Şimdi Ara

Bilim niçin tanrı ile ilgilenmez. (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
157
Cevap
0
Favori
3.640
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    Allah dilediğini yapar, dilediğini doğru yola iletir, dilediğini saptırır mealindeki ayetleri eğer Allah'a inanma yada inanmama konusunda kendinize gerekçe olarak alırsanız yanılırsınız. o zaman her şeyi Allah'a yıkar, sütten çıkmış ak kaşık gibi bembeyaz çıkarsınız ortaya.

    -inanmadım, zira o istemedi.

    -neden mi böyle yaptım? çünkü o öyle istedi.

    -yapacaktım vazgeçtim. neden mi? yapıp yapmayacağımı biliyordu, o halde meseleyi uzatmaya gerek yoktu.
    bunlar gibi mi olmalı yaşam tarzımız?

    örnek, "Allah dilediğini saptırır" ayetinden ne anlıyoruz? sapıtmak insanın elinden çıkmış Allah'ın bir yönlendirmesi olmuş onu mu anlıyoruz? sapan, sapma eğilimine giren zaten insandır. bunun haricinde Allah sebepsiz yere insanı neden saptırsın? yada aliye iman verip veliyi neden imansız yapsın?

    birisi de çıkar "bu adamı öldüreceğimi kaderime o yazmış bana ne ben suçsuzum vicdanım rahat, Allah düşünsün" derse ne olacak?
    diğeri de çıkacak "şu malı çalayım. zaten Allah dilemeseydi hırsızlık yapmazdım" diyecek





    evet, tam da böyle. İslami kültür içerisinde de bu böyle.

    madem ki konu başlığımız bilim ile ilişki, bu konunun kökenleri doğrudan bilimi de ilgilendirdiği için ana hatlarıyla açmaya çalışayım.

    islamda ve özellikle de sünni geleneğinde, bilimi öldürenler cahil yobazlar değildir. tam tersine, son derece iyi yetişmiş, inanılmaz derecede zeki ve dediğini bilen felsefecilerdir. bunun başını da Abu'l Hasan al-Aşari çeker. Aşari 9. yy da yaşamış bir islam düşünürüdür. o dönemi inceleyecek olanlar, özellikle "nedensellik" konusunun çok yoğun olarak gündeme geldiği dönem olduğunu bilirler. Aşari ana hatlarıyla şöyle der: Allahtan bağımsız bir NEDENSELLİK olamaz. evrenin her parçası bir diğerine bağlı olarak çalışan muazzam bir makina değildir. her bir atomu Allah tarafından ayrı ayrı yönetilen, bibribinden temelde bağımsız parçacıklardan oluşan devasa bir yığındır evren.

    bu düşünce doruk noktasına ise 11 yüzyılda Abu Hamid Muhammed al-Gazalli ile ulaşır. (bizde imam gazalli derler ya, işte o) Gazalli kelimenin tam anlamıyla dönemine göre muhteşem biridir. ne der Gazalli?

    eline bir pamuk parçası al. şimdi o pamuğu ateşe yaklaştır. ne oldu? pamuk yanmaya başlar. yani, ateş pamugu yakmaktadır. peki ama, ATEŞ ÖLÜ birşeydir. yani kendi başına olmayan, varlığı başka birşeyin varlığına bağlı olan bir Ölü. iş yapabilmesi için, insanın onu yakması, pamuğun yanına getirmesi gerekir. ondan sonra gördüğün şey, pamuğun yanmaya başladığıdır.

    bu noktada, aynı anda olan iki olay görüyoruz. Fakat, (can alıcı soru budur) bu ateşin, yanmaya "neden" olduğunu söylenebilir mi? örneğin, hayatında ateşin pamuğu (a da herhangi birşeyi) yaktığını görmemiş bir gözlemciye göre ateşin pamuğu yaktığı iddia edilebilir mi?

    şöyle bir örnek verilir. aktarmaya çalışayım. yan yana park etmiş iki otomobil düşün. ikinsinin de sürücüsü 15 dakika farkla gelsinler arabalarına binsinler, kontağı çevirsinler ve yine 15 dakika farkla park yerini terk ederek ayrılsınlar. bunu gören dışarıdan birisi şunu diyebilir mi: önce gelen sürücü, sonra gelen sürücünün gelişinin, arabasını çalıştırmasının ve gitmesinin nedeniydi. Hayır mı, evet mi??? Peki ama o zaman NEDENSELLİĞİ nasıl bilebileceğiz?

    bu soruya cevap vermeye çalışan İbni Rüşt, aklın (idrakın) nedeni bulabileceğini ileri sürdü. (Aristo da da böyledir) Sonra da Hayyam, ibn-i Haldun (ki 1930 lu yılların ortalarına kadar Mısır'da hala "kafir" diye anılırdı) çeşitli görüşlerle karşı çıktı. ama başaramadılar.

    islamiyet için artık şu gerçekti: evrenin her atomu birbirinden bağımsız olarak hareket eder. hiçbirşey bir diğerinin nedeni ya da sonucu değildir. insan, bu atomların hiçbir hareketine müdahil olamaz; çünkü insan, Allahın yarattığına karışamaz. çünkü birşeyin NEDENİNİ araştırmak ve bu NEDENE yönelik bir SONUCA ulaşmak, insanın Allah'a şirk koşmasıdır, Allahın yarattığını ve yaratılış amacını sorgulamasını ve yaratılış-amacını değiştirmesini getirir.

    batılıların "doğunun bilgisi, batının bilimi" şeklinde yaptığı ayrım da buradan kaynaklanır, islami toplumların "bilimsel geriliğinin" nedeni de.

    aslında konu çok uzun, verilebilecek onlarca örnek var, ama benim parmaklarım yoruldu..

    eğer merak eden olursa daha sonra devam ederiz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi narada -- 17 Mayıs 2007; 21:36:09 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Bilimsel çalışma sırasında bilimin yaratıcı ile ilgilenmemesi kadar doğal bir şey olamaz.
    Çünkü o sırada yaratılan şeylerı çözmekle uğraşılmaktadır!
    Bir saatçi saat tamir ederken insanın saatiyle mi ilgilenecektir, saat sahibi adamın mahiyetiyle mi?
    Bilimsel bir çalışma yaparken yaratıcıyı bir faktör olarak hesaplara dahil etmek,
    O araştırmayı peşinen noktalamak demektir.
    Belki "Bilim Felsefesi" yaparken Yaratıcıdan söz etmek gerekir...


    Peki bu kainatta daha ne kadar çözmeye çalışacağız. Çöz çöz alemdeki yeni buluşlar bitmiyor. Ne zaman yaratana döneceğiz.

    Güzel yazmışsında İnsanın aklı yeterlimi sence bu soruların hepsini çözmeye. Sence buraya gönderilmemizin gayesi bumu




  • quote:

    Orjinalden alıntı: abdullahors84


    quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Bilimsel çalışma sırasında bilimin yaratıcı ile ilgilenmemesi kadar doğal bir şey olamaz.
    Çünkü o sırada yaratılan şeylerı çözmekle uğraşılmaktadır!
    Bir saatçi saat tamir ederken insanın saatiyle mi ilgilenecektir, saat sahibi adamın mahiyetiyle mi?
    Bilimsel bir çalışma yaparken yaratıcıyı bir faktör olarak hesaplara dahil etmek,
    O araştırmayı peşinen noktalamak demektir.
    Belki "Bilim Felsefesi" yaparken Yaratıcıdan söz etmek gerekir...


    Peki bu kainatta daha ne kadar çözmeye çalışacağız. Çöz çöz alemdeki yeni buluşlar bitmiyor. Ne zaman yaratana döneceğiz.

    Güzel yazmışsında İnsanın aklı yeterlimi sence bu soruların hepsini çözmeye. Sence buraya gönderilmemizin gayesi bumu



    şu an, bilgisayarla yazıyorsun, ben okudum, sana yazıyorum...

    ne kadar ÇÖZMELİSİN???




  • quote:

    Orjinalden alıntı: narada


    quote:

    Orjinalden alıntı: abdullahors84


    quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Bilimsel çalışma sırasında bilimin yaratıcı ile ilgilenmemesi kadar doğal bir şey olamaz.
    Çünkü o sırada yaratılan şeylerı çözmekle uğraşılmaktadır!
    Bir saatçi saat tamir ederken insanın saatiyle mi ilgilenecektir, saat sahibi adamın mahiyetiyle mi?
    Bilimsel bir çalışma yaparken yaratıcıyı bir faktör olarak hesaplara dahil etmek,
    O araştırmayı peşinen noktalamak demektir.
    Belki "Bilim Felsefesi" yaparken Yaratıcıdan söz etmek gerekir...


    Peki bu kainatta daha ne kadar çözmeye çalışacağız. Çöz çöz alemdeki yeni buluşlar bitmiyor. Ne zaman yaratana döneceğiz.

    Güzel yazmışsında İnsanın aklı yeterlimi sence bu soruların hepsini çözmeye. Sence buraya gönderilmemizin gayesi bumu



    şu an, bilgisayarla yazıyorsun, ben okudum, sana yazıyorum...

    ne kadar ÇÖZMELİSİN???


    Biraz daha açıklayıcı olabiirmisin demek istediğini tam anlamadım




  • quote:

    Orjinalden alıntı: narada



    islamiyet için artık şu gerçekti: evrenin her atomu birbirinden bağımsız olarak hareket eder. hiçbirşey bir diğerinin nedeni ya da sonucu değildir. insan, bu atomların hiçbir hareketine müdahil olamaz; çünkü insan, Allahın yarattığına karışamaz. çünkü birşeyin NEDENİNİ araştırmak ve bu NEDENE yönelik bir SONUCA ulaşmak, insanın Allah'a şirk koşmasıdır, Allahın yarattığını ve yaratılış amacını sorgulamasını ve yaratılış-amacını değiştirmesini getirir.

    batılıların "doğunun bilgisi, batının bilimi" şeklinde yaptığı ayrım da buradan kaynaklanır, islami toplumların "bilimsel geriliğinin" nedeni de.

    aslında konu çok uzun, verilebilecek onlarca örnek var, ama benim parmaklarım yoruldu..

    eğer merak eden olursa daha sonra devam ederiz.

    yazdıkların çeşitli insanların kendi görüşleri, yorumları. bir kısmı da senin yorumların. bunları alıp "islamda bu böyledir" demek sağlıklı olmaz. daha önce verdiğin daha doğrusu tevil ettiğin ayetler de delil olmaz zira tek tek ayetleri alıyorsun ve kendi görüşüne uygun olan manayı yüklüyorsun.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4


    quote:

    Orjinalden alıntı: narada



    islamiyet için artık şu gerçekti: evrenin her atomu birbirinden bağımsız olarak hareket eder. hiçbirşey bir diğerinin nedeni ya da sonucu değildir. insan, bu atomların hiçbir hareketine müdahil olamaz; çünkü insan, Allahın yarattığına karışamaz. çünkü birşeyin NEDENİNİ araştırmak ve bu NEDENE yönelik bir SONUCA ulaşmak, insanın Allah'a şirk koşmasıdır, Allahın yarattığını ve yaratılış amacını sorgulamasını ve yaratılış-amacını değiştirmesini getirir.

    batılıların "doğunun bilgisi, batının bilimi" şeklinde yaptığı ayrım da buradan kaynaklanır, islami toplumların "bilimsel geriliğinin" nedeni de.

    aslında konu çok uzun, verilebilecek onlarca örnek var, ama benim parmaklarım yoruldu..

    eğer merak eden olursa daha sonra devam ederiz.

    yazdıkların çeşitli insanların kendi görüşleri, yorumları. bir kısmı da senin yorumların. bunları alıp "islamda bu böyledir" demek sağlıklı olmaz. daha önce verdiğin daha doğrusu tevil ettiğin ayetler de delil olmaz zira tek tek ayetleri alıyorsun ve kendi görüşüne uygun olan manayı yüklüyorsun.




    Güzel bir cevap. O zaman her insan kendine göre yorumlar değilmi




  • @narada

    10 tane doğruya bir yalan karışırsa ne olur?

    cevap:10 tane doğruda güme gider,bu yalanın etkili tesiridir.yalan büyük günahlardandır.


    islam daki nedensellik düşüncesi bu şekilde yada farklı şekillerde kişilerin derinlikleri,etkilendikleri devirleri,dönemleri,aile yapıları,referanslarına göre değişir,değişecektirde...

    öncelikle ne eşari ne gazali fikir dünyaları ile senin sonda bahsettiğin araştırmayın,sorgulamayın sonucuna ulaşmış değillerdir.kaynaklarını gözden geçirmelisin.

    hakeza dediğim gibi ne gazalinin döneminde ne eşaride fizik vs. nedenselliğe farklı bakış,farklı değerlendirme(bugün için söylüyorum) sunabilecek verilere ulaşabilmiş değildi...


    bir kere ALLAH kudreti herşeye yeten bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.yani eğer bir zerre hareket etmişse bir an da.demekki bu hareketin muhakkak bir hikmeti vardır.
    kainat ise sürekli hareket eden mikro ve makrodan oluştuğuna göre mikrodaki herbir hareket makro ile ilgili olduğu gibi herbir hareketin bir sonraki hareketi amaçlamasıda gerekecektir.zira andan sonraki an tetiklemeye bağlıdır.
    eğer bir zerre amaçsız hareket ederse yani bir sonraki anın tahmin edilebilme durumuna muhalafet ederek davranırsa bu durum kainatın yok olması demektir.öyle ise zerreleri bir amaca yani kainata doğru hareket ettiren BİRDİR.

    ALLAH ise herbir zerreye zamansız ve mekansız kuşatıcı olarak hükmettiğinden buradaki nedensellikle ilgili akıl yürütmek akılsızlık olur,zira zerreyi yaratanın,zerrelere hükmedenin,zerre üzerindeki tasarrufları ve var ettiği ,var etmeye devam ettiği,varlıkta tuttuğu kombinasyonların,eserlerin bittabi dilediği şekilde hareket edeceği ortadadır.hareket ederde sen ben bir bozukluk,bir eğrilik göremeyiz.

    kainattaki nedensellik ilişkisi bizim tarafımızdan gözlemlenir,çünkü ALLAH bizim o alanda,o kurallarla yaşamamızı dilemiştir.
    ALLAH dilerse,kurallar değişir,ALLAH dilerse nedenler perde olmaktan çıkabilir,ALLAH dilerse ,dilediğini dilediğine verir.


    işte bu yada benzeri düşüncelerin,yatın ,araştırmayın,sorgulamayın sonucuna ulaştığını söyleyen mi olmuş.!!!!
    bir yanlış yargı ile tüm doğruları çöpe atarsın eğer mesele böyle varlığımızın amacı VAREDENİMİZ le alakalı,irtibatlı ise...

    sakın sorgulama ,araştırma ııı;
    asıl tam tersi,herbir zerredeki hikmetleri ,zerreyi ve hikmeti vareden hesabına araştırmalı,herbir yeni bilgi,açılım ile bambaşka tefekkür pencerelerinden ilahi sanatı seyretme zevkini tatmalı,birkere de bu tadı aldı mı!,
    ballar balını buldum kovanım yağma olsun diyerek bilim,irfan,basiret,feraset ayakları ile mecnun gibi kainat okyanusunda inci,mercan avına çıkmalı demek gerekirken....




  • Driver güzel cevap vermişsin bende sana katılıyorum. Ayrıca şu an çözemediğimiz bazı olaylar ileride çözülemeyecek değil. İnsan zamanı geldiğinde çoğu şeyi öğreniyor. Bilimle uğraşırken, İnandığımız değerleride göz önünde bulundurmalıyız.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    @narada

    10 tane doğruya bir yalan karışırsa ne olur?

    cevap:10 tane doğruda güme gider,bu yalanın etkili tesiridir.yalan büyük günahlardandır.


    islam daki nedensellik düşüncesi bu şekilde yada farklı şekillerde kişilerin derinlikleri,etkilendikleri devirleri,dönemleri,aile yapıları,referanslarına göre değişir,değişecektirde...

    öncelikle ne eşari ne gazali fikir dünyaları ile senin sonda bahsettiğin araştırmayın,sorgulamayın sonucuna ulaşmış değillerdir.kaynaklarını gözden geçirmelisin.

    hakeza dediğim gibi ne gazalinin döneminde ne eşaride fizik vs. nedenselliğe farklı bakış,farklı değerlendirme(bugün için söylüyorum) sunabilecek verilere ulaşabilmiş değildi...


    bir kere ALLAH kudreti herşeye yeten bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.yani eğer bir zerre hareket etmişse bir an da.demekki bu hareketin muhakkak bir hikmeti vardır.
    kainat ise sürekli hareket eden mikro ve makrodan oluştuğuna göre mikrodaki herbir hareket makro ile ilgili olduğu gibi herbir hareketin bir sonraki hareketi amaçlamasıda gerekecektir.zira andan sonraki an tetiklemeye bağlıdır.
    eğer bir zerre amaçsız hareket ederse yani bir sonraki anın tahmin edilebilme durumuna muhalafet ederek davranırsa bu durum kainatın yok olması demektir.öyle ise zerreleri bir amaca yani kainata doğru hareket ettiren BİRDİR.

    ALLAH ise herbir zerreye zamansız ve mekansız kuşatıcı olarak hükmettiğinden buradaki nedensellikle ilgili akıl yürütmek akılsızlık olur,zira zerreyi yaratanın,zerrelere hükmedenin,zerre üzerindeki tasarrufları ve var ettiği ,var etmeye devam ettiği,varlıkta tuttuğu kombinasyonların,eserlerin bittabi dilediği şekilde hareket edeceği ortadadır.hareket ederde sen ben bir bozukluk,bir eğrilik göremeyiz.

    kainattaki nedensellik ilişkisi bizim tarafımızdan gözlemlenir,çünkü ALLAH bizim o alanda,o kurallarla yaşamamızı dilemiştir.
    ALLAH dilerse,kurallar değişir,ALLAH dilerse nedenler perde olmaktan çıkabilir,ALLAH dilerse ,dilediğini dilediğine verir.


    işte bu yada benzeri düşüncelerin,yatın ,araştırmayın,sorgulamayın sonucuna ulaştığını söyleyen mi olmuş.!!!!
    bir yanlış yargı ile tüm doğruları çöpe atarsın eğer mesele böyle varlığımızın amacı VAREDENİMİZ le alakalı,irtibatlı ise...

    sakın sorgulama ,araştırma ııı;
    asıl tam tersi,herbir zerredeki hikmetleri ,zerreyi ve hikmeti vareden hesabına araştırmalı,herbir yeni bilgi,açılım ile bambaşka tefekkür pencerelerinden ilahi sanatı seyretme zevkini tatmalı,birkere de bu tadı aldı mı!,
    ballar balını buldum kovanım yağma olsun diyerek bilim,irfan,basiret,feraset ayakları ile mecnun gibi kainat okyanusunda inci,mercan avına çıkmalı demek gerekirken....



    ya alıntılamışsın, ya da yazdığının ne anlama geldiğini tam çıkaramamışsın.
    sana yanıtı doğrudan Gazali versin:

    "Örneğin bir parça pamuğun ateşte yandığını ele alalım. İnançsız rasyonalist felsefeciler, pamuğu yakan şeyin ateş olduğunu savunacaklardır.
    Bunu inkar ediyor ve diyoruz ki: Yanmanın aracı, pamuktaki siyahlığı ve kısımlarının ayrışmasını yaratışıyla, Allah'dır; meleklerin aracılığıyla veya aracılığı olmadan, pamuğun yanmasını ve kül haline gelmesini sağlayan Allah'dır. Çünkü ateş hiçbir eylemi olmayan, cansız bir şeydir; ayrıca onun (yanmanın) aracı olduğunu gösteren ne bir kanıt vardır ki? Gerçekten de, felsefecilerin ellerinde, bir nesnenin ateşle teması üzerine yanma olayının meydana geldiğine ilişkin gözlemlerden başka hiçbir kanıt yoktur; ama gözlemleme, bir neden-sonuç ilişkisi değil, eşzamanlılığı kanıtlamaktadır. Gerçekte, Allah'tan başka bir neden yoktur.." (Tahafut al-Tahafut, İbn-i Rüşd)


    herhangi bir şeyde, (olay, olgu, nesne...) NEDEN aramak, Allah'tan başka bir NEDEN ARAMAK anlamına gelir.

    diyorsun ki:

    "..........hakeza dediğim gibi ne gazalinin döneminde ne eşaride fizik vs. nedenselliğe farklı bakış,farklı değerlendirme(bugün için söylüyorum) sunabilecek verilere ulaşabilmiş değildi..."

    buradan dönemi iyi bilmediğin sonucuna varıyorum. yalnızca bir-iki örnek vereyim. Hint sayılarına ilişkin bilgilerini kullanarak, rakamların günümüzde şekliyle ondalıklarla ifade edildiği desimal sistem müslümanların eseridir. Cemşid el-Kaşani iki terimlilik (binominal) kuramı geliştirir. bu şu anlama gelir: Newton'dan 700 yıl önce Newton ile aynı konuları çalışmıştır. Abdül Vefa, trigonometrideki sinüsler yasasını kabul ettiren kişidir. el-herzem, cebiri inceleyerek denklem etüdlerini sistemleştirir.Roger Bacon deneylerini İbn Haytam'ın optik tezlerine dayandırır.
    bu görüşler, her ne kadar tabana yayılmasada, uygulama alanında da çok sonuçlar getirmiştir. Örneğin, ilk doğru dürüs ve gerçeğe en uygun haritaların bu dönemde çizilmesi gibi... yani, kısaca, sadığından çok daha fazla verilere ulaşılmıştı.

    gazali'nin matematiği nasıl yok ettiğini yazmıyorum. bu konu da gazali, dönemin bilimsel alt yapısının tam anlamıyla altını oymuştur...

    "...........asıl tam tersi,herbir zerredeki hikmetleri ,zerreyi ve hikmeti vareden hesabına araştırmalı,herbir yeni bilgi,açılım ile bambaşka tefekkür pencerelerinden ilahi sanatı seyretme zevkini tatmalı,birkere de bu tadı aldı mı!,
    ballar balını buldum kovanım yağma olsun diyerek bilim,irfan,basiret,feraset ayakları ile mecnun gibi kainat okyanusunda inci,mercan avına çıkmalı demek gerekirken......."

    evet bunu savunanlar da vardır. Örneğin Hayyam. hatta bunu, akıldışı kalmanın en önemli unsurlarından biri olan SARHOŞLUK ile (şarap üzerine söyledikleri bundandır) betimlendirir. Hayyam'a göre, eğer, Allah insana akıl verdiyse, bu aklı kullanmasını istemek amacıyla vermiştir. yoksa insan, hep şarap içerek gezmeli, aklın dışında sürdürmeliydi varlığını ki o zaman da, soracağı sorular Allah'ı inkar etmeye götürecektir insanı.
    oysa insan, NEDENleri araştırmalıdır. NEDENLERDEKİ giz, insanı aklını kullanarak Allahın yarattıklarına TANIKLIK etmesini sağlayacaktır.
    (TANIKLIK ETMEK: değiştirmek, müdehale etmek, yeni birşey ortaya koymak amacıyla değil, varlığının kanıtlarına ulaşılmasını sağlamak... amacıyla kullanılır.)

    gerçekten, gerçek olanı arayacaksan:
    ikinci önemli ipucu, BİLİM ile İLİM in anlamlarını biraz daha araştır. söz konusu alan, felsefe ve din olunca, özellikle islami düşünce sistematiğinde Bilim ile ilim aynı şey değillerdir. "ilim çin de dahi olsa araştır" benzeri söz, "bilim"i kastetmez.

    üçüncü önemli ipucu: 11 yüzyıla kadar islami toplumlardaki bilimsel araştırmaları ve bu araştırmaların sonuçlarını incele. hayran kalacaksın. bu yüzyıldan sonra islami toplumların hiç birinde bilimsel anlamda (tek tük kişilerin değil, örneğin yukarıda da değindiyim gibi, 1930 lu yıllarda dahi Mısırlıların küfrettiği bir İbn-i Haldun var) bir çalışma bulamazsın.

    dördüncü önemli ipucu: Hallac-ı Mansur hakkında biraz daha oku.

    ve en sonunda da, yukarıda verdiğim AYETLERİ BİR DAHA oku.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi narada -- 19 Mayıs 2007; 23:10:26 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4


    quote:

    Orjinalden alıntı: narada



    islamiyet için artık şu gerçekti: evrenin her atomu birbirinden bağımsız olarak hareket eder. hiçbirşey bir diğerinin nedeni ya da sonucu değildir. insan, bu atomların hiçbir hareketine müdahil olamaz; çünkü insan, Allahın yarattığına karışamaz. çünkü birşeyin NEDENİNİ araştırmak ve bu NEDENE yönelik bir SONUCA ulaşmak, insanın Allah'a şirk koşmasıdır, Allahın yarattığını ve yaratılış amacını sorgulamasını ve yaratılış-amacını değiştirmesini getirir.

    batılıların "doğunun bilgisi, batının bilimi" şeklinde yaptığı ayrım da buradan kaynaklanır, islami toplumların "bilimsel geriliğinin" nedeni de.

    aslında konu çok uzun, verilebilecek onlarca örnek var, ama benim parmaklarım yoruldu..

    eğer merak eden olursa daha sonra devam ederiz.

    yazdıkların çeşitli insanların kendi görüşleri, yorumları. bir kısmı da senin yorumların. bunları alıp "islamda bu böyledir" demek sağlıklı olmaz. daha önce verdiğin daha doğrusu tevil ettiğin ayetler de delil olmaz zira tek tek ayetleri alıyorsun ve kendi görüşüne uygun olan manayı yüklüyorsun.




    emin misin? hiçbir yorum eklemiyorum. al birkaç tane daha:


    Araf/178. Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır.

    Araf/186. Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur. Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.

    Ibrahim 4.. Allah’ın emirlerini onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir..

    Zümer/36. Allah kuluna kâfi değil midir? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun yolunu doğrultacak biri yoktur.


    bunları reddediyor, ya da anlamlarını farklılaştırıyorsan (Bakara 2/39) (bunu başarabiliyorsan) söyleyecek hiçbir söz bulamam.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi narada -- 19 Mayıs 2007; 23:39:49 >




  • @narada

    Her önüne gelen Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden kendi kafasına göre mana çıkarıp yorumlayabilir mi?

    Senin veya benim anladıklarım mı sahihdir, yoksa bu konular hakkında ilim tahsil etmiş olan İslam alimlerinin anladıkları mı sahihdir?

    Her önüne gelen ayetlere mana verirse her kafaya göre bir din zuhur eder.İstedikleri de budur zaten!

    Dinde felsefe yoktur.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: KUNG-FU 61

    @narada

    Her önüne gelen Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden kendi kafasına göre mana çıkarıp yorumlayabilir mi?

    Senin veya benim anladıklarım mı sahihdir, yoksa bu konular hakkında ilim tahsil etmiş olan İslam alimlerinin anladıkları mı sahihdir?

    Her önüne gelen ayetlere mana verirse her kafaya göre bir din zuhur eder.İstedikleri de budur zaten!

    Dinde felsefe yoktur.


    "islam alimi" diye bazı kişilerin varlığını kabul etmek, islamı reddetmekle aynı anlamdadır. islamda kul ile Allah arasında 3. kişilere yer yoktur.
    kendinden menkul birilerini eğer islam-alimi sıfatıyla nitelendirir, onun söyledikleriyle paralellik kurarsan, Allah'a ve peygamberine eşdeğer bir varlık oluşturmuş olursun. gerçek bir müslümanın, "ben müslümanım" diyip, kendine paye çıkaranlara "orada dur bakalım" diyip yüzüne t...mesi gerekir.
    zaten, inanan insanların başına ne geldiyse, bu "kendinden menkul müslüman" 3. kişiler yüzünden geldi... tarih ve bugün bunun binlerce örneğiyle doludur...




  • Narada İman en büyük ilimdir. Kişi ile kul arasına girilmesiyle İslam alimliğinin alakası yoktur. Müctehidler vardır mesela, veya mezheb imamları. Bu zevatın bazısı 40 yıl yatsı abdestiyle sabah namazını kılmış, geceleri ilim tahsil etmiştir. İmam-ı Gazali gibi bazı zatlar 90 yıl terakkide bulunmuşlardır. Bu zatların görüşlerini nasıl ehemmiyetsiz görebiliriz? Öyle büyük kişiler vardır ki Kur'an da kendilerine işaretler vardır, Peygamber a.s.m. Hadislerle işaretler etmiştir bazılarına. Bazıları 1.000.000 bazıları 500.000 hadisi ezberinde bulundurmuştur. İslam alimlerinin görüşlerini nasıl saymayız?

    Bugün 4 yıl bi fakülte okudun mu herhangi bir ilimde öğretmen oluveriyorsun. İslam en büyük ilimlerdendir.

    Eğer senin dediğin gibi olsaydı Allah'ı anlamamızı sağlayacak Peygamberlere de gerek yoktu. Hani (haşa) arada oluyorlar ya...
  • @narada
    uslubun için tşk.
    yazdıklarını okuyunca şunu bir kez daha çok iyi anladım ki:

    anlatılmak istenen anlatılmasını gerekli gördüğün hakikatleri,anlama pozisyonuna gelene kadarki yollarda bulunanlara anlatma!!!,
    zira anlamak için gerekli olan duruşta,frekansta değilse muhatab,anlatılanları anlamaktan ziyade,anlatanla uğraşacak,anlatılmışlarla kıyaslayacak ve anlayamacaktır...


    konuya tekrar yazacağım nasipse,
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    İnsanları evrensel fikirlerde birleştiren en doğru bilgi kaynağı olan bilim niçin tanrı ile ilgilenmez. Verdiği cevapların içinde hiç bir zaman "tanrı" kavramı bulunmaz. Daha doğrusu yaptığı açıklamaların içinde "tanrı" kavramının olmaması bir prensiptir.

    Peki bu neden böyle. En doğru, en mantıklı ve akılcı bilgi kaynağı bilim niçin tanrıyı hiç ir zaman işin içine katmaz.

    çünkü bilim kendisini tanrı olarak görüyor
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sony555


    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    İnsanları evrensel fikirlerde birleştiren en doğru bilgi kaynağı olan bilim niçin tanrı ile ilgilenmez. Verdiği cevapların içinde hiç bir zaman "tanrı" kavramı bulunmaz. Daha doğrusu yaptığı açıklamaların içinde "tanrı" kavramının olmaması bir prensiptir.

    Peki bu neden böyle. En doğru, en mantıklı ve akılcı bilgi kaynağı bilim niçin tanrıyı hiç ir zaman işin içine katmaz.

    çünkü bilim kendisini tanrı olarak görüyor

    Nasıl oluyor da bu kadar büyük bir iddiada bulunabiliyorsun?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: _ShineOn_


    quote:

    Orjinalden alıntı: sony555


    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    İnsanları evrensel fikirlerde birleştiren en doğru bilgi kaynağı olan bilim niçin tanrı ile ilgilenmez. Verdiği cevapların içinde hiç bir zaman "tanrı" kavramı bulunmaz. Daha doğrusu yaptığı açıklamaların içinde "tanrı" kavramının olmaması bir prensiptir.

    Peki bu neden böyle. En doğru, en mantıklı ve akılcı bilgi kaynağı bilim niçin tanrıyı hiç ir zaman işin içine katmaz.

    çünkü bilim kendisini tanrı olarak görüyor

    Nasıl oluyor da bu kadar büyük bir iddiada bulunabiliyorsun?


    Bence bilim kendisini tanrı olarak görmüyor fakat, bilim yoluyla bazı garip tanrıları ortaya çıkaranlar oluyor.

    Bkz : Shineon'un imzası...

    Buradan Allah'ı haşa, "uydurma tanrı" diye düşünenlere selam olsun...




  • Bilim yoluyla bazı garip tanrıların ortaya çıkarıldığı doğru değildir. Benim imzamdaki şey sadece bir benzetmedir, edebi sanat içeren bir deyiştir. O kişi gidip de doğaya tapınmıyordu yani.

    Eğer dediğin gibi garip tanrıları ortaya çıkaran kişiler varsa onlar bilimi değil, kendi aptallıklarını kullanıyorlardır bunun için.

    Saygılar
  • Tanrı inancı sadece ona tapınmak değildir ki.

    Mesela doğayı tanrı olarka gören bir kişi herşeyi yaratanın doğa olduğunu düşünür. rızkının doğadan geldiğini, ihtiyaçlarını ancak doğanın karşılayacağını... diye sıralayabiliriz. "Tabiat ana" diye çocukların zihinlerine işlenmeye çalışılan da bu mantıktır zaten.

    İşin garibi bu doğayı tanrı diye bilenlerin tanrıları ne onların hislerini ne de yalvarışlarını duyabilecek görebilecek kabiliyette değildir.
  • quote:

    İşin garibi bu doğayı tanrı diye bilenlerin tanrıları ne onların hislerini ne de yalvarışlarını duyabilecek görebilecek kabiliyette değildir.


    O zaman doğa zaten tanrı değil. Olayın özü bu zaten.
  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.