Şimdi Ara

Anonymous, Moskova'daki trafik sıkışıklığının sorumluluğunu üstlendi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
53
Cevap
0
Favori
881
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • arizaeren A kullanıcısına yanıt

    Bomboş bir ifade

    Kimden öğreniyorsunuz siz bu tarihi.

    İnönü ve Menderes'in memleketin anahtarını Abd'ye teslim etmesiyle tam bağımsızlık diyen Atatürk'ün ne alakası var


    Şu an nükleer bir güç olmadığımız için Nato'dan çıkarsak anında bize Nato'nun kendisi saldırır, o yüzden müttefikliğimiz devam ediyor desen yine anlayacağım da.


    Padişahından mebusuna, aydınından paralısına hepsi manda, himaye zırvaları peşinde koşarken, 30 senedir cepheden cepheye sürülüp telef olmuş bu halkı düzenli ordu haline getirip tam bağımsız Türkiye diyen Atatürk'ü nasıl Abd uşağı, Nato kapaması tiplerin fikirleriyle aynıymış gibi görürsün




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ladro -- 5 Eylül 2022; 10:49:12 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ladro L kullanıcısına yanıt
    go away to arabia

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • XX58 X kullanıcısına yanıt
    belli ki Atatürk düşmanısın. yok tek başına kazanamamışmış. o zaman aynı halk ve orduyla kazansaydı dedeleriniz ve sevdiğiniz vahdettin

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • arizaeren A kullanıcısına yanıt

    Bu ülkede Atatürk'e hiç bir dinci yobaz, biz Atatürkçüyüz diye geçinenler kadar zarar veremedi.

    Savunduğu şeyi bilmeyene ne anlatacaksın


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ladro L kullanıcısına yanıt
    o zaman sana dinci yobazlarla mutlu yaşamlar. go to Arabia!

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • arizaeren A kullanıcısına yanıt

    Yazdıklarımdan arapçı, dinci olduğumu nasıl çıkardın acaba. Okumamış ki ne yazdığımı

    Ülkeyi ya abdye satıcaz ya araplara/tarikatlara satıcaz, dik duran bir ülke olmak çok zor sizin için belli




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ladro -- 5 Eylül 2022; 10:54:31 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Aynen öyle. Jakobenler gibiler. Onlar da kendilerini degişim için şart olan radikaller olarak falan tasavvur ediyorlardır. Allah'tan ellerinden gercek guc yok.

    İşin en ilginç kısmı ne olduğunu bilmenin de fayda etmemesi. Adam ne olduğunun farkında fakat kendini mecburi bir maraz olarak görüyor, gene aynı şeyi yapıyor.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt

    Kendilerine karşı bu kadar dürüst olabiliyorlar mı artık bilemeyeceğim. Bilginin veya bilmenin davranışı etkilemek zorunda olmadığı bir gerçek zira çevresel ve kişisel faktörler var. Hatta sosyobiyolojiyi veya evrimsel psikolojiyi dahil edersek genetik, evrimsel biyolojik faktörler.

  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Biliyorlardır kendilerini. Bu arada acı bir gerçek, dogrusunu bilen yanlışa girmemeli. Evrimsel psikoloji sanki biraz pseudo-science bu arada...

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt

    Evirmsel psikolojiye odağı geniş olduğu ve deneysel kontrolü sağlamada zorlukları bulunduğu için psikanaliz muamelesi yapanlar var, ki zaten cinsellik vurgusuyla vs az biraz da benzeşiyorlar. Ancak evrimsel psikoloji psikanalizin aksine ölçülemeyen ve ampirik değişkenleri barındırmayan salt hayalet terimlerle (ego, id vs) uğraşmıyor ve işin bu yönü iyi biliniyor. Mevzubahis olan ölçüt olarak alınabilecek çok daha alışıldık günlük veya evrimsel terimler. Ne gibi terimler veya çerçeveler bunlar seks arzusu, kabilecilik, ensestten kaçınma, akraba kayırma, kavgacılık veya savaş hali, yılanlardan korkma, çok renkli canlılardan kaçınmaya yatkınlık, annelik, yabancıları dışlama, adaptasyon, malum biyolojik hazır olma vaziyeti (biological preparedness), evrim mükemmel çalışan bir süreç olmadığı için maladaptasyon yani uyumsuzluk ve zarar hali vb. Evrimsel önermelerden haliyle psikanalitik önermelere kıyasla daha kolay biçimde kontrollü deneyler ayarlanabiliyor. Evrimsellik daha kolay biçimde sayısallığa indirgenebiliyor. Bir de açıklayıcı gücü çok fazla ve çevreselliği de işin içine katıyor. Açıklayıcı gücün fazla olması esasında hem bir avantaj hem de teorik gelişimin önünde bir handikap. Evrimsel psikoloji geliştirmesi genelliğinden ötürü zor bir ekol ama psikolojideki diğer ekollere nazaran bilimsel anlamda daha üstün olduğu biyolojiyle psikoloji arasında hakiki bir köprü kurduğu için - bence - açık. Evrimsel psikolojinin insan psikolojisinin tamamını oluşturmasa dahi psikolojik bir varlık olarak insan doğası denen fenomenin büyük bir kısmının gerçeğe daha yakın biçimde, insanın büyük evrensel resim içerisindeki yerine daha yakın biçimde anlaşılmasında önemli bir rol oynadığını ve gelecekte daha da çok oynayacağını düşünüyorum. Basitçe tıpkı evrim teorisinin biyoloji başta olmak üzere doğa bilimlerinde devrim niteliğinde bir rol oynaması gibi.


    Gerçeği böyle keşfetmek önemli çünkü gerçeği bilmek tabiatı olumlu biçimde manipüle etmeyi veya en azından ona ayak uydurmayı kolaylaştırıyor. Çok çarpık bir yaklaşımla bilmeden müdahale edince büyük sıkıntılar baş gösteriyor.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Zaten sosyal bilim olduğu için 5-0 yenik başlıyor. Buradaki sıkıntı şu: seks arzusu, ensestten kaçınma gibi olguları herhangi bir filtreden görmek mümkün. Varolabilmek için kabullere ihtiyacı var. Şimdi evrim, veya işte evrim çalışmaları, adına her ne dersen bir bilim fakat psikoloji bir sosyal bilim ya, işte bir bilim ve sosyal bilim arasında köprü kurduğun zaman işler daha da karışıyor.


    Benim sosyal bilimlerle kategorik bir sorunum var, bilim olarak kabul edilmelerine karşıyım, fakat insan hayatını anlamak noktasında yol gösterme noktasında kalsa da faydaları var ve problem çözme noktasında ispat edilmiş faydaları var, dolayısıyla varlıklarından memnunum, sadece bilim olarak isimlendirilmelerine karşıyım.


    Ben tercümanım bizim işe de bilim demeye başladılar, senelerdir akademisylenlere yaptığımız işin bir zanaat, yer yer sanat ama asla bilim olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Bu durum aslında şu veya bu derecede bütün sosyal bilimler için geçerli, bizimki en "bilimsizlerinden" biri sadece.


    Evrimsel psikoloji şu ana kadar olmuş olayları belirli kabuller neticesinde yorumlayabilir, fakat gelecekte ne olacağını kesin olarak asla bilemez. Fizik ama öyle değildir mesela. Burada matematiğin de durumu tartışmaya açılıyor fakat bence yanlış, matematik fiziğin dili, kendi başına bir bilim değil, yapılan bütün operasyonlar fizik veya teorik fizik dahilinde, sadece mesela cisimler değil onların temsilleri kullanılmış oluyor. Zaman içerisinde bu temsillerle uğraşma işi başlı başına bir uğraş haline gelmiş sadece.


    Konudan çok acayip saptım, sapıklığım için özür diliyorum:)





  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt

    Pozitivistik pozisyondasınız ya da pozisyondayız mı diyeyim? Yok estağfurullah anlıyorum, genel olarak güzel ve yerinde tespitler. Ben pozitivizmin "daha az tuzlusu" realizme (veya natüralizme?) sapma gösterecek kadar iyimser ve naifim - belki de enayiyim - sadece. :)

  • XX58 X kullanıcısına yanıt

    bu ne saçma sapan yorumdur!


    Cengiz Han'ın otak mantığına göre yani bizde de olan mantığa göre bir nal bile devlet kaderi tayin ederken, senin kafa nedir ? Atatürk birşey yapmamış bremın evet. savaşmamış hatta. canah ghaledhe yoghdu yeghenim... hedda cahnagh gale savaşı heç olmadı ... biz böyle döşinigh ... yelan yezhan darih utenzan !

  • wolferto kullanıcısına yanıt

    burada 100 defa yazdım belki gene yazıcam!



    liberal sosyalizm yani liberal sol diye birşey türetildi Amerika tarafından! Soros özellikle bu anlayışı, hücreleri farklı ülkelerde yaysınlar diye son 20 yılda milyarlarca dolar harcadı.


    sonuçta ortaya devekuşu gibi ne deve ne kuş olmayan bir canlı... yani ne ecevit solcusu ne Atatürkçü olmayan kişiler türedi ayrıca milliyetçi de değiller.



    bizim sol kesim özellikle bu adama sallar



    Ümit Özdağ - Zafer Partisi Genel Başkanıyoutube
    Türkiye'nin başındaki FETÖ ve PKK'dan sonraki en büyük bela "Liberal Solcular"dır. Bunlar devekuşu gibi, ne deve, ne kuştur! Her yabancı operasyona açık, her servise hizmet edebilen unsurlar bunlar! Bunlar FETÖ ile de PKK ile de işbirliği yapabiliyorlar, yeter ki Türkiye karşıtı olsun... O yüzden çok rahatlıkla söylüyorum; bunların canları cehenneme! #ÜmitÖzdağ #ZaferPartisi #LiberalSol
    https://www.youtube.com/shorts/y7EC5Ggev9c



    ben 1 senedir yazıyorum aşağı yukarı. liberal solculuğu yani dünya gündemini takip eden, bilen bir adam olması ümit özdağ'ın beni şaşırttı ...





  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Ben pozitivist değilim, pozitivizm bir çeşit bilim dini, bilime dini bir yaklaşımı var. Isabetli olduğunu dusunduğum noktalar var fakat somut delilleri olmayan hiçbir şey yoktur, uzerinde dusunulemez bile şeklindeki yaklaşıma karşıyım. Günümüzde bu kısmı yokmuş gibi davranlıyor pozitivizmin. Sırf hawking radyasyonu bile bu yaklaşımın ne kadar sapıkça ve bilim düşmanı olduğunu ispata yeter bence. Çok derin tartışmavar gerçi konunun o kısmında.
    Enayilik bilimde de hayatta da iyidir. Alternatifi katılık, katı olunca hiçbir yere varılmıyor. Keşke hepimiz enayi olabilsek:)

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt

    Sosyal bilimleri metodolojik ve teknik standartlar çerçevesinde bilim addetmeyen duruşlar genelde pozitivizmle ya da "pozitivistik" denilen tavırlarla özdeşleştiriliyor. Sosyal bilimleri fen bilimlerinden teknik ve kategorik anlamda aşağı gören yaklaşım sosyal bilimlere dair çok tipik bir pozitivistik savın ürünü de ondan pozitivistik dedim.


    Pozitivizme karşı Hawking Radyasyonu sanki çok da iyi bir örnek değil çünkü Hawking Radyasyonu varsayımı özünde deneysel olarak test edilebilir ve zaten deneysel test sonucu onaylanmış bir teorik fizik hipoteziydi. Pozitivizm daha çok iki kanattan hücum edilebilir görünüyor: İlki metafizik-bilim tanımlaması ve ayrıştırmasından. İkincisi bütün alanlardaki pratik uygulanabilirliğinden. Viyana Çevresi tarzında çok klasik bir pozitivizme bakarsak onların doğa bilimsel metodoloji üzerinden çok katı bir bilim ve metafizik ayrımı yaptığını, bu biçimde kendi içlerinde tutarsızlaştıklarını görürüz. Aslında kelimenin tam anlamıyla metafizikten kaçmaya çalışıp metafiziğin evrensel çekim merkezine öylece geri düşüyorlar. Bu zaten pozitivizme yapılan temel eleştirilerden birisi. Yani bana ait değil. Bu bakımdan mesela ben de klasik çerçeveden bilimi bir tür metafizik addederek ayrılıyorum ancak bilimi yöntemli gözlem ve deneyin sistematik düşünce ve yaklaşımla beraber bulunduğu, eşya veya nesne veya realite kurgusuna dair kendi kendisini denetleyen ve geliştiren diğerlerinden daha daha üstün bir metafizik tutum addediyorum. Nitekim bu fikrim de tamamen bana has veya orijinal bir şey değil. Olaya böyle yaklaşan başkaları da var. "Neo-pozitivizm" denebilecek bir yakıştırma çerçevesinde olaya böyle yaklaşanlar da var. Misal falsifikasyon kuramcısı yani bilimi kabaca ampirik bir yanlışlanma düzleminde ilerlemeden ibaret gören bilim felsefecisi Karl Popper gibi - geçen zekasını konuştuğumuz Celal Şengör'ün favorisi. Popper da basbayağı bilime hakiki bir metodoloji tarzıyla ilerleyen özel bir metafizik muamelesi yapar. Zaten bilim antik İyonyan metafizikle de çok köklü tarihsel bağlara sahip, dolayısıyla bilimin de bir metafizik olduğu ama onu ayıran şeyin yaklaşımlar ve yöntemler olduğu söylenebilir.


    Katılığın tezatı olaraktan enayilik esneklik veya yenilik açısından belki de kelimelerin anlatamayacağı kadar olumlu fakat muhtemelen hemen hemen her şeyde olduğu gibi enayiliğinde aşırısı zarar çünkü enayiliğin fazlası saf inanç veya iş bilmezlik. Enayi olmak iyi ama biraz katı, omurgalı, ayakları yere basar olmakta da fayda var yoksa oradan oraya savrulunabilir. Her hıyar var diyenin peşinden elinde tuzlukla koşmamalısındır. En basitinden eskiye itiraz etmek için bile biraz katılık, "yeni ama daha iyi bir katılık" gerekir. :)

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Hawking elinde herhangi bir veri olmadan genel izafiyeti doğru kabul edip event horizon üzerine kuantum alan teorisini uygulayarak event horizondan ters yöne birşeyler çıkması gerektiğini söylüyor (genel izafiyet ve kuantum alan teorileri olayları çok karışık, zaten birbirlerine de uymazlar, bu sicim teorisi denen şey işte 11 tane boyut tanımlayıp beraber varolabilecekleri bir evren(ler) bulmak peşinde gibi bir şey), yetmişlerde olması lazım. Bunun doğruluğuna dair veriler yakın zamanda elde edildi diye biliyorum ben, onbeş senedir falan uzağım teorik fizikten hiçbir şey takip etmiyorum açıkçası. Neyse, burada önemli olan şey Hawking'in bir teoriyi doğru kabul edip başka bir teoriyle o teori içerisinde özellikleri tanımlan bir şeyi yorumlayıp bir teorik sonuç elde etmiş olması. Bu da -şayet ben pozitivizmi yanlış anlamamışsam- pozitivizm dininde küfür. Uyduların saatlerinin geri kalıyor olması bile bir pozitivisti kütlenin zamanı büktüğü fikrine ısındıramaz, hani elle tutulur delil der, yetmez o der, kafana göre yorumluyorsun olguları der, ki ironik bir şekilde ben sosyal bilimcilere aynı şeyleri söylüyorum ahahha. Bu arada bence zaman kütlenin bir fonksiyonu, yani başka bir kütleyle etkileşime girdiği anda zaman var, ki en küçük parçacık ne onu bilmediğimiz ve muhtemelen hiçbir zaman bilemeyeceğimiz için bu teorisinin matematik modeli bile sanırım en az üç-beş farklı evren ister, sanırım bütün yollar sicim teorisine çıkıyor alskşjfklasdjkla. Dediğim gibi kafam basmıyor eskisi kadar bu işlere bu konuşmayı bundan 19-20, bilemedin 15 sene önce falan yapmalıydık aslında. Konudan çok acayip saptım ben bu arada, gene.


    "Bu bakımdan mesela ben de klasik çerçeveden bilimi bir tür metafizik addederek ayrılıyorum(...)" bu yaklaşımı sevdim. Pek çok sorunu çözüyor.


    Celal di Medici'den bahsettin midem bulandı gene. Aklıma hep Cem Özer'in Hülya Avşar için yaptığı meşhur yakıştırma geliyor (ikisini de hiç sevmem bu arada)... Adam canlı yayında Hegel'e aptal dedi ya daha ötesi mi var?


    Hıyarları tuzlama hevesi kararında olmalı bence de, benzer şekillerde düşünüyoruz :)





  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt

    Genel rölativite ve pozitivizm arasında Einstein'in daha genel bir teori için sapma göstermesi haricinde bir ayrışma, öyle ciddi bir kavga gürültü kopmadı diye biliyorum tam aksine Mach tipi fenomenist pozitivizmi savunanlar iki yaklaşımın temel varsayımlarının birbiriyle örtüştüğüne inandıkları ve Einstein'a belirli bir alkış tutukları gibi Einstein gençliğinde pozitivizmden etkilendiğini belirtmiş. Zaten Einstein hem özel hem de genel rölativite teorisini geliştirirken pozitivist düşünür Mach'ın mekaniği ve modellerinden de istifade etmiş. Aşağıdaki kaynaktan durumu bir daha kontrol ettiğim kadarıyla böyle, ama bu konuda da aslında pozitivistler ve Einstein arasında bir kavga özünde çağa özgü bir anlayış kıtlığından dolayı yaşanmamış gibi görünüyor:


    https://plato.stanford.edu/entries/genrel-early/#PosiHoleArgu


    Çünkü çağdaş fizikçilerin keşfettiği kadarıyla Einstein'ın malum fenomenalist pozitivizm ile esasında "Delik Argümanı" denilen ve uzay zaman kordinatlarını bir kovaryant matematiksel sistem içerisinde fiziksel olayları açıklamaktan başka işlevi olmayan rastgele etiketler addeden tanımlamalarında büyük bir sorun yaşaması gerekirmiş (bu matematik ve matematiksel değerler kendi başına bir realiteden ziyade realiteye eklemlenen veya keyfe keder atfedilen açıklayıcı bir dil veya etikettir düşüncesine kayıyor). Üstüne Einstein standart genel rölativiteden daha kapsayıcı bir fizik teorisi kurmak için kolları tekrardan sıvayıp teorik kanatlar takarak uçmaya kalkıştığında hakim pozitivistik bilim anlayışı ile açıkça problem yaşamaya başlamış. Özetle Einstein çığır açan yeni non Newtonian fiziğiyle çağının pozitivizmine adeta çimento olmayı başarmış gibi algılanmış iyi bir fizikçi olarak dahi pozitivistik taleplere - kendi kuramsal fizikçi güdülerine uyarak - ayak uydurmakta zorlanmış. Yani evet pozitivizm - kendisi belki bir din olarak nitelendirilemese bile - özellikle deneysel fizik ya da deneysel doğa bilimler haricindeki diğer alanlarda pratikte gerçekleştirilmesi veya uygulanması mümkün olmayan bir metodolojik ideali yani metodolojik bir ütopyayı dayatıyor olabilir. Ve ütopya çabaları bilinir ki bir distopyayla, distopya olmasa dahi hüsran ve bitmek bilmeyen tekrarlarla sonuçlanabilir. Nasıl ki parçacıklar dünyasından evrene bakan kuantum fiziğinin genel kabul görmüş Kopenhag yorumu ve Heisenberg'in meşhur belirsizlik ilkesi çerçevesinde ideal determinist bilgi imkanı yoksa ideal metodoloji uygulaması da benzer şekilde belki de tabiatın kendi kuralları ya da içkin yapısı çerçevesinde imkansız olabilir. Haliyle belirli bir pürüzlülük veya kusur - bilgi sistemleri içerisinde en üstün ve muhtemelen biricik denebilecek bir bilgi sistemi olmasına rağmen - örüntülerin deterministik modellemeleri üzerinden değişen varoluğu açıklamaya ve öngörmeye çalışan bilimin kaderi olabilir.


    Yok sapmalar sorun değil estağfurullah bilincinde olmak ve toparlamak yeterli. Celal di Medici çok güzelmiş hdshdh. :D

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bu saçma grup daha doğrusu iddia edilen zatı muhteremler rusyanın kuralsız oyunda batıları sector ettiği gibi kendi saçma gruplarını da aynı xxxx duruma sokabileceklerinin farkında değiller, zaten az buçuk başarılı olupta kendini bir nane sanan insanlar gibi iş güç sahibi gruplarda aynı hastalığa yakalanıyor.

    Böyle aptal saptal işler yaparak en fazla rusyanın istihbaratının ilgisini çekerler ki umarımda öyle olur.

  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Bana sanki pozitivistler mutassıp görünmemek için "siyasi pozitivizmi" icat etmiş gibi geldi orada ahahah. "Uzay zamanı soyutlaştıralım ki matematik caiz olduğu sürece einsteinın söyledikleri de caiz olsun" ahaha
    Özel izafiyet tabii ki fazla gelecek adamlara

    Eklediğin makaleyi yarın oturup okumayı düşünüyorum çok hoşuma gitti :)

    Celal hayal dünyasında kendisini Lorenzo di Medici olarak hayal ediyor, adım gibi eminim. Yeterince içirsen itiraf eder.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.