Şimdi Ara

Atilla Olgaç'tan 'Kıbrıs Barış Harekatı' Üzerine İtiraf (3. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
51
Cevap
0
Favori
3.520
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Bildiğim kadarıyla kurtlar vadisinde rol almıştı.kendini rolüne çok kaptırmış anlaşılan.
  • Bu yaşta ve tahsilde bir insanın şuursuzca ekran önünde hiçbir amaca hizmet etmeden konuşacağına ihtimal vermiyorum.

    İhtimal vermiyorum da ne yapıyorum? Aklıma başka hiçbir şey gelmiyor.

    Yayının süresi yetmemiş; yetseymiş bir senaryo yazdığını belirtecekmiş(!)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hakanto

    arkadaşım şu yazdığınız cümleye bakarmısın: "Acaba o toprakların tümü Filistin toprağı olduğu için, o bayrakla kaplanmış olmasın?" bu düşünce yapısı zaten o savaşın bitmeme nedeni, israilil yokmu sayıyorsun. 6 milyon insan yokmu olacak kardeşim. başkalarına yaşama şansı vermiyorsun farkındamısın?
    yahudiler vatansız millet değildir. vatansız bırakılmış bir milllettir. tekrar yazıyorum bu savaşların suçlusu "atalarının anavatanında egemenliğini savunmak zorundaki" israil değil, şiddet saçan başkasına yaşama şansı vermeyen (kendi anavatanlarında bile) sizlerin de dahil olduğu insanları cahil robot yapan dini ideolojinizdir.
    filistin hiç bir şeyin mücadelesini vermiyor. sadece ve sadece terörislik yapıyor. hem kendi halkının huzurunu hemde dünyanın ağız tadını bozuyor. bak bugünkü haberleri izledin mi ateşkesi bir mayınlı kahpe tuzakla bozdular bir aracı havaya uçurdular. görmüyormusun kahpeliği eğer buna kızmıyorsan pkk ya kızmaya kalleş demeye hakkın kalır mı senin. o da bağımsızlık mücadelsi veriyor kalleşçe. ve ilginçtir PKK da silahlı kuvvetleri kimyasal silah kullanmakla suçluyor.
    türk askerinin kötü muamele yaptığına şahit gösterebilirmisinm diyorsun . ama askerin de bir insan olduğunu unutmuşsun. askerliğimi yaptğım için az çok oraları biliyorum ve neden askeri sevmediklerini iyice anlıyorum. benim bir delilim yok fakat türkiyeden nefret eden yüzbinlerce rum olduğunu biliyorum. hepimizin tek kaynağı resmi kaynaklar olduğuna göre ne kanıtında bahsediyorsun.


    @hakanto
    Düzeltme niteliğinde yazdıklarıma karşılık olarak şahsıma direkt hitabettiğin için cevap verme ihtiyacı hissettim. İyi oku!

    1)"Acaba o toprakların tümü Filistin toprağı olduğu için, o bayrakla kaplanmış olmasın?" evet bu cümleyi ben yazdım ve yazdıklarımın da arkasındayım. Devlet olarak 60 yıllık bir geçmişe sahip olan ve bu 60 yıl içinde kanserli bir hastanın vucudundaki tümörün git gide yayılması gibi her geçen gün Filistini işgal ederek yayılan bir İsraile Filistinlilerin direnmemesini beklemek aptallıktır.
    2)Benim yazdıklarımdan yahudilere yaşama şansı vermediğimi hangi cümleden çıkardın merak ettim;yazdıklarımı tekrar tekrar okudum, böyle bir şeye rastlamadım. OKuduğunu anlamaktan yoksunsun ya da maksatlı olarak konuyu başka yerlere çekmeye çalışıyorsun.
    3) Din bir ideoloji değildir,sadece düşüncelerden oluşmaz;bütün yaşamı şekillendirir. İdeolojilerin insanları robotlaştırdığı doğru, biriyle zaten muhatabım, bu yüzden ne kadar haklı olsam da dar fikirlerinden vazgeçiremeyeceğimi iyi biliyorum.
    4)İkinci kez dinime "cahil" diyerek hakaret ediyorsun.Cahil olanlar belli oluyor.
    5)Seni çok iyi anlıyorum. Kafanın ardındaki düşünceyi de az çok tahmin ediyorum. Aklınca Filistinlilerin haklı mücadelesini teröristlik diye nitelendirerek Pkkyı meşru göstermeye çalışıyorsun. Halkın Filistinlilere verdiği destekten yararlanmaya çalışıyorsun. Yemezler...
    6)Filistinliler bir aracı havaya uçurmuş olabilir, bence ateşkes ortamında yerinde olmayan bir davranıştır, ama bu küçük eylem İsrailin yaptığı devlet terörizmi yanında devede kulak kalır.Ayrıca 360 kilometrekare alan içerisinde 1.5 milyon insanın yaşadığı bir ortamda 20 günde 1500 kişinin öldüğü 5000 i aşkın kişinin yaralandığı bir ortamda insanların psikolojisi ne hale gelir?Bunu da düşün.
    7)Dediğin gibi pkk kalleştir ama bağımsızlık mücadelesi vermiyor. Bağımsızlık mücadelesi halkın değerlerinin tehlikede olduğu huzursuz bir ortamda bu değerleri korumak ve yüceltmek için olur; halka yabancı, köhne ideolojiler doğrultusunda bağımsızlık mücadelesinden bahsedilemez.
    8)Filistinlilerin direnişiyle Pkknın faaliyetlerinin uzaktan yakından bir benzerliği yok.Pkk ayrılıkçı bir terör örgütüdür.Filistinliler ise ellerinden alınan topraklarını geri kazanmak veya en azından huzur içinde özgürce yaşamak içinmücadele eder. Pkk ise varolan huzur ortamını bozuyor.
    9)Türk ordusunun kimyasal silah kullandığını yazmışsın. Bir kanıtın var mı? Bu iddianın "çamur at, izi kalsın" anlayışıyla ortaya atılan bir iddia olduğunu herkes biliyor.
    10)"türk askerinin kötü muamele yaptığına şahit gösterebilirmisinm diyorsun" diye başlayan son paragrafında benim bu cümleyi sarfettiğimi öne sürmüşsün.Ben yazdıklarımda Türk askeri hakkında en ufak bir yorum yapmadım.Bunu da Pkk propagandası yapabilmek maksadıyla bilerek yazdığını düşünüyorum. Bu durum seni yalancı göstermekle beraber, bana "sağır duymaz, uydurur." atasözünü hatırlattı.
  • Kurtlar vadisi adlı diziyi milyonlar izliyor...
    çoluk çocuk, Polat Alemdar olma hevesinde.
    Yaşını başını almış Atiila Olgaç bile , nelere sebep olacağını bilmeden insan öldürmenin kahramanlığını zevkle anlatıyor.
    Zaten cahil olan halka Kurtlar vadisi gibi bir diziyi sunarsanız olacağı budur..
    Gerçi bizim saf gençliğimizin izlemek isteyeceği türden bir dizi bu.
  • öncelikle herkese iyi akşamlar.şimdi en başından söylemek gerekirse ben askerlik yapmadım henüz.allah kısmet ederse bu yaz gideceğim.o yüzden hatalarım olursa affola.birincisi atilla olgaç bu açıklamayı yaptı ve birkaç gün sonra bunun seneryo olduğunu programın süresi yetmediği için açıklayamadığını söyledi.bu olay yalan mı gerçek mi ben karar veremedim. neden derseniz açıklamalarda uyuşmazlık ve karmaşıklık var.çünkü dönemin kıbrıs tiyatroları müdürü torpille mutfağa aldırdım askerliği bitene kadar patates soydu diyor.askerlik yapan abilerim cevaplasınlar.atilla olgaç savcıya verdiği ifadede kıbrısta yedek subay olarak askerlik yaptığını söylüyor.iyide hiç yedek subaylar patates soyar mı?ikinciside bu adam sıradan birisi değil.bir sanatçı.türkiyede izlenme rekorları kıran bir dizide ve aynı zamanda sayısız dizi,tiyatro ve sinema filmlerinde rol almış.yani bu açıklamayı yaparken düşünmez mi ben ünlü birisiyim bu açıklamayı yapınca genelkurmay mutlaka araştırma yapar.gerçekler ortaya çıkar diye?olay yalan olabilir.aynı zamandada gerçekte olabilir.belki atilla olgaç gerçekten bu harekatta savaşmışdır.belkide insanlık suçu işlediği için askerlikte patates soydu diyerek genelkurmay atilla olgaçın yaptıklarını örtbas ediyorda olabilir.üstelik kıbrıs tiyatroları müdürü atilla olgaçın biiiirgün telefonda ağlayarak türkiyeye dönmek isteediğini söylemiş.belki böyle bir olay yaşandı ve psikolojisi bozulduğu için böyle birşey istedi olamaz mı?yani demek istediğim mutlaka araştırılacağını bile bile üstelik yaşını başını almışken kimse böyle bir açıklama yapmaz.bana sorarsanız gerçeklik payı var.saygılar...
  • bu saçma sapan tiyatro oyuncusu bunları söyleyeli 1 seneden fazla mı oldu
    zaman ne çabuk geçiyor yav
  • bakıyorum da simdide bazı arkdaşlar RUM'cu olmuş.vay be Türk lafından bu kadar mı utanır insan!acıyorum size.

     Atilla Olgaç'tan 'Kıbrıs Barış Harekatı' Üzerine İtiraf


    Panikos Neokleus’un Kıbrıs Barış Harekátı sırasında askerlik yapan Rumların anılarını derlediği "Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler" adlı kitap, savaşta yaşanan korkunç bir katliamın itirafına da sahne oldu.

    Tiyatrocu Atilla Olgaç’ın "Rum esir öldürdüm" sözleri üzerine Türkiye’yi AB’ye şikáyet eden Rumların o vahşeti yaşayan komandoları, 20 Temmuz 1974 gecesi Doğruyol mevzilerinde esir alınan 20 kadar Türk mücahidin canlı canlı uçurumdan atıldığı baskına katıldıklarını söyledi.

    Tiyatrocu Atilla Olgaç’ın "Rum esir öldürdüm" sözü üzerine Türkiye’yi AB’ye ve BM’ye şikáyet eden Kıbrıs Rum yönetiminde, Kıbrıs Barış Harekátı’nın yapıldığı 20 Temmuz 1974’te asker olan bir grup Rum komando, Kıbrıslı Türk mücahitlerin, esir düşmelerine rağmen canlı canlı uçuruma atıldığı Doğruyol baskınına katıldıklarını itiraf etti.

    Hedefteki tepeye sızma operasyonu

    Kıbrıs Barış Harekátı’nın kader anı olarak adlandırılan Doğruyol muharebeleri, Türk Ordusu’nun Girne’den çıkarma yaptığı ve aynı anda Beşparmak Dağları’nın ardına paraşütçü komandoları indirdiği 20 Temmuz 1974 gecesi yaşandı.

    Kıbrıslı Türklerin uzun yıllardır elinde bulunan Doğruyol tepesindeki mevziler, 20 Temmuz gecesi, Rumların Girne’nin Bellapais (Beylerbeyi) bölgesindeki komando taburuna bağlı birliklerin baskınına uğradı.

    Mevzilere sızma operasyonu düzenleyen Rum komandolar, kısa bir süre de olsa Barış Harekátı planlarını tehlikeye düşürdü. Tepe ve mevziler şiddetli çatışmaların ardından geri alındı ancak Rum komandolar, baskın sırasında esir aldıkları 20’ye yakın mücahidi canlı canlı uçuruma atarak katletti.

    50 Rum askerin itirafları kitaplaştı

    Türklerin Doğruyol, Rumların ise Kocakaya adı verdikleri tepedeki katliama katılan askerlerin isimleri, Rum yazar Panikos Neokleus’un 20 Temmuz günü askerlik yapan Rumların anılarını derlediği "Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler" adlı kitapta yayınlandı.

    50 Rum askerin savaşın başladığı gün yaşadıklarının anlatıldığı kitapta, 3 asker Doğruyol baskınına bizzat katıldıklarını ve Türkleri esir aldıklarını itiraf etti. Rum askerler, esirleri öldürdüklerini gizledi ancak katliamın yapıldığı saldırıya katıldıklarını vurguladı.

    Baskın kader anı oldu

    Barış Harekátı’nın başladığı 20 Temmuz günü, paraşütçü komandoların indiği Boğaz Köyü’ne harekátın ünlü komutanı Nurettin Ersin Paşa üs kurdu. Nurettin Ersin’in irtibat subaylığını yapan Kıbrıslı Türk Emekli Binbaşı Hasan Kutay, Doğruyol mevzilerinin düştüğü gün yaşananları şöyle anlattı:

    Komutan ateş altında

    "Nurettin Ersin Paşa, kurmaylarıyla birlikte Boğaz’da karargáhını kurdu. Doğruyol mevzileri, çıkarma yapan birlikler ile paraşütle inen birliklerin tam ortasındaydı. Rumların saldırısıyla Doğruyol düşünce, doğrudan komutanlığımız da ateş altında kaldı. Bir anda harekát planları aksadı.

    Gece boyu çatışma

    Gece boyunca yaşanan şiddetli çatışmalar sonucunda tepe geri alındı. Alınmasaydı, çıkarma yapan birliklerimiz ile ikiye bölünmüş olacaktık. Doğruyol’u tutan mücahitlerimiz uçuruma atılıp şehit edilmişti. Derin uçurumdan şehitlerimizin bedenlerini bir hafta sonra çıkartabildik."

    Rumlar: Türkleri çok gafil avladık

    O korkunç gecede baskına katılan Rum askerleri, yaşananları şöyle anlattı:

    Dimos Dimitriu: 1954 Limasol doğumlu. Lefkoşa Rum Kesimi 3’üncü Teknik Lisesi’nde halen öğretmenlik yapıyor. Evli 2 kız çocuğu babası: "20 Temmuz günü askerdim. 31. Komando Taburu’nun görevi, Kocakaya (Doğruyol) tepesinin ele geçirmekti. Diğer tepeler de Türklerin elindeydi, aralarından sızdık. Tepe, gerek Lefkoşa gerekse Girne tarafından görülüyordu. Gece saat 20.00’de hedefe doğru yola çıktık. 120 kadar komandoyduk. Bölüğün komutanı Üsteğmen Karahalios’tu. Türkleri gafil avladık. Kaçmayı başaramayanlar ya öldürüldüler ya da esir düştüler. Esirler yaklaşık 30 kişiydi. Akıbetlerinin ne olduğunu bilmiyorum."

    Komutan ’Öldür’ dedi

    Mihalikis Kiprianu: 1955 Kaminarya doğumlu. Hellenic Bank’ın Limasol şube müdürlüğünü yapıyor. Evli 3 kız çocuğu babası: "20 Temmuz gecesi Doğruyol’a saldırdık. Önce destek için havan topu ateşi açıldı. Bizi beklemiyorlardı. Baskınımız tam anlamıyla başarılı olmuştu. Ertesi gün başka bir noktada elleri arkadan bağlanmış bir Türk bulduk. Komutanımız Karahalios öldürün emri verdi ama ben öldürmedim."

    Pieris Hacikulas: 1953 Karava doğumlu. İngiltere’de inşaat eğitimi aldı ve 1983’ten bu yana Kıbrıs Rum Kesimi’nde müteahhitlik yapıyor. Evli ve 2 çocuk babası. "Bellapais’teki (Beylerbeyi) 33. Komando Taburu’nda askerlik yaptım. Taburum St.Hillarion karşısındaki Kocakaya’ya (Doğruyol tepesi) saldırı emri aldı. Gece ilerlerken, Girne-Lefkoşa anayolunda BM’nin Finlandiya askerlerini taşıyan aracına rastladık. Sıradaki son askerlerimiz görevimizi ihbar etmemeleri için BM askerlerini alıkoydu."

    Şehitleri uçurumdan ellerimle çıkardım

    20 Temmuz gecesi kurtulanlardan biri de, silah arkadaşlarını korkunç bir katliama şehit veren mücahit Vedat Toksoy’du. Toksoy, "Ben de ölürsem onları kimse tanımaz diye ayaklarına taş bağlayıp isimlerini yazdım. Çoğunun üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı canlı atılmışlardı" dedi.

    Vahşetin yaşandığı 20 Temmuz gecesi Doğruyol tepesine yapılan Rum baskınından sağ kurtulan Vedat Toksoy, silah arkadaşlarının cesetlerini günler sonra uçurumunun dibine inerek bulduğunu anlattı. Bulduğunda silah arkadaşlarının cesetlerinin sıcaktan şişmeye başladığını söyleyen Toksoy, "Ben de ölürsem onları kimse tanımaz düşüncesiyle, ayaklarına taş bağlayıp üzerlerine tanıyabildiklerimin isimlerini yazdım. Çoğunun üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı canlı atılmışlardı" dedi.

    Gelenler Türkçe seslenince kandık

    Vedat Toksoy, baskını şöyle anlattı: "Beşparmak Dağları’na hakim bu mevziler, 1964 yılından bu yana Kıbrıslı Türklerin elindeydi. Baskın gecesi Rum askerlerin arkamızdan sızacaklarını beklemiyorduk. Çevremizdeki St.Hillarion Kalesi, Ada Tepe ve şahin Tepe yine bizim elimizdeydi; bu nedenle gerimizi güvenli kabul ediyorduk. Mevzilerimiz de tam aksi yöne bakıyordu.

    Rumlar, geride tuttuğumuz tepelerdeki askerlere görünmeden geldiler. Gelenleri çıkartma yapan Türk askeri zannettik. Çünkü Rumlar Türkçe sesleniyordu. İlk önce geride yer alan ATAK kod adlı Kıbrıs’taki Türk alayına mensup 4 askerin bulunduğu telsiz istasyonu düştü. Baskın günü, çevremizdeki ormanlık alan da alev alev yanıyordu. Mevzilerimizin biraz ilerisindeydim. Yoğun ateş altında Rumlar önce sarı ardından da yeşil işaret fişeği attı. Yeşil fişek atılınca, mevzilerimizin düştüğünü anladım komutanımızın emriyle hemen üst taraftaki St.Hillarion’daki atış poligonunda üslenen Türk komandoları komutanı Cemal Oruç Yarbay’a giderek, Doğruyol’un düştüğünü anlattım. Derhal karşı taaruz emri verdi. Bölgeyi iyi biliyordum. Askerlere öncülük yaparak yol gösterdim.

    Taş bağlayıp tek tek isim yazdım

    Günler sonra, silah arkadaşlarımın cesetlerini uçurumun dibinde gördük. Büyük güçlükle indim. Üst üste yığılmış şehitlerimizin cesetleri sıcaktan şişmeye başlamıştı. Çoğunun bedeninde kurşun yarası da yoktu. ’Ben de ölürsem kim tanıyacak bu şehitlerimizi’ düşüncesiyle tanıyabildiklerimin ayaklarına taş bağlayarak isimlerini yazdım; Osman Benli, İsmet Mustafa, Alpay Raif, Fevzi Mehmet, Mustafa Behiç, Mustafa Abdullah, Erol İsmail..."

    Şehit komutanın soyadını aldı

    Vedat Toksoy, savaş sonrası, Türk komandoların tepeyi geri almak için başlattığı saldırıda yanında şehit olan Asteğmen Sıtkı Toksoy’un soyadını aldı.
  • bu adam yine iyi kurtuldu aradan yıllar geçmiş ama o ettiği laf hem Türkiyeyi hem de kendisini çok zor durumda bırakabilirdi
  • Louie-Andy Anderson kullanıcısına yanıt
    Senin kulağının dibinde hiç şabranel parçacıkları uçuştu mu?

    O dönemin Komutanları, Hatta politikacıları Askerleri iki halkı nasıl bir düşmanca psikoloji içine soktuğundan haberin varmı?

    Savaş halindesin karşına kardeşin hatta anan çıksa açımazsın.

    Olayı kurgulayan oyuncu senaryo olduğunu itiraf etmişti diye Hatırmda kalmış. Yanılıyor olabilirim.

    Ancak savaş böyle birşey. Karşında kim olsa açımazsın.

    Ki bizim yunanlı sade vatandaştan hiç bir alıp veremediğimiz yok.
    Yıllarca osmanlı döneminde kardeşçe yaşamışız.

    Emperyalizm kardeşi kardeşe düşman etmiş. Şu sıralar aramız biraz düzelir gibi.

    Savaştan çıkarı olan işbirlikçi hainler ne zaman ne planlar belli olmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cemmail -- 21 Temmuz 2018; 13:33:28 >
  • Kılıç'a bak sen ..



    Hüsrev Ağa'yı da ninja gibi öldürmüştü .

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.