Şimdi Ara

Franz Kafka (Hakkında & Biyografi & Okuyucular)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
98
Cevap
12
Favori
4.841
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Franz Kafka (Hakkında & Biyografi & Okuyucular)


    "Evden çıkıp gitmen gereksiz. Masa başında kal ve bana kulak ver. Kulak vermesen de olur, sadece bekle. Beklemesen de olur, tamamen sessiz ve yalnız ol. Dünya maskesini düşüresin diye, kendini sana sunacaktır; başka bir şey gelmez elinden, cazibeye kapılmış, ayaklarının dibinde kıvranıp duracaktır."

    Evet, sanırım Kafka'nın beni en etkileyen sözlerinden biridir bu. Bir haykırış var desem? Ya da bir kayboluş? Ne denir buna? Ben bir isim bulamıyorum bu söze. Aslında her sözün bir ismi vardır. Kendi içinde belli eder ismini. Ama Kafka'nın sözlerine bir isim yakıştıramıyorum ben. Nedir denir ona...

    Franz Kafka, dünya edebiyat tarihinin en önemli isimlerinden biridir, gelecek nesili diğer yazarlara oranla daha çok etkilemiştir. İlginç yaşam öyküsü ve geride bıraktığı eserleriyle efsanesini hala yaşatan Kafka, boş zamanlarını yazarak geçirmiş. Bir sigorta şirketinde uzun süre çalışmış ve çalıştığı sırada bir dergide öyküleri yayımlanmıştır. Kafka, neredeyse hiçbir romanını bitirmemiştir. Romanlarının bir kısmını da kendi elleriyle yakmıştır. Ölmeden önce arkadaşı Max Brod'a diğer eserlerini yakmasını söylemiş Max Brod eserlerini yakmayarak dünya edebiyat tarihinin belki de en güzel ihanetini yapmıştır. Evinde yazdığı notlardan toplanarak basılan Dava romanı'da ayrı bir şaheserdir. Fakat belli bir popüler kesimin daha çok bildiği ve okuduğu Dönüşüm romanı varoluşu sorgulayan anlatımıyla daha çok sevilmiştir. Kafka hiçbir zaman popüler bir yazar olamamıştır bu doğru ama bana sorarsanız da iyi ki popüler olmamış.

     Franz Kafka (Hakkında & Biyografi & Okuyucular)


    Kafka şüphesiz çok yalnız adammış. Bunu nereden anlıyoruz: Herşeyinden. Kitapları, hayatı, aşkları... Aşk demişken Milena'dan bahsetmemek olmaz. Hepiniz Milena'ya Mektuplar kitabını az çok duymuşsunuz, ya da bir kitapçı da görmüşsünüzdür. Milena ilk önce Kafka'nın kitaplarının çevirmenliğini yapmış, daha sonra bu aşka dönmüştür. Yani arkadaşlıkla başlayan bir sevgi aşkla noktalanmıştır. Ama ne noktalanma... Kafka defalarca ölmüş Milena için. Ama Milena evli bir bayanmış ve onun aşkına karşılık vermemiş. Kafka'nın özlemi git gide artmış ve bakın bunu nasıl anlatmış: ''Bu akşam tek başıma uzun bir yol yürüdüm. Çoğunlukla başkaları ile yürürüm veya yatarım. Bu akşam tek oldu. Tanrım, keşke burada olsaydınız. Burada olmadığınızı söylersem aslında kendime deli demeliyim. O kadar kuvvetli bir şekilde hissediyorum ki burada olduğunuzu. Hayır hayaliniz değil, istediğim anda size dokunabileceğim şekilde buradasınız, yanımdasınız..'' İyi ki Milena karşılık vermemiş, yoksa bu şaheserleri nasıl okuma fırsatımız olurdu?

     Franz Kafka (Hakkında & Biyografi & Okuyucular)


    Kafka, 1912 yılında yazdığı ‘Die Verwandlung’ (Metamorfoz veya Dönüşüm) adlı öyküsüyle tanındı. Öykü, ilk olarak 1915 yılında Leipzig’de basıldı. Google’ın hazırladığı doodle’da konu edilen Metamorfoz, kendisini bir gün böceğe dönüşmüş halde bulan bir satıcıdan bahsediyor.

    Eleştirmenlerin, 20’inci yüzyılın kurgu çalışmalarında bir temel olarak kabul ettiği Metamorfoz’un ardından, Kafka 1914 yılında ‘In der Strafkolonie’ (Ceza Kolonisinde) adlı eserini yazdı. 1918’de üzerinden geçtiği öykü, Ekim 1919’da Leipzig’de basıldı. Kafka, Ceza Kolonisinde, insanların kendilerine ve birbirlerine karşı besledikleri kaygı ve korkuları işlemiştir. Öyküde, iş gezisinde olan bir kişi, suçlarını bile bilmeden öykünün üzerine odaklandığı bir işkence makinesine bağlanarak öldürülen insanlara şahit olmaktadır..

    Kafka’nın bir diğer ünlü eseri olan ‘Ein Hungerkünstler’ (Açlık Sanatçısı), 1924’te ‘Die neue Rundschau‘ adlı dergide yayımlanmıştır. Kafka bu ve son hikayesi olan ‘Josefine, die Sängerin oder Das Volk der Mäuse’ adlı eserinde sirk çalışanları ve sanatçıların hitap ettikleri kitlelerle olan ilişkilerine ver verilmişti.

     Franz Kafka (Hakkında & Biyografi & Okuyucular)



    Uzun Biyografi


    1883 yılında Prag’da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi’si annenin çocuğu olan Franz Kafka’nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka’nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası’nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu.


    1893 yılında öğrenim görmeye başladığı Avusturya Lisesi, yalnızlığını ve kendi içine kapanmasında büyük etken oldu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Kafka’yı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler. Ufak yaşlarda da Çekçe konuşan Kafka gittiği Alman okullarının da etkisiyle Almancada ustalaştı.


    1901 yılında Altstädter Gymnasium lisesini bitirdikten sonra Prag’daki Karl Ferdinand Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında Alman edebiyatı derslerini takip etmeye başladı. Öğrenciliği sırasında Yiddiş tiyatro çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmalara destek verdi. Kafka ilk eseri olan “Bir Savaşın Tasviri” adlı öyküsünü bu dönemde yazdı.


    1902 yılında Max Brod'la tanıştı. Max Brod, Kafka’nın yaşamında önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı.


    1906 yılında hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı.


    1907'de Sigorta Şirketi’nde memur olarak çalışmaya başladı. Gündüzleri sigorta şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatının yanı sıra geceleri ölümden bile daha derin bir uykuya benzettiği yazma işine yoğunlaşıyordu. Aynı yıl “Taşrada Düğün Hazırlıkları” adlı öyküsünü kaleme aldı.


    1912 yılında nişanlısı Felice Bauer’le tanıştı. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak, 1919’a kadar sürdürdü. Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa güncesinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. Bunlar, Kafka’nın ölümünden çok sonra 1967’de “Felice’ye Mektuplar” adıyla yayınlandı.


    1917’de Kafka, verem olduğunu öğrendi.


    1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı.


    1920 yılında Milena Jesenska ile tanıştı. Mektuplaştığı dört kadın arasında en ciddi ve önemli olan Milena Jesenska'ydi. Milena'yla mektuplaşmaları önce bir arkadaşlık gibi başladı, daha sonra tutkulu bir aşka dönüştü. Fakat Milena evli olduğundan bu mutsuz ve imkânsız ask Kafka’yı derin acılara sürükledi. Mektuplaştıkları üç yıl boyunca sadece iki üç kez görüşebildiler ve bu görüşmeler Kafka’yı üzmekten başka bir işe yaramadı, yine de onun yaratıcılığını olumlu yönde etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Daha sonraları edebiyat tarihinin güzide eserlerinden biri sayılacak olan "Milena'ya Mektupları”nda Kafka şöyle dile getirir durumunu;

    "En çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..."


    Milena bu mektupları 1939 yılında yayınlaması için yakın arkadaşı Willy Haas'a verdi ve kendisi 17 Mayıs 1944'te Almanya'da toplama kampında öldü.


    1922’de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu.


    1923`de ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya yoğunlaşmak için Berlin’e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan daha şanslıydı Nazi Almanya’sına direndi ve 1952`de Londra’da öldü.


    1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu.


    Kafka’nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi yaşamında da belirgin bir biçimde izlenir. Ona göre ne kadar küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır. Nazilerin Çekoslovakya'yı işgali sırasında Kafka ile ilgili birçok belge yok edildi. 20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Brod'a vermişti. Yazdıklarının gereğinden fazla kişisel ve değersiz olduğunu düşünüyordu. Tabii Max onunla ayni fikirde değildi ve Kafka’nın ölümünden sonra, karışık halde bulunan binlerce sayfa metni toplayıp düzenleyerek yayınladı.


    Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus’nün dediği gibi, "her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir".


    Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.


    Şöyle söyler :


    "Doğru yol yerden bir karış yüksekte bulunan gergin bir ip gibidir. Fakat bu ip, üstünde yürümek için değil de insanın ayağının takılıp tökezlenmesi için vardır ancak.''



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xxSpecter -- 13 Kasım 2015; 10:49:22 >







  • OKUYUCULAR


    Jack Kerouac (Dönüşüm, Milenaya Mektuplar, Amerika, Şato)
    AtticusFinch (Dava, Dönüşüm)
    Admiralkheir (Dönüşüm)
    Artizt (Dönüşüm, Ceza Kolonisinde, Bir Savaşın Tasviri, Dava, Açlık Sanatçısı, Amerika)
    Hüznü Şenlendiririm (Dava, Dönüşüm)
    Artizt (Milena'ya Mektuplar)
    Olórin (Dönüşüm)
    koladorina (Dönüşüm)
    Red Sterling (Dönüşüm, Ceza Sömürgesi)
    blacktox55 (Dönüşüm)
    von Neumann (Dava, Dönüşüm, Amerika)
    bcan402 (Dönüşüm)
    Mr.J (Dönüşüm, Amerika ve Dava)
    ahmeteren07 (Dönüşüm)
    Booker DeWitt (Dönüşüm)
    babacan1 (Dönüşüm)
    Lugat47 (Aforizmalar, Dönüşüm)
    OutSecT (Dönüşüm)
    AllameKisi (Dönüşüm)
    Azor Ahai (Dönüşüm)
    babacan1910 (Dönüşüm, Dava)
    oerguvan (Dönüşüm, Dava, Milena'ya Mektuplar)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xxSpecter -- 23 Nisan 2014; 12:53:47 >




  • Dönüşüm, Milenaya Mektuplar, Amerika, Şato,
  • Dava Dönüşüm
  • okul için dönşümünü okumuştum pek birşey anlamadım doğrusu
  • şuana kadar, Dönüşüm, Ceza Kolonisinde, Bir Kavganın Tasviri (bazı yayınevleri bu kitabı "bir savaşın tavsviri" diye de çeviriyor) , dava, açlık sanatçısı,amerika kitaplarını okudum. Hepsi de iyidir.

    Aforizmalarından bir örnek, "Durduğun yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını bilmek ne güzel bir mutluluktur."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Artizt -- 17 Ağustos 2013; 9:19:04 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Admiralkheir

    okul için dönşümünü okumuştum pek birşey anlamadım doğrusu

    Ben hep söylerim, Kafka'yı anlamak için Kafka'nın hayatını okumak şart. Zaten Max Brod'a kitaplarını yakması için verdiğinde ''Bunlar benim pisliklerimle dolu'' demiştir. Fakat çok zor bir öyküden başlamışsın, Taşra'da Düğün Hazırlıkları gibi bir kitapla başlasaydın senin için daha iyi olurdu. Dönüşüm, Dava, Amerika gibi romanları Kafka'nın aştığı romanlardır, biraz zorlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • franz kafka biyografisi arıyorum.okuyan ya da bilen var mı güzel ve ayrıntılı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    franz kafka biyografisi arıyorum.okuyan ya da bilen var mı güzel ve ayrıntılı.

    Buyur:http://www.biyografi.info/kisi/franz-kafka
  • quote:

    Orijinalden alıntı: xxSpecter


    quote:

    Orijinalden alıntı: Admiralkheir

    okul için dönşümünü okumuştum pek birşey anlamadım doğrusu

    Ben hep söylerim, Kafka'yı anlamak için Kafka'nın hayatını okumak şart. Zaten Max Brod'a kitaplarını yakması için verdiğinde ''Bunlar benim pisliklerimle dolu'' demiştir. Fakat çok zor bir öyküden başlamışsın, Taşra'da Düğün Hazırlıkları gibi bir kitapla başlasaydın senin için daha iyi olurdu. Dönüşüm, Dava, Amerika gibi romanları Kafka'nın aştığı romanlardır, biraz zorlar.

    doğru söylüyosun reis 2 kere okumama rağmen birşey anlamadım aklımda kitap hakkında da sadece böceğe dönüşmesi kalmış




  • quote:

    Orijinalden alıntı: xxSpecter

    quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    franz kafka biyografisi arıyorum.okuyan ya da bilen var mı güzel ve ayrıntılı.

    Buyur:http://www.biyografi.info/kisi/franz-kafka

    kitap olarak sormuştum aslında




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    quote:

    Orijinalden alıntı: xxSpecter

    quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    franz kafka biyografisi arıyorum.okuyan ya da bilen var mı güzel ve ayrıntılı.

    Buyur:http://www.biyografi.info/kisi/franz-kafka

    kitap olarak sormuştum aslında

    Kitabı maalesef yok diye biliyorum. Görseydim alırdım zaten hemen. Yine de biraz araştırayım ama sanmıyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: xxSpecter

    quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    quote:

    Orijinalden alıntı: xxSpecter

    quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    franz kafka biyografisi arıyorum.okuyan ya da bilen var mı güzel ve ayrıntılı.

    Buyur:http://www.biyografi.info/kisi/franz-kafka

    kitap olarak sormuştum aslında

    Kitabı maalesef yok diye biliyorum. Görseydim alırdım zaten hemen. Yine de biraz araştırayım ama sanmıyorum.

    bende araştırıp bulamamıştım.ama niyeyse aklımda stefan zweig tarafından yazılmış biyografisi var diye kalmış.




  • Dünya edebiyatının en önemli ismidir'den sonrasını okumayacaktım az daha. Tamam çok iyi bir yazar olabilir de bunun bir ölçüsü yok ki. Önce, dünyanın en iyi yazarı şudur diyebilen birinin bunu bir kabul etmesini isterim. Kafka'nın adını ilk duyduğumda ve şöyle bir araştırdığımda ben de çok etkilenmiştim, ilgi çekici bir hikaye sonuçta: yalnızlık, karamsarlık, ölmeden önce arkadaşına tüm eserlerini yakmasını şöylemesi, genç denecek yaşta (hem de verem gibi manidar bir hastalıktan) ölmesi... Acıların çocuğu gibi bir tablo çıkıyor ortaya, ki bu her daim ilgi çeken bir konsepttir. Bunlar her insanın içine düştüğü ve önemli meseleler olduğundan, kendini ispat etmiş bir yazarın bakış açılarını öğrenmek için çok umutlanmıştım. Böylece Dönüşüm'ü okudum, hoşuma da gitti ama sanki biraz da hayal kırıklığı vardı. Sonradan internette orada burada çok gördüm bu durumu, Dönüşüm'ü okuyup da sadece beğenenleri. Ama bir şey daha gördüm: ağır gelmiş olabilir, başlangıç için şunu oku vs. diyenler. Bi dakka ya, ben Dönüşüm'ün hakkını veremeyecek kadar deneyimsiz bir okur değilim? Bir yazar yazdıklarıyla vardır. Ve her kitabı mükemmel olmak zorunda da değildir. Ben Dönüşüm'ü sevmemiş olabilirim ama belki Dava'yı seveceğim. Buna ben karar vereyim, sen niye avukatlık yapıyorsun ki? İşte burada bir şey çıkıyor ortaya: Fanlar. Kafka öteden beri herkese hitap eden bir yazar değildi, yanlış mıyım? Ama son zamanlarda bir Kafka lafıdır gidiyor. Şuna işaret eden bir durum var: herkes Kafka'yı okusun, okumayan eksik kalır, okuyup da beğenmeyen hatayı kendinde arasın. Bu, popülizmin neden kötü olduğunun cevabı aynı zamanda. Esasında değerli olan bir şeyi putlaştırarak içinin boşaltılması. Gerçekte anlayamayacak olan insanların ağızlarından onu düşürmemesi. Başka bir örnek de Yabancı. Hayli ağır bir kitaptır bana göre ama çok satanlardan düşmüyor. Okunsun, ama beğenmeyen de beğenmedim desin ya. Herkesin beğenmesi imkansız. Sırf ünlü diye sırf çok satan sırf enteller yere göğe sığdıramıyor diye, 'oğ Kafka mı, çok iyi ya, çok Kafkaesk bla bla...' ya da 'Albert Camus, aslında intihar etmiş ya' gibi içi boş söylemlerden nefret ediyorum. Şu da var ki, ben dahil ilkin çoğu kişiye sempatik gelen kitaplarının yakılması isteği bana artık samimiyetsiz geliyor, madem yakmak istiyordun neden kendin yakmadın? Sanki içten içe bir kalıcı olma arzusu var, ki bu da bütün o yalnızlık ve dünyaya yabancılık psikolojisiyle ters düşüyor bence. Ha böyledir demiyorum, ama gardımı düşürmüyorum da. Bu tür romantik yaklaşımların sanatçılara hakaret olduğunu düşünüyorum. Bana ne hayat hikayesinden, eseri varken. Ha kitabı okursun vay be dersin ondan sonra hayatını okursun yazarın. Ama önce hayatını okuyup da sonra kitabını okumak bana yanlış geliyor. Çünkü gördüğüm her yerde Kafka adeta 'pazarlanıyor'! Önce yaşam öyküsü, şöyle aşık oldu da karşılık bulamadı, babasıyla şöyle problemleri vardı... Yalnızlık ile birlikte anılan birinin şimdi bu durumda olması ne ironik. Şimdi bakınca Dönüşüm gerçekten bir kademe yükseldi gözümde, şimdiki Kafka'nın durumu zavallı pazarlamacı Gregor Samsa'nın sömürülmesini andırıyor. Belki de Max Brod gerçekten de ihanet etmiştir, belki de o eserler gerçekten yanmalıydı...




  • Dünya edebiyat tarihinin en önemli ismidir gerçekten Kafka. Nedeni hemen sonrasında yazıyor. Dönüşüm, Amerika ve Dava romanları çok ağır romanlardır. Bunları okumadan önce Kafka'nın hayatının okunması şart çünkü, kitaplarda derine inmeniz lazım, ki en derinde aslında Kafka yatıyor. Zaten Kafka demedi mi ''Bunlarda benim pisliklerim yatıyor, yak!'' diye... Dönüşüm romanı hakkında o kadar çok şey yazıldı, çizildi ve çekildi ki ortalık malı oldu. Entelektüel kesimin bir eğlencesi oldu Dönüşüm. Size katılıyorum Kafka hiçbir zaman herkese hitap eden bir yazar olmadı ve bence böyle de olmalı. Şeker Portokalı okuyan birinden Dava kitabını anlamasını beklemek gülünç olur. Kafka, bir Dostoyevski ve ya Tolstoy gibi nam salmış bir yazar değil fakat bence sonra ki nesli Dostoyevski ve Tolstoydan daha fazla etkilemiştir (Gerçek kesim). Kitapları yakma kısmına gelirsek Kafka aslında ölüm döşeğinde bir iç savaş yaşıyor kendi kendine. Son nefesini vermeden söylüyor o sözleri. Sonuç olarak Dönüşüm güzel öyküdür herkes bayılır fakat ben de Dava'nın yeri ayrıdır. İlk mesajda verilen bilgilerin bir kısmı benim, diğer kısımlar Hürriyet, Milliyet gibi kaynaklardan alınmıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xxSpecter -- 21 Ağustos 2013; 0:45:04 >




  • dava ve dönüşümü okudum.2 kitabıda beğendim.Dava sözde kurmaca ama ülkemizin yargı sistemini resmediyo sanki .Türkiye'de onlarca belki binlerce Josef K geldi,geçti ve yenileri gelmeye devam ediyo
  • Mr.Tambourine Man M kullanıcısına yanıt
    Dostum dediğin gibi Dönüşüm, Yabancı gibi her cümlesinin birden çok anlamı olan, sembolik romanları herkesin beğenmesi saçma bir şey. Türk okurları bu kitaplar ince ve çok satılan diye adeta kitap okumaya bu kitaplarla başlıyorlar. Sonra da kitabın sembolik olduğundan bi haber dönüşüm süper, kafka süper diye dolaşıyorlar.
    Tam da bu durumu anlatıyor:
     Franz Kafka (Hakkında & Biyografi & Okuyucular)




  • Dönüşüm gerek tasvirler gerek anlatımıyla alıp okunulması gereken bir kitap.
  • Dönüşüm tam anlamıyla varoluşu sorgulayan başarılı bir kitaptır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimar*ugur

    franz kafka biyografisi arıyorum.okuyan ya da bilen var mı güzel ve ayrıntılı.

    Yazko çeviri dergisinin güzel bir özel sayısı vardı, sahaflarda bulunabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.