Şimdi Ara

Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
0
Favori
1.960
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • "Bir adam, vazgeçilmez olmadığını anlayana kadar bilgeliğe erişmez..." diyor Richard E. Byrd.

    Ben de bu yazımı "vazgeçilmez" olduğunu düşündüklerimize hitaben yazıyorum. Tabii futbol ve Galatasaray özelinde..




    Hazırlık maçları dahil sezon başından beri takımın ne oynadığı belli değil. Ortada bir takım kurgusu yok. Galatasaray ne oynuyor diye kime sorarsanız sorun doğru düzgün bir cevap veremez. Oyuncuları gelinen bu noktanın tüm sorumlusu ilan edip onları eleştirmeyi bırakın.. Aynı oyuncu grubu -fazlası yok eksiği var- geçen sene şampiyon oldu. İç sahada bir maç hariç tüm maçlarını kazandı. Deplasmanları bazıları ve büyük maçlarda havlu attı. Ama öyle ya da böyle, iyi ya da kötü bir oyun kurgumuz vardı; özellikle iç sahada.. Geçen sene özellikle ilk 7 hafta ve sonrasında ara ara çok da güzel futbol oynadık bu oyuncu topluluğuyla.. Ama bu sezon ne olduysa geçen sene "o iyi oynayan" oyuncuları "çöp" diye etiketleyip eleştirmeye başladık. Peki ne değişti de bu hale geldik bunların sorgulanması lazım..

    6-0 kazandığımız Alanyaspor maçında bile ortada futbol namına bir şey yoktu benim açımdan. Sizin istediğiniz Galatasaray buysa söyleyecek bir lafım yok ama benim istediğim Galatasaray ilk golü atana kadar akla karayı seçen ilk golü bulduktan rakip takımın öne çıkması ve açık oynamaya başlamasıyla ve seyirci desteğiyle iç sahada Anadolu takımlarına fark atan bir Galatasaray değil. Deplasmanda ya da iç sahada rakip farketmeksizin kendi oyununu oynamaya çalışan. Bir taktiksel kurgu ve oyun anlayışı olan. Rakibe göre hücum ve savunma varyasyonları yapabilen ve fizik kapasitesi ligin gerçekten üstünde olan bir Galatasaray istiyorum.

    Bu haftaya kadar gördüğümüz Galatasaray'ın bundan 2 sezon önceki yani "karanlık zamanlarımızdaki" takımdan artısı yok eksisi var. Hem de "bana göre" o zamandan daha kaliteli bir oyuncu grubuyla bu kadar kötü oynuyoruz. Bu da beni ister istemez bazı şeyleri düşünmeye ve eleştirmeye itiyor.

    Ben bir çok Galatasaraylı'nın aksine problemin tamamen takımda olduğunu düşünmüyorum. Aksine problemin asıl kaynağının teknik ekibin yetersizliği olduğunu "ciddi ciddi" vurgulamak istiyorum.. Şu an görevde olan teknik ekibi eleştirmek bir "tabuymuşcasına" kimse asıl problemin kaynağına odaklanamıyor. Bundan bahsetmekten kaçınıyor.

    Ben hayatım boyunca doğru olduğunu inandığım şeyleri her zaman savunmuşumdur. Bu yüzden bugün burada bu yazıyı yazarken de aynı prensiplere dayanarak bu yazıyı yazıyorum.. İster burada "linç" edileyim ister "aforoz" ben yine de doğru bildiğimden dönecek biri değilim. Size göre benim doğrularım yanlış olabilir. Zaten tek bir evrensel doğru hiçbir zaman olmadı. Ama bilimden faydalanan tüm alanlarda doğrunun bir tane olduğu da bir gerçektir. Futbolda her ne kadar tek doğru olmadığını düşünsem de.. Eğer ortada bir problem varsa işte o zaman orada tek bir doğru var demektir. Çünkü bir problem varsa her zaman bir de sebep olacaktır. Ve bu sebebi bulduğumuzda doğruyu da bulmuş oluruz. Problemin kaynağını başka yerde aramak -gözlerini kapatıp güneşin olmadığını iddia etmek- ve bu arayış esnasında problemin sorumluları olarak yanlış hedefi göstermek çok yanlıştır.

    Bu noktada, tek başına oyuncu grubunu suçlamak yerine problemin asıl kaynağının teknik ekip olduğunu görememek "bence" doğruya inanıp doğrunun yanında olan insanların yapacağı bir şey değil. Taraftar olarak bizim olmamız gereken taraf Galatasaray'ın olduğu taraftır. Şahısların olduğu değil. Kimse eleştirilemez ya da hatasız değildir. Bir yerde hata gördüğümüzde eleştirip, doğru bir şeyler gördüğümüzde tebrik etmesini bilmeliyiz.

    Önceki tüm maçları bir kenara bırakıp dün akşamki maça gelirsek. Dün sahada eksik, yorgun ve bir o kadar takım savunma kurgusu anlamında darmadağan bir Akhisar vardı. Bu kadar aciz rakibine karşı girebildiğin pozisyon sayısı bir elin parmaklarını geçmiyorsa burada ciddi bir sorun var demektir. Pozisyona girip atamayıp 3-0 yenilsek ağzımı açıp tek bir laf etmem çünkü benim için önemli olan skor değil oynanan oyundur. Ama sezon başından beri -fark attığımız maçlar da dahil- oynadığımız hiçbir maçı oyun anlamında forse edemedik. Hep karambol ya da bireysel hatalar üzerinden ilk golü bulup sonrasını ondan sonra getirebildik. Ne oyunun yönünün hızlı çevirebildik, ne kanatta ikiye bir yapıp çizgiye inebildik, ne orta açabildik, ne merkezden bir oyun-kurgu geliştirebildik, ne topun hızını arttırabildik vesair vesair. Liste uzar gider.

    Yanıldığımı ve yanlış olduğumu düşünen her kim varsa lütfen çıksın ve desin ki: "Sen yanlışsın, ortada böyle böyle bir oyun vardı. Bunları bunları yaptık. Attığımız gollerde şöyle organize olduk. Savunmada bunları iyi yaptık vs. vs...". Eğer, bir kişi çıkar ve haklı gerekçelerle benim bu tezimi çürütürse Cesar'ın hakkı Cesar'a der sen haklısın deyip kenara çekilirim. İddia ya da meydan okuma olarak görmeyin bunu. Acaba sorun bende mi diye merak ediyorum sadece.. Sadece bir tek ben mi problemin tamamen oyuncularda olmadığını düşünüyorum. Acaba bir tek ben mi oynadığımız futbolu yanlış yorumluyor ve beğenmiyorum.. Lütfen, bu merakımı giderin..


    Kısaca, kimse vazgeçilmez ya da eleştirilemez değildir. Eleştiri dozunda ve haklı gerekçelerle yapıldığında aslında bir panzehirdir. Ve bir şeyleri düzeltebilmek için eleştirmeliyiz. Yıkmak için değil..


    Herkese iyi forumlar diliyorum.




    quote:

    Öncelikle herkese cevapları için teşekkür ederim. Herkes "kendince" doğru olduğunu düşündüğü bir görüş belirtmiş. Katılanlar var katılmayanlar var... Ben içi boş bir konu açmayı seven birisi değilim. Dün bu konuyu açarken de pek vaktim yoktu o yüzden biraz aceleye geldi. Bugün biraz vakit buldum. Bu yüzden elimden geldiğince kısa bir yazı yazmak istiyorum. Görsellerle destekleyerek. Problemin taktikte olduğunu düşünmemin sebep ve sebeplerini sizlere sunmak istiyorum..

    Direkt Alanyaspor ve Trabzonspor maçlarından bir kaç görsel ile başlıyorum..

    Görsel 1-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Görselde, geçen sene sıkça kullandığımız Fernando'nun asıl performansını gösterdiği bir dizilişteyiz. Rakip takım merkezi çok iyi kapatmış. Bizi kanatlara oynamaya zorluyor. Biz kanatlara oynayınca da kaymaları çok güzel yaparak topu tekrardan savunma hattına atmaya zorluyor ve başarılı da oluyorlar. Rakip takım Alanyaspor ve ligin en zayıf takımlarından biri.. Buna rağmen savunma disiplinleri gerçekten iyi.

    Görselde top Fernando'da.. Merkezdeki olası pas istasyonları engellenmiş. 30 numaralı Alanyaspor oyuncusu ise Mariano'u markaj altına almış durumda. Görüldüğü üzere Fernando'nun stoperlerin arasına girmesi ile stoperlerin çizgilere yaklaşması takımın enine boyunu uzattığı için Alanyaspor'u merkezi kapatıp kenarları boş bırakmaya zorluyor. Çünkü Alanyaspor'lu oyuncular, savunma hatlarının arasındaki mesafeyi açmadan kısaca takımlarının boyunu enine uzatmadan biz top çıkarırken etkili bir press yapmaları pek mümkün değil. Eğer onlar da takımlarının boyunu enine uzatırlarsa görseldeki gibi merkezi kapatmaları mümkün değil. İllaki bir kaç pas arası açık kalacaktır ve biz de oraları kullanarak pozisyona gidebiliriz.

    Bu yüzden Alanyaspor merkeze daralıp bizi kanatlara oynamaya zorluyor. Çünkü en temel savunma öğretilerinden biridir bu. Önce bir görsel vereyim sonra üzerinden ne demek istediğimi anlatacağım.

    Görsel 2-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Savunma öğretilerinde kendi yarısahanızı benim çizdiğim şekilde yarım dairelere parsellersiniz. Ve rakip takımı bu dairelerin dışında tutmaya çalışırsınız. Rakip takım her yarım daireyi aştığında bir sonraki yarım daire düzenine göre savunma yapmaya devam edersiniz. Ve savunma anlamında yapacağınız tüm kaymalar da bu yarım daireler referans alınarak yapılır. Ve eğer yarısahayı tehlike bölgelerine ayıracak olsaydık en az tehlikeli olan bölgeler taç ve taç çizgisine yakın bölgeler olacaktı. Çünkü o bölgede rakip oyuncuların kullanabileceği enine ve boyuna alan çok azalıyor. Her iki kanatta da taç çizgisinden olan tarafta saha bittiği için sadece 3 yönlü bir aksiyomda bulunabiliyorsunuz. Bunlar ileri-geri yatay ve sahanın ortasına doğru dikey hareket. Normalde sahanın merkezinde 4 yön kullanılabilirken taç çizgisine yakın bölgelerde bu sayı 3'e iner. Aut ve taç çizgisinin birleştiği bölgede ise bu sayı sadece 2'dir. Kısaca topu ne kadar çizgilere yakın bölgelere yönlendirirseniz savunma yapmak bir o kadar kolay olur. Bu çok basit bir prensiptir daha detaylı olanlar elbet tabii var ama oralara girip konuyu daha çok dağıtmak istemiyorum. Konumuza dönersek..

    Görsel 1-A'daki Alanyaspor'un dizilimi az önce bahsettiğim prensip üzerine kurulu bir dizilim.. Merkezi kapatıp bizi kanatlara oynamaya zorluyorlar. Burada onların istediğini yaparsak bizi kademeli olarak sürekli geriye oynamaya zorlayıp kendi yarı çemberlerinin alanını sürekli genişlterek bizi kendi sahamıza hatta kalecimize kadar dönmeye zorlayabilirler. O yüzden pozisyonun devamında olduğu gibi merkezdeki oyuncular markaj altından çıkıp pas almalı ya da o oyuncuları markajdan çıkartabilecek bir aksiyomda bulunmalıyız. Görsel 1-A'da ise bunu yapan oyuncu Belhanda. Geriye doğru gelip boşa çıkıyor ve ilk yarı çember hattı kırılan Alanyaspor 4 pas sonrasında kendi kalesinde bir tehlike yaşıyor. Pozisyonun hemen devamına bir göz atalım.

    Görsel 2-B
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Pozisyonda topu Belhanda alıyor ve yüzünü hemen kaleye doğru dönüyor. Sinan ve onu markaja alan Alanyaspor'lu savunma oyuncusu Sinan'ı yeşil bölgeye kadar takip ediyor. Bu esnada kırmızı A ile işaretlediğim yere dikkat. Orada Mariano var ve onu markajlayan Alanyaspor'lu oyuncu Belhanda'nın topu yeşil bölgeye gitmekte olan Sinan'a aktaracağını anlayıp oraya doğru hareketlenmeye başlıyor fakat hamlesi yeterli kalmadığı için top sorunsuz bir şekilde Sinan'a ulaşıyor. Görselde dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer nokta ise turuncu yuvarlak içine aldığım oyuncu yani Emre. O pozisyonda hareketlenmesi gereken bölge ok ile gösterdiğim taraf olmasına rağmen Emre pozisyonun devamında da yürümeye devam ediyor ve hücum varyasonuna dahil olmamayı seçiyor. Kısaca kötü bir tercih. Eğer gösterdiğim bölgeye hareketlenseydi. Mavi ok ile gösterdiğim şekilde Sinan topu kendisine kazandırabilir ve o da sağ kanatta bomboş bindirme yapan Mariano'ya mavi ile işaret ettiğim şekilde havadan pas atabilir ve bu sayede pozisyona girebilirdik. Peki yapmadığı için pozisyona giremedik mi? Hayır girdik.. Ama buradaki en büyük etken Alanyaspor'lu oyuncunun topa yaptığı müdahalede başarılı olamaması ve akabinde Nagatomo'nun harika bindirmesidir.

    Pozisyonun devamını gif olarak izleyelim;

    Görsel 2-C
    />


    Görünüşte çok basit bir pozisyon gibi gözükse de içerik olarak o kadar basit bir pozisyon değil. Eğer Fernando stoperlerin arasında değil de merkezdeki ikilinin yanında olsaydı. Yüksek ihtimalle rakip takım merkeze daralmak zorunda kalmayacak ve biz pas açısı bulamayıp (alanyaspor'un kaymaları eksiksiz yaptığını hesaba katarsak) kaleciye kadar geri dönmek zorunda kalacaktık. Takımın boyunu enine uzatmanın artıları bununla da sınırlı değil. Eksik yanları da var tabii. Onlara birazdan geleceğim.

    Görsel 4-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Evet Görsel 4-A'da görüldüğü üzere Fernando merkez ikiliden biri. Top Maicon'dayken dizilimimiz bu şekilde. Alanyaspor görüldüğü üzere merkeze daralmak zorunda kalmayınca takmın boyunu enine uzatmış konumda ve bu konumda bizim topu ileri taşımamız (bireysel yetenek veya hataları hesaba katmazsak) pek mümkün değil. Zaten pozisyonun akabinde de topu bir süre çevirdikten sonra geriye dönüyoruz. Alanyaspor bizi kendi yarı çemberlerinin dışında tutmayı başarıyor. Hatta ek bir bilgi. Kırmızı A ile işaretlediğim yeşil bölge sol stoperlerinin kontrol bölgesi. Sinan aslında o bölgeyi terk edip merkeze doğru gelerek iyi bir hamle yapıyor. Alanyaspor'un sol beki Sinan'ı takip etmek zorunda kalıyor ve Mariano'nun önü açılıyor. Normalde sol bek oyuncusunun kanat oyuncusunu o bölgeye kadar takip etmesi büyük bir hata. O yüzden yukarıda dediğim gibi eğer sol bek bölgesinde kalsaydı zaten Mariano'nun da önü açılmayacaktı.


    Görsel 5-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Fernando tekrar iki stoperin arasında ve takımın boyunu tekrardan enine uzatmış bulunmaktayız. Alanyaspor Görsel 1-A'daki taktik anlayışı ve dizilişine aynen korumaya devam ediyor. Yine merkezdeki oyuncularımızın pas güzergahları kapalı. Fernando topu sol stoper Ahmet'e veriyor. Kırmızı A ile işaretlediğim yeşil bölge Ahmet'in hareketlenme alanı. Savunmayı top bizdeyken üçlemenin en önemli sonuçlarından biri de bu. Normal şartlarda 4'lü sistemde stoperiniz bu kadar geniş hareketlenme alanı bulamaz. Ahmet pozisyonun akabinde topu cezasahasının 4-5 metre yakınına kadar sürebiliyor. Eğer hücum yönü güçlü bir stoper olsa akabinde pozisyon bulmamız bir o kadar kolay olacakken Ahmet'in teknik yetersizliği yüzünden attığı pas hedefi bulmuyor..

    Biraz da bizim sık sık yaptığımız savunma nasıl yapılmaz konusuna değinelim.

    Görsel 6-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Görselde topu kaleci hızlı başlatıyor ve oyuncuların pozisyonları şekildeki gibi. Turuncu daire içine aldığım oyuncular Eren ve Onyekuru.. Görev yerlerine dönmek ya da rakibe baskı yapmak yerine sadece izliyorlar. Topu alan Alanyasporlu oyuncunun pas varyasyonlarını mor ile çizdim. 3 tanesi direkt 2 tanesi uzun ve 2 tanesi de dolaylı pas varyasyonu var. Hepsine tek tek değinelim. İlk olarak, topu üstteki oyuncuya "hızlı bir şekilde" aktardığı taktirde onun 2 tane pas opsiyonu oluyor. Birincisi yeşil ile çizdiğim üzere direkt ikincisi ise sağ bek pozisyonunda boşta olan Alanyasporlu oyuncunun koşu yoluna dolaylı.. İkinci olarak, hakemin bulunduğu bölgeden topu direkt ilerideki 3'lünün merkezinde oyuncuya aktarabilir. Üçüncü olarak ise, yerden ilerideki 3'lünün solundaki mor çizgiyle gösterdiğim oyuncuya pas atabilir ya da yeşil ok işareti ile gösterdiğim Alanyaspor'un sol bek oyuncusunun önüne doğru uzun oynayabilir.

    Bu görsel bir savunma nasıl yapılmazın ders olarak okutulacak kadar iyi bir uygulaması. İlerideki 2 oyuncu takım savunma disiplininden kopmuş ve oyundan düşmüş. 11 sırt numarasıyla Sinan Alanyasporun sol bek oyuncusuyla sol öndeki oyuncusuna yakın oynaması gerekirken hiçbir anlam ifade etmeyen bir pozisyonda. Orada ne pas açısını kapatıyor ne de press tehditinde bulunuyor sadece topu izliyor. Rakip takımın hızlı oynadığını görür görmez bizim savunma hattının yaptığı gibi orta alana daralmamız gerekirken bizim ortasaha oyuncuları tam tersine enine takımın boyunu uzatmaya çalışıyorlar. Bu pozisyonda savunan takım için en iyi seçenek merkeze daralarak rakip takımın beklerinin koşu istikametlerini boş bırakmaktır. Yukarıda bahsettiğim yarı daire prensibini hatırlarsanız en mantıklısı bu olacaktı. Bunu yaptığınız zaman rakip bekleri yakalamak için cezasahasına kadar epey bir koşu mesafeniz oluyor bu da size onları yakalama şansı veriyor. Kaymaları güzel yapsaydık rakip takımın uzun pasla kat ettiği mesafeyi onları çizgilere doğru iterek geri kazanabilirdik. Ama bunu yapmadık ve akabinde gelişen pozisyonu gif olarak hep birlikte izleyelim.

    Görsel 6-B
    />



    Görüldüğü üzere Alanyaspor tek pasta 6 oyuncumuzu birden oyundan düşürüyor. Akabinde ise bireysel yetenekle mi dersiniz bireysel hatalar zinciri ile mi her ne derseniz deyin inanılmaz tehlikeli bir pozisyon buluyorlar.

    Bunun örnekleri daha çoğaltılabilir ama çok uzatmak istemiyorum hemen Trabzonspor maçından bir örnek verip yazımı toparlayıp bitirmek istiyorum.

    Görsel 7-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Bu şekilde defanstan top çıkaramazsınız. 3'lüye dönmesine dönmüşüz ama bizim ortasaha oyuncuları rakip sahada bekliyor. Rakip 2 oyuncu ile Fernando'yu sıkıştırıp stoperlere gölge presi yapıyor. Burada Fernando topu Muslera'ya dönmek zorunda kalıyor. Muslera topu dikiyor ve ortasahada topu kapan Trabzonspor pozisyonun akabinde golü buluyor.

    Bu diziliş çok yanlış. Yeşil ile çizdiğim o koskoca alan neden bomboş? Madem topu ayağa oynarak savunmadan çıkacaksınız bloklar arası mesafeyi daraltıp savunmadan top almaya gelmeniz gerekirken ortasahamız ileride top bekliyor. Trabzonspor da çok güzel bir press ile bizi hataya zorluyor. Tüm maç boyunca benzer pozisyonları defalarca yaşadık. Muhtemelen buradaki planımız Trabzonspor'u üstümüze çekip ileriye Eren'e top şişirip indirmesini sağlamak ve geçiş oyunu ile rakip kaleye hızlıca gitmekti. Ama Trabzon spor önde 3 kişiyle basıp ortasahada kalabalık bekleyince planlarımız suya düştü

    Bu tür bir baskıdan kurtulmanın bir sürü yolu var. Ben yine bir önceki yazımda bahsettiğim taktik olan City'nin taktiğinden bahsedeceğim.

    Görsel 8-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Bekler'in hareketlenme alanı şekildeki gibi olmalı. Ben de Görsel 7-A'da kırmızı ile A ve B hareketlenme noktalarını belirttim. Beklerin hareketlenip pas opsiyonu olmak, ayrıca rakip takımın dizilişini bozmak için çok güzel bir taktik. Görsel 8-A da görüldüğü üzere sol bek içe kat ederken merkez sol iç oyuncusu bekin pozisyonuna hareketleniyor. Bu sayede rakip sol ön oyuncusunu markaj altına alan sağ bek oyuncusu 2'ye 1 durumunda kalıyor. Burada 21 numarayı markajlamaya giderse arkada sol ön oyuncusu ve forvet stoperlerle baş başa kalıyor ve uzun top oynandığı taktirde büyük bir tehdit oluşturuyor. Görselin devamına bakalım;

    Görsel 8-B
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Evet görüldüğü üzere rakip mecburen enine takımın boyunu uzatmak zorunda kalıyor ve ön libero oyuncusu stoperlerin arasına giriyor ve stoperlerini çizgideki kanat oyuncularını markajlamaya gönderiyor. Merkeze hareketlenen bekleri merkez oyuncuları markajlarken rakip takımın ortasahaları ile savunma hatları arasında büyük bir boşluk oluşuyor. İşte bu noktada bizde Fernando ya da Muslera bu taktikte Ederson topu kanatların koşu yollarına uzun oynayarak rakip takımın baskısını kırmayı başarıyor. Hızlı kanat oyuncularıyla başbaşa kalan rakip stoperler ise zor anlar yaşıyor. Tabii bu anlattıklarımın hepsi birer teori. Ama iyi bir teori her zaman olmasa da gerekli şartlar oluştuğunda uygulanabilir.. Biz de taktik analiz yaparken zaten her zaman ihtimaller üzerinden konuşur ve analiz yapar. Bu analizlere göre de çözümleme yaparız.

    Yukarıda bahsettiğim şekilde bir taktiksel değişiklik ve hareketlenmeyi daha iyi anlayabilmek için bir kaç görselle pozisyon kaymalarını birlikte anlamaya çalışalım.

    Görsel 9-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Görsel 7-A daki pozisyonda bizim ve rakibin saha içindeki dizilişi bu şekilde. Ok işaretiyle gösterdiklerim ise oyuncuların hareketlenme bölgeleri.


    Görsel 9-B
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Bekler merkeze. Ortasaha merkez oyuncuları kanatlara açıldığında saha içi yayılımı bu şekilde oluyor. Görüldüğü üzere rakip tüm pas opsiyonlarını hala kapatmaya devam ediyor. Ama bu noktada taktikteki önemli bir nüanstan bahsetmek istiyorum. City'nin saha içindeki dizilişini verdiğim Görsel 8-A'da 2 bek birden merkeze hareketlenmiyor. Eğer iki bek birden merkeze hareketlenip merkez ortasahalar kenara kayarsa rakip takım Görsel 9-B'deki gibi pas opsiyonlarını harhalükarda kapatabilir. O yüzden atağın yönüne göre ya da pozisyona göre beklerden sadece bir tanesi merkeze hareketlenip pas opsiyonu oluyor. Ve onun bulunduğu taraftaki merkez iç oyuncusu kanada kayıyor.

    Görsel 9-C
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray


    Görsel 9-B'deki detay çok önemlidir. Uygulanması halinde Görsel 9-C'deki gibi bir diziliş elde ediliyor. Görüldüğü üzere Onyekuru'nun koşu yolu boşalıyor ve uzun top atılması halinde rakip takımın sağ stoperi ile bir hız yarışına girecekler. 1'e 1 pozisyonda bir kanat oyuncusu ile bir stoper oyuncusunu bırakmak rakip takım teknik direktörünün en son isteyeceği şeydir.

    Bu baskıdan daha kompleks bir şekilde ya da farklı varyasyonlarla kurtulabiliriz ama onları şekillerle anlatmak pek mümkün olmayacağı için sadece gösterimi kolay ve basit bir taktik üzerinden bir anlatım yapmak istedim.


    Toparlarsak; kazandığımız Alanyaspor ve kaybettiğimiz Trabzonspor maçlarından doğru yaptığımız ya da yanlış yaptığımız şeyleri gösterip taktiksel bir kaç varyasyon göstermek istedim. Bunların daha uzun anlatılmış halini bir önceki M.City yazımda bulabilirsiniz.

    Bu konuyu açarken problemin büyük çoğunlukta teknik ekipte olduğunu söylemiştim. Farklı kazandığımız Alanyaspor maçında bir kaç tane organize atak geliştirip golleri açık oyunda bulduğumuz için burada da o maçla alakalı sadece 1-2 örnek gösterebildim. Benim eleştirdiğim noktada bu zaten. İş karambole ya da bireysel yeteneğe kalmadan önce düğümleri taktik ile çözebilmenin pek tabii mümkün olduğunu göstermek istedim. Benim çözümlerimin hepsi varsayım üzerine.. O yüzden, ya böyle olmasaydı ne olurdu? diyebilirdiniz. Ben de o ihtimal üzerine bir taktik geliştirip onu da bir çözüme ulaştırabilirdim diyebilirim. İhtimalin ihtimali ve onun da başka ihtimalleri pek tabii mümkündür. Sonuçta çözümsüz problem yoktur.

    Savunma anlamında ise zaten zaaflarımız herkesin malumu. Savunma anlamındaki zaaflarımızın temelinde hücuma çıkarken organize olamamız yatıyor. Trabzonspor maçından sadece 1 kareyi yorumladım ama maçın da özetiydi bence.. Orada yaşadığımız probleme de bir çözüm yolu sundum. Ve o baskıyı kırmanın pek tabii mümkün olduğunu teorik olarak kanıtladım. Oyuncuların bireysel kabiliyetleri ve yetenekleri bu taktikleri uygulamaya yetersiz değil. Bu taktikleri uygulayabilmek için 2 tane ayak ve biraz taktik anlamda oyunu okuyabilmek yeterli.. Herkesi çalımlayıp topu ileriye taşıyalım diye bir çözüm sunmadım ne de olsa. Sadece futbolcuların hareketlenme bölgeleri üzerinden bir boşluk yaratıp uzun top ile bu baskıyı nasıl kırabileceğimizi gösterdim. Biraz çalışma ve tekrar ile herkesin yapabileceği bir taktik diye düşünüyorum.

    Ezcümle.. Konuyu açarken yazdığım yazıda bahsettiğim üzere geçmiş yıllardaki kadrolara kıyasla gerçekten elimizde kaliteli bir kadro var fakat bu sonuçların tek sorumlusu yine bu kadro gösteriliyor. Ben buna katılmadığımı bir yazı ile belirtmek hatta "kanıtlamak" istedim. Her şey taktik değildir ama taktik oyunculardan daha önemlidir diye düşünüyorum ben.. Ve bir teknik adamın görevi ise oyuncu tipleri ne olursa olsun bir şekilde karşısındaki probleme çözüm üretebilmektir. Eldeki malzeme bu ben ne yapayım? diyen birisi teknik direktör değildir benim gözümde.. O sadece en iyi oyuncuları sahaya dizip onların en iyi oynadığı şekilde oynamasını sağlayıp bireysellikle sonuca gitmeye çalışan bir direktördür. Teknik direktör değildir. Çünkü işin teknik-taktik kısmına hiçbir müdahalede bulunmuyorsan o baştaki "teknik" sıfatına da ihtiyacın yok demektir. Bizim ligimizde bir çok direktör var ama teknik direktör yok denecek kadar az..

    Kaliteli malzemelerden herkes güzel yemek yapar. Önemli olan eldeki malzemelere en uygun yemeği, müşterilerin istediği ve sevebileceği güzellikte yapabilmektir. Asıl şeflik budur. Benim futbol görüşüm de bu şekildedir. Bu yüzden takımın şu an içerisinde bulunduğu konumdan önce teknik ekip sonra oyuncular sorumludur. Sen ortaya bir organizasyon ve taktik koy. Oyuncular bunu sahada uygulayamasın o zaman ben çıkar derim ki oyuncular yetersiz. Ama ben sezon başından beri kafası kesik tavuk gibi ne yaptığını bilmeyen bir takım ve buna uygun bir futbol görüyorum sahada.. Bir organizasyonumuz olsaydı eğer 10 denemeden 1 ya da 2 sini yapar organize bir savunma-atak görürdük. Akhisar maçının istatistiklerine açıp bakabilirsiniz. Arka arkaya yaptığımız pas ortalamamız 5. Yani maç içerisinde üst üste ortalama 5 pas yapabilmişiz. 6. sında ya şut çekmişiz ya da kaptırmışız. Bu çok kötü ve düşük bir ortalamadır. Pasların yönü ve uzunluğu da bir takımın organize olup olamadığını gösterir. Onları da burada paylaşıp hepten yazıyı uzatmak istemiyorum. Zaten herkesin elinin altında internet var. Merak edenler açıp bakabilir. Takımın ısı haritası olsun topla oynadığımız bölgeler olsun gerçekten bir şeylerin yanlış olduğunu avaz avaz bağırıyor. Ben yanlışım diyor. Hücumda bir çözüm üretemiyorsak bari savunmada bir çözüm üretsek diyorum. Takım olarak doğru düzgün bir savunma kurgumuz yok. Hangi oyuncunun ne zaman ne yapacağı belli değil. Yukarıda görsellerde verdiğim üzere oyuncular ortada bir görev dağılımı olmadığı için kendilerince doğru olanı yapmaya çalışırken bize daha çok zarar veriyorlar.

    Çok uzattım. Umarım anlatmak istediğimi doğru bir şekilde anlatabilmişimdir. İmla hataları varsa şimdiden özür diliyorum. Biraz hastayım ve buraya kadar yazarken de epey bir yoruldum. O yüzden kontrol edemiyorum. Umarım yazımı beğenirsiniz. Katılmadığınız noktalar varsa lütfen belirtmekten çekinmeyin. İyi okumalar iyi forumlar diliyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dr. John Watson -- 25 Eylül 2018; 19:49:33 >







  • Herkes eleştirilir olayı bütünüyle ele almak gerekir fatura teknik ekibe çıkacaksa. Kadro itibariyle şuan ki mevcut takım Fatih Terimin kurdugu istedigi bir takım degil. Fatih Hocanın kimyasına uymayan bir sürü oyuncu var, ne gönderebiliyorsun ne alabiliyorsun. Takımın eksikleri şampiyon olurken de belliydi hiçbiri giderilemediği gibi Gomis gönderilip o bölgede kimsenin kullanmadığı özelliklerini unutmuş Erene mahkum oluyorsun. Hocanın oynatmak istedigi oyunda pres ilerden başlar baskıyı kurarsın Eren bunu yapmaz. Takımı oynatan, pozisyona sokan bi beyni yok. Hızlı kanatlarımız var diyoruz ama o hızlı kanatları kaçıracak önüne atacak oyuncu nerede. Takım baskıyı görünce oyunu kuramıyor. Öncelikli olarak oyunu organize edecek kişiye çözüm bulmak gerekir.

    Diger eksiği de stoper ve sagbekte yaşıyoruz. Mariano savunma anlamında hic iyi degil, linnes daha çok çaba gösteriyor ama o da çok iyi değil iyi bir alternatif olur anca. Maiconu söylemeye gerek yok. Serdar da dünkü gibi uyuyarak savundugu zaman bu sonuclar normal.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Oyun kurgusu konusunda sonuna kadar katılıyorum, İç sahada bile takım erken gol bulamayınca çok zorlanıyor. Deplasman fobisini Terim kabul etmesede geçen seneden beri var.. Deplasmanda geçen sene oynadığımız Osmanlıspor ve Kayserispor deplasmanları haricinde hep diken üstünde kazandık veya kaybettiğimizde de sabaha kadar oynasak yenemeyeceğimiz maçlardı.

    Oyuncu grubunda sıkıntı olduğunu düşünüyorum (Karakter, oyuncu rolleri vs.) fakat Teknik ekip ve Terimin'de buna göre bir oyun kurgusu veya içsahada oynanan oyundan daha farklı bir oyun anlayışı ile oynamamız gerek. TS maçında Belhanda atılana kadar kaleye gidemememiz, atıldıktan sonra el mahkum beklemememiz felan garibime gidiyor. Dün oynadığımız maçı sabaha kadar oynasak bir gol bile atamazdık, ilk yarı fena değildi ama genele bakıldığında takım acayip sönüyor..

    Diziliş formasyondan ziyade hocanın ve ekibinin oyun içi ayarları mı dersin, felsefesi mi dersin deplasmanda oynadığımız maçlarda tamamen değiştirmesi gerekiyor. Trabzon maçından sonra radikal değişiklikler bekliyordum ama saha içi maalesef değişen birşey yok, sadece Maicon yedek kulübesine çekildi, ilk 11 değişsin demiyorum ama daha farklı, sertliği artıran oyuncular deplasmanda şart gibi. Dün oynanan Alanya maçından sonra umarım birşeyler değişir.




  • harika yazmışsın kardeşim. kötü oynasın yenilsin gram üzülmem. kötü oynayıp yensin sevinmem çünkü bir sonraki hafta kara kara ne olacağını düşüneceğim. 2 sene önceki bjk öakine gibiydi. yenilse dahi karşı takımı abandone ediyordu. her takıma karşı birççzümleri vardı. onlar da bozdu doğal olarak. FT’imin 2000 yılından sonra gittiği her takıma oynattığı bir mantık sistem gösterin alkışlayacağım. her maçında GS gol yiyecekmiş hissine kapılmıypr musunuz ? her yan top pozisyona neden oluypr. insan bunu idmanda çalıştırmaz mı !

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Iki deplasman 7 gol yemişiz ikisi de yarışta rakibimiz olacak takımlar değil,sahada yenilgiye isyan eden oyuncu yok. Bu garibime gidiyor.

    Fatih Hocaya uyar mı yapar mı bilmem ama şu oyuncu yapısı ile degistirebileceği tek şey var deplasmanda oynamaktan ziyade oynatmayarak skor almaya çalışmak. Bu sonuc verir mi o da muamma etkili forvetin olmayıp oyun açan degilde bozan bi ortasaha ile çıkarsak ne kadar pozisyon üretebiliriz bilemiyorum. Hızlı kanatlarla iş bitirmeye çalışacak. Gerekirse ndiaye donk fernando ortasahası ile çıkacak. Bu da taraftarı ne kadar mutlu eder. Herkes güzel oyun isterken.

    Ben umudumu hala koruyorum takım kondisyon ve mental olarak sahaya iyi çıkınca görmek lazım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Oynamak istedigimiz futbol, Lokomotif Moskova macina basladigimiz futbol. 20 dakika da olsa oynadik.

    Ndiaye'nin topu alip dikine gittigi, Nagatomo ve Linnes'in her hücumda bindirdigi, Fernando'nun dönen toplari süpürdügü ve Eren'in istisnasiz her kafa topunu indirdigi futbol. Bunlar Akhisar macinda olmayan seyler.

    Bu kadro yapisinda hücum futbolu oynamamizin tek yolu orta sahanin (Ndiaye ve Fernando'nun) dikine atacagi paslara bagli. Cünkü ileride oynattigimiz 4 futbolcunun hicbiri pas futboluna katki yapan oyuncular degil. Rodriguez, Onyekuru, Sinan, Emre... Bu adamlar kanat veya orta saha degil. Bu adamlar bildigin forvet.

    2011-2012'de cok iyi oynuyorduk. Cünkü Selcuk-Melo-Emre-Engin-Necati hepsi dikine pas yapabilen oyunculardi. 2012-2013'de yine iyi oynuyorduk. Selcuk-Melo'nun yanina bu kez Sneijder-Hamit geldi. Yine hepsi dikine oynayabilen oyunculardi. Simdi bunu yapabilecek 1 tane oyuncumuz var. O da Ndiaye. Dolayisiyla Ndiaye'nin kötü oynadigi mac = takimin kötü oynadigi mac oluyor.

    Bence Rodriguez-Onyekuru-Emre-Eren 4'lüsü cok fazla. Birinin kesilip orta sahanin 3'lenmesi lazim. Bunu da yapacak oyuncumuz yok. Fatih Terim'in sevdigi orta saha oyunun 2 yönünü de oynayan orta sahadir. Ama bizde neredeyse hic yok. Fernando, Donk asiri defansif. Belhanda ve Emre asiri ofansif. Box-to-box sadece Ndiaye var. Bir de bitik Selcuk...

    Fatih Terim'in kafasindaki pozisyon futbolu bu kadroyla oynanmaz. Fernando-Donk-Belhanda-Emre 4'lüsü tamamen gereksiz. Onlarin yerine Kayseri'den Mensah, Trabzon'dan Onazi, Basaksehir'den Soner/Mahmut/Irfan Can/Emre olsa cok daha iyi. Oguzhan ve Eljif de olur. Yeter ki dikine oynayabilen bir orta saha olsun.




  • Cimbomun oynadığı top gayet belli.

    Agresif kanatlara inen kanatlara göre orta sahası da iyi olan bir takım.



    Bu takım klasik 4-4-2 takımı. Hızlı kanatlar hızlı bekler. Fakat bu takımda forvet yok.



    Ft de bunun farkında ona göre top oynatıyor. Bu Gs her türlü her takıma gol atar tek sıkıntı biraz daha takımın kendısını defansif anlamda geliştirmesi lazım.



    Ancak tek bariz hata var o da Forvet.



    Mesela Slimani Gs de olsa net 30 golü olurdu adamın. Hava topu var alıp indirme var sırtı dönük oynama var iyi vuruş var.



    Bu takım şu anda 10 kişi oynuyor. Akhisar macında bile begenmedigim erenın yoklugunu gördük.



    Son 15 yılın en iyi kadrosunu kurduk ama forvet almadık yönetim sgolsun.



    Tek elestrilcek yan öne gectigimiz anda topu arkasında iyi oynayamamak onu da halletcez

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: WSniper10

    Cimbomun oynadığı top gayet belli.

    Agresif kanatlara inen kanatlara göre orta sahası da iyi olan bir takım.



    Bu takım klasik 4-4-2 takımı. Hızlı kanatlar hızlı bekler. Fakat bu takımda forvet yok.



    Ft de bunun farkında ona göre top oynatıyor. Bu Gs her türlü her takıma gol atar tek sıkıntı biraz daha takımın kendısını defansif anlamda geliştirmesi lazım.



    Ancak tek bariz hata var o da Forvet.



    Mesela Slimani Gs de olsa net 30 golü olurdu adamın. Hava topu var alıp indirme var sırtı dönük oynama var iyi vuruş var.



    Bu takım şu anda 10 kişi oynuyor. Akhisar macında bile begenmedigim erenın yoklugunu gördük.



    Son 15 yılın en iyi kadrosunu kurduk ama forvet almadık yönetim sgolsun.



    Tek elestrilcek yan öne gectigimiz anda topu arkasında iyi oynayamamak onu da halletcez
    442 takımı mı




  • Öncelikle herkese cevapları için teşekkür ederim. Herkes "kendince" doğru olduğunu düşündüğü bir görüş belirtmiş. Katılanlar var katılmayanlar var... Ben içi boş bir konu açmayı seven birisi değilim. Dün bu konuyu açarken de pek vaktim yoktu o yüzden biraz aceleye geldi. Bugün biraz vakit buldum. Bu yüzden elimden geldiğince kısa bir yazı yazmak istiyorum. Görsellerle destekleyerek. Problemin taktikte olduğunu düşünmemin sebep ve sebeplerini sizlere sunmak istiyorum..

    Direkt Alanyaspor ve Trabzonspor maçlarından bir kaç görsel ile başlıyorum..

    Görsel 1-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Görselde, geçen sene sıkça kullandığımız Fernando'nun asıl performansını gösterdiği bir dizilişteyiz. Rakip takım merkezi çok iyi kapatmış. Bizi kanatlara oynamaya zorluyor. Biz kanatlara oynayınca da kaymaları çok güzel yaparak topu tekrardan savunma hattına atmaya zorluyor ve başarılı da oluyorlar. Rakip takım Alanyaspor ve ligin en zayıf takımlarından biri.. Buna rağmen savunma disiplinleri gerçekten iyi.

    Görselde top Fernando'da.. Merkezdeki olası pas istasyonları engellenmiş. 30 numaralı Alanyaspor oyuncusu ise Mariano'u markaj altına almış durumda. Görüldüğü üzere Fernando'nun stoperlerin arasına girmesi ile stoperlerin çizgilere yaklaşması takımın enine boyunu uzattığı için Alanyaspor'u merkezi kapatıp kenarları boş bırakmaya zorluyor. Çünkü Alanyaspor'lu oyuncular, savunma hatlarının arasındaki mesafeyi açmadan kısaca takımlarının boyunu enine uzatmadan biz top çıkarırken etkili bir press yapmaları pek mümkün değil. Eğer onlar da takımlarının boyunu enine uzatırlarsa görseldeki gibi merkezi kapatmaları mümkün değil. İllaki bir kaç pas arası açık kalacaktır ve biz de oraları kullanarak pozisyona gidebiliriz.

    Bu yüzden Alanyaspor merkeze daralıp bizi kanatlara oynamaya zorluyor. Çünkü en temel savunma öğretilerinden biridir bu. Önce bir görsel vereyim sonra üzerinden ne demek istediğimi anlatacağım.

    Görsel 2-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Savunma öğretilerinde kendi yarısahanızı benim çizdiğim şekilde yarım dairelere parsellersiniz. Ve rakip takımı bu dairelerin dışında tutmaya çalışırsınız. Rakip takım her yarım daireyi aştığında bir sonraki yarım daire düzenine göre savunma yapmaya devam edersiniz. Ve savunma anlamında yapacağınız tüm kaymalar da bu yarım daireler referans alınarak yapılır. Ve eğer yarısahayı tehlike bölgelerine ayıracak olsaydık en az tehlikeli olan bölgeler taç ve taç çizgisine yakın bölgeler olacaktı. Çünkü o bölgede rakip oyuncuların kullanabileceği enine ve boyuna alan çok azalıyor. Her iki kanatta da taç çizgisinden olan tarafta saha bittiği için sadece 3 yönlü bir aksiyomda bulunabiliyorsunuz. Bunlar ileri-geri yatay ve sahanın ortasına doğru dikey hareket. Normalde sahanın merkezinde 4 yön kullanılabilirken taç çizgisine yakın bölgelerde bu sayı 3'e iner. Aut ve taç çizgisinin birleştiği bölgede ise bu sayı sadece 2'dir. Kısaca topu ne kadar çizgilere yakın bölgelere yönlendirirseniz savunma yapmak bir o kadar kolay olur. Bu çok basit bir prensiptir daha detaylı olanlar elbet tabii var ama oralara girip konuyu daha çok dağıtmak istemiyorum. Konumuza dönersek..

    Görsel 1-A'daki Alanyaspor'un dizilimi az önce bahsettiğim prensip üzerine kurulu bir dizilim.. Merkezi kapatıp bizi kanatlara oynamaya zorluyorlar. Burada onların istediğini yaparsak bizi kademeli olarak sürekli geriye oynamaya zorlayıp kendi yarı çemberlerinin alanını sürekli genişlterek bizi kendi sahamıza hatta kalecimize kadar dönmeye zorlayabilirler. O yüzden pozisyonun devamında olduğu gibi merkezdeki oyuncular markaj altından çıkıp pas almalı ya da o oyuncuları markajdan çıkartabilecek bir aksiyomda bulunmalıyız. Görsel 1-A'da ise bunu yapan oyuncu Belhanda. Geriye doğru gelip boşa çıkıyor ve ilk yarı çember hattı kırılan Alanyaspor 4 pas sonrasında kendi kalesinde bir tehlike yaşıyor. Pozisyonun hemen devamına bir göz atalım.

    Görsel 2-B
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Pozisyonda topu Belhanda alıyor ve yüzünü hemen kaleye doğru dönüyor. Sinan ve onu markaja alan Alanyaspor'lu savunma oyuncusu Sinan'ı yeşil bölgeye kadar takip ediyor. Bu esnada kırmızı A ile işaretlediğim yere dikkat. Orada Mariano var ve onu markajlayan Alanyaspor'lu oyuncu Belhanda'nın topu yeşil bölgeye gitmekte olan Sinan'a aktaracağını anlayıp oraya doğru hareketlenmeye başlıyor fakat hamlesi yeterli kalmadığı için top sorunsuz bir şekilde Sinan'a ulaşıyor. Görselde dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer nokta ise turuncu yuvarlak içine aldığım oyuncu yani Emre. O pozisyonda hareketlenmesi gereken bölge ok ile gösterdiğim taraf olmasına rağmen Emre pozisyonun devamında da yürümeye devam ediyor ve hücum varyasonuna dahil olmamayı seçiyor. Kısaca kötü bir tercih. Eğer gösterdiğim bölgeye hareketlenseydi. Mavi ok ile gösterdiğim şekilde Sinan topu kendisine kazandırabilir ve o da sağ kanatta bomboş bindirme yapan Mariano'ya mavi ile işaret ettiğim şekilde havadan pas atabilir ve bu sayede pozisyona girebilirdik. Peki yapmadığı için pozisyona giremedik mi? Hayır girdik.. Ama buradaki en büyük etken Alanyaspor'lu oyuncunun topa yaptığı müdahalede başarılı olamaması ve akabinde Nagatomo'nun harika bindirmesidir.

    Pozisyonun devamını gif olarak izleyelim;

    Görsel 2-C


    Görünüşte çok basit bir pozisyon gibi gözükse de içerik olarak o kadar basit bir pozisyon değil. Eğer Fernando stoperlerin arasında değil de merkezdeki ikilinin yanında olsaydı. Yüksek ihtimalle rakip takım merkeze daralmak zorunda kalmayacak ve biz pas açısı bulamayıp (alanyaspor'un kaymaları eksiksiz yaptığını hesaba katarsak) kaleciye kadar geri dönmek zorunda kalacaktık. Takımın boyunu enine uzatmanın artıları bununla da sınırlı değil. Eksik yanları da var tabii. Onlara birazdan geleceğim.

    Görsel 4-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Evet Görsel 4-A'da görüldüğü üzere Fernando merkez ikiliden biri. Top Maicon'dayken dizilimimiz bu şekilde. Alanyaspor görüldüğü üzere merkeze daralmak zorunda kalmayınca takmın boyunu enine uzatmış konumda ve bu konumda bizim topu ileri taşımamız (bireysel yetenek veya hataları hesaba katmazsak) pek mümkün değil. Zaten pozisyonun akabinde de topu bir süre çevirdikten sonra geriye dönüyoruz. Alanyaspor bizi kendi yarı çemberlerinin dışında tutmayı başarıyor. Hatta ek bir bilgi. Kırmızı A ile işaretlediğim yeşil bölge sol stoperlerinin kontrol bölgesi. Sinan aslında o bölgeyi terk edip merkeze doğru gelerek iyi bir hamle yapıyor. Alanyaspor'un sol beki Sinan'ı takip etmek zorunda kalıyor ve Mariano'nun önü açılıyor. Normalde sol bek oyuncusunun kanat oyuncusunu o bölgeye kadar takip etmesi büyük bir hata. O yüzden yukarıda dediğim gibi eğer sol bek bölgesinde kalsaydı zaten Mariano'nun da önü açılmayacaktı.


    Görsel 5-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Fernando tekrar iki stoperin arasında ve takımın boyunu tekrardan enine uzatmış bulunmaktayız. Alanyaspor Görsel 1-A'daki taktik anlayışı ve dizilişine aynen korumaya devam ediyor. Yine merkezdeki oyuncularımızın pas güzergahları kapalı. Fernando topu sol stoper Ahmet'e veriyor. Kırmızı A ile işaretlediğim yeşil bölge Ahmet'in hareketlenme alanı. Savunmayı top bizdeyken üçlemenin en önemli sonuçlarından biri de bu. Normal şartlarda 4'lü sistemde stoperiniz bu kadar geniş hareketlenme alanı bulamaz. Ahmet pozisyonun akabinde topu cezasahasının 4-5 metre yakınına kadar sürebiliyor. Eğer hücum yönü güçlü bir stoper olsa akabinde pozisyon bulmamız bir o kadar kolay olacakken Ahmet'in teknik yetersizliği yüzünden attığı pas hedefi bulmuyor..

    Biraz da bizim sık sık yaptığımız savunma nasıl yapılmaz konusuna değinelim.

    Görsel 6-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Görselde topu kaleci hızlı başlatıyor ve oyuncuların pozisyonları şekildeki gibi. Turuncu daire içine aldığım oyuncular Eren ve Onyekuru.. Görev yerlerine dönmek ya da rakibe baskı yapmak yerine sadece izliyorlar. Topu alan Alanyasporlu oyuncunun pas varyasyonlarını mor ile çizdim. 3 tanesi direkt 2 tanesi uzun ve 2 tanesi de dolaylı pas varyasyonu var. Hepsine tek tek değinelim. İlk olarak, topu üstteki oyuncuya "hızlı bir şekilde" aktardığı taktirde onun 2 tane pas opsiyonu oluyor. Birincisi yeşil ile çizdiğim üzere direkt ikincisi ise sağ bek pozisyonunda boşta olan Alanyasporlu oyuncunun koşu yoluna dolaylı.. İkinci olarak, hakemin bulunduğu bölgeden topu direkt ilerideki 3'lünün merkezinde oyuncuya aktarabilir. Üçüncü olarak ise, yerden ilerideki 3'lünün solundaki mor çizgiyle gösterdiğim oyuncuya pas atabilir ya da yeşil ok işareti ile gösterdiğim Alanyaspor'un sol bek oyuncusunun önüne doğru uzun oynayabilir.

    Bu görsel bir savunma nasıl yapılmazın ders olarak okutulacak kadar iyi bir uygulaması. İlerideki 2 oyuncu takım savunma disiplininden kopmuş ve oyundan düşmüş. 11 sırt numarasıyla Sinan Alanyasporun sol bek oyuncusuyla sol öndeki oyuncusuna yakın oynaması gerekirken hiçbir anlam ifade etmeyen bir pozisyonda. Orada ne pas açısını kapatıyor ne de press tehditinde bulunuyor sadece topu izliyor. Rakip takımın hızlı oynadığını görür görmez bizim savunma hattının yaptığı gibi orta alana daralmamız gerekirken bizim ortasaha oyuncuları tam tersine enine takımın boyunu uzatmaya çalışıyorlar. Bu pozisyonda savunan takım için en iyi seçenek merkeze daralarak rakip takımın beklerinin koşu istikametlerini boş bırakmaktır. Yukarıda bahsettiğim yarı daire prensibini hatırlarsanız en mantıklısı bu olacaktı. Bunu yaptığınız zaman rakip bekleri yakalamak için cezasahasına kadar epey bir koşu mesafeniz oluyor bu da size onları yakalama şansı veriyor. Kaymaları güzel yapsaydık rakip takımın uzun pasla kat ettiği mesafeyi onları çizgilere doğru iterek geri kazanabilirdik. Ama bunu yapmadık ve akabinde gelişen pozisyonu gif olarak hep birlikte izleyelim.

    Görsel 6-B



    Görüldüğü üzere Alanyaspor tek pasta 6 oyuncumuzu birden oyundan düşürüyor. Akabinde ise bireysel yetenekle mi dersiniz bireysel hatalar zinciri ile mi her ne derseniz deyin inanılmaz tehlikeli bir pozisyon buluyorlar.

    Bunun örnekleri daha çoğaltılabilir ama çok uzatmak istemiyorum hemen Trabzonspor maçından bir örnek verip yazımı toparlayıp bitirmek istiyorum.

    Görsel 7-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Bu şekilde defanstan top çıkaramazsınız. 3'lüye dönmesine dönmüşüz ama bizim ortasaha oyuncuları rakip sahada bekliyor. Rakip 2 oyuncu ile Fernando'yu sıkıştırıp stoperlere gölge presi yapıyor. Burada Fernando topu Muslera'ya dönmek zorunda kalıyor. Muslera topu dikiyor ve ortasahada topu kapan Trabzonspor pozisyonun akabinde golü buluyor.

    Bu diziliş çok yanlış. Yeşil ile çizdiğim o koskoca alan neden bomboş? Madem topu ayağa oynarak savunmadan çıkacaksınız bloklar arası mesafeyi daraltıp savunmadan top almaya gelmeniz gerekirken ortasahamız ileride top bekliyor. Trabzonspor da çok güzel bir press ile bizi hataya zorluyor. Tüm maç boyunca benzer pozisyonları defalarca yaşadık. Muhtemelen buradaki planımız Trabzonspor'u üstümüze çekip ileriye Eren'e top şişirip indirmesini sağlamak ve geçiş oyunu ile rakip kaleye hızlıca gitmekti. Ama Trabzon spor önde 3 kişiyle basıp ortasahada kalabalık bekleyince planlarımız suya düştü

    Bu tür bir baskıdan kurtulmanın bir sürü yolu var. Ben yine bir önceki yazımda bahsettiğim taktik olan City'nin taktiğinden bahsedeceğim.

    Görsel 8-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Bekler'in hareketlenme alanı şekildeki gibi olmalı. Ben de Görsel 7-A'da kırmızı ile A ve B hareketlenme noktalarını belirttim. Beklerin hareketlenip pas opsiyonu olmak, ayrıca rakip takımın dizilişini bozmak için çok güzel bir taktik. Görsel 8-A da görüldüğü üzere sol bek içe kat ederken merkez sol iç oyuncusu bekin pozisyonuna hareketleniyor. Bu sayede rakip sol ön oyuncusunu markaj altına alan sağ bek oyuncusu 2'ye 1 durumunda kalıyor. Burada 21 numarayı markajlamaya giderse arkada sol ön oyuncusu ve forvet stoperlerle baş başa kalıyor ve uzun top oynandığı taktirde büyük bir tehdit oluşturuyor. Görselin devamına bakalım;

    Görsel 8-B
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Evet görüldüğü üzere rakip mecburen enine takımın boyunu uzatmak zorunda kalıyor ve ön libero oyuncusu stoperlerin arasına giriyor ve stoperlerini çizgideki kanat oyuncularını markajlamaya gönderiyor. Merkeze hareketlenen bekleri merkez oyuncuları markajlarken rakip takımın ortasahaları ile savunma hatları arasında büyük bir boşluk oluşuyor. İşte bu noktada bizde Fernando ya da Muslera bu taktikte Ederson topu kanatların koşu yollarına uzun oynayarak rakip takımın baskısını kırmayı başarıyor. Hızlı kanat oyuncularıyla başbaşa kalan rakip stoperler ise zor anlar yaşıyor. Tabii bu anlattıklarımın hepsi birer teori. Ama iyi bir teori her zaman olmasa da gerekli şartlar oluştuğunda uygulanabilir.. Biz de taktik analiz yaparken zaten her zaman ihtimaller üzerinden konuşur ve analiz yapar. Bu analizlere göre de çözümleme yaparız.

    Yukarıda bahsettiğim şekilde bir taktiksel değişiklik ve hareketlenmeyi daha iyi anlayabilmek için bir kaç görselle pozisyon kaymalarını birlikte anlamaya çalışalım.

    Görsel 9-A
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Görsel 7-A daki pozisyonda bizim ve rakibin saha içindeki dizilişi bu şekilde. Ok işaretiyle gösterdiklerim ise oyuncuların hareketlenme bölgeleri.


    Görsel 9-B
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray

    Bekler merkeze. Ortasaha merkez oyuncuları kanatlara açıldığında saha içi yayılımı bu şekilde oluyor. Görüldüğü üzere rakip tüm pas opsiyonlarını hala kapatmaya devam ediyor. Ama bu noktada taktikteki önemli bir nüanstan bahsetmek istiyorum. City'nin saha içindeki dizilişini verdiğim Görsel 8-A'da 2 bek birden merkeze hareketlenmiyor. Eğer iki bek birden merkeze hareketlenip merkez ortasahalar kenara kayarsa rakip takım Görsel 9-B'deki gibi pas opsiyonlarını harhalükarda kapatabilir. O yüzden atağın yönüne göre ya da pozisyona göre beklerden sadece bir tanesi merkeze hareketlenip pas opsiyonu oluyor. Ve onun bulunduğu taraftaki merkez iç oyuncusu kanada kayıyor.

    Görsel 9-C
    Bir Tutam Eleştiri ve Galatasaray


    Görsel 9-B'deki detay çok önemlidir. Uygulanması halinde Görsel 9-C'deki gibi bir diziliş elde ediliyor. Görüldüğü üzere Onyekuru'nun koşu yolu boşalıyor ve uzun top atılması halinde rakip takımın sağ stoperi ile bir hız yarışına girecekler. 1'e 1 pozisyonda bir kanat oyuncusu ile bir stoper oyuncusunu bırakmak rakip takım teknik direktörünün en son isteyeceği şeydir.

    Bu baskıdan daha kompleks bir şekilde ya da farklı varyasyonlarla kurtulabiliriz ama onları şekillerle anlatmak pek mümkün olmayacağı için sadece gösterimi kolay ve basit bir taktik üzerinden bir anlatım yapmak istedim.


    Toparlarsak; kazandığımız Alanyaspor ve kaybettiğimiz Trabzonspor maçlarından doğru yaptığımız ya da yanlış yaptığımız şeyleri gösterip taktiksel bir kaç varyasyon göstermek istedim. Bunların daha uzun anlatılmış halini bir önceki M.City yazımda bulabilirsiniz.

    Bu konuyu açarken problemin büyük çoğunlukta teknik ekipte olduğunu söylemiştim. Farklı kazandığımız Alanyaspor maçında bir kaç tane organize atak geliştirip golleri açık oyunda bulduğumuz için burada da o maçla alakalı sadece 1-2 örnek gösterebildim. Benim eleştirdiğim noktada bu zaten. İş karambole ya da bireysel yeteneğe kalmadan önce düğümleri taktik ile çözebilmenin pek tabii mümkün olduğunu göstermek istedim. Benim çözümlerimin hepsi varsayım üzerine.. O yüzden, ya böyle olmasaydı ne olurdu? diyebilirdiniz. Ben de o ihtimal üzerine bir taktik geliştirip onu da bir çözüme ulaştırabilirdim diyebilirim. İhtimalin ihtimali ve onun da başka ihtimalleri pek tabii mümkündür. Sonuçta çözümsüz problem yoktur.

    Savunma anlamında ise zaten zaaflarımız herkesin malumu. Savunma anlamındaki zaaflarımızın temelinde hücuma çıkarken organize olamamız yatıyor. Trabzonspor maçından sadece 1 kareyi yorumladım ama maçın da özetiydi bence.. Orada yaşadığımız probleme de bir çözüm yolu sundum. Ve o baskıyı kırmanın pek tabii mümkün olduğunu teorik olarak kanıtladım. Oyuncuların bireysel kabiliyetleri ve yetenekleri bu taktikleri uygulamaya yetersiz değil. Bu taktikleri uygulayabilmek için 2 tane ayak ve biraz taktik anlamda oyunu okuyabilmek yeterli.. Herkesi çalımlayıp topu ileriye taşıyalım diye bir çözüm sunmadım ne de olsa. Sadece futbolcuların hareketlenme bölgeleri üzerinden bir boşluk yaratıp uzun top ile bu baskıyı nasıl kırabileceğimizi gösterdim. Biraz çalışma ve tekrar ile herkesin yapabileceği bir taktik diye düşünüyorum.

    Ezcümle.. Konuyu açarken yazdığım yazıda bahsettiğim üzere geçmiş yıllardaki kadrolara kıyasla gerçekten elimizde kaliteli bir kadro var fakat bu sonuçların tek sorumlusu yine bu kadro gösteriliyor. Ben buna katılmadığımı bir yazı ile belirtmek hatta "kanıtlamak" istedim. Her şey taktik değildir ama taktik oyunculardan daha önemlidir diye düşünüyorum ben.. Ve bir teknik adamın görevi ise oyuncu tipleri ne olursa olsun bir şekilde karşısındaki probleme çözüm üretebilmektir. Eldeki malzeme bu ben ne yapayım? diyen birisi teknik direktör değildir benim gözümde.. O sadece en iyi oyuncuları sahaya dizip onların en iyi oynadığı şekilde oynamasını sağlayıp bireysellikle sonuca gitmeye çalışan bir direktördür. Teknik direktör değildir. Çünkü işin teknik-taktik kısmına hiçbir müdahalede bulunmuyorsan o baştaki "teknik" sıfatına da ihtiyacın yok demektir. Bizim ligimizde bir çok direktör var ama teknik direktör yok denecek kadar az..

    Kaliteli malzemelerden herkes güzel yemek yapar. Önemli olan eldeki malzemelere en uygun yemeği, müşterilerin istediği ve sevebileceği güzellikte yapabilmektir. Asıl şeflik budur. Benim futbol görüşüm de bu şekildedir. Bu yüzden takımın şu an içerisinde bulunduğu konumdan önce teknik ekip sonra oyuncular sorumludur. Sen ortaya bir organizasyon ve taktik koy. Oyuncular bunu sahada uygulayamasın o zaman ben çıkar derim ki oyuncular yetersiz. Ama ben sezon başından beri kafası kesik tavuk gibi ne yaptığını bilmeyen bir takım ve buna uygun bir futbol görüyorum sahada.. Bir organizasyonumuz olsaydı eğer 10 denemeden 1 ya da 2 sini yapar organize bir savunma-atak görürdük. Akhisar maçının istatistiklerine açıp bakabilirsiniz. Arka arkaya yaptığımız pas ortalamamız 5. Yani maç içerisinde üst üste ortalama 5 pas yapabilmişiz. 6. sında ya şut çekmişiz ya da kaptırmışız. Bu çok kötü ve düşük bir ortalamadır. Pasların yönü ve uzunluğu da bir takımın organize olup olamadığını gösterir. Onları da burada paylaşıp hepten yazıyı uzatmak istemiyorum. Zaten herkesin elinin altında internet var. Merak edenler açıp bakabilir. Takımın ısı haritası olsun topla oynadığımız bölgeler olsun gerçekten bir şeylerin yanlış olduğunu avaz avaz bağırıyor. Ben yanlışım diyor. Hücumda bir çözüm üretemiyorsak bari savunmada bir çözüm üretsek diyorum. Takım olarak doğru düzgün bir savunma kurgumuz yok. Hangi oyuncunun ne zaman ne yapacağı belli değil. Yukarıda görsellerde verdiğim üzere oyuncular ortada bir görev dağılımı olmadığı için kendilerince doğru olanı yapmaya çalışırken bize daha çok zarar veriyorlar.

    Çok uzattım. Umarım anlatmak istediğimi doğru bir şekilde anlatabilmişimdir. İmla hataları varsa şimdiden özür diliyorum. Biraz hastayım ve buraya kadar yazarken de epey bir yoruldum. O yüzden kontrol edemiyorum. Umarım yazımı beğenirsiniz. Katılmadığınız noktalar varsa lütfen belirtmekten çekinmeyin. İyi okumalar iyi forumlar diliyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dr. John Watson -- 25 Eylül 2018; 17:26:36 >




  • Yorumunuz için teşekkür ederim öncelikle. Katıldığım yerler var katılmadıklarım var. Katılmadıklarımdam başlayayım. "Takım Terim'in takımı değil hoca ne yapsın?" önermesine kati surette katılmıyorum. Teknik direktör, eldeki malzemeden çözüm üretebilecek ve takıma liderlik edebilecek birisi olmalı. Eğer eldeki malzemeyle bir şeyler yapamayacaksa yazımda da belirttiğim üzere o kişi teknik direktör değil sadece direktördür. Futbolda şartlar ne olursa olsun her daim bir şekilde çözüm üretilebilir. Bizi yenen takımların kadro kaliteleri bizden iyi değil. Ama onlar bir şekilde bizim oluşturabileceğimiz problemlere karşı birer çözüm üretebildiler ve skoru geçtim oynana futbol ortada.. Kısıtlı imkanlarla rakipler bunları yapabiliyorlarsa elimizdeki kadroyla bizim daha fazlasını yapabilmemiz lazım. Yine yazımda belirttim. Geçen seneden tek eksiğimiz Gomis onun haricinde kadroya yeni katılanlar var. Geçen seneden daha iyi bir rotasyonumuz var. Forvet bölgesi hariç. Eğer Eren hücum presse katılmıyorsa yedek bırakacaksın. Ya teknik direktörün istediklerini yerine getirecek ya da oynamayacak. Oynatacaksan da o senin seçimin olduğu için Eren'in oynayabileceğini düşündüğün tarzda oynatıp ona göre bir kurgu yapacakasın. Sizin bahsettiğiniz şekilde kendi takımını kurup kendi felsefesini oturtmasını beklemek abesle iştigaldir. Hayatta her zaman her şey istediğiniz gibi olmayabilir. Ancak başarılı insanlar şartlar ne olursa olsun ortaya fark yaratacak bir şeyler koyabilenlerdir. Aksi halde tüm imkanlar elinin altına verilse herkes iyi kötü bir şeyler yapabilir.

    Size katıldığım noktalar ise; takım baskıyı görünce oyunu kuramıyor cümleniz. Oyunu kuracak olan kişi Fernando'dur. Onu baskıdan nasıl kurtarabiliriz onun üzerine yoğunlaşmalıyız. Savunmadaki zaafiyetlerimizin iki temel sebebi var. Birincisi topu savunmadan hızlı bir şekilde çıkartamıyoruz ve organize olamadığımız için de çıkarken kaptırdığımız toplar kalemize tehlike olarak geri dönüyor. İkincisi, takım savunması namına ortada bir şey yok. Herkes kafasına göre press başlatıyor kafasına göre adam markajı yapıyor. Kanatlar beklere yardıma gelmiyor. Vesair vesair. Bu liste uzar gider. Yazımı yeniledim. Biraz da görsellerle destekleyerek problemlere nasıl çözümler getirilebilir onlardan bahsettim. Gönül isterdi ki onlarca sayfa yazayım herkes okusun hem ben de ne demek istediğimi daha iyi anlatayım ama bir yazının okunma sayısı onun uzunluğuyla ters orantılı olduğu için birer örnekle yazımı tamamladım. Henüz okumadıysanız bir göz attıktan sonra fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. @archdark

    Yorumunuz için evvela teşekkürler. Takımın çaresizliğinin altında ne yapacaklarını bilmemeleri yatıyor diye düşünüyorum. Siz oyuncu grubunuzu kurguladığınız taktikle ikna etmelisiniz. Onlar da inandıkları ölçüde bunu sahaya yansıtacaklardır. Ne kadar iyi ikna edebilirseniz o sistemi sahada eksiksiz görme olasılığınız bir o kadar artar. Ama oyuncularınızın taktiğinize güveni yoksa zaten saha içinde tam bir kaos olacaktır. Hele işler sizin oyuncularınıza anlattığınız gibi gitmemişse.. Tam bir kaos oluşacaktır. Trabzonspor maçında ben sahada bunu görüyordum.. Ortada bir taktik yoktu varsa bile oyuncular buna inandırılamamıştı. Onlara söylenenlerin hiçbiri gerçekleşmemiş gibi bir panik havası hakimdi. Çünkü rakip takımın neler yapabileceğini bilmiyorsanız -yani maç öncesinde rakip takımı teknik ekip size analiz edip izlettirmediyse; bunlara ek olarak nasıl bir taktik anlayışla sahada olabilecekleri ve ihtimalleri anlatılmadıysa- sizin karşısınızda tam bir bilinmezlik varsa, -deplasmandaki seyircilerin de etkisiyle- endişe ve korku hissetmeniz çok doğaldır. Futboldaki en önemli şeylerden biridir bence taktiğe oyuncularınızı inandırmak.. Teknik-taktik denilince zaten sadece diziliş akla gelmemeli. Yazımı düzenleyip görseller ekledim ve o görseller üzerinden 1-2 pozisyonun analizini ve problemlere nasıl çözüm üretebilirizi gösterdim. Eldeki malzeme ne olursa olsun bir çözüm üretilebilir. Hem skor hem oyun anlamında kaybettiğimiz rakiplerin oyuncuları bizim oyuncularımızdan iyi değil. Kısıtlı imkanlarla onlar bir felsefeyle bir taktik anlayışla bize karşı koyup sahada bizden daha dik durdular. Bunların sebepleri de hükümet sırrı değil bence. Yazının yeni halini okumadıysanız okuyup görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim. @osasuna2

    Teşekkür ederim. Daha önceleri defalarca bahsettiğim üzere. Futbol tarihinde oyun anlamında 2 büyük kırılma yaşandı. İlki 80'lerde totaliter futboldan modern futbola geçişin ilk adımları atılarak gerçekleşti. İkincisi ise son 5-6 yılda yaşanan kırılmadır. Futbol çok farklı bir noktaya doğru evrilirken bu değişime ayak uydurmak ise hiç kolay değil. 80 ve 90 larda yaşanan değişimin hızı ile son 5-6 yıldır yaşanan değişimin hızı arasında inanılmaz bir fark var. O yıllarda 10 yılda adapte olup takip etmeniz gereken yeniliklerin sayısı misal veriyorum 10 ise günümüzde bu sayı 100 oldu. Haliyle yakalamayı geçtim takip etmek bile çok zor hale geldi. Eskiden bir taktik ile yıllarca başarılı olunabilirken şimdi bir hafta önce geliştirdiğiniz taktik bir hafta sonra işe yaramaz hale gelebiliyor. Endüstriyel futbolda işin içine bilim de girince işler epey bir karıştı. Eskiden sadece bir spor dalı olan futbol şimdi "bence" bir nevi bilim dalı haline geldi. Futbol bu kadar değişirken Terim'in bu değişime ayak uyduramadığını görebilmek için ermiş olmaya gerek yok diye düşünüyorum.. Bu kulüp de bu milli takım da en büyük başarılarının bir kaçı hariç hep Terim ile yaşamıştır. Bunu kabul etmiyor değilim. Bir söz vardır; "Tarihte yaptıklarınızla, yaşarken yapamadıklarınızla anılırsınız. Çünkü hayatı tek bir anda yaşarken; ölüm tüm hayatınıza mal olur." Hayatta olan bir insanın geçmişte yaptıkları referans alınabilir elbet ama hayatın her alanında futbolda da bugün bugündür. Biz geçmişte yaşamaya devam ettikçe bugünümüzü bile kaçırır sonra ona yetişmek için çırpınır dururuz. Yazımı yeniledim. Bir göz atıp fikirlerinizi belirtebilirseniz sevinirim. @amonRa

    Çok güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. İleri uçta oynayan hiçbir oyuncu pas oyununa yatkın değil. "Emre" dahi.. İşte burada bir soru sormak istiyorum. Emre'nin alınmasına karşı değilim. Hatta fizik olarak ve oyun görüşü ve anlayışı olarak kendini biraz geliştirebilirse bize çok faydası dokunacaktır. Ama Emre'nin, Onyekuru'nun transferleri sizce de bir kadro planlama hatası değil midir? Yani oynatacağınız oyuna göre oyuncu alırsınız. Ama alınan oyuncular "sözde" oynatılmak istenen sisteme de uygun değil. Bu transferleri yönetimin kafasına göre yaptığını da düşünmüyorum. Siz sisteminize göre oyuncu almazsanız bu oyuncular benim sistemime uymuyor ben ne yapayım diye hayıflanmanızın da bir alemi yok demektir. Haksız mıyım? Sizin de bahsettiğiniz üzere eğer Terim'in istediği oyuncu türü oyunun iki yönünü oynayan bir oyuncuysa ve taktiğinde bu oyunca ihtiyacımız olduğu halde biz kalkıp 10 numara değil 9.5 numara olan Emre'yi alıyorsak ortada bir mantıksızlık bir tutarsızlık var demektir.. Neyse bu konuyu geçelim.. Umarım burada kendimi yanlış ifade etmemişimdir. Terim'in kafasındaki oyunu oynayacak kadrosu yoksa.. Diyelim ki yok.. Yukarıda @archardk kullanıcı adlı renkdaşımıza da yazdığım üzere eldeki oyunculara uygun taktik ve sistem kurgulamak teknik direktörün işi değil midir? Rakip takımlar kadro kalitesi olarak bizden fersah fersah gerideyken bize pozisyon vermiyor ve bolca pozisyon bulabiliyorlarsa burada yanlış olan biz miyiz onlar mı? Ben bu görüşe katılamıyorum ne yazık ki.. Ek olarak yazımı yeniledim. Eğer okuyup düşüncelerinizi paylaşabilirseniz sevinirim.. @neverlate




  • Dr. John Watson kullanıcısına yanıt
    Bende aynı fikirdeyim zaten, takım deplasmanda sanki resetlenmiş gibi sahada ne yapacağını bilen bir kişi bile yok çünkü sahada net bir oyun kurgusu göremiyoruz. Bu şekilde düzen devam ettiği sürece hiçbir oyuncu seviyesinin üstüne çıkamaz veya beklenenin altında kalır birçok isim. İç saha/dış saha farklı bir oyun düzeni gerek.

    Tabiki sadece dizilişle veya oyuncu çıkarıp eklemeyle değişecek birşey değil ama deplasmanda oyuna sertlik katacak isimler mutlaka gerekiyor mesela bu konuda Donk denenebilir. Veya kapanan, sıkı savunma yapan takımlara karşı da set oyununu iyi oynayan, oyun zekası yüksek isimler mutlaka şart, bu işi de takımda en iyi yapacak isimler Mariano ve Feghouli. Kapanan takımlara etkisi sıfıra inen Garry yerine oraya Feghouli atılabilir.. Garry takımın en iyi oyuncularından biri tabiki orası ayrı konu fakat açık alan bulduğumuz, temponun artacağı maçlarda da en son ihtiyaç Mariano ve Feghouli. Özetlemem gerekirse rakip takımın oyun anlayışına göre bir oyun planı belirlememizde fayda var. Kapanan takımlara karşı top ayağındayken daha fazla şeyler vaat eten bir takım, açık veren geniş alanda oynamayı seven takımlara karşı da temposu, hızı yüksek geniş alanı seven bir takım.

    İnceleyeceğim yazınızı. elinize sağlık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vianadesantana -- 26 Eylül 2018; 11:57:58 >




  • Söylediklerinize katılıyorum. Bizim taraftarlar olarak da hep düştüğümüz bir yanlış var. Bu yanlışı bir çok teknik adam da yapıyor.. Elindeki en iyi oyuncuları sahaya sürerek kazanamazsın. Rakibi yenebileceğini düşündüğün en iyi taktiği geliştirir sonra o taktiğe uygun elinde hangi oyuncular varsa onları sahaya sürersin. Savunma tandeminde oyunayan oyuncuları bu mülahazanın dışında tutuyorum çünkü onların savunma anlayışının gelişebilmesi için sürekli birlikte oynamaları daha önemlidir ve ayrıca rakibi açacak olan oyuncular ortasaha ve forvet hattındaki oyunculardır. Bu yüzden savunma oyuncuları -belki bekleri buna bir istisna sayabiliriz- taktiğiniz her ne olursa olsun buna "bir şekilde" ayak uydurabilir. Ha şöyle de bir şey var ki; mesela savunma hattını önde kuracaksanız Maicon gibi yavaş bir oyuncu yüzünden zaman zaman sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Ama bunun da bir çözümü var. Önde basarak rakip takımın hücuma çıkış hızını azaltabilir ve Maicon gibi yavaş oyunculara, savunmadaki yerlerini alabilmeleri için zaman kazandırabilirsiniz. Tekrardan yorumunuz için teşekkürler. Yazıyı okuduktan sonra da görüşlerinizi belirtebilirseniz sevinirim. İyi forumlar.




  • Dr. John Watson kullanıcısına yanıt
    Takımı oynatan forvet ve ortasaha eldeki kadro için olmazsa olmazlardan bana göre. Eren neyi iyi yapıyor diye sorsam? Eren duvar mı oluyor, boş koşular savunma arkasına koşular mı yapıyor, top mu indiriyor top mu saklıyor press mi basıyor? Hangisini Hocanın istedigi takıma faydalı olacak şekilde yapabiliyor. Gomis iyi forvetti ama geçen seneki deplasmanlardaki silik futbolda onun da etkisi vardı. Topu indirecek oyunu açacak güçlü bir forvete ihtiyaç var. Kendi atmasa bile pozisyona sokarsa atacak hızlı kanat ve ortasahan var zaten.

    Takımın temel sorunları var ve eldekilerle cözmek imkansızsa Hoca neyi ne kadar degiştirebilir. Tudor zamanından beri kırılgan takımız yenik duruma düşmek bizim için bitmek gibi birşey. Beşiktaş maçını hatırlayin kötü mü oynuyorduk pozisyonlar da bulduk ama ikinci yarı Musleranın hediye ettigi gol sonrası dağıldık. Çünkü takım yenik durumda reaksiyon gösteremiyor lider takımı yonetecek bi beyni yok isyan eden oyuncu yok 3-0 ve verilen onca posizyon. Belediye maçı da farklı degildi.

    Bu sene fizik ve formlarak da tam hazır degiliz gecen seneki iç saha maçlarımızdaki çoşkulu oyun yok. Alanya ve Kasımpaşa maçlarında golu bulana kadar oyunu açmakta ve kurmakta zorlandık gol gelince açık alan ile farka gidildi.

    Fernando iyi kesici cok iyi takım oyuncusu ama oyun kurma insiyatif alma konusunda sıkıntılı ve bana göre geçen sene ki Fernando yok. Belhanda sorunlu taraftarla arası açık onunda geçen seneki formu yok. Emre fiziken çok yetersiz topun ona gelmesi zaten zor oluyor geldiginde de dogru kararları veremiyor. Marianoyu cok begenmesemde geçen sene Feghouli ile birlikte sag kanadı bi donem çok iyi kullandık Sinan ile bunu da kullanamıyoruz. Ankaragücü maçında Feghouli Mariano Belhandanın mükemel bir atağı vardı istediğimiz bu ama oyuncuların hali de ortada.

    Kıyaslamalı örneklerle gidecek olursam konu çok uzar. Özetle takimın eksikleri, istenilen takım olması için olmazsa olmazları giderilememişken alternatifi güclendirmek ile sonuc beklemek olmayınca Hocayı sorumlu tutmak ne kadar dogrudur bilemem. Hocaya güveniyorum takım fizik ve mental olarak hazır oldugunda kendi de yaptıgı yanlışları bırakıp iyi sonuclar alacaktır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • archdark kullanıcısına yanıt
    Yenik durumdayken takımı toplayıp hücuma geçiren tecrübeli oyuncu lazım maalesef ki oyuncularımız ya genç ya da liderlik vasfı yok elimizde ki en iyi liderlik vasfı olan kişi Selçuk. Takımın en büyük sorunu bence bir birlerini tanımalarını maçların izlerken dikkat edin birbirlerinin hareketlerini takip edemedikleri için çok fazla pas hatası veya pozisyonu yavaşlatma oluyor bunun en büyük nedenini değişen oyuncular (antrenman için yeterli süre olmadı) ve oyun zekası düşken olan genç oyuncular ; şahsen bu sorunların devre arasında çözüleceğini düşünüyorum.
  • Takımımız pas oyununu kuramıyor.Kanatlarımız set oyununa uygun değil.Forvetimiz bitirici değil.Stoperlerimiz oyun kuramıyor.Orta sahamız iki yönlü değil.Böyle bi takımdan ne beklediğimizi bilmek lazım.
  • EmperorMan kullanıcısına yanıt
    Ben kendimi ifade edemiyorum galiba.. Aynı oyuncu grubu ile geçen sene ill devredeki bir çok maçta organize ve güzel bir futbol oynamamış mıydık? Takımın deplasmanlarda kırılgan olduğu bir gerçek.. O yüzden deplasmanda farklı bir anlayış ile sahaya çıkmalıyız. Bunu bile yapmıyoruz.. Oyunculara suçu atıp kenara çekilmek kolay.. Yukarıdaki yazımda bir-iki çözüm sundum.. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bana şimdi "o taktikleri bu oyuncular uygulayamaz ki" demeyin lütfen. Geçen sene basbayağı bu takım organize olabiliyordu.. Tolga gibi bir oyuncudan "sadece taktik ile" 5 gollük verim alabildik..



    Herkes tutturmuş; Fernando her geçen gün daha kötü oynuyor falanca geçen sene böyle değildi filanca berbat oynuyor vesair vesair.. Oyuncuların performans düşüklüğü taktikle alakalı olamaz mı? Fernando savunmayı üçlerken; hem geriden oyun kuruyordu hem de stoperlerin açıklarını çok iyi kapatıyordu.. Geçen sene sakatlanana kadar ligin açık ara en iyi oyuncusuyken.. Sakatlıktan dönüp taktik değişince şu an "çöp" muamelesi görüyor.. Bilmem kendimi ifade edebiliyor muyum?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bilmiyorum farkında mısınız ama 29 gol atan, zaman zaman pas kulesi görevi gören santa****u kaybettik. Bunun 10 golünü en az kendi kişisel becerisiyle atmıştır bu adam. Galatasaray geçen seneden beri ilk golü arama kadar çok zorlanıyor. İlk golden sonra açılıyor. Yani biz bir santrsfordan çok daha fazlasını kaybettik, ilerideki etkinliğimiz hayalet Eren dolayısıyla yarı yarıya azaldı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.