Şimdi Ara

80 - 100 Binlik arabaları nasıl alıyorsunuz (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
152
Cevap
0
Favori
10.981
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
26 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Elde avuçta bir şey yokken maaştan artan parayı biriktirmekle olmaz olmuyor. Yavaş yavaş yıllar geçtikçe üzerine koyarak anca mümkün.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST


    quote:

    Orijinalden alıntı: furion07

    Cevap: Taş çatlasa 10 sene binip atacağı geçici bir dünya menfaati için ebedi ömrünü tehlikeye atıp Allah'ın Kuran'da ''bu işi yaparsanız bana karşı savaş açmış olursunuz'' dediği, peygamberimizin (s.a.v) alanı ve vereni lanetlediği faiz günahını işleyerek ve bunu herkesin yaptığı son derece normal bir durum ve zaruri ihtiyaç gibi gösterip vicdanları rahatlatarak. Normalde genci yaşlısı bitik. 30.000'den yukarı araba alabilen çok az çıkar. 1 euro 5 tl + %100'e yakın vergi var.

    Faiz sana haram. Bana değil. Herkesin inanışı kendine. Herkesin müslümanlığı da kendine. Yüzlerce farklı müslüman yaşayışı var. İslama göre faizin haram olduğunu da herkes biliyor. "Bilmediğinden" olmuyor yani. Ya komple inanmıyor, ya "haramsa bana haram, günahı bana" diyor. Gözünü karartıp alıyor. Tüketim için krediye girmek falan bence günahtan ziyade saçma. Günahını bilmem. Onu itikatı yüksek olan ölçsün, tartsın, biçsin. Beni ilgilendirmez. Ancak, sizinle benzer inanışta olmayan insanlar durduk yere geliyor, "cehennemde yanacaksınız" falan diyor ya, kıl oluyorum (siz öyle dediniz demiyorum, yapanlar var. Kendi haddineymiş gibi durduk yere laf atan, olay çıkaran). Benim yaşayışımdan başkasına ne? Ben gidip bu zat-ı muhteremlere "hayatını heder ediyorsun, boş yere kendini kısıtlıyor, kendine zulüm oluyorsun" diyor muyum? O da o yolu seçmiş, saygı duyuyorum. Ancak aynı saygıyı karşı taraftan göremiyorum. Düşünsenize, koyu müslüman olduğu belli olan birine, dinin gereğini yerine getirdiği için gidip "Thor'a inanmıyorsunuz, yakındır, vuracak tokmağını yere, taş taş üstünde kalmayacak, hepimiz lanetleneceğiz!" diyor muyum? Demiyorum. Belki Thor'a inanıyorum ben? Olamaz mı? Mümkün. Çekiç kutsal belki benim için. Her Allah'ın günü çekici sallayıp sallayıp çivi çakmak için kullanmanız asabımı bozuyor... Ne yapayım? Hemen hayatınıza teşne mi olayım? Saçma değil mi? Çok saçma. İşte o yüzden "cehennemde yanacaksın"cıları sallamıyor, ciddiye almıyorum. Bu da üzücü. Bu konuma düşmemek lazım. İslam gayet derin bir inanış, özellikle de Anadolu İslam'ı... Bu sığ arkadaşlar bu inanışın derinliğine yakışmıyor.

    Gelelim faize: Ben milyonlarca kredi yükü altında çalışan bir yatırımcıyım. Aldığım krediler sayesinde bir yatırım yaptım, 40 kişi çalıştırıyor, 40 aileye ekmek kapısı sağlıyorum. Bunun bence bir sevabı yok. İnsanlar emeklerini koyuyor, emeklerinin karşılığını alıyor. Emeğin karşılığını vermenin sevabı mı olur? Ancak bu, aldığım kredi sayesinde mümkün oluyor. Aldığım kredi sayesinde yaptığım yatırım üretime dönüşüyor. Aldığım hammadde, aldığım firmalara her yıl milyonlarca lira ciro yaptırıyor. Onlar da bu sayede çalışanlarının maaşlarını ödüyor vs. O kredi fazlası ile üretime, ekonomiye dönüyor. Ürettiğimi ihrac ediyorum. Bu ülkenin ihracat açığını azaltıyorum. Bütün bunlar kredi ile mümkün oldu. "Haram" deyip krediye girmesem, yatardım. Hiç bu risklere girmezdim. Ama ekonomimize milyonlarca kayıp, 40 aileye sıkıntı olurdu.

    Asıl "muhafazakar bankacılık" vicdanları rahatlatma yolu. Faiz yok, kar payı var. Ne hikmetse faiz oranları ile doğrudan alakalı vaziyette artıyor ve azalıyor... Hüllecilik yapıyorlar resmen. Sermaye hülleciliği. Bu da haramı helal kılmak oluyor.

    Alacağım tüketim malzemelerini de bazen kredi ile alıyorum. Otomobil gibi... Zaten alacağım otomobil için kredi imkanı var ise, kredi ile alırım. Sermayemi işimi büyütmek için kullanırım. Bu dünyaya, bu coğrafyaya, insanımıza daha çok katkı sağlayabilirim. Normalde alamayacağım bir ürün için ise asla krediye girmem. Sevabını günahını bilmem, beni ilgilendirmiyor; ama kredi bu şekilde kullanılırsa toplumun gayet de faydasına olan bir enstrümandır. Tüketim finansmanında, normalde alamayacağın ürünü almak için kullanılırsa toplumun zararınadır. Beni bu dünya ilgilendirir. Bir insan olarak öncelikli hedefim tüm insanlığı, ayırım yapmadan, top yekün kalkındırmak, eşitsizlikleri, adaletsizlikleri engellemek ve bu dünyayı cennet etmektir. Ben buna çalışayım, iyi insan olmaya bakayım. Öbür taraf var ise, aklıselim bir yaradan var ise, ben dünyaya hizmete kendimi adamışken faizdir, alkoldür, namazdır, oruçtur, hatta hangi dine inandığımdır, çok kafaya takacağını sanmıyorum. Aksi davranış "Allah" vasfına sığmaz. İnsansı bir davranış olur. O da Allah vasfına ters düşer.

    Gelelim Sigortaya, Kaskoya... Sigorta ve kasko aslında kumardır. Tarihte çıkış yeri de kumardır. Coğrafi keşifler döneminde, denizci kahvelerinde, giden gemilerin geri gelip gelmeyeceği üzerine kumar oynanırmış. Bunu kısa sürede gemi sahipleri fark etmiş. Kendi gemilerinin geri gelmemesi üzerine kumar oynamaya başlamışlar. Böylece, gemileri geri gelmezse, gemiden yaşayacakları kaybı, kumardan çıkaracaklar... Sigortanın kökeni budur. Aslında kumardır. Gelecekte yaşanma ihtimali olan bir hasara karşı kendini korumak için kumar oynarsın. Herkes oynar. Hasar yaşayan kumarı kazanır, parasını alır. Tam kumarhane gibi. Herkes oynar, birileri kazanır, birileri kaybeder, kumarhane aradan komisyon alır.

    Bu bağlamda sofu müslüman birinin sigorta/kasko yaptırmaması gerekir. Ancak trafik sigortası zorunludur. Buyur buradan yak. Zındık devlet sizi zorla günaha sokuyor... İşin aslı ise, zenginliğinizi koruyarak daha çok insanın hayatına dokunabilir, dünya koşullarını daha iyi hale getirmeye devam edebiliriz. Birinin günahı bir tarafta, birinin sevabı bir tarafta. Biri diğerini silmez; ama taktir Allah'ın. Değil mi?

    Sofu müslümanlara teklifim: Bir yardımlaşma sistemi kurun. Sigortanın aynısı olsun. Müslüman müslümanı korusun. Mantığı bu olsun. Aradaki komisyon (kurum karı) da minimize edilsin. Gene de elde para kalırsa, hayır işlerinde kullanılsın. Sigorta o zaman kumar olmaktan çıkartılabilir. Sigorta dolandırıcıları da müslümanın hakkını yiyen günahkarlar olarak tarafınızca tespit edilir, ihbar edilir. Hepimiz kurtuluruz.

    Ya, faizden girdik, sigortadan çıktık. Din - günümüz dünyası kıyasında çok karışık mevzular bunlar. Sadece günah deyip geçilebilecek mevzular değil. Daha derin düşünme gerektirir. Faize girmemek için yatırım yapma (vaya daha az yatırım yap), göreceli olarak zayıf ekonomi ol. Ezenler, emperyalistler, müslüman görünen sömürücülerle ortaklaşa gelsin, gerçek Müslüman'ı ezsin. Oldu mu şimdi? Ezilen müslüman olmasa da fark etmez. Emperyalist gelsin, insanı ezsin. Müslüman ezilen gördüğünde sessiz kalıyorsa müslüman mıdır? Hah!

    Niye bu kadar süre tepki veren olmadı diyordum cevap uzunmuş meğerse :)
    Sadece şu kadar söyleyeyim: Bir şeye günah diyip geçmek demişsiniz ya, bu o kadar önemli bir şeydir ki; Bütün kainatı yaratan ve her şeye sözü geçen, bütün insanların aklından ve kalbinden geçen en ufak hissi dahi anlayan, olmuş ve olacak her şeyi bilen, öldüren ve dirilten, canlı ve cansız her şeye hükmeden, ezelden ebede kadar var olan ve sizin 40 kişiye maaş vermenize mukabil milyarlarca mahlukatı her gün rızıklandıran bir Zat'ın (c.c) ''Ben bunun yapılmasını istemiyorum'' demesidir ki bu başlı başına bir insanın hayatını değiştirmesi için yeter de artar bile.




  • Hocam hangi devirde yaşıyorsunuz? 5 vakit namaza gidersiniz 2 cümlenizden birinde Allah peygamber geçer, sonra cebinizdeki kredi kartlarının hesabını yaparsınız. Bırak geç bu vaazları günahmış bilmem neymiş. İsteyen istediği gibi yaşar. Kimse kimseye karışamaz yok öyledir böyledir dikte edemez.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: forumnik

    Hocam hangi devirde yaşıyorsunuz? 5 vakit namaza gidersiniz 2 cümlenizden birinde Allah peygamber geçer, sonra cebinizdeki kredi kartlarının hesabını yaparsınız. Bırak geç bu vaazları günahmış bilmem neymiş. İsteyen istediği gibi yaşar. Kimse kimseye karışamaz yok öyledir böyledir dikte edemez.

    Yanlış yazdınız herhalde benim kredi kartım yok ve karşıyım. Ayrıca kimseye de karışmadım. Konuyu açan arkadaş bir soru sormuş fikir istemiş ben de cevap verdim. İsteyen istediği gibi yaşar zaten ben klavyeden yaşayamaz desem yaşayamayacak mı böyle saçma şey mi olur :) Ama şu Kuran'ın ayeti ile sabittir ki faizi alan ve veren, yani kredi çeken Allah'a ve peygamberine karşı savaş açmıştır. Karşılığını da görecektir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: NUSR-ET

    Babam muteahhit annem tekstikci tekstil fabrikasi var.
    Aylik gekir bilmiyorum ama zaten oyle net bir aylik gelirde yok degisken.Evde toplam 4 tane araba var.Annemin kardesimin benim babamin olmak uzere.Hepsinin fiyat toplami 600.000 tl civari 1 tanesi haric hicbiri kredi ile degil o krediyle alinaninda zaten kucuk bir kismi kredi .
    Ayrica uniyi bitirince ailem bana 1 milyon lira civarina jaguar f type almayi dusunuyor oda kredi ile alinmaz buyuk ihtimal dededen kalan dukkanlardan birini satinca oradan geken parayla alinmasi dusunuluyor.Yurutucek durumumuz ( benzini vergisi vs vs ) zaten var o sikinti degil

    Fazla detay= yalan demektir genç kardeşim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tekrar edeyim: Sizin inanışınız, sizin inanışınızın söylemleri. Benim değil. Beni bağlamaz. Ben öyle yaşamam. Siz ona karışamazsınız. Siz böyle yaşamazsınız. Ben size karışmam. Allah'ın doğrudan dünyadaki mahluklara etkisi olduğuna inanmak zaten Allah'ı küçültüyor. Etkisi var ve dünya bu halde. O zaman Allah sadist mi? Bir test uğruna bu kadar sebepsiz acı olur mu? Seni beni geç, insanın birbirine ettiği zulmü geç, hadi onu engelleyebiliriz ve engelleyenler cennette en kral köşeye sahip olacak falan... Doğaya bak: Doğal hastalıklara bak. 5 yaşında bir çocuk bir göz bakterisinden acı içinde kıvrana kıvrana ölüyor ve sen bu acımasızlığın olduğu dünyada Allah'ın milyarlarca mahlukatı her gün rısklandırdığından bahsediyorsun.

    Aklı olan bir inanan şunu diyebilir, Allah her şeyi görüyor, tahminliyor; ama müdehale etmiyor. Gene biraz sadistçe. Ama daha makul.

    Ek olarak, İslamın çizdiği yaradan figürü bana fazlasıyla insan vasfı yüklenmiş gibi geliyor. En başta yaradanın kendisine tapılması konusunda bu kadar hassas olması ve kendisine durmadan ibadet edilmesini istemesi bir garip. İnsan olsam, yarattığım şeyin bana tapmasını isteyebilirdim (ki narsist bir yaklaşım olurdu) de, bunun adı egodur. İnsansı, aciz bir duygudur. Allah'da olmamasını umduğumuz bir duygudur.

    Aynı şekilde Allah'ın kelamı olan Kuran'da köleliği yasaklayan tek ayet yok yahu. Kölelerimize nasıl davranmamız gerektiğine dair çok şey var. Ama "kölelik insanlığa sığmaz" yok. Bu bende baştan bir şüphe uyandırıyor. O gün koşullarında köleliği yasaklayan bir inanış, sistemi ve yaşayışı tamamen değiştireceği ve böylesi bir devlet muhtemelen ayakta kalamayacağı için yasaklanmamış. Yani, manevi dünya için değil, materyalist dünya çıkarına yasaklanmamış. Bu çok açık bir şey ve bize çok şey anlatıyor. Ve Allah'ın kitabında köleliğin yasaklanmamış olması aslında Allah'ı küçültüyor.

    Kadına doğrudan hitap yok mesela. Eşlerinize şöyle yapın, cariyelerinize (köle) böyle yapın. Doğrudan hitabet hiç yok. Bu da garip. Çocukları yetiştirecek analara kitap hitap etmiyor. Kocasına hitap ediyor: "Karına söyle şöyle yapsın!" Adil, eşitlikçi bir yaradan figürü çizilmiyor pek. O günün toplumsal hiyerarşisine uyuyor. Getirildiği güne göre hazırlanmış. Bu da çok belli.

    Ancak dünya gelişti, başımızdaki bir grup sömürücüden kurtulduk, köleliği yıktık. Daha adil bir dünya düzeni kurduk (daha alacak çok yolumuz var). Şimdi, Kuran "cariyelerinize şöyle yapınız" dese bile, köleli bir dünya düzeni hayal bile edemiyoruz. Aklımız almıyor. "İnsan insana kulluk eder mi? Bu, inanışımıza sığar mı?" diyoruz. İnanışımızı büktük. Ama Kuran'a göre sığıyordu... İnanışımızı biz değiştirdik. Kuran'da ilgili ayetler ise duruyor.

    Dolayısı ile din ve inanış zaten sürekli şekil değiştiriyor. Günün kalıbına uyuyor. Aksi halde zaten yok olup gider. Ne kadar sıkarsan, değişime ne kadar ayak diretirsen o kadar hızlı yok olup gider. Ama "bak bana ne kadar da masumum, hayatınıza ve yaşayışınıza uygunum" dersen o kadar uzun ayakta kalır. Ama bu da tabi taviz gerektiriyor. Belgede tahrifat yapmadan çok zor...

    Burada da geliyoruz dinin genel geçer, zamandan bağımsız ve evrensel olmasına... Yok öyle bir şey. Kusura bakmayın.

    Özetle, Kuran'ın yaradan tasviri mükemmel yaradan tasviri değil. Eğer bir yaradan var ise, mükemmel olduğuna bir inanç da var ise, Kuran'a inanmak güç.

    --------------

    Ancak bunları çok düşünmeyin diye güzel bir kapı açık bırakmış Kuran: "Bir günahın günah olduğunu reddetmek insanı dinder çıkarır. Ancak günah olduğunu kabul eder, gene de o günahı işlersen sadece günahkar olursun, dinden çıkmazsın."

    Türkiye'de müslüman olup içki içen milyonların yaptığı gibi, oruç tutmayan milyonlarca müslümanın yaptığı gibi, kumar oynayan, faiz alan-veren milyonların yaptığı gibi...

    Ve unutmayın: Siz ne kadar sıkarsanız, bu arada kalan güruh o kadar sorgular. Ne kadar sorgularlarsa benim gibi zındıkların safları o kadar kalabalıklaşır... Nihihihihi! Sonuçta bugüne kadar dünyada hüküm sürmüş ve yok olmuş milyonlarca din var. Hepsi de böyle yok oldu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: forumnik

    Hocam hangi devirde yaşıyorsunuz? 5 vakit namaza gidersiniz 2 cümlenizden birinde Allah peygamber geçer, sonra cebinizdeki kredi kartlarının hesabını yaparsınız. Bırak geç bu vaazları günahmış bilmem neymiş. İsteyen istediği gibi yaşar. Kimse kimseye karışamaz yok öyledir böyledir dikte edemez.

    @furion07 arkadaşımız doğrudan kimseye karışmadı. Sadece bir beyanatta bulundu. İnanmıyorsan seni zaten bağlamaz.

    Ne yazık ki "doğru yolu göstermenin" sünnet olduğu bir inanış bu. Arkadaş da görevini yerine getirmiş oldu. Ancak, bu görev yerine getirmelerde olumlama yapmak daha doğru ve yapıcı olur. Cehennem, ceza ve azap zopası göstermekten hem daha etkili hem de daha rahatsız edici olur.

    Mesela, "faiz alan veren cehennemde yanacak!" demek yerine, "Müminin faize ihtiyacı mı var? Mümin mümine yetmez mi? Bu dünyayı sömürenlerin kazanına çuvalla kömür taşımak neden? Gönüldeki zenginlik bize yetmez mi?" desen, herkesi tavlarsın. İşte bu nüans farkı da Anadolu Müslümanlığı ile Arap Müslümanlığı arasındaki farktır. Anadolu Müslümanlığı'nın temelinde korku değil, sevgi vardır. Allah'tan korkulmaz, Allah sevilir. Seni dövecek diye babandan korkacaksan yandı gülüm keten helva. Senden adam olmaz. Korku ile anca güdülürsün. Baba sevilir. İki dövse de sevilir. Kıyamaz zaten sert dövmeye. Büyüdüğünde de adam olursun. Baba olursun, seni de seven bir çocuk çıkar. Anadolu Müslümanlığında kul-Allah ilişkisi böyle bir ilişki. Bence buradan yürüyün.

    Hep tehdit hep tehdit insana ikrah geliyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 19 Şubat 2018; 16:26:17 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST

    Tekrar edeyim: Sizin inanışınız, sizin inanışınızın söylemleri. Benim değil. Beni bağlamaz. Ben öyle yaşamam. Siz ona karışamazsınız. Siz böyle yaşamazsınız. Ben size karışmam. Allah'ın doğrudan dünyadaki mahluklara etkisi olduğuna inanmak zaten Allah'ı küçültüyor. Etkisi var ve dünya bu halde. O zaman Allah sadist mi? Bir test uğruna bu kadar sebepsiz acı olur mu? Seni beni geç, insanın birbirine ettiği zulmü geç, hadi onu engelleyebiliriz ve engelleyenler cennette en kral köşeye sahip olacak falan... Doğaya bak: Doğal hastalıklara bak. 5 yaşında bir çocuk bir göz bakterisinden acı içinde kıvrana kıvrana ölüyor ve sen bu acımasızlığın olduğu dünyada Allah'ın milyarlarca mahlukatı her gün rısklandırdığından bahsediyorsun.

    Aklı olan bir inanan şunu diyebilir, Allah her şeyi görüyor, tahminliyor; ama müdehale etmiyor. Gene biraz sadistçe. Ama daha makul.

    Ek olarak, İslamın çizdiği yaradan figürü bana fazlasıyla insan vasfı yüklenmiş gibi geliyor. En başta yaradanın kendisine tapılması konusunda bu kadar hassas olması ve kendisine durmadan ibadet edilmesini istemesi bir garip. İnsan olsam, yarattığım şeyin bana tapmasını isteyebilirdim (ki narsist bir yaklaşım olurdu) de, bunun adı egodur. İnsansı, aciz bir duygudur. Allah'da olmamasını umduğumuz bir duygudur.

    Aynı şekilde Allah'ın kelamı olan Kuran'da köleliği yasaklayan tek ayet yok yahu. Kölelerimize nasıl davranmamız gerektiğine dair çok şey var. Ama "kölelik insanlığa sığmaz" yok. Bu bende baştan bir şüphe uyandırıyor. O gün koşullarında köleliği yasaklayan bir inanış, sistemi ve yaşayışı tamamen değiştireceği ve böylesi bir devlet muhtemelen ayakta kalamayacağı için yasaklanmamış. Yani, manevi dünya için değil, materyalist dünya çıkarına yasaklanmamış. Bu çok açık bir şey ve bize çok şey anlatıyor. Ve Allah'ın kitabında köleliğin yasaklanmamış olması aslında Allah'ı küçültüyor.

    Kadına doğrudan hitap yok mesela. Eşlerinize şöyle yapın, cariyelerinize (köle) böyle yapın. Doğrudan hitabet hiç yok. Bu da garip. Çocukları yetiştirecek analara kitap hitap etmiyor. Kocasına hitap ediyor: "Karına söyle şöyle yapsın!" Adil, eşitlikçi bir yaradan figürü çizilmiyor pek. O günün toplumsal hiyerarşisine uyuyor. Getirildiği güne göre hazırlanmış. Bu da çok belli.

    Ancak dünya gelişti, başımızdaki bir grup sömürücüden kurtulduk, köleliği yıktık. Daha adil bir dünya düzeni kurduk (daha alacak çok yolumuz var). Şimdi, Kuran "cariyelerinize şöyle yapınız" dese bile, köleli bir dünya düzeni hayal bile edemiyoruz. Aklımız almıyor. "İnsan insana kulluk eder mi? Bu, inanışımıza sığar mı?" diyoruz. İnanışımızı büktük. Ama Kuran'a göre sığıyordu... İnanışımızı biz değiştirdik. Kuran'da ilgili ayetler ise duruyor.

    Dolayısı ile din ve inanış zaten sürekli şekil değiştiriyor. Günün kalıbına uyuyor. Aksi halde zaten yok olup gider. Ne kadar sıkarsan, değişime ne kadar ayak diretirsen o kadar hızlı yok olup gider. Ama "bak bana ne kadar da masumum, hayatınıza ve yaşayışınıza uygunum" dersen o kadar uzun ayakta kalır. Ama bu da tabi taviz gerektiriyor. Belgede tahrifat yapmadan çok zor...

    Burada da geliyoruz dinin genel geçer, zamandan bağımsız ve evrensel olmasına... Yok öyle bir şey. Kusura bakmayın.

    Özetle, Kuran'ın yaradan tasviri mükemmel yaradan tasviri değil. Eğer bir yaradan var ise, mükemmel olduğuna bir inanç da var ise, Kuran'a inanmak güç.

    --------------

    Ancak bunları çok düşünmeyin diye güzel bir kapı açık bırakmış Kuran: "Bir günahın günah olduğunu reddetmek insanı dinder çıkarır. Ancak günah olduğunu kabul eder, gene de o günahı işlersen sadece günahkar olursun, dinden çıkmazsın."

    Türkiye'de müslüman olup içki içen milyonların yaptığı gibi, oruç tutmayan milyonlarca müslümanın yaptığı gibi, kumar oynayan, faiz alan-veren milyonların yaptığı gibi...

    Ve unutmayın: Siz ne kadar sıkarsanız, bu arada kalan güruh o kadar sorgular. Ne kadar sorgularlarsa benim gibi zındıkların safları o kadar kalabalıklaşır... Nihihihihi! Sonuçta bugüne kadar dünyada hüküm sürmüş ve yok olmuş milyonlarca din var. Hepsi de böyle yok oldu.

    Eğer gerçekten sorularınıza cevaplar arıyorsanız ve Antalya'ya yolunuz düşerse bütün sorularınıza tatmin edici cevaplar verebileceğimi düşünüyorum. Daha önce de benzer sorularla çok karşılaştım. Bu arada sorgulamadan olmaz tabiki. Ben bir hekimim yani bilim adamı sayılırım. Sorgulamak aldığımız eğitimin temelinde var. O bahsettiğiniz 5 yaşındaki çocuklara tedavi veriyorum. Ama sorguladıkça ve yeni şeyler öğrendikçe hayretler içinde kalıyorum imanım artıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST


    quote:

    Orijinalden alıntı: forumnik

    Hocam hangi devirde yaşıyorsunuz? 5 vakit namaza gidersiniz 2 cümlenizden birinde Allah peygamber geçer, sonra cebinizdeki kredi kartlarının hesabını yaparsınız. Bırak geç bu vaazları günahmış bilmem neymiş. İsteyen istediği gibi yaşar. Kimse kimseye karışamaz yok öyledir böyledir dikte edemez.

    @furion07 arkadaşımız doğrudan kimseye karışmadı. Sadece bir beyanatta bulundu. İnanmıyorsan seni zaten bağlamaz.

    Ne yazık ki "doğru yolu göstermenin" sünnet olduğu bir inanış bu. Arkadaş da görevini yerine getirmiş oldu. Ancak, bu görev yerine getirmelerde olumlama yapmak daha doğru ve yapıcı olur. Cehennem, ceza ve azap zopası göstermekten hem daha etkili hem de daha rahatsız edici olur.

    Mesela, "faiz alan veren cehennemde yanacak!" demek yerine, "Müminin faize ihtiyacı mı var? Mümin mümine yetmez mi? Bu dünyayı sömürenlerin kazanına çuvalla kömür taşımak neden? Gönüldeki zenginlik bize yetmez mi?" desen, herkesi tavlarsın. İşte bu nüans farkı da Anadolu Müslümanlığı ile Arap Müslümanlığı arasındaki farktır. Anadolu Müslümanlığı'nın temelinde korku değil, sevgi vardır. Allah'tan korkulmaz, Allah sevilir. Seni dövecek diye babandan korkacaksan yandı gülüm keten helva. Senden adam olmaz. Korku ile anca güdülürsün. Baba sevilir. İki dövse de sevilir. Kıyamaz zaten sert dövmeye. Büyüdüğünde de adam olursun. Baba olursun, seni de seven bir çocuk çıkar. Anadolu Müslümanlığında kul-Allah ilişkisi böyle bir ilişki. Bence buradan yürüyün.

    Hep tehdit hep tehdit insana ikrah geliyor.

    aslında ilk cevap olarak onu düşündüm. Siyasi olarak konuşmuyorum ekonomi bilimi olarak konuya bakarsak Erbakan Hoca'nın faizsiz ekonomi üzerine birçok kitabı var. Faizin nasıl bir haksızlık ve zulüm olduğu ve faize alternatif ekonomik sistemlerin aslında var olduğu üzerine. Fakat bu sefer bu sistem bir alternatifmiş de olsa da iyi olur gibi olacaktı. Fakat mevcut sistemi ben tümden reddediyorum. Aslına bakarsanız bugün müslüman olsun olmasın bir insana zulüm yapılsa hiçbir vicdan ve kalp bunu kabul etmez. Bırakın insanı hayvana bile işkence edilse, hakkı yenilse herkes karşı çıkar. Faiz sisteminde garibanlara öyle büyük bir zulüm var ki, zenginler hiçbir şey yapmadan yılda %13-14 faiz alırken, fakirler bir kat daha fazla çalışıyor sırf zengin arabasını yükseltsin diye. Fakire her ay maaş kalemlerinden birine ''zenginin faiz payı'' diye bir kesinti yapılsa belki uyanabilir. Ama şaşalı banka tabelaları, ışıklı ve şık dekorasyonlar, iyi giyimli müşteri temsilcileri, reklamlar derken bankalar cazip hale getiriliyor. Faiz evet yasaktır ama boşu boşuna yasak değildir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: _Etzel_

    Benim akrabam yaklaşık 5 yıldır Bim'de çalışıyor. Bu 5 yıllık zaman zarfında 35-40 bin TL civarı para biriktirdi. 40 bin TL'de kredi çekti ve 2016 model 1.4 TSI Comfortline 18.000 KM'de Jetta'yı 82 bin TL'ye aldı. Bu arada akrabam bekar.

    Benim babam sağlık memuru 2800 civarı maaş alıyor. Bir de bunların döner sermayeleri var. 1000 TL civarı da oradan geliyor oldu sana 3800 işte yuvarla 4000 TL. Biz 4-5 sene önce 96 bin TL ev kredisi çekerek 130 ve 140 metre kare evi 132.500 TL'ye aldık. Bu arada biz Tokat'ta yaşıyoruz. Bunları niye anlattım. Babamın iş yerinde karı koca çalışan birisi var ve bu çift maaşları ile kirada oturuyorlar. Bunlar babama diyormuş ki; "Biz iki maaşla ev alamazken sen tek maaşla nasıl ev alıyorsun." Babam demiş ki; "Siz bana maaşlarınızı verin ben size ev alayım."

    İşte sorunuzun cevabı yaşantı. Bütçeye göre yaşayıp, bu yolda bazı zorluklara da katlanılırsa alınır. Bizim kredimiz daha bitmedi. Zorluk çekiyoruz, yaşantımızı ona göre yapıyoruz ama sonunda düz yola çıkacağız inşAllah.



    vatanda felan çalışsa demekki s class dan asagiya binmeyecek...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Arkadaşım, arkadaşlar siz beni anlamıyor musunuz? Akrabam BEKAR, BEKAR, BEKAR ve ailesi ile birlikte kalıyor. Şunu da belirteyim krediye herhalde ailesi de yardım edecektir. Bu yarı yıl tatilinde İstanbul'dan Tokat'a geldiler ve arabayı Sivas'tan aldılar. Yanlışta hatırlamıyorsam kredi ya 2 senede ya da 16 mı 18 ayda ödenecek.

    Akrabam 27 yaşında bekar. Bim'den aldığı maaş 2300-2500 civarı.

    Babası memur. Aldığı maaş 4100 civarı. Ayrıca 800 civarı da kira gelirleri var.

    Toplam eve giren para yaklaşık 7000 TL.

    Size ve diğer arkadaşlara soruyorum. BEKAR birisi 5 yıl çalışmış 35-40 bin civarı birikim yapmış. Elde var 35-40 bin TL. Bir ayda kendisinin maaşı ile birlikte eve giren para yaklaşık 7000 TL. 7000 TL geliri olan biriside rahatlıkla 40 bin TL kredi çekebilir.
  • Şimdi burda din tartışması yapmaya gerek yok. Ben hiç bir zaman bu konularda pek tartışmam. MS 600 lü yıllardan bahsediyoruz. O dönemdeki tefecilik ve faizcilikle günümüz koşullarındaki faiz aynı şey değil. Hep bu konularda takılıyorsunuz. Ekonomi de bir bilimdir ve 1400 yıllık bir gelişme süreci var. Tamam iman inanış ibadet konularında Kuran bir rehber ama bir bilim kitabı değil. O dönemde haram olan faizin şu an günümüzdeki anlamıyla faizle alakası kalmamıştır. Din öyle emrediyor diye insanları stres altına sokmaya gerek yok. Haram olmayan diye ortaya sunulan kar payı vs adı her neyse onun da şu anki faizden çok bir farkı olmasa gerek. Uzmanlık alanım değil, mühendis kafasıyla ben böyle düşünüyorum. Kendi imanım da ibadetim de dini gereklilikler için yaptıklarım ve yaşam şeklim de sadece beni ilgilendirir. Ok?

    quote:

    Ama şu Kuran'ın ayeti ile sabittir ki faizi alan ve veren, yani kredi çeken Allah'a ve peygamberine karşı savaş açmıştır. Karşılığını da görecektir.

    Bunu ne şekilde söylerseniz söyleyin karşıyım. Savaş açmışmış, karşılığını görecekmişiz yok artık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cervinff -- 19 Şubat 2018; 17:6:6 >




  • Yukarida milletin yorumlarinda herkes detay vermis ama millet hep uyduruk miktarlarda paralardan soz etmis onlarda sorun yok.Biri biraz daha yuksek miktarlardan soz edince fazla detay = yalan .

    Evet sizi anliyorum !

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt
    üşenmeden böyle uzun uzun nasıl yazıyorsunuz valla helal olsun
    ne anlatırsanız anlatın o kişi o düşünce bildiğini okuyacak
  • Ama genelde dini bütün görünen muhafazakarlığını ön plana çıkaran kim var kim yok , Avrupa devletlerine gider gezer , cıbıldak derler ya o kadınların kızların olduğu şehirlere tatile gider roma da Parisde selfiler falan , çalışma konusuna girmeyelim zaten gurbetçilerden biliyoruz , çocukları okuyacağı zaman ateist dolu Avrupa üniversitelerine gönderirler , ama akıllarından hiç İran , Arabistan falan geçmez bunlar için



    Herhalde çok koyu dindar da olsan medeniyet çekiyor bir şekilde

    Doğanın kanunumu desek ne desek



    İşin zevkli yanı da şu yukarı da saydığımız basit denkleme cevap uydurmada üretme de müthiş becerikliler



    Şu Amerika da bi tarikat vardı ya devletin ve ya bilimin sunduğu hiç bir nimetten faydalanmayan , ( okul hastane elektrik vs ) onlar bana baya samimi gelir mesela saygı duyarım



    Ama bizim koyu dindar muhafazakar takılanlar baya garip , faiz , din , haram vs konularında çok iddialılardır

    Ama iş Allah korusun bir yakınına bir şey olduğu zaman hemen hastaneye götürüp gavurun ateisitin yaptığı sağlık cihazlarından faydalanmaya geldiğin de çok iddialı olmuyorlar , koltuk altı kılı 1 karış hans ım ürettiği araba falan da problem değil zaten



    Çok samimi değiller galiba , bizi kandıramıyorlar da en azından kendilerini kandırabiliyorlar



    Son olarak bunun nedeni bana göre örf adet ve törelerinden kısacası benliğin olan Türklükten uzaklaşıp , biraz Araplaşmak gibi geliyor bana



    Çünkü Arapları takip ederseniz yukarıda saydığım örnekler konusunda baya ihtisas yapmış bir millet



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi werneke -- 19 Şubat 2018; 18:6:55 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Faiz'in halk üzerindeki sömürücü etkisi krediyi bilinçsiz kullanandan kaynaklanmakta. Bu bilinçsizliği sömüren bir yapı olduğu da aşikardır.

    Bu düzeni "yıkmak" için dine ihtiyacınız yoktur. Aksine dini inanışın kuvvetli olması bu düzenin yıkılmasını geciktirmektedir.

    Cesur bir yönetim anlayışı ile, tüketici kredisi ve kredi kartı kullanım şartları daha da sıkılıştırılır, herkese zırt diye tüketim için kredi vermenin önü tıkanır. Halk da bilinçsizliğinin mağduru olmaz. Ancak bunu yapacak babayiğit, "Erbakan hoca" dediğiniz şarlatan da dahil olmak üzere, çıkmamıştır. Şimdi, siyasetle bu işi çözemeyeceksek nasıl çözeceğiz? Halk hareketi ile çözeceğiz. Halk hareketine de mukadderatçı milyonlar destek verecek öyle mi? Onlar zaten cennetten bir köşe aldılar burada çektikleri ile... Hem buradaki hayatlarını, hem oradaki hayatlarını riske ederler mi? Etmezler. Dinledikleri insanlar yönetici tayfasından yemlenir. Ona göre konuşur. Sonra ne olur? Müslümanlar gider dördüncü filoya secdeye durur. Bir müslüman, emperyaliste çanak tutar mı? Bu ülkede tuttu. Ülkücüler de, muhafazakarlar da çatadanak ortadan ikiye ayrıldı, kimi dedi "bu gomunüstler haklı." Yobazlar ise inananların bir kısmını kandırdı, ABD'ye yamadı, ABD askeri taksimde bizim genelevleri doldursun diye şakşakçılık yaptırdı.

    Bu güzel ülkede bu oldu evet. Emperyalist Amerikan askerinin uçkurunu yurdum muhafazakarı düşündü, fuhuşunu destekledi. Nasıl? Bütün olay kafanı kullanmak ve yönlendirilmelerden uzak durmakta yatıyor. Sömürüye açık olan olursa, sömüren her zaman çıkar. O yüzden inananın da uyanık olması lazım. Afyon çekmiş gibi uyuşuk bir inanış, değişimin önünü tıkıyor. Bu kitleyi gerçeklere uyandırırsak, kandırıldıklarını, haklarını aramaları gerektiklerini anlatabilirsek, bu düzene bir regülasyon zaten getiririz.

    Sonra da faizi benim gibi girişimciye ver. 40 garibana ekmek vereyim. Benim gibi girişimcilerin sayısı artsın, iş gücü değerlensin. Maaşlar yükselsin. İş gücü bu dünyanın işini ahirete bırakmasın. Hakkını arasın. Örgütlensin, daha çok istesin. Hakkını vermeyeni süründürsün. Beni, işverenini zorlasın.

    Ayrıca, Türkiye'de "%13 faiz oh!" diyorsunuz. Ben faizin enflasyondan yüksek olduğunu hiç görmedim bu ülkede. TL'de faizde yatan paranız ancak enflasyonu yener. Yattığı yerden para kazanan yoktur yani. Spekülatif döviz işlemlerinden kazanılır. Bazen tüyo alır. Doğru zamanda doğru yatırımı yapar. O anda o tüyoyu almamış ve yanlış zamanda dövizini satanın hakkını yer. Ancak faiz değildir. Kimin hakkını yediğini bilmediği için, ona göre günah da değildir.

    Veya, yattığı yerden para kazanan arsadan kazanır. Arsayı alır. Üzerine 20 yıl yatar. İmar geçince 30 daire alır, oturur aşağı. 20 yıl boyunca kıçının üstünde oturur. Hiçbir şey üretmez. Ama ben aynı para ile üstüne kredi çekip iş geliştiririm, günaha girerim... Varsın o günaha girmeden parasını kazansın, ben gireyim günaha... Yiyeyim onun günahsızlığını. Bu dünyada bir işe yaramadıktan sonra...

    Bir de tabi dolapçılar var. Arsayı ucuza alır, belediyeyi yemler, imarı 4 katına çıkarttırır, ucuza aldığı arsaya gökdelen diker. Bence faizden daha büyük günah. İnsanların yaşamsal bir dolu hakkına doğrudan giriyor, gasp ediyor.

    -------------

    Doktormuşsunuz. İlacını satsın diye "teşviğin" dibine vuran mümessiller, o teşvikleri yiyen doktorlar... Hastaya mümkün olduğunca çok tetkik yapılması için doktoru zorlayan hastane yönetimleri, kurulan bu "teşvik zincirinden" "nasiplenen" doktorlar. Gereksiz tetkik yaptırmadığı için baskı gören, mobbinge uğrayan, "performans düşüklüğü" sebebi ile işten çıkarılan şerefli doktorlar... "Performansa" göre doktora puanını veren sistem. Doktor Brazzers'daki kel adamdı çünkü... Halkın malı olan SGK'yı dolandıran, yani kul hakkı yiyen hastaneler. Bunu teşvik eden adamlar. Hastane göze batmasın diye SGK'daki memuru yemleyen yönetici, yemlenen memur... Fahiş fiyata ilaç satan zilyon tane ilaç markası. İnsan canını içeren bir konuda haksız kazanç elde etmekten çekinmeyen kan emiciler... milyar dolar kar eden şirketler, öbür tarafta maliyeti çok düşük olan, ama pahalıya satılan basit bir ilacı alamadığı için SITMADAN ölen Afrikalılar. SITMA YAHU! BU GÜNAHIN EKSTRASI VARDIR!

    Sadece bir sektörde yaşanan onca pisliği özetledim. Her sektör böyle. Ama faiz günah. Faiz kötü faiz... Olmasaydı iyiydi...

    Bence aşama aşama gidelim. Sorunun büyüğünden küçüğüne doğru gidelim. Faizi de arada hale yola koyarız... Dünya iyi insanlar sessiz, kötü insanlar güçlü olduğu için adaletsiz. Bu sessizliğe araç olacak hiçbir şeyin parçası olmayalım yeter.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 19 Şubat 2018; 17:51:50 >




  • Yav konunun başlığa bak nereye çekmişler konuyu yorumlarla.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Maaşallah forumda zenginimiz çok

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: furion07


    quote:

    Orijinalden alıntı: forumnik

    Hocam hangi devirde yaşıyorsunuz? 5 vakit namaza gidersiniz 2 cümlenizden birinde Allah peygamber geçer, sonra cebinizdeki kredi kartlarının hesabını yaparsınız. Bırak geç bu vaazları günahmış bilmem neymiş. İsteyen istediği gibi yaşar. Kimse kimseye karışamaz yok öyledir böyledir dikte edemez.

    Yanlış yazdınız herhalde benim kredi kartım yok ve karşıyım. Ayrıca kimseye de karışmadım. Konuyu açan arkadaş bir soru sormuş fikir istemiş ben de cevap verdim. İsteyen istediği gibi yaşar zaten ben klavyeden yaşayamaz desem yaşayamayacak mı böyle saçma şey mi olur :) Ama şu Kuran'ın ayeti ile sabittir ki faizi alan ve veren, yani kredi çeken Allah'a ve peygamberine karşı savaş açmıştır. Karşılığını da görecektir.

    Vallahi bugüne kadar evleri, arabaları hep kredi ile aldık, bu yüzden de karşılık göreceğimi sanmıyorum. Bu devirde para biriktirerek ev mi alınır, alın terimle kazandığım para ile bu kadar, biz ne yapalım ? Şu an oturduğum evi satmayı düşünüyorum, 500 bine alıcı var, memur adam bu parayı biriktirip mi alacak mesela ? Hayır, elindeki evi satacak, biraz birikimi vardır, üstünü de kredi çekecek. Yada koşullar ne olursa olsun o kredi çekilecek. Çok yüksek maaşlar almıyorsanız, kredisiz mal sahibi olunmuyor maalesef.

    Ülkede faize, "kar payına" bulaşmamış kaç kişi kaldı ? Hepsi cehennemlik, biz siz cennetliksiniz zaten değil mi...

    Herkesin inancı, yaşam şartları, işini görme şekli kendini bağlar, ama siz böyle kışkırtıcı şeyler yazamazsınız.




  • Adam vardır ailesiyle yaşıyordur, 5 bin maaşı vardır.. bağlar 2 bini krediye, 4 yılda bmw alır.. adam vardır 5 bin lira maaş alıyor ama kiradadır,çocuk okutuyordur yada yeni doğmuştur,pahalı araba alacak durumu yoktur.. kişiye göre, gelire göre değişir bu.. Burada önemli olan kişiye aileden kalan ve kendi kazancıdır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.