Şimdi Ara

En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız (22. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
5 Misafir (1 Mobil) - 4 Masaüstü1 Mobil
5 sn
1.481
Cevap
21
Favori
75.509
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2021222324
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sayonara senpai



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi maybe4you -- 2 Mayıs 2020; 23:29:9 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • maybe4you kullanıcısına yanıt
    Bir mektup öhm pm kadar uzağınızdayım.


  • Ano Hi Mita Hana no Namae wo Bokutachi wa Mada Shiranai.


    Bölüm sayısı: 11 + 1 film
    Türü : Slice of life, dram

    Animenin kısa ismi Ano Hana. Bu anime hakkında ne desem ki şimdi? Spoiler vermeden anlatmak zor gibi. Koe no katachi izlediyseniz tam onun gibi diyebilirim. Zaten başrol Jintan ile Koe no katachi'deki Ishida'yı aynı kişi seslendirmiş. Oradan da bağ kurmak mümkün. Geri kalan seiyuu ekibi de çok iyi. Bu kadar iyi seiyuu bir arada görmek çok güzel oldu. Tabi ben çok Menma'nın seiyuu'suna hayran kaldım. İlk bölümde neet bir karakter görüyoruz neyseki o ilk bölümde kalıyor. Devam etse çekilmez olurdu. Menma deredere bir karakter iken Anjou tsunderedir. Onları izlemek keyifli oluyor.

    Animenin konusunu okumayın bence, direkt spoiler yersiniz. Shigatsu wa kimi no uso kadar olmasa da dramı ile öne çıkan animelerden biri diyebilirim.


    Animenin ilk bölümünde Menma'nın öldüğünü ve çok sevilen biri olduğunu öğreniyoruz. 11 bölümden oluştuğu için son bölümde Menma'nın nasıl öldüğünü gösterecekler diye düşünmüştüm, yanılmışım. Menma'yı arkadaşları neden bu kadar çok seviyordu ve nasıl öldü de hepsi o kadar etkilendi? Bu soruların cevaplarını hem merak ederek hem de korkarak izlemeye devam ettim. Ama o ölüm sahnesi hiç gösterilmedi. Anladığım kadarıyla olaylar şöyle gelişmiş: Menma ile bizim Jintan'ın annesi anlaşıyorlar. Menma o çocukluk hali ile bu anlaşmayı çok ciddiye alıyor. Jintan bir şekilde ağlamalı diyor. Ama onu üzmek de istemiyor. Bu yüzden Jintan'ın haberi olmadan herkesi çağırıyor. Bu arada bundan bağımsız olarak Yukiatsu Anjou'yu gaza getiriyor. Jintan'ı kışkırt diyor, sor bakalım Jintan, Menma'yı seviyor mu? Onlar öyle sorup üstüne gelince, Jintan da koşarak kaçınca Menma peşlerine düşüyor. Bir yerde ayağı takılıp nehre düşmüş olmalı, sürekli nehre düşen terliği gösterdiler. Demek ki boğulmuş :( Jintan o kötü lafı ettiği için kendini suçlu buluyor. Yukiatsu planı kurduğu için kendini suçluyor. Anjou plana yardımcı olduğu için kendini suçluyor. Poppo zamanında yetişemediği ve muhtemelen cesedi gördüğü için kendini suçluyor. Ama aslında olay kazadan ibaret. Menma dikkatsizlik etti ve nehre düştü. Menma'yı o kadar çok sevdikleri için bunu kaldıramadılar. Aralarında en akıllısı Yukiatsu sanmıştım. Ama en kırıkları o çıktı. Hobisi kadın kıyafetleri giymek 😂


    7/10 verdim. Çünkü klişe sahneleri vardı ve
    olayı Budizm'e bağlamak reenkarnasyon muhabbetleri yapılması kaliteyi düşürdü bence. Hiçbir şey demese daha güzel olurdu. Klişe olarak da arkadaş grupta 6 kişi var 5'i zincirleme o onu seviyor şeklinde aşık. Bu nedir ya? Lisede tüm ergenler aşık olmak zorunda mı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Fıstıklı olsun

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Psikolojik türde bir anime izleyeyim dedim de başıma neler geldi. O değil de bu animeden neden hiç kimse bahsetmiyor? Haksızlık ediliyor bu animeye. Gerçekten bugüne kadar duymadığıma üzüldüm.


    En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız

    Yakusoku no Neverland
    Bölüm sayısı: 12
    Türü : Bilimkurgu, gizem, korku, psikolojik, gerilim

    Sadece animenin türüne bakmak bile seni içine çekiyor. Hikayemiz şöyle: Ana karakterlerimiz Emma, Ray ve Norman yetimhanede kalan en zeki 3 çocuktur. Yetimhanedeki çocuklar anne dedikleri bir bakıcı tarafından sevgi dolu bir ortamda yetiştirilmekte ve uygun aile bulunduğunda ise evlatlık olarak oradan gitmektedirler. Bir gün içlerinden birinin gönderilmesi sırasında Emma ve Norman dehşet verici gerçeği öğreniyor ve kaçış mücadelesi başlıyor.

    Bu animenin gizem dozu aşırı yüksek. Korku ve gerilim de olunca animeyi izlerken nefes almayı bile unuttum o derece yani. Anime karşılıklı hamleler, stratejiler ve planlarla ilerliyor. İzlemesi gerçekten heyecanlı ve gerilimli. Mükemmel başlayıp mükemmel bir finalle bitiyor. 2. Sezonun daha da iyi olacağını düşünüyorum. Sadece 1 bölüm izleyin ve animenin sizi içine çekmesine izin verin.

    10/10

    Ekleme: Animenin finali mangada 37.bölüme denk geliyormuş. Manga şu an güncel ve bölüm olarak 175'e kadar gelmiş. Hem de Türkçe olarak 175.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi maybe4you -- 5 Mayıs 2020; 18:7:6 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Son zamanlarda izlediğim animeler ve düşüncelerim:

    Ghost In The Shell:
    SAC'ı bitirmenin üzerinden uzun bir vakit geçtikten sonra seriye ilk filmiyle tekrar dönmek iyi hissettirdi. Gerek eski çizimleri, gerekse kendini anlatmadaki isteksizliği bir miktar kendimi uzak hissetmeme neden olsa da böyle bir kültü izleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
    7/10

    Puella Magi Madoka Magica:
    Şaşırtıcı bir şekilde forumda epey seveni var bu serinin sanırsam. Lakin ele aldığı konu artık o kadar bayat ve işlevsiz ki istediği kadar adult olsun gözümde pek bir şeyi değiştirmedi açıkçası. Pragmatik bir gözle izlemeye çalışırsanız deliye dönebilirsiniz.
    4/10

    Wolf Children:
    İçimi yaşama sevinciyle dolduran güzel bir filmdi. Daha fazlasını beklemek ayıp olurdu.
    9/10

    Shinsekai Yori:
    Beklentilerimi boşa çıkarmadı. Seriye ısınamayanlar için, bir miktar sabretmeye çalışın ve taşların yerine oturmasını bekleyin. Madoka'dan kesinlikle daha iyi felsefe yaptığını taahhüt edebilirim.
    8/10

    TTGL ve Angel Beats:
    Her iki seri de MAL'da çok yüksek izlenme rakamlarına sahip olsa da en fazla birkaç bölüm tahammül edebildiğim animeler. Belki bir ara geri dönerim.

    Houseki no Kuni:
    Herhangi bir beklentiye girmeden blind bir şekilde başladığım bir serinin daha ilk saniyesinden hayatımı bu denli değiştirebileceğini kesinlikle tahmin edemezdim. Üniversitelerde okutulması gereken CG tekniği ve mükemmel animasyonları, her bir parçası özenle yaratılmış evreni, kendini önemsetmeyi başaran karakterleri ve özgün hikayesiyle bambaşka bir deneyimdi.
    10/10

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • flean kullanıcısına yanıt
    Shinsekai yori hakkında dediklerine katılmakla birlikte madoka'nın son filmini izlemeden karar verme derim...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • maybe4you kullanıcısına yanıt
    Madoka filmleri nasıl izleniyor? İlk iki filmi izlememe gerek var mı?

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • flean kullanıcısına yanıt
    İlk iki filmi animenin aynısı. Sadece 2. Filmin sonuna 90 saniye eklemişler. İstersen bak ama bakmadan da olur. 3. Film ise efsane. Madoka'nın efsane olmasını sağlayan herkesin o kadar övmesini sağlayan asıl 3. Film. 3. Filmi izlemeyen yapboz yapıp en büyük parçayı koymadan bitirmiş gibi olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • maybe4you kullanıcısına yanıt
    Anladım. Göz attıktan sonra fikrim değişirse editlerim.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Zetsuen no tempest:İlk bölümlerde bütün içeriği verdikten sonra kendisini tüketmiş olsa gerek ki trainwreck seviyesinde akıl oyunlarıyla işin cıvkını çıkardı.Üstelik kendisini zekiceymiş gibi gösterip aslında öyle olmama tuzağına da düşüyor.Bakalım ilerideki zamanlarda ton değişecek mi ?

    Bu konularda classroom of the eliteyi örnek almasını isterdim.Karakterlerin detaylandırılmasında ise zetsuen no tempest önde

    Dipnot:Mızraklıların dövüşü anlamsızdı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 10 Mayıs 2020; 20:59:47 >
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Hamlet ve Fırtına kitaplarını okursan bu anime daha anlamlı oluyor. Zaten tempest kelimesi de fırtına anlamında. Kitaplarla animenin senaryo olarak ilgisi yok ama göndermeleri var.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız


    Made in Abyss

    Bir gün yer gizemli bir şekilde yarılır ve koca bir uçurum ortaya çıkar. Bu uçurumun içerisinde değerli kalıntılar bulunduğu için insanlar uçurumun çevresine akın ederler ve zamanla burada kocaman bir şehir oluşur. Uçurumun derinliklerine gidildikçe Abyss'in laneti denilen ve gittikçe ağırlaşan anomaliler ile karşılaşıldığı için uçurumun en alt kademelerine inen insanlara büyük saygı ile bakılır ve onlara özenilir.

    Ana karakterimiz ise annesi bu uçurumun en alt katlarına kadar gitmiş fakat bir daha asla geri dönmemiş ufak bir kız çocuğu. Hikayemiz bu küçük çocuğun bir arkadaşı ile beraber annesini bulmak için Abyss'e gitmesi.

    Made in Abyss karanlık bir masal. Anime oldukça kaliteli ilk anından itibaren her bir karesine özenildiği belli oluyor. Müzikler atmosferi çok güzel tamamlıyor ayrıca manzaralar göz okşayan cinsten.

    Karakterlerimizin ise önemli bir bölümü çocuklardan oluşuyor. Yazar hikayenin karanlık atmosferi ile çocukların masumiyeti arasında bir tezat yaratarak animenin vuruculuuğunu arttırmış bu belli ( Bana kalırsa bu ucuz bir numara).

    Yan karakterlere baktığımda oldukça orjinal kişiler bulduğumu söyleyebilirim. Animede zamanla karşımıza çıkan kişiler prototip anime karakterleri olmaktan genelde uzaklar. Bunun istisnası olarak belki animenin sonuna doğru yüzünü bize gösterme zahmetinde bulunan ana kötüyü gösterebilirim. Az çok ne kafa yapısında olduğunu gördükten sonra biraz hayal kırıklığına uğramadım değil.

    Anime öyleysine yapılmak için yapılmış gibi durmuyor. Yer yer derin laflar etmesini biliyor. Yazarın kendine ait felsefi bir görüşü var ( yani bir altyapısı var bu belli) ve bunu yer yer güzel bir şekilde yedirmiş.


    Ozen'in Abyss'e gelen yağmacıların Tanrı'ya inanmadıklarını çünkü artık sadece Abyss'e inandıklarını söylemesi. Dış sesin Abyss'in bunca güzelliğinin ardında pekçok trajedi yattığını ifade etmesi, bunca trajedinin ve ölümün bu güzel çiçekleri besleyerek açmasını sağladığını söylemesi, hikaye bir masal gibi olsa bile bir olağanüstülüğün aslında olmaması, insanları gözeten hiçbirşeyin olmaması, hepsinin hayatın karşısında nasıl yalnız oldukları ve bu kırılganlığa rağmen hayata tutunmaları...

    ( Gördüğüm kadarıyla animede bulunan Abyss'in laneti adı verilen şey için mangaka doğaüstü varlıklara bağlamak gibi kolay bir yol yerine daha çok doğanın anlamsız akıl sır ermez anomalileri şeklinde olayı açıklıyor, hikaye olağanüstü olsa bile hiçbir yerinde dini, ilahi motifler yok aslında bakış açısı materyalist)


    Kurgusu ise genel olarak güzel. Gizemli bir tarafı olmasının yanı sıra, sıradan bir evren yerine gerçekten orjinal bir dünya yaratılmaya çalışılmış. Bu tarz bir dünya yaratmanın olmazsa olmaz koşulu ise gizem unsurunu korumaktır. Çünkü aslında bu tarz yeni bir evreni ne kadar açık ederseniz büyüsü o kadar bozulur çünkü insanlar parçaları alıp gerisini hayal güçleriyle doldurmaya kalktıklarında sonuç her insanın kendi hayali olacağı için güzel olacaktır. Made in Abyss'in dünyasında yeterince gizem var umarım ilerleyen sezonlarda orjinalliği korumayı başarır çünkü bu hiç kolay olmayacak...

    Made in Abyss yeni nesil animeler artık öldü, orjinallik bitmiş vb... gibi yorumlar yapan kişilerin yanıldıklarının en büyük kanıtı bana kalırsa. Herşeyiyle gayet güzel bir biçimde olmuş bir anime. Ama keşke şu çocuk fantezisinden vazmıgeçseler ne ?

    10 / 8.5

    İkinci bir inceleme için @kingocd'nin yazısına da bakabilirsiniz. 10 / 10 vermiş o da : ) Link

    Üçüncü inceleme için @Maxmania adlı üyenin yorumuna buradan ulaşabilirsiniz. Link



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 14 Mayıs 2020; 10:44:0 >




  • En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız


    Kimi no Na wa - Senin adın ?

    Anime filmleri ve anime dizileri arasındaki farkı yüzümüze vuracak kadar kaliteliydi teknik yönden. Manzaralar, animasyonlar, seslendirmeler anime sanatının en üst seviyelerinde geziniyordu kesinlikle !

    Animenin konusu ise genelde insanların içini gıcıklayacak türden. Bir kız ve bir oğlan bir gün uyanır ve bedenlerinin değişmiş olduğunu farkederler. Hikaye oldukça basit görünüyor fakat merak etmeyin ilerleyen kısımlar hoş bir şekilde dallanıp budaklanıyor bu kadar yüzeysel işlememişler olayları. Gerçi güzel bir biçimde işlenseydi bu konu yüzeysel olsa bile insanlara hoşça vakit geçirtebilirdi.

    Animeyi izlerken ilk başlarda çok güzel görünen bir hayalkırıklığı ile karşı karşıya olduğum duygusuna kapıldım. Çünkü anime konusunu adeta geçiştiriyor sizde bu kısmın sadece bir girizgah olduğunu bilmediğiniz için milyonlar harcanmış ruhsuz bir animeyle karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsunuz. Fakat hikayenin ilk kırıldığı andan itibare atmosfer değişiyor ve o ana kadar sürekli dışardan izlediğim animenin içine çekildiğimi hissediyorum.

    Sonuç olarak Kimi no Na wa çok güzel gözüken, oldukça basitmiş gibi duran hikayesini güzel dokunuşlarla derinleştirmeyi başarmış herkese tavsiye edebileceğim bir film olmuş.

    10 / 8



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 13 Mayıs 2020; 12:37:59 >




  • Periah kullanıcısına yanıt
    Made in Abyss ikinci sezonu daha çıkmadı diye ertelediğim bir anime. Sürekli karşıma çıkıyor. Ama sanırım beklemeye devam edeceğim...

    Kimi no Na Wa filmi eğlenceli, komik ve dramı ile mükemmel bir anime filmi bence. Hana Kanazawa'nın etkisi büyük bence. Şu repliğini hiç unutmam filmin :
    Bir yeri, birini veya bir şeyi arıyoruz.
    Ama ne?
    Sahi ne arıyoruz bu hayatımızda?


    Bu arada ek bilgi olarak Türkçe dublaj da çok güzel yapılmış bence. Türkçe dublajında Hana Kanazawa'nın sesini alan kişi Türkiye'de Selena Gomez'in Türkçe dublajını yaptığını bildiğimiz Damla Babacan :) onun sesini de seviyorum :)) Kimi no Na Wa filminde sahiden büyük emek var. Çizimleri için çok uğraşmışlar. Şu videoda da bunu gösteriyor.
    https://www.youtube.com/watch?v=KD3ey2dRmM0&feature=youtu.be

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • maybe4you kullanıcısına yanıt
    Filmi daha izlemedim ama çizimler mükemmelmiş.
  • Dragon Ball Z'yi bitirdim.

    Sizin incelemenize katılmakla beraber şunu da eklemek istiyorum:

    Bence dövüş sahnelerindense günlük yaşamları daha eğlenceli. Işınlanmalı, yeni teknikli dövüşler değil de karakterin okul macerası, annesiyle olan diyaloğu, yeni küçük karakterlerin haylazlıkları çok daha keyif verdi bana. Yaşımızla alakalı olsa gerek; sabır aralığımız düştüğü için veya muhakeme edip da mantıkla ters düşemediğimiz için o, bölümler süren uzun dövüşler sarmadı beni, aksine sıktı. Dövüşler seyrinde ilerlese yine tamam, diyeceğim ama yok, illa uç öğeler olacak, uçlar denenecek :)

    Dragon Ball'a olan iade-i itibarımı gerçekleştirdim ve Dragon Ball Z'yi bitirdim. Devamını izler miyim, zannetmem :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Leon FR -- 24 Mayıs 2020; 12:11:32 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Leon FR kullanıcısına yanıt
    Hocam öncelikle geçmiş olsun

    Ben uzun animelerin çoğunu izledim. Dragon Ball'ın dövüşlerindeki sıkıntı sakız gibi sünmesinde birde adamlar dövüş boyunca birbirine 300 yumruk atıyor karşılıklı. Fakat benim beğendiğim anime dövüşlerinde birbirine 300 500 yumruk sallamak yerine genelde daha stratejik düşünüp doğru 1 saldırıyla düşmanı yere seren veya zorlayan dövüşler bulunuyor onlar daha zevkli. Kısacası sorunun bizde olduğunu düşünmüyorum animenin kendisinde hocam. (Mesela Naruto'nun dövüşleri daha bir satranç gibidir mangaya yetişmemek için animeyi sündürmedikleri sürece...)

    İzlediğiniz anime listeniz falan varsa Myanimelist'te, yazın anime önerelim. İnanın Dragon Ball'dan çok daha iyi animeler var. Sadece o değil biz sürekli dövüş, savaş şu bu animesinden bahsediyoruz fakat normal hayatı anlatan slice of life türünde dahi o kadar iyi animeler var ki izlediğinizde animelere bakış açınız değişebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 13 Mayıs 2020; 12:39:31 >




  • maybe4you kullanıcısına yanıt
    Made in Abyss'in ilk sezonu ile ikinci sezonu arasında bu kadar çok süre farkı olması gerçekten sinir bozucu fakat aradan bu kadar süre geçmişken ikinci sezonuda bekleyip toplu olarak izlemek en doğru karar sanırım. Bende ilk sezon bittikten sonra ikinci sezon için öyle yanıp tutuşma gibi bir durum olmadı ama ikinci sezon çıktığında mutlaka izlerim. Umarım ilk sezondaki muazzam kaliteyi devam ettirebilirler.

    Kimi no Na wa konusunda ise genelde Seiyuulara özel olarak dikkat etmezdim Bakuman izleyinceye kadar. Gerçekten de Kimi no Na wa'daki kızı seslendiren sanatçının oldukça farklı bir sesi var. Diğerlerinden ayrışıyor. Türkçe dublaj konusuysa şimdi aklıma kurt düşürdün muhtemlen arayıp o versiyonunu bulurum bir yerlerden : )

    Son olarak Ano Hana konusunda 7 puan bence o anime için ideal olmuş. Güzel bir dramı var ama dediğin gibi sinir bozucu yanları yok değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 13 Mayıs 2020; 12:40:25 >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Kesinlikle katılıyorum hepsine, teşekkürler. Seiyuu konusunda da şunu ekleyim. Sinemada oyuncu fanı olmadığım gibi animede de seiyuu fanı değilim. O seiyuu var diye anime güzel olacak diye bir şart yok. O seiyuunun her animesini izleyeceğim diye de bir şart yok. Ama bazı seiyuular kalitesi ile dikkat çekiyor. Steins Gate'de tutturu diyen Kana Hanazawa, Shingeki no Kyojin'de Levi'ı seslendiren Hiroshi Kamiya, opening, ending müzikleri ile öne çıkan Lisa ve K-On da müzikleri ile öne çıkan Yoko Hikasa benim favorilerim olur.

    Bu arada ilgi alanım her an değiştiği için tarihi bi anime izleyeyim dedim. Japanese Classic Horror'a baktım. Ama 2. bölümde bıraktım. Çizimleri ve konusu çok sıkıcı geldi ve ilgimi çekmedi. Sanırım tarihi animelerden bir süre uzak kalacağım. Zaman yolculuğu ve isekai temalı Re Zero'ya başladım. İlk 9 bölüm bitti. Konusu yavaştan alıyor gibi geldi ama şimdilik güzel gidiyor. Umarım tüm sorulara cevap vermeden bitmez.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi maybe4you -- 13 Mayıs 2020; 11:26:23 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 2021222324
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.