Şimdi Ara

600 yıl tek adamla yönettik (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
1.402
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • şimdiki nesil o kadar boş ki..
    okuyun çok bilmiş cahiller okuyun.
    bilmediğiniz konular hakkında saçma sapan yorumlar yapmayın
  • 600 sene öyle hükmettiği için bu topraklara şuanda buralar bu halde. Ulusların Düşüşünü oku derim daha iyi anlarsın.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    Tamam tek adam yönetimi altında kalmadık falan filan ama fetva almak zorunluluğu ve sadrazamlara danışma sorumluluğu laf üzerindedir. Neden diye sorarsan hepsi padişahın kulu sayılıyor ve hayatları kul luk sıfatı osmanlıda bahsi geçen şahsın tüm haklarını padişahadevretmesi anlamına geliyordu. Bu şeyhülislam ve sadrazam dediğin kesmin hayatı padişahın iki dudağının arasına bakıyordu. Sence şimdi fetva alması ve danışması padişah için ne kadar zor olabilir ki ? Fetva mı vermiyor yerine fetva verecek olan şeyhülislam gelsin, şunu şöyle yapmamam mı gerekir kafasını vurun şunun deme hakkına sahip birinin tek adamlığa sahip olmadığını nasıl savunacaksın ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    ne kadar güzelleme yapılarak yazılmış bir yazı. arada dağlar kadar fark yok. saltanat, padişahlık, din ile yönetilmek ve istedikleri kadar yol köprü vs olsun bunların hepsini cumhuriyetin karşısına koy bit kadar değeri olamaz bu devirde. halkın özgürlüğünü çağdaş bir geleceğe sahip olmasını her kim olrusa olsun bir insanın belirlemesine destekte bulunmak insanlara yapılan en büyük ihanettir.

    Bu devirde bu düşünceler pes doğrusu.

    Şu zihniyete ulaşmak için ne kadar çabalıyorsunuz, gerçekten merak ediyorum. Hayır, cehaletin bu kadar ancak okumakla mümkündür sözünün tam karşılığıdır şu mesaj; zira okumamış, hiçbir halt bilmeyen adam bu kadar saçmalayacak malzemeyi dahi bulamaz.

    Osmanlı zamanından, tarihi bir hadiseden bahsediyorum, o devrin siyasi yapısından bahsediyorum. Adam gelmiş "bu devirde bu düşünceler" diyerek Cumhuriyet ile karşılaştırıyor... Gerçekten akıl alır gibi değil, ama bu kadar ağır cehalet hakikaten normal değil.

    istediğiniz agresifliği gösterebilirsiniz. Çokta güzel cevabı verdim. Siz bence insanlara bazı algı oyunları yapmak adına tarihten güzellemeler yaparak bir şeyler anlatmayı bırakınız.

    Osmanlının yönetim şekli belli bunun adı başlı başına tek adamlılıktır. Hele ki Osmanlının en başarılı olduğu dönemlere bile "Tarihin hiçbir döneminde tek adam yönetimi altında olmadık" demek ne demektir?

    Saltanatın hüküm sürdüğü bir döneme başka ne denilir. Detaylarına girmeye gerek dahi duymuyorum.


    Yazık vallahi yazık...

    :)

    kusura bakma, böyle bir döneme "tek adamlı yönetim değil" derseniz böyle bir eleştiriyi elbette alırsınız.




  • Tek adamdan kastın saltanatsa - ki yukarıdaki Kraven'in anlattıkları doğru - Osmanlı'dan önce Selçuklular, Karamanlılar, Uygurlar, Göktürkler, Asya Hun İmparatorluğu hep kut anlayışıyla yönetildi. Yani neredeyse 1900 senedir.



    Saçma sapan konuşarak diktatörümsü sistemi savunmayın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Divanı humayun der susarım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Knight Artorias


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    Tamam tek adam yönetimi altında kalmadık falan filan ama fetva almak zorunluluğu ve sadrazamlara danışma sorumluluğu laf üzerindedir. Neden diye sorarsan hepsi padişahın kulu sayılıyor ve hayatları kul luk sıfatı osmanlıda bahsi geçen şahsın tüm haklarını padişahadevretmesi anlamına geliyordu. Bu şeyhülislam ve sadrazam dediğin kesmin hayatı padişahın iki dudağının arasına bakıyordu. Sence şimdi fetva alması ve danışması padişah için ne kadar zor olabilir ki ? Fetva mı vermiyor yerine fetva verecek olan şeyhülislam gelsin, şunu şöyle yapmamam mı gerekir kafasını vurun şunun deme hakkına sahip birinin tek adamlığa sahip olmadığını nasıl savunacaksın ?

    Laf üzerinde olan birşey yok ortada. Ulemadan fetva almadan hiçbir iş yapılamaz. Fetva vermiyor diye yerine fetva verecek olan şeyhülislam gelsin diye bir durum söz konusu dahi değil. En fazla, şeyhülislamdan alamıyorsa ulemadan başka birine gidip çıkartabilir. Öyle bir durumda da askerden destek alamaz; Osmanlı sisteminde ise askerin desteğini alamayan padişah tahtta kalamazdı. Bunun en net örneği Genç Osman'dır. Koskoca Osmanlı tarihinde idam edilen şeyhülislam sayısı ya iki ya üçtür...

    Padişahlar hiçbir zaman at koşturur gibi her istediğini yapamamıştır. Hele bir de şeyhülislam yahut sadrazam dişli olduğunda iyice elleri kolları bağlanır... Bunun defalarca örneği olmuştur. Fatih, Yavuz, Kanuni, 2. Osman, 3. Mustafa, Yıldırım Bayezid şuan ezbere söyleyebileceğim en net örnekler. Fatih gibi kudretli biri dahi defalarca kez ulema ile birbirine girmiş, birçok defa da geri adım atmak zorunda kalmıştır...

    Kaynaklarıyla birkaç örnek için:http://www.mecmuayitevarih.com/2016/10/alimlerin-protestosu-fatihi-bile-dize.html



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 23 Nisan 2017; 22:50:8 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    ne kadar güzelleme yapılarak yazılmış bir yazı. arada dağlar kadar fark yok. saltanat, padişahlık, din ile yönetilmek ve istedikleri kadar yol köprü vs olsun bunların hepsini cumhuriyetin karşısına koy bit kadar değeri olamaz bu devirde. halkın özgürlüğünü çağdaş bir geleceğe sahip olmasını her kim olrusa olsun bir insanın belirlemesine destekte bulunmak insanlara yapılan en büyük ihanettir.

    Bu devirde bu düşünceler pes doğrusu.

    Şu zihniyete ulaşmak için ne kadar çabalıyorsunuz, gerçekten merak ediyorum. Hayır, cehaletin bu kadar ancak okumakla mümkündür sözünün tam karşılığıdır şu mesaj; zira okumamış, hiçbir halt bilmeyen adam bu kadar saçmalayacak malzemeyi dahi bulamaz.

    Osmanlı zamanından, tarihi bir hadiseden bahsediyorum, o devrin siyasi yapısından bahsediyorum. Adam gelmiş "bu devirde bu düşünceler" diyerek Cumhuriyet ile karşılaştırıyor... Gerçekten akıl alır gibi değil, ama bu kadar ağır cehalet hakikaten normal değil.

    istediğiniz agresifliği gösterebilirsiniz. Çokta güzel cevabı verdim. Siz bence insanlara bazı algı oyunları yapmak adına tarihten güzellemeler yaparak bir şeyler anlatmayı bırakınız.

    Osmanlının yönetim şekli belli bunun adı başlı başına tek adamlılıktır. Hele ki Osmanlının en başarılı olduğu dönemlere bile "Tarihin hiçbir döneminde tek adam yönetimi altında olmadık" demek ne demektir?

    Saltanatın hüküm sürdüğü bir döneme başka ne denilir. Detaylarına girmeye gerek dahi duymuyorum.


    Yazık vallahi yazık...

    :)

    kusura bakma, böyle bir döneme "tek adamlı yönetim değil" derseniz böyle bir eleştiriyi elbette alırsınız.

    Eleştiri yapabilmek için önce bilgi sahibi olmak gerekiyor...




  • Yönettik derken

    Sen kimsin de yönettin?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Demokrasi kavramını halk içselleştirmediğinde, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri gibi kendi elleriyle sistemleştirmediklerinde böyle oluyor. Avrupa'da Monark'ın yetkilerinin kısıtlanması İngiltere'de Feodallerin kendi çıkarları doğrultusunda Monark'ı; yani Kral'ı dizginlemek amacıyla egemenliğinden taviz verdirerek Hukuk'ta uymaya zorlamalarıyla başlamış. Bugün hala geçerli olan başta Londra şehri olmak üzere yerleşim birimlerinin özgürlükleriyle ilgili 9. ve yargısız infaz (veya cezada kanunilik ilkesi) ile ilgili 29. maddeleri (Bir de 1. madde var ama o biraz selamlama ve yemin faslı gibi) vasıtasıyla varlığını sürdüren Magna Carta Libertatum ile 1215'te başlayan süreç 17. yüzyılda doruk noktasına ulaşmış.

    Fransa; Fransız Devrimi gibi ilerleyen dönemde tüm Dünya'da hissedilecek etkileri olan bir süreç ile içselleştirmiş. Gerçi ilerleyen zamanlarda yeniden bir Monark (İmparatorlar) dönemi yaşanmış ancak daha sonra tekrar Fransız Devrimi'nin ilkelerine dönebilmişler.

    ABD kuruluşunu zaten Kral'a (İngiltere Kralı) karşı verdiği savaş üzerine sağlamış ve benzer bir süreç yaşayan Fransa ile birlikte İnsan Hakları'nın - Temel Hak ve Hürriyetler'in yasalaşması konularında adımlar atılmış.

    Diğer birçok Avrupa ülkesi 1830 ve 1848 devrim hareketleri ile tatmış.

    Elbette adamların Demokrasi kavramıyla ve/veya demokratik denebilecek siyasal yapı ve kurumlarla ilişkileri Antik Yunan ve Roma'ya (ilk dönem) kadar uzanıyor.

    Biz ve bizim gibi halkın özgürlük düşüncesiyle bütün olarak harekete geçmediği, Demokratik kurumların yöneticiler tarafından tahsis edildiği ülkelerde, bu kavram neredeyse hiç içselleştirilememiş - içselleştirilemiyor. Kurumların tahsis edildiği süreçlerden itibaren yoğun muhalif gruplar var olmuş. Türkiye'de eğitim kalitesi, bundan kaynaklı olarak popülist söylemlerin ulaşabildikleri etki düzeyleri ve kurumların tahsis edildiği dönemlerden bu yana süren muhalif olma altyapısı sebebiyle günümüzde tek adamlığın bile tartışılabildiği bir noktaya gelindi. Geçmişte muhalif olanların da eğitim ve bilgi seviyeleri çok farklı değildi. Benzer şekilde Demokrasi kavramını içselleştiren ülkelerde de özgürlük hareketlerine katılanların tamamının eğitimli ve bilgili oldukları söylenemez. Ancak en azından egemenliği Tanrı adına elinde ve soyunda tuttuğunu iddia eden kimselerden alıp kendi ellerinde tutabilecek kadar zihinleri açık kişilermiş...

    Osmanlı'nın tek adam kontrolünde (Ki bu tam anlamıyla böyle değildir. Padişah ve Devletin iç-dış politikaları Padişah altı yöneticilerden ve güçlü/etkili gruplardan tam anlamıyla bağımsız değildi. @Kraven örnekleriyle kısa ve öz biçimde anlatmış.) yönetildiği tarihin yalnızca başlangıçtaki 1/3'lik kısmı başarılar içerir. Sonraki 2/3'lük kısımda başarı namına pek fazla bir şey görülmez. (En azından bana göre.) Başarıların devam ettiği düşünülen ara dönemlerde iç sıkıntılar baş göstermeye başlamıştır. 1699 ile birlikte ise hem içeride hem de dışarıda sıkıntının eksik olmayacağı bir döneme girilmiştir. (Başarı ifadesi ile yalnızca askeri zaferleri kastetmiyorum. Her alan...)

    Cidden, biraz tarih okumak, tek adamlığın neden ortadan kalktığını anlamaya yetecektir. Ama işte okumak...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lotusx -- 24 Nisan 2017; 7:9:40 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    ne kadar güzelleme yapılarak yazılmış bir yazı. arada dağlar kadar fark yok. saltanat, padişahlık, din ile yönetilmek ve istedikleri kadar yol köprü vs olsun bunların hepsini cumhuriyetin karşısına koy bit kadar değeri olamaz bu devirde. halkın özgürlüğünü çağdaş bir geleceğe sahip olmasını her kim olrusa olsun bir insanın belirlemesine destekte bulunmak insanlara yapılan en büyük ihanettir.

    Bu devirde bu düşünceler pes doğrusu.

    Şu zihniyete ulaşmak için ne kadar çabalıyorsunuz, gerçekten merak ediyorum. Hayır, cehaletin bu kadar ancak okumakla mümkündür sözünün tam karşılığıdır şu mesaj; zira okumamış, hiçbir halt bilmeyen adam bu kadar saçmalayacak malzemeyi dahi bulamaz.

    Osmanlı zamanından, tarihi bir hadiseden bahsediyorum, o devrin siyasi yapısından bahsediyorum. Adam gelmiş "bu devirde bu düşünceler" diyerek Cumhuriyet ile karşılaştırıyor... Gerçekten akıl alır gibi değil, ama bu kadar ağır cehalet hakikaten normal değil.

    istediğiniz agresifliği gösterebilirsiniz. Çokta güzel cevabı verdim. Siz bence insanlara bazı algı oyunları yapmak adına tarihten güzellemeler yaparak bir şeyler anlatmayı bırakınız.

    Osmanlının yönetim şekli belli bunun adı başlı başına tek adamlılıktır. Hele ki Osmanlının en başarılı olduğu dönemlere bile "Tarihin hiçbir döneminde tek adam yönetimi altında olmadık" demek ne demektir?

    Saltanatın hüküm sürdüğü bir döneme başka ne denilir. Detaylarına girmeye gerek dahi duymuyorum.


    Yazık vallahi yazık...

    :)

    kusura bakma, böyle bir döneme "tek adamlı yönetim değil" derseniz böyle bir eleştiriyi elbette alırsınız.

    Eleştiri yapabilmek için önce bilgi sahibi olmak gerekiyor...

    Tarih konusunda benden daha bilgili olduğunuz ortada zaten fakat yorumlamada sıkıntı çektiğiniz kesin. Ben ona vurgu yapmak istedim ve gayette haklı olduğumu düşünüyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: patya


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    ne kadar güzelleme yapılarak yazılmış bir yazı. arada dağlar kadar fark yok. saltanat, padişahlık, din ile yönetilmek ve istedikleri kadar yol köprü vs olsun bunların hepsini cumhuriyetin karşısına koy bit kadar değeri olamaz bu devirde. halkın özgürlüğünü çağdaş bir geleceğe sahip olmasını her kim olrusa olsun bir insanın belirlemesine destekte bulunmak insanlara yapılan en büyük ihanettir.

    Bu devirde bu düşünceler pes doğrusu.

    Şu zihniyete ulaşmak için ne kadar çabalıyorsunuz, gerçekten merak ediyorum. Hayır, cehaletin bu kadar ancak okumakla mümkündür sözünün tam karşılığıdır şu mesaj; zira okumamış, hiçbir halt bilmeyen adam bu kadar saçmalayacak malzemeyi dahi bulamaz.

    Osmanlı zamanından, tarihi bir hadiseden bahsediyorum, o devrin siyasi yapısından bahsediyorum. Adam gelmiş "bu devirde bu düşünceler" diyerek Cumhuriyet ile karşılaştırıyor... Gerçekten akıl alır gibi değil, ama bu kadar ağır cehalet hakikaten normal değil.

    istediğiniz agresifliği gösterebilirsiniz. Çokta güzel cevabı verdim. Siz bence insanlara bazı algı oyunları yapmak adına tarihten güzellemeler yaparak bir şeyler anlatmayı bırakınız.

    Osmanlının yönetim şekli belli bunun adı başlı başına tek adamlılıktır. Hele ki Osmanlının en başarılı olduğu dönemlere bile "Tarihin hiçbir döneminde tek adam yönetimi altında olmadık" demek ne demektir?

    Saltanatın hüküm sürdüğü bir döneme başka ne denilir. Detaylarına girmeye gerek dahi duymuyorum.


    Yazık vallahi yazık...

    :)

    kusura bakma, böyle bir döneme "tek adamlı yönetim değil" derseniz böyle bir eleştiriyi elbette alırsınız.

    Eleştiri yapabilmek için önce bilgi sahibi olmak gerekiyor...

    Tarih konusunda benden daha bilgili olduğunuz ortada zaten fakat yorumlamada sıkıntı çektiğiniz kesin. Ben ona vurgu yapmak istedim ve gayette haklı olduğumu düşünüyorum.

    Yorumu yapan sensin; ben bilgiyi veriyorum. Yani kendin de söylediğin üzere bilgin olmadığı konuda yorum yapıyorsun.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    şeyhülislamdan fetva almayan ve tınlamayan olmamış mı hiç? yada kendisine karşı çıkan şeyhülislama farklı yaptırımlar uygulayan..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: umix353


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    şeyhülislamdan fetva almayan ve tınlamayan olmamış mı hiç? yada kendisine karşı çıkan şeyhülislama farklı yaptırımlar uygulayan..

    Din ya da inanış
    İlk insan kabile toplumlarında bile liderden sonra gelen sınıf olmuştur.
    Çoğu zaman etkin sınıftır çok nadir başları belaya girmiştir.
    Örnek vereyim bir doğa olayı oldu mesela sel deprem kuraklık gibi.
    Ulu lider bunu çözemez ya hemen mistiklere başvurmuştur toplumlar da cahil zaten.
    Ama inanç sahipleri uyanık ve takiyyeci ise hep sıyırmıştır
    Bu ulu manitu tanrının bizlere şunu yaptığımızdan gazabıdır diyerek.
    Bunu diyemeyen takiyye yapamayan ruhban sınıfı ayvayı yemiştir hep ama nadirdir.
    Yani takiyyecilik her inanışta mevcuttur islamiyete has değildir ve yöneten erkler bu sınıfı toplum üzerinde kullanmıştır.
    Osmanlıda mısır ve hicazın fethi sonrası işler az birşey değişmiştir. Halifelik makamını osmanlı hükümdarları ele geçirdikten sonra asıl gizli savaş ruhban sınıfla otokratik ve din gücünü ele geçiren hanedanlar arasında yaşanmıştır.
    Ebussuud efendi örneğinde olduğu gibi.
    Liderlik erkini ve ruhbanlık erkini ele geçirenin toplumun genelinde ulu erk olması kaçınılmazdır.
    Bu nedenle siyasal iktidarlıkta inancı ele geçirmek önemlidir.
    Umarım anlamışsınızdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 0z0z -- 24 Nisan 2017; 1:46:42 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: umix353


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    şeyhülislamdan fetva almayan ve tınlamayan olmamış mı hiç? yada kendisine karşı çıkan şeyhülislama farklı yaptırımlar uygulayan..

    Geneli ilgilendiren bir iş yapılacaksa mutlaka fetva alınıp öyle yapılır. Dolayısıyla fetva almadan iş yapmak diye bir olay yok. Ha daha önce örneğini verdiğim gibi, bazen şeyhülislam ile takışırlar ve fetva alamaz, o zaman da sözünü geçirebileceği ulemadan birine gidip fetva çıkartır, o durumda da zaten kaos çıkar; zira böyle durumlarda genellikle asker tarafından destek alamaz ve hatta karşı çıkar, padişah da tahtından olur.
    Yaptırım dediğin şey idam olabilir, Osmanlı tarihi boyunca da idam edilen şeyhülislam sayısı ya ikidir ya üçtür, dördüncü yoktur.

    Bu illa herkes idealisttir, doğru uğruna padişaha kafa tutmuştur demek değildir tabii ki. Örneğin kaybedilen toprakları geri kazanmak ve adeta 2. Kanuni olmak istediğini söyleyen 3. Mustafa'yı rayında tutan kişi, sadrazamı Koca Ragıp Paşa'dır. Çok büyük didişmeleri vardır. Fakat o öldükten kısa süre sonra kraldan çok kralcı kişiler sayesinde 3. Mustafa Rusya'ya kafa atmaya kalkmış ve bedelini çok ağır ödemiştir.




  • Osmanlıda ulema,sadrazam,askerler ve şeyhülislam ayrı ayrı güç odakları idi.İyi yönetilen zamanlarda elbette sorun çok olmuyordu ama yönetim kötüye gitmeye başladığı anda bu kuvvetler devletin yıkılmasını önlüyordu.Kanuni dönemi örneğin tek adamlık ise aynı mantık ile Atatürk dönemi de tek adamlık olur.İkisi de tek adam değil,ikiside çok güçlü liderlerdi hem halk hem kuvvetler desteğine sahipti haliyle ikisi de ölene kadar iktidarda kaldı.

    Yıllarca çocuk padişahlar yönetti ülkeyi ama yıkılmadı.Güçlü padişah ayrı tek adamlık ayrdır.Tek adam demek karşısında hiçbir gücün olmaması demektir.Padişah kafasına göre iş yapmaya çalıştığı zaman tahtan indirilirdi,öyle ben padişahım istediğimi yaparım hiç olmadı Osmanlıda,filmlerin etkisinden çıkın derim.

    Yargı ise genelde ilmiye sınıfının elinde idi ve yarı özerk gibi bir yapıya sahipti.Padişah dahil yöneticilerin yargıya karıştığı dönem olmamış gibi birşeydir.

    Osmanlıya özenme meselesi değil zaten cumhuriyet sistemi de çok benzer şekilde kurulmuştur.Tek farkı hanedan kalkmıştır.Yoksa Osmanlı zamanı meşrutiyet yönetimine çok benzer bir sistem vardı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: umix353


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    şeyhülislamdan fetva almayan ve tınlamayan olmamış mı hiç? yada kendisine karşı çıkan şeyhülislama farklı yaptırımlar uygulayan..

    Geneli ilgilendiren bir iş yapılacaksa mutlaka fetva alınıp öyle yapılır. Dolayısıyla fetva almadan iş yapmak diye bir olay yok. Ha daha önce örneğini verdiğim gibi, bazen şeyhülislam ile takışırlar ve fetva alamaz, o zaman da sözünü geçirebileceği ulemadan birine gidip fetva çıkartır, o durumda da zaten kaos çıkar; zira böyle durumlarda genellikle asker tarafından destek alamaz ve hatta karşı çıkar, padişah da tahtından olur.
    Yaptırım dediğin şey idam olabilir, Osmanlı tarihi boyunca da idam edilen şeyhülislam sayısı ya ikidir ya üçtür, dördüncü yoktur.

    Bu illa herkes idealisttir, doğru uğruna padişaha kafa tutmuştur demek değildir tabii ki. Örneğin kaybedilen toprakları geri kazanmak ve adeta 2. Kanuni olmak istediğini söyleyen 3. Mustafa'yı rayında tutan kişi, sadrazamı Koca Ragıp Paşa'dır. Çok büyük didişmeleri vardır. Fakat o öldükten kısa süre sonra kraldan çok kralcı kişiler sayesinde 3. Mustafa Rusya'ya kafa atmaya kalkmış ve bedelini çok ağır ödemiştir.

    Bende blokluymuşsunuz
    Aslında bilgili ve mantıklısınız.
    Neden böyle yapmışım hatırlayamadım özürlerimle.
    İyi geceler.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: D12

    Kafa halen 600 yıl öncede

    600 yıl geriden gelip avrupaya diz çöktürüp meee dedirtecez.
  • Alooo kardeş 21.yüzyıldayız.Sen neredesin ? Gelsene yanımıza
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tarihin hiçbir döneminde "tek adam" yönetimi altında olmadık. Saltanat idaresi altında olduk, arada dağlar kadar fark var... Üstelik mevzu bahis Osmanlı döneminde, sadrazam, şeyhülislam gibi makamlar mevcuttu. Padişah öyle istediği gibi at koşturamaz; devlet politikasını ilgilendiren bir karar için sadrazamın desteğini alması gerekir. Diğer birçok konuda ise şeyhülislamdan fetva almak zorundadır. Ayrıca yargıya da öyle dilediği gibi karışma hakkı yoktur. Abdülhamid'e kadı atamaları sorulduğunda "beni bu işlere bulaştırmayın" cevabını vermiştir.

    Tarih bilmek işte böyle saçmalamaların önüne geçmek için önemlidir...

    Vurdu gol oldu
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.