Şimdi Ara

Berber robot

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
190
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Selamün aleyküm arkadaşlar ben dj Mutatio.

    Şimdi diyelim ki ben bir mühendisim ve bir yolunu bulup özgür iradeli bir robot yaptım. Ben aynı zamanda öyle zeki ve bilgili bir mühendisim ki, bu robotun hür iradesiyle neler yapacağını biliyorum. Bu robotu ileride vereceği tüm kararları, sahip olacağı tüm düşünceleri, yapacağı her şeyi bilerek yapıyorum. Bu robot gelip ananızın kafasını tıraşladıktan sonra suratını rendelese, beni robotun yaptıklarından sorumlu tutmaz mıydınız?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mutatio -- 25 Kasım 2017; 1:15:52 >



  • evet tutardım bile bile müdahele etmiyorsun mübarek
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kuzeyinkrali

    evet tutardım bile bile müdahele etmiyorsun mübarek

    Peki aslında seni sınıyo olsam?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mutatio


    quote:

    Orijinalden alıntı: kuzeyinkrali

    evet tutardım bile bile müdahele etmiyorsun mübarek

    Peki aslında seni sınıyo olsam?

    niye sınıyon la robotu.amacın ne işsiz misin .d
  • Şimdi taşları yerine oturtalım, düzgün bir hale getirelim. Çünkü bu haliyle yanlış sınuö doğurur. Aslında soruyu şöyle sormalıydın. Sen bir mühendissin ve berber robot yaptın. Bunun yanında anne robot da yaptın. Bu berber robotun ne yapacağını biliyosun. Gidip anneyi parçalayacak. Ama sen mühendissin. O anneyi sıfırdan tekrar eski haline getirmeye de gücün yetiyor. Ne yapacaksın? Katil robotu da, anneyi de diriltip karşına alacaksın. Katil robota diyeceksin ki şu ufacık zaman diliminde, seni özgür iradenle baş başa bıraktım. Gittin anneyi doğradın. Yaptıklarının hesabını ver bakayım. Robot sana yalvaracak, ne olur beni tekrar gönder, bak nasıl iyi bir robot olacam. Lütfen bana bir şans daha ver. Sen de diyeceksin ki geçti bolu pazarı, sür eşşeği niğdeye. Kısa süreliğine seni sınava tabi tuttum, sen o kısacık zaman diliminde, ebedi hayatını mahvettin. Şimdi ebedi ızdırabı çek bakalım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Şimdi taşları yerine oturtalım, düzgün bir hale getirelim. Çünkü bu haliyle yanlış sınuö doğurur. Aslında soruyu şöyle sormalıydın. Sen bir mühendissin ve berber robot yaptın. Bunun yanında anne robot da yaptın. Bu berber robotun ne yapacağını biliyosun. Gidip anneyi parçalayacak. Ama sen mühendissin. O anneyi sıfırdan tekrar eski haline getirmeye de gücün yetiyor. Ne yapacaksın? Katil robotu da, anneyi de diriltip karşına alacaksın. Katil robota diyeceksin ki şu ufacık zaman diliminde, seni özgür iradenle baş başa bıraktım. Gittin anneyi doğradın. Yaptıklarının hesabını ver bakayım. Robot sana yalvaracak, ne olur beni tekrar gönder, bak nasıl iyi bir robot olacam. Lütfen bana bir şans daha ver. Sen de diyeceksin ki geçti bolu pazarı, sür eşşeği niğdeye. Kısa süreliğine seni sınava tabi tuttum, sen o kısacık zaman diliminde, ebedi hayatını mahvettin. Şimdi ebedi ızdırabı çek bakalım.

    Tanrının sınamak için kötülüğü var etmeye ihtiyacı yokken kötülüğü var etmesi onu kötü yapmaz mı? Ne amaçla var etmiş olursa olsun, amacına ulaşmak için kötülüğü var etmeye ihtiyacı yoktu. Hem kötülüğü var etmeyip, hem de adaleti sağlayabilirdi öyle değil mi? Herkesin mutlu olacağı, kimsenin üzülmeyeceği ve kötülük görmeyeceği bir ortamda da adaletli bir sınav yapmaya ve herkese hak ettiğini vermeye gücü yetmez mi? Tanrı bu, her şeye gücü yetiyor. Her şeye gücü yeterken, HER ŞEYi mümkün kılabilecekken, kötülüğü var edip insanlığın, masumların, hiçbir suç işlemeyenlerin, herkesin acı çekmesine neden oluyor. Bu durumda tanrının kötü olmadığını söylemek nasıl mümkün olabilir? Kötülüğü yaratan kötü değilse, kim kötü?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kuzeyinkrali


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mutatio


    quote:

    Orijinalden alıntı: kuzeyinkrali

    evet tutardım bile bile müdahele etmiyorsun mübarek

    Peki aslında seni sınıyo olsam?

    niye sınıyon la robotu.amacın ne işsiz misin .d

    Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim, yapay zekâyı yarattım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mutatio


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Şimdi taşları yerine oturtalım, düzgün bir hale getirelim. Çünkü bu haliyle yanlış sınuö doğurur. Aslında soruyu şöyle sormalıydın. Sen bir mühendissin ve berber robot yaptın. Bunun yanında anne robot da yaptın. Bu berber robotun ne yapacağını biliyosun. Gidip anneyi parçalayacak. Ama sen mühendissin. O anneyi sıfırdan tekrar eski haline getirmeye de gücün yetiyor. Ne yapacaksın? Katil robotu da, anneyi de diriltip karşına alacaksın. Katil robota diyeceksin ki şu ufacık zaman diliminde, seni özgür iradenle baş başa bıraktım. Gittin anneyi doğradın. Yaptıklarının hesabını ver bakayım. Robot sana yalvaracak, ne olur beni tekrar gönder, bak nasıl iyi bir robot olacam. Lütfen bana bir şans daha ver. Sen de diyeceksin ki geçti bolu pazarı, sür eşşeği niğdeye. Kısa süreliğine seni sınava tabi tuttum, sen o kısacık zaman diliminde, ebedi hayatını mahvettin. Şimdi ebedi ızdırabı çek bakalım.

    Tanrının sınamak için kötülüğü var etmeye ihtiyacı yokken kötülüğü var etmesi onu kötü yapmaz mı? Ne amaçla var etmiş olursa olsun, amacına ulaşmak için kötülüğü var etmeye ihtiyacı yoktu. Hem kötülüğü var etmeyip, hem de adaleti sağlayabilirdi öyle değil mi? Herkesin mutlu olacağı, kimsenin üzülmeyeceği ve kötülük görmeyeceği bir ortamda da adaletli bir sınav yapmaya ve herkese hak ettiğini vermeye gücü yetmez mi? Tanrı bu, her şeye gücü yetiyor. Her şeye gücü yeterken, HER ŞEYi mümkün kılabilecekken, kötülüğü var edip insanlığın, masumların, hiçbir suç işlemeyenlerin, herkesin acı çekmesine neden oluyor. Bu durumda tanrının kötü olmadığını söylemek nasıl mümkün olabilir? Kötülüğü yaratan kötü değilse, kim kötü?

    Öncelikle sana teşekkür etmek istiyorum. Yapacağım oyun için dahiyane bir fikir verdin. Sana cevap yazmayı düşünürken aklıma gelen senaryo, oyunumun da ana senaryosu olacak.



    Neyse gelelim konumuza. En başta yaptığın örnekleme çok yanlıştı. Çünkü sen yaptığın robotun bir insana zarar vereceğini düşünerek, bir çıkarım yapmak istedin. Bunun insan hayatındaki karşılığı, bir insanın bir meleğe veya ilahi bir varlığa zarar vereceğidir. Sen insansın ve zararın sadece insana dokunabilir. Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Yani sen ne yaparsan kendine yaparsın. Yaratıcıya ucu bile dokunmaz.



    Şimdi şu düşünce deneyimizi iyice toparlıyalım. Dünya-ahiret hayatı ikilisinin tam karşılığı olacak sistem ancak şu şekilde olur.



    Diyelim ki sen gece uyumak için yatağına gittin ve derin bir uykuya daldın. Ben de ekibimle birlikte evine gelip kapının kilidini çilingirle açtım. Yatak odana bir sprey sıktım ve seni bayılttım. Daha sonra seni baygın halde labaratuvarıma götürdüm. Tabii ki senin bütün bu olanlardan hiç haberin yok. Labaratuvarımda seni avatar makinesine yerleştirdim. Eğer avatar filmini hatırlıyosan, orada adam bir kutuya girip sürücüsü olduğu avatarla beyinsel bağlantı kuruyodu.



    Sen kutunun içerisinde, deney bitene kadar baygın halde kalacaksın. Asla bir kutunun içinde olduğunu bilmiyeceksin. Senin sürücüsü olacağın avatar ise birebir senin kopyan olacak. Daha önce senden bi şekilde aldığım dna örneğiyle, seni klonladım. Avatarın da klonun olacak. Sen kutuya girip, avatarınla beyin bağlantısını kurduktan sonra, avatarını yöneteceksin.



    Sabah olup gözlerini açtığında kendini bambaşka bir ortamda bulacaksın. Ben deneyim için bir yer ayarladım ve bütün avatarları oraya yerleştirdim. Senin gibi binlerce kişiyi aynı şekilde kaçırıp, labaratuvarımdaki avatar kutularıma yerleştirip, klonlarını da deney bölgesine gönderdim. Onların hepsi de senin gibi kutunun içinde olduğunu bilmeden, bambaşka bir yerde uyanacak. Herkes başka bir bedende olduğunun farkında olmadan, kaçırılıp oraya götürüldüğünü düşünecek.



    Sizin için oluşturduğum yaşam alanında bol bol yiyecek, içecek, yani hayatınızı devam ettirebilmek için gerekli her türlü ortam olacak. Ayrıca avatar kutuları, gerçekleşen her olayı kayıt altına alacak. Sizler de kaçırılmış olmayı kabullenip, bir şekilde o ekosisteme ayak uydurup hayatta kalma mücadelesi vereceksiniz. Bir topluluk oluşturup, birlikte yaşayabilmenin yolunu arayacaksınız. Belki kast sistemi kurup, güçlü zayıf ayrımına giderek, yoğurdun kaymağını birileri yerken, diğerleri avucunu yalayacak. Belki herkesin eşit olduğu bir sistem kuracaksınız. İşte sınavınız bu.



    Belki biriniz diğerini öldürecek. Ama ölen kişi gerçekten ölmeyecek. Sadece klonu ölecek. Klonu öldüğünde de avatar kutusundan çıkarılıp, sürpriz, sen ölmedin, klonun öldü denilecek. Tüm klonlar ölüp, herkes kutusundan uyandırıldığında sınav sona erecek ve avatar kutusunun kaydettikleri herkesin önüne dökülecek. Herkes yaptığının hesabını verecek. Katil yaptığının cezasını çekmek üzere ömür boyu hapse atılıp, grrçek ölümüne kadar ki zamanı hapiste geçirecek. Kısacık bir sınav için, dünyasını mahvedecek.



    Ama benim gönlüm yine de bu kadar insanı bilinmez bir ortamda bırakmaya elvermiyecek. Aslında o kadar insan, bizim burda ne işimiz var, birileri bizi bir amaç için yollamış olmalı diye düşünmesi lazımken. Oraya tesadüfen gelmediklerini anlamış olmaları lazımken, ben yine de onları uyarmak için bişeyler yapıcam.



    İçlerinden temiz ve dürüst birini seçip, avatar kutusundan mesaj yolluycam. Ona gölge gibi görünecek bir halüsünasyon şeklindeki programla, ona haber yolluycam. Diyecem ki sizi buraya ben gönderdim ve siz sınav içindesiniz. Burada çok kısa süre kalacaksınız ve öldüğünüzde ben sizi dirilticem. Yaptıklarınız kayıt altına alınacak, tekrar dieildiğinizde yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Ben çok büyük bir şirketin sahibiyim. İçinizden bu sınavı geçenlere, ömrünün geri kalanını huzur içinde geçirecekleri bir servet vericem. Ancak kötülük yapanları, ömürlerinin geri kalanını, işledikleri suö oranında, ya da müebbet hapis cezasıyla tamamlamalarını sağlıycam.



    İşte bu gönderdiğim mesaj, topluluk içine bomba gibi düşecek. Duydunuz mu, bizim Hasan'a, bizi buraya gönderen adamdan mesaj gelmiş. Burası geçici bir sınav yeriymiş. Soracaklar, iyi de mesaj nasıl gelmiş. Diyecekler ki bir gölge gelip konuşmuş. Bazıları diyecek hadi ordan, bizim Hasan kafayı yemiş desene. Hayaller görüyo. Kimisi inanacak, kimisi inanmayacak. Yalan diyecek. Peki be yapmamız lazımmış diyecekler. Hiçbirşey. Sadece izlendiğimizin bilincinde olarak, kötü şeylerden kaçınıp, birbirimize destek olmak ve bu sınavdan, omuz omuza vererek başarıyla çıkmak.



    İnanalarla inanmayanlar savaşacak. Bir grup diğerine siz aptalsınız diyecek, Hasan sizi kandırıyo diyecek. Diğerleri de asıl siz kendinizi kandırıyosunuz. Buraya amaçsız ve boşuna gelmiş olamazsınız diyecek.



    Neticede hepsi ölecek. Herkes avatar kutusundan uyandırılıp yaptıklarının hesabını vermek üzere mahkemeye çıkacak. İşte bu dünyadaki vaziyetimiz de bundan ibaret. Koskoca kainatın yaratıcısı elçiler göndermiş, uyarmış. 13 milyar yaşındaki evrenin yaşına oranla, sizin 70 yıllık ömrünüz, göz açıp kapamadan daha kısa. Bu dünya hayatına aldanmayın, ölümden sonrası için yaşayın.



    Ah bir farkına varabilsek, gece gündüz hayır işleri peşinde koşardık ama insan olarak çok zayıfız. Hemen unutup dünya hayatına dalıveriyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mutatio


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Şimdi taşları yerine oturtalım, düzgün bir hale getirelim. Çünkü bu haliyle yanlış sınuö doğurur. Aslında soruyu şöyle sormalıydın. Sen bir mühendissin ve berber robot yaptın. Bunun yanında anne robot da yaptın. Bu berber robotun ne yapacağını biliyosun. Gidip anneyi parçalayacak. Ama sen mühendissin. O anneyi sıfırdan tekrar eski haline getirmeye de gücün yetiyor. Ne yapacaksın? Katil robotu da, anneyi de diriltip karşına alacaksın. Katil robota diyeceksin ki şu ufacık zaman diliminde, seni özgür iradenle baş başa bıraktım. Gittin anneyi doğradın. Yaptıklarının hesabını ver bakayım. Robot sana yalvaracak, ne olur beni tekrar gönder, bak nasıl iyi bir robot olacam. Lütfen bana bir şans daha ver. Sen de diyeceksin ki geçti bolu pazarı, sür eşşeği niğdeye. Kısa süreliğine seni sınava tabi tuttum, sen o kısacık zaman diliminde, ebedi hayatını mahvettin. Şimdi ebedi ızdırabı çek bakalım.

    Tanrının sınamak için kötülüğü var etmeye ihtiyacı yokken kötülüğü var etmesi onu kötü yapmaz mı? Ne amaçla var etmiş olursa olsun, amacına ulaşmak için kötülüğü var etmeye ihtiyacı yoktu. Hem kötülüğü var etmeyip, hem de adaleti sağlayabilirdi öyle değil mi? Herkesin mutlu olacağı, kimsenin üzülmeyeceği ve kötülük görmeyeceği bir ortamda da adaletli bir sınav yapmaya ve herkese hak ettiğini vermeye gücü yetmez mi? Tanrı bu, her şeye gücü yetiyor. Her şeye gücü yeterken, HER ŞEYi mümkün kılabilecekken, kötülüğü var edip insanlığın, masumların, hiçbir suç işlemeyenlerin, herkesin acı çekmesine neden oluyor. Bu durumda tanrının kötü olmadığını söylemek nasıl mümkün olabilir? Kötülüğü yaratan kötü değilse, kim kötü?

    Öncelikle sana teşekkür etmek istiyorum. Yapacağım oyun için dahiyane bir fikir verdin. Sana cevap yazmayı düşünürken aklıma gelen senaryo, oyunumun da ana senaryosu olacak.



    Neyse gelelim konumuza. En başta yaptığın örnekleme çok yanlıştı. Çünkü sen yaptığın robotun bir insana zarar vereceğini düşünerek, bir çıkarım yapmak istedin. Bunun insan hayatındaki karşılığı, bir insanın bir meleğe veya ilahi bir varlığa zarar vereceğidir. Sen insansın ve zararın sadece insana dokunabilir. Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Yani sen ne yaparsan kendine yaparsın. Yaratıcıya ucu bile dokunmaz.



    Şimdi şu düşünce deneyimizi iyice toparlıyalım. Dünya-ahiret hayatı ikilisinin tam karşılığı olacak sistem ancak şu şekilde olur.



    Diyelim ki sen gece uyumak için yatağına gittin ve derin bir uykuya daldın. Ben de ekibimle birlikte evine gelip kapının kilidini çilingirle açtım. Yatak odana bir sprey sıktım ve seni bayılttım. Daha sonra seni baygın halde labaratuvarıma götürdüm. Tabii ki senin bütün bu olanlardan hiç haberin yok. Labaratuvarımda seni avatar makinesine yerleştirdim. Eğer avatar filmini hatırlıyosan, orada adam bir kutuya girip sürücüsü olduğu avatarla beyinsel bağlantı kuruyodu.



    Sen kutunun içerisinde, deney bitene kadar baygın halde kalacaksın. Asla bir kutunun içinde olduğunu bilmiyeceksin. Senin sürücüsü olacağın avatar ise birebir senin kopyan olacak. Daha önce senden bi şekilde aldığım dna örneğiyle, seni klonladım. Avatarın da klonun olacak. Sen kutuya girip, avatarınla beyin bağlantısını kurduktan sonra, avatarını yöneteceksin.



    Sabah olup gözlerini açtığında kendini bambaşka bir ortamda bulacaksın. Ben deneyim için bir yer ayarladım ve bütün avatarları oraya yerleştirdim. Senin gibi binlerce kişiyi aynı şekilde kaçırıp, labaratuvarımdaki avatar kutularıma yerleştirip, klonlarını da deney bölgesine gönderdim. Onların hepsi de senin gibi kutunun içinde olduğunu bilmeden, bambaşka bir yerde uyanacak. Herkes başka bir bedende olduğunun farkında olmadan, kaçırılıp oraya götürüldüğünü düşünecek.



    Sizin için oluşturduğum yaşam alanında bol bol yiyecek, içecek, yani hayatınızı devam ettirebilmek için gerekli her türlü ortam olacak. Ayrıca avatar kutuları, gerçekleşen her olayı kayıt altına alacak. Sizler de kaçırılmış olmayı kabullenip, bir şekilde o ekosisteme ayak uydurup hayatta kalma mücadelesi vereceksiniz. Bir topluluk oluşturup, birlikte yaşayabilmenin yolunu arayacaksınız. Belki kast sistemi kurup, güçlü zayıf ayrımına giderek, yoğurdun kaymağını birileri yerken, diğerleri avucunu yalayacak. Belki herkesin eşit olduğu bir sistem kuracaksınız. İşte sınavınız bu.



    Belki biriniz diğerini öldürecek. Ama ölen kişi gerçekten ölmeyecek. Sadece klonu ölecek. Klonu öldüğünde de avatar kutusundan çıkarılıp, sürpriz, sen ölmedin, klonun öldü denilecek. Tüm klonlar ölüp, herkes kutusundan uyandırıldığında sınav sona erecek ve avatar kutusunun kaydettikleri herkesin önüne dökülecek. Herkes yaptığının hesabını verecek. Katil yaptığının cezasını çekmek üzere ömür boyu hapse atılıp, grrçek ölümüne kadar ki zamanı hapiste geçirecek. Kısacık bir sınav için, dünyasını mahvedecek.



    Ama benim gönlüm yine de bu kadar insanı bilinmez bir ortamda bırakmaya elvermiyecek. Aslında o kadar insan, bizim burda ne işimiz var, birileri bizi bir amaç için yollamış olmalı diye düşünmesi lazımken. Oraya tesadüfen gelmediklerini anlamış olmaları lazımken, ben yine de onları uyarmak için bişeyler yapıcam.



    İçlerinden temiz ve dürüst birini seçip, avatar kutusundan mesaj yolluycam. Ona gölge gibi görünecek bir halüsünasyon şeklindeki programla, ona haber yolluycam. Diyecem ki sizi buraya ben gönderdim ve siz sınav içindesiniz. Burada çok kısa süre kalacaksınız ve öldüğünüzde ben sizi dirilticem. Yaptıklarınız kayıt altına alınacak, tekrar dieildiğinizde yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Ben çok büyük bir şirketin sahibiyim. İçinizden bu sınavı geçenlere, ömrünün geri kalanını huzur içinde geçirecekleri bir servet vericem. Ancak kötülük yapanları, ömürlerinin geri kalanını, işledikleri suö oranında, ya da müebbet hapis cezasıyla tamamlamalarını sağlıycam.



    İşte bu gönderdiğim mesaj, topluluk içine bomba gibi düşecek. Duydunuz mu, bizim Hasan'a, bizi buraya gönderen adamdan mesaj gelmiş. Burası geçici bir sınav yeriymiş. Soracaklar, iyi de mesaj nasıl gelmiş. Diyecekler ki bir gölge gelip konuşmuş. Bazıları diyecek hadi ordan, bizim Hasan kafayı yemiş desene. Hayaller görüyo. Kimisi inanacak, kimisi inanmayacak. Yalan diyecek. Peki be yapmamız lazımmış diyecekler. Hiçbirşey. Sadece izlendiğimizin bilincinde olarak, kötü şeylerden kaçınıp, birbirimize destek olmak ve bu sınavdan, omuz omuza vererek başarıyla çıkmak.



    İnanalarla inanmayanlar savaşacak. Bir grup diğerine siz aptalsınız diyecek, Hasan sizi kandırıyo diyecek. Diğerleri de asıl siz kendinizi kandırıyosunuz. Buraya amaçsız ve boşuna gelmiş olamazsınız diyecek.



    Neticede hepsi ölecek. Herkes avatar kutusundan uyandırılıp yaptıklarının hesabını vermek üzere mahkemeye çıkacak. İşte bu dünyadaki vaziyetimiz de bundan ibaret. Koskoca kainatın yaratıcısı elçiler göndermiş, uyarmış. 13 milyar yaşındaki evrenin yaşına oranla, sizin 70 yıllık ömrünüz, göz açıp kapamadan daha kısa. Bu dünya hayatına aldanmayın, ölümden sonrası için yaşayın.



    Ah bir farkına varabilsek, gece gündüz hayır işleri peşinde koşardık ama insan olarak çok zayıfız. Hemen unutup dünya hayatına dalıveriyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.

    Süper anlatım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • yukarıdaki esemede bana kalırsa bir şey yapmış yani robotu size isnat edeceğimiz bir şey yapmış olmuyorsunuz.

    robotta size ait bir imza olmalı. o imza nedir?

    o imzadan size ulaşamaz isem anlarım ki o robotu yapmanızı söyleyen başka bir klon daha var.

    o yüzden robotta size ait bir değer olmalı.

    hangi şeyden ötürü size ulaşabilmem gerekiyor? ürünü yapan sizsiniz imza da size ait bir belirteç olmalı o imza nedir nasıl bir şeye benzer?

    ........................

    örneğin ben tecavüzü gördüğüm an bu mahlukatı ilahi kudret yaratmış olamaz diyorum ve ispatlayabiliyorum. zira imzasına baktığımda o varlığı tanıyorum ve ilah bu değil diyorum.
  • insanda ilaha dair bir imza var. tarık 7 konusunda yazmıştım. insan aslında hafızdır tek kelime arapça- kuran-ı kerim bilmese de sayın caner taslaman'ın da bu tayfadan olduğunu düşünüyorum. zira arapçaya veya tek kelime kitabın bir ayetini bilmeye gerek yok insan onu tekrar yazabilecek şekilde programlanmışa benziyor.

    ......................

    sorun üst seviye tefekkürde çıkıyor. ben kuran isem ve ben yer içer def-i hacet eder eşleşir ve sair yaparsam bu ilahı nasıl tanırım?

    işte buna gerçek meal denmekte ve kişiye göre oluşan bu olmakta. yani kitabın meali var ve benim o sorun değil. önemli olan bu mealde olmaması gereken bir var ben ona nasıl ulaşacağım.

    kısaca ben kitabın mealini yazmışım ancak bir kısım halleri anlamıyorum bu halleri nasıl anlamalıyım mevzuu önemlidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 25 Kasım 2017; 20:44:56 >
  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    ya reis sen ne zaman bi konuma mesaj atsan o konuya bi daha kimse mesaj atmıyo
  • Mutatio kullanıcısına yanıt
    Subjektif düşünce.



    Nesnel duşunceye göre konuda verilmedik cevap kalmıyor demek ki.



    Zaten en geniş cevabı bulup başka konulara yonelmek mantıklı olanı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.