Şimdi Ara

Bilim/Kültür Haberleri.... (4. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
808
Cevap
0
Favori
104.041
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz
    Güzel tespitler, ancak nasıl bir çözüm yolu bulunabilir Ortadoğu'nun eski günlerine dönebilmesi için. Batı medeniyeti zayıflamadan Ortadoğu güçlenemez mi? Ortadoğu ülkeleri siyasi olarak bile varlıklarını gösterebilmekten acizler gibime geliyor. Caydırıcılıkları sıfır.


    ortadoğunun şu an itibari ile bilim alanında çıkış yapabilmesi pek mümkün değil. ortadoğu büyük savaşlara gebe. Irak işgal altında. İsrail -İran savaş arefesinde. ancak birşey yapabilecek olan Türkiye var. diğer arap devletlerinde ise hanedanlık söz konusu. Türkiye de güzel işlerin olacağından ümitliyim ...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz
    Güzel tespitler, ancak nasıl bir çözüm yolu bulunabilir Ortadoğu'nun eski günlerine dönebilmesi için. Batı medeniyeti zayıflamadan Ortadoğu güçlenemez mi? Ortadoğu ülkeleri siyasi olarak bile varlıklarını gösterebilmekten acizler gibime geliyor. Caydırıcılıkları sıfır.


    ortadoğunun şu an itibari ile bilim alanında çıkış yapabilmesi pek mümkün değil. ortadoğu büyük savaşlara gebe. Irak işgal altında. İsrail -İran savaş arefesinde. ancak birşey yapabilecek olan Türkiye var. diğer arap devletlerinde ise hanedanlık söz konusu. Türkiye de güzel işlerin olacağından ümitliyim ...

    Cehaletimi bağışlayın...Ortadoğu'daki ülkelerden tarihsel birikimi ileri seviyede olan bir ülke söyleyebilir misiniz?(İran ve Türkiye haricinde) Yer altı enerji kaynaklarından dolayı Batının Ortadoğu üzerindeki oyunlarından dolayı bu ülkelerin istikrarı yakalayamadığı söylemini kabul etmiyorum çünkü 200 yıl önce petrol bilinmiyordu.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz

    quote:

    Orjinalden alıntı: Be®k

    quote:

    Orjinalden alıntı: nakka

    Doğu milletleri niye hantal tabiatlı avrupa uzak doğu ve amerika kıtası insanları daha hareketli ve bugünün dünyasına şekil veriyor. Hayattaki tüm ciddi adımları onlardan alıyoruz. Doğuda ise ciddiyet yarım yamalak olmak üzere sadece dini olaylarda görülüyor. Acaba bunun nedeni nedir ki? Coğrafik mi genetik mi?


    Coğrafide olamaz genetikte çünkü bilim ilk başlarda ortadoğuda gelişti


    Peki sonra ne oldu? Neden geri kaldı bu medeniyetler?

    Bence aydınlanma ve akıl çağını yakalayamadık biz,evet ibn-i sinalar var,al raziler,al kindiler var,vs vs bir çok islam bilgini var,hatta ve hatta batının büyük düşünür ve filozofların bu islam alimleri tarafından batıya kavuşturuldukları,önemleri bu alimler tarafından ortaya çıkarıldığı söylensede,bizler batının gösterdiği akıl ve bilim alanında ki ivmeyi gösteremedik.Bence Bilimi ve aydınlanmayı dinsel olgulardan bağımsız düşünemenin akılcılığın önünde bir engel olmuş olabileceğini düşünüyorum.(Bazı arkadaşlarım buna tabi ki itiraz edebilir ama benim düşünceme göre ilerlemenin ve akılcılın önündeki temel neden bu gibi,çünkü batı uygarlığına ve aydınlanmasına baktığınızda uygarlık tarihinin dinsel-siyasi savaşlarla,klisenin ve aydınların arasında ki temel çelişkilerden kaynaklandığını görmekteyiz.)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm
    Cehaletimi bağışlayın...Ortadoğu'daki ülkelerden tarihsel birikimi ileri seviyede olan bir ülke söyleyebilir misiniz?(İran ve Türkiye haricinde) Yer altı enerji kaynaklarından dolayı Batının Ortadoğu üzerindeki oyunlarından dolayı bu ülkelerin istikrarı yakalayamadığı söylemini kabul etmiyorum çünkü 200 yıl önce petrol bilinmiyordu.


    Bağdat önemli ilim merkezlerindendi. Bunların yanında Buhara, Semerkant, İspanya ve Mısır da müslümanların ilim merkezleri arasında yer alır.
  • Arap - İslam anlayışı yerleştikten sonra girdiğimiz gerileme sürecini açıklayamıyoruz galiba..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: competanxp


    Arap - İslam anlayışı yerleştikten sonra girdiğimiz gerileme sürecini açıklayamıyoruz galiba..


    Anadolu'nun uzun yüzyıllar süren o hoşgörü dolu İslam anlayışının yerine bazı Arap ülkelerinde hakim olan katı ve hoşgörüye, yoruma kapalı anlayışları ithal etme isteği ve bu yoldaki ilerlemeler Türkiye'nin ilerlemesine en büyük engeldir diye düşünüyorum. İlerleme gökdelen yapmakla, otoyol yapmakla değil eğitime ve kültüre yapılacak yatırımlarla halkın aydınlatılması yoluyla sağlanabilir diye düşünüyorum (yine bazı arkadaşlar slogan sallıyorsun diyecekler ama ne yapayım görüşlerimi ifade etmeyim mi?)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mfiz -- 25 Temmuz 2006; 13:37:13 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz
    Güzel tespitler, ancak nasıl bir çözüm yolu bulunabilir Ortadoğu'nun eski günlerine dönebilmesi için. Batı medeniyeti zayıflamadan Ortadoğu güçlenemez mi? Ortadoğu ülkeleri siyasi olarak bile varlıklarını gösterebilmekten acizler gibime geliyor. Caydırıcılıkları sıfır.


    ortadoğunun şu an itibari ile bilim alanında çıkış yapabilmesi pek mümkün değil. ortadoğu büyük savaşlara gebe. Irak işgal altında. İsrail -İran savaş arefesinde. ancak birşey yapabilecek olan Türkiye var. diğer arap devletlerinde ise hanedanlık söz konusu. Türkiye de güzel işlerin olacağından ümitliyim ...

    Cehaletimi bağışlayın...Ortadoğu'daki ülkelerden tarihsel birikimi ileri seviyede olan bir ülke söyleyebilir misiniz?(İran ve Türkiye haricinde) Yer altı enerji kaynaklarından dolayı Batının Ortadoğu üzerindeki oyunlarından dolayı bu ülkelerin istikrarı yakalayamadığı söylemini kabul etmiyorum çünkü 200 yıl önce petrol bilinmiyordu.



    sana katılıyorum @rashamon
    actıgım bılım ve dın uyusmazlıgı topıcınde de soyledıgım gıbı dın araya gırdınmı bılım o nokdada gerıler cunku, bılım sureklı yol kat etmekte. yorumsuz kalıp beklemelı ınsan. yolun sonunu gormeden karar vermemelı. ınsanın bılgısı daha once de soyledıgım gıbı koca bır okyanusda kucuk bır dalgadan ıbarettır. bılmedıklerımızın yanında bıldıklerımız; uzun ve sonsuz bır yolda kucuk bır noktadır.
    ancak bılım ılerleyıp de son noktaya gedıgınde, ınsan ozaman gorecekdır kı orada yaradan ılahın sanatı var.
    bızler bır ıp yumagının sonundan basladık bılımı arastırmaya. yumagın baslangıc ucu yaradanın elınde. ya da bır yolun sonundan basladık topragın toprak oldugunu gormeye, bıldıgımız topragın gulmedıgını ve sevmedıgını anlayınca, ıste ozaman bılmıs olacagız bılımı.
    okadar bılgısızız kı bılgımız, cehalet denılebılecek kadar bılgıden yoksun.
    bılgı sonsuzdur. sonsuzdan neyı cıkarırsan cıkar, sonuc yıne sonsuzdur. bılınen cogaldıkca, bılınmeyen bu nedenle azalmaz. ınsanın bır nokta sayılacak bılgıyle bütünü kavraması mumkun olabılır mı?

    eger alıntı yaparsanız guote ıcerısıne lutfen yazılımımın tumunu alarak cevap yazın.
    ıstedıgınız yerın altını cızebılırsınız. fakat tumunu alın lutfen cunku burada bır cumle eksılırse yazılımım anlamını yıtırır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi felsefika -- 26 Temmuz 2006; 15:46:23 >
  • İslam Dininin hiçbir söylemi bilimin boş bir uğraş olduu yönünde değildir. Tam aksine dinler; bilimin gelişmesini tetiklemiştir. Her ne kadar anti olarak geliştirilmişse de -asıl tetikleyici- bilimle tepki verilmek istenmiş olan dindir.

    Din çevreleri içinde de elbette bilginler yetişmiştir. Ancak bu diğer çevreler kadar belki özgür kalmamıştır. Ama din bilimle çelişmemiş, aksine her gelinen noktada insana acizliğini göstermiştir. Din mensubu bunu algılamış ve kulluğuna tekrar karar verirken inanmayan içinse quantum gibi dahada aciz duruma düşürecek uçukluklar belirmiştir.-Artık beyin bedenini beğenmemiş ve sıyrılmak soyut olma istemiştir.Fakat hiçbir zaman ondan kurtulamayacaktır- Ancak aynı zmanda da ruha inanmamaktadır

    @junayertürk siteminde haklısın özür dilerim. editledim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Drazy -- 27 Temmuz 2006; 9:42:18 >
  • coğrafyanın etkisini de göz ardı etmeyin,

    ortadoğunun yağış almaması , çölleri >> insanları göçebeliğe - kabileciliğe itmiştir.
    islam dininin misyonlarından biri de kabileci - tutucu zihniyete (kan davaları , kabile milliyetçiliği, yağma ekonomisi, herşeyi hislere-fanteziye indirgeyen bedevi aklı... ) bir son vermekti,
    bunu belli bir ölçüde başardı ama tamamen değil.

    avrupanın bol yağış alan ovaları, nehirleri >> insanları yerleşik hayata itmiştir. ve nüfus yoğunluğuna sebep olmuştur.

    Nüfus yoğunluğu önemli bir şey, toplumun ihtiyaçlarını dolayısıyla gelişimi hızlandırıyor.

    bir de soğuk - sıcak iklim var ki bunlar da toplumların düşünce yapısı üzerinde bir hayli etkili.



    bana bu konuda ilham veren Said Nursi nin yorumunu okuyun:

    Evet, biz aşağıya iniyoruz, onlar yukarıya çıkıyor. Bunun iki sebebi vardır. Biri maddî, biri mânevîdir.

    BİRİNCİ SEBEP: Umum Hıristiyanın kilisesi ve mâden-i hayatı olan Avrupa'nın vaziyet-i fıtriyesidir. Zira dardır, güzeldir, demir madenidir, girintili çıkıntılıdır. Deniz ve enharı bağırsaklarıdır, bâriddir.

    Evet, Avrupa küre-i zeminin hums-u öşrü iken, nev-i beşerin bir rub'unu letafet-i fıtriyesiyle kendine çekmiş. Hikmeten sabittir ki, efrad-ı kesirenin içtimâı, ihtiyacatı intaç eder. Görenek gibi çok esbabla tekessür eden hâcât, zeminin kuvve-i nâbitesine sığışmaz. İşte şu noktadan ihtiyaç san'ata ve merak ilme ve sıkıntı vesait-i sefahete hocalık edip tâlime başlarlar.

    Evet, fikr-i san'at, meyl-i mârifet, kesretten çıkar. Avrupa'nın darlığı ve deniz ve enharı olan vesait-i tabiiye-i münakale içinde dolaşması sebebiyle, tearüf ticareti, teavün iştirak-i mesaiyi intaç ettikleri gibi, temas dahi telâhuk-u efkârı, rekabet de müsâbakatı tevlit ederler. Ve bütün sanayiinin mâderi olan demir madeni, kesretle içinde bulunduğundan, o demir, medeniyetlerine öyle bir silâh-ı kuvvet vermiştir ki, dünyanın bütün enkaz-ı medeniyetlerini gasp ve garat edip gayet ağır bastı, mizan-ı zeminin muvazenetini bozdu.

    Hem de herşeyi geç almak, geç bırakmak şanından olan burudet-i mutedilâne, sa'ylerine sebat ve metanet verip, medeniyetlerini idame etmiştir. Hem de ilme istinatla devletlerinin teşekkülü, mütekabil kuvvetlerinin tesadümü, gaddarane istibdatlarının iz'âcâtı, engizisyonane taassuplarının aksülâmel yapan tazyikatı, mütevazi unsurlarının rekabetle müsabakatı, Avrupalıların istidatlarını inkişaf ettirip, mezâyâ ve fikr-i milliyeti uyandırdı.

    İKİNCİ SEBEP ...
    (devamı için:http://www.risaleinur.com.tr/kulliyat/2053.html )

    anlaşılmayan yerleri de @Deep Impact , @akarahmet veya başka bir hayırsever anlatsın,
    herşeyi de devletten beklemeyin canım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vese -- 26 Temmuz 2006; 11:10:55 >
  • quote:

    coğrafyanın etkisini de göz ardı etmeyin,


    Aksine bilimsel ilerlemeyi coğrafi koşullara göre açıklamayı düşünüyorsan,ki payı vardır olmadığın iddaa etmiyorum,avrupadan çok daha önceleri ordadoğuda uygarlıklar vardı.Bilimsel etkinliklerin günümğzden yaklaşık 40.000 yıl önce ilk olarak sarı ırmak,indus,nil,dicle,fırat nehirlerinin kıyılarında görülmesi bir tesadüf değildir.Bir mısır uygarlığı,bir mezopatamya uygarlığında bilimsel gelişmeler,Sümer,Akad,Babil uygarlıkları bir tesadüfmüdür o zaman.Hepsi de coğrafi bölge olarak suyun yakınındaki uygarlıklar ve suyun yaşamı kolaylaştıran bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
  • @rashamon

    tarihi olgular bir ya da bir kaç sebepe indirgenemez,

    daha karmaşık sebep-sonuç zincirleri var.
  • quote:

    @rashamon

    tarihi olgular bir ya da bir kaç sebepe indirgenemez,

    daha karmaşık sebep-sonuç zincirleri var.


    Tabiki,benimde söylemeye çalıştığım, tek neden coğrafi koşulların da göz ardı edilemeyeceği,ancak birbirleriyle etkileşimde,ve hatta hatta aynı kültürel halkanın birer parçasını oluşturdukları halde,birbirlerini tetikledikleri halde keskin bir ayrımın varlığını oluşturan sebepleri düşünmek.
    Bu konuda islam düşüncesi olarak Hilmi Ziya Ülken,in bir yazısını aktarmak istiyorum.

    Edit:@junayerturk,öylede olmalı,böylede olmalı diye düşünüyorum,bazen kendi söylediklerini desteklicek yazılar vermen,alıntıda bulunman,karşındaki insana kendi görüşünü kabul ettirmen anlamına gelmez,ben @vese ye bir şey kabul ettirmek ihtiyacı içerisinde değilim,veya başka bir arkadaşa,yaptığım alıntı sadece bu konuları araştırmış bir insanın bana göre bilimsel açıklamalarıdır,belki konuya faydası olur diye de ilave ediyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashamon -- 26 Temmuz 2006; 15:48:48 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Drazy


    quote:

    Orjinalden alıntı: junayerturk

    sana katılıyorum @rashamon
    actıgım bılım ve dın uyusmazlıgı topıcınde de soyledıgım gıbı dın araya gırdınmı bılım o nokda da gerıler cunku, bılım sureklı yol kat etmekte.


    İslam Dininin hiçbir söylemi bilimin boş bir uğraş olduu yönünde değildir. Tam aksine dinler; bilimin gelişmesini tetiklemiştir. Her ne kadar anti olarak geliştirilmişse de -asıl tetikleyici- bilimle tepki verilmek istenmiş olan dindir.

    Din çevreleri içinde de elbette bilginler yetişmiştir. Ancak bu diğer çevreler kadar belki özgür kalmamıştır. Ama dinin bilimle çelişmediğini aksine bilimin her gelinen noktada insana acizliğini göstermiştir. Din mensubu bunu algılamış ve kulluğuna tekrar karar verirken inanmayan içinse quantum gibi dahada aciz duruma düşürecek uçukluklar belirmiştir.-Artık beyin bedenini beğenmemiş ve sıyrılmak soyut olma istemiştir.Fakat hiçbir zaman ondan kurtulamayacaktır- Ancak aynı zmanda da ruha inanmamaktadır



    @drazy yazılımımın tumunu okumanı rıca edıyorum anlayarak lutfen.
    guote ıcerısıne bır bolumunu almıssın soylemımım anlamını yıtırmıs. oysa acık ve net yazmıstım.
    benım soylemek ıstedıgım bılım amac degıl aractır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    quote:

    @rashamon

    tarihi olgular bir ya da bir kaç sebepe indirgenemez,

    daha karmaşık sebep-sonuç zincirleri var.


    Tabiki,benimde söylemeye çalıştığım, tek neden coğrafi koşulların da göz ardı edilemeyeceği,ancak birbirleriyle etkileşimde,ve hatta hatta aynı kültürel halkanın birer parçasını oluşturdukları halde,birbirlerini tetikledikleri halde keskin bir ayrımın varlığını oluşturan sebepleri düşünmek.
    Bu konuda islam düşüncesi olarak Hilmi Ziya Ülken,in bir yazısını aktarmak istiyorum.

    İslam Uygarlığı”, hangi coğrafyada yaşamıştır?Her uygarlık, can suyunu hem kendi kültüründen, hem de yaşadığı coğrafyadan alır. Bu nedenle İslam Uygarlığı, Yakın Doğu uygarlığının bir parçasıdır. Bu saptamayı,erken bir zamanda Hilmi Ziya Ülken yapmıştır. Onun bu konudaki görüşlerini aktarıyorum: Eski Yunan ve İran uygarlıklarının mirasçısı (varisi) olduğu gibi kendisi de modern Batı uygarlığının gelişmesinde etki yapmıştır. Nitekim son yüzyıllarda yeniden Batı uygarlığının etkisi altında bu eski uygarlığın çeşitli unsurları arasında uyanış hareketlerinin başladığını görüyoruz. Kısacası İslam ve Hıristiyan uygarlıklarını birbirine tümüyle yabancı iki dünya gibi görmek çok yanlış olur. Tersine olarak İlk Çağ’dan beri süregelen mücadeleleri aralarında sıkı ilişkiler olduğunu ve aynı tarihsel gelişme zincirine bağlandıklarını göstermektedir: Mısır, Asur-Keldan, İran, Anadolu-Yunan, Roma(Bizans),İslam, Hıristiyan, Yahudi, modern Avrupa uygarlıkları birbirine karşılıklı etki eden, birbirini tamamlayan ve gittikçe gelişerek dünya uygarlığı halini alan toplumsal bir gelişmenin halkalarıdır. Oysa örneğin bir Hint veya Çin uygarlığı ile Yakın Doğu uygarlığının ilişkileri böyle değildir. Aralarındaki ilişkiler pek uzaktan oluğu gibi, her birinin kendine özgü ayrı bir tarihsel kaderi vardır; ve bundan dolayıdır ki,her birinin birbirinden oldukça farklı dünya görüşleri vardır.

    İslam düşüncesini, kendi içine kapanmış ayrı bir dünya değil; fakat bugün artık dünya uygarlığı haline gelmiş olan Akdeniz uygarlığını bir halkası halinde görmek ve modern düşüncenin iki kaynağı olan Yunan(Roma) ve İslamdan ikincisini bütün bu düşüncenin gelişme seyri içinde, kendine önceki Yunan düşüncesi ve kendinden sonraki Batı düşüncesiyle ilişkileri ve etkileri bakımından incelemek, onun mahiyetine nüfuz edebilmek için en emin yol gibi görünüyor. Bu görüşe göre, eskiden beri Doğu ve Batı arasında yapılan şematik ayırışı da incelemek gerekir.

    Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı diye ikiye ayrıldığı zamandan (İS 395) beri iki dünya arasında ayrılıktan bahsedilmeye başlandı. Doğu Roma,yani Bizans İmparatorluğu, İran ve Anadolu etkisiyle özel vasıflar kazandıkça,Batı Roma municipium teşkilatıyla mıntıka inkişaflarına, belediyelere ve Cermen göçünden sonra feodalizme meydan verdikçe iki dünya arasındaki farklar derinleşti. Doğu Roma sahasında Bizans ve İran İmparatorluklarıyla onların varisi olan Arap ve Türk İmparatorlukları Batı Roma’daki derebeylik hayatından çok farklı siyasi bir bünye doğurduğu gibi, her ikisinde gelişen fikir hayatı da birbirinden oldukça ayrı karakterler aldı. Bununla birlikte Akdeniz uygarlığının bu iki parçasını tümüyle ayrı iki dünya addetmek yanlıştır. İmparatorluk içerisinde feodal sosyal düzen devam ettiği gibi (s: 11) Batı feodalizmi üzerinde de zaman zaman imparatorluklar doğmuş ve kaybolmuştur. İki dünyanın teknikleri,üretim araçları,bilimsel görüşleri birbirinin aynı idi. Yunan bilimi İslam kanalından Batı’ya geçmiş ve Batı kapitalizmi, Yakın Doğu imparatorluklarını dağıttıktan sonra yeniden İslam dünyası üzerine etki ederek çeşitli ulusal uyanış hareketlerini doğurmuştur. Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamlık Sami kavimler arasında doğarak yayılmış üç büyük din olmak bakımından köklerinde ortak oldukları gibi,oluşturdukları düşünsel yapıtlar bakımından da aralarında ilişkiler vardır. Her üç dinin birbiriyle mücadelesi onların birbirine yabancı değil, tersine olarak ortak bazı ilkelere dayanmakta olduklarını ve ortak sorunları olduğunu gösterir.

    Akdeniz uygarlığının bir parçası olan İslam uygarlığında Türkler, Araplar ve İranlıların birinci derecede, Hintliler,Berberiler ve diğer kavimlerin ikinci derecede rolleri olmuştur. Bu uygarlığı siyasi bakımdan bin yıl kadar elinde tutmuş olan Türklerin rolü en başta hesaba katılmalıdır.Hırisyan uygarlğının fikir dili (Mukaddes kitaba bağlı olarak) Latince ve edebiyat dili Yunanca olduğu gibi, İslam uygarlığının da fikir dili Arapça ve edebiyat dili (bir dereceye kadar)Farsça olmuştur. Hıristiyan uygarlığında çeşitli kavimlerden yetişen düşünürler daha 17. yy’a kadar eserlerini Latince yazıyorlardı;bunun gibi İslam uygarlığında da birinçci derecede rol oynayan Türkler, eserlerini Arapça ve bazen Farsça yazmaya mecbur olmuşlardır. Henüz milliyetlerin oluşmadığı ve ulusal bilincin doğmamış olduğu o devirde eserlerinArapça veya Farsça yazılması Türk İmparatorluklarında ( Gazneliler, Selçuklular, İlhanlılar, Osmanlılar, Safeviler vb) egemen olan ümmet zihniyetinin sonucudur.”

    Tarihsel gerçekler, İslam dünyasındaki bilime-“İslam Bilimine”- omuz verenlerin en başında Yahudileri, Hıristiyanları, Süryanileri gösteriyor.Gerçekten İslam düşünce ve bilimindeki yükselme,İslamın bir imparatorluk dini olmasıyla atbaşı gitmiştir. Yine anlamış olmalısınız ki bilimin yaratıcıları, dinsel ve ulusal kimliklerin ötesinde bilgiler üretmiş ve buluşlar yapmış yeteneklerdir. Bu büyük hamleye Arapların, Türklerin, İranlıların, Hintlilerin ve başka pek çok etnik kimliğin renk kattığı görülüyor.

    İslam biliminin İslam diniyle birlikte ortaya çıktığı söylenemez.Daha doğrusu, dinin bilimi doğurduğu söylenemez. Bu bilim, İslamiyet döneminde sürmüş, gelişmiş, duraklamıştır.
    Bilindiği gibi İslamiyet, 7. yy ortalarında doğmuş bir dindir.İslam yazarları,İlamiyet öncesi dönemi "cahiliye dönemi" olarak anarlar. Bu durum Arap yarımadasının bazı bölgeleri için doğru olmakla birlikte Mezopotamya'nın diğer alanları için doğru değildir. 5. ve 7. yy’lar arasında Kuzey Irak’ta ve Suriye’de (Şam, Antakya, Harran, Urfa vb) Süryanice ve Yunan dilinde eğitim yapan 50 kadar okulda özellikle tıp, astronomi ve matematik okutuluyordu. [(Edesse'deki (Urfa) ünlü "Persler Okulu" İmaparator Jovien'in Nisibe(Nusaybin) kentini İranlılara terk ettiği sırada kuruldu.489 yılında Bizans İmparatoru Zenon,Nasturi eğilimleri dolaysıyla okulu kapattı. Bunun üzerine Nasturiler Nusaybin'e sığındılar ve orada bir felsefe ve ilahiyat merkezi olan yeni bir okul kurdular. Ayrıca Sasani hükümdarı Hüsrev Enuş-Revan (Nuşrevan) (521-579) Cundişapur İran İmparatorluğunun güneyinde üstatlarının birçoğu Süryani olan bir okul kurdu.Çok sonraları Halife Mansur, Cundişapur'dan tabip Georges Baht-Yeşu'yu getirecektir.529 yılında Jüstinyen'in Atina Okulunu kapattığı ve son yedi Yeni Eflatuncu filozofun İran'a sığındığı gözönünde tutulursa,Hicret'in (622) arifesinde Doğu dünyasının felsefe ve ilahiyat durumunu etkileyip belirleyen kimselerin daha o tarihte belirli bir sbayıya ulaşmış olduğu anlaşılacaktır)(Bu bölüm İslam Felsefesi Tarihi, Henry Corbin, Çev: Prof. Dr. Hüseyin Hatemi s 51)]






    benım foruma uzun zamandır gırmeme sebebım ıste budur.
    uzun uzun alıntıları buraya yapıstırıp durmanız.
    yahu arkadaslar neden hep baskalarının agzından yazıp duruyoruz. bıraz da kendı agzımızdan yazalım. kendı dusuncelerımızı ıfade edemeyecek kadar acız mıyız bız yahu.
    rashamon uzerıne alınma bu hepımız ıcın gecerlı bunu sadece ornek olarak gosterdım.

    bır de tabı kı alıntı yapacagımız zamanlar da olacak bunlar ogretıler anlatımlar hıkayeler olabılır. ama konunun ıcınde bırıne bırseyı ıspatlamak ıcın yapmayın lutfen bunu.
  • Alıntılar vermek bence sakıncalı değil. Yanlış olan yapılan alıntının kaynağını belirtmemek. Rashamon, bu etik kurala özen göstermiş ve bu alıntıyı kendi fikirlerini desteklemek amacıyla eklemiş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mfiz -- 26 Temmuz 2006; 15:54:20 >
  • quote:

    rashamon uzerıne alınma bu hepımız ıcın gecerlı bunu sadece ornek olarak gosterdım.


    Üzerime alındım ve yazıyı editledim,alınmamam için bir neden gösterebilirmisin?Aynı şekilde bende bir başkasına konuyu 1-2 kelimeyle açıklamasına itiraz edebilirim,önemli olan nicelik değil ki,nitelik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashamon -- 26 Temmuz 2006; 15:57:36 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz

    Alıntılar vermek bence sakıncalı değil. Yanlış olan yapılan alıntının kaynağını belirtmemek. Rashamon, bu etik kurala özen göstermiş ve bu alıntıyı kendi fikirlerini desteklemek amacıyla eklemiş.


    kısının kendı bu kadar uzun yazsın ınanın zevkle okurum fakat alıntı oldumu bır fenalık gelıyor ıcıme.
    hem alıntı yaptıgı kısının dogru yazıp yazmadıgı ne malum o da kendı dusuncesını yazmıs. (bılım harıc)
    bır yandan dıger alıntı yapan kısıde kendı fıkırlerıne yakın bır yazar bulup onun alıntılarını yapıstıracak buraya.
    sonra uzasın gıtsın bak su dr. boyle demıs hayır bak bu dr. da boyle demıs.
    bu forum onların olmasın bu forum bızım ve bızım yazdıklarımızın olsun.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    quote:

    rashamon uzerıne alınma bu hepımız ıcın gecerlı bunu sadece ornek olarak gosterdım.


    Üzerime alındım ve yazıyı editledim,alınmamam için bir neden gösterebilirmisin?Aynı şekilde bende bir başkasına konuyu 1-2 kelimeyle açıklamasına itiraz edebilirim,önemli olan nicelik değil ki,nitelik.



    @rashamon alıntını zahmet edıp de okumadım bıle.
    lutfen uzerıne alınma tekrarlıyorum cunku burada uzun bır alıntı gordum dedıgım gıbı okumadım bıle tuttum guote ıcıne alıp ornek vardım bu @vese nın alıntısı da olabılırdı fakat onunkını alsaydım uzerıne gıttıgımı dusunecektı bende ornek olsun dıye senınkını aldım gosterdım.
  • @junayerturk alındım ama sorun değil,forum içerisinde diğer kullanıcılara her ne şekilde olursa olsun rahatsızlık vericek durumlar oluşturmak istemiyorum,onun için bundan rahatsız olduysan bende bu rahatsızlığı ortadan kaldırırm,ama bu konuda farklı düşündüğümü bilmeni isterim.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    @junayerturk alındım ama sorun değil,forum içerisinde diğer kullanıcılara her ne şekilde olursa olsun rahatsızlık vericek durumlar oluşturmak istemiyorum,onun için bundan rahatsız olduysan bende bu rahatsızlığı ortadan kaldırırm,ama bu konuda farklı düşündüğümü bilmeni isterim.



    konu rahatsız olmam degıl rashamon konu alıntıları okumadıgım ıcın gerıde kalmam ve sonra ne anlatıldıgını bılmedıgım konuya devam etmem.
    en az kısa alıntılar yapmanızı rıca edıyorum.
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.