Şimdi Ara

14 Temmuz 2011. 13 şehit, 7 yaralı. (11. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
241
Cevap
0
Favori
5.581
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SaatliBomba


    quote:

    Orijinalden alıntı: M

    Parti değil, terör örgütü öncelikle.
    PKK'yı sosyalist saymak ayıptır, yapmayın. Ben sosyalistim demeyle olunmuyor öyle malesef.


    marksist-leninist bir örgüt pkk


    Peki bu durumda devletin tüm Türkiye genelinde, özellikle doğuda, anti-komunist faaliyet yapması gerekmez mi?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Carmanja
    Peki bu durumda devletin tüm Türkiye genelinde, özellikle doğuda, anti-komunist faaliyet yapması gerekmez mi?


    Neden? Komunist olmayi da mi yasaklayacaklar?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Frostbite -- 25 Temmuz 2011; 13:36:48 >
  • Gereksiz bir tartışma yapılıyor bana göre..

    bakın ırkçı kürt partisinin bir yetkilisi ne diyor....
    "vergi vermeyeceklermiş ama devlet bu bağımsız yapıyı parasal olarak destekleyecekmiş"..
    bu kabul edilmez ise terör eylemleri devam edecekmiş...
    yani öldürdükleri insanların parası ile devlet kuracaklar...
    tabi saçmalamış ama bugün geldiğimiz noktaya baktığımız zaman ne görüyoruz...
    terörle mücadele yapılmıyor gibi bir hava var...
  • Genelkurmay, Silvan raporunu tamamladı
    Genelkurmay:
    - Terörist saldırısı 14.18'de başladı ve helikopter 15.45'te çatışma bölgesine ulaştı. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edildi.
    - Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.
    - 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir.
    17:51 | 26 Temmuz 2011

    Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde gerçekleşen terörist saldırı ile raporunu tamamladı. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, "Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir. 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur" denildi.

    Genelkurmay'ın açıklaması şu şekilde:

    "14 Temmuz 2011 günü Silvan bölgesinde cereyan eden ve 13 Mehmetçiğin şehit olmasına, 7 Mehmetçiğin yaralanmasına neden olan menfur terör saldırısı ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı!nca yapılan soruşturma sonuçları aşağıdadır.
    1. Bölgesinde terörist eylemlerin artış göstermesi üzerine Diyarbakır Valiliği tarafından, Garnizon Komutanlığı olan 7’nci Kolordu Komutanlığından kolluk kuvvetlerini takviye etmesi talep edilmiştir.

    2. 9 Temmuz günü, geç saatlerde, Diyarbakır-Lice yolunun bölücü terör örgütü mensuplarınca kesilerek ikisi asker, üç şahsın kaçırılması üzerine 7’nci Kolordu Komutanlığınca, bölgedeki Kara Kuvvetleri ve Jandarma birliklerini kapsayan bir plan hazırlanarak 10/11 Temmuz gecesinden itibaren arazide tertiplenilmiş ve kaçırılan şahısların aranmasına başlanmıştır.

    3. Bu faaliyet devam ederken 12 Temmuz günü saat 19:30 civarında, Hazro Jandarma Karakol Komutanlığına teröristlerce silahlı saldırıda bulunulmuş ve bu saldırıda üç askeri personel yaralanmıştır.

    4. Bu olay üzerine, 7’nci Kolordu Komutanlığınca uygulanan plan genişletilmiş ve Diyarbakır Vali Vekilinin yazılı onayı alınarak bir kısım birlikler Hazro kuzey doğusuna kaydırılmıştır. Bu kapsamda, 10/11 Temmuz gecesinden itibaren Hazro bölgesinde belirli sürelerle görevlendirilmiş olan 1’inci Jandarma Komando Taburuna (1’inci ve 2’nci Komando Bölükleri ile) yeni görev bölgesine intikal emri verilmiştir.

    5. 51’inci Jandarma Komando Taburu, 13/14 Temmuz gecesi saat 21:00’den itibaren emniyetli bir bölgeye kadar araçla götürülmüş, müteakiben 5,5-6 Km. mesafedeki görev bölgesine yaya olarak intikale başlamıştır. Yaya intikalde, karşılaşılan güçlükler nedeniyle gecikme olmuş ve daha yakın bir bölgede “geçici üs bölgesi” tesis edilerek tertiplenilmiştir.

    6. Teröristler arasında geçen ve basına da yansıyan telsiz görüşmesi alınır alınmaz ilk ikaz mesajı, 1’inci Jandarma Komando Taburu dahil tüm birliklere iletilmiş, konuşmada geçen yer isimlerinin çözümlenmesini müteakip saat 13:30’da 1’inci Jandarma Komando Taburu tekrar bilgilendirilmiştir.

    7. Geçici üs bölgesine terörist saldırısı saat 14:18’de başlamış, birkaç dakika sonra atılan el bombaları kuru otların tutuşmasına neden olmuş ve yangın rüzgarın da etkisiyle mevzilerimizi kapsayacak şekilde süratle yayılmıştır. Silah atışları ve el bombaları nedeniyle şehit olan personelin süratle yanan bölge dışına çıkarılması sağlanmıştır.

    8. Çatışma haberi, yaşanan yoğunluk nedeniyle ancak saat 14:39’da üst karargaha bildirilebilmiş ve silahlı helikopter istenmiştir. Helikopter birliği, talebin ulaşması üzerine süratle pilotları çatışma hakkında bilgilendirmiş, helikopterin uçuş öncesi yapılması zorunlu olan son kontrolleri kısa sürede tamamlanarak saat 15:21’de Diyarbakır’dan kalkışları ve saat 15:45’te çatışma bölgesi üzerinde olmaları sağlanmıştır. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edilmiştir.

    9. Çatışma bölgesinde genişleyen yangın ve 1’inci Jandarma Komando Taburu personelinin etkili karşı koyması sonucunda teröristler, saat 15:30 civarında teması kesmişlerdir. Silahlı helikopterler bölgeye ulaştıklarında, yoğun duman nedeniyle teröristleri tespit edememiş, ancak muhtemel kaçış istikametleri ateş altına alınmıştır.

    10. Takviye Jandarma Özel Harekat Timleri, bölgedeki yangın nedeniyle çevrede tertiplenmiş, öncelikle şehit ve yaralıların havadan tahliyesi sağlanmıştır.

    11. Çatışmanın bildirilmesiyle birlikte, plan gereği yakın bölgelerde ve arazide bulunan Jandarma Özel Harekat, Jandarma Asayiş ve Özel Kuvvetler Birlikleri, gün içerisinde kaydırılarak bölge çember içerisine alınmış ve insansız hava aracı ile bölgenin kontrolüne başlanmıştır.

    12. Yapılan soruşturma sonucunda;

    a. 1’inci Jandarma Komando Tabur personelinin görevlerini, verilen emirler çerçevesinde üstün bir cesaret, gayret ve fedakarlıkla yerine getirdikleri tespit edilmiştir.

    b. Bununla beraber;

    (1) Geçici Üs Bölgesi olarak tertiplenilen arazi kesiminin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü bakımından askeri taktik prensiplerine uygun olup olmadığı,

    (2) Bölgedeki tertiplenmenin, mevzilenmenin ve dağılmanın taktik prensiplere göre yapılıp yapılmadığı, yeterli yakın emniyet, gözetleme ve ikaz tedbirlerinin alınıp alınmadığı,

    (3) Terörist ikazının alınmasından sonra, alınan ilave tedbirlerin yeterli olup olmadığı,

    (4) Helikopterlerin zamanında hazır olup olmadığı, insansız hava araçlarının zamanında bölgeye ulaşıp ulaşmadığı gibi konularda tereddütler oluşmuş, bu konuların açıklığa kavuşturulması amacıyla konu yargıya intikal ettirilmiştir.

    c. Medyada yer alan iddialarla ilgili olarak;

    (1) Çatışma sırasında uçak kullanılmamıştır.

    (2) Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.

    (3) 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur. Komando erleri, özel eğitim merkezlerinde 10 hafta süreyle yoğun bir eğitim almakta, bu eğitim tertip edildikleri birliklerinde de devam etmektedir.

    (4) 10-13 Temmuz günlerini kapsayan devrede, Jandarma Komando Taburunun 1’inci Bölüğü 32 saat görev, 59 saat dinlenme; 2’nci Bölüğü ise 27 saat görev, 64 saat dinlenme yapmıştır. Bu şartlarda, bir komando birliğinin çok yorgun olduğunu iddia etmek mümkün değildir.

    (5) Asker, gerektiği takdirde 40 lkilo yükle de yürüyebilir. Bu bir eziyet değil, yapacağı görevin gereğidir. Bu olayda, mevsim yaz olduğundan barınma malzemesi azdır ve sırt çantaları 23-25 kilo arasındadır.

    (6) Profesyonelleşme kapsamında, sadece komado tugaylarının hedef alındığı ve bunun tamamlandığı müteaddit defalar kamuoyuna açıklanmıştır. Bazı gazetelerde “Hiçbir şey yapılmadı” şeklindeki köşe yazıları hayretle karşılanmaktadır. Ancak, komando tugayları dışında, hem Kara Kuvvetleri Komutanlığında hem de Jandarma Genel Komutanlığında bazı komando birlikleri vardır. Bu birliklerde, komando eğitimi almış erbaş ve erler görev yapmaya devam etmektedirler. 1’inci Jandarma Komando Taburu da bunlardan birisidir.

    (7) Çatışma sırasında etkisiz hale getirildiği görülen 5 terörist, arazide bulunamamıştır. Yoğun duman perdesi gerisinde çekilen teröristlerin, bu cesetleri de götürdükleri veya bir yere gizledikleri değerlendirilmektedir.

    (8) Çatışma bölgesinin kontrole alınmayarak, basının girmesine fırsat verilmesi bir hata olmuştur.

    (9) Bu tip olaylar hakkında yorum yapan kişilerin askeri taktik ve teknikler hakkında fikir beyan ederken, çatışma ortamı gerçeklerini dikkate alarak hassasiyet göstermeleri gerekir.

    13. Türk Silahlı Kuvvetleri, mevcut yasalar çerçevesinde, teröre karşı yürütülen mücadelede kendisine verilecek görevleri ne pahasına olursa olsun, artan bir kararlılık ve inançla yerine getirecektir.
    http://gundem.milliyet.com.tr/genelkurmay-silvan-raporunu-tamamladi-iste-ilk-aciklamalar/gundem/gundemdetay/26.07.2011/1419095/default.htm

    TSK BİRKEZ DAHA PKKNIN YANDAŞLARINI VE SÖZCÜLERİNİ BOZGUNA UĞRATTI...

    BU FORUMDADA PKKLI OLMASADA TSK YE SALDIRMAYI AMAÇ EDİNMİŞ ŞAHISLAR İÇİNDE GEÇERLİ BU BOZGUN...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01deadman01

    Genelkurmay, Silvan raporunu tamamladı
    Genelkurmay:
    - Terörist saldırısı 14.18'de başladı ve helikopter 15.45'te çatışma bölgesine ulaştı. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edildi.
    - Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.
    - 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir.
    17:51 | 26 Temmuz 2011

    Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde gerçekleşen terörist saldırı ile raporunu tamamladı. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, "Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir. 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur" denildi.

    Genelkurmay'ın açıklaması şu şekilde:

    "14 Temmuz 2011 günü Silvan bölgesinde cereyan eden ve 13 Mehmetçiğin şehit olmasına, 7 Mehmetçiğin yaralanmasına neden olan menfur terör saldırısı ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı!nca yapılan soruşturma sonuçları aşağıdadır.
    1. Bölgesinde terörist eylemlerin artış göstermesi üzerine Diyarbakır Valiliği tarafından, Garnizon Komutanlığı olan 7’nci Kolordu Komutanlığından kolluk kuvvetlerini takviye etmesi talep edilmiştir.

    2. 9 Temmuz günü, geç saatlerde, Diyarbakır-Lice yolunun bölücü terör örgütü mensuplarınca kesilerek ikisi asker, üç şahsın kaçırılması üzerine 7’nci Kolordu Komutanlığınca, bölgedeki Kara Kuvvetleri ve Jandarma birliklerini kapsayan bir plan hazırlanarak 10/11 Temmuz gecesinden itibaren arazide tertiplenilmiş ve kaçırılan şahısların aranmasına başlanmıştır.

    3. Bu faaliyet devam ederken 12 Temmuz günü saat 19:30 civarında, Hazro Jandarma Karakol Komutanlığına teröristlerce silahlı saldırıda bulunulmuş ve bu saldırıda üç askeri personel yaralanmıştır.

    4. Bu olay üzerine, 7’nci Kolordu Komutanlığınca uygulanan plan genişletilmiş ve Diyarbakır Vali Vekilinin yazılı onayı alınarak bir kısım birlikler Hazro kuzey doğusuna kaydırılmıştır. Bu kapsamda, 10/11 Temmuz gecesinden itibaren Hazro bölgesinde belirli sürelerle görevlendirilmiş olan 1’inci Jandarma Komando Taburuna (1’inci ve 2’nci Komando Bölükleri ile) yeni görev bölgesine intikal emri verilmiştir.

    5. 51’inci Jandarma Komando Taburu, 13/14 Temmuz gecesi saat 21:00’den itibaren emniyetli bir bölgeye kadar araçla götürülmüş, müteakiben 5,5-6 Km. mesafedeki görev bölgesine yaya olarak intikale başlamıştır. Yaya intikalde, karşılaşılan güçlükler nedeniyle gecikme olmuş ve daha yakın bir bölgede “geçici üs bölgesi” tesis edilerek tertiplenilmiştir.

    6. Teröristler arasında geçen ve basına da yansıyan telsiz görüşmesi alınır alınmaz ilk ikaz mesajı, 1’inci Jandarma Komando Taburu dahil tüm birliklere iletilmiş, konuşmada geçen yer isimlerinin çözümlenmesini müteakip saat 13:30’da 1’inci Jandarma Komando Taburu tekrar bilgilendirilmiştir.

    7. Geçici üs bölgesine terörist saldırısı saat 14:18’de başlamış, birkaç dakika sonra atılan el bombaları kuru otların tutuşmasına neden olmuş ve yangın rüzgarın da etkisiyle mevzilerimizi kapsayacak şekilde süratle yayılmıştır. Silah atışları ve el bombaları nedeniyle şehit olan personelin süratle yanan bölge dışına çıkarılması sağlanmıştır.

    8. Çatışma haberi, yaşanan yoğunluk nedeniyle ancak saat 14:39’da üst karargaha bildirilebilmiş ve silahlı helikopter istenmiştir. Helikopter birliği, talebin ulaşması üzerine süratle pilotları çatışma hakkında bilgilendirmiş, helikopterin uçuş öncesi yapılması zorunlu olan son kontrolleri kısa sürede tamamlanarak saat 15:21’de Diyarbakır’dan kalkışları ve saat 15:45’te çatışma bölgesi üzerinde olmaları sağlanmıştır. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edilmiştir.

    9. Çatışma bölgesinde genişleyen yangın ve 1’inci Jandarma Komando Taburu personelinin etkili karşı koyması sonucunda teröristler, saat 15:30 civarında teması kesmişlerdir. Silahlı helikopterler bölgeye ulaştıklarında, yoğun duman nedeniyle teröristleri tespit edememiş, ancak muhtemel kaçış istikametleri ateş altına alınmıştır.

    10. Takviye Jandarma Özel Harekat Timleri, bölgedeki yangın nedeniyle çevrede tertiplenmiş, öncelikle şehit ve yaralıların havadan tahliyesi sağlanmıştır.

    11. Çatışmanın bildirilmesiyle birlikte, plan gereği yakın bölgelerde ve arazide bulunan Jandarma Özel Harekat, Jandarma Asayiş ve Özel Kuvvetler Birlikleri, gün içerisinde kaydırılarak bölge çember içerisine alınmış ve insansız hava aracı ile bölgenin kontrolüne başlanmıştır.

    12. Yapılan soruşturma sonucunda;

    a. 1’inci Jandarma Komando Tabur personelinin görevlerini, verilen emirler çerçevesinde üstün bir cesaret, gayret ve fedakarlıkla yerine getirdikleri tespit edilmiştir.

    b. Bununla beraber;

    (1) Geçici Üs Bölgesi olarak tertiplenilen arazi kesiminin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü bakımından askeri taktik prensiplerine uygun olup olmadığı,

    (2) Bölgedeki tertiplenmenin, mevzilenmenin ve dağılmanın taktik prensiplere göre yapılıp yapılmadığı, yeterli yakın emniyet, gözetleme ve ikaz tedbirlerinin alınıp alınmadığı,

    (3) Terörist ikazının alınmasından sonra, alınan ilave tedbirlerin yeterli olup olmadığı,

    (4) Helikopterlerin zamanında hazır olup olmadığı, insansız hava araçlarının zamanında bölgeye ulaşıp ulaşmadığı gibi konularda tereddütler oluşmuş, bu konuların açıklığa kavuşturulması amacıyla konu yargıya intikal ettirilmiştir.

    c. Medyada yer alan iddialarla ilgili olarak;

    (1) Çatışma sırasında uçak kullanılmamıştır.

    (2) Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.

    (3) 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur. Komando erleri, özel eğitim merkezlerinde 10 hafta süreyle yoğun bir eğitim almakta, bu eğitim tertip edildikleri birliklerinde de devam etmektedir.

    (4) 10-13 Temmuz günlerini kapsayan devrede, Jandarma Komando Taburunun 1’inci Bölüğü 32 saat görev, 59 saat dinlenme; 2’nci Bölüğü ise 27 saat görev, 64 saat dinlenme yapmıştır. Bu şartlarda, bir komando birliğinin çok yorgun olduğunu iddia etmek mümkün değildir.

    (5) Asker, gerektiği takdirde 40 lkilo yükle de yürüyebilir. Bu bir eziyet değil, yapacağı görevin gereğidir. Bu olayda, mevsim yaz olduğundan barınma malzemesi azdır ve sırt çantaları 23-25 kilo arasındadır.

    (6) Profesyonelleşme kapsamında, sadece komado tugaylarının hedef alındığı ve bunun tamamlandığı müteaddit defalar kamuoyuna açıklanmıştır. Bazı gazetelerde “Hiçbir şey yapılmadı” şeklindeki köşe yazıları hayretle karşılanmaktadır. Ancak, komando tugayları dışında, hem Kara Kuvvetleri Komutanlığında hem de Jandarma Genel Komutanlığında bazı komando birlikleri vardır. Bu birliklerde, komando eğitimi almış erbaş ve erler görev yapmaya devam etmektedirler. 1’inci Jandarma Komando Taburu da bunlardan birisidir.

    (7) Çatışma sırasında etkisiz hale getirildiği görülen 5 terörist, arazide bulunamamıştır. Yoğun duman perdesi gerisinde çekilen teröristlerin, bu cesetleri de götürdükleri veya bir yere gizledikleri değerlendirilmektedir.

    (8) Çatışma bölgesinin kontrole alınmayarak, basının girmesine fırsat verilmesi bir hata olmuştur.

    (9) Bu tip olaylar hakkında yorum yapan kişilerin askeri taktik ve teknikler hakkında fikir beyan ederken, çatışma ortamı gerçeklerini dikkate alarak hassasiyet göstermeleri gerekir.

    13. Türk Silahlı Kuvvetleri, mevcut yasalar çerçevesinde, teröre karşı yürütülen mücadelede kendisine verilecek görevleri ne pahasına olursa olsun, artan bir kararlılık ve inançla yerine getirecektir.
    http://gundem.milliyet.com.tr/genelkurmay-silvan-raporunu-tamamladi-iste-ilk-aciklamalar/gundem/gundemdetay/26.07.2011/1419095/default.htm

    TSK BİRKEZ DAHA PKKNIN YANDAŞLARINI VE SÖZCÜLERİNİ BOZGUNA UĞRATTI...

    BU FORUMDADA PKKLI OLMASADA TSK YE SALDIRMAYI AMAÇ EDİNMİŞ ŞAHISLAR İÇİNDE GEÇERLİ BU BOZGUN...



    1- Bir şehit babasının söylediğine göre, o bölgedeki 15 teröristin kamera kayıtları mevcut.

    İnsansız hava araçları neden derhal bu bölgeye yönlendirilmedi?

    Yine o bölgeye yakın Lice-Bingöl Karayolu'nda daha 5-6 gün önce aynı PKK grubunda yer alan teröristler yol kesip ikisi asker 3 kişiyi kaçırmışlardı. Yine 3-4 gün önce Hazro Jandarma Komutanlığı'na PKK tarafından saldırı yapılmıştı. Belli ki o bölgede etkili bir PKK grubu mevcut.

    Eldeki istihbarat iyi değerlendirilmemiş.

    Kuvvetle muhtemel olansa, içeriden PKK'ya operasyon istihbaratı sızması.

    Bu ihtimali soruşturmak da özel savcıların işi.

    Yani zafiyet de olsa hain de olsa, açık bir istihbarat ve strateji zafiyeti mevcuttur.

    2- Saldırı kararını PKK Silvan sorumlusunun aldığı, o bölgedeki diğer PKK gruplarının da bu karara uyup yardıma geldiği söyleniyor.

    PKK ise saldırıyı hâlâ üstlenmedi.

    Reşadiye saldırısını da PKK'nın bölge sorumlusunun yaptırdığı belirtilmişti.

    PKK Reşadiye saldırısını tuhaf bir şekilde 4 gün sonra üstlenmişti.

    Bu görünüm, saldırının PKK içindeki derin-şahin kanat tarafından hiyerarşi dışı yapıldığı izlenimini güçlendiriyor.

    Bu durumda Mustafa Karasu, Cemil Bayık ve Duran Kalkan'dan oluşan derin troyka'nın eylemini Karayılan yine üstlenecek mi?

    3- Çatışma esnasında o bölgede olan bir çoban:

    ''Silah seslerinden sonra bölgeye 6 tane helikopter geldi. 2'şer 2'şer geliyordu bu helikopterler. Bölgede yoğun bir bombalama oldu.''

    Şu halde saldırı helikopterleri çatışmanın bitişinden sonra bölgeye gelmişler. Takriben 1,5 saat sonra.

    Telsiz haberleşmesiyle çatışmanın yaşandığı baştan beri bilindiği halde, Cobra'lar neden yetişemedi?

    Bir hafta önce kaçırılan iki askerin bölgedeki mağaralarda tutulduğu istihbaratı alınarak araziye çıkılıyor.

    Şu halde Diyarbakır ve Batman bölgesinde konuşlu bulunan polis özel harekât birimlerinden veya Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan neden faydalanılmadı?

    Çatışmada uçak kullanılmadı. Helikopterler ise çatışmanın bitişinden 1,5 saat sonra hedefe intikal ettiğine göre, yangının bizim Cobra'ların ateşinden kaynaklanması mümkün değil.

    Helikopter ve uçaklarda, çatışan kara birimimizin konuşlandığı mevkinin koordinatları mevcuttur.

    Selahattin Demirtaş'ın ve Fırat Haber Ajansı'nın, yangına el bombalarının değil, savaş uçağı ve helikopterlerden yapılan bombardımanın sebep olduğu iddiasının yalan olduğu ortada.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SaatliBomba


    quote:

    Orijinalden alıntı: 01deadman01

    Genelkurmay, Silvan raporunu tamamladı
    Genelkurmay:
    - Terörist saldırısı 14.18'de başladı ve helikopter 15.45'te çatışma bölgesine ulaştı. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edildi.
    - Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.
    - 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir.
    17:51 | 26 Temmuz 2011

    Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde gerçekleşen terörist saldırı ile raporunu tamamladı. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, "Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir. 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur" denildi.

    Genelkurmay'ın açıklaması şu şekilde:

    "14 Temmuz 2011 günü Silvan bölgesinde cereyan eden ve 13 Mehmetçiğin şehit olmasına, 7 Mehmetçiğin yaralanmasına neden olan menfur terör saldırısı ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı!nca yapılan soruşturma sonuçları aşağıdadır.
    1. Bölgesinde terörist eylemlerin artış göstermesi üzerine Diyarbakır Valiliği tarafından, Garnizon Komutanlığı olan 7’nci Kolordu Komutanlığından kolluk kuvvetlerini takviye etmesi talep edilmiştir.

    2. 9 Temmuz günü, geç saatlerde, Diyarbakır-Lice yolunun bölücü terör örgütü mensuplarınca kesilerek ikisi asker, üç şahsın kaçırılması üzerine 7’nci Kolordu Komutanlığınca, bölgedeki Kara Kuvvetleri ve Jandarma birliklerini kapsayan bir plan hazırlanarak 10/11 Temmuz gecesinden itibaren arazide tertiplenilmiş ve kaçırılan şahısların aranmasına başlanmıştır.

    3. Bu faaliyet devam ederken 12 Temmuz günü saat 19:30 civarında, Hazro Jandarma Karakol Komutanlığına teröristlerce silahlı saldırıda bulunulmuş ve bu saldırıda üç askeri personel yaralanmıştır.

    4. Bu olay üzerine, 7’nci Kolordu Komutanlığınca uygulanan plan genişletilmiş ve Diyarbakır Vali Vekilinin yazılı onayı alınarak bir kısım birlikler Hazro kuzey doğusuna kaydırılmıştır. Bu kapsamda, 10/11 Temmuz gecesinden itibaren Hazro bölgesinde belirli sürelerle görevlendirilmiş olan 1’inci Jandarma Komando Taburuna (1’inci ve 2’nci Komando Bölükleri ile) yeni görev bölgesine intikal emri verilmiştir.

    5. 51’inci Jandarma Komando Taburu, 13/14 Temmuz gecesi saat 21:00’den itibaren emniyetli bir bölgeye kadar araçla götürülmüş, müteakiben 5,5-6 Km. mesafedeki görev bölgesine yaya olarak intikale başlamıştır. Yaya intikalde, karşılaşılan güçlükler nedeniyle gecikme olmuş ve daha yakın bir bölgede “geçici üs bölgesi” tesis edilerek tertiplenilmiştir.

    6. Teröristler arasında geçen ve basına da yansıyan telsiz görüşmesi alınır alınmaz ilk ikaz mesajı, 1’inci Jandarma Komando Taburu dahil tüm birliklere iletilmiş, konuşmada geçen yer isimlerinin çözümlenmesini müteakip saat 13:30’da 1’inci Jandarma Komando Taburu tekrar bilgilendirilmiştir.

    7. Geçici üs bölgesine terörist saldırısı saat 14:18’de başlamış, birkaç dakika sonra atılan el bombaları kuru otların tutuşmasına neden olmuş ve yangın rüzgarın da etkisiyle mevzilerimizi kapsayacak şekilde süratle yayılmıştır. Silah atışları ve el bombaları nedeniyle şehit olan personelin süratle yanan bölge dışına çıkarılması sağlanmıştır.

    8. Çatışma haberi, yaşanan yoğunluk nedeniyle ancak saat 14:39’da üst karargaha bildirilebilmiş ve silahlı helikopter istenmiştir. Helikopter birliği, talebin ulaşması üzerine süratle pilotları çatışma hakkında bilgilendirmiş, helikopterin uçuş öncesi yapılması zorunlu olan son kontrolleri kısa sürede tamamlanarak saat 15:21’de Diyarbakır’dan kalkışları ve saat 15:45’te çatışma bölgesi üzerinde olmaları sağlanmıştır. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edilmiştir.

    9. Çatışma bölgesinde genişleyen yangın ve 1’inci Jandarma Komando Taburu personelinin etkili karşı koyması sonucunda teröristler, saat 15:30 civarında teması kesmişlerdir. Silahlı helikopterler bölgeye ulaştıklarında, yoğun duman nedeniyle teröristleri tespit edememiş, ancak muhtemel kaçış istikametleri ateş altına alınmıştır.

    10. Takviye Jandarma Özel Harekat Timleri, bölgedeki yangın nedeniyle çevrede tertiplenmiş, öncelikle şehit ve yaralıların havadan tahliyesi sağlanmıştır.

    11. Çatışmanın bildirilmesiyle birlikte, plan gereği yakın bölgelerde ve arazide bulunan Jandarma Özel Harekat, Jandarma Asayiş ve Özel Kuvvetler Birlikleri, gün içerisinde kaydırılarak bölge çember içerisine alınmış ve insansız hava aracı ile bölgenin kontrolüne başlanmıştır.

    12. Yapılan soruşturma sonucunda;

    a. 1’inci Jandarma Komando Tabur personelinin görevlerini, verilen emirler çerçevesinde üstün bir cesaret, gayret ve fedakarlıkla yerine getirdikleri tespit edilmiştir.

    b. Bununla beraber;

    (1) Geçici Üs Bölgesi olarak tertiplenilen arazi kesiminin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü bakımından askeri taktik prensiplerine uygun olup olmadığı,

    (2) Bölgedeki tertiplenmenin, mevzilenmenin ve dağılmanın taktik prensiplere göre yapılıp yapılmadığı, yeterli yakın emniyet, gözetleme ve ikaz tedbirlerinin alınıp alınmadığı,

    (3) Terörist ikazının alınmasından sonra, alınan ilave tedbirlerin yeterli olup olmadığı,

    (4) Helikopterlerin zamanında hazır olup olmadığı, insansız hava araçlarının zamanında bölgeye ulaşıp ulaşmadığı gibi konularda tereddütler oluşmuş, bu konuların açıklığa kavuşturulması amacıyla konu yargıya intikal ettirilmiştir.

    c. Medyada yer alan iddialarla ilgili olarak;

    (1) Çatışma sırasında uçak kullanılmamıştır.

    (2) Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.

    (3) 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur. Komando erleri, özel eğitim merkezlerinde 10 hafta süreyle yoğun bir eğitim almakta, bu eğitim tertip edildikleri birliklerinde de devam etmektedir.

    (4) 10-13 Temmuz günlerini kapsayan devrede, Jandarma Komando Taburunun 1’inci Bölüğü 32 saat görev, 59 saat dinlenme; 2’nci Bölüğü ise 27 saat görev, 64 saat dinlenme yapmıştır. Bu şartlarda, bir komando birliğinin çok yorgun olduğunu iddia etmek mümkün değildir.

    (5) Asker, gerektiği takdirde 40 lkilo yükle de yürüyebilir. Bu bir eziyet değil, yapacağı görevin gereğidir. Bu olayda, mevsim yaz olduğundan barınma malzemesi azdır ve sırt çantaları 23-25 kilo arasındadır.

    (6) Profesyonelleşme kapsamında, sadece komado tugaylarının hedef alındığı ve bunun tamamlandığı müteaddit defalar kamuoyuna açıklanmıştır. Bazı gazetelerde “Hiçbir şey yapılmadı” şeklindeki köşe yazıları hayretle karşılanmaktadır. Ancak, komando tugayları dışında, hem Kara Kuvvetleri Komutanlığında hem de Jandarma Genel Komutanlığında bazı komando birlikleri vardır. Bu birliklerde, komando eğitimi almış erbaş ve erler görev yapmaya devam etmektedirler. 1’inci Jandarma Komando Taburu da bunlardan birisidir.

    (7) Çatışma sırasında etkisiz hale getirildiği görülen 5 terörist, arazide bulunamamıştır. Yoğun duman perdesi gerisinde çekilen teröristlerin, bu cesetleri de götürdükleri veya bir yere gizledikleri değerlendirilmektedir.

    (8) Çatışma bölgesinin kontrole alınmayarak, basının girmesine fırsat verilmesi bir hata olmuştur.

    (9) Bu tip olaylar hakkında yorum yapan kişilerin askeri taktik ve teknikler hakkında fikir beyan ederken, çatışma ortamı gerçeklerini dikkate alarak hassasiyet göstermeleri gerekir.

    13. Türk Silahlı Kuvvetleri, mevcut yasalar çerçevesinde, teröre karşı yürütülen mücadelede kendisine verilecek görevleri ne pahasına olursa olsun, artan bir kararlılık ve inançla yerine getirecektir.
    http://gundem.milliyet.com.tr/genelkurmay-silvan-raporunu-tamamladi-iste-ilk-aciklamalar/gundem/gundemdetay/26.07.2011/1419095/default.htm

    TSK BİRKEZ DAHA PKKNIN YANDAŞLARINI VE SÖZCÜLERİNİ BOZGUNA UĞRATTI...

    BU FORUMDADA PKKLI OLMASADA TSK YE SALDIRMAYI AMAÇ EDİNMİŞ ŞAHISLAR İÇİNDE GEÇERLİ BU BOZGUN...



    1- Bir şehit babasının söylediğine göre, o bölgedeki 15 teröristin kamera kayıtları mevcut.

    İnsansız hava araçları neden derhal bu bölgeye yönlendirilmedi?

    Yine o bölgeye yakın Lice-Bingöl Karayolu'nda daha 5-6 gün önce aynı PKK grubunda yer alan teröristler yol kesip ikisi asker 3 kişiyi kaçırmışlardı. Yine 3-4 gün önce Hazro Jandarma Komutanlığı'na PKK tarafından saldırı yapılmıştı. Belli ki o bölgede etkili bir PKK grubu mevcut.

    Eldeki istihbarat iyi değerlendirilmemiş.

    Kuvvetle muhtemel olansa, içeriden PKK'ya operasyon istihbaratı sızması.

    Bu ihtimali soruşturmak da özel savcıların işi.

    Yani zafiyet de olsa hain de olsa, açık bir istihbarat ve strateji zafiyeti mevcuttur.

    2- Saldırı kararını PKK Silvan sorumlusunun aldığı, o bölgedeki diğer PKK gruplarının da bu karara uyup yardıma geldiği söyleniyor.

    PKK ise saldırıyı hâlâ üstlenmedi.

    Reşadiye saldırısını da PKK'nın bölge sorumlusunun yaptırdığı belirtilmişti.

    PKK Reşadiye saldırısını tuhaf bir şekilde 4 gün sonra üstlenmişti.

    Bu görünüm, saldırının PKK içindeki derin-şahin kanat tarafından hiyerarşi dışı yapıldığı izlenimini güçlendiriyor.

    Bu durumda Mustafa Karasu, Cemil Bayık ve Duran Kalkan'dan oluşan derin troyka'nın eylemini Karayılan yine üstlenecek mi?

    3- Çatışma esnasında o bölgede olan bir çoban:

    ''Silah seslerinden sonra bölgeye 6 tane helikopter geldi. 2'şer 2'şer geliyordu bu helikopterler. Bölgede yoğun bir bombalama oldu.''

    Şu halde saldırı helikopterleri çatışmanın bitişinden sonra bölgeye gelmişler. Takriben 1,5 saat sonra.

    Telsiz haberleşmesiyle çatışmanın yaşandığı baştan beri bilindiği halde, Cobra'lar neden yetişemedi?

    Bir hafta önce kaçırılan iki askerin bölgedeki mağaralarda tutulduğu istihbaratı alınarak araziye çıkılıyor.

    Şu halde Diyarbakır ve Batman bölgesinde konuşlu bulunan polis özel harekât birimlerinden veya Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan neden faydalanılmadı?

    Çatışmada uçak kullanılmadı. Helikopterler ise çatışmanın bitişinden 1,5 saat sonra hedefe intikal ettiğine göre, yangının bizim Cobra'ların ateşinden kaynaklanması mümkün değil.

    Helikopter ve uçaklarda, çatışan kara birimimizin konuşlandığı mevkinin koordinatları mevcuttur.

    Selahattin Demirtaş'ın ve Fırat Haber Ajansı'nın, yangına el bombalarının değil, savaş uçağı ve helikopterlerden yapılan bombardımanın sebep olduğu iddiasının yalan olduğu ortada.


    Bölgede özel kuvvetlerin olup olmadığını bilemezsiniz.Genelkurmayın çıkıp açık açık bölgeye özel kuvvet personeli gönderdik demesini beklemiyorsunuz heralde...
    Diğer sorularınıza gelince çoğuna zaten bende katılıyorum...Cevaplanması gerekir.
    Ayrıca ordaki köylüleridi iyi sorgulamak lazım;onların desteği olmadan,pkklı militanların kimseye hissetirmeden o bölgede asla o kadar kolay baskın yapamazlar...Bölgeye uçak geldiğini idda edenlerin başında zaten köylüler vardı.Neden bu yalan ve hainlik dolu iddaalarda bulunan köylüler hakkında soruşturma felan başlatılmaz hep merak etmişimdir.




  • Genelkurmay'ın SİLVAN AÇIKLAMASINI üç ana noktada değerlendirmek gerekiyor.

    Birincisi, saldırıya uğrayan birliğin iki komutanı da ifadelerinde bölgenin, "Geçisi üs bölgesi" olarak seçilmesini "köye yakınlık, mevzilenmenin kolay olması ve gündüz vakti olması" ile açıkladılar. Yani aslında böyle bir saldırı beklenmiyordu fakat olasılığa dayalı bahanenin geçerli görülmediği terörle mücadelede bir anlık dalgınlığın nelere mal olabileceğini gösteren olay, bu nedenle Genelkurmay tarafından yargıya intikal ettiriliyor.

    Zaten Genelkurmay da, askeri anlamda mevzilenen bölgenin uygun olmadığı görüşünde olduğu için konuyu yargıya intikal ettiriyor.


    İkincisi, Genelkurmay'ın, saldırıya en kısa sürede müdahale edildiğini resmi belgelerde yer alan saatleri açıklayarak göstermesi.

    Fakat burada da ortaya çıkıyor ki, İç İşleri Bakanlığı'nın raporu ile TSK'nın raporu arasında derin bir uçurum var.

    Genelkurmay, açıklamanın başında, "Helikopterler tam zamanında havalandı" denilirken, devamında ise, "Helikopterlerin zamanında hazır olup olmadığı, insansız hava araçlarının zamanında bölgeye ulaşıp ulaşmadığı gibi konularda tereddütler oluşmuş, bu konuların açıklığa kavuşturulması amacıyla konu yargıya intikal ettirilmiştir" diyerek bölgede inceleme yapan iki kurumun ortak bir raporda anlaşamadığını vurgulanıyor.

    TSK da bunun üzerine, "Helikopterlerin gelişi saati dahil" her tartışmalı konuyu toptan yargıya götürmeye karar veriyor.

    Bunda, saldırının hemen ardından başta pkknın internet siteleri ve malum basın olmak üzere, YAYINLANAN HABERLERLE daha ortada hiçbir bilgi yok iken TSK'nın suçlu ilan edilmesinin de büyük etkisi var.

    Sivil müfettişlerin, bu haberlerin etkisi ile inceleme yapması da olası bir ihtimal ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bile bu yayınlarda yer alan haberler üzerine saldırı ile ilgili bir AÇIKLAMA yapması da bu olasılığı güçelendiriyor.

    Genelkurmay, bu nedenle kendi görüşünü, teknik verilerle beraber, açıklamakla birlikte konunun yargıya taşınacağını açıklıyor.

    Üçüncüsü ise, yargılamanın sivil mi yoksa askeri mi olacağı.

    Eğer İç İşleri Bakanlığı'nın hazırlayacağı rapor kabul görürse, askerlerin Diyarbakır'daki bir ağız ceza mahkemesinde yargılanması beklenebilir.

    Kaldı ki, basında saldırının hemen ardından yer alan psikolojik harekat haberleri ile TSK'nın suçluları (!) koruyacağı da ima ediliyordu. Bu da kamuoyunda, askeri yargılamanın bir çeşit aklama menavrası olacağı şüphesini uyandıracak.

    Genelkurmay'ın, açıklamasında, "Görülen tereddüt üzerine" diyerek vurguladığı dava, sivil mahkemede görülürse ki, öyle olacak gibi, önümüzdeki günlerde, başta Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu olmak üzere, Jandarma Albay M. M. T., Jandarma Üsteğmen M. E. , Jandarma Üsteğmen N. E. ve Jandarma Binbaşı M. Ş.'nin görevi suistimal ve gerekli önlemleri almamak gibi iddialarla hakim karşına çıkarsa şaşırmamak gerekiyor.


    Sonrası ise zaten, "Kaçma şüphesi ve delilleri karartmak" gibi çok bilinen nedenlerle tutuklama olacak gibi görülüyor ki, burada sivil mahkemelerin (SÖZDE) davalarda askeri bilirkişi ve askeri savcılıktan gelen raporları da hiç dikkate almadığının altını çizmek gerekiyor.

    Ayrıca, sivil rapordaki köylü ifadelerinde yer alan, "Helikopterler yaktı" gibi ifadeler kabul edilirse, askerin raporu baştan dikkate alınmayacak anlamına geliyor.

    Devamında ise zaten malum davalarla cezalandırılan geçmişte terörle mücadele eden komutanların ardından, halen bölgede bulunan askerlere de sıra gelecek demektir ki, bu bir birliğin operasyona çıkarken yaşadığı basıncı katlayarak artıracak ve hata yapma ihtimalini de yükseltecektir.

    http://askerhaber.com/haber/4283/%C4%B0%C5%9Ete-aciklamanin-%C5%9E%C4%B0freler%C4%B0.html




  • Havanda su dövmek buna denir...
    bir süredir yandaş medyada ihmal soruları ardı ardına soruluyor...
    otların boyu uzunmuş, asker yorgunmuş,heronlar niye görüntü almamış.....
    kimsenin aklına " yahu yılanın başları kuzey ırakta besleniyor, hükümet ne yapıyor bu konuda " diye sormak gelmiyor..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eloko -- 27 Temmuz 2011; 10:56:16 >
  • http://www.benguturk.com/genel/gundem/sarizeybek-benguturke-konustu.html



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ürüng ayıg toyon -- 28 Temmuz 2011; 15:00:55 >
  • Şehit vermeye hâlâ devam ediyoruz.
  • Şu anki hükümetin sanırım Türkiye'ye yaptığı en büyük kötülük bu...
    Herkes uzman olmuş, her konuda her şeyi biliyor ve muazzam bir kendine güven ile her konuda ahkam kesebiliyor.
  • 1999 yılında 203 şehit verdiğimiz terör, 2000 yılından itibaren hızla güç kaybetmeye başlamış, bölücü faaliyetlerinin sayısı gözle görülür oranda azalmıştı. 2000 yılında, terörün kanlı eylemlerinin sayısı 3 bin 2198’den 45’e düşmüş, şehit olan güvenlik görevlisi sayısı ise bir yılda 22 olarak belirlenmişti. 2000 yılında, terör örgütünün Türkiye içindeki mevcudiyeti korunamaz hale gelmiş, terörist miktarı ise 4 bine kadar düşmüştü. Bu sayının ancak ve ancak yüzde 10’u Türkiye topraklarında barınabiliyordu.
    Gelelim 2001 yılına… 2001’de teröre verdiğimiz şehit sayısı sıfırdı. 2002’de ise sadece 6 askerimiz terör saldırılarında şehit düştü. İşte rakamlar. Sıfır olan şehit sayısı AKP döneminde nasıl üç haneli sayıları buldu.
    2003 yılında 21 şehit
    2004 yılında 73 şehit
    2005 yılında 92 şehit
    2006 yılında 121 şehit
    2007 yılında 118 şehit
    2008 yılında 150 şehit
    2009 yılında 135 şehit verdik.
    2010 yılına gelindiğinde, iktidarın “demokratik açılım” söylemleri de meyvesini(!) vermeye başladı. Terör saldırıları bir anda artarken, eylemlerin yalnızca Güneydoğu bölgelerinde sınırlı kalmadığı, Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere, Batı’ya doğru bir kaymanın başladığı dikkat çekiyordu.
    2010 yılına geldiğimizde, karşımıza çıkan tablo şu:
    18 Nisan tarihinden bu yana geçen iki aylık sürede güvenlik güçlerine 224 saldırı düzenlendi. Son dört aylık dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölücü terör örgütüyle mücadelesinde, öldürülen terörist sayısı 159 oldu. Yine bu dönemde, her gün bir çatışma haberi aldık, hemen her gün en az bir şehit verdik. Son terör saldırısında ise 10 vatan evladımızı yitirdik.

    Peki bu ülkeyi yönetenler ne yaptı?

    Biz söyleyelim ne yaptıklarını... Terörü "şiddetle" kınadılar ve mücadelenin "kararlılıkla" devam edeceğini duyurdular.

    http://www.flasgazetesi.com.tr/haberDetayMiddle.asp?ID=18256

    2011 itibari ile şehit vermeye devam ediyoruz.
    Rakamlar yanlış olabilir, farklı kaynaklardan ekleyecek olan var mı?




  • Üç asker daha teröre kurban gitti, kaymakam da yaralanmış.....
    Şimdi ne yorum yapalım acaba...tamam buldum..!
    ülkemiz ne zaman iyiye gitse terör artıyor!!!
    demek terörün az olduğu ya da olmadığı zamanlar ülke kötüye gidiyor..!!
    birazdan benim yorumumu destekleyecek mesajlar gelir!!
  • 3 canımız daha gitti.

    Allah rahmet eylesin.Vatan sağolsun.Tabi böyle bir dönemde böyle bir şey mümkünse.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Üç asker daha teröre kurban gitti, kaymakam da yaralanmış.....
    Şimdi ne yorum yapalım acaba...tamam buldum..!
    ülkemiz ne zaman iyiye gitse terör artıyor!!!
    demek terörün az olduğu ya da olmadığı zamanlar ülke kötüye gidiyor..!!
    birazdan benim yorumumu destekleyecek mesajlar gelir!!



    İnsanlar bahane bulmakta zorlanmazlar sevgili eloko.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Üç asker daha teröre kurban gitti, kaymakam da yaralanmış.....
    Şimdi ne yorum yapalım acaba...tamam buldum..!
    ülkemiz ne zaman iyiye gitse terör artıyor!!!
    demek terörün az olduğu ya da olmadığı zamanlar ülke kötüye gidiyor..!!
    birazdan benim yorumumu destekleyecek mesajlar gelir!!



    yaw neresi iyi gidiyor.avrupada kriz olduğu zaman buraya uğramıyorlar teğet geçecek diyorlar vs.ulan biz zaten yaşamımız boyunca krizdeyiz.verginin vergisini alıyor herifler.bence ülkenin durumu berbat.ülke geliri yabancı kurumlar tarafından sömürülüyor neredeyse bütün tsk içeride doğu vergi vermiyor terör gittikçe azdı adamlar artık istanbulda kimlik kontrolü yapıyorlar.bazıları Türkiye'yi yere göğe sığdıramıyor ama bence durumumuz çok kötü.




  • Van'ın Başkale ilçesi Gedikbaşı mevkiinde askeri konvoya ateş açıldı. Saldırıda 3 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı.

    Alınan bilgiye göre, Van-Hakkari karayolu Gedikbaşı mevkisinde, terör örgütü PKK üyelerinin içinde bulunduğu beyaz renkli bir otomobilden, yol güvenliğini sağlayan zırhlı askeri araca el bombası atıldı. Teröristler, zırhlı aracın yakınındaki askeri personelin bulunduğu diğer araca da uzun namlulu silahlarla ateş açtı.

    Ateşte, kimlikleri henüz belirlenemeyen 1 astsubayla 2 uzman çavuş şehit oldu. 4 asker de yaralandı. Askerlerin anında karşılık verdiği, otomobilde bulunan teröristlerin de yaralandığı bildirildi.

    Makam aracıyla olay yerinden geçen İlçe Kaymakamı Bilgihan Bayar ile koruması da cam parçalarının isabet etmesi sonucu hafif yaralandı.

    Başkale Devlet Hastanesine tedavi altına alınan Kaymakam Bayar'ın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.

    Olayın ardından bölgede geniş çaplı güvenlik önlemi alındı.


    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18390821.asp?gid=381




  • nerede demokratik acılım şakşakcıları !
    Teröristler ellerini kollarını saglayarak gezerken şerefli komutanlara hapislere tıkılıyor!
    Gün gelecek hepiniz hesap vereceksiniz!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ynscn1903

    nerede demokratik acılım şakşakcıları !
    Teröristler ellerini kollarını saglayarak gezerken şerefli komutanlara hapislere tıkılıyor!
    Gün gelecek hepiniz hesap vereceksiniz!


    Ahkam kesmek ile olmuyor bu isler, bir bildiginiz varsa paylasin konusalim. Kulaktan dolma, su gazeteden, bu kanaldan duydum ile bu isler yurudugu icin halen buralardayiz zaten.
  • Hakkari'de zalim ve katiller yine 8 insanı öldürdü. Konuyla ilgili bir şeyler yazmadan önce A.Turan alkan'ın yazsını okudum, söylemek istediklerime tercman olduğu için paylaşıyorum ..

    -------------------------------------------
    "Ama sen insan öldürüyorsun" dediğinizde, "Kesinlikle yanlış anlıyorsunuz; siz de bize saldırıyorsunuz. Biz barış için, acıları azaltmak için şiddet kullanıyoruz" cevabı artık mekanik bir biteviyelik kazandı. İnandırıcı ve sevimli olmuyor.

    Nâzik tabirle Silahlı Kürt unsurları, öteden beri bildikleri yegâne dile yeniden döndüler ve devletin açık hedeflerine saldırmaya başladılar. Bu unsurların bir başka siyaset dili bilip bilmedikleri konusunda artık ciddi şüphelerim var. "Dediklerimi yerine getirmezsen seni öldürürüm" anlayışı üzerine siyaset kurmaya çalışıyorlar. Ramazan başlayalıberi giriştikleri eylemlerin kendilerince bile izahı yoktur; cinnet hâlidir. Barış ve çözüm ihtimâlinin en yükseğe çıktığı anlarda başlayan cinayetlerin başka mânâsı yok: bir nevi sayıklama hali, bir nevi patolojinin köklerine dönüş nöbeti...

    Parlamentoda partileri var ama bahanelik şeyler bulup yemin etmiyor, sisteme karşı dayılanıyor, "Hiç önemli değil sizin yargılamanız, ceza vermeniz, parti kapatıp tutuklamanız filan; yıllardır yargıladınız da ne oldu?" diyerek kesinlikle haklı olduklarını tekrarlıyorlar. Dışa açık gibi görünen ama sadece kendini tekrarlayan tehlikeli bir mantık.

    Artık şu kanaate geldim: Silahlı Kürtler çözümden nefret ediyor, çözümsüzlük ve gerilimden besleniyorlar. Onlar Türkiye'yi rahatsız etmek, öfkeyi yükseltmek istiyorlar; büyük askeri operasyonlar yapılmasını, faili meçhullerin yeniden başlamasını istiyorlar; sıkıyönetimler, hapishane işkenceleri dönemi geri gelsin gibi temenni içindeler sanki. Türkiye'nin ivme kazanmasından garip şekilde huzursuz oluyorlar.

    Her şehit haberi geldiğinde, büyük siyasi risk göğüslemek pahasına elini taşın altına koymuş hükümetin eli zayıflatılıyor. "Açılım" yapmaya kalkıştığı için hükümetin enayi durumuna düşmesinden büyük keyif alıyorlar; öyle olmalı çünkü açılıma en büyük darbeyi silahlı Kürtler indirmişti. Hükümetten nefret ediyorlar, bu anlaşılır bir şey fakat Türkiye'den de nefret ediyorlar. Mesele, demokratik müzakere usulleriyle, konuşarak, kavga etmeden çözümlenecek diye silahlı Kürtlerin ödü kopuyor. Kendisiye barışık, önünü gören, tökezlemeden yürüyen, özgüveni yüksek bir Türkiye istemiyorlar.

    Şehirlerde, kasabalarda Türkiye'nin dört bucağında komşularıyla sızıltısız yaşayan Kürtlerin kütle çekim gücünü kötüye kullanıyorlar. Bu akılları kim veriyorsa Kürtlere yazık ediyor; özellikle silahlı mücadeleyi tasvib etmeyen fakat demokratik yollarla hak edinmek isteyen Kürtlerin büyük çoğunluğu, dağdaki silahlıların rehinesi gibi görünüyor.

    Silah patladığında sesini duyuyoruz; ölenlerin kanı hepimizin üzerine sıçrıyor fakat o büyük ve sessiz kitlenin sesi gelmiyor; yazık oluyor.

    Şimdi yeni bir yol ayrımı görünüyor: Seçimlerden sonra bile Türkiye'ye hakim olan iyimserlik havası içinde Öcalan'ın üç tuğlu vezir yapılması, makul bir genel af, daha çok kültürel haklar ve özellikle daha güçlü mahalli özerklik konusunda şöyle bir hava vardı kamuoyunda: "Mesele kapansın, yeter ki evlatlarımız ölmesin, sulh olsun!" Bu durumda yine de "Şehitlerimizin kanı yerde kaldı" edebiyatı yapanlar çıkacaktı elbette ama bir yerde değecekti netice itibariyle, Türkiye buna hazırdı. Artık değildir. O fırsat kaçtı. Hükümetin ve devletin fazla tercihi kalmadı. Silahla siyaset yapmaya kalkışan behemahal caydırılacak. "Dünyanın hiç bir yerinde PKK tipi hareketler devlet güçleri tarafından caydırılamamıştır; aman barış olsun; üçe beşe bakmadan ne isterlerse verelim" lobicilerinin cephanesi tükendi.

    Silah çeken bedelini ödeyecek; bunu yapamayan devlete kimse saygı duymaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OPTİMİST -- 17 Ağustos 2011; 13:24:23 >




  • 
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.