Şimdi Ara

Bilime göre öldükten sonra ne olacak ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
214
Cevap
7
Favori
14.888
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    bilimi çözdünüz de yorum yapıyorsunuz bravo, bilim bize yaşamın sırrını verdi de ölümün sırrı kaldı. bilim, yaşayan resim çizen şarkı söyleyen aşık olan mutlu olan bir yaşam formu üretti de bizim haberimiz mi yoktur. bilim bir ölüyü diriltti de bizmi bilmiyoruz. asıl siz koca bir palavraya yapışmışsınız da öldükten sonra başınıza gelecekleri bildiğinizden inançlara saldırıp duruyorsunuz.

    bü dünyada tek yol gösterici bilimdir. okuduğun din kitapları sana hiç birşey öğretemez ve hiç bir yarar sağlayamaz.(aç bak bakalım hangi din kitabında anti maddeden yada karanlık maddeden söz ediliyor ? )

    amacım tartışma yaratmak değil sadece bilimin hayatımızda dinlerden , inançlardan ve bu tarz şeylerden daha önemli bir yeri olduğunu vurgulamak. yoksa herkesin inancı kendisine kimsenin buna karışma hakkı yok.

    Sana göre tek yol gösterici bilim kardeşim, bilime tümden bağlanmak yanlıştır çünkü bilim dediğin şeyide insanlar gözlemlemekte nereden biliyorsunuz bilimin gösterdiği her şeyin doğru olduğunu, bana göre bilim her şeyin cevabını vermiyor din felsefe nasıl adlandırırsan adlandır bilim tek başına çaresizdir. Kuran da her şeyin zıt yaratıldığından bahsedilir dini çok iyi bilen bir kişi anti maddenin olduğunuda bilir. Din bir yol gösterici rehber gibidir tabi ki tek başına yeterli değildir ama bilimde bir rehber gibidir size sadece kapıyı aralar gerisini sunmaz. Sadece 4 boyutlu evrende bilim yapabilirsin diğer üst boyutlarda bilim değerini yitirir çünkü madde yoktur elle tutulacak bir şey yoktur deneyler yapamazsın sadece akıl ile gözlemleme yapabilirsin.

    Bilim insan için vardır evet bilim var olduğu için değil insan var olduğu için vardır çünkü size rehberlik eder yol gösterir. Her boyutta bir rehber mevcuttur sen bilim ile rehberlik ediniyorsan bende ayrıca başka rehberlere de uyabilirim bu ne bilim yapmanıza engel olur nede benim yapmama. Şöyle anlatayım dinler insanların direkt olarak amaçlarına yol gösterir, bir koşu yarışına benzer amaç biran önce koşuyu bitererek tamamlamaktır yolda taş gördüm neymiş bu inceleyeyim dersen işin içinden çıkamazsın çünkü atı alan üsküdarı geçmiştir. Bu evrende sonsuz bilgi kaynağı vardır sen her birisini öğrenmeye kalkarsan bilimin sonu olmadığı gibi sana beklediğin cevabı da veremez çünkü siz bilimin tümden amacını anlamaya çalışmıyorsunuz ufak noktalarda takılı kalıyorsunuz. Bir proton ve elektron birleşerek nötron olabilmekte , ve bu şekilde sayısız parçacık birleşerek sayısız farklı parçacığa dönüşebilir bunların hepsini bilmek yada öğrenmek insana bir şey katmaz çünkü asıl olan bilimin hizmet ettiği genel yapının öğrenilmesi amaçtır.

    Şimdi biraz da olsa anlatabildiysem seninle benim aramdaki farkı açıklayayım, İnsan bedenini bir evren olarak düşünürsek sen bu evrenin her noktasını her prensibini anlamaya bilmeye çalışıyorsun pekala iyi bir şeyde yapıyorsun ben ise gündelik hayatımı yaşıyorum bu evrende, tamam sen bu bedeni inceleyerek iyi icatlarda buluyorsun örneğin ilaç, ama ben eğlenirken mutlu olurken aşık olurken insan olmanın keyfini sürerken sen sorular yumağında takılıp kalıyorsun. Ben tüme hizmet ederek yegane amaca hizmet ederek varlığımın bilincini yükseltmeye çalışıyorum sizler ise noktalara takılı kaldığınız için yegane amacın ne olduğunu kaçırıyorsunuz ve hatta yok sayıyorsunuz insanı-evreni bir robot olarak görmeye başlıyorsunuz sevgiyi aşkı inkar ediyorsunuz mutlu olmak yerine mutsuzluğu tercih ediyorsunuz.

    Peki soruyorum mutsuz olacaksam aşk gibi güzellikleri inkar edeceksem bilim yapmanın bana ne getirisi olacak? Bak burada bilim cevap veremiyor aslında veriyor da işinize gelmediği için görmezden geliyorsunuz. Emin ol ben hepinizden daha çok düşünüyorum bu konuları düşündüğüm zaman ise çelişkiye karamsarlığa düşüyorum şimdi şurada bir ağaç var , bu ağaç neden var? neden adına ağaç koymuşlar, neden ağaç topraktan besleniyor, neden ağacın yaprakları var bu şekilde binlerce soruyu düşünmek işin içinden çıkamadığınız zaman size bir faydası olmaz tüme varabilmek önemli.

    Ben vücudun çalışabilmesi için ruhun varlığına inanırım bundan dolayı vücudun çalışma sistemini en ince ayrıntısına kadar bilsem de onu yaşamam mutlu olmam için bana engel olamaz beni çelişkiye düşüremez çünkü bir robot dan çok daha fazlası olduğumu biliyorum. İnsanı eğer bir kuşa benzetirsek bir kanadımız bilim ise diğer kanadımızda akıldır. Bilim akla hizmet edeceği yerde akıl bilime hizmet ederse uçamayız yere düşeriz, bilim insana yol gösterir ama ne yapması gerektiğini söyleyemez, akıl ise insana amacını ve ne yapması gerektiğini izah eder. Sana bilim derki cebinde 2 lira var senden isteyen olursa verme, ama insanlığım bana derki 1 lirasını paylaşmanda sakınca yoktur, bilim bana insanlığı öğretemez öğretmiş olsaydı bilim şuan kötü şeylerde kullanılıyor olmazdı. Benim varlığımın neden olduğunu bilim bana söyler lakin varlığımı idrak etme yaşama devresini bilim uygulayamaz ancak kendi varlığını ben idrak edebilirim. Öyle olmasaydı yapacağımız robotlar BENİM diyebilirdi ancak hiç bir zaman yapılacak robotlar BENİM ben varım diyemeyecekler.


    yazdığın yazının temel noktası "cahillik mutluluktur." sanırım. bilmemek seni mutlu edecekse bilme. zaten kimse kalkıpta sana bilim adamı ol herşeyi sorgula demiyor. benim demek istediğim türkiyede ve diğer tutucu ülkelerde olduğu gibi dinin ve diğer manevi inançların bilimin önüne geçmesi. bu tamamen saçmalık bana göre. bilim olmadan bir hiçiz bunuda kabullenmen lazım. çünkü şimdeye kadar yaşamış bilim adamları yaşamamış olsaydı şuan hala mızrakla hayvan avlıyor olacaktık. bu hayatta tek yol göstericimiz bilim onun dışında başka bir alternatif malesef yok. diyorsun ki bilim yanılıyor olabilir. evet olabilir ama kendi içinde doğru yola gidene kadar elbette hatalar ve yanlışlar olacaktır. ama bundan 1000 yıl sonrasını bir hayel et bilimin geleceği noktayı ve yapabileceğimiz şeyleri.(son olarak seni sen yapan şey ruhun değil beynin. ilerde umarım beyin nakli olabilirde ruhun olmadığını kişiliğin beyinde olduğunu anlayabilirsiniz.)(tabi benim umrumda değil neye inanıp yada neye inanmadığın herkes hürdür bu konuda tıpkı benim inanmamayı seçtiğim gibi.)

    Cahillik mutluluktur diye bir mana çıkartman doğru olmamış kesinlikle öyle demek istemedim ama bundan hayatların da pay çıkaranlar vardır. Bilim olmadan biz bir hiçiz? aksini söylemiyorum ama sorayım öldükten sonra bilim hangimizi kurtaracak? Bilim senin var olmana cevap verebiliyor mu? Bak bana her iki lafta bilim kelimesini kullanmayın siz nasıl yaşıyorsanız bende farklı yaşamıyorum ama bilim benim var olmamın cevabını veremiyor nasıl oluştuğumun cevabını verebilir ama neden varım diye sorduğumda cevaplayamaz. Daha öncede yazdım anlaşılmıyorsa benim suçum mu bilimi gözlemleyen akıldır akıl olmasaydı bilim ne işe yarardı? Hayvanlar için bilimin ne önemi var ama onlarda bir şekilde yaşıyorlar.

    Diyorum ki biz bilim için değil, bilim bizim için var. Bilimin 4 boyutlu evrene mahsus olması ve bizim de içinde bulunduğumuz kuralları kanunları gözlemlememiz tamamen tesadüf olamaz ve bilimde, hayatın yaşamın tesadüf olduğunu hiç bir zaman söylemez bilimi herkes istediği gibi yorumlar aklı vasıtasıyla, dinler hiç bir zaman bilime önem vermeyin demezler bunun yanlış uygulanması benim suçum değildir yada dinleri getirenlerin, o zaman bilimde yanlış amaçlarla kullanılmakta atom bombası gibi bir şeyi ben mi ürettim ama bu onu yok sayacağımız anlamına gelmez. Kişilik ruhta zaten var olan bir şey değildir bunu bana bilimin söylemesine gerek yoktur ben bunu akıl ile öğrenirim başkası bilim ile gözlemler her ikisi de rehberdir.

    Diyelim ki birisini aynı şartlar altında klonladık ve farklı ruhlara sahipler ikiside benzer karaktere sahip olabilirler fakat ikisine gidip paraya ihtiyacın olduğunu söylesen düşünürler ve birisi verirken diğeri vermez. İnsanlığı oluşturan unsurlar beyinde değil ruhta şekillenir yani ruhun karakteridir. Bilim sana bir çözüm sunar delilleri gerçekliği olsada bunları sorgulayabilirsin sonrasında inanıp inanmamak insana kalmıştır, aynı şekilde dinlerde çözümler sunar örneğin ruhun varlığını söylerler ama bunu kendim gözlemlemek bu bilgiye kendim erişmek isterim çünkü bana ne denilirse denilsin gerçekte olsa ona bağlanmam yeni şeyler öğrenmemi kısıtlar.

    Şuan benim bunları yazmamı beynim mi sağlıyor, karnım tokken gidip dondurma yeme arzumu beynimmi sağlıyor, müzik dinle keyfini yaşa diye beynim mi emir veriyor, durup dururken ben ressam olmak istiyorum resim çizeceğim arzusunu beyin mi tetikliyor. Beyin sana seni öldürecek bile olsa keyfini yaşa diye emirmi veriyor? Ben gidip kan vermek istiyorum beynim bana kan oranın fazla pis kanında var git kan bağışı yap diye emirmi veriyor. Yolda bir dilenci gördüm yada ihtiyacı olan birisini cebimde son kalanı vermemi beynim mi emrediyor mantığa uymadığı halde?

    Bilim dediğin hala bilincin gizemini çözemedi ve nasıl olurda bir insanın BEN lik duygusunun olduğuna anlam veremedi. Ben size inanın yada inanmıyorum demiyorum size yaşadıklarımı söylüyorum ve bilimin her soruya cevap vermesini beklemenin doğru olmadığını. 1000 yıl sonrasını hayal ediyorum çok gelişmiş biyolojik robotlar yapılıyor ve insan beyninden daha gelişmiş işlemcilere sahipler ama maalesef bu robotlar ben varım diyemiyorlar gidip dondurma yiyeyim diyemiyorlar, ellerine fotoğraf makisine alıp manzara resimleri çekmiyorlar, veya gidip ihtiyaçları olmasa bile alışveriş yapmıyorlar. Eğer ben bir robot isem bilimin bana faydası nedir? diyelimki gelişmiş robotlar yaptık insanlar gibi zekiler insanların arasına karışıp yaşıyorlar, bu robot benim gözümde zaten yaşayan bir ölüdür uzun yaşasa ne olur bilim ile başı göklere ulaşsa ne olur.

    Bilim derki şu şekilde duyuların çalışmakta ve algılamakta ama bilim bana acının ne olduğunu söyleyemez, acının nasıl oluştuğunu belirtir ama bu acıyı sonuç olarak sinir sistemine de sahip olsak neden bana rahatsızlık verdiğini anlatamaz. Aynı şekilde robotlarda acıyı duyarlar örneğin sıcak bir şey hissettiklerinde onun zararlı olduğunu tespit ederler uyarı şeklinde ama ah diyerek ellerini ateşten çekmezler yandım anam diye bağırmazlar. Bu örnekleri sayısız kere çoğaltabilirim bilim ne derse desin bana ruhumun olmadığını söyleyemez. Gel ben seni öyle birisi ile tanıştırayım sen ismini söylemeden sana adını söylesin ve aklından geçenleri inanmaman beni bağlamaz çünkü ben çoğu şeyi gördüm burada anlatamayacağım, bilim adamları aklın almayacağı şeyleri gözlemliyorlarsa bende her kişinin anlayamayacağı şeyleri gördüm. Birisi Peygamberin yanına gider ve yere eğilerek avucuna taşları alır sonra peygambere gidip sen peygambersen elimdeki taşların sayısını söyle der , peygamber sen say ki bende bileyim der ve bunun bir ilim olduğunu söyler. İnanmam dersen bir kişiye ispatlarım bir yere gideriz ve senin aklındaki şeyi bilir ve bana bunun izahını bilim ile yapamazsın.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    bilimi çözdünüz de yorum yapıyorsunuz bravo, bilim bize yaşamın sırrını verdi de ölümün sırrı kaldı. bilim, yaşayan resim çizen şarkı söyleyen aşık olan mutlu olan bir yaşam formu üretti de bizim haberimiz mi yoktur. bilim bir ölüyü diriltti de bizmi bilmiyoruz. asıl siz koca bir palavraya yapışmışsınız da öldükten sonra başınıza gelecekleri bildiğinizden inançlara saldırıp duruyorsunuz.

    bü dünyada tek yol gösterici bilimdir. okuduğun din kitapları sana hiç birşey öğretemez ve hiç bir yarar sağlayamaz.(aç bak bakalım hangi din kitabında anti maddeden yada karanlık maddeden söz ediliyor ? )

    amacım tartışma yaratmak değil sadece bilimin hayatımızda dinlerden , inançlardan ve bu tarz şeylerden daha önemli bir yeri olduğunu vurgulamak. yoksa herkesin inancı kendisine kimsenin buna karışma hakkı yok.

    Sana göre tek yol gösterici bilim kardeşim, bilime tümden bağlanmak yanlıştır çünkü bilim dediğin şeyide insanlar gözlemlemekte nereden biliyorsunuz bilimin gösterdiği her şeyin doğru olduğunu, bana göre bilim her şeyin cevabını vermiyor din felsefe nasıl adlandırırsan adlandır bilim tek başına çaresizdir. Kuran da her şeyin zıt yaratıldığından bahsedilir dini çok iyi bilen bir kişi anti maddenin olduğunuda bilir. Din bir yol gösterici rehber gibidir tabi ki tek başına yeterli değildir ama bilimde bir rehber gibidir size sadece kapıyı aralar gerisini sunmaz. Sadece 4 boyutlu evrende bilim yapabilirsin diğer üst boyutlarda bilim değerini yitirir çünkü madde yoktur elle tutulacak bir şey yoktur deneyler yapamazsın sadece akıl ile gözlemleme yapabilirsin.

    Bilim insan için vardır evet bilim var olduğu için değil insan var olduğu için vardır çünkü size rehberlik eder yol gösterir. Her boyutta bir rehber mevcuttur sen bilim ile rehberlik ediniyorsan bende ayrıca başka rehberlere de uyabilirim bu ne bilim yapmanıza engel olur nede benim yapmama. Şöyle anlatayım dinler insanların direkt olarak amaçlarına yol gösterir, bir koşu yarışına benzer amaç biran önce koşuyu bitererek tamamlamaktır yolda taş gördüm neymiş bu inceleyeyim dersen işin içinden çıkamazsın çünkü atı alan üsküdarı geçmiştir. Bu evrende sonsuz bilgi kaynağı vardır sen her birisini öğrenmeye kalkarsan bilimin sonu olmadığı gibi sana beklediğin cevabı da veremez çünkü siz bilimin tümden amacını anlamaya çalışmıyorsunuz ufak noktalarda takılı kalıyorsunuz. Bir proton ve elektron birleşerek nötron olabilmekte , ve bu şekilde sayısız parçacık birleşerek sayısız farklı parçacığa dönüşebilir bunların hepsini bilmek yada öğrenmek insana bir şey katmaz çünkü asıl olan bilimin hizmet ettiği genel yapının öğrenilmesi amaçtır.

    Şimdi biraz da olsa anlatabildiysem seninle benim aramdaki farkı açıklayayım, İnsan bedenini bir evren olarak düşünürsek sen bu evrenin her noktasını her prensibini anlamaya bilmeye çalışıyorsun pekala iyi bir şeyde yapıyorsun ben ise gündelik hayatımı yaşıyorum bu evrende, tamam sen bu bedeni inceleyerek iyi icatlarda buluyorsun örneğin ilaç, ama ben eğlenirken mutlu olurken aşık olurken insan olmanın keyfini sürerken sen sorular yumağında takılıp kalıyorsun. Ben tüme hizmet ederek yegane amaca hizmet ederek varlığımın bilincini yükseltmeye çalışıyorum sizler ise noktalara takılı kaldığınız için yegane amacın ne olduğunu kaçırıyorsunuz ve hatta yok sayıyorsunuz insanı-evreni bir robot olarak görmeye başlıyorsunuz sevgiyi aşkı inkar ediyorsunuz mutlu olmak yerine mutsuzluğu tercih ediyorsunuz.

    Peki soruyorum mutsuz olacaksam aşk gibi güzellikleri inkar edeceksem bilim yapmanın bana ne getirisi olacak? Bak burada bilim cevap veremiyor aslında veriyor da işinize gelmediği için görmezden geliyorsunuz. Emin ol ben hepinizden daha çok düşünüyorum bu konuları düşündüğüm zaman ise çelişkiye karamsarlığa düşüyorum şimdi şurada bir ağaç var , bu ağaç neden var? neden adına ağaç koymuşlar, neden ağaç topraktan besleniyor, neden ağacın yaprakları var bu şekilde binlerce soruyu düşünmek işin içinden çıkamadığınız zaman size bir faydası olmaz tüme varabilmek önemli.

    Ben vücudun çalışabilmesi için ruhun varlığına inanırım bundan dolayı vücudun çalışma sistemini en ince ayrıntısına kadar bilsem de onu yaşamam mutlu olmam için bana engel olamaz beni çelişkiye düşüremez çünkü bir robot dan çok daha fazlası olduğumu biliyorum. İnsanı eğer bir kuşa benzetirsek bir kanadımız bilim ise diğer kanadımızda akıldır. Bilim akla hizmet edeceği yerde akıl bilime hizmet ederse uçamayız yere düşeriz, bilim insana yol gösterir ama ne yapması gerektiğini söyleyemez, akıl ise insana amacını ve ne yapması gerektiğini izah eder. Sana bilim derki cebinde 2 lira var senden isteyen olursa verme, ama insanlığım bana derki 1 lirasını paylaşmanda sakınca yoktur, bilim bana insanlığı öğretemez öğretmiş olsaydı bilim şuan kötü şeylerde kullanılıyor olmazdı. Benim varlığımın neden olduğunu bilim bana söyler lakin varlığımı idrak etme yaşama devresini bilim uygulayamaz ancak kendi varlığını ben idrak edebilirim. Öyle olmasaydı yapacağımız robotlar BENİM diyebilirdi ancak hiç bir zaman yapılacak robotlar BENİM ben varım diyemeyecekler.


    yazdığın yazının temel noktası "cahillik mutluluktur." sanırım. bilmemek seni mutlu edecekse bilme. zaten kimse kalkıpta sana bilim adamı ol herşeyi sorgula demiyor. benim demek istediğim türkiyede ve diğer tutucu ülkelerde olduğu gibi dinin ve diğer manevi inançların bilimin önüne geçmesi. bu tamamen saçmalık bana göre. bilim olmadan bir hiçiz bunuda kabullenmen lazım. çünkü şimdeye kadar yaşamış bilim adamları yaşamamış olsaydı şuan hala mızrakla hayvan avlıyor olacaktık. bu hayatta tek yol göstericimiz bilim onun dışında başka bir alternatif malesef yok. diyorsun ki bilim yanılıyor olabilir. evet olabilir ama kendi içinde doğru yola gidene kadar elbette hatalar ve yanlışlar olacaktır. ama bundan 1000 yıl sonrasını bir hayel et bilimin geleceği noktayı ve yapabileceğimiz şeyleri.(son olarak seni sen yapan şey ruhun değil beynin. ilerde umarım beyin nakli olabilirde ruhun olmadığını kişiliğin beyinde olduğunu anlayabilirsiniz.)(tabi benim umrumda değil neye inanıp yada neye inanmadığın herkes hürdür bu konuda tıpkı benim inanmamayı seçtiğim gibi.)

    Cahillik mutluluktur diye bir mana çıkartman doğru olmamış kesinlikle öyle demek istemedim ama bundan hayatların da pay çıkaranlar vardır. Bilim olmadan biz bir hiçiz? aksini söylemiyorum ama sorayım öldükten sonra bilim hangimizi kurtaracak? Bilim senin var olmana cevap verebiliyor mu? Bak bana her iki lafta bilim kelimesini kullanmayın siz nasıl yaşıyorsanız bende farklı yaşamıyorum ama bilim benim var olmamın cevabını veremiyor nasıl oluştuğumun cevabını verebilir ama neden varım diye sorduğumda cevaplayamaz. Daha öncede yazdım anlaşılmıyorsa benim suçum mu bilimi gözlemleyen akıldır akıl olmasaydı bilim ne işe yarardı? Hayvanlar için bilimin ne önemi var ama onlarda bir şekilde yaşıyorlar.

    Diyorum ki biz bilim için değil, bilim bizim için var. Bilimin 4 boyutlu evrene mahsus olması ve bizim de içinde bulunduğumuz kuralları kanunları gözlemlememiz tamamen tesadüf olamaz ve bilimde, hayatın yaşamın tesadüf olduğunu hiç bir zaman söylemez bilimi herkes istediği gibi yorumlar aklı vasıtasıyla, dinler hiç bir zaman bilime önem vermeyin demezler bunun yanlış uygulanması benim suçum değildir yada dinleri getirenlerin, o zaman bilimde yanlış amaçlarla kullanılmakta atom bombası gibi bir şeyi ben mi ürettim ama bu onu yok sayacağımız anlamına gelmez. Kişilik ruhta zaten var olan bir şey değildir bunu bana bilimin söylemesine gerek yoktur ben bunu akıl ile öğrenirim başkası bilim ile gözlemler her ikisi de rehberdir.

    Diyelim ki birisini aynı şartlar altında klonladık ve farklı ruhlara sahipler ikiside benzer karaktere sahip olabilirler fakat ikisine gidip paraya ihtiyacın olduğunu söylesen düşünürler ve birisi verirken diğeri vermez. İnsanlığı oluşturan unsurlar beyinde değil ruhta şekillenir yani ruhun karakteridir. Bilim sana bir çözüm sunar delilleri gerçekliği olsada bunları sorgulayabilirsin sonrasında inanıp inanmamak insana kalmıştır, aynı şekilde dinlerde çözümler sunar örneğin ruhun varlığını söylerler ama bunu kendim gözlemlemek bu bilgiye kendim erişmek isterim çünkü bana ne denilirse denilsin gerçekte olsa ona bağlanmam yeni şeyler öğrenmemi kısıtlar.

    Şuan benim bunları yazmamı beynim mi sağlıyor, karnım tokken gidip dondurma yeme arzumu beynimmi sağlıyor, müzik dinle keyfini yaşa diye beynim mi emir veriyor, durup dururken ben ressam olmak istiyorum resim çizeceğim arzusunu beyin mi tetikliyor. Beyin sana seni öldürecek bile olsa keyfini yaşa diye emirmi veriyor? Ben gidip kan vermek istiyorum beynim bana kan oranın fazla pis kanında var git kan bağışı yap diye emirmi veriyor. Yolda bir dilenci gördüm yada ihtiyacı olan birisini cebimde son kalanı vermemi beynim mi emrediyor mantığa uymadığı halde?

    Bilim dediğin hala bilincin gizemini çözemedi ve nasıl olurda bir insanın BEN lik duygusunun olduğuna anlam veremedi. Ben size inanın yada inanmıyorum demiyorum size yaşadıklarımı söylüyorum ve bilimin her soruya cevap vermesini beklemenin doğru olmadığını. 1000 yıl sonrasını hayal ediyorum çok gelişmiş biyolojik robotlar yapılıyor ve insan beyninden daha gelişmiş işlemcilere sahipler ama maalesef bu robotlar ben varım diyemiyorlar gidip dondurma yiyeyim diyemiyorlar, ellerine fotoğraf makisine alıp manzara resimleri çekmiyorlar, veya gidip ihtiyaçları olmasa bile alışveriş yapmıyorlar. Eğer ben bir robot isem bilimin bana faydası nedir? diyelimki gelişmiş robotlar yaptık insanlar gibi zekiler insanların arasına karışıp yaşıyorlar, bu robot benim gözümde zaten yaşayan bir ölüdür uzun yaşasa ne olur bilim ile başı göklere ulaşsa ne olur.

    Bilim derki şu şekilde duyuların çalışmakta ve algılamakta ama bilim bana acının ne olduğunu söyleyemez, acının nasıl oluştuğunu belirtir ama bu acıyı sonuç olarak sinir sistemine de sahip olsak neden bana rahatsızlık verdiğini anlatamaz. Aynı şekilde robotlarda acıyı duyarlar örneğin sıcak bir şey hissettiklerinde onun zararlı olduğunu tespit ederler uyarı şeklinde ama ah diyerek ellerini ateşten çekmezler yandım anam diye bağırmazlar. Bu örnekleri sayısız kere çoğaltabilirim bilim ne derse desin bana ruhumun olmadığını söyleyemez. Gel ben seni öyle birisi ile tanıştırayım sen ismini söylemeden sana adını söylesin ve aklından geçenleri inanmaman beni bağlamaz çünkü ben çoğu şeyi gördüm burada anlatamayacağım, bilim adamları aklın almayacağı şeyleri gözlemliyorlarsa bende her kişinin anlayamayacağı şeyleri gördüm. Birisi Peygamberin yanına gider ve yere eğilerek avucuna taşları alır sonra peygambere gidip sen peygambersen elimdeki taşların sayısını söyle der , peygamber sen say ki bende bileyim der ve bunun bir ilim olduğunu söyler. İnanmam dersen bir kişiye ispatlarım bir yere gideriz ve senin aklındaki şeyi bilir ve bana bunun izahını bilim ile yapamazsın.

    beyin naklini görebilecek kadar yaşayabilirsek ozaman görücez ruh mu yoksa tüm olayları tetikleyen beyin mi. başka bir şey söyleyemem çünkü senin ki inanç olmuş artık buna inanmak istiyorsun. şu son kısımda pek bir şey anlayamadım benim aklımdakileri okuyacak adam şuanda hayatta mı yani ?.(değişik beyin hastalıkları var internette araştırırsan ruhun olmadığını tüm kişilik benlik ve bizi biz yapan öğelerin beyinde olduğunu anlayabilirsin. örnek vermek gerekse eğer adamın teki beyin kanaması geçirdekten sonra hiç resim kabileyeti yokken birden profesyonel bir ressam kadar güzel resim yapmaya başlıyor. ve bunun gibi bi ton değişik hastalık var. en ilgincide yarık beyin olayı.(split brain) )

    ek olarak tartışma fazla uzamasın konudan saptık zaten dahada büyütmeye gerek yok.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fbkaya

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kimyacı_~_Na2SO4

    Doğmadan önce neysen o olacaksın.
    Açıklamak gerekirse;
    Doğmadan önce → ↓
     Bilime göre öldükten sonra ne olacak ?
    Öldükten sonra → ↓
     Bilime göre öldükten sonra ne olacak ?


    öldüğümüzde o karanlıkta olmuyacak, yokluğun yokluğu

    Hiçliği nasıl tarif edersin?
    Ya da ben tarif edeyim:
    Herşeyi aynı anda yaşadığını ama hiçbirşey yaşamadığını düşün.
    Ben var değilsem hiçbirşey yoktur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    quote:

    Orijinalden alıntı: nightwish34

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    bilimi çözdünüz de yorum yapıyorsunuz bravo, bilim bize yaşamın sırrını verdi de ölümün sırrı kaldı. bilim, yaşayan resim çizen şarkı söyleyen aşık olan mutlu olan bir yaşam formu üretti de bizim haberimiz mi yoktur. bilim bir ölüyü diriltti de bizmi bilmiyoruz. asıl siz koca bir palavraya yapışmışsınız da öldükten sonra başınıza gelecekleri bildiğinizden inançlara saldırıp duruyorsunuz.

    bü dünyada tek yol gösterici bilimdir. okuduğun din kitapları sana hiç birşey öğretemez ve hiç bir yarar sağlayamaz.(aç bak bakalım hangi din kitabında anti maddeden yada karanlık maddeden söz ediliyor ? )

    amacım tartışma yaratmak değil sadece bilimin hayatımızda dinlerden , inançlardan ve bu tarz şeylerden daha önemli bir yeri olduğunu vurgulamak. yoksa herkesin inancı kendisine kimsenin buna karışma hakkı yok.

    Sana göre tek yol gösterici bilim kardeşim, bilime tümden bağlanmak yanlıştır çünkü bilim dediğin şeyide insanlar gözlemlemekte nereden biliyorsunuz bilimin gösterdiği her şeyin doğru olduğunu, bana göre bilim her şeyin cevabını vermiyor din felsefe nasıl adlandırırsan adlandır bilim tek başına çaresizdir. Kuran da her şeyin zıt yaratıldığından bahsedilir dini çok iyi bilen bir kişi anti maddenin olduğunuda bilir. Din bir yol gösterici rehber gibidir tabi ki tek başına yeterli değildir ama bilimde bir rehber gibidir size sadece kapıyı aralar gerisini sunmaz. Sadece 4 boyutlu evrende bilim yapabilirsin diğer üst boyutlarda bilim değerini yitirir çünkü madde yoktur elle tutulacak bir şey yoktur deneyler yapamazsın sadece akıl ile gözlemleme yapabilirsin.

    Bilim insan için vardır evet bilim var olduğu için değil insan var olduğu için vardır çünkü size rehberlik eder yol gösterir. Her boyutta bir rehber mevcuttur sen bilim ile rehberlik ediniyorsan bende ayrıca başka rehberlere de uyabilirim bu ne bilim yapmanıza engel olur nede benim yapmama. Şöyle anlatayım dinler insanların direkt olarak amaçlarına yol gösterir, bir koşu yarışına benzer amaç biran önce koşuyu bitererek tamamlamaktır yolda taş gördüm neymiş bu inceleyeyim dersen işin içinden çıkamazsın çünkü atı alan üsküdarı geçmiştir. Bu evrende sonsuz bilgi kaynağı vardır sen her birisini öğrenmeye kalkarsan bilimin sonu olmadığı gibi sana beklediğin cevabı da veremez çünkü siz bilimin tümden amacını anlamaya çalışmıyorsunuz ufak noktalarda takılı kalıyorsunuz. Bir proton ve elektron birleşerek nötron olabilmekte , ve bu şekilde sayısız parçacık birleşerek sayısız farklı parçacığa dönüşebilir bunların hepsini bilmek yada öğrenmek insana bir şey katmaz çünkü asıl olan bilimin hizmet ettiği genel yapının öğrenilmesi amaçtır.

    Şimdi biraz da olsa anlatabildiysem seninle benim aramdaki farkı açıklayayım, İnsan bedenini bir evren olarak düşünürsek sen bu evrenin her noktasını her prensibini anlamaya bilmeye çalışıyorsun pekala iyi bir şeyde yapıyorsun ben ise gündelik hayatımı yaşıyorum bu evrende, tamam sen bu bedeni inceleyerek iyi icatlarda buluyorsun örneğin ilaç, ama ben eğlenirken mutlu olurken aşık olurken insan olmanın keyfini sürerken sen sorular yumağında takılıp kalıyorsun. Ben tüme hizmet ederek yegane amaca hizmet ederek varlığımın bilincini yükseltmeye çalışıyorum sizler ise noktalara takılı kaldığınız için yegane amacın ne olduğunu kaçırıyorsunuz ve hatta yok sayıyorsunuz insanı-evreni bir robot olarak görmeye başlıyorsunuz sevgiyi aşkı inkar ediyorsunuz mutlu olmak yerine mutsuzluğu tercih ediyorsunuz.

    Peki soruyorum mutsuz olacaksam aşk gibi güzellikleri inkar edeceksem bilim yapmanın bana ne getirisi olacak? Bak burada bilim cevap veremiyor aslında veriyor da işinize gelmediği için görmezden geliyorsunuz. Emin ol ben hepinizden daha çok düşünüyorum bu konuları düşündüğüm zaman ise çelişkiye karamsarlığa düşüyorum şimdi şurada bir ağaç var , bu ağaç neden var? neden adına ağaç koymuşlar, neden ağaç topraktan besleniyor, neden ağacın yaprakları var bu şekilde binlerce soruyu düşünmek işin içinden çıkamadığınız zaman size bir faydası olmaz tüme varabilmek önemli.

    Ben vücudun çalışabilmesi için ruhun varlığına inanırım bundan dolayı vücudun çalışma sistemini en ince ayrıntısına kadar bilsem de onu yaşamam mutlu olmam için bana engel olamaz beni çelişkiye düşüremez çünkü bir robot dan çok daha fazlası olduğumu biliyorum. İnsanı eğer bir kuşa benzetirsek bir kanadımız bilim ise diğer kanadımızda akıldır. Bilim akla hizmet edeceği yerde akıl bilime hizmet ederse uçamayız yere düşeriz, bilim insana yol gösterir ama ne yapması gerektiğini söyleyemez, akıl ise insana amacını ve ne yapması gerektiğini izah eder. Sana bilim derki cebinde 2 lira var senden isteyen olursa verme, ama insanlığım bana derki 1 lirasını paylaşmanda sakınca yoktur, bilim bana insanlığı öğretemez öğretmiş olsaydı bilim şuan kötü şeylerde kullanılıyor olmazdı. Benim varlığımın neden olduğunu bilim bana söyler lakin varlığımı idrak etme yaşama devresini bilim uygulayamaz ancak kendi varlığını ben idrak edebilirim. Öyle olmasaydı yapacağımız robotlar BENİM diyebilirdi ancak hiç bir zaman yapılacak robotlar BENİM ben varım diyemeyecekler.


    yazdığın yazının temel noktası "cahillik mutluluktur." sanırım. bilmemek seni mutlu edecekse bilme. zaten kimse kalkıpta sana bilim adamı ol herşeyi sorgula demiyor. benim demek istediğim türkiyede ve diğer tutucu ülkelerde olduğu gibi dinin ve diğer manevi inançların bilimin önüne geçmesi. bu tamamen saçmalık bana göre. bilim olmadan bir hiçiz bunuda kabullenmen lazım. çünkü şimdeye kadar yaşamış bilim adamları yaşamamış olsaydı şuan hala mızrakla hayvan avlıyor olacaktık. bu hayatta tek yol göstericimiz bilim onun dışında başka bir alternatif malesef yok. diyorsun ki bilim yanılıyor olabilir. evet olabilir ama kendi içinde doğru yola gidene kadar elbette hatalar ve yanlışlar olacaktır. ama bundan 1000 yıl sonrasını bir hayel et bilimin geleceği noktayı ve yapabileceğimiz şeyleri.(son olarak seni sen yapan şey ruhun değil beynin. ilerde umarım beyin nakli olabilirde ruhun olmadığını kişiliğin beyinde olduğunu anlayabilirsiniz.)(tabi benim umrumda değil neye inanıp yada neye inanmadığın herkes hürdür bu konuda tıpkı benim inanmamayı seçtiğim gibi.)

    Cahillik mutluluktur diye bir mana çıkartman doğru olmamış kesinlikle öyle demek istemedim ama bundan hayatların da pay çıkaranlar vardır. Bilim olmadan biz bir hiçiz? aksini söylemiyorum ama sorayım öldükten sonra bilim hangimizi kurtaracak? Bilim senin var olmana cevap verebiliyor mu? Bak bana her iki lafta bilim kelimesini kullanmayın siz nasıl yaşıyorsanız bende farklı yaşamıyorum ama bilim benim var olmamın cevabını veremiyor nasıl oluştuğumun cevabını verebilir ama neden varım diye sorduğumda cevaplayamaz. Daha öncede yazdım anlaşılmıyorsa benim suçum mu bilimi gözlemleyen akıldır akıl olmasaydı bilim ne işe yarardı? Hayvanlar için bilimin ne önemi var ama onlarda bir şekilde yaşıyorlar.

    Diyorum ki biz bilim için değil, bilim bizim için var. Bilimin 4 boyutlu evrene mahsus olması ve bizim de içinde bulunduğumuz kuralları kanunları gözlemlememiz tamamen tesadüf olamaz ve bilimde, hayatın yaşamın tesadüf olduğunu hiç bir zaman söylemez bilimi herkes istediği gibi yorumlar aklı vasıtasıyla, dinler hiç bir zaman bilime önem vermeyin demezler bunun yanlış uygulanması benim suçum değildir yada dinleri getirenlerin, o zaman bilimde yanlış amaçlarla kullanılmakta atom bombası gibi bir şeyi ben mi ürettim ama bu onu yok sayacağımız anlamına gelmez. Kişilik ruhta zaten var olan bir şey değildir bunu bana bilimin söylemesine gerek yoktur ben bunu akıl ile öğrenirim başkası bilim ile gözlemler her ikisi de rehberdir.

    Diyelim ki birisini aynı şartlar altında klonladık ve farklı ruhlara sahipler ikiside benzer karaktere sahip olabilirler fakat ikisine gidip paraya ihtiyacın olduğunu söylesen düşünürler ve birisi verirken diğeri vermez. İnsanlığı oluşturan unsurlar beyinde değil ruhta şekillenir yani ruhun karakteridir. Bilim sana bir çözüm sunar delilleri gerçekliği olsada bunları sorgulayabilirsin sonrasında inanıp inanmamak insana kalmıştır, aynı şekilde dinlerde çözümler sunar örneğin ruhun varlığını söylerler ama bunu kendim gözlemlemek bu bilgiye kendim erişmek isterim çünkü bana ne denilirse denilsin gerçekte olsa ona bağlanmam yeni şeyler öğrenmemi kısıtlar.

    Şuan benim bunları yazmamı beynim mi sağlıyor, karnım tokken gidip dondurma yeme arzumu beynimmi sağlıyor, müzik dinle keyfini yaşa diye beynim mi emir veriyor, durup dururken ben ressam olmak istiyorum resim çizeceğim arzusunu beyin mi tetikliyor. Beyin sana seni öldürecek bile olsa keyfini yaşa diye emirmi veriyor? Ben gidip kan vermek istiyorum beynim bana kan oranın fazla pis kanında var git kan bağışı yap diye emirmi veriyor. Yolda bir dilenci gördüm yada ihtiyacı olan birisini cebimde son kalanı vermemi beynim mi emrediyor mantığa uymadığı halde?

    Bilim dediğin hala bilincin gizemini çözemedi ve nasıl olurda bir insanın BEN lik duygusunun olduğuna anlam veremedi. Ben size inanın yada inanmıyorum demiyorum size yaşadıklarımı söylüyorum ve bilimin her soruya cevap vermesini beklemenin doğru olmadığını. 1000 yıl sonrasını hayal ediyorum çok gelişmiş biyolojik robotlar yapılıyor ve insan beyninden daha gelişmiş işlemcilere sahipler ama maalesef bu robotlar ben varım diyemiyorlar gidip dondurma yiyeyim diyemiyorlar, ellerine fotoğraf makisine alıp manzara resimleri çekmiyorlar, veya gidip ihtiyaçları olmasa bile alışveriş yapmıyorlar. Eğer ben bir robot isem bilimin bana faydası nedir? diyelimki gelişmiş robotlar yaptık insanlar gibi zekiler insanların arasına karışıp yaşıyorlar, bu robot benim gözümde zaten yaşayan bir ölüdür uzun yaşasa ne olur bilim ile başı göklere ulaşsa ne olur.

    Bilim derki şu şekilde duyuların çalışmakta ve algılamakta ama bilim bana acının ne olduğunu söyleyemez, acının nasıl oluştuğunu belirtir ama bu acıyı sonuç olarak sinir sistemine de sahip olsak neden bana rahatsızlık verdiğini anlatamaz. Aynı şekilde robotlarda acıyı duyarlar örneğin sıcak bir şey hissettiklerinde onun zararlı olduğunu tespit ederler uyarı şeklinde ama ah diyerek ellerini ateşten çekmezler yandım anam diye bağırmazlar. Bu örnekleri sayısız kere çoğaltabilirim bilim ne derse desin bana ruhumun olmadığını söyleyemez. Gel ben seni öyle birisi ile tanıştırayım sen ismini söylemeden sana adını söylesin ve aklından geçenleri inanmaman beni bağlamaz çünkü ben çoğu şeyi gördüm burada anlatamayacağım, bilim adamları aklın almayacağı şeyleri gözlemliyorlarsa bende her kişinin anlayamayacağı şeyleri gördüm. Birisi Peygamberin yanına gider ve yere eğilerek avucuna taşları alır sonra peygambere gidip sen peygambersen elimdeki taşların sayısını söyle der , peygamber sen say ki bende bileyim der ve bunun bir ilim olduğunu söyler. İnanmam dersen bir kişiye ispatlarım bir yere gideriz ve senin aklındaki şeyi bilir ve bana bunun izahını bilim ile yapamazsın.

    beyin naklini görebilecek kadar yaşayabilirsek ozaman görücez ruh mu yoksa tüm olayları tetikleyen beyin mi. başka bir şey söyleyemem çünkü senin ki inanç olmuş artık buna inanmak istiyorsun. şu son kısımda pek bir şey anlayamadım benim aklımdakileri okuyacak adam şuanda hayatta mı yani ?.(değişik beyin hastalıkları var internette araştırırsan ruhun olmadığını tüm kişilik benlik ve bizi biz yapan öğelerin beyinde olduğunu anlayabilirsin. örnek vermek gerekse eğer adamın teki beyin kanaması geçirdekten sonra hiç resim kabileyeti yokken birden profesyonel bir ressam kadar güzel resim yapmaya başlıyor. ve bunun gibi bi ton değişik hastalık var. en ilgincide yarık beyin olayı.(split brain) )

    ek olarak tartışma fazla uzamasın konudan saptık zaten dahada büyütmeye gerek yok.

    Evet o ressamı biliyorum :) öyle kişilere savant denilmekte. bak şimdi ben gördüklerim üzerine konuşuyorum nasıl bilimi biz gözlemliyorsak bilim bize şu kesin vardır şu kesin yoktur demiyorsa burada konuşmamız yersiz değildir. benim ki bir inanç değil bilgidir ve araştırmam hiç bir zaman son bulmaz. Öncelikle şunu söyleyeyim bir şeyi bilmek için bilmek yada gözlemlemek tek gerçeklik değildir. Ben bu felsefe yöntemi ile bilimde öngörülen yeni şeyleri öncesinde düşünebilmekteyim. Şimdi ruh kavramına geri döneyim kafanızı sıkacağım ama, ruh kavramı çok geniştir bir ilkokul talebesine kuantum fiziğini anlatmak kadar zordur. Ruhu suya benzetirsek beyinde bardak gibidir en basit olarak böyle düşünebilirsin, bardaklar çeşit çeşit olur su bardağa girince şekillenir bir karakter sahibi olur. Bilgisayar işlemcisi beyni temsil ederse yazılımda ruhu temsil eder.

    İyi bir şeye değindik aslında bizi ne tetikliyor buna kesin olarak şu yada bu sebep oluyor diyemem çünkü tetikleyen şeyler çoktur. Örneğin ben acıkmışımdır midem beyne sinyal gönderir ve bende açlığımı bastırmak için yemek yerim. Ama püf noktayı kaçırmamak gerek bunu yazacaklarımdan anlayamazsınız ancak bir fikir sahibi olabilirsiniz ve nasıl bilimi tarafsız bir şekilde gözlemliyorsak bunları da daima gözlemlemek yorumlayabilmek gereklidir. Eğer ruh kavramı olmasaydı insanlar sandığımızdan çok daha farklı yaşarlardı tabiri caizse bir ot gibi yaşarlardı. Aslında ruhu tek başına ele almak gerçekten zor çünkü ruh bedene tam manası ile hükmetmez siz beden ihtiyaçlarınızı otomatik olarak karşılarken ruhta kendi görevlerini icra eder. Ruh bir düşünce gibidir ancak ancak onu yönlendirmek için bilgiye ihtiyaç vardır, beyinde bilgiler vardır bu bilgileri yönetmek ise yönlendirmek ise ruhun görevidir. Ben akşam yattım ve bilincim yok oldu bir nevi?

    Sabah uyandım ilk gözlerimi açma anımda ruh devreye girer beni kalkmaya teşvik eder. Ben düşünüyorum peki ama örneğin burada yazışırken aklıma birden sevgilim geldi diyelim bunu tetikleyen nedir sence , yada arkadaşlarla sohbet ediyoruz birden sessizce derin olarak düşüncelere daldım bunlar hep ruhun tetiklemesiyle oluşmakta. Ama dediğim gibi hangi tetiklemenin nereden geldiğini anlamak için çok fazla gözlemleme yapmak gerekir, gözlemleme yapmak farkındalığı arttırır ruhun bilincine ne kadar hakim olabilirseniz tetiklemeleri beyninizden çok ruhunuz ele geçirir. İki kişi konuşuyor diyelim yüksek sesle sizde kafanızda o gün içerisinde başınıza gelen bir olayı düşüneceksiniz hesap kitap işi falan, bu iki kişinin konuşması sizin kendi içsel sesinizi düşüncenizi bastırır ve düşünemez olursunuz yani tetikleme başkasından gelir.

    Aynı şekilde ruhun ve bedenin-beynin tetiklemeleri de devamlı surette çakışırlar hangisini ön plana çıkartırsanız diğerini bastırırsınız. Burada dinimiz şunu söyler nefsinize hakim olun onu dinlemeyin, çoğu kişi şunu zanneder işte bize emir verilmiş biz dünya mallarına değer vermeyeceğiz ve karşılığında da cennette fazlasını ödül olarak verecekler. Cennette verilecek olsaydı bu dünyada neden mahrum bırakılacağız ki? Dindeki örnekleri çoğaltabilirim anlaşıldığı taktirde. Nefsimizin sesini ne kadar bastırırsak hükmü o değil öznel varlığımız olan ruh verir.

    Nefsimizin sesini dinlememiz bizi yanlışlara sürükler, diyelimki kötü bir hayat yaşadık devamlı çevremizde cinayetler işleniyor pislikler dönüyor, bunları görerek şartlanan beyin aynı şeyleri yapmamıza neden olur bu insanın elinde pek olan bir şey değildir bundan dolayı tövbe ettiğimizde bağışlanacağımız söylenir. Ancak aynı şartlarda yetişmiş olan ve nefsini yenmiş birisi doğru yolu görebilir her ne kadar beyninde kötülüklerin görüntüleri birikmiş olsa bile derinlerdeki bir ses bir ışık kaynağı onu doğruya teşvik eder.

    Kendimi örnek vereyim dedim ya yaşadıklarımı gözlemlediklerimi anlatıyorum, her ortamda bulundum arkadaşlarım kolayca farklı şeylere meyil ederken ben tartıp biçerim ve içimdeki sese kulak veririm, eğer beynim tümden işe hakim olsa arkadaşlarıma veya koşullara uyar zevkede giderim, içmeyede giderim hırsızlığada giderim işte ruhun karakteri bu şekildedir. Ruhum bir hırsızın bedenine girse o hırsız hırsızlık yapmaya devamda etse bir süreliğine daha sonra pişman olur tövbe eder. Buraya kadar okuduysan teşekkür ederim, çünkü gerçekten sıkıcı oldu biraz. Diğer sorunun yanıtı ise evet eğer tarafsız şekilde bir şeyler görmek istiyorum ben ve göreceklerim az yada çok hayatıma yön verecek diyebiliyorsan, sana kefil olup elimden geleni yaparım ama bir gidip bakayım hele ne kurnazlıklar yapıyorlar dersen senin hangi niyetle gittiğini bilirler ve bende mahçup olurum.




  • Bu konudaki "bilimsel aci"dan kastimiz sanirim naturalist/materyalist cercevede bir bakis. Bu konuda benim dusuncelerim sunlar:

    Materyalizme gore konuyu ozetleyelim. Materyalizm nedir felsefi anlamda? kisaca "maddecilik" Evet... Madde nedir? Genel anlamda enerjinin yogunlasmis haline madde diyebilir miyiz? Diyebiliriz, bilimsel anlamda bir sakinca yok sanirim. Diyemesek bile bu bir sey degistirmez "madde+enerji" diyelim o halde. Konu acisindan farkeden hicbir sey yok.

    Bu madde+enerji butunu nerden gelmistir, yaratilmis midir yahut bir anlamda hiclikten pat diye olusmus mudur? Kesinlikle hayir. Bu enerji (ya da madde+enerji butunu) ezelidir ve sonsuzdur yine materyalizme gore. Yani zamanda ister birkac trilyon ister birkac desilyon yil geriye gidelim, istersek de sonsuz geriye gidelim bu enerji (ya da madde+enerji butunu) kavrami bir sekilde hep vardi. Ne kadar geriye gidersek gidelim "madde+enerji" nin bir formundan baska bir sey yok. Dolayisiyla materyalizme gore enerji/madde+enerji ezelidir sonsuzdur.

    Peki evren ya da bilinc nedir? daglar taslar nedir duygular nedir kokular tatlar nedir? Bunlarin hepsi ama hepsi ezeli olan madde+enerji butununden ayri olan seyler midir? Hayir. Her sey ama her sey, madde+enerjinin bir formundan/donusumunden ibarettir.

    En temel fizik kanunlari nedir? Madde+enerji... Doga yasalari nedir? madde+enerji. Evrim dedigimiz seyi saglayan onu doguran kisaca genel anlamda o olan sey nedir? madde+enerji...

    Bizim birkac milyon yil once baslayip yavas yavas geliserek bu hale gelmemizi saglayan ve nihayet bilinc kazanmamizi saglayan sey daha dogrusu butun bunlara donusen sey yani hepsinin kaynagi ve ayni zamanda da kendisi nedir? Madde+enerji. Madde+enerjiden baska bir sey yok...

    Sonsuz olan madde+enerjinin bilinc olusturdugu da kesindir cunku variz ve yok degiliz. Yani evrim ile veya baska yasalarla zaman icinde bile de olsa bu seyin bilinc olusturma tohumu ya da potansiyeli var. Peki denemez mi sonsuz madde+enerji isimli "sey", kendi ozunu sonsuzluktan beri bilinc ve madde olarak gostermekte, tohumun koskoca agaclara donusmesi gibi ozuyle bilinclere maddelere donusmekte evrimle ya da diger yasalarla? Evet.

    Peki diyebilir miyiz evrim dedigimiz seyi ayrica fizik kanunlarini, doga yasalarini, nedenleri, etmenleri butun bu ihtimalleri...vs hepsini ama hepsini, var olan her seyi potansiyel anlamda icinde barindiran madde+enerjidir veya madde+enerji dedigimiz olgunun icinde gizlidir butun bunlar? Evet kesinlikle...

    Bu sonsuz madde+enerjinin icinde bilinc potansiyeli yoksa bilinc nerden gelmistir sapkadan mi cikmistir? Hayir. Gunumuzde "bilinc" denilen sey de madde+enerji butununden ibaret degil midir? Evet. Bilinc milyonlarca yillik evrimle var oldu diyoruz kabaca, yani bir "sey", madde+enerji bir sekilde bilince donusuyor ister evrimle diyelim ister devrimle farketmez. Bir sey, bir olgu tohum gibi, diger seylere donusuyor ya da onlara hayat veriyor, bunun nasil oldugu onemli degil evrimle olsun ya da baska bir yasayla farketmez. Sonucta o da madde+enerjiden baska bir sey degildir.

    Sonsuz ve ezeli/baslangicsiz olan madde+enerji (bunu materyalizm diyor) icinde her turlu potansiyeli barindiran bir olgu olmus oluyor mantiken cunku baslangici yok, baslangici olmadigi icin potansiyel olarak olabilecek donusebilecek her seyi icinde barindiriyor zaten buna mantiken bilinc de dahildir. O sey baslangici olmadigi icin, evrimle ya da diger yasalarla (ki bunlar da madde+enerjidir) donusebilecegi her forma potansiyel olarak sahiptir zaten.

    Evet, simdi madde+enerji ifadesini alip yerine ayni anlamlara gelmesi kosuluyla istedigimizi koyabiliriz: ister "bilinc" diyelim, ister "Tanri" ister "zeus" ister "madde" ister "Vishnu" diyelim, farketmez... Hepsi ayni kapiya cikiyor.

    Bir sey vardan yok, yoktan da var olmaz. Bu ilke geregi hicbir sey icin "ex nihilo" yani hic yoktan ortaya cikma diye bir durum mumkun degildir yani herhangi bir "sey"in kendini olusturan veya ona donusen diger seyler olmadan etmensiz ortaya cikmasi imkansizdir/mumkun degildir. Eger mumkundur dersek zaten bilim kendi bindigi dali kesmis olur, kendi ilkeleriyle celismis olur ve idealizme kayar. Dolayisiyla bir "sey", ezeli olmali ve surekli donusmelidir. O donusen sey de bilime gore ortadogu dinlerindeki "Tanri" olamayacagina gore "madde+enerji butunu/toplami" olmak zorundadir.

    Materyalizmde olumsuzluk! evet... bu konuya da degınmek istiyorum:

    Olaya tamamen materyalist acidan bakalim: Bilincin ve "ben" in kaynagi tamamen maddesel deniyor. Dolayisiyla beni bilinc anlaminda "ben" yapan sey, sadece beyindeki kimyasal (ya da baska turlu) etkilesimler. (Tabi deneyimleri hafizayi saymiyorum) Biz (artik bu "biz", "ben", "sen" her ne anlamdaysa) dogmadan once oluyduk zaten yani yoktuk, hictik, pek cok materyaliste gore oldukten sonra ne olacaksak dogmadan once de oyduk fark yok. Peki ne oldu da yokken oluyken hicken dogduk/dunyaya geldik ve "ben", "sen", "o" olduk' "biz" olduk ve neden her birimiz, kendimizi baskalarindan ve diger seylerden ayiran bir ego gelistirdik, "ben" "Sen" "o" idraki gelistirdik? Peki ne olduysa oldu bunun yanitina "maddesel etkilesim" "kimyasal tepkime"..vs..vs diyelim.

    Dogmadan once yoktuk ama bir sekilde (bunun nedenine tamamen maddesel diyelim) dunyaya gelip bireysel ego gelistirdik ve "ben" bilinci kazandik, oldukten sonra da yine ayni sekilde yani bu dunyada dogmamiz gibi, neden yine varolmayalim? Bu imkansiz ise dogmadan once de oluyduk ama dogmus olup ego gelistirdik ben bilinci kazandik, neden tekrar olmasin bu? Tekrar olmamasi icin sebep ya da mantik nedir?

    Aslinda "ben", "sen", "o" olgulari incelenirse tamamen maddesel de olsa (yani doga ustu aciklamaya gerek kalmadan) oluyken nasil dogduysak, tekrar olum durumuna gectikten sonra da yine su andaki gibi dogup bilinc kazanmamiz mantikli geliyor. Sadece hayatlar arasinda baglanti olmaz,(hafiza hatira gibi) baska bir "ben" olur ancak yine ego bilinci gelistiririz. (artik bu "biz" kimsek)

    Ben hicbir zaman bir daha ben olmuyor o halde "olum" diye bir sey olamaz materyalizme gore, illa ki baska benler olacak ilerde ve o benler de ego gelistirip kendini "ben" diye diger seylerden ayiracak olan idraki olusturacak

    Tekrarlayalim, olaya tamamen materyalist acidan bakilinca, ayni madde bu yuzyilda kimyasal etkilesimlerle/reaksiyonlarla..vs artik her nasilsa, "ben" "sen" "o" oldu, bu olgular hic yokken oldu ya da donuserek oldu, farketmez... Bir dahaki yuzyilda (ya da 1 milyon yuzyil sonra) da ayni seyin ayni sekilde "ben "sen" "o" olmasina veya ona donusmesine engel olan sey nedir?

    Bazilari ayni dusunceyi felsefi acidan bakarak, su sekilde de ifade ediyor: "Ben" "sen" "O" aslinda hicbir zaman yoktu dogmadi ve olmeyecek yok da olmayacak...


    O halde nedir bu pek cok materyalistin "olum sondur olumden sonra hayat yok" yaygarasi :) Madde biz dogmadan once nasil "biz"e "ben" e "sen"e "O" ya donustuyse oldukten sonra da ayni sekilde donusmesi kacinilmazdir. Materyalizm madde ve beyinden baska bir sey bir 'ben' de kabul etmedigine gore, beni ben yapacak her seyi saglayacaktir her zaman.

    "Ben" nedir? hatıralara kimliğe bedensel özelliklere ben diyelim. Madde biz dogmadan bu seylere donusup "ben"i yarattiysa ve olumden urken, dusunen sorgulayan seven uzulen bir ego olusturduysa ayni sekilde bir daha yaratamaz mi bunlari?

    Yaratacaginin kaniti "ben" in bizim dogmamizdir. Anilar, kimlikler bedensel ozellikler ve hepsi...vs biz dogunca nasil "ben" haline geldiyse oldukten sonra da tekrar "ben" haline gelmez mi? Materyalizmde doga ustu herhangi bir ruh inanci yok, dolayisiyla "ben"i "ben" yapan seylerin yeniden olusmasi kacinilmaz degil mi? oyle..

    Peki "ben" dogmadan once beyin sinapslarinin oruntusu yasam deneyimi ogrendigi bilgiler her sey bir sekilde su andaki "ben"e donustu oyleyse, o halde olecek olan bunlar ise "ben" neden olumden korkar? Cunku daha sonra da baska bir sekilde sinapslarin oruntusu, yasam deneyimi olacak bunlar neden "ben" olmasin ve ego gelistirmesin? Bunlar neden "ben" sayilamaz? Biz yokken dunyada degilken dogan sey bunlar ise bizden sonra benzer seyler dogunca bunlari "ben" sayamaz miyiz materyalist acidan? Ve diyebilir miyiz aslinda "ben" olumsuzdur. "ben" hep olacak, "ben" dunyada yokken nasil dogduysa madde bunlari nasil sagladiysa ego nasil olustuysa maddenin tekrar bunlara donusmesi kacinilmazdir.

    Sonuc olarak "ben" neden "sen" degil" cunku ben "lokal" egolara bolunmus bu nedenle hepimiz "ben"i "Sen"lerden ve diger seylerden ayiriyoruz e materyalizmde ruh inanci da olmadigina gore, bu "ben" oldukten sonra baska seyler de ego gelistirip "ben" olabilir. Yasam, hafiza, hayat beceriler farkli olabilir. Dolayisiyla materyalizme gore olumsuzuz diyebiliriz cunku "ben"de yasayan sey "ben"i ben yapan sey cesitli maddelerin oruntusu etkilesmesi ve kombinasyonudur, bu beden oldukten sonra ayni etkilesimler devam edecek madde yeniden bir ben yaratacaktir. 5 yasindaki "ben" ile 70 yasindaki "ben" bile ayni degldir arada sadece silik bir devamlilik vardir ayni "ben" (yani maddenin ben yaratma niteligi) bambaska bir hayatta baska bir hayat macerasiyla hep varolacaktir.




  • İnsanoğlu kendini doğadan ve evrenden daha üstün tutması ve daha önemli sanmasından dolayı ölümü kabullenemiyor. Tabi iyiliğin ödüllendirilmesi ve kötülüğün cezalandırılması da bir başka etmen ama öldükten sonra bir şey olucağını, gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Yine de belki bir yaratıcı olabilir ve bize bu hayatta kendisi ilgili hiç bir ipucu vermemiş olabilir. (Semavi dinleri burada ayrı tutuyorum, bunların insan uydurması olduğuna inanıyorum.)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63




    Diyelim ki birisini aynı şartlar altında klonladık ve farklı ruhlara sahipler ikiside benzer karaktere sahip olabilirler fakat ikisine gidip paraya ihtiyacın olduğunu söylesen düşünürler ve birisi verirken diğeri vermez. İnsanlığı oluşturan unsurlar beyinde değil ruhta şekillenir yani ruhun karakteridir. Bilim sana bir çözüm sunar delilleri gerçekliği olsada bunları sorgulayabilirsin sonrasında inanıp inanmamak insana kalmıştır, aynı şekilde dinlerde çözümler sunar örneğin ruhun varlığını söylerler ama bunu kendim gözlemlemek bu bilgiye kendim erişmek isterim çünkü bana ne denilirse denilsin gerçekte olsa ona bağlanmam yeni şeyler öğrenmemi kısıtlar.



    Peki bir şey sormak istiyorum o zaman. İki klondan ikisi de bir şey yapmak istiyor ama sadece biri cesaret edebiliyor. Bu da mı ruhla mı alakalıdır?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neuro -- 30 Kasım 2012; 17:01:36 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neuro

    quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63




    Diyelim ki birisini aynı şartlar altında klonladık ve farklı ruhlara sahipler ikiside benzer karaktere sahip olabilirler fakat ikisine gidip paraya ihtiyacın olduğunu söylesen düşünürler ve birisi verirken diğeri vermez. İnsanlığı oluşturan unsurlar beyinde değil ruhta şekillenir yani ruhun karakteridir. Bilim sana bir çözüm sunar delilleri gerçekliği olsada bunları sorgulayabilirsin sonrasında inanıp inanmamak insana kalmıştır, aynı şekilde dinlerde çözümler sunar örneğin ruhun varlığını söylerler ama bunu kendim gözlemlemek bu bilgiye kendim erişmek isterim çünkü bana ne denilirse denilsin gerçekte olsa ona bağlanmam yeni şeyler öğrenmemi kısıtlar.



    Peki bir şey sormak istiyorum o zaman. İki klondan ikisi de bir şey yapmak istiyor ama sadece biri cesaret edebiliyor. Bu da mı ruhla mı alakalıdır?

    Bunun genellemesini yapmak doğru olmaz çünkü belli bir referans baz alamayız. Ruhların bir karakteri yoktur burada amaç sadece ruhun yüceltilmesidir, beden sadece bir araçtır dışarıdan bakan bir gözlemci için iyi yada kötü gibi yorumlanan işler esasında ruhun amacına hizmet edebilir. bakın size gerçekleri yazıyorum çünkü çok şey gördüm isteyen inanır isteyen inanmaz ben sadece bilgim ölçüsünde konuşurum. bir ruh bedene girdiğinde o beyin ile tekrar kendisini geliştirir , dünya da insanlar var oldukları sürece aynı ruh onlarca hatta yüzlerce defa gelebilir. kıyamette sayısız kere kopmuştur ben öleyim sonsuza kadar cennette yaşayayım yok öyle bir şey kimse kendisini kandırmasın. her gün aynı şeyleri yapıyoruz hayatı iyi gözlemleyin hayatta ne varsa gerçeklerin aynasıdır. Her gün tekrar yatağımızdan kalktığımızda sanki yeni doğmuş gibi sanki aynı şeyleri yapmamış gibi bir özlemle umutla tekrarlarız ama biriside çıkıp ne oluyor len diye isyan etmez veya düşünmez.

    Her şey bir yineleme tekrar etme sürecindedir, dünyanın her gün aynı yörüngede dönmesi gibi, her gün güneşin batıp doğması gibi. Matrix filmini izlemişsinizdir , garip ama her şey çok daha karmaşık aklınız bunu ister alsın ister almasın. Bakın her şeyi açık yazmaktan çekinmem ama siz bunları anlayamazsınız lakin bu sizin probleminiz ben yoluma devam ederim. Size masal anlatmayacağım veya kurallarda koymayacağım sadece direkt olarak yolu göstereceğim eğer kapıdan girmeyi başarırsanız aydınlanma kendiliğinden gelir. İnsan daha önceki hayatlarını hatırlayabilir fakat bunun için bu beden bu beyin olduğunuzu kafanızdan silmeniz gerekir, siz ezelden beri ne yaşadıysanız hepsini bilirsiniz çünkü ruh bir şeyi unutmaz.

    Bizler programlı birer bilgisayar gibiyiz bize ne emir verilirse onu yapmaktayız sanmayın ki istediğiniz şeyleri siz yapıyorsunuz yani tüm yönüyle değil ama siz bu gerçeklerin farkına vardığınız an istediğinizi yaparsınız. İnsanda iki akıl vardır birisi kendisinde var olan kısıtlı akıl diğeri de tanrıdan gelen akıl , bulunan her icat bir ayna gibi insanlara bir şey anlatmaktadır emin olun hiç bir şey boşa değildir. Barajlarda Elektrik üretilir sonra büyük trafolardan küçük trafolara kadar nakledilir sonra daha da küçük trafolara ve en sonunda evlerimize girerek lambaları aydınlatır. Akılda böyledir Tanrıdan peygamberlere onlardan alimlere ve insanlara doğru ulaşır. Aynı şekilde barajlardan su da büyük kanallardan küçük kanallara kadar iletilir en sonunda evlerimize gelir. Cep telefonu veya ev telefonunu düşünün bunlar hep hakikatın aynasıdır, insanlar zaten her an birbirleriyle iletişim içerisindedirler, insanların yaşadıkları beton evler değil aslında insanların kalpleridir, demez miyiz Atatürk ölmedi kalbimizde yaşıyor.

    Ben size çok ulu kişileri şuan gösteririm ama bakarsınız dersiniz ki gerçekten o bu kişimi! İnsanlar ancak inanmak istedikleri şeylere inanıyorlar bildikleri şeylere değil çok şey söylerim ama beni burada parçalarsınız bırakalım insanlar inandıkları şeye inanmaya devam etsinler o şekilde de mutlu yaşayabilirler ama ben hiç bir zaman perdeyi parçalamadan durmam. İnsanlar ister inançsız olsunlar ister inançlı , onlar gerçekleri aramıyorlar onlar Tanrıyı kayıp ettiler onu aramaktalar. Bir bebeği annesinden ayırdığınızda nasıl ağlarsa insanlarda öyle sıkıntı çekiyorlar Tanrıdan uzak düşmekten daha yakıcı bir şey mi varda cehennemden korkuyorsunuz. Bak iki ruh vardır klonlanmış bile olsalar ikiside birisine kötülük yapabilirler veya hata, ama birisi her defasında gidip özür diler ve bunu çıkar için yapmaz onun sevgisini kayıp etmekten korkar, diğerinin ise eğer çıkarı varsa yalancıktan özür diler yada tınlamaz. İnsanların içinde sevgi yoksa ruhlarında kapalı ise ona Tanrı ne yaparsa yapsın fayda etmez.

    Yani Tanrının amacı görünüp görünmeme değil eğer öyle olsaydı ben buradayım derdi amaç sevip sevmemek onu yok sayarak kendimizi ondan ayrı tutmak veya tekrar ona kavuşmak. Tanrı siz bana 1 adım yaklaşın diyor ben size 2 adım yaklaşayım. Işıkta bu şekilde ilerler dikkat edin, ışık uzaklığının karesi ile orantılı olarak güçlenir veya güç kayıp eder, bir ışık kaynağına 1 adım yaklaşırsanız o ışık kaynağı 2 kat daha fazla sizi aydınlatır. 2 kat yaklaşırsanız 4 kat sizi aydınlatır. Siz Tanrıdan uzaklaştığınızda aslında o sizden uzaklaşmış olmaz siz kendinizi kısıtlamış olursunuz. Yoksa Tanrı burada bir yarış oyunu oynatmıyor sizin kendi iradeniz ile ona yaklaşmanız gerek öyle olmasaydı o sizi kendisine yaklaştırsaydı bilinciniz hazır olmadığı için dünya tabiri ile kör olursunuz.

    Neyse çok uzadı daha yazarım ama konular birbirine girecek bilincinizi aşmanız için kendi içinize dönmeniz gerekmekte, dikkat edin ne yaparsanız yapın mutlu olan gene sizsiniz yani mutluluğun cevheri her gün aynı şeyleri yapıp tekrar bir şeyler aradığınız dünya değil sizsiniz. Örneğin araba aldığınızda mutlu olursunuz peki araba bana ne katıyorda ben mutlu oluyorum? hiç bir şey kattığı yoktur ancak siz arabayı aldığınızda kendi içinizde ki madeni kazmış ve oradaki altını bulmuş olursunuz. Eğer araba bana bir şey katmış olsaydı herkes araba aldığında mutlu olurdu ama sen araba alırsın başkası cep telefonu alır başkası da kendi içindeki altın hazinesine ayna olsun diye altın takı alır takar.

    İnsan neyi düşünürse zaten o kendisinde vardır fazlası ile ama dış dünyadakiler içimizdekilerin ancak gölgesi olur, bundan dolayı dünya malına ehemniyet vermemek lazımdır bir araç olduklarını unutup eğer bağlanırsak onunla yetinmiş oluruz ve kendi güzelliklerimizi maddiyat ile takas etmiş oluruz. Size 1.000.000 dolar versem bana mutluluğunuzu satarmısınız, işte insanlar her gün farkında olmadan çok şey satıyorlar 3 kuruşa, bunları bilip söylememek bana düşmez. Sadede gelirsek insana eziyet gibi gelen şeyler yanıltıcıdır ve mutlu olduğunu sananlarda yanılırlar siz hiç bir zaman gözlerinizi açıp gerçek dünyayı görmediniz ki mutluluk nedir bilesiniz. Bir boyutlu dünyaya takılıp kalmışsınız yolda tekeri patlayan araba gibi. Sizin bedeniniz bir At ise ruhunuzda binicisidir, At önemlidir ama bacağı kırık bir atı öldürürler çünkü bir işe yaramaz sizi istediğiniz yere götüremez. Binicisinin emrine itaat etmeyen bir At ona eziyet olur kendi başına buyruk yolunu uzatır karar sizin ya Ata uyarsınız deli divane gibi yada Atı siz yönetirsiniz.

    En son olarak bunları okuyarak değilde anlamanızı sağlayacak bir kitap önereceğim kitapta bir şey yazmıyor sadece size yapmanız gerekenleri anlatıyor hatta o kadar iddialı ki kitabı okumakla vakit kaybetmeyin hemen uygulamaya geçin diye belirtilmiş. Kitabın yazarı bugüne kadar bir çok dinle meşgul olmuş ama insanların kafasını karıştırmak yerine uygulamalı olarak gerçekleri en kestirme yoldan nasıl bulacağınızı öğretiyor size. Tabii söyleyeyim bir şey bulmak isterseniz bulursunuz yoksa kitapta yazanlar sihirli değil.

    Kitabın ismi:Rüyadan Uyanmak
    Yazarı:Micheal Langford




  • Ruh yoktur, herseyi beyin yapiyor, yonetiyor, acilar sevincler hep beynimizdeyse, insan olecegini bile bile neden olumden korkar, beyin bilmiyor mu bunu

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilim gözle görülmeyen ve elle tutulmayan bir şeye inanmaz. Yani Allah,tanrı veya yaratıcı gibi kavramlar yoktur. Yoktur demeyeyim de yaratıcı olan bilimin kendisidir gibi.
    İnsanın oluşumu doğal bir olaydır ve tamamen bir dizi tesadüf ile gerçekleşmiştir. Yani bilim için ruh yoktur. Ve ruh olmadığı için insanda bulunan en büyük gerçeklik beyindir.
    Ve beyin artık düşünemez hale geldiğinde ve işlevini kaybettiğinde varlık sadece yok olur. Yok yani ...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kırık testi

    Ruh yoktur, herseyi beyin yapiyor, yonetiyor, acilar sevincler hep beynimizdeyse, insan olecegini bile bile neden olumden korkar, beyin bilmiyor mu bunu

    Nasıl beyin yapar her şeyi :) Zengin birinin fakir kızı sevmesinide beyin reddeder fakat çocuk kıza deli gibi aşıktır bunun açıklaması nedir peki her şeyi beyin yapıyorsa ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mehmet230023


    quote:

    Orijinalden alıntı: kırık testi

    Ruh yoktur, herseyi beyin yapiyor, yonetiyor, acilar sevincler hep beynimizdeyse, insan olecegini bile bile neden olumden korkar, beyin bilmiyor mu bunu

    Nasıl beyin yapar her şeyi :) Zengin birinin fakir kızı sevmesinide beyin reddeder fakat çocuk kıza deli gibi aşıktır bunun açıklaması nedir peki her şeyi beyin yapıyorsa ?

    ilk anda -ki ilk anın çok önemli olduğu kanıtlanmış bir durum- sosyal statü, maddi durum gibi çevresel etmenler devreye girmez. o sonraki iş. elektriklenme oluştuğunda beyin emirler yağdırır, hormonlar coşar ve olaylar gelişir.




  • Bilimsel olarak soracağım bunu. Zira benim inancıma göre ahiret inancı sabittir.
    Bilime inanlar yani son dönemde bilimi din olarak kabul eden arkadaşlara tek bir soru soracağım. Bilimsel açıdan, neye göre hiçlik yokluk tamamen karanlık ve bitmişlik olduğunu söyleyebiliyorsunuz acaba ? Bilimsellik, deney-gözlem temeline dayalı değil midir kabaca ? Bilimsel açıdan ruhun olmadığını söyleyenler ki bunu ispatlayamadıkları için söylerken ölümden sonra hiçlik olduğuna nasıl karar verdiniz acaba ? Hangi deneyleri yaptınız, hangi nesnel ve öznel gözlemlerde bulundunuz da ölümden sonra hiçbirşey olmadığını ispat edebildiniz bunu bana bilimsel olarak açıklayın lütfen. Amacım tartışma çıkarmak değil, olayı dini boyuta getirmekte değil fakat bilimsel düşündüklerini iddia edenler, alakası olmamasına rağmen nasıl bilimsel olarak bunu ispat etmiş durumdalar ki hiçlik olduğunu söylemekteler merak içindeyim.




  • bundan 700 yıl önce sizin şu anki benliğiniz hiçbirşey algılamadı, öldükten nanosaniyeler sonrada muhtemelen bu şekilde hiçbirşey algılanmayacak.
    Bu yalnızca bir tahmin ( insan ı bir tür organizma,hayvan,yaşayan et... ne olarak görüyorsanız) bilimsel bir kesinlik,tez,teori yok. Zaten gözlem yapılmasıda pek mümkün gözükmüyor. bazen uykuda iken gece yattığın an ile sabah kalktığın an birleşmiştir, arası yoktur, hatırlanan algılanan rüya yahut herhangi birşey... karanlık yoktur , siyah yoktur , beyaz yoktur , gözünü kapayıp güneşe baktığındaki açık kahverengi renk yoktur kısacası hiçlik, hatta anlam olarak hiçlik yoktur...

    Benim düşüncem bu , bilimsel gözle bakarsam.
    İnanç kısmı bu alanları dolduruyor ya da doldurulduğu zannediliyor , artık her nasılsa...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ctauren -- 1 Aralık 2012; 12:58:06 >
  • insanlar akla sahıpdır karar verme yetisine en onemlısı hissetmeye bundan dahada onemlısı hıssettıgını anlamaya calısmaya....

    bunu hep soylerım:

    dıyelım ki siz at yarısı oynamaya karar verdınız...ve bır at yarısı gazetesi aldınız orda atların kosularını atıyorum hızlarını gosteren bır cesıt listeyle secımlerınızı yaptınız..bu sizin yaptıgınız bılımsel bır nıtelık tasıyabılır..cunkı sız aklınızı kullanıp secımınızı ona gore yaptınız ve sonra kuponunuzu alıp tjk bayılerınden bırıne gırdınız. tam o sırada aklınıza farklı bır numara geldı...ve sız yınede matematıksel yaptıgınız kuponu verdınız..ama oda ne hicbiri gelmedı sadece aklınıza bı anda gelen o at kazandı yarısı..ne yani bilim bana yalanmı soyledı? tum hesaplamalar aslında sacmalıktan oteye gecemedımı? hanı akıl sadece yontemlerle bılıme gore karar verırdı? aklım benden habersiz ne yaptıda bı anda o numarayı bana soyledı..bunu neyle acıklayabılırdınız acaba?kabul edıcegınız gıbı bız bılımsel bır kupon yaptık ve atlarımızın kazanması hıc degılse kazanmaya yakın olmaları gerekırdı.. lakin hıcbırtanesı gelmedı..onuda bırak hıc matematıksel hesaplarıma uymayan bır at aklıma geldı ve o at kazandı..ne yanı matematık yalanmı soyledı bana...işte bılım dedıgımız şey tam olarakda budur...bılım dogru bır yol olabılır ama sonucunda sizi kazanacak ata goturmez..velhasıl nekadar bılımı kullansanızda gercegın ve neyın dogru oldugunu asla bılemezsınız...dıyceksınızkı o atın gelmesi bir TESADÜF dür.dıyorumkı 6 kosuda sectıgım altı at var ve altısıda gelmedı..bende sıze sunu dıycem boyle buyuk bır tesadufun bır insan hayatında bilimsel olarak basına kac defa gelebılır..en basit tahmınle 8 10 senede 1 olabılır..hatta bunun matematıksel olasılıgınıda cıkarabılırsınız..lakın ben sıze bısey soyleyımmı gecenlerde bır atyarısı oynadım ve bu bahsettıgım olay ard arda basıma geldı...hadı bakalım cıkın işin icinden..artık bu olasılık mılyon yılda bır oldu...


    ve bana şunu neden acıklayamazki bilim: aklım eger sadece yontem deney ve gozlemlere gore hareket eden bır olusumsa neden bazı seylerı bı anda tahmın edebılıyorum..sız buna tahmın yetenegı dıyıp kapatırsınız.hatta 6. his dersiniz..ama nedense bılımsel olarak onu acıklayamassınız..bende derımkı hadı ozaman bılımsel olarak acıklayın tahmın yetenegını...

    HİS nedir? acıklarmısınız acaba...dıyceksınızkı tad dokunma görme duyma koklama..bılımsel olarak budur degılmı? bu kadar mı yanı? aklıma gelen o rakam tad alarak gelmıs olamaz ee koklayarakda gelmıs olamaz.hıc atlarada dokunma sansım da yok atlarıda hıc gormedım tüh be..seslerını duysam bile hanı hepside kişnedigi icin bilimsel bi yargı olusturamam degılmı:) eeee????cevap verılmesı gereken bı soru yokmu burda??? aklım hangı hissini kullanarak tahmın ettı kı bu sayıyı???.ve bu tahmın neden dogru oldu???
    ama yınede vercegınız yanıtı bılıyorum TESADÜF....bende sıze sunu soylıycem at gozluklerını cıkarın artık....

    hadi en basına gıdelım bızı olusturan şeye gıdelım hanı bıgbang dedıgınız seye varalım...sımdı size bır sorum daha var...ilk madde durgunmuydu yoksa hareketmı edıyordu? eger durgunsa bu reaksıyon nasıl basladı..hanı buyuk patlama denılen sey ılk olan şeyse bu reaksıyon tesaduf uzerıne mı basladı?:) ne yani bız bir tesaduf uzerınemı yasıyoruz? ilk madde dsurgunduru kabul edıyorsanız bu reaksıyon baslamış olamıycakdır... eger ılk madde hareket halındeyı kabul edıyorsanız boyle bır patlamadan oncede hareket edıyordu ozaman:) o halde sızın bıgbangınız aslında evrenın ılk olusumu degıl olemı? neden işinize gelmeyen soruları gorunce yorum yapıyorsunuz...neden kanıtlayamıyorsunuz??

    dıyceksınızkı bız bıgbang ile olustuk burda sunu kabl etmıs oldunuz madde en basta durgundu..durgun bır madde vardı ve bır tarafa dogru reaksıyon gecırdı...işte tamda ogrenmek ıstedıgım bu onu reaksıyona ıten hıcbır etmen yok cunku kabul edebıelcegınız gıbı o ılk madde ve ondan baska hersey yokluk..onun1 sanıye bıle durgun yasaması bu durgunlugun asla bozulamıycagı anlamına gelır. NE OLDUDA bu durgunluk bozuldu ve reaksıyon basladı ve patladı...yanı ortada ondan baska bır madde yok ki neden olsun?

    yoksa bılemedıgınız bır güc ona ol mu dedi??? en basta dedıgım gıbı hissetmek lazım:)

    ınsan akla aykırı gelsede bırseylere ınanır at yarısı ornegı gıbı hesaplamaları degıl sezgısı hissi onu dogruya goturur..insanlar bazen bılıme ters dusecek seylere ınanırlar CUNKI HİSSEDERLER....




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mehmet230023


    quote:

    Orijinalden alıntı: kırık testi

    Ruh yoktur, herseyi beyin yapiyor, yonetiyor, acilar sevincler hep beynimizdeyse, insan olecegini bile bile neden olumden korkar, beyin bilmiyor mu bunu

    Nasıl beyin yapar her şeyi :) Zengin birinin fakir kızı sevmesinide beyin reddeder fakat çocuk kıza deli gibi aşıktır bunun açıklaması nedir peki her şeyi beyin yapıyorsa ?

    Hormonlar, çoğalma içgüdüsü.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: C2H5OH

    bundan 700 yıl önce sizin şu anki benliğiniz hiçbirşey algılamadı, öldükten nanosaniyeler sonrada muhtemelen bu şekilde hiçbirşey algılanmayacak.
    Bu yalnızca bir tahmin ( insan ı bir tür organizma,hayvan,yaşayan et... ne olarak görüyorsanız) bilimsel bir kesinlik,tez,teori yok. Zaten gözlem yapılmasıda pek mümkün gözükmüyor. bazen uykuda iken gece yattığın an ile sabah kalktığın an birleşmiştir, arası yoktur, hatırlanan algılanan rüya yahut herhangi birşey... karanlık yoktur , siyah yoktur , beyaz yoktur , gözünü kapayıp güneşe baktığındaki açık kahverengi renk yoktur kısacası hiçlik, hatta anlam olarak hiçlik yoktur...

    Benim düşüncem bu , bilimsel gözle bakarsam.
    İnanç kısmı bu alanları dolduruyor ya da doldurulduğu zannediliyor , artık her nasılsa...



    Güzel noktalara değinmişsiniz açıklayabilmek için bilim dışında konuşacağım biraz, bakın öncelikle şunu söyleyeyim dinler sadece kurallar koymaktadır insanlara yani bu kurallara uyarsanız kurtuluşa erersiniz denmekte, nasıl ki trafik ışıkları bizim iyiliğimiz içindir. Sorunlar zaten insanların dinleri yanlış anlamalarından veyahut tam olarak görevlerini yerine getirmedikleri için doğmaktadır.

    Senin üstüne bastığın noktalar çok önemlidir zaten bunları öğrenen ve üstünde duran bir insan çoğu şeyi bilir, inanır demiyorum bakın bilir. Nasıl ki bilimi gözlemleyerek her şeyi birbirinden bağlantılı şekilde çözmeye çalışıyorsak bu noktalarıda devamlı olarak irdelememiz ve gözlemleme yapmamız gerekiyor. Kimse insanlara ne olduğunu nasıl düşündüğünü neye göre düşündüğünü söylemiyor sadece kurallar koyarak uyulması gerektiğini söylüyor ve işin iç yüzünü görmeden kuralları inkar etmek insanlara daha mantıklı ve kolay gelmekte. Devlet hesabını kitabını yapar planlar sonrada bazı kurallar koyar ama bu kuralları ya anlamadığımız yada işimize gelmeyeceği için ret ederiz.

    Rüya meselesine değinmişsiniz güzel bir örnek olmuş, insanlar sınıf sınıf kademe kademe yaşarlar ve ona göre belli bir kriter oluştururlar. Bir bebeğe bakın onu gözlemleyin sadece ne yaptığını neden yaptığını nasıl hareket ettiğine bakın, bebek ile yetişkin bir insanın çok farkı vardır. Biz yetişkin olunca tamam olay bitmiştir öğreneceğimizi öğrendik dememiz mümkün değildir aslında bir o kadar yolumuz daha vardır bilincimizin açılması için. İnsanların yaşayışlarına dikkat edin neredeyse iğne deliğinden geçmekteyiz hayat boyunca. Çünkü amaç zaten bilincimizi açabilmemiz, ama insanlar kuralları araç olmaktan çıkardılar ve bir hedef olarak algıladılar, örneğin namaz onlara göre amaçtır , namaz aslında bir araçtır.

    Sen birini sevdiğinde gider bir hediye verirsin yani sevginin ifade edilmesidir dışa vurumudur. Ben seni seviyorum bunun içinde bazı şeylerden vazgeçebilirim. Eğer vazgeçemiyorsanız zaten tam olarak sevmiş olmazsınız. Örnek olarak gidin bir arkadaşınızdan onun için değerli bir şeyini isteyin ya vermeyecektir ya kararsız kalacaktır yada düşünecektir, size olan sevgisini sınamış olursunuz bu şekilde. Tanrının tek bir amacı vardır sevilmek ister nasıl siz sevilmek istersiniz. Bakın ben hayatta hiç bir zaman sahtecilikten yalandan dolandan hoşlanmadım, bundan dolayı arkadaşlarımı sık sık anlayamayacakları şekilde sınarım ama bunu içgüdüsel olarak yaparım yani ben kimim ki onları sınayayım ama boşa kürek çekmediğimi ve boşa yaşamadığımı sınamak için içimden anında düşünmeden bir şey geçer çoğu kez gördüm ki insanlar sevgiyi bilmekten uzaklar.

    Geçen gün bir bebek vardı 1 yaşında biraz oynadım vakit geçirdim sonra odaya geçeceğim gitme diye bağırıyor geliyorum başka şeylerle oyalandığını görünce odama geçeceğim beni görmeden, kafasını hemen çevirip gitme diye bağırıyor. Sonra üstüme çıktı ve gözlerimin içine baktı, küçük bir bebek bile bunları yapabiliyor çünkü henüz dünyaya yeni gelmiş ve dünyaya bağlanmamış, beni karşılıksız olarak seviyor. İnsanlar şuan bir çıkmazdalar karşılıksız sevgi bekliyorlar ama bulamıyorlar bu acıyı bende yaşadım her gün saatlerce düşünürdüm BEN kimim neden içimde hep bir eksiklik mevcut, BEN neyi arıyorum. Bakın burada herkes farklı fikirlerde konuşabiliyorlar tartışabiliyorlar dikkatli düşünün, eğer aynı şeye odaklanmamış aynı şeyi aramıyor olsaydık burada olmazdık.

    Bilim güzel bir rehberdir insana lakin bilimi gözlemleyen zaten insanın kendisi, ben kendimi anlamaya çalışmayayım kendimi gözlemlemeyeyim ve bilimin beni anlatmasını isteyeyim bu mümkün değildir. Uykuda insanların bilincinin kaybolması yok olması gibi bir şey olmakta ama bu insanların sorunu ve bunu henüz görmediler, ben senelerce neden uyuduğumda bilincim kaybolmakta o zaman ben zaten hiç yokum diye kendi kendimi eleştirdim. Askerde gece nöbetçisiydim çavuş gelip beni kaldıracaktı, saat gecenin 2 si, çavuş ranzaya yaklaşmadan ben ayağa kalktım yani uyanmadım zaten bilincim hiç uyumamış. Ne sesinden uyandım dene başka bir şeyden tamamen onun varlığını hissettim, benim varlığıma giren yabancı bir şey hissettim aynı radar gibi! Siz kendi varlığınızın bilincini bilirseniz hayal bile etmediğiniz şeyleri yaparsınız. Çavuş afalladı kaldı seni kim kaldırdı diye? İşte insan bilinci kademe kademedir sen ne kadar çok sorular sormaya başlarsa ne kadar çok zorlarsan kendini ancak aradığını bulmaya başlarsın. Ben hepinize diyorum ki inanın yada inanmayın bunlar önemli değildir ama şu yazdıklarımı bir nebze anlamaya çalışın da bir zahmet cevapları dışarıda aramaktan bir süreliğine vazgeçin ara verin. Bakın hiç olup olmamak insanın kendisine bağlıdır, aynı şekilde mutsuz olup olmamakta. Ben şuan istersem sadece varlığıma odaklanarak mutlu olurum benim mutlu olmam için başka bir şeye ihtiyacım yoktur çünkü ben zaten varım.

    Aynı şekilde bilincimi kapatarak kendimi yokta edebilirim varlığımı inkar ederim. İnsanların gerçekleri görememesi veya inkar etmeleri benim suçum değil. 700 sene önceyi hatırlamamamızın sebebi şudur; benlik bedene özgü bir davranıştır nasıl şuan hafızam yok olsa benliğimde bir ölçüde kaybolur. Ama varlığımın benlik bilinci her zaman vardır hiç bir zaman yok olmaz, ve hiç bir şeyi hiç bir zamanı unutmaz, hatırlamayışımızın sebebi ise beynimizin oluşturduğu bilince bağlı oluşumuz. Çünkü biz bir düşünce gibiyiz denizi düşünürsek deniz oluruz, kötülüğü düşünürsek kötülük oluruz, altını düşünürsek altın oluruz. Hafızamızda ne varsa onu düşünmek zorunda olduğumuzu sanırız. Ve uyuduğumuzda düşünecek bir şeyimiz olmadığı için varlığımızı bile unuturuz. Kim denedi kaçınız denediniz? Kaçınız aklınızdaki bulutları kaldırıpta görmezden gelipte, güneşi görmeyi denedi. Kaçınız uyurken devamlı uyanıp ben varım diyebildi. Sorun tamamen sizde bunu bilin, siz yokluğu zaten kabullenmişsiniz yok olmayı seçiyorsunuz mücadeleden vazgeçmişsiniz.

    Düğmeye basarsınız açılır düğmeye basarsınız kapanır, düğme sizin elinizde. Birde güneşi görürseniz gerçeklerin farkında varır ve o düğmeyi kırıp atarsınız. Aslında düğme de insana hizmet etmektedir ama düğmenin kontrolünü elinize almadığınız sürece başkaları gelip gidip oynarlar. Hani birisi gelir bu sakal ney şuna benzemişsin aynı, diğeri gelir bu saç ney aynı şuna benzemişsin, biri gelir senden adam olmaz der ve sizde onun dediğine inanıp o ruh haline bürünürsünüz. Ama bu sizin suçunuz düğmeyi kontrol etmediğiniz için başkalarının sizi yönlendirmesi muhakkak gereklidir ki düğmeyi elinize almanız içindir sebebi.

    Son olarak şu kitabı okumanızı tavsiye ederim size yol göstermesi açısından.
    Sri Nisargadatta Maharaj
    Kitabın adı:Ben O'yum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi commodore63 -- 1 Aralık 2012; 16:52:36 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: commodore63

    quote:

    Orijinalden alıntı: C2H5OH

    bundan 700 yıl önce sizin şu anki benliğiniz hiçbirşey algılamadı, öldükten nanosaniyeler sonrada muhtemelen bu şekilde hiçbirşey algılanmayacak.
    Bu yalnızca bir tahmin ( insan ı bir tür organizma,hayvan,yaşayan et... ne olarak görüyorsanız) bilimsel bir kesinlik,tez,teori yok. Zaten gözlem yapılmasıda pek mümkün gözükmüyor. bazen uykuda iken gece yattığın an ile sabah kalktığın an birleşmiştir, arası yoktur, hatırlanan algılanan rüya yahut herhangi birşey... karanlık yoktur , siyah yoktur , beyaz yoktur , gözünü kapayıp güneşe baktığındaki açık kahverengi renk yoktur kısacası hiçlik, hatta anlam olarak hiçlik yoktur...

    Benim düşüncem bu , bilimsel gözle bakarsam.
    İnanç kısmı bu alanları dolduruyor ya da doldurulduğu zannediliyor , artık her nasılsa...



    Güzel noktalara değinmişsiniz açıklayabilmek için bilim dışında konuşacağım biraz, bakın öncelikle şunu söyleyeyim dinler sadece kurallar koymaktadır insanlara yani bu kurallara uyarsanız kurtuluşa erersiniz denmekte, nasıl ki trafik ışıkları bizim iyiliğimiz içindir. Sorunlar zaten insanların dinleri yanlış anlamalarından veyahut tam olarak görevlerini yerine getirmedikleri için doğmaktadır.

    Senin üstüne bastığın noktalar çok önemlidir zaten bunları öğrenen ve üstünde duran bir insan çoğu şeyi bilir, inanır demiyorum bakın bilir. Nasıl ki bilimi gözlemleyerek her şeyi birbirinden bağlantılı şekilde çözmeye çalışıyorsak bu noktalarıda devamlı olarak irdelememiz ve gözlemleme yapmamız gerekiyor. Kimse insanlara ne olduğunu nasıl düşündüğünü neye göre düşündüğünü söylemiyor sadece kurallar koyarak uyulması gerektiğini söylüyor ve işin iç yüzünü görmeden kuralları inkar etmek insanlara daha mantıklı ve kolay gelmekte. Devlet hesabını kitabını yapar planlar sonrada bazı kurallar koyar ama bu kuralları ya anlamadığımız yada işimize gelmeyeceği için ret ederiz.

    Rüya meselesine değinmişsiniz güzel bir örnek olmuş, insanlar sınıf sınıf kademe kademe yaşarlar ve ona göre belli bir kriter oluştururlar. Bir bebeğe bakın onu gözlemleyin sadece ne yaptığını neden yaptığını nasıl hareket ettiğine bakın, bebek ile yetişkin bir insanın çok farkı vardır. Biz yetişkin olunca tamam olay bitmiştir öğreneceğimizi öğrendik dememiz mümkün değildir aslında bir o kadar yolumuz daha vardır bilincimizin açılması için. İnsanların yaşayışlarına dikkat edin neredeyse iğne deliğinden geçmekteyiz hayat boyunca. Çünkü amaç zaten bilincimizi açabilmemiz, ama insanlar kuralları araç olmaktan çıkardılar ve bir hedef olarak algıladılar, örneğin namaz onlara göre amaçtır , namaz aslında bir araçtır.

    Sen birini sevdiğinde gider bir hediye verirsin yani sevginin ifade edilmesidir dışa vurumudur. Ben seni seviyorum bunun içinde bazı şeylerden vazgeçebilirim. Eğer vazgeçemiyorsanız zaten tam olarak sevmiş olmazsınız. Örnek olarak gidin bir arkadaşınızdan onun için değerli bir şeyini isteyin ya vermeyecektir ya kararsız kalacaktır yada düşünecektir, size olan sevgisini sınamış olursunuz bu şekilde. Tanrının tek bir amacı vardır sevilmek ister nasıl siz sevilmek istersiniz. Bakın ben hayatta hiç bir zaman sahtecilikten yalandan dolandan hoşlanmadım, bundan dolayı arkadaşlarımı sık sık anlayamayacakları şekilde sınarım ama bunu içgüdüsel olarak yaparım yani ben kimim ki onları sınayayım ama boşa kürek çekmediğimi ve boşa yaşamadığımı sınamak için içimden anında düşünmeden bir şey geçer çoğu kez gördüm ki insanlar sevgiyi bilmekten uzaklar.

    Geçen gün bir bebek vardı 1 yaşında biraz oynadım vakit geçirdim sonra odaya geçeceğim gitme diye bağırıyor geliyorum başka şeylerle oyalandığını görünce odama geçeceğim beni görmeden, kafasını hemen çevirip gitme diye bağırıyor. Sonra üstüme çıktı ve gözlerimin içine baktı, küçük bir bebek bile bunları yapabiliyor çünkü henüz dünyaya yeni gelmiş ve dünyaya bağlanmamış, beni karşılıksız olarak seviyor. İnsanlar şuan bir çıkmazdalar karşılıksız sevgi bekliyorlar ama bulamıyorlar bu acıyı bende yaşadım her gün saatlerce düşünürdüm BEN kimim neden içimde hep bir eksiklik mevcut, BEN neyi arıyorum. Bakın burada herkes farklı fikirlerde konuşabiliyorlar tartışabiliyorlar dikkatli düşünün, eğer aynı şeye odaklanmamış aynı şeyi aramıyor olsaydık burada olmazdık.

    Bilim güzel bir rehberdir insana lakin bilimi gözlemleyen zaten insanın kendisi, ben kendimi anlamaya çalışmayayım kendimi gözlemlemeyeyim ve bilimin beni anlatmasını isteyeyim bu mümkün değildir. Uykuda insanların bilincinin kaybolması yok olması gibi bir şey olmakta ama bu insanların sorunu ve bunu henüz görmediler, ben senelerce neden uyuduğumda bilincim kaybolmakta o zaman ben zaten hiç yokum diye kendi kendimi eleştirdim. Askerde gece nöbetçisiydim çavuş gelip beni kaldıracaktı, saat gecenin 2 si, çavuş ranzaya yaklaşmadan ben ayağa kalktım yani uyanmadım zaten bilincim hiç uyumamış. Ne sesinden uyandım dene başka bir şeyden tamamen onun varlığını hissettim, benim varlığıma giren yabancı bir şey hissettim aynı radar gibi! Siz kendi varlığınızın bilincini bilirseniz hayal bile etmediğiniz şeyleri yaparsınız. Çavuş afalladı kaldı seni kim kaldırdı diye? İşte insan bilinci kademe kademedir sen ne kadar çok sorular sormaya başlarsa ne kadar çok zorlarsan kendini ancak aradığını bulmaya başlarsın. Ben hepinize diyorum ki inanın yada inanmayın bunlar önemli değildir ama şu yazdıklarımı bir nebze anlamaya çalışın da bir zahmet cevapları dışarıda aramaktan bir süreliğine vazgeçin ara verin. Bakın hiç olup olmamak insanın kendisine bağlıdır, aynı şekilde mutsuz olup olmamakta. Ben şuan istersem sadece varlığıma odaklanarak mutlu olurum benim mutlu olmam için başka bir şeye ihtiyacım yoktur çünkü ben zaten varım.

    Aynı şekilde bilincimi kapatarak kendimi yokta edebilirim varlığımı inkar ederim. İnsanların gerçekleri görememesi veya inkar etmeleri benim suçum değil. 700 sene önceyi hatırlamamamızın sebebi şudur; benlik bedene özgü bir davranıştır nasıl şuan hafızam yok olsa benliğimde bir ölçüde kaybolur. Ama varlığımın benlik bilinci her zaman vardır hiç bir zaman yok olmaz, ve hiç bir şeyi hiç bir zamanı unutmaz, hatırlamayışımızın sebebi ise beynimizin oluşturduğu bilince bağlı oluşumuz. Çünkü biz bir düşünce gibiyiz denizi düşünürsek deniz oluruz, kötülüğü düşünürsek kötülük oluruz, altını düşünürsek altın oluruz. Hafızamızda ne varsa onu düşünmek zorunda olduğumuzu sanırız. Ve uyuduğumuzda düşünecek bir şeyimiz olmadığı için varlığımızı bile unuturuz. Kim denedi kaçınız denediniz? Kaçınız aklınızdaki bulutları kaldırıpta görmezden gelipte, güneşi görmeyi denedi. Kaçınız uyurken devamlı uyanıp ben varım diyebildi. Sorun tamamen sizde bunu bilin, siz yokluğu zaten kabullenmişsiniz yok olmayı seçiyorsunuz mücadeleden vazgeçmişsiniz.

    Düğmeye basarsınız açılır düğmeye basarsınız kapanır, düğme sizin elinizde. Birde güneşi görürseniz gerçeklerin farkında varır ve o düğmeyi kırıp atarsınız. Aslında düğme de insana hizmet etmektedir ama düğmenin kontrolünü elinize almadığınız sürece başkaları gelip gidip oynarlar. Hani birisi gelir bu sakal ney şuna benzemişsin aynı, diğeri gelir bu saç ney aynı şuna benzemişsin, biri gelir senden adam olmaz der ve sizde onun dediğine inanıp o ruh haline bürünürsünüz. Ama bu sizin suçunuz düğmeyi kontrol etmediğiniz için başkalarının sizi yönlendirmesi muhakkak gereklidir ki düğmeyi elinize almanız içindir sebebi.

    Son olarak şu kitabı okumanızı tavsiye ederim size yol göstermesi açısından.
    Sri Nisargadatta Maharaj
    Kitabın adı:Ben O'yum



    güzel ve akıcı bir anlatım ama anlayabılene...

    beynımızın bıle kac ta kacını kullanıyoruzki zaten kendımıze tümüyle hakım olamadıgımızın bır kanıtı bu.. evet insan.. o buyuk insan.. herseyı cozdum dıyen ınsan... neden hakim degılki kendine... kendıne bıle hakım olamazken tum evrenı anlamaya nasıl hakım olabılır..ya kafamızda onu anlamak ıcın gereklı bazı meteryaller eksıkse bu da benım asla evrenı dogru anlayamıycagımı gosterır demı...ama dogru ya ole bısey olamaz cunkı ınsan mukemmeldir herseyı anlar anladıgı seylerde dogrudur:) iyide mukemmel olsaydık neden beynımızın yuzde yuzunu kullanamıyoruz....neden bardagımız tam dolu degılde boşa yakın..ben bır olusumum ve beynımı de dna lar olusturdu DNA neden beynımı hem bana verıyor hemde hepsını kullanamassın dıyor? madem kullandırmıycak neden verıyor? demekki kafamızın ıcınde bazı seyler kapalı, belki beynımızı yuzde yuz kullansak tum sorunlarımız cozulecek ve herşeyi görecez.ama bunu yapamıyoruz ve buu bızım elımızde degıl...o halde beynını yuzde 100 kullanamayan bı ınsan bana sunu soyleyemez bıldıklerımın hepsı dogru dıyemez..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Bilime göre beyin öldüğü an,sende bitersin.İsterse bütün organların çalışsın, beyin bittiği an sende bitersin.
    Bence insanın ruhu vardır. Yani neden kendinizi;kediyle,köpekle, kuşla bir tutuyorsunuz ki?
    Dinazorlar 150 milyon yıl yaşamıştır. İnsanın var olduğu süreden çok daha fazla. Bulunan en eski insan iskeleti 400.000 yıllık.
    Çok uçuk bir örnek vereyim; varsayalm ki insan 1 milyon yıl önce ortaya çıkmış olsun ki bilime göre 400.000 yıldır.
    1 milyon yılda insan ortaya çıkmış ancak 150 milyon yılda akıllı,iki ayağı üzerinde yürüyen dinazor adam oluşmamıştır.
    İnsan o kadar da basit bir canlı değildir, henüz bilemiyoruz ama bir farklılık kesinlikle var.


    Neden kendini kediden, köpekten, kuştan üstün görüyorsun ki ? Ne yönden fazlasın ? Onlardan daha güçlü olduğun için mi ya da zeki ?

    İnsanoğlu niye bu kadar kibirlidir diye soruyorum bende.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mehmet230023


    quote:

    Orijinalden alıntı: kırık testi

    Ruh yoktur, herseyi beyin yapiyor, yonetiyor, acilar sevincler hep beynimizdeyse, insan olecegini bile bile neden olumden korkar, beyin bilmiyor mu bunu

    Nasıl beyin yapar her şeyi :) Zengin birinin fakir kızı sevmesinide beyin reddeder fakat çocuk kıza deli gibi aşıktır bunun açıklaması nedir peki her şeyi beyin yapıyorsa ?

    Dopamin, Oksitosin, Serotonin
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.