Şimdi Ara

Abdülhamid ne yaptı ki ulu hakan oldu? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
165
Cevap
7
Favori
9.304
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
40 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Vanished Man V kullanıcısına yanıt
    Şu anda dış ilişkilerimizde berbatız, sözümüzü kimseye geçiremiyoruz, teknoloji adına bir gelişme göstermiyoruz, çağa ayak uyduramıyoruz, sevenimizden çok nefret edenimiz var. O zaman bu devlet neden hala ayakta? Şimdi biz 22. Yüzyılı görsek ne olacak?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • N.M.Türk05 kullanıcısına yanıt
    Zaten kıl oldukları o. Cumhuriyet'in kurucu kadrolarını itibarsızlaştırmak için karşısındakini bir melek, ulu ve mükemmel addetmeye çalışıyorlar.

    Yoksa bu sözde diplomatik deha (ki diplomatik deha arayan aynı dönemde yaşamış olan Bismarck'ın yaptıklarına bir baksın, sonra diplomatik deha neymiş bir daha düşünsün), Düyun-u Umumiye'yi kurdurmuş, sadece Mısır'ı değil, Girit ve Kıbrıs gibi oldukça önemli iki adayı da kaybederek Osmanlı'nın Akdeniz'deki gücünü tamamen bitirmiştir.

    Saygı duyulacak işleri de vardır, özellikle eğitim ve altyapı gibi alanlarda (çoğunlukla Alman desteği ile) güzel adımlar atmıştır. Ancak, dediğim sebeple abartılıyor işte.
  • N.M.Türk05 kullanıcısına yanıt
    Devletler sadece savaş ile yıkılmazlar, teknik olarak evet işgal edilince yıkılırlar ama bir ülkeyi zayıflatıp yıkmanın farklı yolları vardır (ekonomik, kültürel vs.). Aslında o da tam ayakta tutamadı ama bir şeyler çabaladı. Maalesef o kadar arap saçına dönmüştü ki devletin durumu halkın bir kesmini memnun etmeye çalışırken diğeri memnun olmuyordu (ya da memnun değilmiş gibi gösteriliyordu başkaları tarafından) haliyle de kaçınılmaz son meydana geldi. 500 yılda çıkmayan isyanlar son 50-70 yılda çıktı. Peki o kadar uzun bir süre çıkmayan isyanlar ne oldu da 50-70 yılda patlak verdi ve yoğunlaştı?



    Abdülhamit yerine başka bir padişah da olabilirdi, belki devleti daha iyi yönetir belki de kötü yönetirdi onu bilemeyiz. Ama o zamanlar devletim durumunu göz önüne alınca Abdülhamit için kötü bir padişah demek pek doğru değil bence.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AwerlawK

    Devletler sadece savaş ile yıkılmazlar, teknik olarak evet işgal edilince yıkılırlar ama bir ülkeyi zayıflatıp yıkmanın farklı yolları vardır (ekonomik, kültürel vs.). Aslında o da tam ayakta tutamadı ama bir şeyler çabaladı. Maalesef o kadar arap saçına dönmüştü ki devletin durumu halkın bir kesmini memnun etmeye çalışırken diğeri memnun olmuyordu (ya da memnun değilmiş gibi gösteriliyordu başkaları tarafından) haliyle de kaçınılmaz son meydana geldi. 500 yılda çıkmayan isyanlar son 50-70 yılda çıktı. Peki o kadar uzun bir süre çıkmayan isyanlar ne oldu da 50-70 yılda patlak verdi ve yoğunlaştı?



    Abdülhamit yerine başka bir padişah da olabilirdi, belki devleti daha iyi yönetir belki de kötü yönetirdi onu bilemeyiz. Ama o zamanlar devletim durumunu göz önüne alınca Abdülhamit için kötü bir padişah demek pek doğru değil bence.

    Ben zaten kötü bir padişahtı demiyorum. Çok fazla toprak kaybı oldu ama zaten Osmanlı çok kötü durumdaydı Abdülhamid'in yerine başka bir padişah olsa o topraklar yine kaybedilecekti büyük ihtimal. Benim anlatmaya çalıştığım bu adamın sanki Osmanlı tarihinde çok parlak işlere imza atmış biri gibi gösterilerek propaganda yapılması, özellikle malum parti tarafından. Fatih sultan Mehmet'ten bile bu kadar söz edilmiyor resmen. Bana göre bu çok yanlış bir durum.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: suÇ

    dünya genelinde,gelmiş geçmiş en büyük toprak kaybeden birisi olarak tarihe geçen devlet adamı.az kaldı yakında vahdettin'nin de dizisini yaparlar ve kahraman olarak anlatılır

    Hangi toprağı kaybetti, senin olmayan toprağı mı? İdeolojik körlük yüzünden papağan gibi hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz. Yok mu özgün düşünceniz? Size dayatılan klişeleşmiş sözcükleri her saat, her gün yazmaktan bıkmadınız mı? Kafanızın basmadığı şu ki Abdülhamit devrilmeseydi bugünkü Türkiye toprakları daha geniş olacağı gerçeğidir. Abdülhamit'in devrilmesi ile Türkün filli toprakları tehlikeye girdi. Nitekim çok uzun zaman geçmeden Türkün fili toprakları Balkanlar gitti, Güneydoğu Akdeniz gitti, Musul Kerkük gitti, Batum gitti, Doğu gitti, gitti de gitti. Arabın topraklarını Abdülhamit kaybetmeseydi ondan sonrakiler kaybedecekti, örneğin Atatürk kaybedecekti. Senin olmayan topraklarda duramazsın, eninde sonunda defolup gidersin. Tıpkı İngiltere gibi. Kendi fiili topraklarında Yunan'ı yenmeyi destansı zafer kabul edip bundan destanlar çıkaranlar gelip buraya sırf ideolojik körlük yüzünden Abdülhamid'e, Osmanlıya laf söylüyor. Gerçek vatansever ataları arasında ayrım yapmaz. Hele hele ideolojik körlük hiç yapmaz. Bu topraklarda 3 tane devlet kurduk. Bu devletler için çalışan liderler hatasıyla sevabıyla bizim değerimizdir. Onları ideolojik körlük bataklığına saplanıp değerlendiremeyiz. Kaldı ki atalarımızdan bir sonraki bir önceki sayesinde vardır. Abdülhamit konusunda bilinmesi gereken en önemli şey ise Abdülhamit olmasaydı Atatürk olmazdı. Çünkü Osmanlı çok önceden yıkılmış olurdu. Abdülhamit'i bu kadar önemli yapan şey, onun son muktedir İslam ülkesi yöneticisi olmasıydı. Abdülhamit'in devrilmesi, hem Türk'ün hem de İslam'ın bölgedeki egemenliğinin kesin olarak son bulduğunun kanıtıdır. Reşat da Vahdettin de birer kukladır. Yönetimde fiili olarak hiç bir ağırlıkları yoktur. Ondan sonra gelen hiç kimse ne dünyada ne de bölgede egemen olamamışlardır. Her gelen kendi can derdinde olmuştur. Hala can derdindeyiz. Bu kafayla da 500 yıl da can derdinde olmaya devam edeceğiz.
    Abdülhamit'i çok abartmayalım, tamam da, sizlerin yaptığı gibi şeytanlaştırmak da en basit ifadeyle vicdansızlıktır.



    filli toprak= Türklerin çoğunluk olduğu toprak (Örnek, Batum, Selanik, Kerkük)

    resmi toprak= türkün olmadığı yada çok az olduğu toprak (Yemen, Arabistan, Mısır)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi asau -- 27 Mayıs 2017; 14:33:2 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • N.M.Türk05 kullanıcısına yanıt
    mekanı cennet olsun Fatih Sultan Mehmet zamanındaki devlet yüz ölçümü daha az, yüklenmiş fetih yapmış Allah razı olsun, almak evet zor, coğrafya üzerinde devamlı kalabilmek daha bir zordur, mekanı cennet olsun Abdülhamit zamanında ülke coğrafyası daha büyük ve adalet gereği sömürü yapmadan mağdur halkına bakıyor aynı zamanda, yani afrikayı bile doyuruyor, kıtlık olan hiristiyan İRLANDA ya bile gıda yolluyordu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aslanoto -- 27 Mayıs 2017; 0:28:12 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Şöyle şeyler buldum dahada bulunabilir heralde yada bu soruyu burada sormak yerine tarihçiler illaki hakkında konuşmuşlardır Ortaylı fln onları dinleyebilirsin.

    Osmanlı İmparatorluğu’nun en buhranlı devrinde 1876 senesinde tahta çıkan büyük Sultan. Ondan önceki padişah Sultan Abdülaziz Han’ın bir darbeyle tahtan indirilmesi ve bilekleri kesilerek şehit edilmesi, meşrutiyeti ilan etme sözüyle tahta çıkan Abdülhamit Han’ı ilk yıllarında birçok sıkıntıya sokmuştur. Devlet son yüzyılda girdiği hemen hemen tüm savaşları kaybetmiş, birçok topraklar düşmanlara bırakılmış, askeri düzen tamamen bozulmuş ve ülkeye bir kargaşa ortamı hâkim olmuştu.



    Abdülhamit Han tahta çıkar çıkmaz ilk işi kendisini tahta çıkaran Mithat paşa ve avenesine verdiği sözü tutup meşrutiyeti ilan etmek ve Meclis-i Mebusan’ı açmak olmuştur. Ancak kısa süre sonra başlayan tarihte 93 Harbi olarak anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nı bahane ederek meclisi süresiz kapatmıştır. Harp sırasında Balkanlarda Gazi Osman Paşa’nın, Doğu’da ise Ahmet Muhtar Paşa’nın büyük kahramanlıkları olmuştur. Ancak Rusların ilerlemesi durdurulamamış ve Ruslar İstanbul önlerine kadar gelmişlerdir. Avrupalı devletlerin araya girmesiyle yapılan anlaşmayla Osmanlı birçok toprağını Ruslara bırakmak zorunda kalmıştır.



    Savaştan sonra Abdülhamit Han ilk iş olarak kendisini tahta çıkaran ve Abdülaziz Han’ı şehit eden Mithat Paşa ve arkadaşlarını İstanbul’dan sürgüne göndermiştir. Devrinde kurdurduğu hafiye teşkilatı o kadar muhteşem işlemekteydi ki, Abdülhamit Han Avrupa hükümdarlarının hastalıklarından sabah kahvaltılarına kadar her şeyi bilmekteydi. Ülkeyi ayakta tutmak için 33 sene mükemmel bir idarecilik yaptı. Arabistan’da çıkan isyanların önüne geçebilmek için bölgenin ileri gelenlerini İstanbul’da ikamet ettirdi.



    Muhteşem projeleri de olan Abdülhamit Han çok zeki, çevik, akıllı ve vatan sevgisiyle dolu bir padişahtı. Devrinde çizilen denizaltı planları Abdülhamit Han’ın ne kadar ileri görüşlü bir insan olduğunu göstermekteydi. Abdülhamit Han zamanında doğuda Ermeni isyanları baş göstermiş ve batıda ise Avrupa devletleri silahlanma yarışına girmişlerdi. Yahudi lobisi Abdülhamit Han’ı ziyaret ederek Ondan Kudüs ve civarındaki toprakları devlet kurmaları için Yahudilere satmasını istemişlerdir.



    Karşılık olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün dış borçlarını ödenecek, Avrupa’da ki Osmanlı ve Abdülhamit Han’a karşı yapılan propagandaların önüne geçilecek ve Doğuda çıkan ermeni isyanları bastırılacaktı. Muhteşem Sultan’ın Yahudilere verdiği cevap “ Ceddim o toprakları kanlarını dökerek almıştır, o toprakları almak isteyenin aynı şekilde kanını dökmesi gerekmektedir. ” Bundan dolayıdır ki Yahudiler yaptıkları propagandalar ile Abdülhamit Han’ın adını Kızıl Sultan’a çıkarmışlardır

    , 23:09

    İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,



    İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,



    Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,



    Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),



    İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,



    Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,



    Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İst. Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,



    Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi.)



    Okullara (Hıristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran !



    Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktirende, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soranda, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirtende !



    Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O !



    Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,



    Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,



    Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,



    Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,



    Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen, Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,



    Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,



    Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,



    Modern matbaa makinelerini Türkiye ye getirten,ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),



    Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren, Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,



    Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de O’nun öncülüğünde başlamıştır),



    Türkiye’nin bir çok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir, Dolmabahçe..),



    Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,



    Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,



    Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur. (Sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır),



    Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,



    Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,



    Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,



    Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.



    Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çinin göbeği Pekinde Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,



    Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),



    Yeni gemiler alan, toplar (çanakkale savaşımızdaki çoğu top), tüfekler getirten de !



    Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur !



    Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan da kilise yapılmasına bile yardım eden),



    Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),



    ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz giremeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,



    İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),



    Darülaceze yaptırıp içine sinagog,kilise ve cami koyduran, Çocuk hastanesi (Şişli Etfal[çocuklar] Hastanesi) açtıran,



    Kendisine “Allah’ın belası”diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,



    Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran(Sirkeci Büyük Postane binası…



    Abdülhamid ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden), O !



    İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), İlk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa gecen,



    Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör. şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),



    Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu. Sadece Anadolu da 14 bin ilkokul vardı)



    Orta okul (Rüşdiye) sayısı 619 çıktı, Fransızca dersleri konuldu,



    Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi)



    İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,



    Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani), Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv. Tıp Fak), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye(Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye(Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali(Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye(Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi(Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi(İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi(Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböçekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.



    Unutmadan bi de Ankara’da ÇOBAN OKULU var. Dünyanın ilk Deniz altısı, yani submarine’i onun talimatıyla üretti Osmanlı. Bütün dinamikler ona karşı olmasına rağmen o kadar başarılı olabildi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Okuma öğrenmeden yazma öğrenince bu tür sorular soruluyor tabi.
  • Yıl 1876 meclisi kapatarak diktatör oldu sonu hüsran,yıl 2017 abdül ü örnek alanlar meclisi feshetti sonları ne olacak bakalım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi E.R.W. -- 27 Mayıs 2017; 0:39:14 >
  • T.C. Devleti kurucu kadroları kimin açtığı okullarda yetişmiş bilen var mı?



    Ülkenin ilk başbakanı kimdir diye bir soru sorulsa şu forumda buna doğru cevap verebilecek kişi sayısı 10 kişiden 1-2 kişi anca çıkar.



    Çok yormayın kafanızı 2.Abdülhamit ile ilgili. Bu iş sizi aşar...


    Özetle; dönemin çakalları ile mücadele eden bir kurttur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aerosoldreams -- 27 Mayıs 2017; 0:50:50 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Maksak yeni nesil atatürkü unutsun ama hiçbir zaman unutulmayacak!



    Vahdettin köpeğinin türkiyenin anahtarını ingilizlere bırakıp gittiğini 7 cihan biliyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: asau


    quote:

    Orijinalden alıntı: suÇ

    dünya genelinde,gelmiş geçmiş en büyük toprak kaybeden birisi olarak tarihe geçen devlet adamı.az kaldı yakında vahdettin'nin de dizisini yaparlar ve kahraman olarak anlatılır

    Hangi toprağı kaybetti, senin olmayan toprağı mı? İdeolojik körlük yüzünden papağan gibi hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz. Yok mu özgün düşünceniz? Size dayatılan klişeleşmiş sözcükleri her saat, her gün yazmaktan bıkmadınız mı? Kafanızın basmadığı şu ki Abdülhamit devrilmeseydi bugünkü Türkiye toprakları daha geniş olacağı gerçeğidir. Abdülhamit'in devrilmesi ile Türkün filli toprakları tehlikeye girdi. Nitekim çok uzun zaman geçmeden Türkün fili toprakları Balkanlar gitti, Güneydoğu Akdeniz gitti, Musul Kerkük gitti, Batum gitti, Doğu gitti, gitti de gitti. Arabın topraklarını Abdülhamit kaybetmeseydi ondan sonrakilerkaybedecekti, örneğin Atatürk kaybedecekti. Senin olmayan topraklarda duramazsın, eninde sonunda defolup gidersin. Tıpkı İngiltere gibi. Kendi topaklarında Yunan'ı yenmeyi zafer kabul edip bundan destan yazanlar gelip buraya sırf ideolojik körlük yüzünden Abdülhamid'e Osmanlıya laf söylüyor. Onların bilmesi gereken en önemli şey ise Abdülhamit olmasaydı Atatürk olmazdı. Çünkü Osmanlı çok önceden yıkılmış olurdu. Abdülhamit'i bu kadar önemli yapan şey, onun son muktedir İslam ülkesi yöneticisi olmasıydı. Abdülhamit'in devrilmesi, hem Türk'ün hem de İslam'ın bölgedeki egemenliğini kesin olarak son bulduğunun kanıtıdır. Reşat de Vahdettin de birer kukladır. Yönetimde fiili olarak hiç bir ağırlıkları yoktur. Ondan sonra gelen hiç kimse de ne bölgede ne bölgede egemen olamamışlardır. Her gelen kendi can derdinde olmuştur Hala can derdindeyiz. Bu kafayla da 500 yıl da can derdinde olmaya devam edeceğiz.
    Abdülhamit'i çok abartmayalım tamam da, sizlerin yaptığı gibi şeytanlaştırmak da en basit ifadeyle vicdansızlıktır.



    filli toprak= Türklerin çoğunluk olduğu toprak (Örnek, Batum, Selanik, Kerkük)

    resmi toprak= türkün olmadığı yada çok az olduğu toprak (Yemen, Arabistan, Mısır)

    Fatih nasıl durdu osmanlı nasıl durdu kaç yüzyıl başka topraklarda ?? Dağıtılmış bir orduya güçsüz bir halka liderlik yapan kaç tane devlet tarafından kuşatılmış Türkiyeyi kurtaran Lider ve Atalarımızın başaeısını nasıl küçümsersin ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: KLeiNeR

    Zaten kıl oldukları o. Cumhuriyet'in kurucu kadrolarını itibarsızlaştırmak için karşısındakini bir melek, ulu ve mükemmel addetmeye çalışıyorlar.

    Yoksa bu sözde diplomatik deha (ki diplomatik deha arayan aynı dönemde yaşamış olan Bismarck'ın yaptıklarına bir baksın, sonra diplomatik deha neymiş bir daha düşünsün), Düyun-u Umumiye'yi kurdurmuş, sadece Mısır'ı değil, Girit ve Kıbrıs gibi oldukça önemli iki adayı da kaybederek Osmanlı'nın Akdeniz'deki gücünü tamamen bitirmiştir.

    Saygı duyulacak işleri de vardır, özellikle eğitim ve altyapı gibi alanlarda (çoğunlukla Alman desteği ile) güzel adımlar atmıştır. Ancak, dediğim sebeple abartılıyor işte.
    Yanlis alintilamism..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi general4242 -- 27 Mayıs 2017; 1:6:37 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Shanks0

    Şöyle şeyler buldum dahada bulunabilir heralde yada bu soruyu burada sormak yerine tarihçiler illaki hakkında konuşmuşlardır Ortaylı fln onları dinleyebilirsin.

    Osmanlı İmparatorluğu’nun en buhranlı devrinde 1876 senesinde tahta çıkan büyük Sultan. Ondan önceki padişah Sultan Abdülaziz Han’ın bir darbeyle tahtan indirilmesi ve bilekleri kesilerek şehit edilmesi, meşrutiyeti ilan etme sözüyle tahta çıkan Abdülhamit Han’ı ilk yıllarında birçok sıkıntıya sokmuştur. Devlet son yüzyılda girdiği hemen hemen tüm savaşları kaybetmiş, birçok topraklar düşmanlara bırakılmış, askeri düzen tamamen bozulmuş ve ülkeye bir kargaşa ortamı hâkim olmuştu.



    Abdülhamit Han tahta çıkar çıkmaz ilk işi kendisini tahta çıkaran Mithat paşa ve avenesine verdiği sözü tutup meşrutiyeti ilan etmek ve Meclis-i Mebusan’ı açmak olmuştur. Ancak kısa süre sonra başlayan tarihte 93 Harbi olarak anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nı bahane ederek meclisi süresiz kapatmıştır. Harp sırasında Balkanlarda Gazi Osman Paşa’nın, Doğu’da ise Ahmet Muhtar Paşa’nın büyük kahramanlıkları olmuştur. Ancak Rusların ilerlemesi durdurulamamış ve Ruslar İstanbul önlerine kadar gelmişlerdir. Avrupalı devletlerin araya girmesiyle yapılan anlaşmayla Osmanlı birçok toprağını Ruslara bırakmak zorunda kalmıştır.



    Savaştan sonra Abdülhamit Han ilk iş olarak kendisini tahta çıkaran ve Abdülaziz Han’ı şehit eden Mithat Paşa ve arkadaşlarını İstanbul’dan sürgüne göndermiştir. Devrinde kurdurduğu hafiye teşkilatı o kadar muhteşem işlemekteydi ki, Abdülhamit Han Avrupa hükümdarlarının hastalıklarından sabah kahvaltılarına kadar her şeyi bilmekteydi. Ülkeyi ayakta tutmak için 33 sene mükemmel bir idarecilik yaptı. Arabistan’da çıkan isyanların önüne geçebilmek için bölgenin ileri gelenlerini İstanbul’da ikamet ettirdi.



    Muhteşem projeleri de olan Abdülhamit Han çok zeki, çevik, akıllı ve vatan sevgisiyle dolu bir padişahtı. Devrinde çizilen denizaltı planları Abdülhamit Han’ın ne kadar ileri görüşlü bir insan olduğunu göstermekteydi. Abdülhamit Han zamanında doğuda Ermeni isyanları baş göstermiş ve batıda ise Avrupa devletleri silahlanma yarışına girmişlerdi. Yahudi lobisi Abdülhamit Han’ı ziyaret ederek Ondan Kudüs ve civarındaki toprakları devlet kurmaları için Yahudilere satmasını istemişlerdir.



    Karşılık olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün dış borçlarını ödenecek, Avrupa’da ki Osmanlı ve Abdülhamit Han’a karşı yapılan propagandaların önüne geçilecek ve Doğuda çıkan ermeni isyanları bastırılacaktı. Muhteşem Sultan’ın Yahudilere verdiği cevap “ Ceddim o toprakları kanlarını dökerek almıştır, o toprakları almak isteyenin aynı şekilde kanını dökmesi gerekmektedir. ” Bundan dolayıdır ki Yahudiler yaptıkları propagandalar ile Abdülhamit Han’ın adını Kızıl Sultan’a çıkarmışlardır

    , 23:09

    İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,



    İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,



    Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,



    Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),



    İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,



    Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,



    Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İst. Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,



    Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi.)



    Okullara (Hıristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran !



    Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktirende, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soranda, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirtende !



    Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O !



    Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,



    Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,



    Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,



    Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,



    Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen, Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,



    Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,



    Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,



    Modern matbaa makinelerini Türkiye ye getirten,ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),



    Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren, Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,



    Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de O’nun öncülüğünde başlamıştır),



    Türkiye’nin bir çok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir, Dolmabahçe..),



    Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,



    Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,



    Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur. (Sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır),



    Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,



    Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,



    Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,



    Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.



    Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çinin göbeği Pekinde Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,



    Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),



    Yeni gemiler alan, toplar (çanakkale savaşımızdaki çoğu top), tüfekler getirten de !



    Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur !



    Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan da kilise yapılmasına bile yardım eden),



    Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),



    ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz giremeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,



    İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),



    Darülaceze yaptırıp içine sinagog,kilise ve cami koyduran, Çocuk hastanesi (Şişli Etfal[çocuklar] Hastanesi) açtıran,



    Kendisine “Allah’ın belası”diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,



    Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran(Sirkeci Büyük Postane binası…



    Abdülhamid ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden), O !



    İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), İlk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa gecen,



    Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör. şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),



    Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu. Sadece Anadolu da 14 bin ilkokul vardı)



    Orta okul (Rüşdiye) sayısı 619 çıktı, Fransızca dersleri konuldu,



    Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi)



    İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,



    Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani), Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv. Tıp Fak), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye(Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye(Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali(Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye(Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi(Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi(İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi(Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböçekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.



    Unutmadan bi de Ankara’da ÇOBAN OKULU var. Dünyanın ilk Deniz altısı, yani submarine’i onun talimatıyla üretti Osmanlı. Bütün dinamikler ona karşı olmasına rağmen o kadar başarılı olabildi.





    Alintilayimda gorunsun su mesaj. Bilip bilmeden Abdülhamidi kotulersiniz. Çoğu tarih hocasi osmanlinin en iyi padişahı Abdülhamid, en kötüsü kanuni der. Neden; kanuni kapitülasyon hatasini yapti. Devletin en güçlü olduğu donemde olmus olması en iyi padişah olduğunu gostermez. Abdülhamid ne yapti? Osmanlinin ömrünü yillarca uzatti. Gelecege yönelik projeler yapti. Onlarda yukarda..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: general4242


    quote:

    Orijinalden alıntı: Shanks0

    Şöyle şeyler buldum dahada bulunabilir heralde yada bu soruyu burada sormak yerine tarihçiler illaki hakkında konuşmuşlardır Ortaylı fln onları dinleyebilirsin.

    Osmanlı İmparatorluğu’nun en buhranlı devrinde 1876 senesinde tahta çıkan büyük Sultan. Ondan önceki padişah Sultan Abdülaziz Han’ın bir darbeyle tahtan indirilmesi ve bilekleri kesilerek şehit edilmesi, meşrutiyeti ilan etme sözüyle tahta çıkan Abdülhamit Han’ı ilk yıllarında birçok sıkıntıya sokmuştur. Devlet son yüzyılda girdiği hemen hemen tüm savaşları kaybetmiş, birçok topraklar düşmanlara bırakılmış, askeri düzen tamamen bozulmuş ve ülkeye bir kargaşa ortamı hâkim olmuştu.



    Abdülhamit Han tahta çıkar çıkmaz ilk işi kendisini tahta çıkaran Mithat paşa ve avenesine verdiği sözü tutup meşrutiyeti ilan etmek ve Meclis-i Mebusan’ı açmak olmuştur. Ancak kısa süre sonra başlayan tarihte 93 Harbi olarak anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nı bahane ederek meclisi süresiz kapatmıştır. Harp sırasında Balkanlarda Gazi Osman Paşa’nın, Doğu’da ise Ahmet Muhtar Paşa’nın büyük kahramanlıkları olmuştur. Ancak Rusların ilerlemesi durdurulamamış ve Ruslar İstanbul önlerine kadar gelmişlerdir. Avrupalı devletlerin araya girmesiyle yapılan anlaşmayla Osmanlı birçok toprağını Ruslara bırakmak zorunda kalmıştır.



    Savaştan sonra Abdülhamit Han ilk iş olarak kendisini tahta çıkaran ve Abdülaziz Han’ı şehit eden Mithat Paşa ve arkadaşlarını İstanbul’dan sürgüne göndermiştir. Devrinde kurdurduğu hafiye teşkilatı o kadar muhteşem işlemekteydi ki, Abdülhamit Han Avrupa hükümdarlarının hastalıklarından sabah kahvaltılarına kadar her şeyi bilmekteydi. Ülkeyi ayakta tutmak için 33 sene mükemmel bir idarecilik yaptı. Arabistan’da çıkan isyanların önüne geçebilmek için bölgenin ileri gelenlerini İstanbul’da ikamet ettirdi.



    Muhteşem projeleri de olan Abdülhamit Han çok zeki, çevik, akıllı ve vatan sevgisiyle dolu bir padişahtı. Devrinde çizilen denizaltı planları Abdülhamit Han’ın ne kadar ileri görüşlü bir insan olduğunu göstermekteydi. Abdülhamit Han zamanında doğuda Ermeni isyanları baş göstermiş ve batıda ise Avrupa devletleri silahlanma yarışına girmişlerdi. Yahudi lobisi Abdülhamit Han’ı ziyaret ederek Ondan Kudüs ve civarındaki toprakları devlet kurmaları için Yahudilere satmasını istemişlerdir.



    Karşılık olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün dış borçlarını ödenecek, Avrupa’da ki Osmanlı ve Abdülhamit Han’a karşı yapılan propagandaların önüne geçilecek ve Doğuda çıkan ermeni isyanları bastırılacaktı. Muhteşem Sultan’ın Yahudilere verdiği cevap “ Ceddim o toprakları kanlarını dökerek almıştır, o toprakları almak isteyenin aynı şekilde kanını dökmesi gerekmektedir. ” Bundan dolayıdır ki Yahudiler yaptıkları propagandalar ile Abdülhamit Han’ın adını Kızıl Sultan’a çıkarmışlardır

    , 23:09

    İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,



    İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,



    Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,



    Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),



    İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,



    Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,



    Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İst. Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,



    Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi.)



    Okullara (Hıristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran !



    Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktirende, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soranda, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirtende !



    Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O !



    Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,



    Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,



    Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,



    Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,



    Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen, Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,



    Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,



    Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,



    Modern matbaa makinelerini Türkiye ye getirten,ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),



    Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren, Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,



    Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de O’nun öncülüğünde başlamıştır),



    Türkiye’nin bir çok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir, Dolmabahçe..),



    Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,



    Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,



    Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur. (Sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır),



    Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,



    Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,



    Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,



    Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.



    Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çinin göbeği Pekinde Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,



    Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),



    Yeni gemiler alan, toplar (çanakkale savaşımızdaki çoğu top), tüfekler getirten de !



    Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur !



    Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan da kilise yapılmasına bile yardım eden),



    Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),



    ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz giremeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,



    İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),



    Darülaceze yaptırıp içine sinagog,kilise ve cami koyduran, Çocuk hastanesi (Şişli Etfal[çocuklar] Hastanesi) açtıran,



    Kendisine “Allah’ın belası”diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,



    Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran(Sirkeci Büyük Postane binası…



    Abdülhamid ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden), O !



    İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), İlk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa gecen,



    Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör. şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),



    Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu. Sadece Anadolu da 14 bin ilkokul vardı)



    Orta okul (Rüşdiye) sayısı 619 çıktı, Fransızca dersleri konuldu,



    Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi)



    İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,



    Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani), Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv. Tıp Fak), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye(Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye(Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali(Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye(Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi(Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi(İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi(Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböçekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.



    Unutmadan bi de Ankara’da ÇOBAN OKULU var. Dünyanın ilk Deniz altısı, yani submarine’i onun talimatıyla üretti Osmanlı. Bütün dinamikler ona karşı olmasına rağmen o kadar başarılı olabildi.





    Alintilayimda gorunsun su mesaj. Bilip bilmeden Abdülhamidi kotulersiniz. Çoğu tarih hocasi osmanlinin en iyi padişahı Abdülhamid, en kötüsü kanuni der. Neden; kanuni kapitülasyon hatasini yapti. Devletin en güçlü olduğu donemde olmus olması en iyi padişah olduğunu gostermez. Abdülhamid ne yapti? Osmanlinin ömrünü yillarca uzatti. Gelecege yönelik projeler yapti. Onlarda yukarda..

    OSmanlı sıef kanuninin fransayla aramızı yapmak için verdiği kapitülasyondan çöktü sanki tarih bilginiz ne kadar da düşük ticaret yolları tımar sisteminin bozulması en başta merkezi sistemin bozulması ordunun ekonominin bozulması ve son darbe milliyetçilik bozdu osmanlıyı fransayla ara yapmak için verileb kapitülasyon değil Abdülhamid gibi bir zeka iyi bir dönemde gelseydi daha fazla farkını görürdük ama kötü bir döneme denk gelmiş yanlışı doğrusu olmuşfur ama birşeyler yapmış ki konuşuluyor. Ama onu öveyim derken yalan yanlış saçma cğmleler kurma.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: muhammed009


    quote:

    Orijinalden alıntı: asau


    quote:

    Orijinalden alıntı: suÇ

    dünya genelinde,gelmiş geçmiş en büyük toprak kaybeden birisi olarak tarihe geçen devlet adamı.az kaldı yakında vahdettin'nin de dizisini yaparlar ve kahraman olarak anlatılır

    Hangi toprağı kaybetti, senin olmayan toprağı mı? İdeolojik körlük yüzünden papağan gibi hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz. Yok mu özgün düşünceniz? Size dayatılan klişeleşmiş sözcükleri her saat, her gün yazmaktan bıkmadınız mı? Kafanızın basmadığı şu ki Abdülhamit devrilmeseydi bugünkü Türkiye toprakları daha geniş olacağı gerçeğidir. Abdülhamit'in devrilmesi ile Türkün filli toprakları tehlikeye girdi. Nitekim çok uzun zaman geçmeden Türkün fili toprakları Balkanlar gitti, Güneydoğu Akdeniz gitti, Musul Kerkük gitti, Batum gitti, Doğu gitti, gitti de gitti. Arabın topraklarını Abdülhamit kaybetmeseydi ondan sonrakilerkaybedecekti, örneğin Atatürk kaybedecekti. Senin olmayan topraklarda duramazsın, eninde sonunda defolup gidersin. Tıpkı İngiltere gibi. Kendi topaklarında Yunan'ı yenmeyi zafer kabul edip bundan destan yazanlar gelip buraya sırf ideolojik körlük yüzünden Abdülhamid'e Osmanlıya laf söylüyor. Onların bilmesi gereken en önemli şey ise Abdülhamit olmasaydı Atatürk olmazdı. Çünkü Osmanlı çok önceden yıkılmış olurdu. Abdülhamit'i bu kadar önemli yapan şey, onun son muktedir İslam ülkesi yöneticisi olmasıydı. Abdülhamit'in devrilmesi, hem Türk'ün hem de İslam'ın bölgedeki egemenliğini kesin olarak son bulduğunun kanıtıdır. Reşat de Vahdettin de birer kukladır. Yönetimde fiili olarak hiç bir ağırlıkları yoktur. Ondan sonra gelen hiç kimse de ne bölgede ne bölgede egemen olamamışlardır. Her gelen kendi can derdinde olmuştur Hala can derdindeyiz. Bu kafayla da 500 yıl da can derdinde olmaya devam edeceğiz.
    Abdülhamit'i çok abartmayalım tamam da, sizlerin yaptığı gibi şeytanlaştırmak da en basit ifadeyle vicdansızlıktır.



    filli toprak= Türklerin çoğunluk olduğu toprak (Örnek, Batum, Selanik, Kerkük)

    resmi toprak= türkün olmadığı yada çok az olduğu toprak (Yemen, Arabistan, Mısır)

    Fatih nasıl durdu osmanlı nasıl durdu kaç yüzyıl başka topraklarda ?? Dağıtılmış bir orduya güçsüz bir halka liderlik yapan kaç tane devlet tarafından kuşatılmış Türkiyeyi kurtaran Lider ve Atalarımızın başaeısını nasıl küçümsersin ?

    Sen ne saçmalıyorsun? İftira atma, söylemediğim şeyleri söylediğimi iddia edip tribünlerden alkış almak için yanlış kişiye saldırıyorsun. Ucuz kahramanlık yapmaya kalkma, işine bak. Buradan sana ekmek çıkmaz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi asau -- 27 Mayıs 2017; 1:37:56 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Ya üffff. Ben kanuni Osmanlı'nın cokmesine sebeb oldu demedim. Tarihcilerden duyduklarımi soyledim. Düzgün okuyun cevap verin yeter ya.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Lale devrinden sonra zayıflamaya başlayan osmanlıyı 30 seneden fazla ayakta tuttu. Tahttan indirildikten sonra 1. dünya savaşı batağına çekilip osmanlıyı parça pinçik ettiler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nedeni sudur ki 1700 den sonra soyleyecek bir padisah bulamiyorlar eeee ittihatcilara karsi direnen padisahi da sevmek zorundalar baska yapacaklari bir sey yok.



    Yoksa bir sey bildikleri yok

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AwerlawK

    Şu anda dış ilişkilerimizde berbatız, sözümüzü kimseye geçiremiyoruz, teknoloji adına bir gelişme göstermiyoruz, çağa ayak uyduramıyoruz, sevenimizden çok nefret edenimiz var. O zaman bu devlet neden hala ayakta? Şimdi biz 22. Yüzyılı görsek ne olacak?

    Ne alaka?
    Büyük selçuklu gitti anadolu selçuklu kuruldu. O yıkıldı beylikler çıktı aradan osmanlı çıktı büyüdü sonra yıkıldı türkiye çıktı.
    Osmanlıyı 33 sene daha yaşatıp ezik bir şekilde savaşmadan toprak vermek, batılıların sömürgesi haline getirmek marifet sanki. Osmanlı erkenden yıkılır yeni devlet kurulurdu. Sanki bu on kereden fazla olmuş bir olay değil mi?
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.