Şimdi Ara

Bankaya mı gittiniz? (değiştirdim topicimi bankaya gidenler oldu)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
143
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Ailenin tek ve son bebeğiydi. Onsekiz aylık olunca konuşmaya
    başlamış ve söylediği ilk kelime, hayatta en çok sevdiği kişinin ki olmuştu: ANNE

    Bebek, aynı bedenin bir parçası olduğunu idrak edemiyordu ama,
    onu canı kadar sevdiğini ve onsuz yapamayacağını çok iyi biliyordu. Hele
    hele yarabbi, sütünü içtikten sonra onun sıcacık kolları arasında uyumak
    ve uyandığında yine onu baş ucunda görmek, ne doyulmaz bir saadetti.

    Bebeğin bu mutluluğu fazla uzun sürmedi. Annesi, onun
    masraflarını bahane ederek babasının "şef" olduğu bir bankada çalışmaya
    başlamış ve "Erkeklere taş çıkartan yaman bir iş kadını" olmuştu. Artık
    yavrucak, sabahları gözünü açtığında kendisini öpücüklere boğan gül
    kokulu annesinin yerine, plastik kokulu bir çiklet çiğneyen ve "dadı"
    olduğunu söyleyen kara-kuru bir kadınla karşılaşıyordu. Bu durumda çocuğun
    yapabileceği tek şey, avazı çıktığı kadar bağırıp ağlamaktan ibaretti.
    Fakat gözüne dadıdan çok cadı gibi görünen o kadının kemikli
    parmaklarıyla attığı ustalıklı çimdikler, onu doğduğuna bin defa pişman
    ediyordu.

    Bebek bir ay zarfında diğer çocuklardan farklı olarak
    ağlamamayı öğrenmiş, annesine kavuşacağı saatlere kadar dadısıyla birlikte
    televizyon seyretmeye alışmıştı.

    Babası, nüfus artışını "memleketin geleceği için bir tehlike"
    saydığından, oldum olası bebeğe soğuk davranır ve ara sıra uzaktan laf
    atmanın dışında ona pek yüz vermezdi. Bu yüzden yavrucak, tek tesellisi
    olan annesinin dönüşünü dört gözle bekler ve kucağına atılmakta
    gecikmemek için dış kapının yanında oyalanırdı. Fakat artık buram
    buram sigara dumanı kokan annesi, gelir gelmez ev işlerine koyulur ve
    onu alelacele doyurduktan sonra, kendi odalarından çıkartıp yan
    odaya aldıkları yatağına bırakırdı. Bebek bu durumda yine ağlamamaya
    çalışır ve eskiden anneciğinden duyduğu o güzelim ninnileri mırıldanarak
    uykuya dalardı.

    Bebek iki yaşına bastığında, annesi ona kafes içerisinde
    zıplayıp duran bir muhabbet kuşu hediye etti. Artık yavrucak, asık
    suratlı dadısının yerine onunla konuşuyordu.

    "Anne bankaya gitti, anne bankaya gitti", diyerek şikayette
    bulunuyordu.

    Anne ve babası, bu isabetli hediyelerinden dolayı yavrularının
    YALNIZLIK çekmediğine inanıyor, bu yüzden yeni aldıkları arabanın
    taksitlerini kolaylaştırmak için, tatil günlerinde de mesai yapıyorlardı.

    Kuş, belki de ayrı bırakıldığı sevdiklerine kavuşabilmek gayretiyle
    günün birinde kafesin açık bırakılan kapısından uçup gitti. Son
    arkadaşını kaybeden bebeğin onu yakalamak için uzanan elleri havada
    kalmış, uzun zamandır dökülmeyen gözyaşları, inci taneleri gibi ardarda
    sıralanmıştı. Kuşun uçtuğu yöne doğru mahsun mahsun bakarken:

    KUŞ DA BANKAYA GİTTİ, diye mırıldandı, KUŞ DA BANKAYA GİTTİ...

    (alıntıdır)

    topicimi değiştirmeye karar verdim. Bazı insanlara duygu lazım çünkü



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DarkSpirit -- 26 Eylül 2005, 19:37:19 >



  • BİŞİ YAZAN OLMAMIŞ
    BİŞEY
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.