Şimdi Ara

Darwin'in Kabusu Belgeseli / Bilimin Rehberliği

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
1
Favori
762
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Burada siz bilim severlere bir yazı sunmak istiyorum. Yazının adresi burada:

    http://www.ntvmsnbc.com/news/362470.asp

    Bir söyleşi var burada; Afrika üzerine yapılmış ve birçok festivalde ödüllendirilmiş olan belgeselin yönetmeni ve yapımcısı ile yapılan söyleşiye yer verilmiş. Biraz uzun bir yazı ancak sabırla okursanız memnun olurum. Bu yazıdan bir alıntıyı buraya aynen aktarıyorum:

    Filminizin adında Darwin’e atıfta bulunmanızın sebebi neydi?

    Darwin’in doğal seleksiyon teorisi, ilkesel olarak farklı hayvan türlerine ve sadece doğaya uygulanmalı. İnsanî ve toplumsal bağlama tercüme edildiğindeyse, faşist bir teori haline geliyor. Gel gelelim, ‘doğal seleksiyon’ giderek daha ziyade insanlara uygulanır oldu. Ürkütücü olan da bu. Daha zengin ve daha güçlü olan, yoksul ve zayıf olanı yok ediyor. Ezelî sorunun, yani “dünya ve insanlar için en iyi toplumsal ve siyasal sistem hangisidir?” sorusunun cevabı bulunmuş gibi görünüyor: Kapitalizm kazandı. Geleceğin toplumları, ‘medenî’ ve ‘iyi’ addedilen ‘tüketim demokrasileri’ tarafından yönetilecekler. Darwinci mânâda ‘iyi’ olan, yani ‘güçlü’ olan kazandı. Düşmanlarını ikna ederek ya da bertaraf ederek kazandı. ‘Darwin’in Kâbusu’nda bir balığın başarı öyküsünü tersyüz etmek, dönüştürmek ve bu ‘güçlü’ hayvan etrafında oluşan kısa ömürlü bolluğu, refahı yeni dünya düzeninin ironik ve dehşet verici alegorisi olarak göstermek istedim. Aynı filmi Sierra Leone’de de yapabilirdim. O filmde balığın yerini elmas alırdı. Honduras’ta muz, Irak, Nijerya ya da Angola’da ise ham petrol... Birçoğumuz her şeyi tahrip eden bir düzende yaşadığımızı biliyoruz, fakat bu tahribatı gözümüzde canlandıramıyoruz. Onu idrak edemiyoruz. Bildiğimiz şeye inanmakta güçlük çekiyoruz.


    ==================================================================

    Benim burada vurgulamak istediğim şey evrim teorisinin doğruluğunu ya da yanlışlığını sorgulamak değildir. Benim amacım sosyal ve kültürel bir olguyu sorgulamak. Siz bilim severler, siz bilimi kendisine tek rehber edinmiş olanlar sizce bilimsel bir gerçeklik insanların sosyal ve kültürel yaşamlarına yıkıcı bir darbe vurabilir mi? Bilimsel gereçeklikler insanların zihinsel süreçlerine olumsuz sayılabilecek pek çok düşünceyi sokabilir mi? Salt bilimsel bir açıdan yaklaşıldığında sadece et parçası olan bu insan adındaki canlı bir önem arzediyor mu dersiniz? Salt bilimin rehberliğinde hareket eden insanların "Evet bu dünyada sadece güçlü olanlar kazanır ve geriye kalan zayıflar ise elenmeli ve hatta bilerek yok edilmelidirler" zihniyetine sahip olamayacaklarının garantisi nedir? Bilimin rehberliği somut olanı (kapitalizm; para, güç, servet vb.) baş tacı edip soyut olanı (din, felsefe vb.) zavallılık ve zayıflık olarak mı nitelemelidir? Ne dersiniz? Sizin düşünceniz nedir bu konuda?

    Not: Yineliyorum. Amacım evrim teorisini eleştirmek bile değildir. Sadece bilimin rehberliğinden ne anlamalıyızı sorguluyorum. Konunun farklı noktalara çekilmemesini rica ediyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iZCi_500 -- 30 Ağustos 2006; 14:14:47 >



    _____________________________




  • Ben bu konuda sana katılıyorum,

    Darwinizm insanlığın düşünce yapısını çok etkiledi,

    "güçlü olan haklı, kazanan fikir doğrudur" vs. anlayışların yayılmasına yardım etti.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vese

    Darwinizm insanlığın düşünce yapısını çok etkiledi,

    "güçlü olan haklı, kazanan fikir doğrudur" vs. anlayışların yayılmasına yardım etti.

    ewet ne yazık ki...
    _____________________________
    Türkiye'nin yarısı merinos, merinos sevdalısı Allah Allah...
  • quote:

    "güçlü olan haklı, kazanan fikir doğrudur" vs. anlayışların yayılmasına yardım etti.


    Eğitim sağlık güvenlik gibi ihtiyaçların ve daha fazlasının devletçe garanti edilmesi, özelleştirmelerin sınırlandırılarak rekabetin hayatın her alanına yayılmaması gerekliliğinden, güçlünün yanında zayıfın korunması gerektiğinden, dolayısıyla insanlık üzerindeki doğal seçilim baskısının hafifletilmesinden söz edildiğinde en çok itiraz edenler, rekabet olsun, zayif ölsün diyenler, bizim muhafazakarlar dediğimiz dini sözde bütün evrim kelimsine kıl olan insanlar değil mi (bu Amerika'da da böyle Türkiye'de de). Evrim yok deyip rekbetçi ortamı ve seçilimi kullanmak isteyenler bir tarafta, evrim var deyip mekanizmalarını anlamaya çalışan ve insanlığı seçilim baskısından kurtarmak isteyenler diğer tarafta. Aslinda hayatını kapitalizme uydurmaya çalışan ve kedisini muhafazakar olarak tanımlayan insanlar için ne kadar ironik bir durum var ortada.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pacman -- 31 Ağustos 2006; 14:14:11 >
    _____________________________
    Damlayan su taşı deler. Taşi delen suyun gücü değil, damlalarin sürekliliğidir.




  • İnsanlık şu anki haliyle doğal bir yapı mıdır ki doğa kurallarını onun üzerinde uygulayalım. Doğadaki seçilim daha güçlü türlerin ortaya çıkmasını sağlamak için vardır. Peki insanlar arasında zayıf olanların elenmesi geride kalanları daha mı güçlü yapacaktır? Yüksek bir bilinç düzeyine ulaşan insan için evrim bitmiştir. Tabiat acımasızdır. Biz kendimize yapay bir dünya kurduk ve artık doğa kurallarına uymak zorunda değiliz. Bunu düşünmek bile saçma.
    _____________________________
    Hayatta öyle yüce idealler vardır ki bu yolda mağlub olmak bile zafer sayılır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vese


    "güçlü olan haklı, kazanan fikir doğrudur" vs. anlayışların yayılmasına yardım etti.

    böyle bir anlayış zaten yaygın değilmiki? mesela tarih her zamn kazanan tarafı haklı gösterir bunu 100 yıl önceki bilim adamının yaydığı düşüce ile ne alakası olabilir?
    _____________________________
    başlangıcı olan herşeyin bir sonu vardır...
  • "Bilimin rehberliği" derken yanlış anlaşılmak istemem doğrusu. Çünkü bilimsiz bir dünya düşünemiyorum. Ancak, bilimsel bilgilerin insanların hayata bakış açılarına ne yönde bir katkı sağladığını hep merak etmişimdir. Tam olarak ne ifade etmeye çalıştığımı bir diyalog içinde göstermek isterim:

    A: (Ali) Bilimsel gelişmeler yeni bilgilere gebe kalıyor Veli abi.

    V: (Veli): Haklısın. Özellikle son zamanlarda insanlar üzerine çok araştırma yapılıyor.

    A: Ne dersin Veli abi, insan nedir sence?

    V: Bak arkadaşım. İnsan denen canlı öyle sanldığı kadar müthiş bir yaratık değildir.

    A: Nasıl yani?

    V: İnsanlar teknik olarak doğada bulunan diğer canlılardan farklı değildir bir kere.

    A: Yani insan da bir hayvan mı?

    V: Evet Ali. Bak bundan alınmamalısın. Unutma ki hayvanlar da canlıdır ve onlar da değerlidir.

    A: Ancak insan soyut düşünebilen tek canlıdır ve insanların bağlı oldukları kimi kutsal değerler vardır.

    V: Haklısın. Ancak insanların sahip oldukları tüm değerlere bilimin penceresinden bakıldığında onların hiçbir anlam ifade etmediğini görürürüz.

    A: İnsanların sahip oldukları tüm değerler için geçerli midir bu? Yani buna dini, ahlaki veya felsefi değerler de dahil midir?

    V: Tabii ki. Örneğin dinler insanlara değer verir. İnsanların yaratandan ötürü değerli oldukları öğretisine sahiptir. Felsefe insan yaşamının anlamına ilişkin derin sorular yöneltir. Ancak ne dinler ne de felsefi akımlar doğayı anlamada yeterli kalmışlardır. Ancak bilimsel gelişmeler göstermiştir ki insan ile maymunu veya insan ile domuzu birbirlerinden ayıran çok az bir fark vardır. Yani insan aslında sahip olduğu tüm değerlerini kendisi uydurmuştur. Bunu yaşayabilmek ve hayata tutunabilmek için yapmıştır.

    A: Ne yani şimdi ben bilimsel anlamda basit bir et parçasından öte bir şey değil miyim? Ben bir atom muyum sadece?

    V: İster kabul et ister etme ancak gerçek budur. İnsan sanıldığı kadar değerli bir canlı türü değildir. Hele insan sanıldığı gibi mükemmel bir anatomiye de sahip değildir. İnsanlar kanser olurlar ve ölürler. İnsanlar basit bir mikrop ile de ölebilirler. İnsanlar bu acımasız doğada oldukça kırılgan yaratıklardır. Halbuki benim mükemmellikten anladığım şey başka!

    A: Peki Veli abi sen şu an bilimsel veriler ışığında insanların topluca katledilmesine razı olabilir misin?

    V: Hayır tabii ki! Ancak böyle bir şeye gerek duyulursa o zaman düşünebilirim.

    A: Düşünmek mi? Vicdana sığar bir şey değil bu!

    V: Bak Alicim bunun vicdan ile bir alakası yok. Hem vicdan dediğin nedir ki? İnsan beyninin salgısal bir ürünü. Duygusallık denen şey hastalıktır Ali. Bunu unutma. Toplumda gördüğün ahlaki veya dini değerler hep bir duygunun ürünüdür. Ben bilimsel gelişmelerin rehberliğinde tüm bu duyguların ilerde bir hastalık olarak kabul edileceğini ve bu hastalığın tedavi edileceğini düşünüyorum.

    A:Abi biraz abartmıyor musun?

    V: Bak sen de duygusal hastalığa yakalanmışsın. Kendi uydurduğun yapay dünyanın içerisinde zayıflığının da getirdiği çaresizlik ile hemen duygu patlamaları yaşıyorsun! Bak Ali bu doğada ancak güçlü olanlar hayatta kalacak bunu unutma! İleride gerekli bilimsel çalışmalar ile süper insanlar üretilecek. Bu insanlar duygu denen hastalıktan arınacaklar. Acımasız olan bu doğada üstün insan ırkı hüküm sürecek.

    A: Abi sen biraz hayal kuruyorsun gibi geldi bana.

    V: Yok Ali yok. Ne hayali! Bilimsel gelişmeler gün gelecek tüm gerçekleri bütün çıplaklığı ile ortaya serecek. Artık sakat doğacak çocuklar olmayacak. Düşünsene kimse bu dünyaya kör gelemeyecek. Kimse bedensel bir özür ile bu dünyaya gelip kimi aşağılık insanlarca aşağılanmak zorunda kalmayacak. Bunun için yapılması gereken tek şey özürülü doğabilecek çocukları anne karnında öldürmekten geçiyor. Bu sayede insan ırkında daha kaliteli seçilimler olacaktır. Hatta bana kalsaydı şu an yeryüzünde yaşayan tüm kör, sakat veya benzeri sorunları olan insanları hiç acımadan teker teker öldürürdüm.

    A: Abi müsadenle ben kaçıyorum. Bir işim vardı da! Hoşçakal!

    V: Kaç Ali kaç! Sizin gibi duygusal yaratıklar var oldukça insanlık bir arpa boyu yol alamayacak!

    ================================================================

    Abartılı oldu farkındayım. Yukarıdaki diyaloglarda Veli adındaki şahıs bilimi kendi açısından yorumluyor elbette ki. Gerçek bilim dünyasının insanlara yönelik olumsuz hiçbir tavrı yoktur bunu hepimiz biliyoruz. Ancak çeşitli bilimsel veriler doğrultusunda Veli gibi düşünenler için ne yapılabilir? Veli böyle düşünmekle suçlu mudur? Tartışılır!
    _____________________________




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    ###AYIN GİZEMİ###
    13 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • @tarckfind kardeşim çok düşündürücü bir yazı tebrikler... sondaki özürlülerle bağlanan konu bilimim felsefenin uzun süre önceden beri tartıştığı bir şey. ama olay hemen faşist bir olguya dönüşüyor. yada duyguların hastalık olarak algılanıp yok edilmesi. kaç tane bilimkurgu izledik bu yönde ot gibi insanlar değilmi?? geleceğin her şeyi bilen polis devletleri...
    _____________________________
    başlangıcı olan herşeyin bir sonu vardır...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: pacman

    quote:

    "güçlü olan haklı, kazanan fikir doğrudur" vs. anlayışların yayılmasına yardım etti.


    Eğitim sağlık güvenlik gibi ihtiyaçların ve daha fazlasının devletçe garanti edilmesi, özelleştirmelerin sınırlandırılarak rekabetin hayatın her alanına yayılmaması gerekliliğinden, güçlünün yanında zayıfın korunması gerektiğinden, dolayısıyla insanlık üzerindeki doğal seçilim baskısının hafifletilmesinden söz edildiğinde en çok itiraz edenler, rekabet olsun, zayif ölsün diyenler, bizim muhafazakarlar dediğimiz dini sözde bütün evrim kelimsine kıl olan insanlar değil mi (bu Amerika'da da böyle Türkiye'de de). Evrim yok deyip rekbetçi ortamı ve seçilimi kullanmak isteyenler bir tarafta, evrim var deyip mekanizmalarını anlamaya çalışan ve insanlığı seçilim baskısından kurtarmak isteyenler diğer tarafta. Aslinda hayatını kapitalizme uydurmaya çalışan ve kedisini muhafazakar olarak tanımlayan insanlar için ne kadar ironik bir durum var ortada.


    Çok ince ve de doğru bir noktayı dile getirmişsin. Tebrikler.




  • Ali-veli diyaloğunda Velinin düşüncelerine son birkaç paragrafa kadar katılıyorum
    _____________________________
    Hayatta öyle yüce idealler vardır ki bu yolda mağlub olmak bile zafer sayılır.
  • güçlü kazanıp ,zayıf kaybetecekse hepimiz kaybedeceğiz.
    _____________________________
    www.twitch.tv/Engin_YILDIZ
  • quote:

    Orjinalden alıntı: trackfind500

    "Bilimin rehberliği" derken yanlış anlaşılmak istemem doğrusu. Çünkü bilimsiz bir dünya düşünemiyorum. Ancak, bilimsel bilgilerin insanların hayata bakış açılarına ne yönde bir katkı sağladığını hep merak etmişimdir. Tam olarak ne ifade etmeye çalıştığımı bir diyalog içinde göstermek isterim:

    A: (Ali) Bilimsel gelişmeler yeni bilgilere gebe kalıyor Veli abi.

    V: (Veli): Haklısın. Özellikle son zamanlarda insanlar üzerine çok araştırma yapılıyor.

    A: Ne dersin Veli abi, insan nedir sence?

    V: Bak arkadaşım. İnsan denen canlı öyle sanldığı kadar müthiş bir yaratık değildir.

    A: Nasıl yani?

    V: İnsanlar teknik olarak doğada bulunan diğer canlılardan farklı değildir bir kere.

    A: Yani insan da bir hayvan mı?

    V: Evet Ali. Bak bundan alınmamalısın. Unutma ki hayvanlar da canlıdır ve onlar da değerlidir.

    A: Ancak insan soyut düşünebilen tek canlıdır ve insanların bağlı oldukları kimi kutsal değerler vardır.

    V: Haklısın. Ancak insanların sahip oldukları tüm değerlere bilimin penceresinden bakıldığında onların hiçbir anlam ifade etmediğini görürürüz.

    A: İnsanların sahip oldukları tüm değerler için geçerli midir bu? Yani buna dini, ahlaki veya felsefi değerler de dahil midir?

    V: Tabii ki. Örneğin dinler insanlara değer verir. İnsanların yaratandan ötürü değerli oldukları öğretisine sahiptir. Felsefe insan yaşamının anlamına ilişkin derin sorular yöneltir. Ancak ne dinler ne de felsefi akımlar doğayı anlamada yeterli kalmışlardır. Ancak bilimsel gelişmeler göstermiştir ki insan ile maymunu veya insan ile domuzu birbirlerinden ayıran çok az bir fark vardır. Yani insan aslında sahip olduğu tüm değerlerini kendisi uydurmuştur. Bunu yaşayabilmek ve hayata tutunabilmek için yapmıştır.

    A: Ne yani şimdi ben bilimsel anlamda basit bir et parçasından öte bir şey değil miyim? Ben bir atom muyum sadece?

    V: İster kabul et ister etme ancak gerçek budur. İnsan sanıldığı kadar değerli bir canlı türü değildir. Hele insan sanıldığı gibi mükemmel bir anatomiye de sahip değildir. İnsanlar kanser olurlar ve ölürler. İnsanlar basit bir mikrop ile de ölebilirler. İnsanlar bu acımasız doğada oldukça kırılgan yaratıklardır. Halbuki benim mükemmellikten anladığım şey başka!

    A: Peki Veli abi sen şu an bilimsel veriler ışığında insanların topluca katledilmesine razı olabilir misin?

    V: Hayır tabii ki! Ancak böyle bir şeye gerek duyulursa o zaman düşünebilirim.

    A: Düşünmek mi? Vicdana sığar bir şey değil bu!

    V: Bak Alicim bunun vicdan ile bir alakası yok. Hem vicdan dediğin nedir ki? İnsan beyninin salgısal bir ürünü. Duygusallık denen şey hastalıktır Ali. Bunu unutma. Toplumda gördüğün ahlaki veya dini değerler hep bir duygunun ürünüdür. Ben bilimsel gelişmelerin rehberliğinde tüm bu duyguların ilerde bir hastalık olarak kabul edileceğini ve bu hastalığın tedavi edileceğini düşünüyorum.

    A:Abi biraz abartmıyor musun?

    V: Bak sen de duygusal hastalığa yakalanmışsın. Kendi uydurduğun yapay dünyanın içerisinde zayıflığının da getirdiği çaresizlik ile hemen duygu patlamaları yaşıyorsun! Bak Ali bu doğada ancak güçlü olanlar hayatta kalacak bunu unutma! İleride gerekli bilimsel çalışmalar ile süper insanlar üretilecek. Bu insanlar duygu denen hastalıktan arınacaklar. Acımasız olan bu doğada üstün insan ırkı hüküm sürecek.

    A: Abi sen biraz hayal kuruyorsun gibi geldi bana.

    V: Yok Ali yok. Ne hayali! Bilimsel gelişmeler gün gelecek tüm gerçekleri bütün çıplaklığı ile ortaya serecek. Artık sakat doğacak çocuklar olmayacak. Düşünsene kimse bu dünyaya kör gelemeyecek. Kimse bedensel bir özür ile bu dünyaya gelip kimi aşağılık insanlarca aşağılanmak zorunda kalmayacak. Bunun için yapılması gereken tek şey özürülü doğabilecek çocukları anne karnında öldürmekten geçiyor. Bu sayede insan ırkında daha kaliteli seçilimler olacaktır. Hatta bana kalsaydı şu an yeryüzünde yaşayan tüm kör, sakat veya benzeri sorunları olan insanları hiç acımadan teker teker öldürürdüm.

    A: Abi müsadenle ben kaçıyorum. Bir işim vardı da! Hoşçakal!

    V: Kaç Ali kaç! Sizin gibi duygusal yaratıklar var oldukça insanlık bir arpa boyu yol alamayacak!

    ================================================================

    Abartılı oldu farkındayım. Yukarıdaki diyaloglarda Veli adındaki şahıs bilimi kendi açısından yorumluyor elbette ki. Gerçek bilim dünyasının insanlara yönelik olumsuz hiçbir tavrı yoktur bunu hepimiz biliyoruz. Ancak çeşitli bilimsel veriler doğrultusunda Veli gibi düşünenler için ne yapılabilir? Veli böyle düşünmekle suçlu mudur? Tartışılır!




    forza VELİİİİİ diorum başka bişi demiorum:P
    ewrim teorisinin olmadığını iddia etmek ne haddinize?


    pardon ark.lar veli diycktim şimdi farkettim....velinin görüşü bnm dörüşüme benzio.
    blmsel araştrmalar vs...araştırmaya açık.oysa ali...alllaahın alisi yane:P...odun..ot kafalı..yobaz..yabani...tek bir kaynağa inanan ve ona göre yaşayan biri bence...aliyi görsem tutmayın beni.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cco -- 1 Eylül 2006; 12:28:43 >
    _____________________________




  • Ben Veliye Katiliyorum.
    SEn git akrabanla evlen ,cocuk yap sonra Sakat cocogun dogsun .Sonra deki Niye boyle oldu.
    Zaten Anne karnindan aldirmaya filan gerek yokki ileride Dna'lar uzerinde oyananark mukemmel insan yapicaklar
    Guclu Herzaman Kazanir takki kendisinden baska birsey kalmayincaya kadar sonra Kendi icinde parcalanir ve yok olur.
    Zayiflar herzaman zayif olucaklardir cunku gucluler tarafinda guclenmesine izin verilmeyecektir.Hickimse Esit degildir.Herkezin ufak dahi olsa bir farki vardir.
    Din bir afyondur.Ne cok kapilacaksin nede ihmal ediceksin.
    Saygilar
    _____________________________
  • Fen bilimlerindeki bulguları doğrudan (işine geldiği gibi) sosyal meselelere uygulamanın çağımızın en büyük hastalıklarından biri olduğunu düşünüyorum. Bilimsel nedenlerle biyolojik evrim teorisine olumlu bakan bir insanın da sosyal meselelerde buradaki Ali-Veli konuşmasındaki fikirlere sahip olmasına gerek olduğunu sanmıyorum. Vicdan çok ayrı bir kavram. Pacman çok doğru söylemiş çağımızda vahşi kapitalizmi savunanlar genelde hep muhafazakar görüşteki politikacılar oluyor nedense...

    Başka bir konuda da belirttiğim gibi günümüzde hiç bir sosyal bilim fen bilimleri kadar pozitif değildir. Dolayısıyla "toplum mühendisi" iddiasıyla ortaya çıkan insanlara şüpheyle yaklaşabilmeyi öğrenmeliyiz kanaatindeyim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mfiz -- 1 Eylül 2006; 11:18:26 >
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: denaro

    Ben Veliye Katiliyorum.
    SEn git akrabanla evlen ,cocuk yap sonra Sakat cocogun dogsun .Sonra deki Niye boyle oldu.
    Zaten Anne karnindan aldirmaya filan gerek yokki ileride Dna'lar uzerinde oyananark mukemmel insan yapicaklar
    Guclu Herzaman Kazanir takki kendisinden baska birsey kalmayincaya kadar sonra Kendi icinde parcalanir ve yok olur.
    Zayiflar herzaman zayif olucaklardir cunku gucluler tarafinda guclenmesine izin verilmeyecektir.Hickimse Esit degildir.Herkezin ufak dahi olsa bir farki vardir.
    Din bir afyondur.Ne cok kapilacaksin nede ihmal ediceksin.
    Saygilar


    ark.ım düzelttim veli olucak..yannş yazmışım...ali hacca gitsin
    _____________________________
  • İstanbul Sahaflar çarşısında- Eyüp Sultan veya Belediyelerin özellikle açtığı Çadırlarda(kütüphane hizmeti) Özellikle DARWIN i çürütmek için yapılan kitap sayısı epey fazladır, Normal bir insanın bu anormalliği
    Farketmemesi mümkün değil, Tamam adam haksız kardeşim kabul ettik,
    bitti,
    Bu kitaplar 25-30 sene önce de vardı ,Çoğalarak hem aynı kitaplar hemde yeni kitaplar çıktı. Ama konu aynı, Darwin i çürütmek, Dünyada yazacak sadece bu konu mu vardı bilmiyorum?

    İçimden şu ses geliyor, Darwin ne kadar büyük bir adammış ki Büyük bir kitle onun düşüncelerini çürütmeye çalışıyor. Kötülemek isterken Yüceltiyoruz ve kahraman olmuş durumda.
    Çürütmeye çalışanlar ne adamla tanışmışlığı var ?
    Ne akrabalığı ? Ne din kardeşliği ? Aynı dili bile konuşmamşılar.
    Tanımadığımız Ölmüş bir adamı yaptığı bir savı-düşüncesi yüzünden yüzlerce defa cezalandırmak niye,
    Dünya başka şeylerle uğraşırken tek 30-40 senelik bu konu nu kaldı ,,
    Darwin i çürütünce bir sertifika/belge mi vericekler.
    Bu işte bir iş olmalı, Sanki birilerine bir problem vermişler soruyu çözerken kafası uyuşsun ,o problem çözmeye uğraşırken zaman kaybetsin diye,, bilmem siyasetten anlamam ama normal bir vatandaş olarak bunu görüyorum. Darwin ile ilgili kitapları okulda bir kez okudum,
    50 defa farklı kitapta aynı adamı okumak ilgimi çekmiyor Bunaltır kısaca
    _____________________________
    radyoelektronik




  • darwin bilio bu işi .............
    _____________________________
  • Darwinin teorisini Çürütmek isteyenler ve çürütenlerin tek derdi İnsanlıgın bu adam yüzünden yanlış saplantılara yönelmemesidir.
    Yoksa Darwini büyük yapan bir özellik yoktur.Onu büyütenler yine onun gibi evrimcilerdir.
    Bir deli kuyuya bir taş atmış 40 deli çıkarmaya çalışmış hesabı onun teorisi de ..
    _____________________________
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.