Şimdi Ara

Derece yapmak bu kadar zor mu ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
2
Favori
20.831
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar derece yapmak örneğin ilk bine girmek için öyle çook uçuk şeyler mi olması gerekir. Mesela ortaokuldan beri özel hocalarla çalışmalar falan filan. Ben bunun bu kadar zor olacağını düşünmüyorum ya ?

    Tahminen şu günden sınava kadar günde 7 saat uyku hariç full ders çalışan ve temeli her derste ''her konuyu rahatça anlayabilecek'' düzeyde olan birisi ve obpsi 82 civarında olan birisi sizce ne kadar sıralama yapabilir ?

    Çevremde çok kişi bunun çok uçuk şeyler olduğunu söylüyor. Sizlerin de görüşlerinizi almak isterim.



  • Sayısalda derece yapanlar arasında, vakti zamanında müthiş müthiş puanlar yapıp fen liselerine giden tanıdıklar günde bin soru çözüyorum gibi şişirme sayılar veren kişiler değildi. Ben de dahil olmak üzere (ki SBS'de fen liselerinin yanından geçecek puanım olmamasına rağmen bu sene LYS'de 104. oldum), çoğu derece yapan arkadaş gün içersinde farklı farklı derslerden olmak üzere maksimum 300 soru çözmüştü/k.



    Bu soru sayısının üstüne çıkan arkadaşlar, çoğunlukla temeli biraz daha zayıf oldukları için bu denli soru çözümü yaparak pratik kazanmaya çalıştılar. Liselerde öğretmenler, derslerinize günü gününe çalışın der ya, işte derslerinize günü gününe çalışırsanız; sınav senesi çoğunluk kendini parçalarken, siz onlara göre daha minimal kalacak günlük soru çözümleriyle başarıya ulaşırsınız.
  • Sayısalda derece yapanlar arasında, vakti zamanında müthiş müthiş puanlar yapıp fen liselerine giden tanıdıklar günde bin soru çözüyorum gibi şişirme sayılar veren kişiler değildi. Ben de dahil olmak üzere (ki SBS'de fen liselerinin yanından geçecek puanım olmamasına rağmen bu sene LYS'de 104. oldum), çoğu derece yapan arkadaş gün içersinde farklı farklı derslerden olmak üzere maksimum 300 soru çözmüştü/k.



    Bu soru sayısının üstüne çıkan arkadaşlar, çoğunlukla temeli biraz daha zayıf oldukları için bu denli soru çözümü yaparak pratik kazanmaya çalıştılar. Liselerde öğretmenler, derslerinize günü gününe çalışın der ya, işte derslerinize günü gününe çalışırsanız; sınav senesi çoğunluk kendini parçalarken, siz onlara göre daha minimal kalacak günlük soru çözümleriyle başarıya ulaşırsınız.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Susskind

    Sayısalda derece yapanlar arasında, vakti zamanında müthiş müthiş puanlar yapıp fen liselerine giden tanıdıklar günde bin soru çözüyorum gibi şişirme sayılar veren kişiler değildi. Ben de dahil olmak üzere (ki SBS'de fen liselerinin yanından geçecek puanım olmamasına rağmen bu sene LYS'de 104. oldum), çoğu derece yapan arkadaş gün içersinde farklı farklı derslerden olmak üzere maksimum 300 soru çözmüştü/k.



    Bu soru sayısının üstüne çıkan arkadaşlar, çoğunlukla temeli biraz daha zayıf oldukları için bu denli soru çözümü yaparak pratik kazanmaya çalıştılar. Liselerde öğretmenler, derslerinize günü gününe çalışın der ya, işte derslerinize günü gününe çalışırsanız; sınav senesi çoğunluk kendini parçalarken, siz onlara göre daha minimal kalacak günlük soru çözümleriyle başarıya ulaşırsınız.

    Süpersin hocam. Tahminen cümlesiyle başlayan kısım hakkındaki düşüncelerin neler ? Öğrenmek isterim :)




  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NYShoemaker -- 3 Temmuz 2018; 15:7:57 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TheGodofEducation

    İlk on bine girmek için "çalışman" lazım, ilk bine girmen için "şanslı" olman lazım. Gerçekten tam olarak ne dediğimi anlayabilmen için sınav tecrübesi gerekiyor. ÖSYM'nin yaptığı birçok sınava öğrenci hazırlamış, kendisi de defalarca bu sınavlara girip hatırı sayılır puanlar almış/ sıralamalar elde etmiş biri olarak yüzlerce şey söyleyebilirim ama yine de bazı örnekler açıklayıcı olur herhalde...

    Sınavın içeriği dışında şans faktörleri

    1.Oturduğun sıra:
    -1.90 boyunda insanlar ilkokul sıralarında sınava girmek zorunda kaldı.
    -Boyun 1.70 m olması da önemli değil, sıranın bir ayağı kısa olabilir, sıra sallanabilir.

    En kötü olasılık: Sıranın üzerinde pürüzler-delikler olabilir. Şık işaretleme sırasında optik formun delinmemesi için ya beyin ameliyatı yapar gibi hassas davranmak zorunda kalırsın ya da mecburen optik formu sınav kitapçığının üzerine koyup işaretleme yaparsın. Nasıl vakit kaybettirdiğini bilen bilir.

    2.Sınıfta etrafındaki öğrenciler:
    -Önünde oturan kişi öyle çalışkandır ki vakit kaybetmemek için en son ygs sonrası duş almıştır.
    -Ya da kötü kokmamak için o sabah duştan sonra olayı abartıp deodorant+parfüm+kolonya+aftershave kombosu çekmiştir.
    -Veya duş alacak vakti yoktur ve kötü kokuyu bastırmak için yukarıdaki komboyu çeker. İlginç bir sonuç çıkar ortaya...
    -Etrafında oturanlardan biri belki sorular yüzünden, belki sınavla hiç ilgisi olmayan sebeplerden hüngür hüngür ağlar...

    -En kötü olasılık: Arkanda oturan kişi belki stresten, belki bir hastalık yüzünden, belki de sadece önceki gece yediği içtiği şeyler yüzünden kusar. "Birisi sınavda birdenbire sırtıma iğrenç bir şekilde kussa da hiç istifimi bozman, şok olmam, konsantrasyonum dağılmaz, kusmuk kokusu da rahatsız etmez..." diyorsan tebrik ederim, dünyada bu kadar soğukkanlı davranabilecek çok az sayıda insandan birisin.

    3.Gözetmenler:
    -Her insanın karakteri, huyu suyu farklıdır. Bazen şansa kimyaları çok iyi uyuşan oldukça "sosyal" gözetmenler gelir. Onlar sınavın ilk 5 dakikasında izledikleri bir derbi maçındaki ofsaytı tartışırken, sen sınav ortalarına doğru gözetmenlerin memleketlerini, aile bireylerinin ne iş yaptığını vb. mühim bilgileri öğrenmek zorunda kalırsın.

    En kötü olasılık: "Kızgın suratlı dalgın gözetmen" denk gelir. Nasıl öğrencilerin derste sıkılıp, hayal kurmaya, gözünün önündekini göremeyecek kadar dalmaya ("daydreaming") yeteneği varsa, maalesef gözetmenlerin de var. Camdan dışarı bakarken "dalarsa" sıkıntı değil, sanki ufka bakarken anılarını yad eden birisi gibi gözükür, nostaljiktir, sanatsaldır.
    Peki ya camdan dışarı bakarken değil de, tam sana bakarken "dalarsa"? Sürekli olarak sanki özellikle senin kopya çektiğinden şüphelendiği için dimdik sana bakan, seni gözetleyen bir "gözetmen" kulağa hoş gelmiyor değil mi?

    Tabi beterin beteri var... Bazı insanların maalesef normal yüz ifadeleri anatomik yapıları yüzünden (elmacık kemikleri, kaşlarının çatık duruşu, nefes alıp verirken burun deliklerinin ne kadar açılıp kapandığı vb. sebepler) "kızgın", "sinirli" gibi dururlar. Şimdi bu iki müthiş özelliği hayalinde birleştir, karşında, sana sanki seni dövecekmiş gibi dimdik bakan bir gözetmen...

    4.Sınıfın dışı:
    -Artık insanlar eskiye göre daha bilinçli. Sınav zamanı (sadece ygs/lys için bu geçerli tabi ki, maalesef ALES/KPSS/DGS'de ipleyen yok) dışarıdan gelen ses eskiye göre daha az olsa da yine de bulunduğun yere göre değişir. Sessiz sakin bir ortamda sınavı çözmekle, sürekli korna sesleri arasında çözmek arasında fark var.

    En kötü olasılık: Bundan 1 sene öncesine kadar sorsalar, ilk girdiğim üniversiteye giriş sınavındaki ortamı söylerdim. Bir kız meslek lisesi sınıfı, tamamen toz ve kir içinde, gözetmenler yürürken havaya kalkan trilyonlarca tozu sınıfa giren ışık huzmesinde beyaz kar taneleri gibi görüyorduk. Ama tüm bunlar dışarıdan gelen sesin yanında devede kulak kalıyordu. Okulun dibinde hal vardı. "Yeni geldi karpuz ablaaa, aç bak beğenmezsen almaaa" diyerek kafiyenin dibine vuran da vardı, megafondan "patates soğan, patatesss soğaannn" diyen de...

    Ama geçen sene beterin beteri varmış dedim. Hani sınav başında rahatsız olmayalım diye getirilen 15 dk kuralı var ya? İşte tam o sebepten tüm sınav "rahatsız" olduk. Neden mi? Dışarıda sınava 10 saniye, 1 dk geç kaldığın için alınmayan öğrenciler, kimi sinir krizi geçiriyor, kimi cırlıyor, kimi intihar edeceğini söylüyor. Aileleri çocuklarımzın hayatını kararttınız diye bela okuyor, polisle-güvenlikle arbede yaşanıyor.


    Bugünlük bu kadar yeter, sonra devam ederim...

    Hocam şans faktörü gerçekten de öyle. Ben ilk ygs sınavıma girerken öyle bir sınıfa denk geldim ki gözetmenle 15 metre var aramızda ama kadın yürüyünce bizde beşik gibi sallanıyorduk :D. Sınıfın altı tom ve jery çizgi filmindeki gibi boş bildiğin. Tahta iskelet gibi bir şeye koymuşlar ama yine de beni etkilemedi. Ciddi durumlarda çok soğukkanlı olabiliyorum hocam.


    Yani bana çalışma konusunda tavsiye verirseniz çok sevinirim :). 7 ay boyunca eve kapanıp sosyal hayat sıfır full ders çalışmayı planlıyorum. Bu son günüm yarın başlayacağım. Onun için son tavsiyelerimi alayım dedim :)




  • Sadece çalış, insanlar bir şeyi gerçekten isterlerse her şeyi başarabilirler. Mesela ben üniversitemi 4.sınıfta bıraktım ve şimdi sınava hazırlanıyorum... Derece yapmak istiyorsan önce inan daha sonrası bu inancı eyleme dökmeye kalıyor, işte orasını yapmak da senin işin...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NYShoemaker -- 5 Temmuz 2018; 22:43:0 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Bu kadar olur mu gerçekten
    4 yıl önce açıldı
    Bu Nasıl Oluyor? 6 Ayda Derece
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TheGodofEducation

    Sen baya ciddi bir maraton çalışması yapmayı planlamışsın, öncelikle tebrik ederim. İçinde bulunduğumuz sene en kibar ifadeyle "sıradan" bir yıl olmadığı için en önemli tavsiyeyi vereyim o zaman.
    Sosyal hayatı, interneti vb. sıfırlasan da 2 haftada 1 kez bile olsa, bir akşam internete gir.

    Neden diye soracak olursan, son 1 ay içinde sınav sistemi 4 kez değişti. Bir o kadar daha değişebilir. Artık "imkansız" lafı ortadan kalktı, yarın sabah CB "organik kimya olmasın sınavda" derse olmaz. Yani sabahtan akşama 12 saat çalışabilirsin, derece de yapabilirsin, herkes helal olsun der ama... fizikten optik konusunun, biyolojiden sistemlerin, matematikten integralin sınavda sorulmayacağını sınav günü öğrenmekle, aralık ayında öğrenmek arasında fark olur, bilmem anlatabildim mi :D

    Hocam çok sağol tavsiyelerin için. Aynen orası da çok doğru :D. Mezunum zaten. İnşallah başarıcam artık şu işi.




  • Derece icin calismak sart + sans lazim sans olmadan olmaz hele bu yil kesinlikle sans lazim adeta blackjack oynuyoruz osym kartini cikarmadan once biz tum birikimimizi ortaya koyuyoruz , osym kartlari dagitir ve bingo bazilari tam caliatigi yerlerden cikar 've 21 I kapar ve istedigini alir bazilari son dakika sansi diyip son dakikalarini iyi dwgwrlendirirse kazaniyor , tecrube var neyse bb

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Philippe Coutinh0

    Derece icin calismak sart + sans lazim sans olmadan olmaz hele bu yil kesinlikle sans lazim adeta blackjack oynuyoruz osym kartini cikarmadan once biz tum birikimimizi ortaya koyuyoruz , osym kartlari dagitir ve bingo bazilari tam caliatigi yerlerden cikar 've 21 I kapar ve istedigini alir bazilari son dakika sansi diyip son dakikalarini iyi dwgwrlendirirse kazaniyor , tecrube var neyse bb

    neyse bb








    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Değerlendirirse yazıyormuş yaw ben random attın sandım başta

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sinavi 1 gun sonra yapsalar ilk 1000 buyuk oranda kendi aralarinda yer degisir. Şans faktoru burada. Ama ilk 1000 e giren isimler az degisir. Calisma kismi burada.



    Ben hic oyle cok calisan biri degildim ama her sinavda bir sekilde iyi yapardim. Fen lisesine gittim, orada oyle insanlar tanidim ki hic calismadigimi gordum. Oss 1. si olmasini bekledigimiz arkadas 1. i oldu. Arka arkaya 20 sinav yapsalar 20 sinde de 1. i olurdu.



    Bu isin kesin bir formulu yok. Kendinize gore bir olan cizmelisiniz. Cok soru cozeyim, farkli kaynaklardan calisayim vs gibi seyler kesin cozum getirmezler. Az sayida kaynaktan calisip daha az soru cozup sizin onunuze gecen birisi cikabilir. Bir yanlisi neden yanlis yaptigini anlamadiysan yine yanlis yaparsin. Istersen 10 bin soru coz. Akilli calismak onemli.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam yaptığın yanlış. Tamam dediklerin doğru ama. Şimdi seni çok fazla dikkate alıp stres olmaya şimdiden başlayacak arkdaşlar olcak. O düşünceyle sınav yerine gitcekler hele ki bu durumla karşılaşırlarsa bildiğin sonlarını hazırlamış gibi oluyoruz. Yazıyı silmelisin bence. Sadece bir öneri.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TheGodofEducation

    İlk on bine girmek için "çalışman" lazım, ilk bine girmen için "şanslı" olman lazım. Gerçekten tam olarak ne dediğimi anlayabilmen için sınav tecrübesi gerekiyor. ÖSYM'nin yaptığı birçok sınava öğrenci hazırlamış, kendisi de defalarca bu sınavlara girip hatırı sayılır puanlar almış/ sıralamalar elde etmiş biri olarak yüzlerce şey söyleyebilirim ama yine de bazı örnekler açıklayıcı olur herhalde...

    Sınavın içeriği dışında şans faktörleri

    1.Oturduğun sıra:
    -1.90 boyunda insanlar ilkokul sıralarında sınava girmek zorunda kaldı.
    -Boyun 1.70 m olması da önemli değil, sıranın bir ayağı kısa olabilir, sıra sallanabilir.

    En kötü olasılık: Sıranın üzerinde pürüzler-delikler olabilir. Şık işaretleme sırasında optik formun delinmemesi için ya beyin ameliyatı yapar gibi hassas davranmak zorunda kalırsın ya da mecburen optik formu sınav kitapçığının üzerine koyup işaretleme yaparsın. Nasıl vakit kaybettirdiğini bilen bilir.

    2.Sınıfta etrafındaki öğrenciler:
    -Önünde oturan kişi öyle çalışkandır ki vakit kaybetmemek için en son ygs sonrası duş almıştır.
    -Ya da kötü kokmamak için o sabah duştan sonra olayı abartıp deodorant+parfüm+kolonya+aftershave kombosu çekmiştir.
    -Veya duş alacak vakti yoktur ve kötü kokuyu bastırmak için yukarıdaki komboyu çeker. İlginç bir sonuç çıkar ortaya...
    -Etrafında oturanlardan biri belki sorular yüzünden, belki sınavla hiç ilgisi olmayan sebeplerden hüngür hüngür ağlar...

    -En kötü olasılık: Arkanda oturan kişi belki stresten, belki bir hastalık yüzünden, belki de sadece önceki gece yediği içtiği şeyler yüzünden kusar. "Birisi sınavda birdenbire sırtıma iğrenç bir şekilde kussa da hiç istifimi bozman, şok olmam, konsantrasyonum dağılmaz, kusmuk kokusu da rahatsız etmez..." diyorsan tebrik ederim, dünyada bu kadar soğukkanlı davranabilecek çok az sayıda insandan birisin.

    3.Gözetmenler:
    -Her insanın karakteri, huyu suyu farklıdır. Bazen şansa kimyaları çok iyi uyuşan oldukça "sosyal" gözetmenler gelir. Onlar sınavın ilk 5 dakikasında izledikleri bir derbi maçındaki ofsaytı tartışırken, sen sınav ortalarına doğru gözetmenlerin memleketlerini, aile bireylerinin ne iş yaptığını vb. mühim bilgileri öğrenmek zorunda kalırsın.

    En kötü olasılık: "Kızgın suratlı dalgın gözetmen" denk gelir. Nasıl öğrencilerin derste sıkılıp, hayal kurmaya, gözünün önündekini göremeyecek kadar dalmaya ("daydreaming") yeteneği varsa, maalesef gözetmenlerin de var. Camdan dışarı bakarken "dalarsa" sıkıntı değil, sanki ufka bakarken anılarını yad eden birisi gibi gözükür, nostaljiktir, sanatsaldır.
    Peki ya camdan dışarı bakarken değil de, tam sana bakarken "dalarsa"? Sürekli olarak sanki özellikle senin kopya çektiğinden şüphelendiği için dimdik sana bakan, seni gözetleyen bir "gözetmen" kulağa hoş gelmiyor değil mi?

    Tabi beterin beteri var... Bazı insanların maalesef normal yüz ifadeleri anatomik yapıları yüzünden (elmacık kemikleri, kaşlarının çatık duruşu, nefes alıp verirken burun deliklerinin ne kadar açılıp kapandığı vb. sebepler) "kızgın", "sinirli" gibi dururlar. Şimdi bu iki müthiş özelliği hayalinde birleştir, karşında, sana sanki seni dövecekmiş gibi dimdik bakan bir gözetmen...

    4.Sınıfın dışı:
    -Artık insanlar eskiye göre daha bilinçli. Sınav zamanı (sadece ygs/lys için bu geçerli tabi ki, maalesef ALES/KPSS/DGS'de ipleyen yok) dışarıdan gelen ses eskiye göre daha az olsa da yine de bulunduğun yere göre değişir. Sessiz sakin bir ortamda sınavı çözmekle, sürekli korna sesleri arasında çözmek arasında fark var.

    En kötü olasılık: Bundan 1 sene öncesine kadar sorsalar, ilk girdiğim üniversiteye giriş sınavındaki ortamı söylerdim. Bir kız meslek lisesi sınıfı, tamamen toz ve kir içinde, gözetmenler yürürken havaya kalkan trilyonlarca tozu sınıfa giren ışık huzmesinde beyaz kar taneleri gibi görüyorduk. Ama tüm bunlar dışarıdan gelen sesin yanında devede kulak kalıyordu. Okulun dibinde hal vardı. "Yeni geldi karpuz ablaaa, aç bak beğenmezsen almaaa" diyerek kafiyenin dibine vuran da vardı, megafondan "patates soğan, patatesss soğaannn" diyen de...

    Ama geçen sene beterin beteri varmış dedim. Hani sınav başında rahatsız olmayalım diye getirilen 15 dk kuralı var ya? İşte tam o sebepten tüm sınav "rahatsız" olduk. Neden mi? Dışarıda sınava 10 saniye, 1 dk geç kaldığın için alınmayan öğrenciler, kimi sinir krizi geçiriyor, kimi cırlıyor, kimi intihar edeceğini söylüyor. Aileleri çocuklarımzın hayatını kararttınız diye bela okuyor, polisle-güvenlikle arbede yaşanıyor.


    Bugünlük bu kadar yeter, sonra devam ederim...

    hocam naptın ya valla kısa korku filmi senaryosu olmuş 1. ve 2. maddeler
    taaa 2015 yılında benim de önümde oturan bi mağara insanı vardı. ayağını salladıkça benim de masam sallanıyordu üniversitede sınav olduğumuz için.tam türkçedeyken hem zor sorular hem bu gavat kombo oldu.ayağına baya tekme attım başka bir şey gelmedi elimden.böyle bir durumda napmak gerekir




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TheGodofEducation

    İlk on bine girmek için "çalışman" lazım, ilk bine girmen için "şanslı" olman lazım. Gerçekten tam olarak ne dediğimi anlayabilmen için sınav tecrübesi gerekiyor. ÖSYM'nin yaptığı birçok sınava öğrenci hazırlamış, kendisi de defalarca bu sınavlara girip hatırı sayılır puanlar almış/ sıralamalar elde etmiş biri olarak yüzlerce şey söyleyebilirim ama yine de bazı örnekler açıklayıcı olur herhalde...

    Sınavın içeriği dışında şans faktörleri

    1.Oturduğun sıra:
    -1.90 boyunda insanlar ilkokul sıralarında sınava girmek zorunda kaldı.
    -Boyun 1.70 m olması da önemli değil, sıranın bir ayağı kısa olabilir, sıra sallanabilir.

    En kötü olasılık: Sıranın üzerinde pürüzler-delikler olabilir. Şık işaretleme sırasında optik formun delinmemesi için ya beyin ameliyatı yapar gibi hassas davranmak zorunda kalırsın ya da mecburen optik formu sınav kitapçığının üzerine koyup işaretleme yaparsın. Nasıl vakit kaybettirdiğini bilen bilir.

    2.Sınıfta etrafındaki öğrenciler:
    -Önünde oturan kişi öyle çalışkandır ki vakit kaybetmemek için en son ygs sonrası duş almıştır.
    -Ya da kötü kokmamak için o sabah duştan sonra olayı abartıp deodorant+parfüm+kolonya+aftershave kombosu çekmiştir.
    -Veya duş alacak vakti yoktur ve kötü kokuyu bastırmak için yukarıdaki komboyu çeker. İlginç bir sonuç çıkar ortaya...
    -Etrafında oturanlardan biri belki sorular yüzünden, belki sınavla hiç ilgisi olmayan sebeplerden hüngür hüngür ağlar...

    -En kötü olasılık: Arkanda oturan kişi belki stresten, belki bir hastalık yüzünden, belki de sadece önceki gece yediği içtiği şeyler yüzünden kusar. "Birisi sınavda birdenbire sırtıma iğrenç bir şekilde kussa da hiç istifimi bozman, şok olmam, konsantrasyonum dağılmaz, kusmuk kokusu da rahatsız etmez..." diyorsan tebrik ederim, dünyada bu kadar soğukkanlı davranabilecek çok az sayıda insandan birisin.

    3.Gözetmenler:
    -Her insanın karakteri, huyu suyu farklıdır. Bazen şansa kimyaları çok iyi uyuşan oldukça "sosyal" gözetmenler gelir. Onlar sınavın ilk 5 dakikasında izledikleri bir derbi maçındaki ofsaytı tartışırken, sen sınav ortalarına doğru gözetmenlerin memleketlerini, aile bireylerinin ne iş yaptığını vb. mühim bilgileri öğrenmek zorunda kalırsın.

    En kötü olasılık: "Kızgın suratlı dalgın gözetmen" denk gelir. Nasıl öğrencilerin derste sıkılıp, hayal kurmaya, gözünün önündekini göremeyecek kadar dalmaya ("daydreaming") yeteneği varsa, maalesef gözetmenlerin de var. Camdan dışarı bakarken "dalarsa" sıkıntı değil, sanki ufka bakarken anılarını yad eden birisi gibi gözükür, nostaljiktir, sanatsaldır.
    Peki ya camdan dışarı bakarken değil de, tam sana bakarken "dalarsa"? Sürekli olarak sanki özellikle senin kopya çektiğinden şüphelendiği için dimdik sana bakan, seni gözetleyen bir "gözetmen" kulağa hoş gelmiyor değil mi?

    Tabi beterin beteri var... Bazı insanların maalesef normal yüz ifadeleri anatomik yapıları yüzünden (elmacık kemikleri, kaşlarının çatık duruşu, nefes alıp verirken burun deliklerinin ne kadar açılıp kapandığı vb. sebepler) "kızgın", "sinirli" gibi dururlar. Şimdi bu iki müthiş özelliği hayalinde birleştir, karşında, sana sanki seni dövecekmiş gibi dimdik bakan bir gözetmen...

    4.Sınıfın dışı:
    -Artık insanlar eskiye göre daha bilinçli. Sınav zamanı (sadece ygs/lys için bu geçerli tabi ki, maalesef ALES/KPSS/DGS'de ipleyen yok) dışarıdan gelen ses eskiye göre daha az olsa da yine de bulunduğun yere göre değişir. Sessiz sakin bir ortamda sınavı çözmekle, sürekli korna sesleri arasında çözmek arasında fark var.

    En kötü olasılık: Bundan 1 sene öncesine kadar sorsalar, ilk girdiğim üniversiteye giriş sınavındaki ortamı söylerdim. Bir kız meslek lisesi sınıfı, tamamen toz ve kir içinde, gözetmenler yürürken havaya kalkan trilyonlarca tozu sınıfa giren ışık huzmesinde beyaz kar taneleri gibi görüyorduk. Ama tüm bunlar dışarıdan gelen sesin yanında devede kulak kalıyordu. Okulun dibinde hal vardı. "Yeni geldi karpuz ablaaa, aç bak beğenmezsen almaaa" diyerek kafiyenin dibine vuran da vardı, megafondan "patates soğan, patatesss soğaannn" diyen de...

    Ama geçen sene beterin beteri varmış dedim. Hani sınav başında rahatsız olmayalım diye getirilen 15 dk kuralı var ya? İşte tam o sebepten tüm sınav "rahatsız" olduk. Neden mi? Dışarıda sınava 10 saniye, 1 dk geç kaldığın için alınmayan öğrenciler, kimi sinir krizi geçiriyor, kimi cırlıyor, kimi intihar edeceğini söylüyor. Aileleri çocuklarımzın hayatını kararttınız diye bela okuyor, polisle-güvenlikle arbede yaşanıyor.


    Bugünlük bu kadar yeter, sonra devam ederim...

    Ona bakarsan sinavdan hemen once araba kazasinda olebiliriz.

    Arkadaslar boyle seyleri asla okumayin sinav zamani akliniza gelip sizi gerer boyle seyler.

    Stresinizi arttirir. Heyecan asiri seviyelere gelir.

    Ve sinav aninda zaman da kisitliysa normal sartlarda yapacaginiz puanlarin, netlerin cok altina yapabilirsiniz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Şans faktörü var ama bu şansı sen kendin yaratırsın ne kadar çok çalışırsan ne kadar akıllı çalışırsan derece yapma ihtimalin o kadar artar

    Not: ygs 24.sü

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • AliiBaba07 A kullanıcısına yanıt
    Hocam gecen yil mi yaptiniz bu siralamayi gercekten tebrik ederim bi tavsiye verir misiniz hocam derece icin ya da tıp icin olsada yeter



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sidero -- 7 Kasım 2017; 19:50:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • AliiBaba07 A kullanıcısına yanıt
    Boynuma dola baba

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • AliiBaba07 A kullanıcısına yanıt
    Yaratmak,Yüce Allah'a Mahsustur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 2 yıl önceye göre oldukça zordur artık sayısaldan derece yapmak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.