2001 krizi nasıldı (16. sayfa)

Ali Babacan AKP içinde siyaset yapmaya devam etseydi yine aynı şeyi yazacakmıydınız? Efendim, duyamadım...

Babacan davutoğlu ve gül AKP içinde siyaset yaparkende veya şuanda yapıyor olsaydı ve ekonomi politikası geçmişteki gibi olsaydı, AKP yine en kötü şekilde eleştirir yerden yere vururdum.

"Askıda ekmek" bu topraklarda hiç bir zaman gelenek görenek olmadı. "İyilik yapmak, muhtaçlara yardım etmek" bugünlerdeki gibi davullu zurnalı reklamlarla yapılmadığı zamanlarda yerleşim yerinde belli noktalara ihtiyaç malzemeleri koyarmış hali vakit yerinde insanlar. İhtiyaç sahipleri de genelde gece karanlığında alırmış ihtiyacı kadar olanı.

Bilmemek ayıp değil ama bilmediğinle insanları yanlış yönlendirmek ayıptır ve siz Müslümanların dinine göre aynı zamanda vebaldir.

Müthiş bir mantık tebrik ediyorum yarın git bloomberg de başla  

2019 yılında dünyada ne savaş ne kriz varken karneyle meyve sebze dağıttılar, bu sene maskeyi bile dağıtamadılar. 2001 krizi bunun yanında devede kulak kalır.

HOCAM bu trabzonlular neden taparcasına çok seviyorsunuz reisi ?

Ben Allahtan başkasına tapmam , Ama Reisi neden mi seviyorum Çünkü Kafir çok.

nedeni tamamen duygusal   

2001 krizinde krize kriz diyebiliyordun. İnsanlar da kriz olduğunu biliyordu, ovv yeahh ülke çok iyi diye dolaşan bir cahil ordusu yoktu. Gidip başbakanın önüne yazar kasa fırlatınca terörist diye içeri atmıyorlardı adamı. Kendini yakan, intihara kalkışan adama acıyordu insanlar, terörist demiyorlardı. Ve dünyada olan bir krizdi aslında. Şu anki bizim krizimiz bize ait, üretimsizlikten ve ciddi anlamda ona buna haksız yere giden paradan kaynaklı. Mesela yap işlet devret ile geçiş garantisi, hasta garantisi verilen gibi işletmeler. DEvletin lüks harcamaları vs..

Haber kanalları toz pembe haberler yapmıyordu ayrıca.

kafir derken akpye oy vermeyenlerden mi bahsediyorsunuz

Ecevit döneminde Öcalan'ın paket edilmesi konusu son derece karmaşık bir konu aslen. Ama basitçe söyleyecek olur isek:

Türkiye Öcalan konusunda tüm dünyaya kan kusturacak derecede baskı yapıyordu. Öcalan'ın Suriye'den kaçmak zorunda kalması ile başlayan bir süreçtir. Öcalan'ı Suriye'den kaçıran şey, Suriye'deki Kürt örgütlerinin kontrolünü bir nebze kaybetmesi (bugün bakınca sebebini anlayabiliyoruz bence. Emperyalist kuvvetler vakti ile ilmek ilmek dokumuş Suriye İç Savaşına giden yolu) idi. Bu kitle Suriye'nin başına bela oldu. Bu durum Suriye ile Türkiye'yi yakınlaştırdı. Bu da Öcalan'ın orada barınamaması anlamına geldi. Bana göre hayatının hatasını yaparak Avrupa'ya gitti. Orada Türkiye'nin etki gücü çok. Avrupa bir adam için o kadar belaya mı girecek? Öcalan kime gitse Türkiye, halkı ile beraber o ülkeye bela oldu.  O yüzden pinpon topu gibi sektirdiler adamı. Bunun yaşanacağını Öcalan'ın hesaplayamamış olması ilginç. Karmaşık bir örgütü güya bilmem kaç yıl yönetmiş bir adamın stratejist olması gerek diye düşünüyorum. Bir stratejist de bunu göremedi mi yani? İyi bir stratejist bunu görürdü. "Benim sanırım emeklilik vaktim geldi" derdi. Suriye'den Mısır'a, Mısır'da sahte pasaportunu al. Mısır'dan Malta'ya, Malta'dan Portekiz. Sonra ver elini Brezilya. Biraz pis bir kara yolculuğu ile Peru'ya geç. Takıl orada. Ama işte bir noktada bırakılamıyor sanıyorum. Siyasilerin yaşadığı sorunları yaşıyor bence terörist örgüt liderleri.  Neyse, sonuçta paketlettik.

Bu noktada Ecevit baskının uzun süredir yüksek tutulduğu bir dönemde gelmişti geçici hükümetle. Aynı politikayı devam ettirdi. O dönem Avrupa genelinde daha yumuşak bir tandans var. Milliyetçilikten uzak. Biraz daha liberal. Ecevit'in bunu Avrupa'da kimseye söylediğini sanmıyorum; ama durum belli. "Ecevit'in gelecekteki hükümetine şans tanımak lazım. Türkiye'yi AB'ye entegre etmede işe yarar olabilir." düşüncesi bence Avrupa'da bir kesime yayıldı. Haksız da değiller. Öcalan'ın da atarı kalmadığı, kimseye faydası olmadığına göre, "Ecevit'e verelim Öcalan'ı" moduna girildi. Yani Öcalan, Ecevit bu konuda batıyı bayma politikasına tam gaz devam ettiği için değil, Ecevit Ecevit olduğu için Öcalan verildi. Benim düşüncem bu. O yüzden Ecevit'in kendisi de şaşırmış olabilir tabii.  

Eğer deprem olmasaydı ve ekonomik kriz bu boyutta yaşanmasaydı, Türkiye-AB ilişkileri de muhtemelen çok daha iyi olacaktı. Yani, Avrupa'daki kitle doğru düşünmüş aslen. Hesaba depremi ve sonrasında yaşanan büyük bir krizi katmamışlar sadece.  

Kullanıcı isminde 61 bulunan kişilerle asla tartışmam.

Çünkü bir sonuca varılamaz.

Verdiği oy dışında Türkiye'nin mevcuduna ve geleceğine pek etkisi olmayan kitlelerin Derviş'in ne yaptığını anlamaması normaldir.

Ak Parti, Derviş'in kurduğu mali sistemi disiplinli bir biçimde 10 yıl devam ettirmiştir. Zaten bu sayede şukusunu almıştır. Özetle Ak Parti'nin ekonomi becerisi aslen Derviş'in ürünüdür. Ancak bu düzeni Babacan da kurabilirdi. Babacan'da da o bilgi, deneyim ve beceri vardı. Ona lafım yok. Ancak sistemi sıfırdan kuran kişi Derviş'tir.

Sizin ne söylediğiniz de bu durumu değiştirmez. Bu işin okulunu okumuş veya bu işin detaylarını bilen herkes bunu bilir. Ki zaten dönemin Ak Parti maliye bakanı da bunu aynen bu açıklıkla ifade etmektedir.

-------------------------

Derviş, kriz sonrası ülkeye getirilip teknokrat bakan olarak atanmış bir bakandır. Krizin müsebbibi kendisi değildir. Çözüm için getirtilmiştir. Çözmüştür.  

Tabii ki farklı şeylere inananabilirsiniz. Dünyanın buzağı boynuzları üzerinde dengede durduğuna ve buzağı tepişince deprem olduğuna da inanabilirsiniz. Ama gerçekler inandığınız bu hayal ürününden tamamen bağımsızdır. Siz buzağı üstünde dengede duran dünyaya inanıyorsunuz diye dünya güneşin etrafında dönmeyi bırakmaz.

Bu bağlamda etkiniz nedir? Çapınız nedir? Bu ülkedeki hükmünüz nedir? Sermayeniz, gücünüz nedir? Buna bakmak lazım gelir. Bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum... Pek bir şey bulamıyorum.  Ben muhalifim. Muhalif olduğumu dünya alem biliyor. Ak Partili bakan da biliyor. Benim Ak Parti çevresinden bir sermaye grubu ile iş tutup bu ülkeye faydalı bir şeyler yapma ihtimalim bile, çeşitli fantazilere gerçekmiş gibi inanıp olmayan bir şeyi olmuş gibi veya gerçek olan bir şeyi yalanmış gibi düşünen kitlelerin bir iş tutma ihtimalinden daha yüksektir.

Bu bağlamda, "Sayıca çok da olabilirsiniz, ama etki alanınız ne?" deyip susuyorum.

Ankara'dan Trabzon'a selamlar.

Sizin oyların rengi neden makarna rengine yakın retro.