Şimdi Ara

Balyoz Davasında Kararlar açıklandı / Tartışma Konusu (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
75
Cevap
1
Favori
1.759
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: dinvebilim

    quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    Bu noktada acizane belki duygusal, belki mantıklı ama samimi bir ifadede bulunmak niyetindeyim. Daha önce bunları dile getirdim ve bilen bilir.

    Ben İmam-Hatip te orta okul kısmını okudum ve babam geleceğim için düz liseye aldırdı. Kız kardeşim imam-hatipte kaldı. İnanın o seneler bizim için hiç kolay geçmedi. Kardeşim başını açmadığı için zorladırlar. O anki tedirginlikle yaşamanın ne olduğunu şuanki Akp nin diktatoryasına karşı sizlerde dile getirmektesiniz. Elbette özgürlük noktasında endişeleri olanlar var. Bu notada ortaya çıkan ise haksızlığı görmezden gelen zihniyetin varlığı. Kalkıp bunları görmeyipde Darbeci zihniyete ağıtlarda bulunanları anlayamıyorum. O eski zamanlarda inanın babam iltica hakkını kullanmak için elinden geleni yaptı sadece kırgın olduğu için. Kendi topraklarında eziyet çektirenlerden dolayı. Alın bu 32 sene önceki meselede değil sadece yaklaşık 10-15 sene önceki bir mesele, sizce elinde fırsatı bulunduran bunun daha kötüsünü yapmazmıydı. Hala anlaşılmıyor sanırım. Akp nin meseleside değil bu dışarıdan sokulan bir fırsatla intikamdan sonraki başka bir düzene işaret. Artık milletin dini ve donuyla oynamak yerine kendimize dönmemizin zamanı ancak bu malesef hala anlaşılmamakta.

    Birçok arkadaş bana defalarca, buradan yok öyle birşey yalan söylüyorrsunuz ithamlarında bulundu. Ben ise yaşadıklarımı çok iyi biliyorum. Kimseye hesap verecek değilim 30 merdiven dayamış biri olarak genç arkadaşların yaptığı açıklamalarda yaşanmamışlıklarla sadece okuyarak ve tvlerden gözlemleyerek ifade edilemeye çalışılan şeylerdir. haksızlık olduğu ortadadır. Ama asıl mesele bugünki dava değildir...

    Binlerce yillik masallar yüzünden insanlarin birbirine düşmesi ne kadar üzücü fakat 600 sene sonra bu lanetten kurtulacagiz , insanlarin bunlarin masal olduğunu anlamasi ancak 2000 sene aliyor malisef...

    Senin masal diye tabir ettiğin durumların hepsi mukaddesata dokunur şeylerse bu demek oluyorki duruma bakış açımız çok çok farklı, Bu birbirini yemek değil ki bir üst mesajımdada olan durumuda ifade ettim. yanlışların olduğunu. Ancak görmezden gelinerek geçmiş tarihinde üzeri örtülmemeli.




  • quote:

    Maltepe Askeri Lisesi’nde, İngilizce öğrenmelerine yardım olacağı gerekçesiyle öğrencilerine Game of Thrones (Tahtların Oyunu) dizisini izlettiren 4 öğretmen subay, TSK’dan atıldı. “Cinsel istismar ve Türklüğe hakaret” iddiasıyla sürdürülen soruşturma sonunda 4 subayın ordudan atılma gerekçesi olarak ‘disiplinsizlik’ gösterildi.

    Şimdi şu sözde bazı arkadaşların yorumunu merakla bekliyorum.Hani namaz kıldığı için,irticacı hareketlerde bulunduğu için atılanlar var diyen arkadaşlar.Bakalım buna nasıl bir tepki verecekler.Bu arada dizide türklüğe hakaretle alakalı bişey yok.Bu bile ordunun bu sefer hangi siyasi kanada girdiğini gösterir.Ben buna kızmıyorum aslında.Benim tek merak ettiğim şey orduda dinciler atıldı diyenlerin bu olaya nasıl bir tepki vereceğidir..




  • Daha önce birkaç konuda yaptığım yorumu burada da tekrar etmek istiyorum;

    Artık güçlü bir orduya gerek görülmüyor. Yıllarca komünizme karşı tampon olarak kullanılan Türkiye ve Türkiye'nin en güçlü kanadı olan ordu, bu tehlike ortadan kalktığı için değiştiriliyor. Yani, güçlü ve her alanda söz sahibi olan, ülkeyi şekillendirme gücünü tek başına elinde bulunduran ordu yeni dünya düzeninde gereksiz olarak görüldü ve tasfiyesine başlandı. Orduyu besleyen, ihtilallere izin veren, kimin seçilmesi gerektiğine karar veren o büyük güç, ki bu gücün Amerika Birleşik Devletleri olduğu özellikle 12 Eylül darbesi sırasındaki yazışmalarla ortaya çıkmıştır, Ortadoğu'da kurmak istediği yeni düzende İsrail dışında hiçbir büyük silahlı güce yer vermeyecek ve bunun adımlarını Irak'ta başlatmış gibi görünse de, aslında önce Türkiye'de başlattı. Ordunun elini siyasetten çektirdi ve kendi sistematiği içerisinde yetişmiş, komünizmi dünyadaki en tehlikeli unsur olarak gören, daha doğrusu toplumun "topluluk" olarak hareket etmesini, birlikte karar alıp bu kararları uygulamasını çok büyük bir sorun olarak gören, göbekten kapitalist düzene bağlı ve yüzü Avrupa'dan çok daha batıda yer alan Amerika'ya dönük olan askerleri tasfiye etmiştir.

    Bugüne kadar yaşananlara bakılınca genelde varılan kanı, dincilerin (dindarlar değil) geçmişten intikam aldıkları sonucu ortaya çıkıyor gibi görünse de, bence bu düşünce yanlıştır. Çünkü ihtilallerde en çok zarar gören kesim Türkiye'de Atatürkçü ya da solcu olan kesimlerdir. Bu gerçek bugün görmezden gelinse de, maalesef gerçek budur.

    Ama asıl atlanılan nokta, şu anda şekillendirilen şey İslamiyet'tir. Kuralları değişen, kendi içerisinde yeni bir sınıf mücadelesi yaşayan, kendi burjuvazisini oluşturan ve para ile birlikte dünya düzeni ile tanışan, "Küçük Anadolu Esnafı" olmaktan çıkıp Avrupa ve Çin'de kokteyllere katılan bir İslam burjuvazisi yaratıldı ve bu sınıfın çocukları artık Amerika'yı ve düzenini "Öcü" olarak görmüyor. Aksine, yaşamak istedikleri zevkleri, kendi şekillendirdikleri bir yapı içerisinde yaşama yolunu tercih ediyorlar. Bu sınıf şu anda Türkiye'de medya, inşaat, sağlık, tekstil, gıda gibi alanlarda çok büyük sermaye sahibi olmuşlardır ve bu insanların en son isteği ülkeye şeriat gelmesidir. Çünkü dünya malının tadına varmış ama tanrılarını kızdırmaktan korkan bir sınıf var artık ve bu sınıf, alta doğru yayılan çok büyük bir parasal gücün kontrolüne sahiptirler. Ancak bu sınıf birşeyin daha farkındadır. Ne sermayeleri, ne yatırımları ve ne de ticari bağlantıları Koç ya da Sabancı gibi oturmuş düzeyde değildir.

    Bu noktada önemli olan ise, İslam reformunu gerçekleştirmek için kullanılan en büyük araç konumundaki Gülen Cemaati'dir. Gülen Cemaati Amerika tarafından yönlendirilen, gerek sermaye, gerek güvenlik ve gerek bilgi paylaşımı açısından tamamen Amerika'ya bağımlı, elindeki gücün kaynağının da Amerika olduğunun farkında olan bir örgütlenmedir.

    Gülen Cemaati birçok noktada bu "Yeni İslam Burjuva Sınıfı" oluşumunun temel direği konumundadır. İmam Hatip mezunu, tek kelime yabancı dil bilmeyen, hayatında Mekke dışında yabancı bir şehir görmemiş ve yastık altında altın bulunduran birçok taşralı esnaf artık Çin'le ticaret yapmakta, Orta Asya ya da Afrika ülkelerine mal satmaktadır. Bu insanlar, özellikle mal sattıkları ülkede kime mal satacaklarını, ne kadar satacaklarını, o malların o ülkelere nasıl sorunsuz bir şekilde gönderileceğini düşünmek zorunda değildir, çünkü bunu kendileri yerine Cemaat yapmaktadır. Bunun karşılığı ise, bu insanların eski kafa yapılarından vazgeçip, yeni dünya düzeninde kendilerine en büyük faydayı sağlayan tarafta, kararlı bir şekilde durmalarıdır.

    Tabanda yer alan ve işçi ya da işsiz konumundaki dindar insanlar ise, bu üst sınıf tarafından maddi olarak desteklendikleri için ve onları birer "Hayırlı müslüman" olarak gördükleri için, onlar da bu duruma ayak uydurmaktadırlar. Çünkü üst sınıfta yer alan dindar! sermaye sahipleri, elde ettikleri gelirin bir kısmını alt tabaka ile paylaşmakta, bu yaptıklarının da İslami bir amaç doğrultusunda olduğunu söylemektedirler. Alt sınıfta yer alan insanlar için artık okumak, iş bulmak ya da kısa şehir turlarına çıkmak eskisine göre daha kolay olmuş, eskisine göre yarınlarını düşünmek daha az vakitlerini almaya başlamıştır.

    Bu ticari ağ ile ortaya çıkan, birbirine bağımlı, varlığını bir üst sınıfın varlığına borçlu, eskiye göre daha fazla imkana kavuşmuş ve para olduğu sürece örgütüne bağlı ve biat etmek zorunda ya da isteğinde olan bir topluluktur. Yapılan her hata, işlenen her suç bir şekilde bu biat kültürü yüzünden yok sayılmakta, hiçbir eleştirel yaklaşıma izin verilmemesi gerektiği düşünülmekte olan bir topluluk durumuna gelen ve kendi bilincine sahip bu örgütlenme, en tepede her ne kadar Gülen'e bağlı gibi görünse de, daha yukarıyı düşünmemekte ya da düşünmek istememektedir.

    Peki, daha yukarısı var mı?

    Tabii ki var. Ne Fethullah Gülen ne de onun adına yazı yazanlar ve ne de onun adına sermaye oluşturanlar hiçbir zaman Şeriat ile yönetilen bir Türkiye ya da Dünya düzeninden bahsetmemektedirler, çünkü amaçları bu değildir. Yola çıktıkları nokta ve şu anda vardıkları konum itibariyle, tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olan bu örgütlenmenin en büyük amacı ellerindeki gücü kaybetmemek ve mümkün olduğunca artırmaktır. Ancak, bunu da tek başlarına yapmadıklarını, her an ellerinden alınabileceğini de bilmekte, kendi üstlerini kızdırmak bir yana, onları memnun edecek davranışlar sergilemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

    Libya, Mısır ya da Irak'ta meydana gelen ve din kardeşlerinin ölümleri ile sonuçlanan olaylardaki nötr kalışları, İsrail tarafından öldürülen sivil Türkleri suçlamaları, arada bir Türkiye'nin başbakanının ayarı kaçan açıklamalarının düzeltmeleri ve uyarmaları hep bu yüzdendir. Çünkü yeni dünya düzeninde Türkiye İslam dünyasında önemli bir yere getirilecektir, ama önce kendi içerisindeki müslümanlara çeki düzen verilmesi gerekmektedir. Bu görev de Gülen Cemaati aracılığı ile ve para kullanılarak yapılmaktadır.

    Aslında yazacaklarım daha fazla, ama özet olması açısından yukarıdaki yazımın devamı şu şekildedir;

    Amerika İslam'da reform yapmakta kararlı ve bunu da başarmaya başladı. Bunun için, Türkiye gibi halkının İslam bilgisi az olan ya da kültürel yapısı tam olarak İslamiyet temelli olmayan ülkelere Müslüman görünümlü ve elinde para tutan bir örgütlenme ile girdi. Ve sanırım bunu sonuçlandırması da çok uzun bir zaman almayacak. Yani şu andaki durumda en büyük değişimi ordu ya da Atatürkçüler değil, henüz hiçbir reforma uğramamış olan İslamiyet yaşayacaktır.

    Saygılar...




  • Çetin Doğan'ın kızı da oğlu da
    abd de yahudilerle evlidirler
    Kendisi de hatırlanacağı üzere
    abd ye gitmek üzereyken yakalanmıştı
    Bu ülkeye
    sabetaycıların verdiği zararı
    yaz yaz bitiremeyiz
    -------------
    Balyoz'un sonucu benim için;
    Siyonistler sabetaycı hamuru yoğuruyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Daha önce birkaç konuda yaptığım yorumu burada da tekrar etmek istiyorum;

    Artık güçlü bir orduya gerek görülmüyor. Yıllarca komünizme karşı tampon olarak kullanılan Türkiye ve Türkiye'nin en güçlü kanadı olan ordu, bu tehlike ortadan kalktığı için değiştiriliyor. Yani, güçlü ve her alanda söz sahibi olan, ülkeyi şekillendirme gücünü tek başına elinde bulunduran ordu yeni dünya düzeninde gereksiz olarak görüldü ve tasfiyesine başlandı. Orduyu besleyen, ihtilallere izin veren, kimin seçilmesi gerektiğine karar veren o büyük güç, ki bu gücün Amerika Birleşik Devletleri olduğu özellikle 12 Eylül darbesi sırasındaki yazışmalarla ortaya çıkmıştır, Ortadoğu'da kurmak istediği yeni düzende İsrail dışında hiçbir büyük silahlı güce yer vermeyecek ve bunun adımlarını Irak'ta başlatmış gibi görünse de, aslında önce Türkiye'de başlattı. Ordunun elini siyasetten çektirdi ve kendi sistematiği içerisinde yetişmiş, komünizmi dünyadaki en tehlikeli unsur olarak gören, daha doğrusu toplumun "topluluk" olarak hareket etmesini, birlikte karar alıp bu kararları uygulamasını çok büyük bir sorun olarak gören, göbekten kapitalist düzene bağlı ve yüzü Avrupa'dan çok daha batıda yer alan Amerika'ya dönük olan askerleri tasfiye etmiştir.

    Bugüne kadar yaşananlara bakılınca genelde varılan kanı, dincilerin (dindarlar değil) geçmişten intikam aldıkları sonucu ortaya çıkıyor gibi görünse de, bence bu düşünce yanlıştır. Çünkü ihtilallerde en çok zarar gören kesim Türkiye'de Atatürkçü ya da solcu olan kesimlerdir. Bu gerçek bugün görmezden gelinse de, maalesef gerçek budur.

    Ama asıl atlanılan nokta, şu anda şekillendirilen şey İslamiyet'tir. Kuralları değişen, kendi içerisinde yeni bir sınıf mücadelesi yaşayan, kendi burjuvazisini oluşturan ve para ile birlikte dünya düzeni ile tanışan, "Küçük Anadolu Esnafı" olmaktan çıkıp Avrupa ve Çin'de kokteyllere katılan bir İslam burjuvazisi yaratıldı ve bu sınıfın çocukları artık Amerika'yı ve düzenini "Öcü" olarak görmüyor. Aksine, yaşamak istedikleri zevkleri, kendi şekillendirdikleri bir yapı içerisinde yaşama yolunu tercih ediyorlar. Bu sınıf şu anda Türkiye'de medya, inşaat, sağlık, tekstil, gıda gibi alanlarda çok büyük sermaye sahibi olmuşlardır ve bu insanların en son isteği ülkeye şeriat gelmesidir. Çünkü dünya malının tadına varmış ama tanrılarını kızdırmaktan korkan bir sınıf var artık ve bu sınıf, alta doğru yayılan çok büyük bir parasal gücün kontrolüne sahiptirler. Ancak bu sınıf birşeyin daha farkındadır. Ne sermayeleri, ne yatırımları ve ne de ticari bağlantıları Koç ya da Sabancı gibi oturmuş düzeyde değildir.

    Bu noktada önemli olan ise, İslam reformunu gerçekleştirmek için kullanılan en büyük araç konumundaki Gülen Cemaati'dir. Gülen Cemaati Amerika tarafından yönlendirilen, gerek sermaye, gerek güvenlik ve gerek bilgi paylaşımı açısından tamamen Amerika'ya bağımlı, elindeki gücün kaynağının da Amerika olduğunun farkında olan bir örgütlenmedir.

    Gülen Cemaati birçok noktada bu "Yeni İslam Burjuva Sınıfı" oluşumunun temel direği konumundadır. İmam Hatip mezunu, tek kelime yabancı dil bilmeyen, hayatında Mekke dışında yabancı bir şehir görmemiş ve yastık altında altın bulunduran birçok taşralı esnaf artık Çin'le ticaret yapmakta, Orta Asya ya da Afrika ülkelerine mal satmaktadır. Bu insanlar, özellikle mal sattıkları ülkede kime mal satacaklarını, ne kadar satacaklarını, o malların o ülkelere nasıl sorunsuz bir şekilde gönderileceğini düşünmek zorunda değildir, çünkü bunu kendileri yerine Cemaat yapmaktadır. Bunun karşılığı ise, bu insanların eski kafa yapılarından vazgeçip, yeni dünya düzeninde kendilerine en büyük faydayı sağlayan tarafta, kararlı bir şekilde durmalarıdır.

    Tabanda yer alan ve işçi ya da işsiz konumundaki dindar insanlar ise, bu üst sınıf tarafından maddi olarak desteklendikleri için ve onları birer "Hayırlı müslüman" olarak gördükleri için, onlar da bu duruma ayak uydurmaktadırlar. Çünkü üst sınıfta yer alan dindar! sermaye sahipleri, elde ettikleri gelirin bir kısmını alt tabaka ile paylaşmakta, bu yaptıklarının da İslami bir amaç doğrultusunda olduğunu söylemektedirler. Alt sınıfta yer alan insanlar için artık okumak, iş bulmak ya da kısa şehir turlarına çıkmak eskisine göre daha kolay olmuş, eskisine göre yarınlarını düşünmek daha az vakitlerini almaya başlamıştır.

    Bu ticari ağ ile ortaya çıkan, birbirine bağımlı, varlığını bir üst sınıfın varlığına borçlu, eskiye göre daha fazla imkana kavuşmuş ve para olduğu sürece örgütüne bağlı ve biat etmek zorunda ya da isteğinde olan bir topluluktur. Yapılan her hata, işlenen her suç bir şekilde bu biat kültürü yüzünden yok sayılmakta, hiçbir eleştirel yaklaşıma izin verilmemesi gerektiği düşünülmekte olan bir topluluk durumuna gelen ve kendi bilincine sahip bu örgütlenme, en tepede her ne kadar Gülen'e bağlı gibi görünse de, daha yukarıyı düşünmemekte ya da düşünmek istememektedir.

    Peki, daha yukarısı var mı?

    Tabii ki var. Ne Fethullah Gülen ne de onun adına yazı yazanlar ve ne de onun adına sermaye oluşturanlar hiçbir zaman Şeriat ile yönetilen bir Türkiye ya da Dünya düzeninden bahsetmemektedirler, çünkü amaçları bu değildir. Yola çıktıkları nokta ve şu anda vardıkları konum itibariyle, tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olan bu örgütlenmenin en büyük amacı ellerindeki gücü kaybetmemek ve mümkün olduğunca artırmaktır. Ancak, bunu da tek başlarına yapmadıklarını, her an ellerinden alınabileceğini de bilmekte, kendi üstlerini kızdırmak bir yana, onları memnun edecek davranışlar sergilemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

    Libya, Mısır ya da Irak'ta meydana gelen ve din kardeşlerinin ölümleri ile sonuçlanan olaylardaki nötr kalışları, İsrail tarafından öldürülen sivil Türkleri suçlamaları, arada bir Türkiye'nin başbakanının ayarı kaçan açıklamalarının düzeltmeleri ve uyarmaları hep bu yüzdendir. Çünkü yeni dünya düzeninde Türkiye İslam dünyasında önemli bir yere getirilecektir, ama önce kendi içerisindeki müslümanlara çeki düzen verilmesi gerekmektedir. Bu görev de Gülen Cemaati aracılığı ile ve para kullanılarak yapılmaktadır.

    Aslında yazacaklarım daha fazla, ama özet olması açısından yukarıdaki yazımın devamı şu şekildedir;

    Amerika İslam'da reform yapmakta kararlı ve bunu da başarmaya başladı. Bunun için, Türkiye gibi halkının İslam bilgisi az olan ya da kültürel yapısı tam olarak İslamiyet temelli olmayan ülkelere Müslüman görünümlü ve elinde para tutan bir örgütlenme ile girdi. Ve sanırım bunu sonuçlandırması da çok uzun bir zaman almayacak. Yani şu andaki durumda en büyük değişimi ordu ya da Atatürkçüler değil, henüz hiçbir reforma uğramamış olan İslamiyet yaşayacaktır.

    Saygılar...

    Dindar insanlarin sadece sirket sahibi olup ticaret yapmiyorlar, ayni sekilde ust duzey universitelerde kaliteli egitim aliyorlar. Yabanci dil ogreniyor, yurt disina cikiyorlar. Tipki diger insanlar gibi mevki ve statu sahibi oluyorlar. Kaliteli mahallelerde oturuyor ve kaliteli mekanlarda yiyip iciyorlar. Universitelerde makale, gazetelerde kose yazilari yaziyorlar, televizyon kanallarinda yorum yapiyorlar. Kisacasi daha once pek gorulmedikleri, taninmadiklari ortamlarda gorulmeye baslandilar.

    Bu gelismenin ve cagdaslasmanin sonucu olarak tum toplumlar gibi bizim toplumumuzun da homojenlesmesidir. Bu bir anda olmamistir. Zaten bir anda olmasi da beklenemez. Dindar insanlar uzerindeki kisitlanmalar bir anda kalktigi icin bu insanlarin var oldugunu goren burjuva sinifi bir saskinlik yasadi. Hepsi bu.

    Bu insanlar uzayli degiller, ayni egitim ve gelir duzeyinde olan herhangi bir insanin hayattan beklentisi ne ise bu insanlar da hayattan ayni seyleri bekliyorlar. Evet seriat pesinde kosmuyorlar cunku kendi dislarindaki toplum ile bir araya gelip onlarin isteklerini, ihtiyaclarini, korkularini anlamaya basladilar. Kisacasi kabuklarindan cikma sansi buldular.

    Simdi tum bunlari F.Gulen cemaatine baglamak yanlis olur. Evet cemaat orgutsel yapisindan dolayi gucludur fakat Turkiye'deki dindar insanlarin cogunlugunu hicbir zaman temsil etmemistir. Benim tanidigim kadariyla da kendinden olmayana gunahlarini vermezler. Bahsettigim degisimin asil kaynagi olan AKP nin kurulusu ve gelisimi bir cemaat hareketi olmaktan cok ama cok uzaktir. Cemaat ile AKP arasindaki iliski organik bir iliski degil donemsel bir cikar iliskisidir. Zaman gelecek ve bu iliskiler de bozulacak veya degisime ugrayacaktir.

    Yillardir bir Islami burjuva sinifi olustugu dogrudur. Ama bunun Amerika destekli veya planli bir bicimde yapildigi gorusu son derece yanlistir. Bu sosyolojik acidan Turk toplumu icin son derece dogal bir durumdur. Yanlis bir sey de degil, tam tersi pozitif bir gelismedir.

    Ve en onemlisi: Bunlarin hicbirisi kendi insanina, kendi demokrasisine darbe yapma girisiminde bulunan bir orduyu hakli hale getirmez. Ordularin gucleri "siyasete ne kadar mudahale ettikleri" ile olculmez. Olculseydi de bu "kontrolsuz guc" olurdu.

    Evet Turk ordusu yillardir kadrolasma neticesinde toplumun bircok kesimine dusman ve kendini tum guclerin uzerinde goren bir ideolojinin esiri olmustur. Ordu bu carpik ideolojden temizlenecekse bunun ABD destegi ile olup olmadigi beni ilgilendirmez. Simdi bu durumun hakli olan intikami alinmaktadir. Hukuksal acidan tartismali bir bicimde alinmaktadir ki bunu ben de sonuna kadar elestiririm. Eminim ki yargitay ve anayasa mahkemesi sureci sonucuda gercek adalet her ne ise yerini bulacaktir.




  • (Sadece bu konu için söylemiyorum, genel olarak konuşacağım :)

    Bence bu ülkede, gerek muhalefet gerekse iktidar görevlerine riayet etmemektedirler.
    "Doğrusu budur, Ben yaptım oldu" , diyen bir iktidar ile, "Onlar yaptıysa kesin hatalıdır" diyen bir muhalefetin bu ülkeye gram faydası dokunmaz. Bence asıl sorunumuz bu.

    Ekleme :Bizlerin ise yapması gereken olayları mantık ve mevzuat süzgecinden geçirip objektiflikle konulara yaklaşmaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vural_kral -- 24 Eylül 2012; 10:01:06 >
  • @webbie nin yazdıklarına tam olarak katılmasam da kısmen doğru olduğunu düşündüğüm noktalar var. ancak @neverlate in yazdıklarına neredeyse hiç katılmıyorum.

    Aslında temelde Müslümanlık ile alakalarının pek olduğunu söyleyemeyeceğim AKP iktidarının bu kadar destek bulması Türkiye Cumhuriyetinin dindar bir toplum olmasından kaynaklandığı değil bilakis toplumun "çıkar" peşinde koşan bir zihniyet taşımasından kaynaklandığı içindir.

    Vatandaş ağır ekonomik koşullar altında bunalırken hem dünya hem de Türkiye'deki ekonomik koşulların kötü olmasından ziyade, ekonomi anlamında hemen hiç bir şey yapmayan buna karşılık sürekli bir iç çekişme içerisinde olan, sıkıntıların kaynağı olarak gösterilen 1980 ihtilalinin oluşmasına neden olduğu söylenen siyasetçilerin tekrar Türkiye yönetiminde söz sahibi olması ve halkın artık yeni yüzler görmek istemesi AKP için bir fırsat oluşturdu.

    Hatırlarsanız 2000 li yılların öncesinde ekonomik anlamda özellikle işçi sınıfı için parlak geçen tek dönemin Erbakan dönemi olduğunu hatırlayabiliriz. İşçi yine yanlış hatırlamıyorsam bu dönemde % 300 lere varan maaş artışından sonra birde dış ve iç borcun azalması vatandaş üzerinde bir şaşkınlık oluşturmuştu.

    Tabi bu tabloyu irtica bahaneleriyle beğenmeyen TSK duruma el atmış ve Post-Modern darbe yapmıştı.

    Erbakan bir dava adamıydı yani amacı gerçekten dindar bir toplum oluşturmak belki ileride Türkiye Cumhuriyetinin adını bile Türkiye İslam Cumhuriyeti gibi değiştirmek te emellerinden birisiydi. Ancak AKP nin iktidar hırsları yüzünden halk görünürde dindar olması ama sonrasında ne yaptıklarının önemi olmayan bir toplum oluştu.

    Yani İslam sadece Namaz ve Oruçtan ibaret bir din değildir. İslam toptan bir dindir. ATV de yayınlanan Ramazan sahur ve iftar programlarına baktığınızda Nihat Hatipoğlu'nun programında açıkça Türkiye'nin gerçek yüzü ortaya çıkmaktadır.

    Toplum geneli; Nihat Bey için neredeyse delice seven, birkaç kelime ile Allah ve Peygamberi hamd eden sonrasında daha fazla Nihat Bey'e övgüler yağdıran ancak İslami sorular sorar ve dini vecibeleri olan orucu yerine getirirken İslamın gerekliliklerinden olan haremlik ve selamlık kriterine uymayan, kadınların sadece başları açık değil neredeyse yarı çıplak halde olduğu, namus iffet gibi kavramların dejenere edildiği, duygu sömürüsü yapıldığı, dinler arası diyalog, şehitlik ve buna benzer konulara girilmeyen "al gülüm ver gülüm" havası içerisinde geçen programlara şahit olduk.

    Nerede kaldı samimiyet, nerede kaldı kitabın geriye kalan emir ve yasakları ?

    Şimdi Müslüman olduğunu ifade eden bir iktidar, faiz başta olmak üzere İslam ilkelerine uymayan diğer konularda herhangi bir değişiklik yapmaktan sa sadece spekülatif olan Baş Örtüsü, Namaz kılma özgürlüğü gibi konularda yasa ile değil, uygulamaları ve denetlemeleri esneterek kolaylık sağlaması ve bu açıdan bakıldığında Müslüman profil de gözükmesi, paraya tapan bir çok kimseyi de aynı görüntü içerisine soktu.

    Yani Müslümanların köşe yazısı yazdığı falan yok. Buyurun size en büyük kanıtı Mümtazer Türköne dir. Zaman Gazetesinin tescilli AKP partizanı sonunda kendini Milletvekili seçtirerek amacına ulaşmıştır. Müslüman adam kendi çıkarlarından çok Allah'ın kitabını savunmak için eylemlerde bulunur. Seçim öncesi Müslüman Türköne, dini ve AKP savunmuş ancak halen insanların yarası haline gelmiş faiz, fuhuş ve buna benzer konularda AKP yönetimini eleştirmemiştir.

    Yani toplumun gerçek yüzünü görmek gerekir.


    Toplum ekonomik anlamda TSK yandaşlarından veya Sol görüşten umduğunu bulamadığı için sağ görüşten medet umuyor olmuştur. Ve bu yüzden destek olmamıştır.


    Hatırlarsınız THY olayında ne kadar tepki almıştı iktidar ve THY yönetimi. Ancak aynı halk çıkartılan işçilerin yerine yapılan işe alım mülakatına 30 binden fazla baş vuru yaparak aslında yapılan tepkiyi en güzel şekilde ifade etmektedir.

    Hiç kimse ben ne yapıyorsam devlet, millet için yaptım nağraları atmasın zaten yapanların ya sesi çıkmaz, ya Timurtaş Uçar gibi sefalet içerisinde ölür gider. Vaaz verdiği zaman peşinden koşan halk DGM de yargılandığı zaman bilmem kaç kez hacca gitmiş Müslüman kardeşi tarafından kirada oturduğu evinden aman hocam kirada istemem aman sadece evimden çıkta başka da bir şey istemem şeklinde tavırlara karşı karşıya kalırsınız.

    Hakkı değil cebi savunursanız, Harun Yahya gibi, TV Programlarına çıkıp "beni seviyormusunuz" yalanlarıyla veya nereden geldiği belli olmayan paralarla "gemiciklerinizi" yürütürsünüz.

    Konudaki ilk mesajımda belirttim. bu bir çıkar ve iktidar kavgasıdır. Gün gelir biri çıkar gün gelir diğeri. Hiç birisinin adaletli davrandığını söyleyemem. Menderes dahil. Hatta İnönü dahil. Hatta Atatürk dahil. Çünkü 250 bin kişi bu ülkede Çanakkale de şehit oldularsa, bu memlekette din, iman, namus kavramları ayakta kalsın diye diye canlarını verdiler. Hiç kimse bir gecelik zevkleri uğruna çiftlikler çubukları birilerine hediye etsin diye değil.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Daha önce birkaç konuda yaptığım yorumu burada da tekrar etmek istiyorum;

    Artık güçlü bir orduya gerek görülmüyor. Yıllarca komünizme karşı tampon olarak kullanılan Türkiye ve Türkiye'nin en güçlü kanadı olan ordu, bu tehlike ortadan kalktığı için değiştiriliyor. Yani, güçlü ve her alanda söz sahibi olan, ülkeyi şekillendirme gücünü tek başına elinde bulunduran ordu yeni dünya düzeninde gereksiz olarak görüldü ve tasfiyesine başlandı. Orduyu besleyen, ihtilallere izin veren, kimin seçilmesi gerektiğine karar veren o büyük güç, ki bu gücün Amerika Birleşik Devletleri olduğu özellikle 12 Eylül darbesi sırasındaki yazışmalarla ortaya çıkmıştır, Ortadoğu'da kurmak istediği yeni düzende İsrail dışında hiçbir büyük silahlı güce yer vermeyecek ve bunun adımlarını Irak'ta başlatmış gibi görünse de, aslında önce Türkiye'de başlattı. Ordunun elini siyasetten çektirdi ve kendi sistematiği içerisinde yetişmiş, komünizmi dünyadaki en tehlikeli unsur olarak gören, daha doğrusu toplumun "topluluk" olarak hareket etmesini, birlikte karar alıp bu kararları uygulamasını çok büyük bir sorun olarak gören, göbekten kapitalist düzene bağlı ve yüzü Avrupa'dan çok daha batıda yer alan Amerika'ya dönük olan askerleri tasfiye etmiştir.

    Bugüne kadar yaşananlara bakılınca genelde varılan kanı, dincilerin (dindarlar değil) geçmişten intikam aldıkları sonucu ortaya çıkıyor gibi görünse de, bence bu düşünce yanlıştır. Çünkü ihtilallerde en çok zarar gören kesim Türkiye'de Atatürkçü ya da solcu olan kesimlerdir. Bu gerçek bugün görmezden gelinse de, maalesef gerçek budur.

    Ama asıl atlanılan nokta, şu anda şekillendirilen şey İslamiyet'tir. Kuralları değişen, kendi içerisinde yeni bir sınıf mücadelesi yaşayan, kendi burjuvazisini oluşturan ve para ile birlikte dünya düzeni ile tanışan, "Küçük Anadolu Esnafı" olmaktan çıkıp Avrupa ve Çin'de kokteyllere katılan bir İslam burjuvazisi yaratıldı ve bu sınıfın çocukları artık Amerika'yı ve düzenini "Öcü" olarak görmüyor. Aksine, yaşamak istedikleri zevkleri, kendi şekillendirdikleri bir yapı içerisinde yaşama yolunu tercih ediyorlar. Bu sınıf şu anda Türkiye'de medya, inşaat, sağlık, tekstil, gıda gibi alanlarda çok büyük sermaye sahibi olmuşlardır ve bu insanların en son isteği ülkeye şeriat gelmesidir. Çünkü dünya malının tadına varmış ama tanrılarını kızdırmaktan korkan bir sınıf var artık ve bu sınıf, alta doğru yayılan çok büyük bir parasal gücün kontrolüne sahiptirler. Ancak bu sınıf birşeyin daha farkındadır. Ne sermayeleri, ne yatırımları ve ne de ticari bağlantıları Koç ya da Sabancı gibi oturmuş düzeyde değildir.

    Bu noktada önemli olan ise, İslam reformunu gerçekleştirmek için kullanılan en büyük araç konumundaki Gülen Cemaati'dir. Gülen Cemaati Amerika tarafından yönlendirilen, gerek sermaye, gerek güvenlik ve gerek bilgi paylaşımı açısından tamamen Amerika'ya bağımlı, elindeki gücün kaynağının da Amerika olduğunun farkında olan bir örgütlenmedir.

    Gülen Cemaati birçok noktada bu "Yeni İslam Burjuva Sınıfı" oluşumunun temel direği konumundadır. İmam Hatip mezunu, tek kelime yabancı dil bilmeyen, hayatında Mekke dışında yabancı bir şehir görmemiş ve yastık altında altın bulunduran birçok taşralı esnaf artık Çin'le ticaret yapmakta, Orta Asya ya da Afrika ülkelerine mal satmaktadır. Bu insanlar, özellikle mal sattıkları ülkede kime mal satacaklarını, ne kadar satacaklarını, o malların o ülkelere nasıl sorunsuz bir şekilde gönderileceğini düşünmek zorunda değildir, çünkü bunu kendileri yerine Cemaat yapmaktadır. Bunun karşılığı ise, bu insanların eski kafa yapılarından vazgeçip, yeni dünya düzeninde kendilerine en büyük faydayı sağlayan tarafta, kararlı bir şekilde durmalarıdır.

    Tabanda yer alan ve işçi ya da işsiz konumundaki dindar insanlar ise, bu üst sınıf tarafından maddi olarak desteklendikleri için ve onları birer "Hayırlı müslüman" olarak gördükleri için, onlar da bu duruma ayak uydurmaktadırlar. Çünkü üst sınıfta yer alan dindar! sermaye sahipleri, elde ettikleri gelirin bir kısmını alt tabaka ile paylaşmakta, bu yaptıklarının da İslami bir amaç doğrultusunda olduğunu söylemektedirler. Alt sınıfta yer alan insanlar için artık okumak, iş bulmak ya da kısa şehir turlarına çıkmak eskisine göre daha kolay olmuş, eskisine göre yarınlarını düşünmek daha az vakitlerini almaya başlamıştır.

    Bu ticari ağ ile ortaya çıkan, birbirine bağımlı, varlığını bir üst sınıfın varlığına borçlu, eskiye göre daha fazla imkana kavuşmuş ve para olduğu sürece örgütüne bağlı ve biat etmek zorunda ya da isteğinde olan bir topluluktur. Yapılan her hata, işlenen her suç bir şekilde bu biat kültürü yüzünden yok sayılmakta, hiçbir eleştirel yaklaşıma izin verilmemesi gerektiği düşünülmekte olan bir topluluk durumuna gelen ve kendi bilincine sahip bu örgütlenme, en tepede her ne kadar Gülen'e bağlı gibi görünse de, daha yukarıyı düşünmemekte ya da düşünmek istememektedir.

    Peki, daha yukarısı var mı?

    Tabii ki var. Ne Fethullah Gülen ne de onun adına yazı yazanlar ve ne de onun adına sermaye oluşturanlar hiçbir zaman Şeriat ile yönetilen bir Türkiye ya da Dünya düzeninden bahsetmemektedirler, çünkü amaçları bu değildir. Yola çıktıkları nokta ve şu anda vardıkları konum itibariyle, tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olan bu örgütlenmenin en büyük amacı ellerindeki gücü kaybetmemek ve mümkün olduğunca artırmaktır. Ancak, bunu da tek başlarına yapmadıklarını, her an ellerinden alınabileceğini de bilmekte, kendi üstlerini kızdırmak bir yana, onları memnun edecek davranışlar sergilemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

    Libya, Mısır ya da Irak'ta meydana gelen ve din kardeşlerinin ölümleri ile sonuçlanan olaylardaki nötr kalışları, İsrail tarafından öldürülen sivil Türkleri suçlamaları, arada bir Türkiye'nin başbakanının ayarı kaçan açıklamalarının düzeltmeleri ve uyarmaları hep bu yüzdendir. Çünkü yeni dünya düzeninde Türkiye İslam dünyasında önemli bir yere getirilecektir, ama önce kendi içerisindeki müslümanlara çeki düzen verilmesi gerekmektedir. Bu görev de Gülen Cemaati aracılığı ile ve para kullanılarak yapılmaktadır.

    Aslında yazacaklarım daha fazla, ama özet olması açısından yukarıdaki yazımın devamı şu şekildedir;

    Amerika İslam'da reform yapmakta kararlı ve bunu da başarmaya başladı. Bunun için, Türkiye gibi halkının İslam bilgisi az olan ya da kültürel yapısı tam olarak İslamiyet temelli olmayan ülkelere Müslüman görünümlü ve elinde para tutan bir örgütlenme ile girdi. Ve sanırım bunu sonuçlandırması da çok uzun bir zaman almayacak. Yani şu andaki durumda en büyük değişimi ordu ya da Atatürkçüler değil, henüz hiçbir reforma uğramamış olan İslamiyet yaşayacaktır.

    Saygılar...

    Yorumlarına genel anlamda katılmakla birlikte ben ordu içinde Amerikancı değil tam tersi Avrasyacı kanadın tasviye edildiğine inanıyorum.Amaçlarına ancak bu gurup engel olabilirdi. Bence bölgede bize yeni bir rol biçiliyor bu rol yeni Osmanlı olmaktır. Buna engel çıkarabilecek içerde ordunun belli unsurları dışarıda ise Arap baharı dediğimiz süreçte Kaddafi , Mübarek gibi diktatörler devriliyor. Yeni Osmanlı devlet yapısına uygun olarak Türklük kimliği zayıflatılıp alt kimlikler öne çıkarılıyor. Ulus değil ümmet bilinci insanlara yavaş yavaş aşılanıyor. Geçenlerde dış işleri bakanı ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi demişti. Şu anda bu projeye sadece Esad direniyor Esad bir şekilde halledilirse bu proje devreye girecek, bu yüzden Rusya ve İran tüm gücüyle Esad'ı desteklemektedir. Senin de dediğin İsrail ile barışık İslam anlayışı tüm Arap ülkelerine bu yolla yayılacak ve İsrail 'in bölgede güvenliği sağlanacak. Anti Amerikan İran'ın bölgedeki etkinliği kırılacak ve Arap petrollerinden Rusya ve Çin uzak tutulacak.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nocen
    Çetin Doğan'ın kızı da oğlu da
    abd de yahudilerle evlidirler
    Kendisi de hatırlanacağı üzere
    abd ye gitmek üzereyken yakalanmıştı
    Bu ülkeye
    sabetaycıların verdiği zararı
    yaz yaz bitiremeyiz
    -------------
    Balyoz'un sonucu benim için;
    Siyonistler sabetaycı hamuru yoğuruyor

    20 Kasım 92 yılında gazetesinde ADL adlı Dünyayı yöneten terörist Yahudi Örgütüne her pisliğin altında bunlar var diyen Nurcular değilmiydi.

    Peki 19 Eylül 97 günü Hoca Efendi! Amerikada bu birliğin lideriyle ne görüştü de birden elinden Müslüman kanı damlayan bu örgütün verdiği para ile Dinler Arası Diyalog denilen Müslümanlığı idam fermanı olan kitabı basmaya karar verdi.

    Azıcık yüreğiniz yetiyorsa bunun cevabını versenize.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006

    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen
    Çetin Doğan'ın kızı da oğlu da
    abd de yahudilerle evlidirler
    Kendisi de hatırlanacağı üzere
    abd ye gitmek üzereyken yakalanmıştı
    Bu ülkeye
    sabetaycıların verdiği zararı
    yaz yaz bitiremeyiz
    -------------
    Balyoz'un sonucu benim için;
    Siyonistler sabetaycı hamuru yoğuruyor

    20 Kasım 92 yılında gazetesinde ADL adlı Dünyayı yöneten terörist Yahudi Örgütüne her pisliğin altında bunlar var diyen Nurcular değilmiydi.

    Peki 19 Eylül 97 günü Hoca Efendi! Amerikada bu birliğin lideriyle ne görüştü de birden elinden Müslüman kanı damlayan bu örgütün verdiği para ile Dinler Arası Diyalog denilen Müslümanlığı idam fermanı olan kitabı basmaya karar verdi.

    Azıcık yüreğiniz yetiyorsa bunun cevabını versenize.


    Ya anlamamışsın
    Ya da saçmalamayı seçmişsin
    Fetullah da akp de siyonistlerin hizmetkarıdır
    Gerek kendilerine gerek abdlilere engel çıkarabilecek
    Kim varsa ya içeri tıkılır yada eli kolu bağlanır sus pus edilir
    Bizim sabetaycılarımız da güçlerini
    Dışarıdaki siyonistlerden alırlar
    Ama bazan hesapları karışır
    Dün gücünü siyonistlerden alarak cami bombalama eylemleri planlayanlar
    Oğlunun mezuniyet törenine başı kapalı anneyi almayanlar
    Bugün güç dengesinin zayıf halkası durumunda merhamet dileniyor
    Gücünü milletten,haktan almak yerine
    Sırtını dış güçlere dayayanların sonu hep budur
    Bu hükümetin ki de farklı olmayacak




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006

    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen
    Çetin Doğan'ın kızı da oğlu da
    abd de yahudilerle evlidirler
    Kendisi de hatırlanacağı üzere
    abd ye gitmek üzereyken yakalanmıştı
    Bu ülkeye
    sabetaycıların verdiği zararı
    yaz yaz bitiremeyiz
    -------------
    Balyoz'un sonucu benim için;
    Siyonistler sabetaycı hamuru yoğuruyor

    20 Kasım 92 yılında gazetesinde ADL adlı Dünyayı yöneten terörist Yahudi Örgütüne her pisliğin altında bunlar var diyen Nurcular değilmiydi.

    Peki 19 Eylül 97 günü Hoca Efendi! Amerikada bu birliğin lideriyle ne görüştü de birden elinden Müslüman kanı damlayan bu örgütün verdiği para ile Dinler Arası Diyalog denilen Müslümanlığı idam fermanı olan kitabı basmaya karar verdi.

    Azıcık yüreğiniz yetiyorsa bunun cevabını versenize.


    Ya anlamamışsın
    Ya da saçmalamayı seçmişsin
    Fetullah da akp de siyonistlerin hizmetkarıdır
    Gerek kendilerine gerek abdlilere engel çıkarabilecek
    Kim varsa ya içeri tıkılır yada eli kolu bağlanır sus pus edilir
    Bizim sabetaycılarımız da güçlerini
    Dışarıdaki siyonistlerden alırlar
    Ama bazan hesapları karışır
    Dün gücünü siyonistlerden alarak cami bombalama eylemleri planlayanlar
    Oğlunun mezuniyet törenine başı kapalı anneyi almayanlar
    Bugün güç dengesinin zayıf halkası durumunda merhamet dileniyor
    Gücünü milletten,haktan almak yerine
    Sırtını dış güçlere dayayanların sonu hep budur
    Bu hükümetin ki de farklı olmayacak

    Peki balyozun intikamı alınmayacak mı sanıyorsun.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006

    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen
    Çetin Doğan'ın kızı da oğlu da
    abd de yahudilerle evlidirler
    Kendisi de hatırlanacağı üzere
    abd ye gitmek üzereyken yakalanmıştı
    Bu ülkeye
    sabetaycıların verdiği zararı
    yaz yaz bitiremeyiz
    -------------
    Balyoz'un sonucu benim için;
    Siyonistler sabetaycı hamuru yoğuruyor

    20 Kasım 92 yılında gazetesinde ADL adlı Dünyayı yöneten terörist Yahudi Örgütüne her pisliğin altında bunlar var diyen Nurcular değilmiydi.

    Peki 19 Eylül 97 günü Hoca Efendi! Amerikada bu birliğin lideriyle ne görüştü de birden elinden Müslüman kanı damlayan bu örgütün verdiği para ile Dinler Arası Diyalog denilen Müslümanlığı idam fermanı olan kitabı basmaya karar verdi.

    Azıcık yüreğiniz yetiyorsa bunun cevabını versenize.


    Ya anlamamışsın
    Ya da saçmalamayı seçmişsin
    Fetullah da akp de siyonistlerin hizmetkarıdır
    Gerek kendilerine gerek abdlilere engel çıkarabilecek
    Kim varsa ya içeri tıkılır yada eli kolu bağlanır sus pus edilir
    Bizim sabetaycılarımız da güçlerini
    Dışarıdaki siyonistlerden alırlar
    Ama bazan hesapları karışır
    Dün gücünü siyonistlerden alarak cami bombalama eylemleri planlayanlar
    Oğlunun mezuniyet törenine başı kapalı anneyi almayanlar
    Bugün güç dengesinin zayıf halkası durumunda merhamet dileniyor
    Gücünü milletten,haktan almak yerine
    Sırtını dış güçlere dayayanların sonu hep budur
    Bu hükümetin ki de farklı olmayacak

    Peki balyozun intikamı alınmayacak mı sanıyorsun.

    Yarın sen intikam alırsın öbür gün onlar.
    Hala anlayamadın galiba.
    Bütün problem intikam hırsından kaynaklanıyor intikam ala ala adaletin ırzına geçtik.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006

    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen
    Çetin Doğan'ın kızı da oğlu da
    abd de yahudilerle evlidirler
    Kendisi de hatırlanacağı üzere
    abd ye gitmek üzereyken yakalanmıştı
    Bu ülkeye
    sabetaycıların verdiği zararı
    yaz yaz bitiremeyiz
    -------------
    Balyoz'un sonucu benim için;
    Siyonistler sabetaycı hamuru yoğuruyor

    20 Kasım 92 yılında gazetesinde ADL adlı Dünyayı yöneten terörist Yahudi Örgütüne her pisliğin altında bunlar var diyen Nurcular değilmiydi.

    Peki 19 Eylül 97 günü Hoca Efendi! Amerikada bu birliğin lideriyle ne görüştü de birden elinden Müslüman kanı damlayan bu örgütün verdiği para ile Dinler Arası Diyalog denilen Müslümanlığı idam fermanı olan kitabı basmaya karar verdi.

    Azıcık yüreğiniz yetiyorsa bunun cevabını versenize.


    Ya anlamamışsın
    Ya da saçmalamayı seçmişsin
    Fetullah da akp de siyonistlerin hizmetkarıdır
    Gerek kendilerine gerek abdlilere engel çıkarabilecek
    Kim varsa ya içeri tıkılır yada eli kolu bağlanır sus pus edilir
    Bizim sabetaycılarımız da güçlerini
    Dışarıdaki siyonistlerden alırlar
    Ama bazan hesapları karışır
    Dün gücünü siyonistlerden alarak cami bombalama eylemleri planlayanlar
    Oğlunun mezuniyet törenine başı kapalı anneyi almayanlar
    Bugün güç dengesinin zayıf halkası durumunda merhamet dileniyor
    Gücünü milletten,haktan almak yerine
    Sırtını dış güçlere dayayanların sonu hep budur
    Bu hükümetin ki de farklı olmayacak

    Peki balyozun intikamı alınmayacak mı sanıyorsun.

    Son cümlemi tekrar oku
    Üstelik daha sert olacak sanırım
    Ama epey bekleyecekler mi
    Yoksa halk düşündüğümüzden daha mı çabuk uyanacak
    Orasını bilemiyoruz...




  • Oooooooooooooo neler dönmüş burada...





    OPTIMIST:

    "SK ile değil , askerlik mesleği yapmak yerine darbeciliğe soyunmuş zorbalar ile hesaplaşıldı, ayrıca 30 yılı aşan geçmişi olan terör tarihinin en çok şehit verilen dönemleirnde görev başında olan askerlerde bunlardı, darbecilik oynayacaklarına terör nasıl biter ona kafa yorsalardı..

    Bu karar ile TSK içindeki darbe geleneği ağır darbe yedi, ülkemiz için hayırlı olsun.. "




    Askeriyedeki tüm pis işlerin altında aslında fetocular olduğu çorap söküğü gibi açıldı....Adam kendi üstünden değil üst imamından emir alıyormuş,isterse kendisi general olsun üstündeki imam er olsa bile ondan emir alıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ürüng ayıg toyon -- 10 Mayıs 2017; 11:31:35 >




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.