Şimdi Ara

American Gods (2017) (6. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
385
Cevap
18
Favori
16.610
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 2. bölüm bitti ama halen hiçbir şey anlaşılmadı :) kitabı okumak şart gibi...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oray

    2. bölüm bitti ama halen hiçbir şey anlaşılmadı :) kitabı okumak şart gibi...

    nerden izlediniz hocam
  • Efsane olur
  • 2. bölümü izledim ama hala kafa karışıklığı devam ediyor Kitabı okuyanlar için güzel bir dizi olacağı belli. Medyanın girişi güzeldi beğendim. İlk sezon karakterleri tanımakla geçecek anlaşılan



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dürüstİnsan -- 8 Mayıs 2017; 3:14:59 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fell on Black Days


    quote:

    Orijinalden alıntı: oray

    2. bölüm bitti ama halen hiçbir şey anlaşılmadı :) kitabı okumak şart gibi...

    nerden izlediniz hocam

    torrentten indirdim, altyazısız izliyorum genelde.

  • yine garip bir bölümdü, wednesday abi bir şey için adam topluyor onun dışında yine bir şey anlamadık


    1x3
  • Dürüstİnsan kullanıcısına yanıt
    Sanmam hocam.Kitabi bitti sayılır.Eğer kendileri ekleme yapmazlarsa(vu bölümdeki sheba sahnesi misal) 8.bölümde kitabin sonuna kadar gelebilirler bu hızla.



    Ilk bölüm kitapta hemen hemen ilk 90 sayfayi ikinci bölüm 40 sayfa civarini kapsiyor.Fragmandan anladigim kadariyla 3.bölüm de şöyle 40 sayfa civarını anlatiyor.Duz mantık 8 bolume kitabin sonuna baya yaklasirlar

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dr.Techno kullanıcısına yanıt
    İlk sezon kitabın 3te 1lik kısmını anlatacak deniyordu. Sanmıyorum tek sezonluk olacağını.
  • En fazla 3-4 sezon gider zaten. İyi bir kitap uyarlaması dizi var karşımızda zaten. Dizinin yapımcısı Sandman çizgiromanınıda dizi yapmak istiyormuş. Fazla uzatmazlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dürüstİnsan -- 8 Mayıs 2017; 22:50:12 >
  • İlk iki bölümü çok beğendim, özellikle bölümlerin giriş sekanslarına bayıldım, umarım tüm bölümlerin başlarında böyle tanrıların Amerika'ya gelişlerini işlerler. Diğer bölümle birlikte hikayenin gidişine bağlı olarak kitabını okumayı düşünüyorum. Bu arada ilgilenen varsa diziyle paralel şekilde ilerleyen bir de çizgi romanı çıkmaya başlamış, Türkçe çeviri olarak internette bulunuyor, onuda bayağı başarılı buldum.
  • Çok acayip bir dizi yahu. Öyle bir bağlıyor ki bir saatin nasıl geçtiğini anlamadım.
  • Dr.Techno kullanıcısına yanıt
    Hocam gaiman var işin içinde ilk sezonda kitap biterse dediğiniz gibi anlayalım ki adam kitabın devamını dizi olarak düşünmüz yazmış bence ama ilk sezonda 1/3 olacak dedi kitabın bakalım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kitabını falan bilmiyorum, isim inanılmaz itici geliyor. Bu yüzden başlayasım gelmedi. Önerir misiniz diziyi?
  • İkinci sezon onayını aldı.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: thriller89

    Kitabını falan bilmiyorum, isim inanılmaz itici geliyor. Bu yüzden başlayasım gelmedi. Önerir misiniz diziyi?

    İnsan tanrılar ve buna bağlı olarak fantastik öğeler içeriyor. iki bölüm yayınlandı ve bir çok soru işareti var, her şey bi' anda oturmuyor yani.
  • American gods are penis and boobs.bu kadar göz önune sokmalarının bir anlamı var mı sizce ne işe yarıyor bunu yapmaları ben çunku bazen ne izliyom ben diye şaşırıyorum.Kitabını almayıda duşunuyorum yapıma saygı duyuyorum ama benim duşuncem bu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bremen Bv-244 -- 12 Mayıs 2017; 1:4:36 >
  • Pissacore kullanıcısına yanıt
    Hiç böyle düşünmemiştim kitabı okumadım baya karışık şuan

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hiç bişey anlamadım 2. bölümden ama yinede bağlattı kendine nası şey anlamadım
  • Arkadaşlar dizinin çevirmenlerinden emrhncm 2.bölüm altyazısıyla birlikte karakterleri, metaforları tanıtan kapsamlı bir not hazırladı.
    Mitolojiler ile pek arası olmayan arkadaşların diziyi izlemesi sıkıcı ve zor geliyor olabilir. Bu yüzden okumanız önem taşıyor.
    Diziyi Emrhncm'nin çevirisi ile izleyenler zaten görmüştür ama lordemre veya dizi sitelerinde başka arkadaşların çevirisiyle yada orjinal dilde izleyen varsa onlarında bilgilenmesi amaçlı paylaşıyorum.

    Spoiler içermez.. Olduğu gibi paylaşıyorum Emirhan kardeşime uğraşı için teşekkür ediyorum..

    Buyrun :


    Böyle ufak bir "sözlük" hazırlayayım dedim sizin için. Karakterlerin kökenini, hangi tanrılarla özdeşleştirildiklerini, bu tanrıların özelliklerini
    ve ufak tefek detay bilgileri vermek istedim. Ayrıca "gözlerinden ateş püskürten bufalo", "dünya ağacı" gibi dizinin ana eksenindeki metaforları da açıklamak için.
    Çeviriden sonra çok zaman kalmadığı için aşırı kapsamlı bir sözlük değil ama zamanla büyütürüm, büyütürüz. Umarım işinize yarar, hoşunuza gider.
    /////Spoiler yok. Rahatça okuyabilirsiniz.\\\\\


    Öncelikle karakterlerle başlayalım.


    *Wednesday: Çarşamba. Aslında isminin Wednesday olmasının bir sebebi var. İlk bölümün başında bir Viking grubu Amerika'ya geliyordu. Geri dönmek istediklerinde
    yelkenlerinde rüzgar olmadığı için savaş tanrısı Odin onları görüp yardım etsin diye gözlerini feda etmişlerdi. Kanlı dövüşler yapıp kendilerini Odin'e
    adamışlardı. İşte orada bir "wooden" yani tahta heykelcik görünmüştü. Hatırladınız mı? Tahta (Wooden) olmasına dikkat.

    Şimdi wednesday kelimesine bakalım. Aslında haftanın günleri İskandinav mitolojisinden geliyor.
    Sunday: Sun's Day. Güneş günü. Yani güneş tanrıçasının günü.
    Monday: Moon's Day. Ay günü. Yani ay tanrısının günü.
    Tuesday: Tiw's Day. Tyr'in günü. Yani İskandinav adalet ve gök tanrısının günü.
    Thursday: Thor's Day. Thor'un günü. Bildiğiniz üzere Odin'in oğlu şimşek tanrısı Thor'un günü.
    Friday: Frigg's Day. Frigg'in günü. Odin'in karısı sevgi, annelik ve evlilik tanrıçası Frigg'in günü. Herkesin kaderini bildiği söylenir.

    Gelelim Wednesday'e. Wednesday aslında Woden's Day. Woden, Odin demek. Bir de kelime oyunu yapmışlar. Yani "Wooden'ın günü". Yani tahtanın günü.
    Yani Odin'in günü. Çarşamba karakteri İskandinav savaş tanrısı, "Herkesin Babası" Odin'in Amerikan versiyonu. Burada Odin'e ayrı bir paragraf açmak
    isterdim ama maalesef kendisi bir paragrafa sığmaz. Belki bir sonraki notta detaylıca açıklamaya çalışırım Odin'i.

    Çarşamba gücünü kurnazlıktan alıyor. Uçakta Shadow'a söylediğini hatırlayın. "Mesele para değil, mesele inanç." İnsanlar, Tanrılara
    inandıkça Tanrılar daha güçlü oluyorlar. Kendisinin de söylediği gibi üçkağıtçının, dümencinin önde gideni. İnsanları kendisine inandırmak için
    "tatlı dilini" kullanıyor.



    *Shadow Moon: Shadow'un tanrısal kimliğine gelirsek. Bence hiç girmeyelim. Çünkü dizi ilerledikçe karakterin gelişimi ve dönüşümüyle birlikte geçmişi veya kim olduğu
    kesinlikle gösterilecektir. Şimdi hapishane, işi, karısı, arkadaşı filan tüm geçmişini açıklamak dizinin tadını kaçırabilir. Hem Shadow da bizim gibi
    ortama yabancı. Yeni yeni öğreniyor. Biz de onunla birlikte yavaş yavaş öğrenelim bence.

    Ama şunu söyleyeyim ki Shadow'un bozuk paraya bir takıntısı var. Hapishane sahnesinde parmaklarında oynatıyordu. Çılgın Sweeney ile para numarası
    yüzünden kavganın eşiğine gelmişti. Uçakta Çarşamba'ya bir numara göstermişti. Bozuk paralar Shadow için çok önemli, buna emin olabilirsiniz.
    Mesela Sweeney'in verdiği altın para var. Ayrıca bozuk para metaforu hem yazı-tura gibi iki seçim arasında kalmışlığı hem de para döndürüldüğünde
    aniden durmadan hemen önce çok hızlı dönerek tanrılar arası savaşı simgeliyor.

    Ayrıca hem twitter'dan gelen hem de ekşisözlük'te konuşulduğunu gördüğüm ve @issiz adam'ın da değindiği konu: Niye adını değiştirip türkçeleştirmedim?
    Birinci sebebi fonetikti. Dizide ismi sürekli tekrarlanıyor ve çok keskin bir fonetiğe sahip. O yüzden Shadow kelimesi duyulduğunda, altyazıda "Gölge"
    kelimesini okumak rahatsız eder diye düşündüm. İkincisi ise soyismi "Moon". Moon, "Ay" demek. Gök cismi olan Ay. Karakterin adı Shadow Moon'dan
    "Gölge Ay" haline dönüşecekti. Yani tumturaklı ve heybetli hali kaybolacaktı. Geri bildirimlerde memnun olan da var, olmayan da. O yüzden bir bölüm
    daha Shadow olarak kalması taraftarıyım ama siz bilirsiniz tabii. Gölge diye çevirebilirim isterseniz.



    *Belquis: Belkıs. Saba Melikesi veya Saba Kraliçesi. Yarı insan yarı şeytan olduğu rivayet edilir. Günümüzde Habeşistan (Etiyopya) veya Yemen'nin olduğu topraklarda
    hüküm sürdüğü farzedilen tarih öncesi Saba Krallığı'nın hükümdarıdır. Modern arkeoloji bu krallığın mevcudiyeti konusunda şüphecidir.
    Kitab-ı Mukaddes'te kraliçenin isminden bahsedilmez mesela. Habeş kültüründe "bu şekilde değil, böyle değil" gibi anlamlara gelen Makeda ismiyle anılır.
    Yahudi kaynaklarında, İslam kaynaklarında, Hristiyan kaynaklarında, Afrika ve Asya kökenli metinlerde kısacası neredeyse her dinde ve her coğrafyada
    farklı isimlerle de olsa ismi anılır. Dizide gördüğünüz gibi seks, şehvet, cinsellik ve güzellik gibi şeyleri simgeleyen bir tanrıça. Gücünü de doğal
    olarak bunlardan alıyor.



    *Mad Sweeney: Çılgın veya Deli Sweeney. Kendisi bir leprikon. Leprikon, İrlanda folklörünün bir parçasıdır ama İrlanda mitolojisinde çok büyük bir yer tutmaz.
    Leprikon'lar cücedir ya da cüce kadar kısalardır. Sakallı, ceket ve şapka giyen ufak tipler olarak tasvir edilirler. Zamanlarını çoğunlukla
    tek başlarına, ayakkabı tamiri yaparak geçirirler. Çok yaramaz ve haylazlardır. Gökkuşağının sonunda bir çömlek altın para sakladıkları rivayet edilir.
    Eğer çömleklerini bulursanız güneş batmadan önce oradan ayrılın yoksa sonsuza kadar orada kalırsınız. İnsanlar tarafından ele geçirilirlerse
    serbest kalmak için insanların üç dileğini yerine getirirler. Para numarası, Shadow'a verdiği altın para, isminin başındaki Manyak lakabı filan buradan
    geliyor.

    Ama Sweeney sıradan bir leprikon değil. Mad Sweeney ismini 7. yüzyılda yaşamış bir kraldan alıyor: Buile Suibhne.
    Şöyle ki Buile Suibhne bir İrlanda kralı'nın oğlu ve bir büyü yüzünden çılgına dönüyor. Aklını geri kazanmasının tek yolu ise İrlanda'yı
    kuzeyden güneye koşarak geçmek. İsimler ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Suibhne isminin telaffuzu "Sıviiniy" şeklinde. Tıpkı "Sweeney" gibi.



    *Technical Boy: Tekniker. Kendisine Teknik Servis Elemanı da diyebiliriz. İlk bölümün sonunda görünen ve Shadow'u "silen", dinin bir virüs olduğunu, gerçekliği yeniden
    programladıklarını söyleyen jöleli karakter. Herhangi bir tanrı karşılığı yok. Ancak yazarın dediğine göre dijitalleşme ve teknolojiyi yansıtan bir
    karakter. Kitapta şişman, sivilceli ve Matrix hayranı olarak betimlenmiş ancak zamanla birlikte tanrılar da değiştiğinden onu daha sıska ve
    punk bir hale büründürmüşler. Günümüzdeki hacker imajına daha güzel uyduğunu düşünmüşler. Tekniker gücünü bilgisayar tutkunlarından alıyor.
    İnsanlar ne zaman bozuk bilgisayar, çöken uygulamalar veya teknolojiyle alakalı herhangi bir şey karşında dua etseler, Tekniker güçleniyor.



    *Low-Key Lyesmith: Silik Lyesmith. Shadow'un hapishane arkadaşı. Karakter bildiğimiz Odin'in oğlu Loki'den esinlenilmiş. Loki İskandinav
    mitolojisinin kötülük tanrısıdır. Düzenbazın, serserinin önde gideni olmasına rağmen çok becerikli ve cesur bir kahraman havası da vardır.
    Çeşitli sorunlardan ötürü Odin oğlunu cezalandırır ve yeraltına hapseder. Başına da bekçi olarak bir yılan koyar ama bu yılan zehir akıtır.
    Zehri alan Loki tanrılara karşı savaşta devlere önderlik edecektir. Kendisi Thor gibi yarı dünyalı değildir. Safkan Aasgardlıdır.



    *Czernobog: Karakterin kökeni 12. yüzyılda Slav kabileler arasındaki bir inançtan geliyor. Bu inanca göre Czernobog dünyada olan kötü şeylerin sebebi.
    Bu yüzden ona "Kara Tanrı" anlamına gelen "Black God" adını vermişler. Kendisi şeytaniliği ve küfrü temsil ediyor. Slav mitolojisinde herkes ondan korkar.
    Bir de çekici var. Karşısında ise iyi şeylerin ve başarının temsilcisi olan "Belobog" varmış. Ona da "Ak Tanrı" anlamına gelen "White God" adı verilmiş.



    *Zorya: Zorya karakteri Slav mitolojisindeki iki koruyucu tanrıça olan Zorya Utrennyaya ve Zorya Vechernyaya'dan esinlenilmiştir. Bu tanrıçalar savaş esnasında
    koruma sağlarlar. Kitapta, yazar Neil Gaiman'ın yarattığı bir üçüncü tanrıça daha vardır: Zorya Polunochnaya. "Aurora"nın bekçileridirler.
    Zorya Utrennyaya sabah ve şafak vakti yıldızıdır. Venüs'le ilgilidir. Zorya Vechernyaya akşam ve alacakaranlık yıldızıdır. Merkür'le ilgilidir.
    Zorya Polunochnaya ise gece yarısı yıldızıdır.



    *Mr. Nancy: Bay Nancy, "Anansi" veya "Compe Anansi" olarak da bilinir. Karakterin kökeni Batı Afrika ve Karayipler efsanelerinde yer edinmiş masalsı bir kahraman olan
    Anansi'ye dayanır. Anansi bir örümcek olarak tasvir edilir veya örümcek adam olarak. Çok kurnazdır, düzenbazdır, "sihirlidir." Bir sürü hikayesi vardır.
    Daha doğrusu anlattığı hikayelerle meşhurdur. Yani örümcek gibi adamı ağına düşürür. Ancak kendi hikayesi biraz dramatiktir. Sonunda örümcek,
    balmumundan bir kadın figürüne saplanır ve dayak yer. Batı Afrika animizmi ile ilgili hikayeleri vardır. Bu hikayelerde Bay Nancy hayvanlara oyun oynar.
    Ayrıca "nancy" kelimesinin "eşcinsel" anlamında kullanılan argo bir kelime olduğunu belirteyim. Tam karşılığı bizdeki nonoş kelimesidir.
    Karakterin, tam emin olmamakla birlikte, eşcinsel bir tarafı olduğunu da düşünüyorum.



    *Mr. Jacquel: Bay Jacquel. Karakterin çıkış noktası Antik Mısır'da ahiret ve ölüler tanrısı olarak bilenen Anubis'tir. Anubis mezarların ve lahitlerin hakimidir.
    Ayrıca Anubis insanların kalbini tartarmış. Eğer kalp hafifse Osiris'e bırakır, ağırsa kalbi yok edermiş.
    Gövdesi insan, başı çakal veya vahşi köpek biçiminde tasvir edilen kutsal bir yaratıktır. Mısır'da dünya sonrası yaşam ve ölülerle ilgilendiği için
    mumyalamanın mucidi olarak bilinir. Kitapta da dik kulaklı ve köpeği andıran bir sima olarak betimlendiği için "Bay Çakal" da denebilir.



    *Mr. Ibis: Bay Ibis. İlk bölümün en başında "Amerika'ya Geliş" yazan siyahi karakter. Karakterin çıkış noktası Antik Mısır'da bilgelik tanrısı olarak bilinen Thoth'tur.
    Yazının (hiyeroglif) ve rakamların mucidi olarak tanınır. Saat ve zaman hesapları yapar. 365 günlük takvimi bulandır. Bu yüzden başta hikayeyi o anlatmıştır.
    Gövdesi insan ve başı ibis (aynak) kuşu şeklinde tasvir edilmiştir. Bay Jacquel ile birlikte "Ibis ve Jacquel'in Cenaze Levazımatçısı" nı işletir.



    *Easter: Sümer mitolojisinde İştar, Cermen mitolojisinde Eostre, Anglo Saxon'larda Eoster, Hristiyanlar için Easter, İskandinav mitolojisinde Ostara, bizde ise Ester.
    Ya da mevzu Amerika ile ilgili olduğu için "Paskalya" demek daha doğru olabilir. Kendisi Yunan mitolojisinde Afrodit, Roma'da Venüs olarak biliinir.
    Güzellik ve aşk tanrıçasıdır. Saxon'larda şafak tanrıçasıdır. Kimi mitolojilerde doğa veya ilkbahar tanrıçasıdır. Avrupa'nın pagan dönemlerinden beri kutlanan
    adı baharı ve bereketi simgeleyen ve her yıl kutlanan Paskalya Bayramı bu tanrıçadan gelir. Bu bayramda yumurta boyanır ve bir de Paskalya tavşanı vardır.
    Yumurta ve tavşan bereketi simgelediği için seçilmişlerdir. Neticede tavşanlar senede 80 kere doğuruyor. Bu bayram Hristiyan'lara Pagan'lardan geçmiştir.
    Dolayısıyla Easter aslında paganist bir semboldür ve doğaya tapar. Hatta putperest bile denebilir. Dizideki Easter ile ilgili yorumum ise dolayısıyla
    inançsız bir karakter olduğu yönünde. Yani güzelliğiyle herkesi cezbedebilecek kudrette ama kimseye kanmayacak kadar inançsız. Tabii bu benim kişisel fikrim.
    Katılmayabilirsiniz.

    Bir diğer Easter ise Eski Ahit'teki ve Hristiyan dinindeki motiflere dayanıyor. Bunun yukarıda anlattığım Ester'le alakası yok. Ester bir kraliçe aslında.
    Heredot Cevdet'in "Bakmaya doyamayacağın güzellikte cillop gibi bir manita" diye tanımladığı şekilde tasvir edilir. Yahudilerin en büyük düşmanının
    alt edilmesinde krala uyguladığı ve bugün "retorik" diye bildiğimiz kavramı kullanmıştır. Yani kralı parmağında oynatmıştır.
    Ayrıca kendisine feminist diyen de var. Kuzeni "Mortdecai"dir. Bugün Ester sayesinde kutlanılan "Purim Bayramı" vardır. Fars ve Yahudi kültüründe
    derin yeri vardır. Doğu Folklörünün ve hatta Hristiyan kültürünün önemli bir parçasıdır. Detaylı bilgi için birkaç kitap ve hakkında filmler var.
    Kısaca anlatılabilecek bir karakter değil ancak güzel ve stratejik bir kadındır.

    Dipnot: Kurtlar Vadisi'nin ilk sezonunda Tombalacı Mehmet'in İsrail asıllı, onu parmağında oynatan karısının adı da Ester'di. Bilgi bilgidir.
    İkinci anlattığım Ester'le aralarında bağlantı var en azından.



    *The Jinn: Cin, Orta Doğu'lu bir şeytandır. Başka bir deyişle "ifrittir". Yani her insan gibi topraktan değil ateşten yaratılmıştır.(Ayrıca bkz: Marid)
    Bu karakter bizim kültürümüze yakın. Cin nedir biliyoruz. İfrit nedir biliyoruz. Anubis gibi, Kuzey mitolojilerindeki tanrılar gibi açıklamama
    gerek yok sanırım. Üç kelime yeter bence karakterin kökenini anlatmaya: Eşhedüen la ilahe illallah. Şaka şaka. İçim dışım mitoloji oldu.
    "Ben de bir espri yaparsam sempatik olur diye düşündüm Casım Abi."



    *Mr.World: Bay Dünya. Kendisi yeni tanrıların "lideri." Dizinin baş kötü kahramanı olacak gibi. Ancak tam olarak kim olduğunu, nasıl bir karakter olduğunu bilmiyorum.
    Bilsem de Shadow'un kim olduğunu anlatmadığım gibi bunu da anlatmam. Keyfi kaçmasın, izleye izleye öğrenelim.
    Ancak Neil Gaiman'ın The Guardian'la yaptığı bir podcast'ta spiker Bay Dünya'nın "Loki" olduğunu söyledi. Neil Gaiman da hayır demedi.



    *Vulcan: Kitapta olmayan ama dizi için Neil Gaiman tarafından yaratılan bir karakterdir. Silah tanrısı olarak düşünülebilinir. Amerika'nın silah düşkünlüğüne bir
    göndermedir. Medya gibi, Tekniker gibi, Belkıs gibi toplum, toplumsal yapı ve toplumsal kültürün eleştirel bir yansımasıdır. Roma mitolojisinde
    Jüpiter'in ve Juno'nun oğlu, Maia ve Venüs'ün kocası ve Caeculus'un babasıdır. Ateşin ve yanardağların tanrısıdır,. Silahların, demirin
    ve tanrılarla kahramanların zırhlarının üreticisidir. Yunan mitolojisinde Vulcan'ın karşılığı olan tanrı Hephaestus'dur. Ayrıca Roma mitolojisinde
    Mulciber ("yumuşatıcı") olarak ve Etrüsk mitolojisinde ise Sethlans olarak bilinir. Vulcan'ın demirci dükkanının Sicilya'da Etna Dağı'nın altında
    bulunduğu düşünülmektedir. Her yıl 23 Ağustos'ta gerçekleştirilen Vulcanalia festivalinde balıklar ve küçük hayvanlar ateşe atılırdı.

    Ateşin gizlerini çalmaları nedeniyle Jüpiter insanlığı cezalandırmak istemiş ve diğer tanrılardan, insanlar için zehirli bir hediye olan
    Pandora'yı yapmalarını istemiştir. Vulcan'ın güzel ve aptal Pandora'ya katkısı, onu balçıktan şekillendirmek ve ona biçim vermek olmuştur.
    Ayrıca Olympus Dağı'nda bulunan diğer tanrıların tahtlarını da yapmaktadır.


    *Media: Medya. Yazılı ve görsel medyanın, özellikle televizyonun, insana dönüşmüş halidir. Tanrılarla veya mitolojilerle bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum ama
    Neil Gaiman abimiz bir şeyler düşünmüş olabilir. Yani ben bir tanrıyla özdeşleştiremedim ama siz bir şeyler biliyorsanız veya bulursanız bana da söyleyin ;)



    Şimdi kısaca metaforlara değinelim.

    *GÖZLERİNDEN ATEŞ PÜSKÜRTEN BUFALO: Shadow, rüyalarında bu imge ile sık sık karşılaşıyor. Shadow Dünya'nın derinlerinde, ilkel bir mağarada bufalo ile karşılaşıyor.
    Bufalo'nun ağzı kıpırdamıyor ancak konuşuyorlar. Shadow'a "Tanrı nedir?" gibi sorular soruyor ve tavsiyeler veriyor. En sık verdiği tavsiye ise "inan".
    Bufalo, karakterler gibi tam olarak bir tanrı değil. Aslında bufalo toprağı, dünyayı, ülkeyi veya diğer bir deyişle Amerika'yı temsil ediyor. Shadow'a inan derken
    bu dünyaya, ülkeye ve insanlara inanmasını öğütlüyor. Ayrıca şu da çıkarılabilir: Tanrılar aramızda, Dünya'da, Amerika'da ama kimse inanmıyor. Sen inan.

    Kitabın kapağında ve dizinin afişinde olması da tesadüf değil. Amerikan Tanrıları diyorsak Amerika'yı görmek gerekir. Hem de gösterilen Amerika beyaz bir bufalo
    yardımıyla gösterilen Kızılderililer ise çok daha güzel oluyor. Çünkü kozmopolit yapının içinde, tüm curcunanın içinde hakiki Amerikan bir karaktere ihtiyaç var.
    Açılış sahnesi de buna işaret bence. Birileri dışarıdan Amerika'ya geliyorlar. Mısır'dan Anubis var, Slav, İskandinav, Orta Doğu'dan islami ve Afrika'dan ögeler
    var ama hakiki Amerikan nerede? Bence bufaloda.

    İkinci olarak ise Shadow'un milliyetine bakalım. Kitapta Shadow'un nereli olduğu yazmıyor. "Kahve ve krema" tenli bir adam olarak tasvir ediliyor. Yani milliyeti biraz
    belirsiz bırakılmış. Bu sayede Amerika'ya benzemiş. Dünyanın her tarafından göç alan, kozmopolit bir memleket sonuçta. Safkan bir ırk bulmak çok zor. Ancak bufalo
    imgesi Native American denen Kızılderili veya Amerikan Yerlileri için çok önemli bir imge. Hele hele beyaz bufalo çok kutsal sayılıyor. Bu da demek oluyor ki bufalo
    Amerikan efsanelerine veya folklörüne ait bir şeyleri simgeliyor olabilir. Bunları niye söyledim? Eğer Shadow Amerikalı ise, eğer Shadow Amerikan yerlisi ise
    bufalo kendi iç sesi olabilir. Kendi köklerinin kutsal saydığı bir imgeyi içselleştirmiş ve onun "İnan" öğütü aslında kendine olan inancını kaybetme manasına
    geliyor olabilir. Kendine inan. Yani kendi içinde, kendi iç benliğindeki sesi dinliyor olabilir. Bu durum da bufaloyu rüyalarında görmesini açıklar. Çünkü bufalo
    kendi iç sesi. Sadece iç dünyasına odaklandığında onu görebilir veya onunla konuşabilir.

    Ayrıca şunu da belirteyim ki Neil Gaiman'ın dediğine göre "Hayatta kalmak için inanmak gerek." Hapishane sahnesinde Shadow "Ben görmediğim şeylere inanmam." diyor.
    Ama iç sesi veya ülkesi ona inanmasını söylüyor. Çünkü tanrılar inanç olmadan güçlenemiyorlar. Belkıs'ın içine alması mesela. "Bana tap" deyip duruyordu.

    Gözlerinden çıkan ateş ise Shadow'un ateşle ilgili bir tanrı veya şaman olduğuna delalet edebilir. İmin diğilim, bilmiyirim ama bin di biyli düşiniyirim.

    Bufalonun bir "Mantikor" olduğu söyleniyor. Peki Mantikor nedir? Manticore, Manticora veya Man-Tiger. İnsan kafalı aslan ya da kaplan gövdeli ve akrep ya da
    ejder kuyruklu yaratık. Vücudunun 7 farklı hayvandan oluşutuğu, insan yediği ve kuyruğundan zehirli küçük oklar atabildiği söylenir. Aslan dışında hiçbir
    yaratık tarafından yenilgiye uğratılamazlar. İsmi Farsçada "insan yiyen" anlamına gelen "Merd-e Khord" kelimesinden türemiştir. Mantikor sembolü genellikle
    kıskançlık, zalimlik gibi şeytani özellikleri simgelemiştir. Artık mantikorla Shadow'un rüyalarını nasıl birleştirirseniz...



    *HAYAT AĞACI, DÜNYA AĞACI: Nordik veya Norse veya İskandinav mitolojisindeki ismiyle "Yggdrasil". Rüyalarında gördüğü ağaç Odin tarafından yaratılmış üç köklü bir ağaç.
    Köklerden biri Asgard'daki Aesir'lerde, biri buz devlerinin arasinda Jotunheim'deki Utgard'da, biri de buzlu Nifelheim uzerinde. Asgard'daki kök Urd'un kutsal
    kaynağından, Jotunheim'deki kök bilgeliğin ve kavrayışın kaynağı olan Mimir'in pınarından, Nifelheim'deki kök ise Hvergelmir'den beslenir. Her canlı gibi
    bu ağaç da ölümlü. Ancak köklerinde yaşayan "Nornlar" ölümünü geciktirmek için ağacı sihirli suyla sularlarmış. Yggdrasil mitolojide dokuz dünyayı birbirine bağlıyor.
    Midgard, Asgard, Utgard bu dokuz dünyadan üçü. (Bakın bunlar Knight Online'da vardı. Dikkatli gamerların gözünden kaçmamıştır. Ağaç da Town'da duruyordu. :))

    Daha basit bir dille anlatmak gerekirse Dünya Ağacı özellikle İskandinavya, Orta Asya ve Kızılderili inançlarında yer alan kozmik düzeni gösteren bir motifdir.
    Dünyanın merkezinde Yer'in ekseni olarak durur. Kökleri yerin derinliklerine inerken, dalları gökyüzüne ulaşır ya da onu taşır. Böylelikle yeri, göğü ve yeraltını
    birbirine bağlar.Eski Slav inancında, Dünya Ağacı üç bölümden oluşurdu. Kökleri ölüler diyarındaydı. Gövdesi, bilinen dünyadaydı ve en üst dalları gökyüzü
    tanrılarının diyarına ulaşıyordu.

    Ağacın tarihi ve anatomisi çok uzun ve geniş. Daha anlatmaya devam etsem sayfalarca sürer. Kısacası Odin'in yarattığı, yarattıktan sonra uğruna çeşitli fedakarlıklar
    yaptığı, dünyaları birbirine bağlayan ve ayakta tutan bir ağaç. Bana kalırsa anlamı şöyle. Dizide Odin tanrısı Çarşamba ile özdeşleştirilmiş. Yani ağaç Çarşamba'yı
    simgeliyor. Onun dünyasını. Shadow artık onun dünyasında veya Çarşamba, Shadow'un dünyasında. Birbirleriyle çok içli dışlılar. Çarşamba'nın canlı, renkli ve
    büyülü dünyasıyla; Shadow'un donuk, dikkatli ve ağır dünyasının bir araya geldiğini ve bunun sonucunda görkemli şeyler olacağının habercisi. Bufalo, ağacın arkasından
    çıkıyor ve "İnan" diyor. Yani Çarşamba'ya inan. Birlikte takılın. Ayrıca daha çok dalı var. Daha çok karakter toplanır o ağacın altında.

    Bunun yanı sıra ağacın mitolojide o kadar geniş bir kapsamı var ki ne yazsam eksik kalacak gibi. Dallarına oturanlar, köklerinden beslenenler, bağladığı dünyalar,
    Ragnarok'la olan durumlar, Odin'in yarattığı diğer karakterlerle olan bağlantısı, Odin'in yaptığı fedakarlıklar... Yani hepsini buraya sığdıramam ama hepsi ağacın
    dizideki rolüyle ilgili ipuçları verebilir. En azından bana veriyor. Mesela Loki ile Shadow'un hapishanede yaptıkları darağacı muhabbeti ve ilk bölüm sonundaki
    ağaca asılma sahnesi. Bu ağaçta da bazı asılma olayları varmış. Sonuçta tanrılar arası bir savaş olacağını bildiğimiz ve ağacın tanrı Odin'e ait olduğunu da
    bildiğimizden acaba bu ağaç, savaş konusunda bir ipucu veriyor mu? Daha olaylar olaylar. En iyisi bulun buluşturun bir yerlerden okuyun. Olmadı bir sonraki bölümde
    bir not daha ekler, biraz daha açıklamaya çalışırım.



    Bir iki ufak detay.

    -->Technical Boy'un "Çocuklar" diye hitap ettiği ve Shadow'u bir güzel döven elemanlar "Otomatik Portakal" filmindeki elemanlara benziyorlar. Kımıl zararlıları yani.
    Şaka bir yana, onlar da filmde toplumun ve ülkenin kinik yapısından nefret ediyorlardı. Düzenin değişmesini, yaşadıkları yerin distopya olduğunu ve güzel günlere
    ulaşmak için değişimin şart olduğunu düşünüyorlardı. Tıpkı eski tanrıları silmek isteyen Tekniker gibi. Filmin sonraları çok farklı olaylar olmuştu da neyse.
    Senaristler bir röportajda bunu doğruladılar. Başka film göndermeleri de olabilirmiş.

    -->Sürekli şimşek çakıyor. Havada hep karanlık bulutlar var. Bunlar işlerin kızışacağına, ortalığın karışacağına delalet. Hatırlayın hapishanede
    Shadow "Kar kokusu alıyorum." diyordu. Karısıyla telefonda konuşurken "Hava kabız gibi. Bir fırtına kopsa da rahatlasa." diyordu. Neyse anladınız siz.

    -->Dizide zıtlıklar gözden kaçmıyor. Belkıs'ın siyahi olması, Çılgın Sweeney'in leprikon olmasına rağmen çok uzun olması, Shadow'un karısını çok sevmesine rağmen
    başka birinin çükü ağzındayken ölmesi, Shadow ne kadar normal bir hayat istese de kaderin onu olayın içine çekmesi...


    Son olarak şunu söyleyeyim. Diziyi daha iyi anlamak için Odin'i ve onun ekseninde İskandinav mitolojisini biraz incelemenizi tavsiye ederim. Tabii imkan varsa
    tüm mitolojileri ve efsaneleri öğrenmek çok daha güzel olur. İlerleyen bölümlerde İskandinav mitolojisindeki diziyle alakalı şeyleri yazmaya çalışırım. En azından
    Odin kimdir, Loki necidir, Ragnarok, Thor veya Frigg ne iş yapar, bunlar kimcidir gibi başlıca karakterler ve olaylarla ilgili bilgi vermeye çalışırım.


    Geçen gün senaristler Bryan Fuller ve Michael Green'in bir röportajını izledim. Birkaç ilginç noktaya değindiler. Onları da kısaca yazayım.
    Dizideki vahşet ve kanlı sahneleri Tanrılar arasındaki çatışmalarla ilişkilendirdiler. Bryan Fuller "Dizideki şiddeti aşırı bulanlar açıp birkaç sayfa İncil okusunlar.
    Sonra şiddet neymiş görürler. Çatışmaları veya şiddet içerikli sahneleri izlerken farklı dinlerdeki insanların birbirleriyle nasıl savaştığını aklınızdan
    çıkarmayın." dedi. Ayrıca 4. bölümle birlikte kitaptan biraz farklılaşacağını, bunun sebebinin de kitapta ufak bir karakter olan Shadow'un eşi Laura Moon'un
    kendileri için önemli bir karakter olduğunu söyledi. Kitap ilk çıktığındaki dünyayla bugünkü dünya arasında farklılıklar olduğu için karakterlerin ve hikayelerin
    birazcık değişebileceğini de söyledi.


    Evet, buraya kadar okuduysanız bir kurabiyeyi hakettiniz :) "Give this man a cookie" //Putin capsi\\

    Umarım bu ufak sözlük faydalı olmuştur. Zamanla dizi ilerledikçe başka başka notlar eklerim. Tabii isterseniz, yani zorla değil. Teklif var ısrar yok.

    ekşisözlük'e de çok teşekkürler. Adımı kullanmış biri orada. La meşhur gibi hissettim kendimi, Allah cızırtını vermesin <3

    Hadi kalın sağlıcakla.
    emrhncm keyifli seyirler diler.
    twitter.com/mrhnvm

  • İlk bölümü sevdim pek bir şey anlayamasam da ilgimi çekti devam ederim ben buna.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.