Şimdi Ara

Benzinin litresi 3 milyon (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
80
Cevap
0
Favori
44.911
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • bor hidrojenin depolanmasında kullanılıyor direk yakıt olarak kullanılmıyor. ayrıca amerikanında elinde hatrı sayılır miktarda bor var ancak türkiyedekinin 3 te 1 i kadar. yani amerika parmağımızın ucunda değil tam tersi biz amerikanın parmaığının ucundayız memleketi conilere yedirmek yerine kendi bor madenimizi işleme zahmetine katlansak memlekete faydası dokunsa şu borun.
  • İŞte lafı azımdan aldım arkadaşım saol evet olay acık olursak böyle bir şey okuyun

    aşağıdaki metin, prof. dr. nuri saryal tarafından prof. dr. nuri akkaş'a yazılmış bir mesaj. konu : bor..

    prof. dr. nuri saryal odtü'de degerli bir hoca. çok değerli ve tecrübeli bir bilim adamıdır. (not : annesi alman, babası azeri'dir, bu bilgiyle aşağıdakiler biraz daha anlamlı olabilir).

    prof.dr. nuri saryal'in iletisi -
    28.5.2002
    sevgili adasim,

    scientific american"da çıkan yazıyı okumustum ve sana yazmak niyetinde idim, artık farz oldu.
    1979 mayis ayinda, yani yirmiucyil once azerbaycan bilim akademileri baskani hasan abdullayev tarafindan azerbaycan'a davet edilmistim. yapilan arastirmalari gosteriyorlardi, bir ara "simdi goreceklerinizin fotografini cekmemenizi ve soru sormamanizi, anlatilanlarla yetinmenizi rica ediyoruz" dediler. yuksekce duvarlarla cevrili bir avluya girdik. ortada yaklasik 3 metre capinda parabolik bir ayna, odak noktasinda tek parca silisyum kristali oldugunu soyledikleri yaklasik otuz santimetre capinda karmasik yapida bir cisim. aynayi, gunes isinlari kristal uzerinde toplanacak sekilde cevirdiler. bir anda kristal goz kamastiracak kadar aydinlandi. "bakın" dediler, "bu kapta saf su var, bu ince boru ile kristale pompalanıyor, kristalde sıcaklık 3000
    santigrata yakin, su hidrojen ve oksijene ayrısıyor, yuksek hızla donen gazlar mekezkac kuvveti ile birbirinden ayriliyor. ortadan hidrojeni alarak gordugunuz gazometreye dolduruyor, kenarda kalan oksijeni atmosfere salıyoruz. hidrojeni bor ile birlestirip borhidrur elde ediyoruz. bunu otomobil yakıtı olarak kullanmak amacındayız."
    cok heyecanlanmistim.
    ankara'ya gelir gelmez (odtu) kimya bolumundeki arkadaslardan bu konuda yararlı bilgiler aldım.
    ertesi gun aksam uzeri bir subayin benimle gorusmek istedigini soylediler, kendisini kabul ettim.
    benden baku'da gorduklerim hakkinda ayrintili bilgi istedi, anlattim.
    hafta gecmemisti, " almanya federal cumhuriyeti buyukelcisi beni "bir bardak sampanya icmeye" sefarete cagirdi, gittim. biraz sohbetten sonra, baku'da gorduklerimi anlatmami rica etti. haberin ne cabuk yayildigina hayret ettim, anlasılan konu cok onemliydi.
    daha once moskova buyukelcimizin "davete karsilik vermeniz protokol geregidir" telkinine uyarak, hasan abdullayev'i ankara'ya (odtu'ye) davet ettim, kabul etti, gelecegi aeroflot ucagini bildirdi.
    esenboga'ya araba gonderdim, ucaktan cikmadi, daha sonraki iki ucaktan da cikmadi ve bir daha da kendisinden haber alamadik. aylar sonra, turkiye'ye gelen bazı azerilerden, abdullayev'in turkiye'ye hareketinden bir gun once, oglu gibi sevdigi damadına, bir otomobilin carparak oldurdugunu, kazanın tertip olması ihtimalinin bulundugunu, bunun kgb'nin sıkca uyguladigi bir yontem oldugunu, kendisinin butun gorevlerinden istifa etmeye zorlandigini ve inzivaya cekildigini ogrendim. bir sure sonra da vefat ettigi haberi geldi.

    baku'den dondukten iki ay sonra, temmuz ayinda kendi arzumla rektorlukten ayrilip once stuttgart teknik universitesi'ndeki yakin dostum prof. hane'nin enstitusune gittim. geldigimin henuz haftasi dolmamisti,
    dostum bana "sen baku'de borhidrur ile otomobil yakiti yapilmasina yonelik calismalar gormussun, bu
    yeni birsey degil, su anda stuttgart caddelerinde tam alti mercedes araba demirhidrurle deneme seferleri yapmakta" dedi ve elime bir de mercedes firmasi'nin bu konudaki bir brosurunu verdi.
    yirmiuc yıl onceki olaylar sanirim konunun onemini fazlasi ile vurgulamakta.(odtu) kimya bolumumuzde sayin kizilyalli'nin ve diger arkadaslarimizin konu uzerinde calistiklarini duymak beni memnun etti.

    baku'deki calismalardan, acımasız moskova yonetiminin mudahelesinden sonra ne kaldi, bilmiyorum ama azerbaycan'la yapilacak bir isbirligi, bana sorarsaniz cok verimli olur, zira bizden bir sey gizlemiyorlar, acik kalplilikle is birligine her zaman hazirlar.

    son bir not: akkas adasımın belirttigi gibi, yakit bugun pahali olabilir ama yakin gelecekte yeni yontemlerle cok ucuzlayacaktir.

    bor, turkiye'yi gelecegin arap yarimadasi yapabilir (aklimizi kullanirsak).

    hidrojen elde etmek icin gerekli enerji kaynagi ise, otuzbes yildir bilinen, almanya'da julich'de gelistirilmis olan ancak "yeni teknoloji" diye satilan helyum sogutmali kuresel yakitli nukleer enerji santralleri olacaktir.

    selam ve sevgiler.

    prof.dr. nuri saryal


    millennium cell ve stratejik ortağı daimler chrysler bor bileşiklerinden elde edilen sodyum bor hidritle çalışan otomobilde seri üretime geçmiş durumda. bu alanda patenti alınmış yaklaşık 600 proje var. amerikalı kimyager steven amendola ford explorer model bir arabayı sodyum bor hidrit kullanarak çalıştırmış. bu yeni yakıt sayesinde hem otomobilin menzili 2 katına çıkıyor, hem patlama riski olmadığı için benzinden daha güvenli, hem çevre kirliliğine neden olmuyor, hem de kullanımdan sonra tekrar değerlendirilebiliyor. aracın çalışması sodyum bor hidrit ve hidrojenin yakıt pillerine ulaşması ve açığa çıkan enerjinin mekanik enerjiye dönüşmesiyle gerçekleşiyor.



    yakında herkesin ogrenecegi, benzin aldım hodusunu ortadan kaldıracak maddedir. hafif oldugundan dolayı uzay ve ucak teknolojilerinde kullanılır ve aynı zamanda bordan yapılan bir zırh ya da kalkan radyasyon gecirmez, bir de uzay araclarının yakıtlarında bulunur. fuel cellli motorlarda katalizor gorevi gorur ki bu ilerde her aracta olacak yakıt teknolojisinde kullanılacaktır. su anda fuel cell li araclar piyasaya yavas yavas deneme amaclı çıkarılmaktadır ama dunyadaki petrol rezervlerinin 2050 (butun araplardaki ve amerikadakiler dahil) civarında tamamıyle tukenecegini goz onune alırsak stratejik onemi gun be gun artacaktır. bor icinden enerji cıkan bir madde deildir ama hidrojenle calısan enerji hucrelerinde katalizor gorevi gorerek reaksiyon hızını arttırır. bir nevi yataklık yapar (bkz: yataklık yapmak). su anda cok buyuk bir pazarı bulunmamaktadır ancak gelecekte bir sonraki enerji kaynagına kadar elimizde bu olacaktır. araba ureticileri son yıllarda yavas yavas bu teknolojiye ne kadar yatırımlar yaptıklarını ve ne durumda olduklarını gosterircesine tanıtımına gecmislerdir. buyuk bir rekabet doguracagı kesindir ancak mevcut olan teknoloji halen daha ucuz oldugundan dolayı ve politik nedenlerden dolayı (petrol sirketlerinin ve buyuk devletlerin gucu) piyasalarda halen gorememekteyiz. fuel cell teknolojisi hidrojen kaynagı ne olursa olsun hidrojenin yanmasıyla acıga cıkan enerjinin mekanik enerjiye donusmesi olayıdır. hidrojen cok hızlı tepkimeye girdiginden dolayı ilk baslarda guvenli bakılmıyordu ancak fuel cell ler artık ona gore dizayn ediliyor ve bu tehlike ortadan kalkıyor. aksi takdirde, iki aracın carpısması sonucu gercekten buyuk felaketler ortaya cıkabilir, hidrojenin bir sekilde absorbe edilmesi sonucu depolarımız full hidrojen icermeyecek ve hidrojen gerektiginde acıga cıkacaktır. bogazici universitesi kimya muhendisligi bolumunde de bu konu uzerinde calısmalar mevcut olup (bkz: allah kolaylık versin) proje oldukca ilerlemis durumdadır. rezervlere gelince evet en cok bizdedir bu meret, ancak boyle bir stratejik oneme sahip bir maddenin ilerde nelere sebep olacagı merakla beklenmektedir. zaten guneydeki komsularımızla ilerde su krizleri yasayacagımız acık ve secik onumuzdedir (bkz: gap). dunya nufusunun artısına bir onlem alınmadıgı takdirde dunyanın bu agırlıgı kaldıramayacagı kesindir (bkz: savas). hicbir sekilde kurtarıcı gozuyle bakıp uyumamak gerek, nitekim osmanlının da elinde dunya petrol rezervlerinin %80 civarı yatmaktaydı...


    bir bor bilesigi olan sodyum bor hidrur gelecegin yakit sistemlerinde hidrojen tasimaya en uygun adaylardan biridir.

    sodyum bor hidrur (ing. sodium borohydride) (kim. nabh4) yuzde 40 eriyik halde bir litrede 130 gram hidrojen tasima kapasitesiyle sivilastirilmis kriyojenik hidrojenin kendisinden bile daha fazla (litresi 70 gram) hidrojen tasinmasina olanak verir. milennium cell ve benzeri yakit pili projelerinde (bkz: dbfc) olusan tepkime sudur:
    nabh4 + 2h2o -> nabo2 + 4h2
    katalizor (rutenyum iceren gizli* bir duzenek) yardimiyla olusan bu tepkimeden cikan hidrojen yakilir, kalan sodyum bor oksit geri donusume yollanir. ters tepkime ile enerji kullanarak sodyum bor hidrur elde edilir. bu geri donusum sureci 2005 itibariyle henuz kolayca, ekonomik bir sekilde yapilamamaktadir.

    olayin fiziksel kismi bu sekilde gelisecek, ancak hidrojen enerjisi agirlikli bir ekonomiye gecis icin varsayalim petrol tuketimini tamamen hidrojen ile ikame ettik ve bu hidrojeni enerji olarak %100 verimle elde ettik (bir joule enerji cikaracak hidrojeni elde etmek icin 1 joule harcadik). su an icin dunyada enerjinin %40'i petrol tarafindan saglaniyor, %60 da dogalgaz, komur, hidroelektrik, nukleer, gunes enerjisi vb kaynaklardan. sonunda en az kurulu olan konvansiyonel enerji tesisi gucu kadar bir ekstra enerji santrali yatirimi yapilmasi gerekiyor ki bu durumda zaten en buyuk yatirim kalemlerinden biri olan enerji santraline ayrilan paranin (her yil ortalama enerji tuketimi %5 kadar artmaktadir) onumuzdeki on yillar boyunca en az 2-3 kati gibi miktarlara cikmasi gerekiyor. hidrojen ekonomisinin onundeki en buyuk engel kanimca bu yatirimlarin yapilmasi icin gerekli siyasi iradenin yeryuzunde olmamasidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi UberJager -- 30 Eylül 2005, 20:10:10 >




  • yav alınmada copy/paste ettiğin yazıyı kendin okumamışsın sanırım
    bor direk yakıt olarak değil hidrojenin yakıt olarak kullanımında katalizör olarak ve hidrojenin direk hidrojen gazı olarak değil borhidrür şeklinde depolanmasında kullanılmaktadır diyor. bende bilmediğim birşey öğrenicem diye hevesle okudum yazıyı ama yinede bilgilendirici bir yazı saol.
    gerçi yazıda biraz çelişkili gelen bir nokta var ama belki benim bilgi eksikliğimden öyle geliyordur.


  • kimse mukemmel olamaz

    araştırmayı eksik yapmışız yazı uzun geldi başını okudum bende dediğin gibi

    ben ne dedim lafı azımdan almışsın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi UberJager -- 30 Eylül 2005, 20:25:34 >




  • 20,000 USD'ye 172 varsa lütfen PM atın. Tabii TC - XXX olacak
  • alın size cessna 172 fiyatlarının linki

    yalnız 20 bin dolarlık 1972 modeli satılmış

    onun yerine 32 000 binden başlıyo

    http://www.aso.com/i.aso3/search.jsp?iaso3sid=1&typeid=1&searchid=6457285®ionid=-1&typeid=1&mmgid=22&modelgroup=true


     Benzinin litresi 3 milyon

     Benzinin litresi 3 milyon


     Benzinin litresi 3 milyon

     Benzinin litresi 3 milyon

     Benzinin litresi 3 milyon



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi UberJager -- 1 Ekim 2005, 9:01:52 >




  • arabanmı var derdin var
  • Arkadaşlar unutmadan ucagı eve kadar taşıyın lakin iniceniz hava limanı ayrı para

    saklıyacagınız hangarda ayrı para alyo

    ben böyle biliyorum

    bana bu konuda bilgi veririseniz sevinirim
  • Aslında bu tip araclarada ilgi gösterelim

     Benzinin litresi 3 milyon


    hem bir ev hemde heryere bedava seruven dolu uzun yolculuklara zemin

    sadece ecuk tuzlu nedense
  • quote:

    Orjinalden alıntı: NitroCharger

    Frd fiesta için yazılmış ekşi sözlükteki yazıları copy paste ediyorum

    dikkatinize

    tem otoyolunda sabaha doğru yolun boş olmasından istifade edilerek tarafımdan yapılmış testlerde 180 km/saat hıza kadar çıkabildiğini gördüğüm ve titreme zangırdama, hakimiyet kaybetme gibi olaylarla karşılaşmamış olduğum araba. aynı araba ile yoğun yağmur altında yine yolun boş olmasından faydalanalarak (kesinlikle başka birini riske sokmadan) 130-140 km/saat hızla çok rahat gittiğini gördüğüm, görüş mesafesinin düşük olması nedeniyle daha yüksek hıza çıkmadığım ve yine bahsettiğim problemlerle karşılaşmadığım araçtır. abs bulunmayan aracın durmasında bir problem yaşanmamıştır. araçta keşke olsa denilebilecekler mevcut bunların başında ön camların açma kapamalarının bazı arabalarda olduğu gibi biraz basık tutunca tamamen kapanması gibi otomizasyonlar ve mümkünse bir yol bilgisayarının ilave edilmiş olmasıdır. araç özellikle hızlanmadaki performansı ile göz doldurmaktadır gönül inanmak istememektedir aracın 68 beygir bir dizel olduğuna. ortalama yakıt sarfiyatı gün itibari ile km de .120 ytl (120.000 tl) civarıdır. 5,5 eurodiesel ile ortalama 90-100 km gitmekte, şehirler arası yolda ise 5,5 l yakıt ile 124 km yol gitmişliği vardır (83.830 tl) . multijet kullanmakta olan bir arkadaşın test sürüşü sonundada performans açısından tam not almıştır. kullanımda dikkat edilmesi gereken noktalardan biri bagajı açarken plaka altlığında tutup kaldırılmamasıdır, plastik olduğundan elinizde kalabilir (yada arkadaşlarınızı bu konuda bilgilendiriniz), adamlar yapmışlar yerini oradan tutup kaldırın. yakıt göstergesi 8 bölmeli olup doğru çalışmaktadır; yakıtınız bitiyor diyorsa gerçekten bitiyordur daha gider bu demeyiniz, gitmez.

    istanbul-ankara arasındaki 450 km lik yolda 160 km ortalama hız ile 45 litre deponun 30 litresini bitirmiştir. (100 km de 7.5 litre) dönüş yolunda yapılan testte ise; 2 kişi ile 450 km de tam olarak 20 litre eurodiesel ile broşürlerinde yazan 100 km de 4.4 litre yi yakalamıştır. bu da bir depo yakıt ile 1000 km ye yakındır. iyidir hoştur maşallahtır.

    özellikle istanbul trafiginde işe gidip gelecek bir insanın triptonik modelini almaması gereken arabaymış ben bugün bunu gördüm. şöyle ki: asm şanzıman deniyormuş bu arabaların şanzımanına ve yokuş yukarı tıkalı yani dur kalk yollarda ki (bkz: köprü) yapılış biçiminden kaynaklanan bir şekilde bu şansıman aşırı ısınma yapıyor. araba birden var gücüyle sallanıp duruyor ve sol üst köşedeki şanzıman lambası yanıyor. tekrar çalıstırmaya çalıştığınızda yine arabayı vitese alıp gaza basar basmaz aynı şey oluyor. ardından motoru kapatıyorsunuz içinde o trafikte küfürleri afiyetle yiyerek 5-15 dk arası bir süre oturuyorsunuz. şanzıman kendine geliyor tekrar devam ediyorsunuz. arabayı götürdüğünüz ford servisinin de yolda kaldığınızda gelen yardım aracındaki görevlinin de açıklaması aynı: "bu araba türkiyeye pek uygun bi araba diil aslında çabuk ısınıyor bizim trafikte şanzıman çok karşılaşıyoruz bu sorunla ama belli de bi çözümü yok."

    hicbir modifiyesi bulunmayan 1.25 lik motorlusunun kalkislarda polo clio ve 206yi kitleyebildigi test edilip onaylanan araba. ha 4. vitesten sonra geride kaliyo ama olsun



    Ford Fiesta , depodaki asal durumdaki bileşimden soğuk füzyon ile enerji elde edip bir deop benzinle 25 sene sorunsuz çalışabiliyormuş. ( Gece gündüz non-stop. ) Hatta ürettiği enerjiyi doğrudan pistonlara ısı olarak verdiğinden (höh, teknolojiye bak çay demle) emisyon da sıfır oluyormuş.

    Hatta ürün elektrikli araç kapsamında vergilendiğinden vergileri de düşük oluyormuş.


    Bir A.Y.S.İ. formülünün uygulandığı topici daha burada görmekten gurur duymaktayız...




  • HOCAM SAOL

    AMA A.Y.S.İ NEDEMEK
  • Bu aractaki motor yılın makinesi ödülünü almış

    bakın hep berarer ookuyalım neden yılın motoru ödülünü almış opel

    GM şemsiyesi altındaki Fiat ve Opel son yıllarda birçok modelde ortak teknoloji kullanıyor. Opel Vectra platformu üzerinde yükselen yeni Alfa Romeo 159
    ya da Alfa Romeo dizellerini kullanmaya başlayan Vectra ve Signum bu işbirliğinin son örneklerinden. Dizel motorların uzmanı Fiat'ın geliştirdiği 16 supaplı 1.3 litrelik Muitijet motorlar, ülkemizde özellikle Albea, Palio ve Doblo'da yaygın olarak tercih ediliyor. Bu gelişmiş motorun grup bünyesinde Opel'e yansımasını daha önce Corsa, Agila, Meriva ve Tigra TwinTop'ta aynı güçteki CDTi kodunu taşıyan motorla görmüştük. Gövde ağırlaştıkça güç artışı da kaçınılmaz oldu ve Fiat'ın ışıkları Astra'nın üzerine 20 HP’lik fazlasıyla yansıdı. Common rail teknolojisine sahip 1.3 litrelik Muitijet motorun 90 HP'lik versiyonu, 70 HP'lik versiyondan farklı olarak 1400 yerine 1600 barlık yakıt püskürtmesiyle hayat buluyor. Motorların turbo yapıları ve işletim sistemi yazılımları da birbirinden farklı. 90 HP'lik versiyonda yer alan değişken geometrili turbo, performans/tüketim dengesini her devirde gözetiyor. 200 Nm'lik maksimum torkunu 1750-2500 d/d arasında sürekli üretebildiği belirtilen motor, fabrika verilerine göre karma tüketimde de 100 km'de maksimum 6.2 litre motorine ihtiyaç duyuyor. Görüldüğü üzere kağıt üzerinde her şey çok çekici. Kullanıma geçelim, bakalım neler oluyor, ne kadarı asfalta yansıyor?
    Astra 1.3 CDTi 1255 kg'lık bir otomobil. Test kriterleri gereği yanımıza bir de yolcu alıp yola koyulduğumuzda ağırlığı yaklaşık 1400 kg'a ulaşan Astra'nın
    dinamik görünüşüne karşın modern dizellerde alıştığımız ataklığı gösteremediğini not ediyoruz, sanki bagajda beton bloklar var... Anlayışlı davranıp gaz pedalına iyice yüklendiğimizde devir yükseliyor ve 2500 d/d'ye ulaştığımızda birden adeta dev bir mıknatısın çekim alanına giriyoruz ve otomobil akıp
    gitmeye başlıyor. Ama bu akış 4000 d/d'de son buluyor, yani hızlanmak için çok kısa bir devir bandı sunulmuş. Yavaşlayıp vites düşürmeden yeniden
    hızlanmak istediğimizde Astra bagajdaki beton blokları hatırlatıyor yine. Stop etmiyor ama hiç tepki vermeden hissiz durakalıyor. Kalkışla başlayan dik yokuşlarda durum biraz daha farklı, Astra birinci vitesi terk etmeyi hiç istemiyor gibi. Eminiz ki araç tam doluyken yokuşlardan kalkış yapmak hiç zevkli olmaz. Beş günlük sürekli kullanımda geldiğimiz nokta, bu otomobilin yoğun trafikteki sürüşlerden çok şehirlerarası yolculuklarda tatmin edici olabileceği yolunda. Zaten 6 ileri vitesli şanzıman da bu yolculuklarda çok düşük yakıt tüketimini garanti ediyor. Bu yıl RAI Amsterdam Otomobil Fuarı'nda tanıtılan motorun takdir edilmesi gereken üç özelliği var ki, biri şehir kullanımında, bir başka deyişle düşük hızlarda sessiz çalışması, diğeri devir 2500 ile 4000
    arasında tutulabildiği sürece sağladığı akıcılık, üçüncüsü de şüphesiz düşük yakıt tüketimi. 100 km'de ortalama 6.1 litrelik tüketim oldukça başarılı.
    Otomobil uzun yolculuklardaki sakin kullanımlarda bu değen 5 litre civarına, menzili de 1000 km'nin üzerine çıkartmaya hazır görüntü çiziyor. Neden mi? Altı viteste 90 km/s sabit hızda ilerlerken motor devri sadece 1600 d/d... Yoruma gerek var mı?


     Benzinin litresi 3 milyon



     Benzinin litresi 3 milyon



     Benzinin litresi 3 milyon


     Benzinin litresi 3 milyon



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi UberJager -- 9 Ekim 2005, 16:22:19 >




  • nitrocharger hocam, ne yazdıkların ne de resimlerin sayfaya sığmıyor. yazıların yarısı varsa yarısı yok. ne yapıyorsun daböyle oluyor bilmiyorum ama sorunu çözsen süper olur yani...
  • Kusura kalmayın bnei cok gonuşuyom diye 1 hafta banladılar

    Ben 1200x1024 pixselde yazdıgım için bana tam kare geliyor yazılar buyuzden sizle cakışıyo olabilir

    bu yuzden tekrar bir tasarlayacagım ve buna özen göstereceğim saygılar
  • karsılastırma çok iyi ya
  • emın olun ulkemızde ucak yaygınlastıgında vergılerle ucak benzınının lıtresını 1o ytl yaparlar
  • sr-71 aynı zamanda black bird olarakta bilinir içindeki pilot ve bilimum diğer görevliler astronout kıyafeti giyerler körfez savasında aktif olarak kullanılmıstır nedeni ise hiç bir roketin bu ucağın arkasından atıldığı ve gudumlendiği durumda bile onu vuracak hıza erişememesidir aynı zamanda önden atılması gibi bir durum yoktur cunku aynı zamanda kucuk kardesi yarasa tabiriyle betimlediğimiz ucak gibi oda radara yakalanmama özelliğine sahiptir bu sayede önundende hiç bir roket atılamayacağı için ucak tamamen casus ucağı olmaktadır ve cok yuksek irtifalarda ucabilir...
  • Ben medyum olmalıyım bugünlerin geleceğini önceden görmüş olmalıyım
    Çanakkale deyil ama Bursaya 12 Üniteden oluşan bir rüzgar enejisi elektrik santrali yapıyorlar
    Türkiyede biodizel fabrikalrı açıldı
    Yakında honda civic hydrip türkiyede satışa çıkcak
    Chevrolet Voltu Yarattı
    Lotus ise elise platformu üzerine Tesla roodster yaparak Dünyanın en uzun menzilli Elektrikli arabasını yarattı
    istanbulda Güneş enerjisiyle çalışan otomobiller yarıştı

    Amerika Irakda umdunu bulamadı bu yüzden yeni enersi kaynaklarına yöneldi

    Who Killed the Electric Car belgeseli ile kamuoyu Gm ev 1 araçlarına ne olduğu bilgilendirildi

    Ayrıca Türkiye 10 milyara 4 kişilik elektrikli otomobiler üretip satacak
  • Öncelikle 2 sayfanın ve yazıların tamamını okudum.. Gerçekten yazılar çok güzel karşılaştırmalar eglenceli olmş.. Ayrıca yazdıklarının hepsi gerçekten başımıza geliyor, tebrik ederim

    quote:

    Orjinalden alıntı: NitroCharger

    Ben medyum olmalıyım bugünlerin geleceğini önceden görmüş olmalıyım
    Çanakkale deyil ama Bursaya 12 Üniteden oluşan bir rüzgar enejisi elektrik santrali yapıyorlar
    Türkiyede biodizel fabrikalrı açıldı
    Yakında honda civic hydrip türkiyede satışa çıkcak
    Chevrolet Voltu Yarattı
    Lotus ise elise platformu üzerine Tesla roodster yaparak Dünyanın en uzun menzilli Elektrikli arabasını yarattı
    istanbulda Güneş enerjisiyle çalışan otomobiller yarıştı

    Amerika Irakda umdunu bulamadı bu yüzden yeni enersi kaynaklarına yöneldi

    Who Killed the Electric Car belgeseli ile kamuoyu Gm ev 1 araçlarına ne olduğu bilgilendirildi

    Ayrıca Türkiye 10 milyara 4 kişilik elektrikli otomobiler üretip satacak









  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.