Şimdi Ara

Araştırmacılar verimlilik için güneş panellerinde piramit sistemini deniyor

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
1
Favori
516
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj




  • Araştırmacılar verimlilik için güneş panellerinde piramit sistemini deniyor





    Alternatif enerji konusunda en çok kullanılan çözüm olarak karşımıza çıkan güneş enerjisi, yaygın kullanımına rağmen henüz istenen verimliliğe ulaşabilmiş değil. Araştırmacılar güneş panellerindeki dezavantajların önüne geçmek için farklı yollar deniyor. 




    Günümüzde yapılan araştırmalar güneş panellerinin üzerine gelen ışığın sadece yüzde 30'unu enerjiye çevirebildiğini ortaya koymuş. Buna en büyük sebep ise panellerin aşırı ısınması. 




    Normal şartlarda güneş panelleri 55 derecenin de üzerinde ısıya maruz kalıyor. Ancak her 0.5 derecede güneş panelinin verimliliği yüzde 0.5 azalıyor. Ayrıca her 5 derecelik artış da güneş panelinin ömrünü iki kat daha fazla kısaltıyor. Bu da verimlilik konusunda büyük bir dezavantaja sebep oluyor.




    Stanford Üniversitesi araştırmacıları kum tabanlı cam katmanları üzerine küçük piramit veya koni şeklinde yapılar entegre etmiş ve bu katmanları da güneş panellerinin üzerine yerleştirmiş. Bu sayede güneş panellerinden istenmeyen ısıyı uzaklaştırmayı başarmış.




    Yeni çözüm sayesinde güneş panellerinin daha düşük ısılarda çalışması sağlanırken, enerji dönüşümündeki verimlilik artırılmış ve kullanım ömrüne de olumlu katkı sağlanmış. Araştırmacılar çözümlerini dış mekanlarda test ederek daha gerçekçi sonuçlar elde etmeyi umut ediyor. Piramit çözümünün ne zaman ticari hayata geçeceği ise bilinmiyor.  

     

     



    Kaynak:http://www.digitaltrends.com/cool-tech/pyramid-structures-allow-solar-cells-cool-improve-efficiency-last-longer/#!bn6ssN







  • güneş hasatı güzel bir teknoloji fakat türkiye eğer bu inatçı tayyip başkan ile yola devam ederse 50 sene sonra belki türkiye de güneş hasadı yaygınlaşır tam olarak. Adam inadım inat nükleer girecek ben dediysem olacaktan asla vazgeçmiyor çünkü yurt dışı ise nükleer güçten ez az 1 milyar kat daha verimli ve yan etkisinin doğaya az olan bir yapıya geçip nükleerden kurtulmaya çalışırken bizdeki bu nükleer şartlanması da ne iş se

  • Bu Amerikalılar güneş panelini bulan Nikola Tesla ya gerçekten gıcık. Belgesellerde bile yer vermiyorlar unutturmak için. Ama yiyosa uydularda kullanmasınlar güneş panelini bakalım nolacak.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: black_flood

    güneş hasatı güzel bir teknoloji fakat türkiye eğer bu inatçı tayyip başkan ile yola devam ederse 50 sene sonra belki türkiye de güneş hasadı yaygınlaşır tam olarak. Adam inadım inat nükleer girecek ben dediysem olacaktan asla vazgeçmiyor çünkü yurt dışı ise nükleer güçten ez az 1 milyar kat daha verimli ve yan etkisinin doğaya az olan bir yapıya geçip nükleerden kurtulmaya çalışırken bizdeki bu nükleer şartlanması da ne iş se

    Bayram olmasa nükleerci mücahitler basardı burayı.

    Amerikada kaç santral olduğunu bilmeden söyleyen gördüm ben ya!

    Almanya kurtulmaya çalışıyor gün geçtikçe, bunlar da bir marifetmiş gibi destekliyor.

    Deveye diken, cahile sövüşleyen yakışır!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: black_flood

    güneş hasatı güzel bir teknoloji fakat türkiye eğer bu inatçı tayyip başkan ile yola devam ederse 50 sene sonra belki türkiye de güneş hasadı yaygınlaşır tam olarak. Adam inadım inat nükleer girecek ben dediysem olacaktan asla vazgeçmiyor çünkü yurt dışı ise nükleer güçten ez az 1 milyar kat daha verimli ve yan etkisinin doğaya az olan bir yapıya geçip nükleerden kurtulmaya çalışırken bizdeki bu nükleer şartlanması da ne iş se


    üstadım Başbakan'ın alternatif enerjilerle ilgili bir olumsuz düşünüsü yok, ancak Türkiye'nin enerji ihtiyacı her geçen yıl muazzam artıyor. Rüzgar tribünü ve güneş panelleri temiz ve sürdürülebilir kaynaklar olmalarına rağmen, verimlilik aşamasında istenilenden hala uzaktalar. Ayrıca kurulması konusundada rastgele seçim yapamıyorsunuz, coğrafi etmenler çok önemli. Evet ilerleyen zamanda bu teknolojiler oturacak verimlilik yükselecek vesaire'de Türkiye'nin bunu bekleyecek zamanı yok. Nükleer santral, köür ve doğal gaz'a kıyasla çok daha verimli ve sürdürülebilir bir alternatif. Ayrıca Ülkemizin nükleer enerji ile tanışması bu teknolojide söz sahibi olabilmesi için reaktörlere ihtiyacımız var. Bir kaç santralin kurulması ve artık doğal gaz petrol gibi nerdeyse tamamı ithal ve dış piyasalara bağlı olan yakıtlardan uzaklaşılması gerekiyor. Türkiye önce bir nükleer santallerini kursun, ondan sonra Güneş rüzgar gibi enerjilere yoğunlaşsın. Güvenliğide çok kafaya takmayın, sizde nükleer santral olmasada etrafınızda yeterince var, herhangi biri patlayacak olursa bizde ağzımızın payını alırız, ki normal şartlar altında enerji üretme faaliyeti ile patlayan bir reaktör henüz kayıtlara geçmedi. Çernobil'de deney yapılıyordu bu yüzden rekatör de kaza yaşandı, Japonya ise deprem ve tsunamiden doalyı problem yaşamıştı ki her iki reaktörde çok eski teknolojiye sahip reaktörlerdi.

    Korku insana ve hayvanlara verilen ve hayatta kalmayı, varlığı sürdürebilmeyi amaçlayan olmazsa olmaz bir duygudur. Ancak korku bizi esir etmemelidir, sadece daha dikkatli düşünmeye itmelidir. Nükleer=tehlike bakışıyla hareket edersek İnsan elinden çıkmış ve riski olmayan hiçbir şey yok. Uçaklarda delilik, uzaya gitmekde öyle, ama bunlar yapılmazsa gelişimde söz konusu olamaz, O yüzden Türkiye'nin kabul ediliebilir bir risk haritası ile artık nükleer macerasına başlaması gerekiyor.

    Bu olaya bu kadar kötü bakmayın, tüm ihtimalleri düşünün hesabı yapın olumsuzluklara rağmen mantıklı olan şey bu işe girişmektir. İlerleyen zamanda alternatif enerjiler istenilen noktaya geldiğinde reaktörler bedeli ödenerek katapılabilir. Yapacak bir şey yok.




  • önce araştırın sonra başbakana laf atın
    enerji bakanlığının gizli yürütüp şimdilerde paylaştığı
    denizden yapay göl projesi var
    rüzgar tribünlerinin gücüyle su pompalanacak göl vs ne yapılacaksa adamlar çalışıyo.
    ve dünyada ilk olacak uyanın araştırın

  • Başbakanın top oynadığı 17500 kapasiteli stad 120 milyon tlye mal oldu asıl siz uyanın araştırın!

  • Güneş sistemleri çoğalması lazım

  • Mevcut hükümeti çok seven arkadaşlar... Mevcut hükümetin kirini anlatmanın binlerce yolu var ama bunu es geçip şunu söyleyeyim. Güneş enerjisi çok eski bir teknolojidir. En temiz ve verimli yollardan biridir. Enerji verimliliği sadece ürettiği enerji miktarı ile ilgili değildir. Üretmek yoktan var etmek değildir. Üretmek, dönüştürmek ve bu sırada başka kaynakları tüketmektir. Buna itiraz edecek varsa gitsin kendine çeki düzen versin. Neyse... Petrol, kömür ve nükleer, enerji üretirken gezegenin anasını bellemektedir. Bakın ekonomi dilindeki materyal tüketiminden bahsetmiyorum, yaşadığımız gezegenin yok edilmesinden bahsediyorum. Yani hayatta kalmak için kendi uzvunu kesip yemekten bahsediyorum. Sığ ufuklara, bilimden nasiplenmemiş yağmacı kültürlere bunu anlatmanın yolu nedir bilmiyorum ama, güneş enerjisini ülkemize kazandırmanın zorluklarını saymayı akıl edeceğinize, nükleerin Çernobil'de ve Japonya'da aldığı, almaya devam ettiği canları sayın. Matematik o zaman anlam bulur. Coğrafi etmenler kelimelerini aynı cümlede kullanıp güneş panellerini bir kalemde silince nükleer aklanmıyor.

    Şimdi şunu sorun kendinize, Almanya... Türkiye ile kıyaslandığında yılın ne kadar zamanı ne kadar güneş alıyor bu ülkenin toprakları? Almanya bir sanayi ülkesi ve acaba bizim ülkemizden ne kadar fazla enerji tüketiyor? Bu Almanlar nasıl oluyor da ihtiyaç duydukları enerjinin yarısını panellerden sağlıyor? Adamların sadece panelden sağladığı yıllık enerji bile benim ülkem için en az 2 yıl yeter...

    Elin adamı panele 3.0 revizyon getirirken ben burada hükümeti sevmenin yollarını arayayım. Ama emin oluna ki ülkemde olup bitenleri aklamak için üretilen saçma fikirler daha fazla efor istiyor panel yapmaktan...

    edit: imla...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gerginix -- 28 Temmuz 2014; 18:26:47 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gerginix

    Mevcut hükümeti çok seven arkadaşlar... Mevcut hükümetin kirini anlatmanın binlerce yolu var ama bunu es geçip şunu söyleyeyim. Güneş enerjisi çok eski bir teknolojidir. En temiz ve verimli yollardan biridir. Enerji verimliliği sadece ürettiği enerji miktarı ile ilgili değildir. Üretmek yoktan var etmek değildir. Üretmek, dönüştürmek ve bu sırada başka kaynakları tüketmektir. Buna itiraz edecek varsa gitsin kendine çeki düzen versin. Neyse... Petrol, kömür ve nükleer, enerji üretirken gezegenin anasını bellemektedir. Bakın ekonomi dilindeki materyal tüketiminden bahsetmiyorum, yaşadığımız gezegenin yok edilmesinden bahsediyorum. Yani hayatta kalmak için kendi uzvunu kesip yemekten bahsediyorum. Sığ ufuklara, bilimden nasiplenmemiş yağmacı kültürlere bunu anlatmanın yolu nedir bilmiyorum ama, güneş enerjisini ülkemize kazandırmanın zorluklarını saymayı akıl edeceğinize, nükleerin Çernobil'de ve Japonya'da aldığı, almaya devam ettiği canları sayın. Matematik o zaman anlam bulur. Coğrafi etmenler kelimelerini aynı cümlede kullanıp güneş panellerini bir kalemde silince nükleer aklanmıyor.

    Şimdi şunu sorun kendinize, Almanya... Türkiye ile kıyaslandığında yılın ne kadar zamanı ne kadar güneş alıyor bu ülkenin toprakları? Almanya bir sanayi ülkesi ve acaba bizim ülkemizden ne kadar fazla enerji tüketiyor? Bu Almanlar nasıl oluyor da ihtiyaç duydukları enerjinin yarısını panellerden sağlıyor? Adamların sadece panelden sağladığı yıllık enerji bile benim ülkem için en az 2 yıl yeter...

    Elin adamı panele 3.0 revizyon getirirken ben burada hükümeti sevmenin yollarını arayayım. Ama emin oluna ki ülkemde olup bitenleri aklamak için üretilen saçma fikirler daha fazla efor istiyor panel yapmaktan...

    edit: imla...

    Sonuna kadar katılıyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kusura bakmayın ama sizin burada örneklediğiniz şeyler romantizmden ibaret. Burada etikten, ahlakdan, çevreye saygıdan bahsediyorsunuz. Bu dedikleriniz ancak seçme hakkı olan tabiri caizse tuzu kuru ülkelerin sahip olabileceği bir lüxten ibaret.

    Bizden daha zengin ülkelerin, bizden teknolojik anlamda fersa fersah ilerde olan ülkelerin yapmadıklarını bizim yapmamızdan basetmişsiniz. Almanya örneği bence mantıkdan uzak bir örnek. Sanırsınız ki almanya da reaktör kalmadı. Açın bir wiki yi okuyun Almanya da reaktörler neden hangi gerekçe ile kapatılmış, bunun ekonomik maliyeti ne olmuş bir okuyun.

    Almanya toprakları sınırlı olan bir ülke, ve evet bizim kadarda güneş almıyor, ancak almanya ile bizi karşılaştırmak sizce ne kadar doğru ? Almanya ile aynı teknolojik ve endüstriyel birikime biz sahipmiyiz ? Haberde panellerin sahip olduğu olumsuzlukları gidermek için ne kadar çalışıldığı vurgulanmış, biz ne yapalım hiç reaktör kurmadan heryere panelleri kuralım ve tüm sorunlarımız bir anda çözülsün mü ?

    İnsanların sözlerini çarptırmaya gerek yok, Rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi hatta diğer bir çok alternatif enerjinin kesinlikle araştırılması değerlendirilmesi lazım buna kimse itiraz etmiyor, ancak bizim şuan karnımız aç, ilk önce ekmeğimizi yapar hale gelelim sonra organik gıdaya bakarız. Dünya devi olan ve reaktörü olmayan bir ülke var mı ? Beğenmediğiniz İran hatta ufacık ermenistan bile Nükleer enerji kullanırken bizi bu ülkelerden üstün ve daha çok bilen yapan şey nedir ?

    Nükleer enerji kullanılmak zorunda, çevreyi çok düşünen insanlar bu asırda yaşamasınlar zaten. Çevreyi kirtletmeden insanın var olması artık imkansız hale gelmişken burada çevreye duyarlılıkdan bahsetmenin mantıkla ilişen bir yanı yok.

    Siyaset umurumda değil, Lise'ye giderkende Nükleer enerjiyi savundum, yaşım 30 oldu yine savunuyorum. Bu ülke atomu kontrol etmek zorunda. Başka türlü olmasına imkan yok. Bunu artık kabul edin.

    Ayrıca burada sanayimiz panel yapıyorda buna kim engel oluyor oda ayrı mesele. Gidin kurun antalya da kuzey kıbrıs da güneş tarlanızı satın elektriğinizi bunu engelleyen bir kanun yok ? Bunlarda değerli önemli işler, ama şu aşamada birinci enerji kaynağı olacak durumda değiller.

    Kaba bir örnekle size bir alıntı yapayım;
    --------------------------------------------

    What Nordhaus and Shellenberger lay out is the glaring contradiction of this position, by, basically, just noting that the assumption it's built on is not true. Germany’s solar panels are far and away more expensive per unit of electricity produced than any fleet of nuclear plants (unmentioned is the fact that Germany’s shift over to solar has also included a significant shift over to exceptionally dirty coal). Their words below…
    “The cost of building and operating the Finnish nuclear plant over the next 20 years will be $15 billion. Over that time period, the plant will generate 225 terawatt-hours (twh) of electricity at a cost of 7 cents per kilowatt hour.
    Since 2000, Germany has heavily subsidized electricity production from solar panels—offering long-term contracts to producers to purchase electricity at prices substantially above wholesale rates. The resulting solar installations are expected to generate 400 twh electricity over the 20 years that the panels will receive the subsidy, at a total cost to German ratepayers of $130 billion, or 32 cents per kwh.


    ---------------------------------------------------

    İlgili paragrata açıkça şu belirtilmiş, Almanya Nükleer reatörleri kapatırken (hepsini değil yoksa ülke batar) sadece güneş enerjisine yönelmemiş bir yandanda kirli kömüre yönelmiş, kömür ne kadarda çevreci ve yeşil bir kaynak değil mi ?
    Birde işin maliyeti var; Finlandiya önümüzdeki 20 yılda Nükleer enerjiye 15 milyar dolar yatırıp 225twh lık erneji üretecek maliyetide 1kw saat için 7 cent olacak. Almanya ise, 20 yılda 130 milyar dolar güneş enerjisine harcayak ve 400 twh lık enerji elde edecek. Bunun maliyeti ise 1kw saat için 32 cent olacak. 7 cent nerde 32 cent nerde.

    Almanya bugün bu parayı verecek kaynağa sahip olabilir, lakin bizim bu gücümüz yok. Teknolojimizde yok. O yüzden mantıksız rüyalar görüp bunları sağda solda tencere tava ile haykırmayalım. Ülke yönetmek basit iş değil. Dünya sizin sandığınız gibi siyah ve beyaz diye ayrılmıyor. Bir şeyler almak için bir şeyler vermek gerekiyor.

    Bilmem ne demek istediğimi izah edebildim mi.





  • arkadaş almanya nükleer santral kapatıyor muhabbeti var da bunun haberi çıkalı 2 sene oldu daha kapattığı bir nükleer santral yok.sittin sene sonra kullanım ömrünü tamamlayacağı için kapatacak nükleer santralleri otu böceği çok sevdiğinden değil.Ayrıca nükleer enerji de zaten kirli bir enerji kaynağı değil.

  • Almanya gibi gunes fakiri bir ulke bile enerjisinin %15 sini gunes panelerinden sagliyor suan icin ve 3 - 5 yila kadar %50 sine ulasacaklar. Boyle bir sanayi ulkesinde bile bu verimliligi sagladiklarina gore o paneller Turkiyede olsa kimbilir ne olurdu. Bizimkiler dunyayi 60 yil geriden takip ettigi icin hala nukleer enerji santrallerinin pesinden kossunlar. 10-20 yil sonra tum dunya bu cesit enerji kaynaklarina yonelmis olacaklar. cunku,






    Gelecek yenilenebilir enerjide !

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • symbiat kullanıcısına yanıt
    Öncelikle şunu söyleyeyim, bu romantizm sıfatını çok kullananlar, iğdiş edilmiş bir gerçeklik algısı ile dünya gerçekleri adı altında çoğu zaman da masum ve istemsiz yanlış yönlendirmeler yaparlar... Çünkü onlara göre dünyada olup biten her şey, maliyet, kar, arz, talep, şirket muhasebesi ile izah bulur. Mesela bu algının belediyecilik anlayışı da şu şekildedir: "BİR PROJEM VAR, ŞEHRE ŞUNU YAPACAĞIM ve ŞEHİR ÇOK PARA KAZANACAK" Halbuki belediyecilik, şehirde rant yaratmak değildir. Şehrin sorunlarının analizi, çözümü için insan ve doğa ile mümkün olan en barışık bilimsel yolların saptanması, bu yolların uygulanabilir en pratik çözümün harekete geçirilmesidir. Ama benim ülkemde tüm sorunlar para ile çözülür. Ülkenin kaynakları yok pahasına peşkeş çekilir, hırsızlığın dünya tarihinde görülmemiş biçimleri yapılır, sonra standart - basit - insanca bir sorunun çözümü için kaynakların yetersiz olduğu ifade edilir. Olabilecek en yağmacı, en insanlık düşmanı, en barbar en denetimsiz ve genellikle de taşeronluk sistemiyle uygulanır. Sonra baştan ayağa herkes realiteden bahseder, ülke kaynaklarının nelere yettiğini falan sıralar...

    1- Elinizdeki mevcut üretim biçimini aniden terk edemezsiniz. Bunu aşamalı yapmak zorundasınız. Yani Almanya'nın nükleerden tamamen vazgeçmemiş olması, bu işi aşamalı olarak gerçekleştirmesi, reaktörlerin azalmasıyla ortaya çıkacak açığın bir kısmının kömür ile kapatılması, ince ince hesaplanmış mühendis adımlardır. Almanya saf çevrecidir, Türkiye saf talancıdır demiyoruz... O Almanya veya benzerleridir ki sanayi ülkeleridir, dünyanın kirlenmesine en çok katkıda bulunan gruptadır. Ama ortada bir gerçek vardır, Almanya 1991 yılında panelden 2MW elektrik üretirken 2012 yılında bu rakam 33000MW'a dayanmıştır. Yani ortada bir gerçek vardır, Adamlar panele yüksek bir ivme ile yatırım yapmakta ve buna devam etmektedir. Bu yatırımı yapan IBC SOLAR firmasının 2011 yılı cirosu 816 Milyon Avro... Cirosu yüksek, yükselmeye devam edecek, yatırım bu ve buna benzer yöntemlere odaklandıkça bunun insan ve çevreye olan olumlu sonuçları belki bir insan ömrüne sığacak kadar süre içinde tecrübe edilecek...

    2- MEDAŞ firması Konya'da, Almanya'da bu bahsettiğim panelleri inşa eden IBC SOLAR firmasına 884 adet güneş paneli kurdurdu... 884 adet panelin maliyeti 350 Bİn Avro tuttu... Firmanın süpervizörlüğünde söylenen şu... Çok büyük ölçekli yatırımlara gerek yok... Siteler veya kasabalar, vergi veya aidat türü havuzlarda biriken paralarla lokal çapta elektrik sahibi olabilir. Tek mesele, buna odaklanmak. Ne kadar odaklanırsanız üretim o kadar serileşir ve maliyet de o oranda azalır.

    3- Güneş panelinin ürettiği elektriğin birim maliyeti hakkında verdiğiniz bilgi ile diyorsunuz ki gezegen, 1KW için 25 cent daha ödemeye değmeyecek kadar önemsiz... Mesela SOMA'da yaşananlar... SOMA'da yaşananlar devletin terörüdür. Madeni neoliberal yöntemlere, "sen ne kadar çıkarırsan çıkar ben kömürü satın alacağım" yöntemine terk-etmiş, yoktan yere adamın birine vermiştir... O insanları o toprağın altına romantik olmayan dünya gerçekleri sokmuştur, diri diri yakmış, güzel güzel öldürmüştür. Çünkü aslolan ucuz kömürdür... O insanları diri diri gömen asıl sebep kömürün maliyetidir. Gezegene ve insana iyi bakmanın maliyeti elbette yüksek olacak... Ama anlaşılmıyor veya anlaşılmak istenmiyor sanırım. Maliyet arttıkça o maliyeti karşılayan kaynaklar da kazanıyor...

    4- Mesela HES'ler, gerçi bu konuda yorumunuz - görüşünüz yok o yüzden üstünüze alınmayın ama dünya gerçekleri safsatası ile olması gerekeni romantik sınıfına sokup küçümseyen, küçümsetmeye çalışan akıl, HES konusunda diyor ki "Ne yapalım yani enerjisiz mi kalalım?" Peki o sığ birikim şunu da biliyor mu, Karadeniz'deki akarsuları HES yapsanız, ülke ihtiyacının %0,8'i karşılanıyor. O algı biliyor mu ki bugün Rize Çayeli kan ağlıyor...

    5- Kapitalizmin asıl gücü, sonuçları bir insan ömrüne sığmayabilen bedeller ödettiği için, anı yaşayan, carpediem hayatlar tarafından dünya gerçekleri başlığında savunulmasındandır.

    6- "Gidin kurun antalya da kuzey kıbrıs da güneş tarlanızı satın elektriğinizi bunu engelleyen bir kanun yok ? Bunlarda değerli önemli işler, ama şu aşamada birinci enerji kaynağı olacak durumda değiller. " Bu cümleniz de günü birlik, uzun vadeden habersiz daha doğrusu umursamayan bir şirket yöneticisinin ağzından çıkmış gibi... Şimdi size şöyle bir örnek vereyim... Devlet diyor ki dershaneleri kapatacağız. Asıl mesele dershanelerin kapanması değil... Asıl mesele dershaneleri kapatıyoruz - sınav sistemini kaldırıyoruz ayağına, devlet liselerini ve hatta üniversitelerini, uğruna sınava girilmeyecek kadar profilsiz okullara dönüştürmek... Yurdum insanının bundan haberi yok... Yurdum insanının ağzına balı çalın, dershaneleri kapatıyoruz deyin, ama diğer taraftan dershane patronlarına da şunu söyleyin: "Kurumunu özel okula dönüştür. Yerleşken ve arazin buna uygun değilse sana arazi vereceğim, 10 yıl süre için her türlü vergiden muafsın... İŞletmen ayakları üzerinde durana kadar bana borcun yok... Buna da mı gücün yok ben bina dikeceğim, yerleşkeyi hazırlayacağım, anahtarları sana vereceğim, çalıştırdığın personelin sigortasını da ödeyeceğim." Kısacası benim olan - hakkım olan eğitim, SOMA'daki gibi bir tipe peşkeş çekilecek, bana dünyanın parası ile satılacak ve bu süreçte devlet o yoktan var edeceği patrona her türlü imkanı sunacak... Devletin bunlara gücü yetiyor da MEDAŞ gibi firmaların olası yatırımlarına mı gücü yetmeyecek...

    7- Bizi küçümsüyorsunuz... Bu ülkeyi, bu ülkenin gücünü... Bu ülke ki 600 yıl boyunca keyfe keder sultanlara kulluk etmiş bir kültürü, müslüman coğrafyasından söküp, laik - bilime odaklanmış bir ülkeye dönüştürmüş, dünyaya entegre olmuştur. Fransızlar hala terk ettiğimiz köy enstitüleri modelini bizzat 1930'larda incelemiş, direk modellemiş ve ülkelerinin eğitiminin temel taşı yapmıştır. Fransızlar, bugün taşradaki okulları ile övünürler... Tamamen bizim icadımız olan bir modelle... Venezuella'da bir köy vardır.Adı Atatürk Köyü... Bizzat cumhuriyet köyü modeli uygulanmaktadır ve hala deneysel aşamadadır. Sonuçlarını vermeye başlamıştır. O çok övülen Alman mesleki lise formatı da köy enstitüsüne çok benzer... Biz nasıl bir ülkeyiz birileri bizim olanı çalıp evine sığdıramıyor, parayı dağıttığı halde hala 30 Milyon avrocuklar hala çekmecelere sıkışmış... İstanbul Maltepe'deki sahil parkı ve marina projesi tamamlanana kadar kaçıncı taşeron paslandı biliyor musunuz... Tam tamına 5. taşerona... O 5. taşeron bile para kazandıysa ilk firmaya kimbilir kaç paraya verildi proje... Bana ülke kaynaklarından, şunlarla bunlarla yarışamamaktan bahsetmeyin...

    8- Birçok kişi büyük ülke olmaktan, büyük ekonomiden, ortadoğuda söz sahibi ülke olmaktan falan bahsediyor... Hani düzen bu, biz de bu düzende mümkün olduğunca en sömürgeci tarafta kalabilelim cinsinden... Kendine hayrı olmayan bir takım taraftarlığından ibaret... Ülkenin geliri artmış da GSMH artmış da... Sorsan cebindeki para artmış mı yok... Hatta borcu katlanmış... Ama bana hala masal okuyor... BÜyük Türkiye bır bır bır... Şahsen üzerinize alınmayın bu cümleyi...

    9- Konu buradan buraya geldi çünkü asıl mesele algı... Terazinin bir kefesinde, gezegen ve üzerindeki romantik pıtırcıklar, diğer tarafında, dünya gerçeklerini bilen, gazetelerin İK sayfalarını süsleyen biyografi sahibi takım elbiseli patronlar... Bu algının nelerden haberi olmadığını anlatmak için konuyu daha da çeşitlendirebilirim de bir yere akar mı bilmiyorum...

    10- Üstteki yazımda, üretimin bazı şeyleri tüketmek anlamına geldiğini söyledim zaten hatırlatmanıza ihtiyacım yok... Bunu söyledikten sonra da dedim ki farkında mısınız üretmek = tüketmektir. Bunu minimum tutma gayreti elzemdir...

    11- Çevreciliği "ot böcekçilik" olarak küçümseyen arkadaşlar şunu bilsinler ki o ot ve böcek, yaşamak için insana zerre kadar ihtiyaç duymazken, insan, varlığını devam ettirmek için o ota böceğe köpek gibi muhtaçtır...

    Yalnız bir konuda size hak verebilirim. Bana derseniz ki bizim ülkemizde kaynak da var, fiziksel iş gücü de var, hammade ve sermaye de var ama bunları değerlendirecek akıl yok bundan ötürü en kestirme - en ucuz - en kısa vadeli sonuç verecek işlere razıyım, o zaman son nokta için %100 haklısınız derim...

    Edit: Diyelim ki nükleer lazım... Gerçekten lazım... Hani ben romantik biçimde istemiyorum desem de elzem... Marmaray, metrobüs, hızlı tren, SOMA, Toki evleri, 3. Köprünün ilk çalışmalarında katledilen ve sonra "biz yanlış yerden yol yapmışız bunca milyon ağacı sebepsiz yere kesmişiz, hazır buralar da orman arazisi sıfatını kaybetmişken"cilik ne ürettiyse Allah muhafaza bunların yapacağı - yaptıracağı ve sonrasında artık hangi akılla denetleyeceği, denetleyeceğinden bile emin olmadığım santral kimbilir nelere gebedir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gerginix -- 28 Temmuz 2014; 22:57:14 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: symbiat

    Kusura bakmayın ama sizin burada örneklediğiniz şeyler romantizmden ibaret. Burada etikten, ahlakdan, çevreye saygıdan bahsediyorsunuz. Bu dedikleriniz ancak seçme hakkı olan tabiri caizse tuzu kuru ülkelerin sahip olabileceği bir lüxten ibaret.

    Bizden daha zengin ülkelerin, bizden teknolojik anlamda fersa fersah ilerde olan ülkelerin yapmadıklarını bizim yapmamızdan basetmişsiniz. Almanya örneği bence mantıkdan uzak bir örnek. Sanırsınız ki almanya da reaktör kalmadı. Açın bir wiki yi okuyun Almanya da reaktörler neden hangi gerekçe ile kapatılmış, bunun ekonomik maliyeti ne olmuş bir okuyun.

    Almanya toprakları sınırlı olan bir ülke, ve evet bizim kadarda güneş almıyor, ancak almanya ile bizi karşılaştırmak sizce ne kadar doğru ? Almanya ile aynı teknolojik ve endüstriyel birikime biz sahipmiyiz ? Haberde panellerin sahip olduğu olumsuzlukları gidermek için ne kadar çalışıldığı vurgulanmış, biz ne yapalım hiç reaktör kurmadan heryere panelleri kuralım ve tüm sorunlarımız bir anda çözülsün mü ?

    İnsanların sözlerini çarptırmaya gerek yok, Rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi hatta diğer bir çok alternatif enerjinin kesinlikle araştırılması değerlendirilmesi lazım buna kimse itiraz etmiyor, ancak bizim şuan karnımız aç, ilk önce ekmeğimizi yapar hale gelelim sonra organik gıdaya bakarız. Dünya devi olan ve reaktörü olmayan bir ülke var mı ? Beğenmediğiniz İran hatta ufacık ermenistan bile Nükleer enerji kullanırken bizi bu ülkelerden üstün ve daha çok bilen yapan şey nedir ?

    Nükleer enerji kullanılmak zorunda, çevreyi çok düşünen insanlar bu asırda yaşamasınlar zaten. Çevreyi kirtletmeden insanın var olması artık imkansız hale gelmişken burada çevreye duyarlılıkdan bahsetmenin mantıkla ilişen bir yanı yok.

    Siyaset umurumda değil, Lise'ye giderkende Nükleer enerjiyi savundum, yaşım 30 oldu yine savunuyorum. Bu ülke atomu kontrol etmek zorunda. Başka türlü olmasına imkan yok. Bunu artık kabul edin.

    Ayrıca burada sanayimiz panel yapıyorda buna kim engel oluyor oda ayrı mesele. Gidin kurun antalya da kuzey kıbrıs da güneş tarlanızı satın elektriğinizi bunu engelleyen bir kanun yok ? Bunlarda değerli önemli işler, ama şu aşamada birinci enerji kaynağı olacak durumda değiller.

    Kaba bir örnekle size bir alıntı yapayım;
    --------------------------------------------

    What Nordhaus and Shellenberger lay out is the glaring contradiction of this position, by, basically, just noting that the assumption it's built on is not true. Germany’s solar panels are far and away more expensive per unit of electricity produced than any fleet of nuclear plants (unmentioned is the fact that Germany’s shift over to solar has also included a significant shift over to exceptionally dirty coal). Their words below…
    “The cost of building and operating the Finnish nuclear plant over the next 20 years will be $15 billion. Over that time period, the plant will generate 225 terawatt-hours (twh) of electricity at a cost of 7 cents per kilowatt hour.
    Since 2000, Germany has heavily subsidized electricity production from solar panels—offering long-term contracts to producers to purchase electricity at prices substantially above wholesale rates. The resulting solar installations are expected to generate 400 twh electricity over the 20 years that the panels will receive the subsidy, at a total cost to German ratepayers of $130 billion, or 32 cents per kwh.


    ---------------------------------------------------

    İlgili paragrata açıkça şu belirtilmiş, Almanya Nükleer reatörleri kapatırken (hepsini değil yoksa ülke batar) sadece güneş enerjisine yönelmemiş bir yandanda kirli kömüre yönelmiş, kömür ne kadarda çevreci ve yeşil bir kaynak değil mi ?
    Birde işin maliyeti var; Finlandiya önümüzdeki 20 yılda Nükleer enerjiye 15 milyar dolar yatırıp 225twh lık erneji üretecek maliyetide 1kw saat için 7 cent olacak. Almanya ise, 20 yılda 130 milyar dolar güneş enerjisine harcayak ve 400 twh lık enerji elde edecek. Bunun maliyeti ise 1kw saat için 32 cent olacak. 7 cent nerde 32 cent nerde.

    Almanya bugün bu parayı verecek kaynağa sahip olabilir, lakin bizim bu gücümüz yok. Teknolojimizde yok. O yüzden mantıksız rüyalar görüp bunları sağda solda tencere tava ile haykırmayalım. Ülke yönetmek basit iş değil. Dünya sizin sandığınız gibi siyah ve beyaz diye ayrılmıyor. Bir şeyler almak için bir şeyler vermek gerekiyor.

    Bilmem ne demek istediğimi izah edebildim mi.

    Son paragrafi okumasam + basacaktim. Tencere-tava'nin bu konuyla ne alakasi var simdi? Basit partizanlik ornegi. Protestomuzu yapmayalim da devlet bizi mahvetmeye devam mi etsin? Uyumaya devam.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: murettep

    arkadaş almanya nükleer santral kapatıyor muhabbeti var da bunun haberi çıkalı 2 sene oldu daha kapattığı bir nükleer santral yok.sittin sene sonra kullanım ömrünü tamamlayacağı için kapatacak nükleer santralleri otu böceği çok sevdiğinden değil.Ayrıca nükleer enerji de zaten kirli bir enerji kaynağı değil.

    o kadar kolay durdurulabilecek bir şey değil ki nükleer güç atomun parçalanmasından bahsediyoruz basit bir kömür közünden değil nükleer çubuk yerin altına dahi gömülse en az 50 yıl sönmüyor. şuanda halen nasıl söndüreceklerini düşünmek ile meşguller. nükleer gücün kullanılacağı yer var kullanılmaması gereken yer var. nasanın teyyareden mekiklerinde rahatlıkla nükleer kullanılabilir ve 100 yıldan fazla yetecek yakıt gücünü sağlar. biz göremesek bile 200 yıl sonra hayal ettiğimiz gezegenlere ulaşmakta mümkün. deniz altılarda ve tıp alanında zorunlu olarak kullanılıyor zaten.

    http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/79216/2/7/dunyanin-en-buyuk-gunes-enerjili-elektrik-santrali

    yetmez diyenlere örnek türkiye acaba abd kadar güç tüketebilmekte mi dir adamlar mega watt ve giga wattlar ile uğraşıyor bizim gibi kıçı kırık 300 mili watt lık cihazların peşinde değiller. nükleerdende alacağımız güç aşağı yukarı adamların güneş enerjisi ile ürettiği güç kadar bir şey sonuçta 1 tane var şuanda nükleer projesi. uyuyanlara duyrulur sağdan soldan çırpma projelere karnımız tok ağzımı bir açarsam burada 7 cihan bir araya gelin milli ak felaketleri susturamazsınız binde biri ile yarışırsınız açacağım konular ile bilen bilir tek tük kişi var tanıyan.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: symbiat


    quote:

    Orijinalden alıntı: black_flood

    güneş hasatı güzel bir teknoloji fakat türkiye eğer bu inatçı tayyip başkan ile yola devam ederse 50 sene sonra belki türkiye de güneş hasadı yaygınlaşır tam olarak. Adam inadım inat nükleer girecek ben dediysem olacaktan asla vazgeçmiyor çünkü yurt dışı ise nükleer güçten ez az 1 milyar kat daha verimli ve yan etkisinin doğaya az olan bir yapıya geçip nükleerden kurtulmaya çalışırken bizdeki bu nükleer şartlanması da ne iş se


    üstadım Başbakan'ın alternatif enerjilerle ilgili bir olumsuz düşünüsü yok, ancak Türkiye'nin enerji ihtiyacı her geçen yıl muazzam artıyor. Rüzgar tribünü ve güneş panelleri temiz ve sürdürülebilir kaynaklar olmalarına rağmen, verimlilik aşamasında istenilenden hala uzaktalar. Ayrıca kurulması konusundada rastgele seçim yapamıyorsunuz, coğrafi etmenler çok önemli. Evet ilerleyen zamanda bu teknolojiler oturacak verimlilik yükselecek vesaire'de Türkiye'nin bunu bekleyecek zamanı yok. Nükleer santral, köür ve doğal gaz'a kıyasla çok daha verimli ve sürdürülebilir bir alternatif. Ayrıca Ülkemizin nükleer enerji ile tanışması bu teknolojide söz sahibi olabilmesi için reaktörlere ihtiyacımız var. Bir kaç santralin kurulması ve artık doğal gaz petrol gibi nerdeyse tamamı ithal ve dış piyasalara bağlı olan yakıtlardan uzaklaşılması gerekiyor. Türkiye önce bir nükleer santallerini kursun, ondan sonra Güneş rüzgar gibi enerjilere yoğunlaşsın. Güvenliğide çok kafaya takmayın, sizde nükleer santral olmasada etrafınızda yeterince var, herhangi biri patlayacak olursa bizde ağzımızın payını alırız, ki normal şartlar altında enerji üretme faaliyeti ile patlayan bir reaktör henüz kayıtlara geçmedi. Çernobil'de deney yapılıyordu bu yüzden rekatör de kaza yaşandı, Japonya ise deprem ve tsunamiden doalyı problem yaşamıştı ki her iki reaktörde çok eski teknolojiye sahip reaktörlerdi.

    Korku insana ve hayvanlara verilen ve hayatta kalmayı, varlığı sürdürebilmeyi amaçlayan olmazsa olmaz bir duygudur. Ancak korku bizi esir etmemelidir, sadece daha dikkatli düşünmeye itmelidir. Nükleer=tehlike bakışıyla hareket edersek İnsan elinden çıkmış ve riski olmayan hiçbir şey yok. Uçaklarda delilik, uzaya gitmekde öyle, ama bunlar yapılmazsa gelişimde söz konusu olamaz, O yüzden Türkiye'nin kabul ediliebilir bir risk haritası ile artık nükleer macerasına başlaması gerekiyor.

    Bu olaya bu kadar kötü bakmayın, tüm ihtimalleri düşünün hesabı yapın olumsuzluklara rağmen mantıklı olan şey bu işe girişmektir. İlerleyen zamanda alternatif enerjiler istenilen noktaya geldiğinde reaktörler bedeli ödenerek katapılabilir. Yapacak bir şey yok.

    Sana tek ve güzel bir soru cevabını düzgün ver hepimiz öğrenelim gelişme adı altında bu nükleer ve dizer tırı vırı işler yapıldı diyelim bizim inatla olmaz dememize rağmen. senin yaş olsa 55 60 civarı çoluğun çocuğun var ve torunların vs vs sağlam düzgün geniş bir ailen var çok mutlusun bu gün kü aklınla onayladığın şeyler bir gün bahsettiğimiz facialar olursa ki % 1 katrilyon kesin olacak sen sağ kaldın ama kanser oldun bütün ailen pert oldu yada telef oldu faciada sen bu durumu kabullenebilecek misin vicdanını eline koyarak söyle bu noktada sırf bir hırs bir gelişme adı altında desteklediğin santraller tüm ailenin yok olmasına ve senin de ölene kadar çekeceğin bir vebaya sebep oldu.
    Ben kendi adıma söyleyim asla kabullenemem örnekteki kişi olsaydım kafama sıkarım daha iyi bir hiç uğruna milyarlarca canlıyı insanı ve hatta ailemin katili olmuşsam yaşamanın anlamı yoktur. Ama lar ile başlayan bir cevabı asla kabul etmemekteyim SOMA konusunda da aynı mantık vardı senin düşündüğün gibi düşünen zihniyetler şuanda ise ama ama ama ............ diyor başka hiç bir halt olmuyor.

    CEVABINI BEKLİYORUZ MERAKLA.




  • Hükümeti de başbakanıda hiç sevmedim, sevmem, sevmeyeceğim ama alternatif enerjiler şu an ihtiyaç duyulan enerjiyi, ihtiyaç duyulan zamanda ve miktarda üretmekten uzaklar. Nükleer enerjinin, santral patlamadığı sürece bir zararı vs.. yok, bi kere yaptıktan sonra pek bir masrafı da yok. Atık sorunu var ama zaten santrali ruslar yapıp ruslar işletecek, atık da onların sorunu bizim değil ki o da zaten minimum bilmem kaç sene sonraki mesele.

    Batılı ülkeler zamanında köle çalıştırdılar (ucuz işgücü), kölelik kalkınca kendi insanlarını köle gibi çalıştırdılar (grev kırıcılar, jakobenler vs..), doğayı tahrip ettiler (ucuz üretim teknikleri), enerjilerini nükleerden vs.. sağladılar (ucuz enerji) ve bu yolla büyük bir servet birikimine ulaştılar, şimdi keselerine güvenip şu tahrip ettiğimiz doğayı düzeltelim, temiz enerji kullanalım , filtre kullanalım, işçiye bol para verelim diyebiliyorlar, biz neremize güvenerek bunları diyecez ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: symbiat

    Kusura bakmayın ama sizin burada örneklediğiniz şeyler romantizmden ibaret. Burada etikten, ahlakdan, çevreye saygıdan bahsediyorsunuz. Bu dedikleriniz ancak seçme hakkı olan tabiri caizse tuzu kuru ülkelerin sahip olabileceği bir lüxten ibaret.

    Bizden daha zengin ülkelerin, bizden teknolojik anlamda fersa fersah ilerde olan ülkelerin yapmadıklarını bizim yapmamızdan basetmişsiniz. Almanya örneği bence mantıkdan uzak bir örnek. Sanırsınız ki almanya da reaktör kalmadı. Açın bir wiki yi okuyun Almanya da reaktörler neden hangi gerekçe ile kapatılmış, bunun ekonomik maliyeti ne olmuş bir okuyun.

    Almanya toprakları sınırlı olan bir ülke, ve evet bizim kadarda güneş almıyor, ancak almanya ile bizi karşılaştırmak sizce ne kadar doğru ? Almanya ile aynı teknolojik ve endüstriyel birikime biz sahipmiyiz ? Haberde panellerin sahip olduğu olumsuzlukları gidermek için ne kadar çalışıldığı vurgulanmış, biz ne yapalım hiç reaktör kurmadan heryere panelleri kuralım ve tüm sorunlarımız bir anda çözülsün mü ?

    İnsanların sözlerini çarptırmaya gerek yok, Rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi hatta diğer bir çok alternatif enerjinin kesinlikle araştırılması değerlendirilmesi lazım buna kimse itiraz etmiyor, ancak bizim şuan karnımız aç, ilk önce ekmeğimizi yapar hale gelelim sonra organik gıdaya bakarız. Dünya devi olan ve reaktörü olmayan bir ülke var mı ? Beğenmediğiniz İran hatta ufacık ermenistan bile Nükleer enerji kullanırken bizi bu ülkelerden üstün ve daha çok bilen yapan şey nedir ?

    Nükleer enerji kullanılmak zorunda, çevreyi çok düşünen insanlar bu asırda yaşamasınlar zaten. Çevreyi kirtletmeden insanın var olması artık imkansız hale gelmişken burada çevreye duyarlılıkdan bahsetmenin mantıkla ilişen bir yanı yok.

    Siyaset umurumda değil, Lise'ye giderkende Nükleer enerjiyi savundum, yaşım 30 oldu yine savunuyorum. Bu ülke atomu kontrol etmek zorunda. Başka türlü olmasına imkan yok. Bunu artık kabul edin.

    Ayrıca burada sanayimiz panel yapıyorda buna kim engel oluyor oda ayrı mesele. Gidin kurun antalya da kuzey kıbrıs da güneş tarlanızı satın elektriğinizi bunu engelleyen bir kanun yok ? Bunlarda değerli önemli işler, ama şu aşamada birinci enerji kaynağı olacak durumda değiller.

    Kaba bir örnekle size bir alıntı yapayım;
    --------------------------------------------

    What Nordhaus and Shellenberger lay out is the glaring contradiction of this position, by, basically, just noting that the assumption it's built on is not true. Germany’s solar panels are far and away more expensive per unit of electricity produced than any fleet of nuclear plants (unmentioned is the fact that Germany’s shift over to solar has also included a significant shift over to exceptionally dirty coal). Their words below…
    “The cost of building and operating the Finnish nuclear plant over the next 20 years will be $15 billion. Over that time period, the plant will generate 225 terawatt-hours (twh) of electricity at a cost of 7 cents per kilowatt hour.
    Since 2000, Germany has heavily subsidized electricity production from solar panels—offering long-term contracts to producers to purchase electricity at prices substantially above wholesale rates. The resulting solar installations are expected to generate 400 twh electricity over the 20 years that the panels will receive the subsidy, at a total cost to German ratepayers of $130 billion, or 32 cents per kwh.


    ---------------------------------------------------

    İlgili paragrata açıkça şu belirtilmiş, Almanya Nükleer reatörleri kapatırken (hepsini değil yoksa ülke batar) sadece güneş enerjisine yönelmemiş bir yandanda kirli kömüre yönelmiş, kömür ne kadarda çevreci ve yeşil bir kaynak değil mi ?
    Birde işin maliyeti var; Finlandiya önümüzdeki 20 yılda Nükleer enerjiye 15 milyar dolar yatırıp 225twh lık erneji üretecek maliyetide 1kw saat için 7 cent olacak. Almanya ise, 20 yılda 130 milyar dolar güneş enerjisine harcayak ve 400 twh lık enerji elde edecek. Bunun maliyeti ise 1kw saat için 32 cent olacak. 7 cent nerde 32 cent nerde.

    Almanya bugün bu parayı verecek kaynağa sahip olabilir, lakin bizim bu gücümüz yok. Teknolojimizde yok. O yüzden mantıksız rüyalar görüp bunları sağda solda tencere tava ile haykırmayalım. Ülke yönetmek basit iş değil. Dünya sizin sandığınız gibi siyah ve beyaz diye ayrılmıyor. Bir şeyler almak için bir şeyler vermek gerekiyor.

    Bilmem ne demek istediğimi izah edebildim mi.

    Öyle deme kardeş peygamberiniz Erdoğan (R.T) gerekirse tencere tavada güneşi eritir magmasıyla atom bombasının kralını yapar üstüne dünyayı bike fetheder..nükleere ne hacet hz.uzun adam varken..

    Sen ve senin gibi dinleri imanları para olmuş insanlar yüzünden bugün dünya bu halde. Istersen karalarla denizlerin yerini degistirebilecek güce sahip ol neye yarar icine çekecek oksijenin kalmayınca?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/70319/NASA_nin_son_kesfi__Kurtulus_komunizm.html#

    bu linki paylaşmanın sebebi, yurdum insanının çok özendiği ve entegre olup, cennete giden gemide, en lüks kamarayı kapmaya çalıştığı dünya düzeninin baş mimarı jandarması ABD'nin, yine çok sık alıntılanan NASA'sının şu keşfinden, pek kimsenin haberdar olmaması... Konuyla çok alakalı görünmeyebilir ancak direk bağlantısı var ve şunu soyluyor: O kadar geri kafalıyız ki, yaşadığımız her türlü belanın sebebi olan şu düzeni üreten ülkeler "ya aslında komünizm mis gibiymiş biz rejim değiştiriyoruz baba" dese, sömürüp inim inim inlettiği 3. Dünya ülkelerinin kendisini ekonomi profesörü sanan hayran gençleri çok üzülecekler. Kralcılık ne hazin bir meslek...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.