Dedim " sen daha beni tanımamışın ", kızın gözünde yerimiz özel olsun istiyoruz tabi.

    O akşam kızla buluşmuştum zaten, telefondan giriş yapıp çocuğun facesine baktık beraber, dedim "yapacağımız 2 şey var ya çocuğun adından saçma sapan şeyler yazıp bütün kızlara sulanıp rezil edeceğiz, yada direk şifresini değiştirip hesabı devre dışı bırakacağız". Kız hiç düşünmedem "ahmet bırak uğraşmayalım şu hanzoyla, direk sil gitsin, başımızı ağrıtmasın" dedi. Benlikte bi sorun olmadığı için hesabı sildik.

    Eski sevgilisi bunların yan sınıfındanmış. Kızda lise son bu arada. Çocuğu hergün okulda görüyor. Arkadaşlarına falanda sürekli benden bahsedip, resimlerimizi gösteriyormuş. Haliyle bu çocuğun kulağınada gitmiş. Ayrıca face olayınıda benim yaptığımı anlamış sanırım, yada bana söylemedim dediği halde arkadaşlarına hava atmak için söyledi, çocuğunda haberi oldu bilmiyorum detayını.
    Ertesi günün akşamı evde yabancı dizi izlerken, yeni bölüme geçince azcık dolana kadar biraz face'e bakayım dedim ve bir mesaj gelmişti. Tanımadığım bir çocuktandı, bana sayıp sövmüş, tehtidler yardırmış. Olayın aslını anlamadım tabi ki başta, ama sonra çocuğun profiline bakınca okuduğu lisenin kızla aynı lise olduğunu farkettim..


    --------3. Part--------


    Çocuk lise son olmanın verdiği abilik tavrıyla saymış sövmüş. Belli ki kızın eski sevgilisi yazmış arkadaşının hesabından. Hani öyle kavga meraklısı birisi de değilim kavga olsunda gidelim dövelim diye, ama böyle bi durumda da kendimi ezdirmem. Dedim buna " lafını bil doğru konuş, karşında yaşıtların gibi liseli birisi yok. sıkıntın neyse insan gibi dile getir". Aradan yarım saat geçtikten sonra bi mesaj daha geldi sen kime bulaştığını bilmiyosun, pişman edicem seni, o kızdan uzak dur falan yine böyle bi kendinden emin bi şekilde hakaretler etti. Bende dayanamadım artık " klavye delikanlılığını bırak, adamsan çık karşıma" dedim. Bu da kabul etti, teke tek kapışacaktık ertesi akşam. Hayatımda ilk defa bi kavga için anlaşmıştım. Ne hallere düştük diye de içimden geçirsemde bi yandan da gidip çocuğu dövmek istiyordum. Aslında ben çabuk ve aşırı derecede sinirlenen bi insanımdır, sinirlenince karşımdaki insana dalmak isterim. Ama şimdi tanıdık birine sinirlenince vuramıyorsun, vursan bile ciddi bi darbe olmasın diye kendini tutuyosun. Ama bu sefer farklıydı, yıllardır içimde biriktirdiğim siniri bu eleman üzerinde boşaltacaktım. Sonuçta tanımadığım bi insandı ve istediğim şekilde vuracaktım, acımayacaktım. Bidaha kendisini görmem zaten diye düşünüyordum. Ama şöyle birşey daha vardı, biz teke tek sözleştik, fakat ben resimlerden anladığım kadarıyla ondan daha kalıplıydım. Kendinden kalıplı birisine tek dalmaya pek cesaret edemezdi, etse bile boş gelmezdi diye düşünerek bende kendimi garantiye almak istedim ve mustafayla oğuza anlattım olanları. Dedim " durum böyle böyle, sizde geleceksiniz benle ama uzak biyerde oturun izleyin sadece, eğer başkaları gelirse sizde gelirsiniz, veya bıçak falan çıkarırsa duruma göre müdahele edersiniz, onun haricinde sakın karışmayın" dedim, onlarda kabul ettiler.
    Yaptığım şey çok çocukcaydı, ama kendimce olan sebeplerimle bu düşünceyi kafamdan atarak ertesi akşam kavga edeceğimiz yere gittim.

    Zeytinburnu sahilindeydik, güneş tam batmak üzereydi, hava kızıla yakındı. Uzaklarda bikaç balık tutan adamlardan başka kimse yoktu. Arkadaşlarımda uzakta bi yerde oturup hem beni gözetliyorlardı, hemde muhabbet ediyorlardı. Bende oturdum çocuğun gelmesini bekledim. Tam bi sigara yakmıştım ki arkamdan bi ses geldi " yumalacak olan ağzınla son sigaranın keyfini çıkarıyosun demek ". Hemen arkama döndüm ve sert bi bakış atarak kes lan dedim. Etrafa hızlıca bi göz gezdirdim, çocuk tek gelmiş gibi duruyordu. Birbirimize pis pis bakmaya başladık, aramızda fazla mesafe yoktu. İlk kim vuracak diye bekliyorduk. Çocuk bi yumruk savurdu bana, engellemek istesemde kafama geldi yumruk. Sonra ben sol kolumla çocuğun boynunu yakalayıp kıstırdım, indirdim kafasını aşşa, alttan alttan yumruk geçirmeye başladım. Kurtulmaya çalışsada kurtulamadı, çelme takıp yere düşürdüm ve tam üstüne çıkıyordum ki arkadan beni çekip yere yatırdılar. Baktım çocuk haricinde 5 kişi bana bakıyor. Bunlar nerden geldi lan demeye kalmadan çocuk beni tekmelemeye başladı. Diğerleride ona uyarak tekme atmaya başladılar ve benim tek yapabildiğim kafamı kollarımın arasında korumaktı. Oğuzla mustafa uzakta beklediklerinden olacak ki gelmeleri biraz sürmüştü. Oğuz değişik bi çocuktu demiştim, onun nasıl kavga ettiğini hiç görmemiştim. " LAAAAAANNNNN " diye bağırarak biri geliyordu, çocuklarda bana vurmayı kesmişlerdi ve bağıran kişiye bakıyorlardı, oğuza. Oğuz deli gibi koşarak yanıma geldi, arkasından mustafada geldi ve herkes birbirine girdi o an. O kadar darbe almama rağmen pek bi acı hissetmiyordum, bende hemen yerden kalkarak aralarına daldım. Valla o an kim olduğunu umursamadan önüme gelene vurdum, darbe aldım. Herkes iç içe sayılırdı zaten, kimin kime vurduğu belli olmuyordu, herkes birbirine girişiyordu. Oğuz bi çocuğun hayalarına tekme attı, ama ben acıdım çocuğa. Eleman yere yığılınca 2 kişi oğuza yöneldi, bense benim elemanı tuttum, kendime çekip burnuna kafayı yapıştırdım. Çocuk yere yığıldı ama benimde kafam gitti, ilk defa kafa atmıştım. Bu elemanın işini halledince 4 e 3 kalmıştık. Yine birbirimize vurmaya devam ederken uzaktaki balıkçılar görmüş olacakki yanımıza gelmişler, bizi ayırdılar tabi hemen. Utanmıyo musunuz kocaman adamlarsınız diye konuşup nasihatlara başladılar, sanki kendileri hayatlarında hiç kavga etmemiş gibi. Neyse balıkçıların gelmesiyle kavga durmuştu. Kavga bitmese de biz kazanmış sayılırdık, "bi daha bana veya kıza bulaşmaya çalışırsanız yemin ediyorum bugünkünden beter ederim" dedim ve oğuzla mustafayı kollarından çekip yürümeye başladım.

    Benim burnum kanıyordu, mustafanın da dudağı patlamıştı. Oğuzunsa görünürde bişeyi yoktu. Yakınlarda gidebileceğimiz bi büfe, veya lavaboda göremedik. Otobüs durağına doğru yürümeye devam ettik. Kavga sonrası genel bi muhabbet oldu aramızda yok işte ben şuna şöyle böyle vurdum, ben onu böyle dövdüm falan. Herkes cüneyt arkına dönüştü birden. Ama haklarını vermek lazım, iyi dövüştüler. Otobüse bindik, şansımıza da boş otobüs gelmişti, şoförün ve yolcuların bakışlarına maruz kalarak geçtik oturduk yerimize. Oturduktan 5 dakika sonra acılarımız ortaya çıkmaya başladı. Adrenalinden olsa gerek kavga anında pek bişey hissetmemiştik. Yediğim her tekmenin, yumruğun acısını hissediyordum. Yarım saat sonra otobüsten inmek için kalktığımızda ayakta zor duruyordum neredeyse, sonuçta en çok dayağıda ben yemiştim. Bu şekilde eve gidemeyeceğim için yakındaki bi cafeye geçtik. Elimizi yüzümüzü yıkayıp biraz kendimize geldik. O cafede saatlerce oturup, yorgunluğumuzun geçmesini bekleyip kavgayı konuşmuştuk. Kafama takılan tek şey o elemanların nereden çıktığıydı. Mustafaya sordum " etraf bomboştu bu elemanlar birden nereden çıktılar" diye. Zeytiburnu sahilinde denizin dibinde koca koca taşlar var, balıkçılar falan o taşların üstünde balık tutar genelde. Sahil kısmı daha yüksektedir oraya göre. Bu elemanlarda ya önceden oraya saklanıp kavgayı beklemişler yada ilerden taşlık alana inip bizim oradan çıkmışlar sanırım, detayını bilmiyoruz. Bu mesele de burada kapanmış oldu, çünkü o günden sonra çocuktan hep bi mesaj daha bekledim intikamlarını almak isterler diye, mesaj falan gelmedi ama. Belkide onlar kendilerini yendi, bizi kaçtılar diye düşünmüş olabilirler ufak bi ihtimal olsada. O akşam yatağa yattığımda kendimi çok sakin hissediyordum, deşarj olmuş gibiydim. Ağrılarımın ve yorgunluğumun üzerine güzel bir uyku çekmek istiyordum fakat istemesem de aklımdan ufaktan ufağa geçiyordu, bi kız için değer mi bunları yaptığıma..


    --------4. Part--------


    İçimde bazen kötü bir his oluşuyordu bu kız hakkında, galiba yanlış yapıyorum diye düşünüyordum. Bi taraftan da ilişkimiz sorunsuz gidiyor diye bozmayayım diyordum. Aslında bakarsanız, eski sevgilimden sonra ilk çıktığım kız olduğu için sürekli bi eskisiyle kıyaslama, onun yerine koymaya çalışma oluyordu, eskisini onda görmeye çalışıyordum bazense. Eski sevgilimle yaptığımız şeyleri onunla yapmaya çalışıyordum, eski sevgilime nasıl davranıyorsam onada öyle davranıyordum. Onu kendisi olarak sevmeye çalışsamda, hep eskisinin bıraktığı boşluk bunu engelliyordu. Eski sevgilim hakkında hiç konuşmadığımız için bunu kendisi farkedemedi muhtemelen. Yaşadığım ciddi ilişkiden haberi yoktu, sıradan bi ilişki sanıyordu. Yanılıyordu..
    Hayatımın değişimde başrol oynayan ikinci kadınla tanıştırayım sizi, eski sevgilim elif.

    Elifle liseye giderken tanışmıştık. Ondan önce çok fazla kızla çıkmıştım ama hiç birine ısınamayıp konuşmamıştım fazla. Ama elifle tanıştığım günden sonra hayat benim için anlam kazanmıştı. Yaşamak daha da bi güzel olmuştu. Belki de ilk aşkı onunla yaşamıştım ben. İkimizde birbirimizi deliler gibi sevdik, hatta o kadar sevdik ki kendimizden bile kıskanmaya başlamıştık. 2 sene kadar süren bi ilişkimiz olmuştu. Acısıyla tatlısıyla 2 sene geçirmiştim kendisiyle. Bana sevmeyi, sevilmeyi, kıskanmayı, kıskanılmayı, değer vermeyi öğreten ilk kişiydi kendisi. Ama 2 sene boyunca birbirini tanıyan 2 insana dönüştürmüştü zaman bizi. Gün geçtikçe sevgimiz alışkanlığa dönmüş, birbirimizin kıymetini anlamamaya başlamıştık. Ve böylesi zamanlarda en ufak bir tartışma bile çekilmeyecek kadar büyük bir sorun olarak görülüyordu. İçimizde hala sevgi olsa da böyle devam ederek birbirimizi üzmeyelim, kötü anılarla hatırlanacağımıza güzel anılarla hatırlayalım birbirimizi dedik ve anlaşarak ayrılmıştık.

    Ciddi ilişkiden çıkanlar bilir. İlk zamanlar çok rahat geçer, " ohh be dünya varmış " dersiniz, özgürlüğünüzün tadını çıkarmaya çalışırsınız. Size karışan eden yoktur. Bi süre böyle güzel geçer. Ardından yavaş yavaş onu özlemeye başlarsınız. 2 senedir sizinle olan insan şimdi yoktur. Sizin herşeyinizi paylaştığınız, canınız sıkıldığında sizle eğlenen, üzgünken neşelendiren insan artık bir yabancı olmuştur. Bu evre böyledir. Ben yeni sevgilimle de tam özgürlüğümün tadını çıkardığım zamanlarda tanışmıştım. Öyle bir fırsatta kaçırılacak gibi olmayınca olaya kaptırmıştık kendimizi. İlk evreyi başarılı bi şekilde tamamlayınca sıra ikinci evre olan özleme aşamasına gelmişti. Yanımda yeni sevgilim varken, eskisini özler olmuştum. Onun yerine koymaya çalışıyordum, oymuş gibi görmeye çalışıyordum. İçimdeki özlem her geçen gün artıyordu. Geçmesi umuduyla ilişkiyi bitirmeden devam ediyordum bende. Kendime 2 hafta süre tanımıştım. Eğer bu 2 haftadan sonra ben hala eski sevgilimi özlüyorsam, hislerimde en ufak bi değişme olmadıysa, ayrılacaktım. Çünkü yapılması gereken buydu.

    Bu fikirler hep uyumadan önce gelirdi aklıma, bu sayede eski sevgili rüyalarıma girmeye bile başlamıştı. Artık rüyalarda da rahat yoktu, fakat onu görebildiğim tek yerse rüyalarımdı artık.
    Kendime söz verdim, bu 2 hafta boyunca eskisini düşünmemek için kendimi zorlayacaktım, ve sabah uyandığımda kendime tanıdığım 2 haftalık sürenin ilk günüydü.


    -------5. Part-------


    Arkadaşlarımla daha yakından tanıştırmaya karar vermiştim onu. Kendisine de söylediğimde arkadaşlarımla tanışmayı istediğini, kim olduklarını merak ettiğini söyleyerek isteğini belirtti. Arkadaşlarıma söylediğimde onlar için hava hoştu, zaten neredeyse hergün dersten çıkınca beraber otururduk biyerlerde, yanımızda bi kişi daha olacaktı o kadar. Kız akşam müsait olduğunu söyledi, dersten sonra hep gittiğimiz cafeye gittim, 1 saat sonra kızda geldi. Ufak bi tanışma faslından sonra biz kendi aramızda konuşmaya başladık. Oğuzun kulağı bizde olsa gerek, sürekli lafımıza atlayıp duruyordu. Birde her zaman yaptığı o soğuk esprileri de hiç çekinmeden yapmaya devam ediyordu. Biz alışkındık tabii, kızın alışmasıda uzun sürmemişti. Kız mustafayı hatırladığını söyledi, "tanıştığımız ilk gün otobüste yanında oturan çocuk değil mi" diye sorarak onayladı. Mustafayı yabancı aktörlerden birisine benzetti, ordan konuşmaya başladılar bunlar. Bende oğuzla konuşuyorum, "olm bari kızın yanında yapma la şu esprileri" diyerek takılıyordum kendisine. Kafede kız geldikten sonra 2 saat daha oturduk sonra ertesi güne ödevimizin olduğunu hatırlatan bi mesaj gelince arkadaştan, ufaktan kalkmaya başladık. Arkadaşlarımla tanışma faslı güzel geçmişti, arkadaşlarım kızı sevmişti, tabi kızda arkadaşlarımı sevmişti. Hatta mustafa kızla muhabbetini arttırmıştı, "güzel arkadaşın varsa bi tanede bize ayarla" diye yalnızlığını vurgulamayıda unutmadı. Kızda şakayla karışık " sen benim arkadaşlarım için çok iyisin boşver onları" gibisinden konuyu değiştirmişti.

    Akşam evde ödevi yaparken bi yandan da kızla mesajlaşıyordum. Başka kızlarla yapacağı dedikoduları benle yapıyordu, arkadaşlarım hakkında merak edipte soramadıklarını bana soruyordu sürekli. Muhabbetlerini sevdiğini, ara sıra da olsa görüşmek istediğinide söyledi. " Sen benim arkadaşlarımla tanıştın, sıra bende, en kısa zamanda bende senin arkadaşların tanışayım " diyerek onun arkadaşlarıyla bi buluşma ayarlattım. " İstersen mustafayıda çağırayım, belki birini beğenir " diye takıldım kendisine, " istersen çağır ama ben çöpçatanlık yapamam malesef " demişti, ben olsun olsun diye geçiştirerek mustafayıda çağırmıştım.

    2 veya 3 gün sonra onun arkadaşlarıyla güzel bi mekanda buluşmuştuk. Kızlar bizim gibi, çay olsun bana yeter kafasında olmadıkları için nereye gideceklerini de iyi biliyorlar tabi. Mekan baya iyiydi, fiyatlarda uçuktu tabi. Şimdi öyle bi ortamda erkek olarak hesabı biz mi çekelim yoksa ortaklaşa mı ödeyelim diye mustafaya danıştım, çünkü biz ödesek iyi giricek bize. Bizimde belli bi bütçemiz var kendimize göre. Mustafa biraz cimridir, " hacı ben söylerim valla alman usulü yapalım diye, tanımadığım kızlara paramı mı yedircem " diyerek bir kez daha kendini kanıtlamıştı. Neyse, mekana ilk geldiğimizde bu sefer geç gelen taraf bizdik, onlar oturmuşlar muhabbetlerine başlamışlar, kendi aralarında kaynatıyorlardı. 3 arkadaşını getirmişti yanında, valla ne yalan söyliyim üçüde güzeldi. Mustafa geldiğine baya memnun kalmıştı, tipinden de belli oluyordu.

    Kızlarla tanıştık, hepsininde gözleri benim üzerimdeydi, sanki kızı istemeye gelmişiz gibi alıcı göcüyle baktılar hepsi, galiba kızlardan da onayı almıştım çünkü benimkine bakarak gülümsüyorlardı ara ara. Mustafa, kızların çok olmasından olacak çekinmişti baya, başlarda pek konuşamadı. Telefonu açmış birisiyle mesajlaşıyor, ekrana baktım ana menüde geziniyor sadece, dedim " napıyon olm sana 3 tane güzel kız bulduk, sen amele gibi telefonla uğraşıyosun, kaldır kafanı önüne bak, çocuk gibi oturma kenarda ". Sonra mustafa üzerinden konuşarak mustafayıda sohbete kattım, fazla zaman geçmeden çekingenliğini üzerinden atarak konuşmaya başladı o da.

    Sevgilim kötü bakışlarına maruz kaldığım için kızlarla pek konuşamamıştım aslında, arkadaşlarından kıskanıyordu beni. Bende fazla üstüne gitmedim, kendisiyle konuştum sürekli. Mustafa da kızlarla sohbet ediyordu. Kızlar yavaştan toparlanmaya başlamıştı, başka zaman yine görüşelim diye mustafa ve benden söz aldılar. Hesap istendi. Mustafa hemen hesaba atıldı, " bugünlük benden olsun, bidaha ki sefere de ben sizin bi kahvenizi içerim " dedi. Mustafayı böyle görünce harbidende şaşırdım yani, bizim mustafa hesabı ödüyordu vay be.. Kızlar ilk başta itiraz etse de mustafa zaten halletmişti hesabı. Dışarı çıktık, kızlar beraber gitmek istediklerini söylediler, bizde vedalaştık mustafayla beraber geri döndük. Yolda dedim buna " hayırdır lan güzel kızları görünce salyaların akmaya başladı, hemen hesaba atladın bide artislik yapıcam diye". Buda dedi " kanka sorma ya karizmayı çizdirmeyelim diye yaptıkta iyi girdi, sen bana biraz ateşlede beraber ödemiş olalım". " Yok kardeşim sen kaşındın, madem yaptın bi artislik çek bakalım cezasını" diyerek cebimden 10 kuruş çıkarıp uzattım, sakız alırım diye hemen ona da atladı zaten.

    Akşam yine kızla mesajlaşıyoruz, " ee arkadaşlarından onay geldi mi " dedim, " geldi geldi çok yakışıyomuşuz birbirimize, biz ayrılmamalıymışız asla " dedi. " Hmm tamam bakarız ya duruma göre " diye takıldım kendisine, tabi sonrasında saatlerce trip yemiştim. " Mustafaya söyleme ama gülçin mustafanın numarasını istemişti, mustafayı üzer o şimdi, o yüzden söyleme diyorum, bugün mustafayı sever, yarın başkasını. seninde haberin olsun diye söylüyorum" dedi. " Madem öyle diyosun, söylemeyiz o zaman" dedim.

    Kendime verdiğim sürenin ilk haftası dolmuştu. Kızla güzel gidiyordu herşey, ona karşı kötü birşeyim yoktu içimde. Ama içimdeki eski sevgili özlemi yine devam ediyordu. O duyguyu bastırmaya çalışsamda bastıramıyordum. Kimseye de bahsetmemiştim bundan, kim ne dicekte bi faydası olacaktı ki sanki. Kendi içimde çözmem gereken bir problemdi bu. Bende çözmek için uğraşıyordum. Kolay değildi, hemde hiç kolay değildi. Burnum almak istediği kokuyu alamıyordu, ellerim gitmek istediği yere gidemiyordu, gözlerim görmek istediğini göremiyordu. Durumum pek iç açıcı gözükmüyordu ama kendime tanıdığım zamanın son haftasında belki geçer umuduyla 1 hafta daha öyle devam etmeye karar verdim.


    -------6. Part--------


    Son haftamızda neredeyse hergün buluştuk, görüştük. Onunla daha fazla zaman geçirirsem belki hislerimi değiştirebilirim diye düşünmüştüm. Ama sanki kendime verdiğim bi ceza gibiydi. Çoğu buluşmamızda mustafayla oğuzda benimle geliyordu. En azından onlar varken daha rahat hissediyordum kendimi, kızda muhabbetini ilerletmişti onlarla. Mustafayla sürekli şakalaşırlardı, oğuz pek yanaşmazdı ama. 1 haftayıda böyle attık, neredeyse her gece rüyamda eski sevgilimi görüyordum. Ya o benden kaçıyordu, yada beni görmemezlikten geliyordu. Rüyaları gördükçe aklım karışıyordu, aklım karıştıkça duygularım, hislerim değişiyordu, hislerim değiştikçe özlemim artıyordu, ve ben artık onsuzluğu dayanamıyordum.

    Oğuzunda ciddi bi ilişkisi vardı. Ne kadar laubali biri olsada nadiren bazı konularda ciddi konuşabileceğim birisidir. Onunda ciddi bi ilişkisi var, belki beni anlar diyerekten bi akşam aradım görüşelim dedim. Buluştuk biyerde, oturduk, biraz lafladıktan sonra ben buna mevzuyu açtım. Anlattım buna herşeyi, hislerimi, ne istediğimi. Dedim " sevmediğim birisiyle nasıl mutlu olamazsam, o kızda ben onu sevmezken kalbimde başkası varken o da mutlu olamaz, zaten biliyosun bizimkisi ciddi bişey değildi, aşırıya kaçmış olsakta eğlencesine bişeydi, ben böyle devam edemem, kızdan ayrılıcam " dedim. Oğuz beni dinlerken bi yandan da sigarasını içiyordu. Cümlemi bitirdiğim halde sigarasını içmeye devam etti hiçbişey söylemeden, son fırtıda çekip küllükte sigarayı iyice ezdikten sonra " bak kardeş, ben seni tanırım, sen bi kızla gönül eğlendirecek adam değildin, değilsinde. Yaptığın en baştan beri yanlış bişeydi, ama madem bi b*ka girmişin, bende bişey demedim keyfine bak diye. Bu saate kadar niye bekledin onuda anlamış değilim. Sen şimdi sevdiğin kıza dönmek istiyorsun, bunca haltı yedikten sonra o kız seni tekrar sever mi sanıyosun? olmayacak duaya amin demek olur seninkisi. Ben sana ayrılma demiyorum, ayrıl bitir şu ilişkiyi ne sana nede kıza bi faydası var zaten. Ama önemli olan ilişkini bitirmek değil, sen yine eskisini özliceksin, yine onunla olmak isticeksin. Olma ihtimali çok düşük, ya kızı yalanlarınla kandırıp yalan üzerine kurulmuş bi ilişkiye başlayacaksın, yada gerçeği anlatıp başlamadan bitirmiş olacaksın " dedi. Duymak istemediğim şeyleri söylemişti ama haklıydı. Eski sevgilim gerçekten dürüst, temiz bi insandı. Ve kirlenmiş beni kabul etmesi için hiç bi sebep yoktu. " Haklısın yapacak birşey kalmamış, en iyisi kızdan ayrılayım kendi hayal dünyamda yaşamaya devam edeyim " diyerek konuyu kapattım. Moral ibresi sıfıra düşmüştü.

    Ertesi gün kızla konuştum, dedim hazırlanda buluşalım. Sınavlarım var çalışmam lazım falan yaptıysada önemli bişey konuşucaz fazla tutmıcam zaten diye ikna ettim. Hazırlanıp çıktım dışarı. Her zamanki buluştuğumuz yerde, her zamanki masamıza oturduk. Kızın bişeyden haberi yok, neşeli neşeli geldi oturdu masaya daha oturup soluklanmadan anlatmaya başladı hemen bişeyler. Bense dinliyomuş gibi gözükerek kafamda cümleleri toparlamaya çalışıyordum. Fazla uzun sürmeden kız sordu " neyin var ahmet, bugün bi neşesizsin, noldu? ". Bende uzatmanın alemi yok, inceldiği yerden kopsun düşüncesiyle " bunu yüzüne karşı söylemek zor, hakkımda kötü düşüneceksin, belki benden nefret edeceksin, yada kafana bile takmayacaksın. Güzel günler geçirdik seninle, eğlendim, mutlu oldum ama şöyle dönüp arkama baktığımda sen benim için duygularımı paylaşabileceğim birisi değilde, sadece sevebileceğim bi arkadaşım gibiydin " dedim, daha cümlemi bitirmeden kız durumu anladı tabi hemen atladı " ahmet lütfen devamını getirme, onca yaşanmışlıktan sonra beni bırakamazsın" dedi. Ulan ilk günden yaramazlığı sen başlattın, sen kaşındın bide suçlusu benmişim gibi bana bunu diyosun. Dayanamadım bende " onca yaşanmışlık dediğin ne, hepsini sen istedin sen başlattın, ben sana bi istekte bulunmadım. Bende bitiriyorum işte, olmuyo böyle, ben seni sevemiyorum. Seni sevmeyen birisiyle mi devam edeceksin yoluna. Kendini seven birisini bul, benden iyilerini hakediyosun. Kendine iyi bak " diyerek kalktım masadan ve dışarı çıktım. Hayatımda ilk defa bi kızı böyle masada terkederek kalkmıştım. İçimde bi vicdan azabı vardı, insanları üzmeyi pek seven birisi değilimdir. Keşke başka yolu olsaydı ama her türlü üzülecekti zaten, biraz ağır konuşayım ki bana karşı içinde bişey kalmasın diye düşünerekten böyle konuşmuştum. Az ilerledikten sonra uzaktan cafenin içine baktım göz ucuyla. Hala masada oturuyordu. Cebimden bi dal sigara çıkarıp yaktım, başım öne eğik bi şekilde yoluma devam ettim.


    -------7. Part------


    Ayrılığımızın üzerinden 3-4 gün geçmişti. Ne bir mesaj atmıştı, ne de ulaşmaya çalışmıştı. Bu durumdan memnundum, böyle olmasını istiyordum çünkü. Artık sevdiğim tek bi insan vardı, o da benim için imkansızdı. Onun hayaliyle yaşamak zorundaydım, olanları bilse beni kabul etmezdi, yalan üzerine kurulu bir ilişkimizde olsun istemiyordum. Buna alışmak zorundaydım, beni tamamlayan insanı bulup kaybetmiştim, ve şimdi eksik olmanın verdiği acıyla yaşamak düşmüştü banada. Bu bile yaptıklarımın cezasını çekmem için yeterli bi cezaydı, ama yaşayacaklarımın sadece başlangıcıydı aslında.

    " Hiç bişey yapmadan pes eden insan, hiç bişeyi haketmeyen bi insandır " diye düşünürüm sürekli. İhtimaller beynimle sevişmeye başladı ve ben sonunda kararımı verdim. Yolun sonu gözükmese bile ne olursa olsun o yolun sonunu bulmak için elimden geleni yapacaktım. Ya bu yolda kaybolacaktım, yada yolun sonundaki mutlu hayata kavuşacaktım. Hiçbirşey yapmadan yenilgiyi kabul etmektense en azından savaşarak şansımı deneyecektim. İnsan hayatında bir kez aşık olur derler, ben o hakkımı bi kere harcamıştım, ve aşık olduğum insanı tekrar kazanmaya karar verdim, onu tekrar kazanmak için yapmayacağım hiçbirşey yoktu.

    Elifle 3 ay önce ayrılmıştık. 2 sene boyunca birbirini seven iki insan, bir gün bile konuşmadan duramayan iki insan 3 aydır ne görüşmüşlerdi ne de konuşmuşlardı. Artık kaybettiğimiz 3 ayın telafisini yapmanın zamanı gelmişti ve seven bir erkek olarakta iş başa düşmüştü. Ne yapacağımı bilemiyordum, zaten bu tür işlerde bi kıza ne denir, nasıl davranılır pek bilmem. Sanki onunla ilk defa tanışacakmışım gibi heyecanlıydım, hiçbir hata yapmak istemiyordum. Herşey güzel gitsin ve biz tekrar beraber olalım istiyordum. Bunun içinse çok dikkatli olmalıydım, söyleyeceğim en ufak bir kelime bile herşeyi değiştirebilirdi. Birden pat diye karşısına çıkamazdım, bir mesajla olacak bir işte değildi bu. Evet yapmam gerekeni biliyordum, eskidende yaptığım gibi ona bir mektup yazacaktım.

    Hislerimi, düşüncelerimi, isteklerimi ve gözyaşlarımı o kağıt parçasına dökecektim. Sadece bir kağıt parçası olmaktan çıkarak, Elife, Elifime giden, onun ellerinin dokunacağı bir kağıt parçası olacaktı. Kararımı vermiştim, ona ne gerçeği anlatacaktım, ne de yalan söyleyecektim. Bazı detayları anlatmayacaktım sadece. İleride bigün kendimi hazır hissettiğimde, beni bırakıp gitmeyeceğini bildiğim bir zaman anlatacaktım. Öyle bir zamanın geleceğine inanmasamda kendimi avutuyordum gönlümü ferah tutmak için.

    Ona olan aşkımı, özlemimi, pişmanlıklarımı, keşkelerimi herşeyi elimin döndüğünce yazdım o kağıt parçasına. Yazdıkça anılar gözümde canlandı, yazdıkça özlemim çoğaldı ve ben dayanamayıp imzamıda attım göz yaşlarımla. Ve mektup sihibine, kalbimin sahibine ulaşmaya hazırdı. Ptt ile yollayamazdım bu mektubu babasının görme ihtimali olduğu için. Gidip sadece onun görebileceği bi yere koymam lazımdı, yada kendisine vererek uzaklaşmalıydım yanından. Veya en güzeli komşusunun kızına vermekti iletmesi için, hem birden karşısına çıkmamış olurdum, hemde sorunsuz şekilde iletilirdi. Mektubu tamamladıktan sonra içimde belki olurda onu görürüm umuduyla onunla buluşacakmışım gibi hazırlanadım, mektubumuda aldım ve çıktım evden. Komşusunun kızına gelirsek, Elifi özledikçe, onu görmek istedikce sürekli evinin önüne giderdim. Artık gide gide o sokağın insanlarını bile tanımaya başlamıştım, tabi kimse kim veya ne için geldiğimi bilmezdi. Babasının kulağına gitmesin diye dikkatli olurduk hep. Elifin annesi bizi biliyordu ve buluşmamızı çok istemesede ben evlerinin önüne gittiğimde aşşa inmesine izin veriyordu. Ama inerken komşusunun kızıyla birlikte inmesine izin veriyordu, o kızlada o sayede tanışmıştık. Numarasınıda ne olur ne olmaz diye silmemiştim hiç. Oraya vardığımda onu aradım, durumu anlattım, sadece mektubu vermesini istediğimi söyledim. Zaten bizi birbirimize çok yakıştırırdı, bunu duyunca oda mutlu oldu ve memnuniyetle yapacağını belirtti. Mektubu Elife teslim edeceğinden emin olabileceğimi, teslim ettikten sonra mesajda atacağını söyledi bende teşekkür ederek oradan ayrıldım ve biraz kafamı dinlemek, birazda huzur bulmak için deniz kenarına gitmeyi düşündüm. Kendimi ilk gelen otobüsle beşiktaşa götürdüm. Bahçeşehir üni'nin önündeki boğaza sıfır yerin en ucundaki banklardan birine geçtim, seyyar satıcılardan bir bardak çayımıda aldım, yaktım sigaramı ve uzaklara bakarak beklemeye başladım. Tahminlerime göre dersi bitince eğer direk eve gidecekse 1 saat içersinde o mektubu almış olacaktı. Yol yarım saat sürmüştü, geriye yarım saat daha kalmıştı. Yapacak birşeyimde yoktu, 1-2 saat oturdum bekledim orada, kendimi düşündüm, Elifi düşündüm, aklıma gelen herşeyi düşündüm. Vodefonedan gelen mesaj haricinde telefonuma gelen başka mesaj yoktu, kendilerini saygıyla andım ve artık kalkma zamanıdır diye köklerimi toplayarak kalktım oradan.

    Eve vardığımda hava kararmıştı. Karnım aç olmasada anne zoruyla yemek sofrasına oturtuldum ve ufaktan bişeyler yemeye başladım. O cebimdeki telefonun titrediğini tüm vücudumla hissetim ve hemen mesajı açtım, komşusunun kızı mesaj atmıştı, " mektup başarıyla sahibine iletilmiştir, inşallah yine beraber olursunuz, iyi şanslar :) " yazıyordu. Bende teşekkür mesajıyla cevap verdim ve bu sefer heyecanım kat kat arttı. Mektubu aldığına göre şuan muhtemelen onu okuyordu. Heyecandan olmayan iştahımda kapanınca kalktım masadan, odama geçip kendimi yatağıma attım. Telefondan kısık sesle bi şarkı açtım ve mesaj gelsin diye telefona odaklandım. Bekledim bekledim bekledim, şarkılar bittikçe umudum kırıldı, heyecanla bekleyen ben mesaj atmayacak kafasıyla beklemeye başladım. Sanırım beklerken uyuyakalmışım, sabah arkadaşın derse geç kalma diye aramasıyla uyandım, uykudan kapanan gözlerim birden heyecanla telefon ekranına bakmaya başladı. " 1 yeni mesaj "


    --------8. Part-------


    Hemen mesajı açtım, uzun bir mesaj gelmişti. Yattığım yerden doğrulup heyecanla okumaya başladım, mesajda yazılanları okuyunca büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Beklediğim cevaplardan biri olsa da umduğum mesaj değildi malesef. Kısaca özetlersem " Ahmet, biz birbirimizi gerçekten sevdik, güzel günler geçirdik, kötü günlerde geçirdik. Hayatım boyunca unutamayacağım adam olarak kalacaksın ve seni hep güzel hatırlayacağım, seninle geçirdiğim günler için hiç pişmanlık duymadım, duymayacağımda. Bende seni unutamadım, bende senin eksikliğini hissediyorum, bende seni özlüyorum ama aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum. Son zamanlarımızı sende gayet iyi biliyosun, birbirimizi üzmekten başka hiçbirşey yapmadık. Yaşadığın duyguları anlayabiliyorum, çünkü aynılarını bende yaşıyorum, fakat mantıklı düşününce sonunu bildiğim bi ilişkiye tekrar başlamak istemiyorum. Seni çok iyi tanıyorum, bu mesajı okuduktan sonra gerçekten üzüleceksin, istediğin cevabı sana veremedim diye. Ama sende beni anla lütfen, ne ben seni daha fazla üzmek istiyorum, ne de sen beni daha fazla üzmek istiyorum. Özür dilerim..."

    Mesajı açarken gülen yüzüm, kaparken üzgündü. Defalarca okudum mesajı, her defasında aynı şeyi anladım. İstemiyordu. Belli ki korkularıda vardı. Bu iş henüz burada bitmemişti. Bizim için bi hala bi umut olduğunu, değişebileceğimi, mutlu yarınlara uyanabileceğimizi ispatlamalıydım ona. Nasıl mı yapacaktım, hiç bi fikrim yoktu.

    Biyerden başlamam lazım diyerek 2-3 saat sonra bende ona uzun bi mesaj attım. Onu çok iyi anladığımı, aynı şeyleri benimde düşündüğümü, ama karamsar olmadığımı, kalbimizdeki sevgiyle bunları aşabileceğimizi anlattım, onun için değişebileceğimi söyledim. 3-4 gün boyunca mesajlaştık, ben onu ikna etmeye çalıştım, o da beni ikna etmeye çalıştı. Ben geleceğe iyimser baktıkça o kötümser baktı. Ama farkettiğim birşey vardı, o da iyimser bakmak istiyordu, sadece korkularını yenemiyordu. Güven verdim kendisine, sevgimi gösterdim ve 3-4 günlük sürecin sonunda kazanan taraf ben değildim, bizdik.

    Kararını vermişti, henüz bi ilişkiye başlamamıştık ama en azından konuşacaktık. Ne yaptığını, nerede olduğunu bilecektim. Morali bozulduğunda onu tekrar neşelendirebilecektim. Onun mutlu olması için elimden gelen yapacaktım. Zamanla kendiside bunu farkedince, korkusunu yenip yarım kalmış hayatımıza devam edecektik. Herşey yolunda gidiyordu.

    Diğer kızlada ayrılalı 1 haftayı geçmişti. Mustafanın telefonu kurcalarken kızla bikaç kez konuştuklarını gördüm, merak edip göz gezdirdim. Kız kendini toparlamıştı anladığım kadarıyla. Mustafaya sordum " hayırdır la bunla niye konuşuyon sen " diye, "o yazmıştı bende cevap verdim ayıp olmasın diye, istersen konuşmayız kardeşim senin lafına bakar" dedi. " Yok ya takıl kafana göre beni alakadar etmiyor artık, hatta bi tur da sen at istersen " diye takılmıştım mustafaya gülümseyerek.

    Elifle artık sık sık konuşuyordum, kısa bi süre bi kızla takıldığımdan bahsetmiştim ama detaya inmemiştim hiç, üzülmesin diye. Yaşadığım şeylerden pişmanlık duysamda zamanı geri alamıyordum. Ayrıca benim amacım onu üzmek değil, mutlu etmekti bu yüzden bu konu üzerinde de çok durmamıştım. Onun haricinde aramız daha iyiye gidiyordu, oda konuşmak istiyordu bende. Yeni sevgililer gibiydik ve ben gerçekten mutluydum.

    4-5 gün geçmişti aradan, ben Elifle konuşmaya devam ediyordum, aramız artık çok daha iyiydi. Her zamanki gibi derslerden sonra dışarıda biyerde oturup takılıyoruz oğuz ve mustafayla. Yine dersten çıkmışız, yemeğimizi yemişiz bi cafede çayımızı içiyoruz. Herkes telefonuna gömülmüş, ben Elifle konuşuyordum, onlarda kendi hallerinde takılıyordu. Mustafa yanıma yaklaşıp " kanka gel bişey göstercem, senden habersiz iş yapmayalım " dedi ve telefonundan mesaj göstermeye başladı. Konuştuğu kişi eski sevgilimdi. Dürüst olmak gerekirse içimde ne bi kıskanma oldu nede başka birşey, benim için önem arz eden bi kişi değildi kendisi. Mesajlara hızlıca göz gezdirdim ve kız bariz bi şekilde mustafaya yazıyordu. Mustafada benden onay bekliyordu, kızın napmaya çalıştığını anlamış değildim, intikam almak için mustafayı mı kullanıyordu, yoksa hoşlanıyor muydu gerçekten. Çünkü mustafayla araları iyiydi hep. Anlamanın tek yolu onun isteğine cevap vermekti. " Kanka bu kız sana bariz yazıyo anlamışındır sende, yaz buna akşam buluşalım mı diye gelmesse yarın yemeğin benden. Çık takıl biraz, eline kız eli değsin, ama kendini kaptırma sakın, o zaman müdahele ederim " dedim, " sen rahat ol kanka işimizi biliyoruz biz, kaybedecek bişeyim yok, kız hayır dese bile beleş yemek yerim" diyerek güldü ve biraz daha konuşup akşam çıkma teklifinde bulundu, tamda tahmin ettiğim gibi, kız kabul etmişti hemen.


    ---------9. Part---------


    Mustafa o akşam kızla buluştu. Mustafanın anlattığına göre; taksimde buluşmuşlar, önceden tanışıklıkları olduğu için rahatmış ikiside. İstiklalde yürümüşler biraz, kız bunun koluna girmiş, dayanmış iyice vücuduna da öyle yürümüşler. Kızı az buçuk tanıdığım için böyle şeyler yapacağını tahmin edebiliyordum. Herneyse, sonra fast food bişeyler atıştırmışlar, bikaç yerden alışveriş yapmış kız kendisi için. Gecenin sonuna doğru, mustafadan yardım istemiş eşyaları evine taşımasında. Mustafanında aklına benim ilk gece gelince atlamış tabi hemen götüreyim diye, ama o akşam avcunu yalamış tabi, kızın babası evdeymiş sanırım, belkide ondandır.

    Mustafa bize bunları anlattı ertesi gün. Ben mustafayı uyarmıştım tekrar uyardım, " dikkatli ol bak şüpheli bi tavrını yakalarsan bana söyle, bide bununla uğraşmayalım sonradan " diye. O akşam tekrar buluşacaktı kızla mustafa, bende Elifimle buluşacaktım. İlişkimizi yavaş yavaş oturuyordu yerine, uzun zamandır onu hiç görmemiştim, akşam için çok heyecanlıydım. O akşam mükemmel görünmek istiyordum, sürekli saçımı sakalımı düzeltmekle uğraşıyordum ayna karşısında, kıyafetleri uyduramıyordum birbirine bi türlü. Kusursuz bi akşam olsun istiyordum sadece, en sonunda saate bakıp geç kalacağımı anlamamla son kez saç sakal kontrolü yapıp, kot gömlek ikilemesiyle çıktım dışarı.

    Yollar açıktı, o yüzden erken varmıştım ben. Oturdum Elifi bekledim bi 10 - 15 dakika. O arada mustafayla konuştum, o da kızla buluşmak için hazırlanıyormuş, yine dikkatli ol falan dedim kapadım sonra. Fazla geçmeden Elif geldi, detaya inmek istemiyorum ama mükemmel bi akşam geçirdim. Onu görünce kalbim küt küt atmaya başladı, uzun zaman sonra ilk defa diğer bi parçamı görüyordum karşımda, bu güzelliğe alışmak kolay olmadı. Ben onun yeşil gözlerine, o benim mavi gözlerime bakakalmıştı, biz değil gözlerimiz konuşuyordu. Herşey fazlasıyla güzeldi. Elife karşı olan aşkım çok saftı, yani elini tutmam bile yeterdi benim için, ufak bi öpücük dünyalara bedeldi. O akşam dünyalar benim olmuştu.

    Ertesi gün öğlene doğru telefonum çalıyor erkenden, pazar günü birde, kim arıyo sabah sabah diye sayıklayarak telefonu açıyorum. Mustafa heyecanlı bi şekilde " kanka kanka napıyon, olm çok fena şeyler oldu bugün buluşalım, şimdi dışardayım oğuzuda aradım mekanda buluşalım, 1-2 saate gelirim ben " diyerek kapatıyor telefonu. Bende kafayı koyup uyumaya devam etmek istiyorum ama uyandık artık, kalkıyorum kahvaltımı yapıp hazırlanıyorum mekana gidiyorum.

    Ben gittiğimde oğuzla mustafa zaten mekandaydı, beni bekliyolarmış. " Ne var lan sabah sabah arıyon buluşalım diye " sitem ederek oturuyorum. " olm dün geceyi anlatacağım fena şeyler oldu " diyip başlıyor anlatmaya. Bunlar yine dışarıda biyerde buluşuyolar biraz takıldıktan sonra, kız mustafaya diyor " babam şehir dışına çıktı, ev boş gel bize gidelim film izleyelim istersen " , bu da atlıyor tabi hemen. Gitmişler, eve aşklı meşkli bi film açmış kız, habire öpüşme sahnesi, sahnesi varmış. " Kızla evde başbaşayız, bizde böyle film izliyoruz ben dayanamadım kızın dudaklara yapıştım ondan sonrasını olayın akışına bıraktım. Sabahta kızın sınavı varmış dershaneye gitti bende biraz daha uyuyup çıktım sizi aradım işte " dedi. Olay buymuş yani, ben de biraz takıldım buna, " kanka nasıl temiz kullanmış mıyım " diye, çaktırmasada biraz bozulmuştu. Oğuzda pek bişey demedi, mustafada hayatında bikaç kişiyli çıkmış birisiydi, o yüzden hevesliydi bu konuda, bana karı kız ayarlayın la derdi bize sürekli, hevesini almıştı artık.

    Şuan herkes halinden memnundu, 4-5 hafta boyunca aynı şekilde devam ettik. Elifle artık birbirini çok seven çifte kumrulardık, mustafaysa hala o kızla devam ediyordu ve kıza karşı boş değildi, kızda ona karşı boş değildi sanırım, mustafanın üzerine çok titriyordu. Oğuzsa her zamanki oğuzdu. Hayat güzeldi hepimize, ta ki o özel numara arayana kadar.


    -------10. Part--------


    Açıyorum telefonu alo alo diyorum cevap veren yok, kapıyorum bende. Ardından tekrar arıyor, ee yeter ama diyip telefonu açıyorum " ne var kardeşim sıkıntın neyse konuş, sessiz kalma" diyorum, "ahmet.... ben... hamileyim..... üzgünüm..... " diyip kapatıyor telefonu. Bu kelimeleri duymak beynimden vurulmuşa çeviriyor beni. Ulan diyorum, nasıl olur, kesin intikamını almak için böyle yapıyor. Ama kızın numarasını silmiştim, mustafadanda isteyemem şimdi, napıcaz şimdi diye düşünüyorum derken mustafa arıyor. " Ahmet lan ...... yedi ikimizden biri, kız hamileymiş, kimden olduğuda belli değil, bikaç gündür midesi bulanıyomuş, internetten araştırıp hamile olabileceğini öğrenmiş, sonra test yapmış, sonuç pozitif çıkmış. Napıcaz olm lan aldıralım şu bebeği kurtulalım " diyor. " Yapacağımız şeyin ben .... , ikimizde hayatımızda ilki gerçekleştirdik ve birimizinki tuttu, millet o kadar uğraşır yapamaz, biz nasıl yapıyoz olm, napıcaz olm biz kapat telefonu çabuk mekana gel, şu kızıda yanında getir, acele et " diyerek telefonu kapattım ve üstümü hızlıca değiştirip çıktım evden.

    Her zamanki gibi bekletilen ben oldum, fazla geçmeden kızla mustafa geldiler. Kızı görünce bağırmaya başladım " bak sakın şaka falan yapıyo olma bu işin şakası olmaz, elim ayağım titriyo sinirden emin misin sonucun pozitif olduğuna " diyorum her ne kadar içimden şaka yapılmış olmasını geçirsemde. Kızın gözleri doluyo ve sessiz bi şekilde " eminim " diyerek başını öne eğiyor. " Kimden bu çocuk? kimden olabilir? hamile bi insanın ne zaman midesi bulanır? ilk öğrendiğinde kaç haftalık olur çocuk ? biz senle şunun şurasında 3-4 hafta çıktık, 3-4 haftadırda mustafayla görüşüyosunuz, az biraz tahmin et kimden olabilir bu çocuk? " diye sorular soruyorum durmadan. Başını kaldırmadan cevap veriyor sessiz bi şekilde " bilmiyorum, bilmiyorum hiç bişey bilmiyorum. Şuan tek bildiğim şey içimde bi can daha taşıdığım ". " Aldıralım bebeği, kürtaj falan yapamıyo muyuz? Kimse öğrenmeden alalım gitsin " diye atlıyor mustafa. Ben bu konularda hassasımdır, benim veya mustafanın yaptığı bu hatanın sonucunu o küçük çocuk ödeyecek değil ya, onun tek suçu bizim gibi anne ve babaya sahip olmadı, bunun cezasını o canıyla ödemeyecekti, biz kendimiz ödeyecektik. Bunları mustafaya söyledim ve kürtajı unutmalarını söyledim, zaten bildiğim kadarıyla ülkemizde de yasaklanmıştı artık. Bu çocuk doğacaktı ve kimin olduğunu o zaman öğrenecektik.

    Asıl önemli olan konu şimdi napacağımızdı. Hadi mustafayla ben rahat sayılırdık bebek doğana kadar, ama kızın karnı büyüyecekti. Ailesi bunu farkedince nolacaktı ? Bu çocuk kimden diye soracaklardı, o zaman karşılarına mustafayla ben mi geçecektik bizden birinin olabilir, doğunca öğreniriz diye. En azından şimdilik temsili bi baba lazımdı, mustafayla kısa bi bakışma gerçekleşti aramızda. Sonra ben buna dedim , " bak mustafa güzel giden bi ilişkim var ve o ilişkinin devam edebilmesi için %50 şansım var. En azından bu ilişkimi garantiye alayım, çocuk benden değilse devam edebileyim ilişkime " dedim, mustafa biraz düşündükten sonra "tamam çocuğun temsili babası ben olurum ama çocuğun kimden olduğunu öğrenene kadar ailemin kulağına gitmeyecek " dedi, kimsenin lüksü yoktu zaten, kabul ettik.

    İçimdeki siniri, çaresizliği, pişmanlığı nereye kusacağımı bilmiyordum. Kafamı kaldırdığımda karşımda kız duruyordu, bunun suçlusu oydu " Sen nasıl bi kaşarsın ilk günden beni, ikinci günden mustafayı yatağına alırsın. Hepsi senin yüzünden başımıza geldi, pis oyununa alet ettin beni, niyetim olmayan şeyi nefsimi kullanarak yaptırdın bana, aynı şeyi mustafayada yaptın, sen şeytansın, sen bu yaşananları hakediyosun ama biz haketmiyoruz. Lanetini bizede bulaştırmak zorunda mıydın " diye sövmeye başladım ve mustafa zorla beni susturarak dışarı çıkardı. Cafede 3-5 kişi vardı zaten, onlarda bana bakıyolardı tip tip. Mustafa beni sakinleştirmeye çalışıyodu, oturduk bi kenara, bi sigara yaktım, ardından bi tane daha ve ardından bi tane daha. Geçmiyordu hiç bişey, bu sigara denen meret hiç bişeye yaramıyodu, ne sakinleşebiliyodum, ne de içimdeki huzursuzluk geçiyordu. Eğer çocuk bendense napacaktım, bunu aileme nasıl açıklıcaktım, bu kız çocuğumun annesi mi olacaktı, ben bu kızla mı evlenmek zorunda kalacaktım, sevdiğim insana bunları nasıl açıklıcaktım, bir daha nasıl onu hayal kırıklığına uğratıp üzecektim? Hadi diyelim çocuk benden değil, mustafayıda bu belaya ben bulaştırdım, mustafanın hayatını mahvetmiş olacaktım. Yaşadığım bi olay bu kadar mı hayatımı cehenneme çevirebilirdi... Kafamdaki sorular yerdeki izmaritlerle çoğalmaya devam ediyordu.


    --------11. Part--------


    Aradan 2-3 hafta geçmişti, kızın karnı artık belirginleşmeye başlamıştı. Bir canlı oluşuyordu orada, belki benim belki de mustafanın çocuğuydu o. Her ne kadar benim çocuğum olma olasılığı olsa bile sahiplenemiyordum, sevemiyordum bu çocuğu. Benim hayallerimden biriydi sevdiğim kızla evlenip, kendi sıcak yuvamı, kendi ailemi kurmak. Sevdiğim kadın, ve sevdiğim çocuklarım olacaktı, eve geldiğimde o güzel insan açacaktı bana kapıyı. Ama bunun olması artık ihtimallere kalmıştı benim için. Eğer çocuk benimse nasıl yapacaktım, sevmediğim bi insanla yaşayıp istemediğim bir çocuğum mu olacaktı. Veya benim yüzümden bu duruma düşen mustafanın yüzüne bidaha nasıl bakacaktım, benim aracılığımla tanışmışlardı sonuçta ve onunda hayatı mahvolmak üzereydi. Oğuza bütün olayı anlatmıştık, derdimizin dermanı yoktu, yardımcı olamıyordu haliyle, bizi teselli edebileceği bi kelime bile yoktu. Sadece kafamızı dağıtmamızda yardımcı oluyordu. Geleceğe dair tüm umudumuz yok oluyordu gün geçtikçe. Dersleri falan takmıyorduk artık, okula diye çıkıp tek başıma dolanıyordum, yada beni tek anlayan, ve benim tek anladığım kişi olan mustafayı çağırıyordum. Beraber oturup dalıyorduk uzaklara, bazende yaşayamacağımız hayatın hayalleriyle başbaşa kalıyorduk. Zaman geçtikçe alışacağımıza, acımız ve yükümüz artıyordu. Kişiliği zayıf bi insan benle aynı durumda olsa intahar ederdi diye düşünür bile olmuştum, ama intahar gibi bişey seçeneklerimin arasında yoktu bile. İntahar edip edebi bi cezaya mahkum olmak daha saçma olurdu. Dediğim gibi kızın karnı belirginleşmeye başlamıştı ve bunu ilk farkedende annesi olmuştu.

    Mustafa beni arayıp kızla konuştuğunu, telefonda ağlayarak annesinin anladığını söylediğini söyledi. Ben olayı pasif olarak takip edecektim, herşeyden benide haberdar edecekti hemen, olaydan uzak kalmayacaktım, ki mümkün değildi zaten. Annesi durumu öğrenmiş ve kızı zorlayarak nasıl oldu, kim yaptı gibisinden baskılar kurarak mustafayı çağırtmış. Benle konuştuktan sonra yola çıkan mustafa, kızla beraber buluşup kızın annesinin yanına gittiler. Hamilelik olayını öğrendiğimizden beri onlarda bikaç kez yüzyüze görüşmüşlerdi, mustafa çekiniyordu sanırım kızdan, bu yüzden gidene kadar bişey konuşmamışlar. Vardıklarında kızın annesi bunları oturtmuş karşısına, olayı detayına kadar dinlemiş. Mustafa korkuyu, siniri, heyecanı, pişmanlığı, üzüntüyü her duyguyu o an yaşayarak ağlamaya başlıyor. " Genciz yaptık bi hata, kimse böyle olsun istemezdi, bu saatten sonra yapabileceğimiz bişeyde kalmadı " diyerek ağlamaya devam ediyor. Kızın annesi anladığım kadarıyla, bunların üzerine fazla gitmiyor, ama mustafanın ailesiyle görüşmek istediğini söylüyor. Mustafa bunu en baştan istemiyordu zaten, ne kadar istemediğini söylesede kadın kabul etmiyor. Başka bi zamana erteleniyor sadece. Anneside ne yapmaları gerektiğini çözemiyor, " kızın babasına da söylemeyin, artık burda benimle kalacak kızım, müdürle konuşup okulada gitmezsin artık lysye şurda ne kaldı, burda çalışırsın. Senin hamilelik olayını kapatmamız içinse hemen evlenmeniz lazım, doğum yaptığında erken doğum diye geçiştiririz. Sizi en kısa sürede evlendirmemiz lazım, bu yüzden seninde ailenle hemen konuşmamız lazım" diyor. Olay evliliğe gelmişti anlayacağınız. Ama bizim planımızda evliliğin bu kadar erken olacağı yoktu, kız bunu kabul etsede mustafa kabul edemiyor, ve mustafayı yaptığı şeyden suçlamadım hiç bi zaman ama olayın daha iyi bi sonuca bağlanması için benden de söz ediyor kadına. Kadın neye uğradığını şaşırıyor tabi, mustafa yetmiyormuş gibi birde piyasaya ben çıkıyorum ve olaylar dahada karışıyor. O sıra mustafa beni arayıp adresi veriyor ve oraya gelmemi söylüyor hemen. Ben ilk baş olayı bilmediğim için mustafaya ve kıza söve söve gidiyorum, oraya varınca özet geçiliyor bana olay.

    Artık kızın annesinin herşeyden haberi vardı, kız arasıra " ahmeti karıştırmayın ben mustafayla evlenirirm hallolur " dese de saçmaladığını bildiğimiz için cevap bile vermiyorduk, çocuğun benim olma olasılığıda var sonuçta. Ne yapacağımıza karar veremiyoruz, kızın annesi aslında rahat bi kadın gibi görünüyor, toplum baskısıyla hareket edecek bi kadınada benzemiyor ama Türk olarak herkesin kanına işlemiş bişey bu sanırım. Neyse, kadın bizi susturup anlatmaya başlıyor " bu çocuk ikinizden birinin ve doğana kadarda bilemeyeceğiz, ikinizin ailesinede söyleyip ortalığı karıştıramayız. Kimle evleneceğinede karar veremeyiz, bu bebek doğana kadar kızımla görüşmeyeceksiniz, bebek doğduğunda gerçek babası bulunduğunda işimize ordan devam edeceğiz, şimdi gidin evlerinize ve biz size bebekle ilgili haber verene kadar kızımla görüşmeyi aklınızdan bile geçirmeyin" diyerek bizi ufaktan ufaktan evinden kovuyor.

    Mustafayla çıkıp yakındaki bi parkın bankında oturuyoruz. Artık bebek doğana kadar bu olaydan uzak kalmıştık, bebek doğunca bize haberi gelecekti. Bizde o zaman öğrenecektik kimden olduğunu. 5-6 ay boyunca bunun stresiyle, azabıyla yaşayacaktık. Zaten yaz tatiline giriyorduk, beni oyalayan derslerde olmayacaktı. Kafayı yemezsem iyi diye düşünüyordum. Mustafayla kararlaştırdık ve bebek doğana kadar bu konu hakkında çok önemli birşey olmadığı sürece konuşmayacağımıza söz verdik. Kafamızı dağıtmak için başka şeylere yöneldik, ben 3 ay boyunca evin yakınındaki bi cafede kasaya baktım, çalışan garson arkadaşlar yaşıtım olduğu için o iş sayesinde kafamı dağıtabildim yazın, en azından eskisi kadar hayata küsmüş değildim, farketmesemde duruma alışmıştım biraz daha. Ailemin veya kız arkadaşımın durumu öğrenmesiyle herşey daha da kötü olabilirdi aslında ama ben bunları düşünerek moralimi bozmak istemedim.

    Kız arkadaşım diyince ondan da bahsedeyim, bütün bu süreç içersinde en yakınımda olupta olayı bilmeyen kişiydi kendisi. Ona olayı anlatmamın imkanı yoktu, anlatamazdım. Sevdiğim insana bunları anlatıp hayal kırıklığına uğratamazdım. Tek yapmam gereken bebeğin kimden olduğunu öğrenmekti, eğer baba bensem kızdan başka sebeplerle ayrılacaktım, bunu ona anlatamazdım hiçbi şekilde. Baba ben değilsemde ilişkime devam edecektim, ve belki yıllar sonra, belki aylar belkide günler sonra uygun bi vakitte herşeyi anlatacaktım ona.
    Benim duygusal değişimlerimi kız sürekli farkediyordu, öğrenmeye çalışıyordu derdimi ama hep bişekilde geçiştiriyordum, yalan söylemeye bile başlamıştım ama sadece bu konudaydı yalanlarım. Gerçeği ondan uzak tutmak için elimden geleni yaptım ve içim kan ağlarken o üzülmesin diye gülen yüz maskesiyle dolaştım yanında. Bu kadar süre boyunca artık yalandan mutlu görünmeye alışmıştım, eskisi kadar farkettirmiyordum ona.

    5-6 ay daha böyle geçti, mustafayla hiç konuşmadık bebek hakkında, daha cinsiyetini, sağlık durumunu hiçbişeyini bilmeyorduk. Kendimizi olaydan uzak tutmak için arayıp sormuyorduk bile. Ben yaz tatilimin 3 ayını çalışarak, 1 ayını oturarak geçirdim, kalan 1-2 ay boyuncada okula devam ettim.
    Mustafada yaz tatilinde ingilizcesini geliştirmek için ingiltereye gitti 3 ay, 1 ayı evinde geçirip, 1-2 ay boyuncada beraber okula devam ettik. Söylediğine göre ingilterede tek bi kızla bile dışarıda başbaşa görüşmemiş, dersimi aldım artık diyordu.

    5-6 ay geçer, ve birgün mustafayla dersteyken bi telefon gelir mustafanın telefonuna.



    -------12. part-------


    Arka sıralarda oturduğumuz için mustafa alnını koydu sıraya, telefonu açtı. Bende kendi telefonumdan oyun oynuyorum o sırada, mustafa telefonu kapatıp bana döndü ve " ahmet, bebek.. bebek dün akşam doğmuş.." dedi. Ulan bu anın geleceğini biliyordum ama kendimi bu an için hazırlamamıştım hiç. Büyük gün gelmişti sonunda. O an eşyalarımı toplayıp çıktım dersten mustafayla, oğuzda peşimize takıldı. Durağa geçip otobüse atladık, telefondan da hastanenin detaylı adresine bakıyoruz o ara. 30-40 dakikaya hastaneye geldik ama yol boyunca kalbim nasılda atıyor, sanki savaşa gidiyorum. İçimde de beni rahatsız eden bi his var, mustafanın yüzünden düşen bin parça zaten. Oğuz ortamı yumuşatmaya çalışsada biz sessizliğe gömülmüştük.

    Hastaneye vardığımızda oda numarasını öğrenip odaya çıktık hemen. Biz odaya girdiğimizde kız uyuyordu, annesiyle küçük kız kardeşi vardı oda da bitek. Kardeşi 4-5 yaşlarında olduğu için bişey bildiğide yok tabi, oda da keyifli olan bi oydu. Bebek tam karşımda, küvezin içinde yatıyordu, ufacık bişeydi, onu görünce içim cız etti, üzerindeki mavi battaniyeden erkek olduğunu anladım. Acaba bu benim oğlum muydu.. Mustafada bebeğe bakıyordu sadece, ben kafamı kaldırıp kadına yöneldim ve " dna testini yapalım hemende bitsin şu çile, yada başlasın " dedim. Kadında onayladı zaten. Mustafayla odadan çıkıp testi nerde yaptırabileceğimizi sorduk, oraya gittik ve gerekli şeyleri halledip odaya geri döndük. 1-2 güne çıkacaktı sonuçlar. Tekrar bebeğin karşısına geçtik, bebeği kucağıma alıp sevmeye başladım, sonuçta ya oğlumdu yada arkadaşımın oğluydu, inkar edemezdim, bu bebeğin olanlardan hiç bi suçu yoktu, onu dışlayamazdım. Ben kucağımda tutarken uyanıp ağlamaya başladı, susturmaya çalıştık, kendiliğinden sustu sonra. Gözlerini açıp etrafa bakmaya başladı ve o an beynimden vurulmuşa döndüm. Bebeğin gözleri maviydi. Yeni doğan bebeklerin gözleri mavi gibi durur sonra değişir derler ama bu bildiğin masmavi gözdü. Ahmet şimdi s*çtn dedim içimden çünkü kızında mustafanında gözleri kahverengiydi. Yine genlerinde varsa onlardanda mavi gözlü çocuk olur ama düşük ihtimal, yüksek ihtimalle çocuk benimdi, hatta kesindi benim olduğu. O dünyam gerçekten başıma yıkılmıştı, ayakta duracak gücüm kalmamıştı sanki, bebeği mustafa verip oturdum ve " çocuğun gözleri mavi.." diyebildim sadece.

    Artık hiçbişey düşünemiyordum, aileme haber vermek zorundaydım. Artık olanları öğrenme zamanları gelmişti. Eve gittiğimde söyleyecektim onlara. O an oturdum sadece orda ve hayatın bana yaptığı kahpelikle başbaşa kaldım. Mustafa o ara kadına sordu " bunca zaman boyunca kızın babası bizi hiç sormadı mı, babasına nasıl anlattınız " diye. " O haysiyetsiz adamdan baba falan olmaz, öğrenince sadece sinirlendi vurdu kırdı çıktı, ondan sonra ses çıkarmadı bidaha konu hakkında, zaten bişey demeyede hakkı yok, hep onun kızına karşı olan sorumsuzluğu yüzünden başımıza geldi bunlar " diye cevapladı.

    Orada bisüre daha durduk sonra ben çıkmak isteyince beraber çıktık. Hastanenin önündeki banklardan birine oturdum, yaktım bi sigara ve ağlamaya başladım. Napıcaktım lan ben, hayatım mahvolmuştu. Ailemin gözünde hiç değerim kalmıcaktı artık, akrabalarım arasında hep ayıplanacaktım, sevmediğim bi kızla evlenmek zorunda kalacaktım. İstemediğim bi hayatın başrolünde oynayacaktım. Mustafanın yüzünden rahatladığı belliydi, ama yinede sevinemiyordu oda, ikiside beni teselli etmeye çalışıyordu fakat dedikleri hiçbişey teselli edemiyordu beni. Kaçarım yoktu artık, kaderime boyun eğecektim. Yalnız kalmak istiyordum, ben eve gidiyorum diyerek kalktım ordan ve yavaş yavaş yürümeye başladım. 1-2 saat boyunca yürümüştüm tek başıma, sonunda yorgunluğuma yenik düşüp en yakındaki otobüs durağından otobüse binerek eve gittim.

    Ailemin olaylardan haberi yok, hepsi neşeli ve mutlu, her zamanki gibiler. Bi abim var benim benden 3 yaş büyük, ama hiç muhabbetimiz yok aramızda, ikimizde çok zıt kişileriz. Abi kardeş olayı olmadı hiç bizde, aynı evde yaşayan iki yabancıydık. Ben o gün bütün olayları ilk abime anlattım, ağladım zırladım karşısında, napıcam lan ben bizimkilere nasıl söylicem dedim. Abim ilk defa abilik yaptı bana, vurdu bi tokatı ilk önce " kendine gel lan kocaman adamsın ne ağlıyosun karşımda kalıbından utan, dünyanın sonu mu sanki, sendeki derdi nimet sayanlar var. Yaptığının cezasını kendi içinde elbet çekeceksin ama sonsuza kadar sürmicek bu, 1-2 aya alışacaksın buna, herkes alışacak, sen gel benle ben söylerim bizimkilere " diye tuttu götürdü beni. Babam kendi işleriyle meşguldü, ilk önce anneme anlattık, abim girdi lafa bende ağlayarak devamını getirdim, annemin gözleri açıldı fal taşı gibi, kızmaya başladı bana sonra o da ağlamaya başladı. Geriye bitek babam kalmıştı, babamı çağırdık, baktı annemle ben ağlıyoruz, noluyo burda diye tedirgin oldu, abim anlattı bu sefer herşeyi. Abimin anlatması bitmeden babamdanda sağlam bi tokat yedim, düşündükçe hala yanağım sızlar. Babam hiç istikrarını bozmadan dinledi kalanını, kaşları öyle bi çatıktı ki, ilk defa babamı böyle görüyordum. Oda azarladı, hakaret etti, senin gibi adam olmayan biri bide bebek mi çıkardı başımıza, ailemizin yüz karasısın falan saydırdı sürekli. Annemin ve babamın gözlerine baktığımda sevgi görmüyordum artık, utanç ve üzüntü görüyordum sadece. Babam hemen evlilik lafını açtı zaten " madem bu b*ku yedin, hatalarınada katlanacaksın, evleneceksin o kızla, helaline alacaksın, o çocuğada gözün gibi bakacaksın. başka yerde kalıp rahatlayacağınıda düşünme, burada bizimle kalacaksınız, okulunu bitirip mesleğine başlayınca ne halt yiyosan yersin " dedi, ve düğün şarkıları çalmaya başladı kulağımda şimdiden.

    O akşam yatağıma yattım ve birdaha kalkamadım. Ne ailemin karşısına çıkmaya yüzüm kalmıştı, ne de yaşamaya takatim. Ben bu zamana kadar hep iyi çocuk olmuştum, iyiyi kötüyü ayırt eden biriydim, helale harama dikkat ederdim. Sadece tek bi haramı gerçekleştirdim, onda da hayatım cehenneme dönmüştü. İsyan ediyordum kendi içimde, Allah affetsin ama Allaha bile isyan ediyordum, naptımda bana bunları yaşatıyorsun diyordum. O akşam göz yaşlarım aktıkça anladım ki önceden akıttığım göz yaşlarım, aşk acısı, falan hepsi yalan şeylermiş, asıl acı buydu. Eskiden ne salak şeylere üzülürmüşüm, keş o günlere dönebilsem o şeylere gülebilsem dedim. Ama artık herşey geçmişti. 2-3 gün boyunca annemle beraber hastanedeydik sürekli, abimde geliyordu işleri bitince, babam hiç gelmemişti. Annem olayın şokunu atamamıştı daha ama bebeği görünce yüzü gülüyordu bitek, içi kan ağlarken.

    3. günkü gidişimizde hemşire dna testinin sonuçlarını bıraktı. Zarfı aldım ve açmaya başladım.


    -------13. Part FİNAL--------


    Zarfı açtım, içinden kağıdı çıkarttım ve şöyle bi göz gezdirdim pek bişey anlamasamda gözüme bişey takılmıştı, doğrulamak için hemşireye sordum, " sonuç tam olarak nedir anlayamadım ". " Sonuca göre bebeğin bu iki kişiden olma olasılığı yok " dedi. Bunu duyunca kulaklarıma inanamadım, ulan nasıl olurdu, mustafayla benden de değilse kimdendi bu bebek? Bi yandan sevinçten ağlarken öteki yandan kendimi dünyanın en salak insanı olarak hissediyordum. Boş yere ailemle aramı açmıştım, boş yere bu kadar eziyeti yaşamıştım. O anki sinir ve öfkemle o kızı orada öldürebilirdim sanırım " lan o**pu bizden başkalarıylada mı yattın, sen ne kaşar ne haysiyetsiz ne motor bi insanmışsın öldürürüm lan seni, boku bokuna bana yaşattın bunları, kaç kişiyle yattın lan, kimlerin o**pusu oldun " diye sayarak söverek kızın boğazını sıkmaya başladım, annemle kızın annesi beni tutup çekmeye çalışırken kızda çığlık atıp bağırmaya başladı. Odaya bikaç hemşireyle bi adam geldi hemen tutup çektiler dışarı çıkarıp sakinleştirdiler beni, annemde ne döndüğünü anlamış değildi, o da beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

    Sakinleştikten sonra odaya girdim tekrar, " anlat lan herşeyi, benden önceki 1 ayda kimlerle yattın, başkalarınında baba olma olasılığı varken bu eziyeti niye mustafayla bana çektirdin, ömrümüzü yedin lan, saçlarım ağardı sinir stress yüzünden, anlat vurmıyım ağzına " diye sinirimi kusmaya çalıştım. Kız ağlamaktan konuşamıyordu bile, anneside bunu azarlıyodu, annesi bile bu kadarını tahmin edememişti belli ki. Oda da gerçeği bilen bitek kendisiydi, herkes kıza yüklenmeye başlamıştı, en sonunda dayanamadı anlatmaya başladı. Herşeyi dinledikten sonra kızdan özür diledim, " böyle olduğu kimin aklına gelebilirdi, ettiğim hakaretlerden dolayı özür dilerim ama sende beni anlamalısın, sen ne kadar kötü şeyler yaşamış olsanda benim yaşadıklarımda benim için fazlasıyla kötüydü " diyebildim sadece. Kıza ne kadar üzülsemde yine bu yaşadıklarımın suçlusu oydu ama onunda kendince sebepleri vardı hala içimde affedemesemde. Ama artık içim rahattı, anneminde yüzünde bi rahatlama vardı. Kızın annesi ise şaşkınlıktan konuşamıyordu bile.

    Ben bidaha bu olayları hatırlamak dahi istemiyordum o yüzden birdaha onları görmemek üzere odadan çıktım, onlarda anlayışla karşılamışlardı. Annemle eve geçtik, olaylar ne kadar düzelsede hala ailemin gözünden düşmüş biriydim. Tek derdim bu olsun diye düşünerek içimdeki ferahlığı bozmak istemiyordum. Annem olayı telefondan babama anlatırken bende arkadaşlara haber verdim buluşalım anlatacaklarım var diye. Çıktım dışarıya ve bi keyif sigaram eşliğinde durağa doğru yürümeye devam ettim. Bizimkilerle buluşunca baktılar benim yüzüm gülüyor, bu çocuk bu durumda nasıl güler lan kafasındaydılar şaşırdılar tabi, onlara noldu diye sorma fırsatı vermeden oturdum anlattım herşeyi. Olayın aslını öğrenince onlarda kız için üzüldüler, ama bizim derdimiz bize yetmişti, artık üzülmemize gerek yoktu, kötü günleri arkamızda bırakmıştık, eskisi gibi gülüyordu yüzümüz artık. Mutluyduk, çünkü kafamız rahattı.

    Sevgilimle aramda neler geçti bu süre içersinde oraya hiç değinmedik. Bebeğin doğumuna kadar aramız gayet iyiydi, bebek doğunca ben psikolojikmen alt üst olmuştum, kızda bunu farketmişti, sürekli ne olduğunu sorsada cevap vermedim, zaten telefonu elime almıyordum bile, gün içersinde tek tük cevaplar veriyordum. Bişeylerin kötü gittiğini anlamıştı ama ne olduğunu bilmiyordu. O olaylar gerçekleşirken bide kıza baba olduğumu söyleyip beni terketmesini kaldıramazdım, o yüzden ona hiçbişeyden bahsetmemiştim, sadece biraz süre istemiştim, şu sıralar çok kötüyüm en kısa zamanda anlatıcam sana herşeyi diye geçiştirmiştim, pek sorun çıkmamıştı aramızda o yüzden. Elifle aramızda geçenler bu kadardı.

    Kızın olayına gelirsek, onu benim elinden kurtaran sebebiyse; kızın annesiyle babası ayrıydı ve kız babasıyla yaşıyordu. Babasının tam olarak ne iş yaptığını hiç bi zaman sormamıştım, iş adamı demişti kendisi sadece. Babası annesini aldattığı için ayrılmışlar, ama kızın annesi anadolu yakasında oturduğu için, kızında tüm hayatı sürekli avrupa yakasında olduğu için babasıyla avrupa yakasında yaşamaya devam etmiş. Benim anladığım kadarıyla babasıyla araları iyi değildi, ama kız rahat dolaşabiliyor, babası karışmıyor diye şikayetçi değildi halinden, annesiylede sık sık görüşüyordu. Ama olay öyle değilmiş, kız büyüyüp olgunlaşınca babası buna kızı gibi değil metresi gibi davranmaya başlamış. Kız ne kadar istemesede, sürekli tehtid etmiş, birisine bundan bahsedersen annenin ve senin başına geleceklere karışmam gibisinden. Kız ne yapacağını bilememiş ve sessiz kalıp göz yummuş bu olayı. 1 senedir babası buna böyle davranmaya başlamış ve bu haysiyetsiz, şerefsiz adam kızına tecavüz ediyormuş anlıcağınız. Benle tanışmadan 1-2 hafta önce babası eve sarhoş gelmiş bi akşam ve o gün bebeğin tohumları atmışlar. Kız artık bu hayata dayanamayınca evlenip kaçmak istemiş, annesinin yanınada kaçamıyor babasının tehtidlerinden dolayı. O sıralar otobüste beni görüyor, bakıyor eli ayağı düzgün bana yavşamaya başlıyor işte başta anlattığım olaylar gerçekleşiyor. Kızın amacı benden hamile kalmaya çalışmak, bu sayede bebek olunca bi nevi zorunlu evlilikte olacak ve babasından kurtulacak. Babamla kalmaya devam edeceğime sevmediğim bi insanın karısı olurum daha iyi kafasındaymış kız. Mustafa ben oğuz kız falan buluştuğumuz sıralarda, kız mustafadan hoşlanmaya başlamış ortak yönleri fazla diye ama birden beni terkedip onlada çıkamaz diye bişey yapamamış. Ben ondan ayrılınca fırsat bilmiş mustafayla konuşmaya başlamış, sonra onlarda çıkıyorlar 3-4 hafta kadar. Kız mustafadan gerçekten hoşlanıyor, hamile olduğunu öğrenince ise çocuğun mustafadan olması için dua ediyormuş sürekli, evlenecekse de onla evlenmek için. O yüzden sürekli evlilik bahsi açılınca mustafayla evlenirim gibisinden atlıyordu ortaya. Babasından olma olasılığıda vardı çocuğun ama mustafaya kitlerim diye düşünmüş. Tabi dna testi sonucu kızın bütün planlar yıkılıyor, çocuk babasından oluyor..
    Nasıl bi yol izleyecekler napacaklar bilmiyorum, bundan sonrası onun kendi problemi. Ben daha fazla bu işe bulaşmamak için çıktım aradan, mustafayıda tembihledim kız senden hala hoşlanıyorsa sana yazabilir, sakın cevap verme, hatta numaranı değiş. Bizi sürüklediği bela hayatımızı cehenneme çevirdi zaten, biz daha fazla bulaşmayalım bu işe dedim. Ve o günden sonra kıza noldu, bebeğe noldu bilmiyoruz.

    Elife gelirsek. Ben o akşam ona herşeyi detayına kadar anlattım kendisine, bana hakaret etti, kızdı, ağladı. Haklıydı da, bu şeylerin başıma gelmesinin bi sebebi de bendim aslında. Benimle daha fazla görüşmek istediğini söyledi, tahmin ettiğim gibi. Onu ne kadar çok sevdiğimi yüzlerce kez söyledim, ona en çok şu sıralar ihtiyacım olduğunu söyledim, eskiden yapılmış bir hataydı bu bizim için, geleceğimiz için, ilişkimiz için bu zaman kadar sakladığımı söyledim. Bu olay olana kadar aramız çok iyiydi, ne kadar kötü bi olay olsada bu aramızı bozmasın, benden soğumuş olabilir, bana olan güveni sarsılmış olabilirdi ama bunlar düzelmeyecek şeyler değildi. Çok ısrar ettim kendisine, herşeyi düzelteceğime söz verdim. Bu kadar ısrarımdan olsa gerek tamam dedi. 2-3 güne kalmadan uzunca bi mesaj attı. Bu şekilde yapamayacağını söyledi, hala sevsede beni böyle kabul edemezmiş. Bu saatten sonra benimde diyecek bi sözüm kalmamıştı, elimden geleni yapmıştım bitmesin diye. Kendine iyi bak diyebildim sadece. Yaşadığım o lanet günlerden sonra ağlamaya bağışıklık kazanmamıştım sanırım, ağlamak istedim ağlayamadım. Duvarları yumruklayarak kırmızı damlalar akıtabildim sadece...



    -------

    Hikayeye csb diyenler oldu, inananlar oldu. Csb değilde, hayal ürünüydü diyelim. Gerçek veye hayal diye başta belirtmememin sebebi, bu forumda çok hikaye okudum, gerçek yaşanmış hikayede okudum, hayal ürünüde. Ama her zaman gerçek yaşanmış bi hikayeyi okumak daha tatlı geldi bana. Bu yüzden okuyan arkadaşlar belki hayal olduğunu farkedecekti ama emin olamayacaklardı, okudukları şeyden onlarda tat alsın istedim. Hayal ürünü olduğunu yazmak için finali bekledim.

    Ayrıca bi nevi hayat dersi vermek amacıylada yazdım. Biranlık zevklerimiz hayatımızın kararmasına sebep olabilir. Sadece bu hikayedeki konudaki gibi değil, daha hayatımızı karartabilecek birçok sebep var. İnsanlar böyle bi olay yaşamadan, yada yaşayan birini görmeden gerekli tedbirleri almıyorlar. En azından bu hikayeden bi ders çıkarılacak. Yapılan ufak bi hatadan ne tarz olaylar doğabileceğini gördük.

    Okuyan ve yorum yapan herkese teşekkür ediyorum, açıcka söylemek gerekirse hikaye ve anlatım beğenilmeseydi kısa kesecektim, beğenildiği için uzattım. Hakkınızı helal edin.
    "Evlenmek zorunda kaldım" başlığına takılıp niye evlenmedin o zaman diyenler olursa, kelime oyunu yaptım diyeyim. Bi süreliğinede olsa evlenmek zorunda kalıyorum, olayın net sonucu itibariyle evlilik falan kalmıyor.

    Herkese iyi akşamlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DonhanımNaber -- 24 Şubat 2014; 19:59:26 >
  • CSB mi ?


    REKLAMLAR....

     Evlenmek zorunda kaldım. (13. Part - Final)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Levent Levent. -- 7 Aralık 2013; 15:31:00 >
  • Özet geç kardeş.


    Edit: Okuduktan sonra aynen şunu düşündüm:



    Konu tutmuş. Reklam alınır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ryzen Tevfik -- 1 Aralık 2013; 23:35:17 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Levent Levent.

    CSB mi ?


    REKLAMLAR....

     Evlenmek zorunda kaldım. (13. Part - Final)
    zebani, vampir falan yok ama okurum bi ara
  • Ebesinin hörekesi bunu okuyacagima üniversite bitiririm daha iyi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-0F7B056BC

    zebani, vampir falan yok ama okurum bi ara

    Alıntıları Göster
    Devamını bekliyoruz.

    Okuyun beyler temize benziyor.
  • Nerden kopyaladun
  • Csb
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-0F7B056BC

    zebani, vampir falan yok ama okurum bi ara

    Alıntıları Göster
    Özet geçemem çünkü okuyan arkadaşların herşeyi detayına kadar bilmesini istiyorum. Anlatacaklarım bitince soracağım bi soru olacak, ve cevabını gerçekten merak ediyorum. Tarafsız bi göz lazımdı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ryzen Tevfik

    Özet geç kardeş.


    Edit: Okuduktan sonra aynen şunu düşündüm:



    Konu tutmuş. Reklam alınır.
    okuyun arkadaşın güzel bir anlatım stili var
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SH4K3R

    Devamını bekliyoruz.

    Okuyun beyler temize benziyor.

    Alıntıları Göster
    devamında sevişiyolar yada kız zebaniye dönüşüyor olur bence
  • cehenneme hoşgeldin
  • Anladık, o akşam sen kızı değil kız seni "bip"miş..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: djoz

    Anladık, o akşam sen kızı değil kız seni "bip"miş..
    Yine mi Geriçekemeyan ? Sen misin ?
  • Uu beybi sen devamını uyduradur, biz bekliyoruz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Symbolsong

    okuyun arkadaşın güzel bir anlatım stili var

    Alıntıları Göster
    CSB Değilse bende bişey bilmiyorum ahanda buraya yazdım .
  • Eve
    çıktığımda, karşılaştığım manzara beni şok etti. Çünkü
    kız yarı çıplak bi halde kapıyı bana açarak, hemen
    arkamdan kapattı ve gülümseyerek hoşgeldin dediNiye yanlis yola girdin mubarek!1!1!1
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Symbolsong

    okuyun arkadaşın güzel bir anlatım stili var

    Alıntıları Göster
    devamını beklıyom, senden fena fantazi hikayeci olur



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Castiel -- 1 Aralık 2013; 9:31:56 >
  • yazacaksan hepsini yaz bolum bolum olmuyor yahu..
  • Bildiğin konulu csb olmuş
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.