Şimdi Ara

Alevilik (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
66
Cevap
3
Favori
4.868
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    Gerçek Alevileri severim.
    Hem Kürt hem Aleviyim diyenlerin aslında Ermeni olduklarına inanıyorum bu yüzden onları sevmiyorum,sevemiyorum.

    Yalnız değilsin, bu ülkede kimse onları sevmez.
    Hatta Cumhurbaşkanının anneannesi Ermeni' dir dediler de hemen kendisi yalanlayıverdi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Aleviliği din olarak, mezhep olarak ya da kültür olarak görenler var ve bunlar dışarıda değil, aleviler arasında yer alırlar. Sünnilik gibi tek bir sistematiğe sahip olmamasının nedeni, arkasında hiçbir zaman herhangi bir merkez olmaması yatar ve zaman içerisinde, farklı yerlerde farklılaşmalar yaşamıştır.

    Aleviliği mezhep olarak kabul edenler, Ali'nin yolundan gidenler olarak ele alınabilir.
    Aleviliği din olarak kabul edenler, Ali'yi asıl peygamber olarak nitelendirirler.
    Aleviliği kültür olarak kabul edenler, Sünni inancına daha yakın olup, şamanlıktan gelen bazı alışkanlıklarından vazgeçmemişlerdir.

    Bu üç şekil de İslam'ın diğer şekilleri gibi aynı tanrıya ve kitaba inanırlar. Ancak, ilk iki şekilde "Kur'an-ı Kerim'in 3 yüzü vardır; Birincisi, görülen yüzü, ikincisi, anlaşılan yüzü ve üçüncüsü ise sadece tanrı tarafından bilinen yüzü" olarak nitelendirilir. Bunlardan birincisini Sünni inancı, ikincisini ise Alevi inancı dahilindeki inananların uyguladıklarını söylerler. Üçüncü yüzünü ise insanların asla göremeyeceklerini iddia ederler.

    Bunların dışında, oldukça farklı bir kesim vardır ki, bunlara göre Ali tanrının yüzüdür ve bir nev'i tanrıdır aslında. Bu durumu kolay kolay dışarı yansıtmazlar, ama bu şekilde inananlar da vardır.

    Türkiye aleviliği yani Kızılbaş olarak nitelendirilen insanların "Kızılbaş" lakabını almalarının nedeni olarak, semah sırasında başlarına bağladıkları kırmızı bant gösterilir. Kızılbaşlar ile Hatay ve Suriye (Buna Lübnan ve Filistin alevileri de dahildir) aleviliği birbiriyle hiçbir noktada benzeşmezler. Tek ortak yanları, Sünni olmamalarıdır. Onun dışında, sünnilik ile ne kadar uzaklarsa, birbirleriyle de o kadar uzaktırlar.

    Alevilik, İslam inancı kadar Türklük de içeren bir inanış şeklidir ve Orta Asya'dan gelen alışkanlıkları, gelenekleri ve inanç şekillerini bir miktar da olsa korumuştur. Yani Türk-İslam sentezi yapmışlardır. (Ülkücülükteki ile karıştırılmasın)

    Alevilik ile ilgili olarak bilinen en önemli yanlışlardan biri, hoşgörülü olmaktır. Alevilik hoşgörülü değildir. Mevlana'nın "Ne olursan ol gel" sözü Alevilik'te geçerli değildir ve "Adamsan gel, değilsen kapımdan geçme" şeklinde ifade edilebilir. Örneğin; Bir köylü, nişanı atarsa ve bunu haksız yere yaparsa; bir köylü hırsızlık yaparsa, o köye bir daha giremez. Bunun affı yoktur.

    Alevilikte ruhban sınıfı vardır. "Dedelik" ve "Analık" makamları, Balkanlar'da ise "Efendilik" makamı güçlüdür. Bu makamlar genelde babadan çocuğa geçer ve hak eden çocuk bu sınıfta yer alır. "Efendi" kelimesi Osmanlı döneminden itibaren özellikle aşağılama amacıyla kullanılmıştır ve bunun nedeni de Alevilik inancından değerli olmasıdır. Hani okul hademeleri genelde "Ahmet Efendi"dir ya, işte onun nedeni budur.

    Alevilik'te diğer İslam inanışlarına göre kadın daha aktiftir ve erkeğin arkasında değil yanında durur, aynı görevleri yapma hakkına sahip olabilir. Bu daha çok Türklerin Orta Asya'dan taşıdıkları ve Osmanlı'nın ilk birkaç yüzyıl bırakmadığı bir özellik olup, Alevilik'te bugüne kadar gelmiştir.

    Alevi ibadeti oldukça detaylıdır ve ancak bir cemevine gidip, yaşayıp öğrenmekte fayda vardır. Çünkü, ibadet sırasında yapılan her hareket, ellerinde değnekleriyle duran kişiler ya da herhangi birinin yaptığı herhangi bir hareket mutlaka bir anlam taşır.

    Alevilik ile Osmanlı, özellikle Yavuz Sultan Selim'den sonra kanlı bıçaklı olmuşlardır ve bunda Şah İsmail'in Alevi inancına bağlı Osmanlı vatandaşlarını kullanma ihtimali temel neden olarak görülmüş ve sonraki dönemlerde ise devlet politikası olarak ve sorgulanmadan uygulanmıştır. Bazı anlatılara göre 500.000 ve bazı anlatılara göre 5.000.000 kadar Alevi'nin Osmanlı döneminde öldürüldüğü iddia edilir. Rakam ne olursa olsun, gerçek olan Osmanlı'nın sistematik bir şekilde Alevilik inancını yok saymış olması ve bundan dolayı da bu inancın ibadetinin gizli yapılmak zorunda kalmış olmasıdır.

    Aleviler için sıklıkla kullanılan "Mum söndü" olayının aslı, ibadetlerini Osmanlı döneminde mum ışığında yapmak zorunda kalıp, şüpheli birinin ya da birilerinin sokaktan geçişleri sırasında bu mumları söndürmelerinden kaynaklanmaktadır, ancak kötü niyetli bazı insanlar tarafından bu durum oldukça saptırılmış ve günümüzde bile bazı insanların inandığı "Ensest ve grup halinde cinsel ilişki" yorumlaması yapılmıştır.

    Aleviler de Sünni'ler kadar ayrımcıdır. Kızlarını bir Sünni'ye verirken, onlar da üzülür ve içlerinden "Keşke Alevi olsaydı" dileği geçer. Ama bunu dışarı yansıtırken, mazlum edebiyatından vazgeçmezler. Yani, aslında iki taraf da aynı şekilde birbirini kötü görmeye devam eder.

    Kürt Aleviler ise ayrı bir muammadır. Çünkü Alevilik temelde İslamiyet'ten çok daha eski ve Orta Asya'dan yani Şamanizm'den gelen alışkanlıklara sahiptir ve bunların Kürt ya da Mezopotamya inanış şekilleriyle ilişkisi yoktur. Bu durumda, bir insan ya sonradan Kürtlüğü ya da sonradan Aleviliği benimsemiştir. Aksi takdirde, ortada bir mantık hatası var demektir. Aynı zamanda, Alevi Kürtler ile Sünni ya da Şafi Kürtler'in dilleri arasında uzaktan yakından bir benzerlik de yoktur ve birbirlerini anlamazlar.

    Aleviler'in azınlık olarak görülmesinin en önemli nedeni, yaklaşık 20 milyon olan nüfuslarına rağmen asla birlik olmak gibi bir dertlerinin olmamasıdır. Trakya Alevileri Anadolu Alevilerini kendilerinden farklı görürken, Türk Aleviler de Kürt Alevileri kendilerinden ayrı görürler. Aralarından birçok sanayici ve işadamı çıkmış olmasına rağmen, cemaat bilinci olmadığı için kendilerinden olanı değil, işlerine yarayanı çalıştırmayı tercih ederler.

    Atatürk ve Aleviler ile ilgili en önemli konu, bazı yerlerde Atatürk'ün onüçüncü imam olarak nitelendirilmesine neden olan vefa borcudur. Her ne kadar Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet "Sünni" bir devlet olmaya devam etse de, laiklik sayesinde Alevilere nefes alabilme ortamı ve eşit haklar ile Sünni inancının karşısında durabilme imkanı sağlamıştır. Aşırı sol, aşırı sağ ve radikal dinci kesimlerin Atatürk'e vurmak için sıklıkla kullandıkları "Dersim Katliamı" konusu ise ayrı bir başlıktır ve temelinde, Alevilerin 500 yıldır güvenmedikleri devlet kavramına karşı durmaları ve Atatürk'ün kurmaya çalıştığı tek merkezli devlet anlayışının çatışması yatmaktadır. Bu tür bir olayda suçlu aramak yanlıştır. Eğer illa ki bir suçlu aranacaksa, o insanları 500 yıl boyunca "Tahtacı" olarak dağlarda, ormanlarda yaşamaya zorlamış olan Osmanlı'ya dönülüp bakılmalıdır. Devlete güvenmeyen Tuncelililer ya da yeni bir cumhuriyet kuranlar değildir asıl sorumlu.

    Bu konu çok uzundur. Bu tür bir konuyu iyi araştırmadan ve kendilerine sormadan yorumlamak da doğru değildir. Aslına bakarsanız, olgu ne ise önce onun doğruluğuna inananlara ve sonra da onun yanlışlığına inananlara sormadan çok fazla fikir yürütülmemesi gerekir.

    Hele ki böyle bir forumda, birilerinin inançlarını sorgulamak gerginliğe ve saygısızlığa neden olacak mesajların atılmasına neden olabilir. Bu nedenle, özellikle yöneticilerin mesajları iyi takip etmesi gerekir. Aksi halde, kavga çıkması muhtemeldir.

    Merak ettiğiniz başka bir nokta varsa, şehrinizdeki cemevine gitmenizi tavsiye ederim. Hiçbir şekilde olumsuz karşılanma ya da herhangi bir şekilde kendi inanışınızla ilgili bir kıyaslama yaşama ihtimaliniz olduğunu düşünmüyorum.

    Saygılar...

    Tamam iyi güzel yazmışsın fakat bazı şeyleri çarpıtmayalım. Öncelikle Mevlana'nın ne olursa olsun yine gel şeklinde bir sözü olmadığı için bunu Alevilere uygulamayız. İkinci olarak ise Osmanlı döneminde bir Alevi katliamı falan yoktur. 500.000 veya 5.000.000 gibi bir rakam gayet saçmadır bahsedilen rakam 40.000 civarıdır ki ünlü Osmanlı tarihçileri bu rakamın gerçekçi olmadığını o dönemde bu sayıya ulaşılamayacağını söylerler.
    Eğer doğruysa da 40.000 kızıl başın öldürülme nedeni soykırım tarzı birşey değil İsmail Şah'ın onbinlerce Sünni müslümanı sırf siyasi bir meseleyi mezhep kavgasına çevirmek için vahşice katletmesi sonucudur. Yapılan şey yanlış olsa da dönemin şartlarını ele alırsak Yavuz, yapılması gerekeni yapmıştır Alevileri sürerek. Yoksa Osmanlı devleti hiçbir zaman hiçbir mezhebe direk olarak müdahale etmemiştir. Tabiki Sünni bir Padişah olduğundan bazı mezheplere mensup insanların özellikle arkasındaki ulema nedeniyle ölümü engellenmiş veya tam tersi öldürmeyeceği düşünülenler öldürülmüştür, aynısı yüksek makamlara gelme konusunda da yapılmıştır.
    Son olarak Orta Asya Türkleri şaman falan değildi. Şaman bazı gruplar olabilir fakat Orta Asya Türkleri gök tanrı inancı yani tek tanrı inancına sahiplerdi. Bu yüzden özellikle Hazar Türkleri yahudi olduklarında büyük tepki çekmişlerdi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie



    Tamam iyi güzel yazmışsın fakat bazı şeyleri çarpıtmayalım. Öncelikle Mevlana'nın ne olursa olsun yine gel şeklinde bir sözü olmadığı için bunu Alevilere uygulamayız. İkinci olarak ise Osmanlı döneminde bir Alevi katliamı falan yoktur. 500.000 veya 5.000.000 gibi bir rakam gayet saçmadır bahsedilen rakam 40.000 civarıdır ki ünlü Osmanlı tarihçileri bu rakamın gerçekçi olmadığını o dönemde bu sayıya ulaşılamayacağını söylerler.
    Eğer doğruysa da 40.000 kızıl başın öldürülme nedeni soykırım tarzı birşey değil İsmail Şah'ın onbinlerce Sünni müslümanı sırf siyasi bir meseleyi mezhep kavgasına çevirmek için vahşice katletmesi sonucudur. Yapılan şey yanlış olsa da dönemin şartlarını ele alırsak Yavuz, yapılması gerekeni yapmıştır Alevileri sürerek. Yoksa Osmanlı devleti hiçbir zaman hiçbir mezhebe direk olarak müdahale etmemiştir. Tabiki Sünni bir Padişah olduğundan bazı mezheplere mensup insanların özellikle arkasındaki ulema nedeniyle ölümü engellenmiş veya tam tersi öldürmeyeceği düşünülenler öldürülmüştür, aynısı yüksek makamlara gelme konusunda da yapılmıştır.
    Son olarak Orta Asya Türkleri şaman falan değildi. Şaman bazı gruplar olabilir fakat Orta Asya Türkleri gök tanrı inancı yani tek tanrı inancına sahiplerdi. Bu yüzden özellikle Hazar Türkleri yahudi olduklarında büyük tepki çekmişlerdi.

    Kraven,

    - Ben hangi cümlemde "Mevlana'nın lafını Alevilere uyguluyorlar" dedim?
    - Hangi cümlemde "Yavuz döneminde x kadar Alevi katledilmiştir" dedim?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürdüğüne dair hangi kaynağı kullandınız?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürmesi, Osmanlı'nın kendi vatandaşlarını öldürmesini haklı mı çıkarır?
    - Gök Tanrı dininin "tek tanrılı" bir din ve Şamanizm'den ayrı olduğunu mu sanıyorsunuz?

    Net olarak ve mümkünse, yazımdan alıntı yaparak cevap verirseniz, benim yazımla ilgili olmayan yorumlarınızla ilgili olarak da arkası sağlam kaynak sunarsanız sevinirim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie



    Tamam iyi güzel yazmışsın fakat bazı şeyleri çarpıtmayalım. Öncelikle Mevlana'nın ne olursa olsun yine gel şeklinde bir sözü olmadığı için bunu Alevilere uygulamayız. İkinci olarak ise Osmanlı döneminde bir Alevi katliamı falan yoktur. 500.000 veya 5.000.000 gibi bir rakam gayet saçmadır bahsedilen rakam 40.000 civarıdır ki ünlü Osmanlı tarihçileri bu rakamın gerçekçi olmadığını o dönemde bu sayıya ulaşılamayacağını söylerler.
    Eğer doğruysa da 40.000 kızıl başın öldürülme nedeni soykırım tarzı birşey değil İsmail Şah'ın onbinlerce Sünni müslümanı sırf siyasi bir meseleyi mezhep kavgasına çevirmek için vahşice katletmesi sonucudur. Yapılan şey yanlış olsa da dönemin şartlarını ele alırsak Yavuz, yapılması gerekeni yapmıştır Alevileri sürerek. Yoksa Osmanlı devleti hiçbir zaman hiçbir mezhebe direk olarak müdahale etmemiştir. Tabiki Sünni bir Padişah olduğundan bazı mezheplere mensup insanların özellikle arkasındaki ulema nedeniyle ölümü engellenmiş veya tam tersi öldürmeyeceği düşünülenler öldürülmüştür, aynısı yüksek makamlara gelme konusunda da yapılmıştır.
    Son olarak Orta Asya Türkleri şaman falan değildi. Şaman bazı gruplar olabilir fakat Orta Asya Türkleri gök tanrı inancı yani tek tanrı inancına sahiplerdi. Bu yüzden özellikle Hazar Türkleri yahudi olduklarında büyük tepki çekmişlerdi.

    Kraven,

    - Ben hangi cümlemde "Mevlana'nın lafını Alevilere uyguluyorlar" dedim?
    - Hangi cümlemde "Yavuz döneminde x kadar Alevi katledilmiştir" dedim?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürdüğüne dair hangi kaynağı kullandınız?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürmesi, Osmanlı'nın kendi vatandaşlarını öldürmesini haklı mı çıkarır?
    - Gök Tanrı dininin "tek tanrılı" bir din ve Şamanizm'den ayrı olduğunu mu sanıyorsunuz?

    Net olarak ve mümkünse, yazımdan alıntı yaparak cevap verirseniz, benim yazımla ilgili olmayan yorumlarınızla ilgili olarak da arkası sağlam kaynak sunarsanız sevinirim.

    Smanizm ile gok tanri inanci alakli falan degil samanlar okuyunda konusalim , ayrica alevileri bende severim ama su da bir gercekki suan bizi bolmek icin ellerinden geleni yapiyorlar , aleviler arasinda aslinda bircok kripto ermeni ve kurt var ve boluculuk yapmaya calisiyorlar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Garozi,

    Şu anda yanımda bir misafirim var ve kendisi Orta Asyalı, Şaman. Şamanizm'i sonradan seçmiş değil, Şamanizm var olduğundan beri Şaman olan bir aileden gelen biridir. Bana inanmak istemezseniz, forumda biraz araştırıp, benim bu forumda Orta Asya'yı en iyi bilen kişilerden biri olduğumu da öğrenebilirsiniz. Benim işyerimin Orta Asya'nın göbeğinde olduğunu ve Türkiye'ye yeni geldiğimi de forumun geneli bilir.

    Bu nedenle, eğer isterseniz ben kenara çekilirim ve sizin bildiklerinizi bir Şaman'a sorup daha net bir şekilde öğrenebiliriz. Hatta siz bana hayatında Orta Asya'nın önünden geçmemiş insanların yazdıkları kaynakları sunarken, ben size Uygur alfabesiyle yazılmış ya da Moğolca kaynak da sunma imkanına sahibim şu anda. Bugün için tercüme de beleş.

    Ayrıca, konuyu terörizm ile eşdeğer bir çizgiye getirecek kadar aptalca cümleler kuracaksanız, lütfen dışarıda oynayın. Burası size ulaşamayacak kadar uzakta olduğunu düşündüğünüz insanlara ağzınıza geleni söyleyeceğiniz ego tatmin etme alanı değildir.

    Şimdi anılarım depreşti bakın. Aşağıdaki fotoğrafı, Gobi Çölü'ne yakın bir yerde çekmiştim ve sizinle de paylaşmak isterim. Resimde gördüğünüz şey, bizdeki "Dilek ağacı" inanışının orjinalidir ve bir tahta direğe bez parçaları bağlayıp tanrılardan dilek dilemek amacıyla yapılan dinsel uygulamadır. Eğer isterseniz, içinde benim de olduğum ve Orta Asya'da çekilmiş fotoğrafları forumda bulabilirsiniz.

     Alevilik




  • KayhanKaan,

    Abi ne oldu bizim mangal işi?
  • Pazar günü Pendikte bekliyorum.
    Kahvaltı dahil.
    Pazar gününü bana ayırırsın artık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    Pazar günü Pendikte bekliyorum.
    Kahvaltı dahil.
    Pazar gününü bana ayırırsın artık.

    Sarıyer'den Pendik'e uçak var mı, bir bakayım. Başka türlü, ancak gece yola çıkmam gerekir kahvaltıya yetişmek için.
  • Arkadaşlar bu konuyu sadece bugünde yaşananlarla yargılamak yanlıştır. Aleviliği çıkışından itibaren incelemek gerekmektedir. Etkilemişimini ve birçok sebebi incelemek gerekir. Eğer Hz Ali yi canı gönülden birşeyler inanç sistemine olmayan şeyler sokmadan seviyor olanlar varsa o zaman diyecek yok. Ancak inanç sisteminde peygamberdeb üstün tutan veya diğerlerini saymayan bir sistemin geçeliliği yoktur. Hem müslümanım deyip hemde bugün ictihadi noktadaki değerleri eleştirmek veya muhalif olmak İslama zarar vermeye çalışmaktır.

    Asıl konuya gelirsek Alevileri çeşitli şekillerde yargılamak ise yanlıştir. Bugün birçok yerde çalışan Alevi arkadaşım bunu saklıyorlar. sadece ön yargılardan dolayı. Aynı arkadaşım benimle aynı safta namaz kılıyor ve aramızda hiç kırıcı bir muhabbet geçmedi. Şimdi kalkıpta bu adama nasıl öne yargıda bulunurum. Mesele olaya nasıl baktığımızla alakalıdır. Aslında bir noktada kendi eksiklerimizi birilerini eleştirerek kapatmaktayız. Müslümanın ise böyle bir düşüncesi olmamalıdır.

    Bunlarında başına dönersek Cemel vakasını iyi incelemek gerekir. Zira olaylar bu noktadan hareket almıştır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    Pazar günü Pendikte bekliyorum.
    Kahvaltı dahil.
    Pazar gününü bana ayırırsın artık.

    Sarıyer'den Pendik'e uçak var mı, bir bakayım. Başka türlü, ancak gece yola çıkmam gerekir kahvaltıya yetişmek için.

    Benim pırpırı göndereyim istersen
  • TÜRK TOPLUMUNDA ALEVİ-SÜNNİ AYRIŞMASININ TARİHÇESİ
    (Biraz Alevi Biraz Sünni’yiz)

    Abdülkadir Karaman


    http://www.akv.org.tr/turk-toplumunda-alevi-sunni-ayrismasinin-tarihsesi-cn50.html



    Alevilikle ilgili gördüğüm en iddialı kitaplardan biri. Adresten kitabın tamamı indirilebiliyor.
    Gördüğüm kadarıyla yazarın objektif olma çabası vardı. Ve çok yönlü bir araştırma neticesinde yazılmış.

    Örneğin İslam öncesi inanışların, bazı İslami kaynaklara ne kadar girdiği tablolarala açıklanmış.

    Kitabın tamamını okuyan olursa tartışmaya buradan devam edebiliriz. (Küçük boyutlu, gerekirse 50 sayfaya çıktı alınabilir.)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Derin Millet -- 14 Eylül 2012; 10:49:55 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    Pazar günü Pendikte bekliyorum.
    Kahvaltı dahil.
    Pazar gününü bana ayırırsın artık.

    Sarıyer'den Pendik'e uçak var mı, bir bakayım. Başka türlü, ancak gece yola çıkmam gerekir kahvaltıya yetişmek için.

    Bırak abi bırak ya. Bizi bir görmeye gelme oraya buraya git. Bak dün 3. kb buluşmasını yaptık tabi ciddi olarak zira arada bir toplanıyorduk zaten.

    Ayrıca Ankara olarak İstanbula gelmeyi planlıyoruz inşallah




  • quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    Pazar günü Pendikte bekliyorum.
    Kahvaltı dahil.
    Pazar gününü bana ayırırsın artık.

    Sarıyer'den Pendik'e uçak var mı, bir bakayım. Başka türlü, ancak gece yola çıkmam gerekir kahvaltıya yetişmek için.

    Bırak abi bırak ya. Bizi bir görmeye gelme oraya buraya git. Bak dün 3. kb buluşmasını yaptık tabi ciddi olarak zira arada bir toplanıyorduk zaten.

    Ayrıca Ankara olarak İstanbula gelmeyi planlıyoruz inşallah

    Abdullah'ım, o kadar ters bir şehirde ikamet ediyorsun ki, yani Tokyo olsa daha kısa sürede gelirdim ama Ankara olunca, elim kolum bağlı gerçekten. Gel sen en iyisi Tokyo'ya taşın, bana da bahane olsun seni görmek.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    Pazar günü Pendikte bekliyorum.
    Kahvaltı dahil.
    Pazar gününü bana ayırırsın artık.

    Sarıyer'den Pendik'e uçak var mı, bir bakayım. Başka türlü, ancak gece yola çıkmam gerekir kahvaltıya yetişmek için.

    Bırak abi bırak ya. Bizi bir görmeye gelme oraya buraya git. Bak dün 3. kb buluşmasını yaptık tabi ciddi olarak zira arada bir toplanıyorduk zaten.

    Ayrıca Ankara olarak İstanbula gelmeyi planlıyoruz inşallah

    Hepinizi beklerim hocam.
    Ankaraya gelseydim 15 gün geri dönemezdim
    Şu anda orada bir fabrikanın filtresini yapıyoruz o işin koordinesi bana kalırdı
    Hatlar karıştı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KayhanKaan -- 14 Eylül 2012; 11:09:05 >




  • baştan söyleyim amacım tartışma çıkartmak değil. edep sınırları içerisinde herkes cvap verebilir.

    alevilik din değil mezhep değil bunu aleviyim diyen arkadaşların bir kısmı da kabul ediyorlar. Peki o zaman nedir alevilik ?? yaşam biçimi, anlayış, düşünce akımı ???

    geçenlerde tv de Türkiye Aleviler Derneği Başkanı ile bir kaç kişi konuşuyordu. İslam dinine aykırı düşüncelerini bir bir sıralıyordu.
    kadın erkek bir arada sazlı sözlü birlikte dans edilerek yapılan ibadetin islam dini ile ne alakası var?
    Hz. Peygamberi kabul ediyor ama Ali' yi daha üstün tutmanın mantığınıı bana biri açıklasın lütfen.
    Allah' a inanıyor olmak bir insanın ya da topluluğun doğru yolda olduğunu göstermez. , ki bir arkadaşımız Aleviliğin hoşgörülü bir düşünce yapasına sahip olduğunu, isteyenin namaz kılmadığını isteyenin kıldığını , isteyinin deist olduğunu söylüyor. Yani hoşgörü derken herkes kafasına göre yaşıyor ama aynı zamanda da alevi olabiliyor mu demek istiyor ? ne demek istediğini tam anlayamadım açıkcası...
    tutulmayan oruçlara borç denmiyor kaza diye bir şey yok , oruçları farklı, namazları farklı , bunun islamla alakası nedir ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bigbooss -- 14 Eylül 2012; 11:32:51 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie



    Tamam iyi güzel yazmışsın fakat bazı şeyleri çarpıtmayalım. Öncelikle Mevlana'nın ne olursa olsun yine gel şeklinde bir sözü olmadığı için bunu Alevilere uygulamayız. İkinci olarak ise Osmanlı döneminde bir Alevi katliamı falan yoktur. 500.000 veya 5.000.000 gibi bir rakam gayet saçmadır bahsedilen rakam 40.000 civarıdır ki ünlü Osmanlı tarihçileri bu rakamın gerçekçi olmadığını o dönemde bu sayıya ulaşılamayacağını söylerler.
    Eğer doğruysa da 40.000 kızıl başın öldürülme nedeni soykırım tarzı birşey değil İsmail Şah'ın onbinlerce Sünni müslümanı sırf siyasi bir meseleyi mezhep kavgasına çevirmek için vahşice katletmesi sonucudur. Yapılan şey yanlış olsa da dönemin şartlarını ele alırsak Yavuz, yapılması gerekeni yapmıştır Alevileri sürerek. Yoksa Osmanlı devleti hiçbir zaman hiçbir mezhebe direk olarak müdahale etmemiştir. Tabiki Sünni bir Padişah olduğundan bazı mezheplere mensup insanların özellikle arkasındaki ulema nedeniyle ölümü engellenmiş veya tam tersi öldürmeyeceği düşünülenler öldürülmüştür, aynısı yüksek makamlara gelme konusunda da yapılmıştır.
    Son olarak Orta Asya Türkleri şaman falan değildi. Şaman bazı gruplar olabilir fakat Orta Asya Türkleri gök tanrı inancı yani tek tanrı inancına sahiplerdi. Bu yüzden özellikle Hazar Türkleri yahudi olduklarında büyük tepki çekmişlerdi.

    Kraven,

    - Ben hangi cümlemde "Mevlana'nın lafını Alevilere uyguluyorlar" dedim?
    - Hangi cümlemde "Yavuz döneminde x kadar Alevi katledilmiştir" dedim?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürdüğüne dair hangi kaynağı kullandınız?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürmesi, Osmanlı'nın kendi vatandaşlarını öldürmesini haklı mı çıkarır?
    - Gök Tanrı dininin "tek tanrılı" bir din ve Şamanizm'den ayrı olduğunu mu sanıyorsunuz?

    Net olarak ve mümkünse, yazımdan alıntı yaparak cevap verirseniz, benim yazımla ilgili olmayan yorumlarınızla ilgili olarak da arkası sağlam kaynak sunarsanız sevinirim.

    Oncelikle mobilde uzun uzun yazamiyorum. Fakat kaynagimi soyleyeyim Osmanli arsivi ve arsivde calisip adam gibi tarih yapan tarihciler.
    Samanlik ile gok tanri inanci ayni sey diyorsan ya bu kavramlari bilmiyorsun demektir ya da yalan soyluyorsun demektir. Forumda orta asya ile ilgili derinlemesine tarihi paylasimlari ilk ve tek yapan kisiyim o yuzden rahat olabilirsin.
    Nerede kullanmisim o cumleleri diyorsun. Yazdigini mi unutuyorsun rol mu yapiyorsun ? Senin yazindaki seylere cevap verdim kafamdan uydurmadim herhalde orada duruyor.
    Sah Ismail meselesi ise bana kaynak goster dedigine gore bilmiyorsun demektir. Bilmedigin konularda da ahkam kesmemen gerek yok 5 milyon oldurulmus falan diyerek. Sana senin iddianin asil kaynagi olan Osmanli arsivlerinde 40.000 sayisinin gectigini ve bunun tartismali oldugunu soyledim zaten. Pcye gecince cok daha ayrintili cevap verecegimden emin olabilirsin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • öncelikle temel dinlerin farklı mezhepleri insanlar tarafından oluşturulmuştur. Mesela protestanlık ve ortodoksluk gibi. Bu mezheplerin oluşumunda peygamberlerin etkisi yoktur.
    İnsanların din seçimi asla özgür iradeye bırakılmadığı için insanlar adam akıllı düşünüp bir din seçmiyor,ailen ne derse o oluyor.
    Dinlerinde zamanla kültüre dönüşmesiyle artık inanışlar kalıplaşıyor. Mesele bizden misin yoksa onlardan mı meselesine dönüşüyor.
    Peki işin doğrusu nedir?
    İman sadece belirli bir azınlık insan da vardır. Bu adam hangi dini seçmiş olursa olsun, iyi biri olacaktır, dinin kurallarına uyacaktır. Diğerleri ise hangi dini seçerse seçsin, hem ibadet edecekler hem de kötülüklerden geri kalmayacaklardır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bigbooss

    baştan söyleyim amacım tartışma çıkartmak değil. edep sınırları içerisinde herkes cvap verebilir.

    alevilik din değil mezhep değil bunu aleviyim diyen arkadaşların bir kısmı da kabul ediyorlar. Peki o zaman nedir alevilik ?? yaşam biçimi, anlayış, düşünce akımı ???

    geçenlerde tv de Türkiye Aleviler Derneği Başkanı ile bir kaç kişi konuşuyordu. İslam dinine aykırı düşüncelerini bir bir sıralıyordu.
    kadın erkek bir arada sazlı sözlü birlikte dans edilerek yapılan ibadetin islam dini ile ne alakası var?
    Hz. Peygamberi kabul ediyor ama Ali' yi daha üstün tutmanın mantığınıı bana biri açıklasın lütfen.
    Allah' a inanıyor olmak bir insanın ya da topluluğun doğru yolda olduğunu göstermez. , ki bir arkadaşımız Aleviliğin hoşgörülü bir düşünce yapasına sahip olduğunu, isteyenin namaz kılmadığını isteyenin kıldığını , isteyinin deist olduğunu söylüyor. Yani hoşgörü derken herkes kafasına göre yaşıyor ama aynı zamanda da alevi olabiliyor mu demek istiyor ? ne demek istediğini tam anlayamadım açıkcası...
    tutulmayan oruçlara borç denmiyor kaza diye bir şey yok , oruçları farklı, namazları farklı , bunun islamla alakası nedir ?


    1) Kadınların ve erkeklerin bir arada olarak yapılan Cem törenleri, eski inançsal sistemin bir parçası olup islami kavramları beraberinde koyan bir ibadet şeklidir. Şimdi diyebilirsiniz bu nasıl ibadet neden böyle, şöyle örnek vereyim hangi din anlayışı olursa olsun ilk olarak toplumun eski bazı kavramları üzerine kurulur. Mesela Arapların İslamiyet anlayışı ve tüm dünyaya yayılmış olan biçim tamamen eski arap gelenekleriyle alakalıdır. Namaz olayı Cem evlerinde halka namazı olarak adlandırılır.

    2) Alevilik bir kültürdür, çünkü içinde eski orta asya geleneklerini barındırır. Bireyler ve toplum kötülükten arınmalıdır ve yaşamını buna göre kurmalıdır. Alevilik bir düşünce akımıdır, çünkü içinde felsefi boyut oldukça fazladır. Budizm-Şamanizm gibi felsefik inançları bünyesinde barındırır. İslamiyetten sonraki dönemde bu düşünceye İslam taasufu da katılmıştır. Alevilik bir tamamen bir mezhep olmasa da mezhep sayılır, çünkü içersin de Peygamber ve soyunun tarafı tutulur. Bu yüzden bilinen Şiilikten oldukça farklı olmasına rağmen Şiilikteki Hz.Ali'nin zulme ve haksızlığa uğradığını dile getirir.

    3) Hz.Ali Peygamberden üstün tutulmaz. Peygambere giden yolun Hz. Ali den geçtiğine inanılır. Peygamberin hayatına bakılınca Hz. Ali'nin ne kadar büyük bir rol oynadığı görülür. Allah-Muhammed-Ali üçlemesi inancın temel unsurudur. Sonra Bazı Alevi gruplar bunun dışındadır "yok peygamberlik Hz. Aliye gelecekti melek şaşırdı" gibi absürt bir yorumları vardır. Bu tür insanlar Alevilik kesmi içersin de oldukça azdır.

    4) İnancın, düşüncenin temelinde iyi insan olmak yatar. Asıl önemli unsur erdemli kamil insan olmaktır. Bu yüzden asıl Kıble insanlıktır. Bu düşüncede bile aslında felsefik ve taasufi bir mana olduğu görülür.

    Bunların dışında Hurufilik gibi bazı felsefik anlayışlarda ALevilik içerisnde barınır. Mesela Tanrının insanda tecelli ettiğini, Tanrının doğada, yaşamda, canlılarda bir yansıması olduğuna inanılır.

    Ayrıca Alevilik dışında Hristiyanlarda ve Musevilerde de benzer bir inançsal yapı vardır. Hristiyanlar içersindeki grup kilise, museviler içersindekilerde hahamlar tarafından sapkın olarak ilan edilmiştir. Sayıları oldukça azdır. Felsefi ve düşünce bakımından Anadolu Aleviliğiyle çok paraleldir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie



    Tamam iyi güzel yazmışsın fakat bazı şeyleri çarpıtmayalım. Öncelikle Mevlana'nın ne olursa olsun yine gel şeklinde bir sözü olmadığı için bunu Alevilere uygulamayız. İkinci olarak ise Osmanlı döneminde bir Alevi katliamı falan yoktur. 500.000 veya 5.000.000 gibi bir rakam gayet saçmadır bahsedilen rakam 40.000 civarıdır ki ünlü Osmanlı tarihçileri bu rakamın gerçekçi olmadığını o dönemde bu sayıya ulaşılamayacağını söylerler.
    Eğer doğruysa da 40.000 kızıl başın öldürülme nedeni soykırım tarzı birşey değil İsmail Şah'ın onbinlerce Sünni müslümanı sırf siyasi bir meseleyi mezhep kavgasına çevirmek için vahşice katletmesi sonucudur. Yapılan şey yanlış olsa da dönemin şartlarını ele alırsak Yavuz, yapılması gerekeni yapmıştır Alevileri sürerek. Yoksa Osmanlı devleti hiçbir zaman hiçbir mezhebe direk olarak müdahale etmemiştir. Tabiki Sünni bir Padişah olduğundan bazı mezheplere mensup insanların özellikle arkasındaki ulema nedeniyle ölümü engellenmiş veya tam tersi öldürmeyeceği düşünülenler öldürülmüştür, aynısı yüksek makamlara gelme konusunda da yapılmıştır.
    Son olarak Orta Asya Türkleri şaman falan değildi. Şaman bazı gruplar olabilir fakat Orta Asya Türkleri gök tanrı inancı yani tek tanrı inancına sahiplerdi. Bu yüzden özellikle Hazar Türkleri yahudi olduklarında büyük tepki çekmişlerdi.

    Kraven,

    - Ben hangi cümlemde "Mevlana'nın lafını Alevilere uyguluyorlar" dedim?
    - Hangi cümlemde "Yavuz döneminde x kadar Alevi katledilmiştir" dedim?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürdüğüne dair hangi kaynağı kullandınız?
    - Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürmesi, Osmanlı'nın kendi vatandaşlarını öldürmesini haklı mı çıkarır?
    - Gök Tanrı dininin "tek tanrılı" bir din ve Şamanizm'den ayrı olduğunu mu sanıyorsunuz?

    Net olarak ve mümkünse, yazımdan alıntı yaparak cevap verirseniz, benim yazımla ilgili olmayan yorumlarınızla ilgili olarak da arkası sağlam kaynak sunarsanız sevinirim.
    Şimdi Pc'de olduğuma göre çok daha geniş şekilde yazabilirim demektir.

    Öncelike
    1. Ben hangi cümlemde "Mevlana'nın lafını Alevilere uyguluyorlar" dedim? Diye sormuşsun. Hemen dönüyoruz ve yazdığın mesaja bakıyoruz.

    "Alevilik ile ilgili olarak bilinen en önemli yanlışlardan biri, hoşgörülü olmaktır. Alevilik hoşgörülü değildir. Mevlana'nın "Ne olursan ol gel" sözü Alevilik'te geçerli değildir ve "Adamsan gel, değilsen kapımdan geçme" şeklinde ifade edilebilir. Örneğin; Bir köylü, nişanı atarsa ve bunu haksız yere yaparsa; bir köylü hırsızlık yaparsa, o köye bir daha giremez. Bunun affı yoktur."

    Sevgili webbie şu cümleler tamamen senin yazından çıkmadır. Ben ise ne dedim ? Mevlana'nın böyle bir sözü olmadığından bu şekilde bir örnek verilmesi saçmadır. Nedeni ? Mevlana "ne olursan ol yine gel" diye bir söz söylememiştir, ünlü bir fars şiirinde geçen bir mısradır.

    2. Hangi cümlemde "Yavuz döneminde x kadar Alevi katledilmiştir" dedim? Hemen yazdığın yazıya tekrar dönüyoruz ve karşımıza ne mi çıkıyor ?

    Alevilik ile Osmanlı, özellikle Yavuz Sultan Selim'den sonra kanlı bıçaklı olmuşlardır ve bunda Şah İsmail'in Alevi inancına bağlı Osmanlı vatandaşlarını kullanma ihtimali temel neden olarak görülmüş ve sonraki dönemlerde ise devlet politikası olarak ve sorgulanmadan uygulanmıştır. Bazı anlatılara göre 500.000 ve bazı anlatılara göre 5.000.000 kadar Alevi'nin Osmanlı döneminde öldürüldüğü iddia edilir. Rakam ne olursa olsun, gerçek olan Osmanlı'nın sistematik bir şekilde Alevilik inancını yok saymış olması ve bundan dolayı da bu inancın ibadetinin gizli yapılmak zorunda kalmış olmasıdır.

    Sevgili webbie tekrar yanlış bilgileri baz alarak insanları yanlış yönlendiriyorsun. Şu cümleleri cahiliyetine veriyorum zira diğer türlü senin için çok daha acı olan bir ihtimal yani insanları bilerek ve isteyerek yanlış yöneltmek kalıyor ki bunu yaptığını düşünmediğim için konu hakkındaki cahiliyetine veriyorum.
    Yavuz döneminde bu konu hakkında tek kaynak olan arşivlerde (arşivden başka kaynak olması ve arşivi kaynak saymamak saçmalıktır umarım yapmazsın) 40.000 kızıl başın öldürülüp sürüldüğü yazılmaktadır. Fakat birkaç yıldır bazı güvenilir Osmanlı tarihçileri bu rakamın gerçekçi olamayacağını söylemekteler o günün nüfus yoğunlğu ve nüfus dağılımını göz önüne alarak. Bu ayrıca tartışılabilir. Eğer bilmediğin bir konuda yazacaksan ya konuyu araştırmanı ya da yazmamanı tavsiye ederim zira aksi halde bu şekilde absürtlükler ortaya çıkıyor. Kesinlik içeren cümlelerden sonra bazı rivayetlere göre 500.000 veya 5.000.000 alevi öldürülmüş dersen bu rivayetler var ama bence böyledir anlamına gelir ve konu hakkında bilgisi olmayan insanları yanlış yönlendirmeye girer. Ayrıca o dönemde bırak 5.000.000 500.000 alevi yaşamıyor dahi öyle bir nüfus yok.

    3. Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürdüğüne dair hangi kaynağı kullandınız?

    Sevgili webbie, kaçıncı tekrarım olacak bilmiyorum fakat bahsettiğim herşey Osmanlı arşivleri ile ilgilidir. O dönemde Yavuz kendi kafasına göre ulan şu kızıl başlıları öldüreyim sonra da gidip Şah İsmail'e saldırayım demiyor olan olaylar üzerine aksiyon alınıyor.

    4. Şah İsmail'in onbinlerce Sünni öldürmesi, Osmanlı'nın kendi vatandaşlarını öldürmesini haklı mı çıkarır?

    Bak sevgili webbie, öncelikle yazdığım mesajı doğru dürüst okumamışsın. Ben ne yazmışım ?

    "Yapılan şey yanlış olsa da dönemin şartlarını ele alırsak Yavuz, yapılması gerekeni yapmıştır Alevileri sürerek. Yoksa Osmanlı devleti hiçbir zaman hiçbir mezhebe direk olarak müdahale etmemiştir." Demişim. Yani yapılan şey tabiki iyi birşey değil fakat dönemin şartlarını göz önüne alınca yapılması gereken yapılmıştır. Tarihi, o dönemin şartlarını ele alarak değerlendirmek zorundayız.

    5.Gök Tanrı dininin "tek tanrılı" bir din ve Şamanizm'den ayrı olduğunu mu sanıyorsunuz?

    Gök tanrı inancı ve şamanizm gerçekten aynı mıdır ? Buna sahiden inanıyor musun yani ? O zaman bu iki inancın ne olduğundan haberin yok sanırım. Gök tanrı inancı denilen şeyde tanrıya yani Tengri'ye inanılır. Bu inanç temelde İslamiyet, Hristiyanlık ile bir fark taşımaz çünkü zaten inanılan ve tapılan aynı güçtür Tengri-Allah arasında bir fark yoktur. Daha da ileri gidip sadece ön bilgi vermek ile geçiştireceğim ayrıntılı bilgi araştırılarak öğrenilebilir. Oğuz-Bilge Bağan hakkındaki yazıtları bir okuyalım sonra da dönüp Kuran'da Zulkarneyn hakkında yazılan ayetleri bir okuyalım. Anlatılanlar ve yaşanan olaylar neredeyse birebir aynıdır. Bununla şamanlığı nasıl bir tutabiliyorsun hayret doğrusu. Dediğim gibi ya bilerek savunuyorsun ya da cidden konu hakkında hiçbir bilgin yok.

    Son olarak işte bizim dilek dilemenin orjinali diye gösterdiğin resme çok güldüm hatta kahkaha attım. Birde ahanda sana kapak olsun dercesine yazmışsın.
    Eh yani şimdi sen onu gösterene kadar dönüp 2 dakika Sümer tarihi ile ilgili birşeyler okusan anlayacaksın ve bu gülünç şeyi yazmayacaksın. Adamlar senin ahanda orjinali dediğin şeyden çok önce hatta arada birkaç bin sene fark varken yapıyordu aynı şeyi. Hatta noel ağacı kavramanının dahi oradan geldiği bilinen birşeydir. Bunu söyleyen de ben değilim ha sakın bana kaynağın ne deme. Eğer soracaksan Muazzez İlmiye Çığ'a sor. Fakat bunu yapmak gibi bir komikliğe imza atacağını sanmıyorum aklı başında adamsın zira böyle birşeyi yapmak Halil İnalcık Osmanlı tarihini bilmiyordu demek gibi birşeydir. Fakat şu var, Sümerlilerin Orta Asya'dan bize komşuyken şimdiki yerlerine göç ettikleri bilinen birşey. Ve o bölgenin halkı oral kültüre sahip olduğundan böyle kültürel şeylerin tarihi yazılmaz yani hangisi hangisinden almıştır bilemem. Fakat senin orjinali budur aha bak şamanlıktan gelir dediğin şeyin aslı binlerce sene öncesine gittiği gibi eğer bize aitse de şamanlara ait olmadığı bir gerçektir.




  • quote:

    Сэдэв : Бөөгийн тухай
    Эх сурвалж : Ном хэвлэлээс
    Бөөгийн шашин нь шинэ чулуун зэвсгийн үеэс эхлэлтэй ба МЭӨ 209 онд Модун шаньюй Хүннү улсыг мандуулсан үед бөөгийн мөргөл нийгэмд тодорхой байр суурь эзлэх болжээ. Хүннү гүрний төрийн үзэл суртал нь бөө мөргөл байв. Бөө мөргөлийн хөгжлийн дараагийн үе шат нь МЭ 2-р зууныг хүртэл үргэлжилж, эзэн тэнгэр, гурван ертөнц, сүнс сүлдний тухай ойлголтууд болон зан үйлийн тал нь сонгодог хэлбэрээ олжээ. 13-р зууны төрийн бодлого үйл ажиллагаанд бөөгийн мөргөл томоохон үүрэг гүйцэтгэж байв. 13-р зууны үеийн Монголчууд тэнгэр-эцэг, газар-эхэд бишрэн шүтэн, мөнх тэнгэрийн хүчээр нь оршин амьдрагч, энэ тэнгэрийн доор оршигч газар орон иргэдийг эзлэн захирч байна хэмээн ухаарч байв.

    15-17 зууны үед бурхан шашинд өөрийн Монголд эзэлж байсан онцгой байр сууриа тавьж өгснөөр 20-р зууны эхэн болоход хэсэг бусаг, орон нутгийн шинжтэй шүтлэгийн үлдэгдэл болон хувирсан юм. Энэ үе нь бөө нар нь дотроо шашныхаа язгуурлаг шинжээ авч үлдсэнийг харын бөө, язгуур шинжээ алдаж бурханы шашинд ууссаныг шарын бөө, бурханы шашны улаан урсгалтай холилдсоныг Чойжим гүртэм хэмээх лам бөө гэж хуваагдсан аж.

    Монгол бөө нар газар тэнгэрийг бүхнийг бүтээн туурвигч гэж үздэг. Бөөгийн гол шүтээн нь тэнгэр юм. Бөөгийн мөргөл ёсоор 99 тэнгэр байх ба 55 нь хүнд тус болдог хайрладаг баруун зүгийн, хортой муу бүхний 44 тэнгэр тус тус байдаг гэж үздэг байна. 55 тэнгэрийн 50 нь залбирдаг 5 нь тахидаг тэнгэр бол 44 тэнгэрийн 40 нь залбирдаг 4 нь тахидаг тэнгэр аж. Байгаль ертөнцийн бүх юм үзэгдэл, хүний аж амьдрал, сэтгэл ухамсарын тодорхой салбар бүрийг хамарсан эзэн тэнгэр байж, түүний тогтоон тодорхойлсон тавилангаар бүх юм болно гэж бөө мөргөлд үздэг.

    Цагаан зүгийн бөө баруун зүгт хандаж залбирал үйлддэг. Бөө мөргөлтнүүд дэлхий ертөнцийг гурван хэсэгт хуваан үздэг дээд тив буюу ертөнц бол ариун сайхан, энэрэнгүй ертөнц, дунд ертөнцөд хүн амьтан оршин амьдрана, доод ертөнц дээр үхээрийн шулмасууд хуран сууж, өвчин тахлыг тараан байж гэж үздэг. Монголын бөө нар хүн ганц сүнстэй биш зуурдын хоёр үүрдийн нэг сүнстэй гэж үздэг. Тэр гурав нь бөө нарын үздэгээр эхээс заяасан маханбодийн сүнс, эцгээс заяасан ясны сүнс тэнгэр сүнс. Хүн үхэхэд мах цусны сүнс нь биед гурван жил болдог.

    Өөрөөр хэлбэл тэр хүний бүрэн эвдэрч үгүй болтол байж л байна. Ясны сүнс нь сүүжний ясанд байна. Сүүжний яс хэдийд алга болно тэр үед л хамт алга болно. Эцэст нь тэнгэр сүнс нь яс махны сүнсүүд алга болоход энэ сүнс дэгдээд явдаг хэмээн үздэг байна. Бөө болоход үе залгамжлах, нийтийн дотроос сонгон тодруулах гэсэн хоёр хэлбэртэй. Бөө удган болох хүнд заавал дээд угийн онгод сахиус шүглэж, ухаан санаа үймрэх зэрэг бөөгийн өвчин тусдаг гэдэг.

    Ийнхүү бөөгийн өвчнөөр өвдсөн хүнийг 15-аас дээш жилээр бөөлсөн сайн багшаар багшлуулдаг байна. Сурч буй бөөгийн чадвараас шалтгаалж 15 хоногоос 2 жил хүртэл хугацаанд үргэлжилдэг байна. Энэ бүхий эцэст тогтсон өдөр багш бөө шавь бөөгийнд ирж хэц, хэнгэрэг өмсгөл, гутал, малгай, амилуулж өгсний дараа шавь онгодоо залан бөөлдөг. Бөө болсны дараа 5 жил гэртээ онгод сахиусаа залан бөөлж дараа нь залалганд бөөлөх эрхтэй болно.

    Бөөлөх: Эрт цагт бөө хүн сар бүрийн сондгой тоотой өдрүүдэд бөөлдөг байжээ. Бөөлөхийн өмнө өмсгөлөө өмсөлгүй хэнгэргээ галд ээн хатааж, дуу оруулаад онгодын өмнө идээ будаа сөгнөнө. Үүний дараа өмсгөл хувцасаа өмсөж хэнгэргээ барин онгодын өмнө сөхрөн сууж тахилгаа дууддаг байна. Онгод залсны дараа гал голомтонд өргөх тахилгаа дуудаж гэрийн эзэн тамхилж, бэлтгэсэн цай идээнээс амсан өнгөрсөн үйл явдлын тухай онгод тэнгэрийн хэлснээр дамжуулан хэлэлцдэг ажээ.

    Бөөгийн хувцас хэрэглэл
    Дээл: Монгол бөө нар бөөлөх үедээ өмсөх хувцсаа хуяг хэмээн нэрлэдэг. Учир нь бөө хүн бөөлөх үедээ элдэв төрлийн дайрлага муу юмтай олонтой учирч байдаг учир тэдгээрээс хамгаалах халхавч нь дээл болдог. Эрт үед бөө нар дээл өмсгөлөө бор гөрөөс, зээр, ямааны элдсэн арьсаар үйлддэг байв. Бөө дээл нь бие манжиг, мөргөл манжиг, хормой хонхинуур, уяа, суга, бүч, сүүл, нуруу, суга, товч, ханцуй, далавч, хошмон, энгэр гэсэн хэсгүүдээс тогтоно.

    Бөө малгай (оргой): Бөө малгай нь нүүр самалга, нүүр буюу малгай духны газар хүн амьтны нүүрийг дүрсэлсэн дүрс, малгайн өд буюу малгайг тойруулан шар шувуу болон бүргэд, сойрын өд, хараа, чих, зэргээс бүрдэх бөгөөд эдгээрийн байршил нь бөө нарын овгийн ялгааг тодорхойлохоос гадна малгайд хадсан бүргэдийн өдний тоо ба удам угсаатны үеийн тоог илэрхийлдэг.

    Бөөгийн гутал: Бөөгийн гутал бол бөөд ирсэн онгод буюу өөд болсон бөөгийн сүнс, лус хоёрын нийлбэрийг хоёр хөл нь бөөгийн гутал юм гэж харын бөө нар үздэг. Бөө гутлыг гурын арьсаар хийдэг. Монгол бөөгийн хэрэгсэл гэсэн ойлголтонд хэнгэрэг болон түүний цохиур, хуур, толь, таяг, сэвэр гэх мэт зүйлс хамрагддаг байна. Бөөгийн хэрэгсэл нь бөөгийн онгодын унаа, онгод тэнгэрүүдийг баясгагч хөгжмийн зэмсэг, олон түмний хүсэлтийг онгод тэнгэрт дамжуулан хариу авах хэрэгсэл гэсэн ойлголтыг өөртөө багтаадаг.

    Бөөгийн хэнгэрэг: Бөөгийн хэнгэрэг гэдэг нь тухай бөөд залагдаж ирсэн онгодын унаа болдог. Монголын харын бөө нар хар зүгийн онгодтой харилцдаг. Хэнгэргээ чоно, баавгайн арьсаар, цагаан зүгийн онгодтой харьцдаг хэнгэргээ согооны ширээр бүрдэг заншилтай. Хэнгэрэг нь бөөгийн унаа нь болж өгдөг бөгөөд бөө унаагаа унаад тэнгэрт халин дүүлэн нисэж учран онгодтойгоо уулздаг байна. Харин зарим монгол угсаатны дунд хэнгэрэг нь бөөгийн унаа биш харин залагдан ирж буй онгодын унаа юм гэж үзэх нь буй.

    Цохиур: Цохиур нь толгой иш гэсэн хоёр хэсгээс тогтоно. Онгод тэнгэрийн хөлгийн ташуур, онгодын хэлмэрч гэсэн үндсэн агуулгатай.
    Хуур: Хуур нь бөөгийн зам заагч, хэлмэрч, онгодоо дуудах хэрэгсэл гэж үздэг.

    Толь: Хүрэл, гуулиар голчлон хийдэг. Бөө нар нь толийг хадгаар оосорлож энгэртээ юмуу хүзүүндээ зүүж явдаг. Энэ нь элдэв хараал зүхэл, онгодын халдлагаас бөөг хамгаалах хамгаалагч болон явдаг гэсэн үзэл юм. Толийг ихэвчлэн бөө нар мэргэ төлгөнд ашиглана.

    Бөөгийн таяг: Хөвсгөл орчмын Монгол бөө нарын дунд дэлгэрсэн гурван ац бариултай хус модон таяг юм. Энэ таягийг газар лусын хорлолоор бөө болсон бөө бөөлөхдөө хэнгэрэгийг бус харин харин лус савдгийн хөлөг гурван ац толгойтой могойн дүрс гэж үздэг. Таягаар бөөлж эхэлсэн бөө сайн бөө болдог. Сэвэр: Энэ нь долоон өнгийн торгомсог даавуу зүүж унжуулсан, дээрээ булцуу маягийн бариултай алчуур юм. Сэврийг бөө удган нар баруун гартаа бариад хоёр гартаа ээлжлэн цохиж бөөлөн онгодоо дууддаг байна.


    Hani size "Yanımda şaman bir arkadaş var" demiştim ya, siz benim bilgisizliğime laf ederken, ben size kaynak olabilecek ülkeden bir kaynak buldum. Bu arada, bahsettiğim arkadaş ve sizin bahsettiğiniz tanrı arasında oldukça ciddi bir bağ var, çünkü Gök Tanrı inancına sahiptir. Eğer o da dinini yanlış biliyorsa, kusura bakmayın. Siz artık tüm Şaman'lara bir eğitim verirsiniz.

    Yukarıdaki yazıya gelince, şu anda uğraşmak istemediği için benim ilgimi çeken kısmını tercüme etti ve ben de size aktarayım;

    Gök Tanrı dininde 99 tane tanrı vardır. Bu 99 tanrının 55'i "iyi" ve 44'ü "büyüyle uğraşan, kötü" tanrılardır. 55 "iyi" tanrının 50 tanesine tapınılırken, diğer 5 tanesine kurban adanır.

    İyi olan 55 tanrı sağ tarafta, kötü olan 44 tanrı sol tarafta yer alır. Evren 3 seviyeden oluşur ve bu seviyeler; cennetin de dahil olduğu üst kısım, bizim yaşadığımız orta kısım ve cehennemin yer aldığı alt kısım olarak adlandırılır.

    Bir insanın 3 ruhu vardır; Biri, Gök Tanrı tarafından gönderilen ebedi ruh, bir diğeri babadan gelen geçici ruh ve sonuncusu da anneden gelen geçici ruhtur. İnsan öldükten 3 sene sonra, önce geçici olan ruhlar ve ardından da ebedi ruh vücudu terk eder. Bunun nedeni olarak, insan vücudundaki etlerin 3 sene sonra çürüyüp bitmiş olması gösterilir.

    Eğer yetmediyse, size daha fazla kaynak da sunabilirim, ama isterseniz arkadaşım da atalarından beri inandıkları inançlarını sorgulasınlar, çünkü size göre yanlış biliyorlar.




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.