Şimdi Ara

Araç fiyatlarının artmasının Tek nedeni ? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
61
Cevap
0
Favori
2.127
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • araç fiyatları tavan yapmış.

    kahrolası federaller
  • quote:

    Orijinalden alıntı: highgen


    quote:

    Orijinalden alıntı: Sleeper

    he he ekonomiyi geziciler batırdı

    Batırdı demedim



    Dolayli yoldan Dövizle finansal araçlarla ve provokatif olaylarla Türkiye ekonomisine darbe vurmak isteyen Emperyalist sömürgeci güçlerin ( ABD Almanya Fransa George Soros David Rockeller) 200 liraya bir kasa biraya ülkesine her türlü hainliği yapabilecek çapulcular dış güçlerin oyuncağı haline geldiniz dedim



    Haberiniz olsun bu arada George Reisiniz siz capulcularini 200 liraya kaziklamis adam Abdde ki protesto için 2500 dolar oduyirmus yallah Amerikaya



    Araç fiyatlarının artmasının Tek nedeni ?

    2013te on numaraymisiz.Bu konu sayesinde gercekten fikirlerim degisti.Siyaset sevmem ama 2013ten sonra cok zor dönemler gecirdik.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    Bu konuda haklısınız hocam 5 sene önce çok daha iyi yerlerdeydik fakat gezi olayları başlayan lanetler silsilesi üzerimize çökmeye tamda en iyi olduğumuz zamanda başladı sizinde bildiğiniz gibi.

    Yöneticilerimiz adam olsaydı, geziye ihtiyaç kalmasaydı. Adam olsalardı, HDP'yi barajı geçirtip Ak Partiyi koalisyona zorlamak isteyen bir %3.5'luk kesim oluşmasaydı. Neden o tarafından bakmıyorsun meseleye?

    Bana fark etmez. Benim tuzum kuru. Alınmam, gücenmem. Yönetici artistlik olsun diye istediği lafı sallasın bana. Sallamam. Önemsemem. O kim sonuçta. Umurumda bile olmaz. Bana dünyanın her yerinde rahat yaşam var. Kafam atarsa basar giderim. Onun rahatlığı içindeyim. Ama herkes benimle aynı konumda değil.

    Şimdi, son 15 yıl içinde doğrudan yöneticilerimiz ağzından şahsıma yapılmış ithamlar:

    - İtikatsız (15 yıl önce fetoya feto dediğim için. Geldiniz mi sözüme? )

    - Faşist (Feto eliyle içeri tıktırılan asker, gazeteci vs.'ye yazık olduğunu söylediğim için)

    - İşbirlikçi (Ulusalcılar tarafından bana yakıştırılan yaftadır, Ergenekon ve Balyozda pis kokan bir işler olduğunu; ama yargılamada suçlu-suçsuzun karıştığını düşündüğümü söylediğim için)

    - Tinerci (inancım zayıf olduğu için)

    - Çapulcu (Anayasal hakkımı gezide sokakta arayıp, polis terörüne maruz kaldığım için). Ki, zaten çapulcu bir noktadan sonra birbirimizi övmek için kullandığımız bir sözcüğe dönüştü. "Everyday I'm Chapuling..." evet.

    - Fetocu (!?) Fetocular tapeleri sızdırıp, bakan çocuklarını falan tutuklattıkları dönemde geyiğin dibine vurduğumuz için Feto'cu da dediniz bana. Lan oğlum, 15 yıl önce ben Feto'ya gene Feto diyordum. Sen Hocaefendi diyordun ve bana itikatsızlık etme diye fırça kayıyordun (ki senin fırçanı kim takar, çok da fifi), şimdi bana fetocu mu diyorsun? La bi dur. Dönme. Kıvırma. Başım döndü la. (Doğma büyüme Ankara'lıyım) Bizim Başgan yok mu? Onun 15 yıl önceden, 10 yıl önceden sağa sola savurduğu tehtitler yok mu? "Hocaefendiye Feto diyemezsin" falan... O tehditlerden birini de doğrudan gene ben yedim. Ne oldu? Koca başgan, geldi mi sözüme? Neyse, fetocu olmadığımız çok belli zaten. Şükür. Türkiye'de inançsızlıktan daha kötü görülebilen ve inaçsızlığın riskten yırtma için işe yaradığı bir konu oldu lan ilk defa. Aferim. Böyle devam edin.

    - Terörist şakşakçısı... 7 Haziran seçimlerinde HDP'ye emaneten oy veren kesimi anladığımı ve gayet mantıklı olduğunu ifade ettiğim için (ki ben onlara oy vermedim, istesem onlara da verebilirdim. Bu beni senden-ondan-şundan daha bölücü yapmazdı. Sanki AKP veya CHP, veya MHP bölücü değil. Siyaset bölmek üzerine Türkiye'de).

    - Feminist... Ne sandın dallama? Aç feminizmin tanımını oku. Herhalde feministim. İnsanım çünkü. Bunu da bir Ak Parti kol başkanlarından biri suratıma söylemiş bulunmaktadır. Ne gülmüştüm suratına. Cahillik nelere kadir...

    - İpne... Üstelik Başganım dedi. "Sen de şey olmayasın" dedi. LGBT aktivistlerine destek veriyorum zira. Ben de kendisine:
    "Hayvan hakları savunucuları hayvan mıdır mesela?"
    "Kadın hakları savunucuları kadın mıdır?"
    "Çocuk hakları savunucuları çocuk mudur? O zaman hiçbir saman savunamazlar, çocuklar onlar!"
    "Çevreciler odun mudur, kereste midir?"
    "Ben muhafazakarım, dinsizim, Allahsızım, Hristiyanım, Müslümanım, Museviyim, Aleviyim, Sünniyim, Türk'üm, Kürt'üm, Ermeni'yim, delikanlıyım, ipneyim, kadınım, erkeğim veya henüz karar vermemişim. Merhaba, halkım ben halk! Bir bütünüm. Sizin gibilere rağmen, sizinle de bütünüm."
    Gibi tweetler atmıştım. Sildi başgan tweetini.

    Bana vurduğunuz her damga, son yazdığım tweetimi güçlendirir. Haberin olsun. Sana rağmen biz bütünüz.

    Yani, çapulcuları da anlamaya çalış. Benimle konuş. Anlatayım. Ben de seni anlamaya çalışayım. Bütünüz biz. Bir yönetimin yaptığı herşeyin mükemmel olma olasılığı da yoktur. Artık uyanın yavaştan. Bir yerleri bozmadan bir şeyler yapılamıyor. Sen katkılarına odaklanmışsın. Ben uzaktan bakıp bir yandan neyi yıktığına bakıyorum. Bana göre memlekete koyduğu söktüğünden az gibi geliyor. Ama neyse, anladın sen ana konuyu. Bütünüz biz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 20 Şubat 2017; 16:28:25 >
  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt
    ''HDP'yi barajı geçirtip Ak Partiyi koalisyona zorlamak isteyen bir %3.5'luk kesim oluşmasaydı'' kısmından sonrasını okumadım hocam çünkü okuyacak bir şey yok bu cümleden sonra ne çabuk unutunuz şehitlerimizi, ne çabuk unuttunuz köyleri basılıp kurşuna dizilenleri, ne çabuk unuttunuz kundakta öldürülen çocukları, ne çabuk bu kadar unuttunuz ülkenizi, bizi zorladılar bizde hainlik yapmak zorunda kaldık diyorsunuz yani??

    Hiç kimse teröriste destek vermek zorunda kalmaz, ben böyle bir şeye inanmıyorum.

    Yok ona kızdım yok buna kızdım, bizde yıllarca nelere kızdık nelere, ama hiç birimiz ona buna kızdık diye askerine ve polisine kurşun sıkanlara destek olacak kadar aşağılık olmadık. (Burada ''biz'' den kastım vatanını sözde değil özde seven herkes içindir.)
  • mithrandir24 kullanıcısına yanıt
    Keşke okusaydın devamını, gerçi okusan ne olacak orası ayrı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: msansertekin

    Zaten arabanın ötv'sinin bu kadar yüksek olma sebebi, kendi arabamızı üretmiyor oluşumuz. Aracın fiyatı yurtdışına döviz olarak gidiyor, marka onların sonuçta.

    Döviz çıkışını kısıtlama adına araçların satışını kısmak için ötv ye yükleniyorlar. Hem para kazanıyor hem dövizin çıkışını engelliyorlar. Fiat bursa'da üretim yapıyor diye yerli araba muamelesi yapanlara buradan selamlar.

    Sen hala otvnin doviz cikisina engel olmasi icin kullanildigini mi saniyorsun?



    Dovizin yurtdisina gitmesini engellemek isteyen adam yeni vergi koymaz, uretime yatirimi tesvik eder. Ancak ulkemizde nedense bu tesvik uretmemek icin oluyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • şöyle bir yazı var olaylara etraflıca bakan, tek açıdan bakmayan..

    sırrı içinde saklı;

    EKONOMİ ÇOK ZORDA
    İddialı bir tespitte bulunuyorum.
    Referandumdan evet çıkarsa,
    Türk ekonomisi batar.
    Dolar 6 TL’yi görür.
    Şimdi diyeceksiniz ki,
    Nereden çıktı, bu iş?
    ++

    İktidar hala köprü gösterisinde.
    18 Mart tarihinde Çanakkale Köprüsü’nün
    Temeli atılacak.
    Yanlış oğlu yanlış.
    Ülke köprü yapacak mali düzeyde değil.
    Ülke çok ama çok borçlu.
    ++

    Hayır çıkarsa ekonomi düzelmeyecek.
    Ama zaman içinde düzeltme şansı var.
    Evet çıkarsa kesin çöküştür.
    Bu nereden çıktı?
    BU YAZI BUGÜNÜN TESPİTİ.
    Evet çıkarsa ne olacağını yarın anlatacağım.
    ++

    3 Şubat 2017 günü IMF raporu yayınlandı.
    Durum kapkara.
    IMF dünya ekonomisinin bilgi bankası.
    Herkes den evvel tehlikeyi görüyor.
    Dünyada 24 gelişmekte olan ülke var.
    En kötü durumda olan ülke Türkiye.
    Bu uyarı son üç yıldır söyleniyor.
    Bugünün işi değil.
    Ama kimsenin umrunda değil.
    Hala uçak alınıyor.
    ++

    Ülke 2017 yılında 200 milyar dolar bulmak zorunda.
    2018 yılında ise 222 milyar dolar lazım.
    Bu borç ülke GSMH’nın yüzde 32’si.
    Merkez Bankası’nda 21 milyar dolar para var.
    14 milyar dolar da altın var.
    Türkiye’nin tüm teminatı 35 milyar dolar.
    Başka para yok.
    Merkez Bankası’nın müdahale imkânı yok.
    Durumu anlamanız için örnek vereyim.
    Rusya Merkez Bankası’nda 512 milyar dolar var.
    ++

    Sorun özel sektör borcunda.
    Ülkede 26 bin firmanın döviz borcu var.
    2003 yılında şirketlerin döviz borcu 52 milyardı.
    2016 yılında şirketlerin döviz borcu 1 trilyon 154 milyar.
    BORÇ YÜZDE 2000 BÜYÜMÜŞ.
    Şimdi sorun şu.
    Şirketler gırtlağına kadar borçlu.
    Bahçeliden bu yana döviz % 21 arttı.
    Her döviz hareketinde borç büyüyecek.
    ++

    SORUN NEREDE:
    Şirketler batıyor.
    Şirketler sıkıştıkça işçi çıkaracak
    Veya maaş ödeyemeyecek.
    İşin birde ikinci boyutu var.
    Ülkedeki 21 milyon kişinin banka borcu var
    Hane halkı borcu 2003 yılında 13 milyar.
    Bu borç bugün 441 milyar.
    BORÇ YÜZDE 3100 ARTMIŞ.
    Vatandaşın 2003 yılında maaşının % 3’ü borçtu.
    Vatandaşın bugün maaşının % 57’si borca gidiyor.
    İşsizlik artıyor.
    Daha da artacak.
    Kısa bir dönem sonra,
    Maaşını alamayan vatandaş nasıl borç ödeyecek.
    Tehlike çok büyük.
    ++

    SONSÖZ:
    Dış borç ödenemeyince,
    Döviz pahalanacak,
    Döviz pahalanınca firmalar batacak.
    Batan firma işçi çıkaracak.
    İşsiz kalan borcunu ödeyemeyecek.
    Zincirleme ekonomi tıkanacak.
    ++

    VERİLER TUİK'TEN ALINMIŞTIR.

    Turan Akinci 16 Şubat 2017
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    ''HDP'yi barajı geçirtip Ak Partiyi koalisyona zorlamak isteyen bir %3.5'luk kesim oluşmasaydı'' kısmından sonrasını okumadım hocam çünkü okuyacak bir şey yok bu cümleden sonra ne çabuk unutunuz şehitlerimizi, ne çabuk unuttunuz köyleri basılıp kurşuna dizilenleri, ne çabuk unuttunuz kundakta öldürülen çocukları, ne çabuk bu kadar unuttunuz ülkenizi, bizi zorladılar bizde hainlik yapmak zorunda kaldık diyorsunuz yani??

    Hiç kimse teröriste destek vermek zorunda kalmaz, ben böyle bir şeye inanmıyorum.

    Yok ona kızdım yok buna kızdım, bizde yıllarca nelere kızdık nelere, ama hiç birimiz ona buna kızdık diye askerine ve polisine kurşun sıkanlara destek olacak kadar aşağılık olmadık. (Burada ''biz'' den kastım vatanını sözde değil özde seven herkes içindir.)

    Çok sığ düşünüyorsunuz. Bir de olaya şöyle bakın:

    %10 barajının amacı Kürtleri meclise sokmamaktı. Kimler koydu bu barajı? Darbe sonrası hükümetler. Taşkafaların zorlaması ile koydu.

    - Şimdi, milliyetçi biri %10 barajına takılmamak için her iktidara yamanan, iddia ettiği ülkücü hareketten uzak, karaktersiz bir MHP'ye mahkum.
    - Sol görüşlü biri varlığı boyunca sol olmamış ve an itibari ile bünyesinde ulusalcılar, liberaller ve sosyal demokratları barındırdığı için dansöz gibi davranan bir karaktersiz CHP'ye mahkum. Aynı şekilde bir ulusalcı da buna mahkum.
    - Bir muhafazakar Ak Parti'ye mahkum ya! Daha beteri mi var? Rantiye ile muhafazakarlık nasıl bir gömleğe girer? Gözünüzü seveyim!? Mahkumuz işte! Ondan giriyoruz bir gömleğe.

    -------------------

    Neyse, taşkafaların koyduğu %10 barajı ne sonuca sebep oldu? HDP'nin %11 üzerinde oy almasına sebep oldu. HDP'nin potansiyel oyu %6.5'un zerre üzerinde değil. Ne yaptın? Kendi salaklığın ile HDP'ye %11'in üzerinde oy aldırdın. Sağ kalan taş kafalar kıçlarına kına yaksın.

    Kürtler zaten mecliste. Ama bağımsız aday, ama baraj aşarak. Baraj insani bir baraj olsaydı (%5 gibi) sorunumuzun yarısını çözmüş olacaktık. Çünkü Muhafazakar ve liberal AK partinin içinde, sosyal demokrat veya ulusalcı (artık hangisi ayrılmayı seçerse) CHP'nin içinde temsil edilmek zorunda kalmayacak, omurgalı, daha karakterli parti yapıları ortaya çıkabilecekti.

    GÜNAYDIIIN! Türk partileri neden bu kadar dansöz diye düşündüysen hep, sebebi bu. Bünyelerinde birbirleri ile bağdaşmayacak fikirleri barındırıyorlar. Ne için? Oy potansiyeli için. Bir grubun baraj korkusu olduğu için.

    -------------------

    Her HDP konusu açıldığında teröre bağlayıp, şehitlerimizden bahsetmeyi ucuz bir numara olarak görüyorum. Türkiye'de yaşayan birine, şehitlere üzülmediğini ima etmek kadar ajitasyon bir yöntem yok. İnsanız abi biz. Herhalde unutmadık. Herhalde üzülüyoruz. Çözümün ne çözümün? Onu söyle bana. Ben biliyorum çözümü. Ona göre hareket ediyorum. O yolda da kime yaslandığıma bakmıyorum. Hedefim belli benim. Çözüm istiyorum ben. Ajitasyon, duygu sömürüsü değil. Çözüme giden yolda ilk engelim ne? Çözümü bloke etmiş iktidarı devirmek. Sonrasında da çözüme yanaşmayan her iktidarı devirmek (şu düzenden, çözümsüzlükten bütün partiler ekmek yediği için, her geleni indirmek daha doğru bir tabir olur), çözüm getirilene kadar ana amacım. Aşama aşama. Böyük resim, dıj güçler falan yok. Varsa, o da benim. Halkım. Bir hedefim, bir amacım var, net bir bakış açım var. O yolda da hareket ediyorum. Malak gibi yatarak mı vatansever oluyorsun?

    Sana tavsiye, okumadan da yazma. Bir gün madara olursun elaleme.

    Bunların konusu da burası değil. İstersen özelden yazışalım. Türkiye'deki temel sorun bence nedir anlatayım sana. Çok basit bir sistem bozukluğudur Türkiye'nin sorunu. Siyasi mekanizmamızın bölmek üzerine kurulu olmasının bir sistemsel hata sebebi ile oluştuğunu kesin olarak söyleyebilirim. Bu sistemsel hatanın kaynağı, vaktiyle düzeni kendi çıkarına yontmak isteyen hareketler. Genel olarak arkasında CIA desteği olan darbelerimiz. Aşama aşama anlatabilirim sana Türkiye'deki siyasi sistemi ve hatalarını da çok kısa ve net ortaya koyabilirim. Bu hatalar giderildiği anda siyaseten rahata ereceğiz. Buna da kalıbımı basarım. Ben bu coğrafya insanına güveniyorum. Ancak partilerimiz belli ki güvenmiyor. Ben de buna karşıyım. Hepsine karşıyım. O yüzden tek bir hedefim var. Halkına güvenen yapılanmalar oluşana kadar her geleni devirmek öncelikli hedefim.

    Kısaca vatanseverlik senin ima ettiğin gibi ajitasyonlarda değil. Türkiye'de yaşayıp şehidine üzülmeyen bir Allah'ın kulu yok. Bırakın bu ayakları. İnsanına güvenmektir vatanseverlik. İnsanına güveniyorsan, Ak Parti de dahil, neden hiç bir partide parti içi demokrasi yok? Hah öyle susar kalırsın. Bahçeli mi vatansever? Kılıçdaroğlu mu? Erdoğan mı? Yıldırım mı? Güldürmeyin adamı. Halkına güvenmeyen adamdan vatansever olmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 20 Şubat 2017; 18:15:20 >
  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt
    Benimde size tavsiyem bu referandumda ''EVET'' verip bu kadar sövüp saydırdığınız sistemden artık devleti kurtarmak için çabalayan yürekli insanların arasında bulunmanız olacak.

    Edit: @lojistisyen

    Kardeş seni blokladım rahat ettim, bildirim geliyor ama yazdığın şeyleri görmüyorum haberin ola yorulma boşa.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mithrandir24 -- 20 Şubat 2017; 18:20:1 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    Benimde size tavsiyem bu referandumda ''EVET'' verip bu kadar sövüp saydırdığınız sistemden artık devleti kurtarmak için çabalayan yürekli insanların arasında bulunmanız olacak.

    Edit: @lojistisyen

    Kardeş seni blokladım rahat ettim, bildirim geliyor ama yazdığın şeyleri görmüyorum haberin ola yorulma boşa.

    Tam tersi. Neye evet dediğine bakmalı insan. Benim taleplerimin tam tersine evet tabii ki demeyeceğim.

    Benim isteğim tabandan tepeye yönetim anlayışına sahip partilere sahip olan bir Türkiye. Bu kadar. İstiyorum ki il bazında partililer o ildeki taşra örgütlenmesini ve milletvekili adaylarını seçsin. Delegeler taşra örgütlenmelerinden oluşsun. Ve merkez yönetimi (yürütme kurulu, başkan yardımcıları ve başkanı) onlar seçsin. Yani, yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarı particilik istiyorum. Bu oluşuma sahip olmayan hiç bir siyasi oluşumu da ciddiye almayacağım ve zayıflaması için çaba sarfedeceğim.

    Yani, partide yönetim il bazında partililerde olsun. TEK BİR ADAMDA değil. Her partide yönetim bu şekilde olsun. Gerisi kendiliğinden gelir.

    Bunu yapacak cesareti olmayan adamı memleketin tepesine çöreklendirecek değilim. O yüzden Hayır diyeceğim.

    ---------------------

    Bir de vekil-iş dünyası ilişkisinin net bir biçimde yasaklanmasını istiyorum. Bir de vekilin seçim harcamalarına sponsor olunması da kesinlikle yasaklansın istiyorum.

    Son olarak da %10 barajı %5'e çekilsin istiyorum.

    Türkiye'nin geleceği ile ilgili temelde istediğim üç şey bu. Bu kadar. Başka HİÇBİR ŞEY İSTEMİYORUM. Bunu yaparsak, ülkedeki tüm sorunlar zamanla çözülür. Birbirimizle geçinmeyi ve birlikte bir işi geliştirip büyütmeyi öğreniriz. Bir çıkar kalmayacağı için, üç kuruşluk çıkarlar için birbirimizi gırtlaklamaktan vazgeçeriz. O noktada zaten zamanla bir yerlere geleceğimiz garantilenmiş olur.

    Şu anki düzende ise gidip diktatörümüzü seçiyoruz. Ak partiyi de seçsen, CHP'yi de seçsen, HDP'yi de seçsen diktatörümüzü seçiyoruz. Bu tabloyu ağırlaştıracak hiç bir şeye Evet demeyeceğim.

    Bir de şu var, bu dediğim üç şeyin çok net ortada olduğunu yöneticilerimiz de biliyor. Particilik kanununu değiştirecek güçleri de vardı. Ancak 15 yıldır yapmadılar. Onlara neden güveneyim? Gelecekte de seçim vaatleri arasında bu üç şeyi yapacağına dair söz veren partiye oy vereceğim. Gayet açık ve net. İster liberal olsun, ister sosyal demokrat, isterse aşırı sağ veya aşırı sol olsun. Vereceğim. Çok ciddiyim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 20 Şubat 2017; 18:39:53 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    Benimde size tavsiyem bu referandumda ''EVET'' verip bu kadar sövüp saydırdığınız sistemden artık devleti kurtarmak için çabalayan yürekli insanların arasında bulunmanız olacak.

    Edit: @lojistisyen

    Kardeş seni blokladım rahat ettim, bildirim geliyor ama yazdığın şeyleri görmüyorum haberin ola yorulma boşa.

    Bloklamasan ne olacak ? Mesajlarıma cevap verebilecek seviyede birikimin olmadığını gördük zaten, iyi olmuş blokladığın
  • almanya avrupa köprülerimizi havalimanımızı kıskanıyorlar bizim ülkemizin ekonomisini düşürmeye çalışıyorlar öyle ülkemiz kötüleşiyor demeyin dahada güçleniyoruz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt
    İçlerinde Amerika, Arjantin, Fransa Güney Kore gibi başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ise yönetilen 50 den fazla ülke kendi diktatörünü seçiyor yani öyle mi??

    Hatta İngiltere gibi monarşi ile yönetilen bir devletin dünyanın süper gücü olmasının ihtimali olamaz değil mi?? Kendi diktatörünü seçemiyor bile babadan oğula geçiyor!!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST


    quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    Bu konuda haklısınız hocam 5 sene önce çok daha iyi yerlerdeydik fakat gezi olayları başlayan lanetler silsilesi üzerimize çökmeye tamda en iyi olduğumuz zamanda başladı sizinde bildiğiniz gibi.

    Yöneticilerimiz adam olsaydı, geziye ihtiyaç kalmasaydı. Adam olsalardı, HDP'yi barajı geçirtip Ak Partiyi koalisyona zorlamak isteyen bir %3.5'luk kesim oluşmasaydı. Neden o tarafından bakmıyorsun meseleye?

    Bana fark etmez. Benim tuzum kuru. Alınmam, gücenmem. Yönetici artistlik olsun diye istediği lafı sallasın bana. Sallamam. Önemsemem. O kim sonuçta. Umurumda bile olmaz. Bana dünyanın her yerinde rahat yaşam var. Kafam atarsa basar giderim. Onun rahatlığı içindeyim. Ama herkes benimle aynı konumda değil.

    Şimdi, son 15 yıl içinde doğrudan yöneticilerimiz ağzından şahsıma yapılmış ithamlar:

    - İtikatsız (15 yıl önce fetoya feto dediğim için. Geldiniz mi sözüme? )

    - Faşist (Feto eliyle içeri tıktırılan asker, gazeteci vs.'ye yazık olduğunu söylediğim için)

    - İşbirlikçi (Ulusalcılar tarafından bana yakıştırılan yaftadır, Ergenekon ve Balyozda pis kokan bir işler olduğunu; ama yargılamada suçlu-suçsuzun karıştığını düşündüğümü söylediğim için)

    - Tinerci (inancım zayıf olduğu için)

    - Çapulcu (Anayasal hakkımı gezide sokakta arayıp, polis terörüne maruz kaldığım için). Ki, zaten çapulcu bir noktadan sonra birbirimizi övmek için kullandığımız bir sözcüğe dönüştü. "Everyday I'm Chapuling..." evet.

    - Fetocu (!?) Fetocular tapeleri sızdırıp, bakan çocuklarını falan tutuklattıkları dönemde geyiğin dibine vurduğumuz için Feto'cu da dediniz bana. Lan oğlum, 15 yıl önce ben Feto'ya gene Feto diyordum. Sen Hocaefendi diyordun ve bana itikatsızlık etme diye fırça kayıyordun (ki senin fırçanı kim takar, çok da fifi), şimdi bana fetocu mu diyorsun? La bi dur. Dönme. Kıvırma. Başım döndü la. (Doğma büyüme Ankara'lıyım) Bizim Başgan yok mu? Onun 15 yıl önceden, 10 yıl önceden sağa sola savurduğu tehtitler yok mu? "Hocaefendiye Feto diyemezsin" falan... O tehditlerden birini de doğrudan gene ben yedim. Ne oldu? Koca başgan, geldi mi sözüme? Neyse, fetocu olmadığımız çok belli zaten. Şükür. Türkiye'de inançsızlıktan daha kötü görülebilen ve inaçsızlığın riskten yırtma için işe yaradığı bir konu oldu lan ilk defa. Aferim. Böyle devam edin.

    - Terörist şakşakçısı... 7 Haziran seçimlerinde HDP'ye emaneten oy veren kesimi anladığımı ve gayet mantıklı olduğunu ifade ettiğim için (ki ben onlara oy vermedim, istesem onlara da verebilirdim. Bu beni senden-ondan-şundan daha bölücü yapmazdı. Sanki AKP veya CHP, veya MHP bölücü değil. Siyaset bölmek üzerine Türkiye'de).

    - Feminist... Ne sandın dallama? Aç feminizmin tanımını oku. Herhalde feministim. İnsanım çünkü. Bunu da bir Ak Parti kol başkanlarından biri suratıma söylemiş bulunmaktadır. Ne gülmüştüm suratına. Cahillik nelere kadir...

    - İpne... Üstelik Başganım dedi. "Sen de şey olmayasın" dedi. LGBT aktivistlerine destek veriyorum zira. Ben de kendisine:
    "Hayvan hakları savunucuları hayvan mıdır mesela?"
    "Kadın hakları savunucuları kadın mıdır?"
    "Çocuk hakları savunucuları çocuk mudur? O zaman hiçbir saman savunamazlar, çocuklar onlar!"
    "Çevreciler odun mudur, kereste midir?"
    "Ben muhafazakarım, dinsizim, Allahsızım, Hristiyanım, Müslümanım, Museviyim, Aleviyim, Sünniyim, Türk'üm, Kürt'üm, Ermeni'yim, delikanlıyım, ipneyim, kadınım, erkeğim veya henüz karar vermemişim. Merhaba, halkım ben halk! Bir bütünüm. Sizin gibilere rağmen, sizinle de bütünüm."
    Gibi tweetler atmıştım. Sildi başgan tweetini.

    Bana vurduğunuz her damga, son yazdığım tweetimi güçlendirir. Haberin olsun. Sana rağmen biz bütünüz.

    Yani, çapulcuları da anlamaya çalış. Benimle konuş. Anlatayım. Ben de seni anlamaya çalışayım. Bütünüz biz. Bir yönetimin yaptığı herşeyin mükemmel olma olasılığı da yoktur. Artık uyanın yavaştan. Bir yerleri bozmadan bir şeyler yapılamıyor. Sen katkılarına odaklanmışsın. Ben uzaktan bakıp bir yandan neyi yıktığına bakıyorum. Bana göre memlekete koyduğu söktüğünden az gibi geliyor. Ama neyse, anladın sen ana konuyu. Bütünüz biz.

    Döktürmussun hocam yine ağzına sağlık.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    İçlerinde Amerika, Arjantin, Fransa Güney Kore gibi başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ise yönetilen 50 den fazla ülke kendi diktatörünü seçiyor yani öyle mi??

    Hatta İngiltere gibi monarşi ile yönetilen bir devletin dünyanın süper gücü olmasının ihtimali olamaz değil mi?? Kendi diktatörünü seçemiyor bile babadan oğula geçiyor!!

    Yaman trollsün delikanlı.

    İngiltere monarşiyle yönetiliyor he mi?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mithrandir24

    İçlerinde Amerika, Arjantin, Fransa Güney Kore gibi başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ise yönetilen 50 den fazla ülke kendi diktatörünü seçiyor yani öyle mi??

    Hatta İngiltere gibi monarşi ile yönetilen bir devletin dünyanın süper gücü olmasının ihtimali olamaz değil mi?? Kendi diktatörünü seçemiyor bile babadan oğula geçiyor!!

    Hayır güzel kardeşim.

    Tabandan tavana yönetilen ülkeler demokrasi ile, tavandan tabana yönetilen ülkeler diktatörya ile yönetiliyor. Sen Esad'ın seçilmediğini mi sanıyorsun? Veya Aliyev'in? Seçmiş olman yönetenin diktatör olup olmadığını değiştirmiyor. Hitler'i bile halk seçti.

    Dediğim basit. Her ilin partilisi il teşkilatını seçsin. O partinin yönetim kadrosunu da il teşkilatları oylayarak belirlesin. O zaman ne yapmış olursun? Halkın içinde kendini bir partili olarak gören herkese yönetimde söz sahibi olması için fırsat tanımış olursun. "Lider" demokrasisini (çakma demokrasiyi) yok etmiş olursun. Daha sağlıklı bir temsili demokrasinin önünü açmış olursun.

    Bunu yapmıyorsan, istersen adını "doğrudan demokrasi modeli" koy. Demokrasi sadece imajda var olur. Sonuçta kendinin belirleyemediği adaylar arasından seçim yapıyorsun... Cehennemi gösterip arafa razı etme modelleri türüyor. Aynı sorun ABD'nin de başında. ABD'yi demokrasi timsali gibi göstermenin de anlamı yok. Orada da sıkıntı başka. Kurumsal particilik kavramı halk taleplerinin önüne geçiyor. Demokratların kurumsal ayağının desteklediği Hillary'i binbir düzenbazlıkla aday yaptılar. Kendi elleri ile Trump'ı başkan yaptılar. Halkın (demokrat halkın) talebi ise Sanders'dan yana idi. Bunu hiçe saydılar. Hesapları Trump'ı gösterip Hillary'e razı etmekti. Böylece şirket anlaşmaları, sistemden yedikleri paylar sağlam kalacaktı. Ancak hesapları tutmadı güzel kardeşim. Bu mu demokrasi? Para-güç-çıkar ilişkilerini egale ettiğin ve tabandan tavana olan yönetimler isterse başkanlık olsun, isterse demokratik monarşi olsun demokratiktir.

    Buna tabi güçler ayrılığı ilkesi ve bağımsız medyayı da eklediğini varsayıyorum. Bana bağımsız medyayı ve bağımsız yargıyı bul da göster Türkiye'de. O da yok. Tabandan tavana yönetim anlayışı da yok. Bunlar tesis edilene kadar da, gerçekten demokrat çizgide duran benim gibi tiplerin görevi her başa geleni indirecek hareketi yapmaktır.

    Yani, aynı sığ muhabbetlerle gelmeyin bana. Sorunun temelini çok kısa ve net anlattım. Bu sorunu çözecek ne var elinde? Onu söyle sen. Sorunu çözecek örneklerle gelemiyorsan, istersen adına Krallık de, istersen başkanlık. Maymunluk ediyoruz. Boşa zaman kaybediyoruz. Zaten boşa zaman kaybettiğinizi de öyle ya da böyle anlayacaksınız. Ama kafanızı duvarlara vurarak, canınız yanarak anlayacaksınız; ama etraftan ders çıkarıp başkalarının düştüğü hatalara düşerek, denenmiş ve başarısız olmuş yöntemlere başvurup farklı bir sonuç bekleyip, aynı sonucu elde edip, acı çekerek öğreneceksiniz.

    Bu noktada benim gibi bir vatanseverin görevi mümkünse ne senin, ne benim, hiçbirimizin canı yanmadan öğrenmemizi sağlamaktır. Başarısız olacak da olsam, bu benim görevim.

    O yüzden işleyen demokrasi modellerinden örnek vererek oyladığımız şeyi savunmadan önce, ülkedeki problem ne onu tanımla. Bu oylayacağımız sistem problemin neresini çözüyor onu anlat. Aydınlanalım. Ben derdimi bu şekilde ifade ettim. Problemi anlattım. Çözümü anlattım. Senden de bekliyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 21 Şubat 2017; 1:4:22 >
  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt
    Hocam niye uğraşıyorsunuz ki?



    Belli ki arkadaş anayasa maddelerini bile okumamış ki önerilen başkanlık sistemini Amerika'daki ya da diğer ülkelerdeki başkanlık sistemiyle bir tutuyor... Belli ki o ülkelerdeki senatonun ne kadar güçlü, kuvvetler ayrılığının ne kadar keskin olduğunu bilmiyor...



    Ha bir de çok samimiyetsiz. Akp tek başına iktidar olmasın diye hdp'ye oy verenlere utanmasa terörist diyecek ama hdp ile masaya oturmuş, hdplileri meclise sokmuş, pkk'nın silah depolamasına, kimlik kontrolü yapmasına ses çıkarmamış, pkk liderine sayın demiş kişiye evet verecek.



    Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Başlığa cevap verirsek biz kendi aracımızı üretsek bile ötv gerçeğini görmezden gelmeyin.Yabancı firma zam yapmıyor dolar artıgından dolayı fiyat artıyor.
    Şu gezi olayları yorumlarına gelirsek bununla yabancı güçlerin ne alakası var ? Peki böyle bir oyun varsa neden önlemediler ? Çok basitinden Topçu kışlası projesinden vazgeçtik deselerdi zaten olay büyümeyecekti.Ama dönemin Başbakan'ı Erdoğan ortamı sakinleştireceğine sürekli ateşe kömür attı...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi faith_388 -- 21 Şubat 2017; 12:16:42 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: faith_388

    Başlığa cevap verirsek biz kendi aracımızı üretsek bile ötv gerçeğini görmezden gelmeyin.Yabancı firma zam yapıyor dolar artıgından dolayı fiyat artıyor.
    Şu gezi olayları yorumlarına gelirsek bununla yabancı güçlerin ne alakası var ? Peki böyle bir oyun varsa neden önlemediler ? Çok basitinden Topçu kışlası projesinden vazgeçtik deselerdi zaten olay büyümeyecekti.Ama dönemin Başbakan'ı Erdoğan ortamı sakinleştireceğine sürekli ateşe kömür attı...

    Bir de benim anlamadığım, populist bir yaklaşıma sahip bir iktidarsın madem, bu olaylar ilk türediğinde ne yapman gerekirdi? Bir başka populistten örnek verelim. Özal olsa ne yapardı? Hawaii gömleğinin altına beyaz şortunu çekip, oraya gidip, "sizin derdiniz ne gençler?" diye şahsen sorup, dinleyip, "Tamam o zaman yapmıyorum!", "Meydan trafiğini de aşağı alıyoruz zaten, Gezi parkını da meydana doğru büyüteceğim! Aferim çocuklar hakkınızı iyi savundunuz. Şimdi, ağacı sev, yeşili koru, ayıyı öp!" deyip paytak paytak olay mahallini alkışlar eşliğinde terk etmezdiyse ben de adam değilim lan.

    Sonrasında tabi meydanın ortasına bir cami diker, cami bahçesini geziye katar, geziyi de büyütmüş olur, cami inşaatından iki tanıdığa gelir sağlar, gezicilerin gururunu da okşamış olur, muhafazakarlara da göz kırpmış olur, ne şiş yansın ne kebap bir denge kurardı.

    Hahahaha!

    (Bkz: Ağacı sev, yeşili koru, ayıyı öp!")
    Araç fiyatlarının artmasının Tek nedeni ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 21 Şubat 2017; 10:59:5 >
  • siyaset sıkıntılı iştir, döneklik çok olur, yalakalık çok olur, her insanın karakteri kolay kolay kaldırmaz, hadi işin kuralı bu diye göz yumulabilir

    asıl sıkıntı kendisi siyaset içerisinde olmayıp da bunları yapmayı yapanları da desteklemeyi midesi kaldırabilenler, dün pkk yla ben görüştüm, pkk ya dokunulmaması emrini ben verdim deyip pkk yı ülkeye şenliklerle sokanın arkasında durup, bugün utanmadan ona buna terörist diyenler

    son süreçte ölen her insanın verilen her şehidin kanı göz göre göre bunu destekleyenlerin elindedir bırakın geri kalan fetö vs hikayelerini, bu yüzden insanda biraz yüz olmalı, en azından susabilmeli

    araba konusuna gelirsek de öyle yerli araba üretince ben bunu ucuza satıyorum deme lüksün yok, bu işin rekabet kurallarına dayalı belli bir sınırı var, ha öyle bir pazar olman lazım öyle bir ekonomik gücün olmalı ki yabancı üreticiye sen posta koyabilmelisin eğer burada üretim yapacaksan ya da satış yapacaksan şu şekilde davranmalısın diye, yine de buna rağmen fiyatları istediğin seviyede belirleyemezsin

    ayrıca üretmeyen bir ekonomide, üreteni yok eden, varolanı satarak para çıkarmaya çalışan bir ekonomide en önemli kazanç bu tarz vergilerdir, bunlar alınmak zorunda, hatta giderek daha da artacak, ödediğimiz satın aldığımız şeyler tekrar bize satılacak mesele oto plakaları gibi, yakın zamanda ruhsatları da değiştiriyoruz deyip ruhsat paraları da isteyeceklerdir, şimdi mesela trafik sigortasında da yeni düzenlemeye gidiyorlar, araba üzerine değil şahıs üzerine trafik sigortası sistemine geçmekten bahsediyorlar, böylece ehliyet almış olan herkes az bile olsa bir para verecek, öyle ona buna köprü tünel yaptırmakla ekonomi ayakta durmaz dedik dinlemediniz, herşeyi doğru yapıyor göklerden gelen kararla başa geçtiğini sandığınız kişinin ekonomi ve maliye bakanları da bas bas bağırdı, onları da dinlemediniz, adamlar her gün başka yere çıkıyor acilen üretime odaklanmamız lazım inşaatla ayakta duramayız diye, ama öyle bir kafaya yaşıyorsunuzki gidiş geliş 2 küsür lirayken devraldıkları köprü üzerine yaptırdıkları gidiş gelişi 33 lira olan tünelle övünüyorsunuz, tabi bir de üstüne geçiş farkını kapatmak için alınan dolaylı vergile hariç, ha tabi o köprüler de bir anda 7 lira oluverdi, o ayrı mesele, 45 sene önce yapılmış köprünün üstünden geçişi bile başka para birimine endeksleyip iteleyenlerin böyle desteklendiği bir ülkede ben de olsam onlar yerinde ben de aynısını yaparım açıkçası
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.