Şimdi Ara

SONUS FABER lerin ACCUPHASE lerle BULUŞTUKLARI AN (25. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
684
Cevap
2
Favori
26.017
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2324252627
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • kdundar kullanıcısına yanıt
    Sn. Kdundar bence boşuna kendinizi yormayin. En başta yazdığınız gibi gecmis orneklerde de oldugu gibi bir sonuca ulasmak mümkün değil.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sn. Kdundar. Sorduğun soruların cevaplarını yukarıdaki mesajlarda defalarca verdim. Amerikan Sound'unu tarif et demişsin. En basit haliyle başka ülke örnekleri de verip tarif ettim zaten. Mcintosh ise Amerikan Sound'una tam ve klasik bir örnektir zaten. Arada Babiş62'de görüp girmiş ve o da yazmış. Herhangi birine elindeki sinirlere güç ver. Sağ elini kaldır. Kulağının hizasına getir. Elini sola çevir. Parmaklarını kulağına yaklaştır ve kaslarına güç verip kulağını kavra demek yerine sağ kulağını tut demek farklı şeyler mi?

    Paylaştığım ilk video örneğinde de yaklaşım aynıydı zaten. Babiş62'nin dediği gibi çok manidar bir videoydu.

    Buraya 20 tane marka yazıp da peki bu nasıl? Bu nasıl? Bu nasıl diye hepsi için yorum istemek kadar da çocukça bir düşünce olamaz. Ayrıca bu yazışmalar başlamadan önce bu benim görüşüm ben o markayı tercih etmem diye de açıkça yazmıştım.

    Rus kızları nasıl? Hemen kendini belli ederler değil mi? Daha 100 Mt'den görünce bu kızlar rus dersin. Hepsinin tipi farklı olduğu halde benzer özellikleri vardır. Ya da bir annenin 3-4 çocuğunun hepsi de birbirinden farklıdırlar. Ama benzer yine de benzer bazı fiziki özellikleri vardır. Beyaz bir anne babanın zenci çocuğu olmaz. Zaten zenciyse bir bir yeniği vardır. Amerikan markalarının çoğu da böyledir.

    Bizim burada konuştuğumuz konunun sistemler için binlerce dolar harcanmasıyla ne alakası var demişsin ama ne hikmetse bir tane bile uygun fiyatlı bir seçenek yazmamışsın. Millet bu forumda 1000 Tl'ye komple sistem kurmaya çalışırken absürt örnekler verip durmanın ne anlamı var. Bu örneklerle anca enerji78'i gibiler tavlanırlar.

    Boş ver kdundar. Sen bana kafayı pek takma.



    Enerji78. Senin için çok güzel bir fıkram var.

    Temel bilim adamı olmaya karar vermiş.
    Bulmuş bir tane pire. Almış cımbızı eline pirenin bir bacağını koparmış. Sonra bağırmış. Zıplaaa! Pire can havliyle zıplamış.
    Pirenin bir bacağını daha koparmış. Yine bağırmış. Zıplaaa! Pire yine can havliyle zıplamış
    Bir bacağını daha koparmış. Gene bağırmış. Zıplaaa! Pire son gayret kalan tek bağıyla bir daha zıplamış.
    Teme pirenin son bacağını da koparmış. Gene bağırmış. Zıplaaa! Pire de bacak kalmamış tabi zıplayacak. Pire de tık yok!
    Temel var gücüyle masaya vurup gene bağırmış. Zıplaaaaaaa! Pire de gene tık yok.
    Temel almış eline not defterini ve vardığı sonucu deftere yazmış. " PİRENİN DÖRT BACAĞINI KOPARINCA PİRE SAĞIR OLUYOR! " Diye.




  • Teknika, başka kapıya senin gibilerle işim olmaz.
  • Olamaz zaten. Bana yazmaya kıdemin yetmez.
  • Hahahahahahahahahahahahahahahahahahahaha.

    Başka kapıya dedim ya. Benimle tartışmaya eğitimin ve bilgin yetmez anca laf ebeliği yaparsın.
    Bu son sözümdür devamını getirmeyeceğim.
  • Enerji78 sen 1000 tane de sistem değiştirsen vardığın sonuç pire sonucundan farklı olmaz.

    Sen gülmüşsün ama ben ağzımla gülemiyorum bile. O derece yani.
  • Sn. teknika, benim size kafayı taktığım yok zaten hobidaşlar hurafelerin peşine gitmesin diye yazıyorum. Konu ülkelerin ses imzası meselesinden çıktı, rus kızalara, zenci bebeklere vardı yine.

    Amerikan soundu diye bir iddiayı ortaya atıp onlarca amerikan markası arasından sadece mcintosh örneğini vermek olsa olsa ancak mcintosh soundu nun varlığını ortaya koyar. Sanırım sizin kafanızda yer alan amerikan soundu fi tarihinden kalma mcintosh, krell, altec lansing, jbl gibi cihazların sesleri. Bu tip naturellikten uzak performanslar artık güncel cihazlarda pek bulunmuyor. Amerikan markaları günümüzde özellikle de hoparlör üreticileri subjektif değerlendirmelerden ziyade ölçüm ve teknik mükemmeliyeti amaçlıyorlar. Bunu pek çok cihazda görebilirsiniz, inanılmaz lineer frekans grafikleri, 25 dereceleri geçmeyen faz farkları, çok düşük seviyelere gelmiş kabin rezonansları. Bu teknik gelişim ve ölçüm metodları eski cihazların yanına bile yaklaşamayacağı doğrulukta ses oluşmasına olanak sağlıyor. Kendi dinlediğim bir çok amerikan hoparlör markası bile belirttiğiniz gibi parlak bir ses oluşturmuyor, hepsi gövdeli veya full çalmıyor. Çoşkulu sahneye imajına yorum yapamayacağım çünkü hayatımda ilk defa böyle bir benzetme duyuyorum, sahne dediğimiz şeyin eni, boyu, derinliği, yerleşimi ve oluştuğu yer olur.

    Kuzeyliler için verilen örneğe madem siz cevap vermiyorsunuz ben vereyim aşağıdaki modelleri birkaç defa farklı sistemlerde test ettim bu cihazların mat veya kuru çaldığına hiç şahit olmadım, dolayısı ile tüm kuzeyliler mat kuru çalar diye bir genelleme ben yapamıyorum.

    Gryphon antileon signature
    Copland cta405
    Hegel h300
    Vitus sia025

    Ben buraya 20 tane marka/model yazıp bu nasıl bu nasıl diye sormuyorum, net bir şekilde aynı markanın modellerinden örnek verip dinledikleriniz varsa iddianız ile nasıl çeliştiklerini ortaya çıkarmak için yazıyorum yoksa sizin bu cihazları benim için yorumlayın gibi bir talebim zaten yok. Önceki sayfada örnek olarak 4 marka ve 9 model yazdım bunlar geçin aynı ülkeyi aynı markanın içinde bile birbirinden oldukça farklı ses veren chazlar.

    Millet 1000 tl ye komple sistem kuruyor diye bana sitem ederken sizin örnek verdiğiniz markada 100.000 dolara hoparlör, 60-70.000 dolara ampli satılması biraz manidar değil mi? Ben mi bilmiyorum acaba 1000 tl ye mcintoshtan kaynak+ampli+hoparlör alınabileceğini.

    bu yazışmalar konu başlığı ile ilgili gitmiyor ve okuyan kimseye alakasız yazışmaların faydalı olacağını düşünmüyorum. düşüncelerimi ortaya koydum okumak araştırmak isteyen hobidaşlar için bir temel oluşturabilir belki.




  • Japonların %80 i mcintosh kullanıyorsa %20 si ne kullanıyor ben bunu amerikan sound u nedirden daha çok merak ediyorum.
  • Sen de haklısın Sn. Kdundar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilmem. Belki de lateks kullanıyorlardır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • konuyu değiştirmek isterim
    pikap üzerindeki plaklara yakından bir bakış
    plaklara bir de böyle bakınca insanın içi acıyor valla.






  • Bugün başka bir şey ararken netde tesadüfen bir bilimsel makaleye rastladım.
    Makale müziksel işitmeyi tanımlamaya çalışıyor. İlgimi çekti tamamını okudum.
    Burada ve başka başlıklarda da zaman zaman yapılan tartışmalarda özellikle işin matematiksel veriler ile ve mevcut bilinen fizik kuralları çerçevesinde tanımlamaya anlamaya ve cevap bulmaya çalışanlar ile işin dinleme, algılama ve psikolojik tarafı ile pek tabiiki subjektif tarafına vurgu yapanlar arasında yaşanan ikna olamama durumunun bu makalede bir kısım cevaplarının yattığını düşündüm. Belki ufuk açıcı olur diye bazı paragraflarını aşağıya alıyorum, merak edenlerin tamamını okumasını salık veriririm.
    Mesela şu giriş bile bazen mikrofonlarla ölçüp bilgisayarlarla tanımlananın ötesinde insanın müziği hissetme ve algılama yetisinin ne kadar farklı olabileceğini bana düşündürtüyor:
    "Müziksel işitme, bir müzisyenin ihtiyaç duyduğu temel beceridir. Bir sesin
    kaynağını, yüksekliğini, rengini, gürlüğünü, aralıkları, akorları, tonaliteyi,
    melodik ve ritmik cümleleri müzikal olarak işitemeyen bir kulak için müzik
    uygun bir uğraş değildir. Müziksel işitme hassasiyeti ses yüksekliği, ritim ve
    müzikal dinamikler başlıkları altında gruplanabilir. Müziksel işitme becerisi
    ton, aralık, akor, tonalite, dizi, yedili akorlar, dominant ve ritmik kalıplar gibi
    belirgin müzikal unsurlarını tanımak için kullanılır. Majör ve minör ton
    arasındaki fark, 4’lü ve 5’li aralık ve yedili akor ve eksik yedili arasındaki farkı
    anlayabilme müziksel işitme hassasiyetine bağlıdır "

    ve devamında yine güzel bir tanımlama:
    "İnsanın ses algılaması nasıl gerçekleşmektedir? Beyne ulaşan sinyaller
    nasıl işlenmektedir? Beyin bu sinyallere nasıl tepki vermektedir? Bu üç
    kritik soru müziksel işitme becerisini kapsamlı olarak değerlendirmemizi
    sağlayabilir. Bu soruların yanıtlarını sadece fiziksel kurallar içerisinde
    aramak müziksel işitmeyi açıklamaya yetmeyecektir. Bu nedenle ses, işitme
    gibi konular akustik bilimi dolayısıyla fizik kuralları ile açıklanırken müziksel
    işitme ve müziksel algılama psikolojiyi içine almakta ve psikoakustik bilimi ile
    açıklanmaktadır."

    devamı daha da güzel:
    " Fizik ve psikofizik veya akustik ile psikoakustik arasındaki hassas ilişki,
    insanda doğuştan var olan müziksel yeteneği ve bu yeteneğin en temel
    göstergesi olan müziksel işitme ile müziksel algılama ve bellek gibi
    becerilerin açıklamalarını içinde barındırmaktadır. Psikoakustik, insandaki
    işitme sisteminin özelliklerini ve performansını araştırır, seslerin algılanışını
    olabildiğince sayısal verilere ve fizik yasalarına bağlamaya çalışarak belirler.
    Psikoakustik, işitmeyi sesin dört temel özelliği olan yükseklik, süre, güç, renk
    bakımlarından ele alarak inceler. Bu bilim dalı kendiliğinden fizikten
    ayrılmıştır, çünkü insanın işitme sisteminin tepkileri çizgisel değildir, bu da
    işitilenle ölçülen arasında büyük farklılıkların meydan gelmesine sebep olur
    .
    Bir sesin frekansındaki değişiklik akustik bilimi ile açıklanırken frekans
    değişmeden şiddetinin değişmesi sonucu işitilen perdenin değişmesi ise
    psikoakustik bilimi ile açıklanır. İşte bu noktada perdenin ne kadar değiştiği
    işiten kulağa göre farklılık gösterebilir"

    Bazı kişilerin (özellikle müzik kulağı olanların ve tabii bu anlamdaki müzisyenlerin) bizim duyduğumuzdan daha farklı ve detayda sesleri duymasının nedenini bile tam olarak açıklanamadığı "nöral" bir özellikten de bahsediyor. Müzik yeteneği ve kulağı olan kişilerin sadece bizim gibi dinleyicilerden farklı sesleri duyma ama her zaman rakamsal ve fiziksel kurallara göre açıklayamamanın da nedenini burada anlamlandırmış olunuyor diye düşünüyorum:
    "................ Kulağımıza gelen seslerin şiddeti armonik üretmeyecek kadar düşük
    olduğu hallerde beynimizde bir ses ait oluşabilecek armoniklerin frekanslarına yaklaşık değerlerde tınlayan iki ses arasında ikinci tür bir vuru hissedilmektedir. Bu vuru tam olarak armonik iki ses
    tınladığında kaybolmaktadır. Bu da müziksel işitme becerisinin açıklanması zor bir nöral
    özelliğidir. Bu vuru türü müzik açısından çok önemlidir.
    Beynimiz basit seslere göre çok daha karmaşık olan müzik sesleri analiz etmek için bu
    vurulardan yararlanmaktadır. Bu Akustik ve nöral özellikler bize duyduğumuz bir sese göre
    belirli bir aralık mesafesindeki harmonik sesi saptayıp tanımlamamızı veya
    sesi çıkartmamızı sağlamaktadır. Bu süreç her aralık için ayrı bir işlem anlamına gelir ve her biri ayrı zorluk derecesine sahiptir. Bu yüzden bazı aralıklar mesela Birli ve sekizli aralığını diğer aralıklara göre daha kolay
    algılayıp çıkartabiliriz çünkü yanılgı durumunda oluşacak vurular çok güçlüdür.
    Yapılan araştırmalarda kulağımıza gelen beşli dörtlü ve üçlü gibi aralıkların işitildiğinde alt oktavda üçüncü bir sesin algılandığı saptanmıştır. Bu ses belide pest sesin alt oktavı, dörtlüde üst sesin iki alt oktavı ve
    üçlüde alt sesin iki alt oktavı olarak tespit edilmiş ve sadece bu aralıklarla
    sınırlı olmadığı görülmüştür. Ancak diğer aralıklarda daha güç algılanmaktadır. Sadece armoniklerden bir kaçının birlikte duyulmasıyla sanki esas sesin duyulduğu izlenimi oluşmaktadır. 440 Hz.lik bir ses dalgası bizim la sesini duymamızı sağlar. Ancak denekler, onun yerine 880 Hz., 1320 Hz., 1760 hz.lik dalgalar beraber verildiğinde 440 Hz.lik dalga bunların içinde olmadığı halde bu armoniklerin en büyük paydası olan 440 Hz.lik dalgayı duyduklarını söylemişlerdir. (Peynircioğlu, 1996, s.17)
    Bu durum duyduğumuz bir aralığın gizli temel sesini algılamamıza yardımcı olan nöral bir olaydır. Beynimizin sesleri yineleme hızlarını algılayabilmesi olarak
    açıklanır ve müzik açısından oldukça önemlidir."

    Makalenin linki:
    http://efd.mehmetakif.edu.tr/arsiv/Aralik2006/sayi12/28-38.pdf




  • Güzel makale... Sizce hangi kişi psikoakustikten daha çok haberdardır?

    1. Kişi kulağını referans ve yanılmaz kabul ediyor, türlü türlü farklar duyup hepsini ses sistemindeki değişikliğe veya elektriğe yoruyor

    2. Kişi kulağını yanılabilir kabul edip ses sistemlerinin farklarını değerlendirirken ölçümleri destek olarak kullanıyor, dinleme testi yapacaksa değişkenleri en aza indiriyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Makale müzik kulağı olanlar başkalarının duymadıklarını duyar derken cihazları kastetmiyor. Dil anlama yeteneği beyinde benzer merkezlerde bulunuyor muhtemelen, eğer öyle ise şu örnek verilebilir: Japonca'da L harfine denk gelen ses yok, bu sesi başka dillerde duydukları halde anlamıyorlar hatta r ile l'yi ayırtedemiyorlar, ancak bu harfin farkları abartıldığı zaman öğrenebiliyorlarmış.

    Hi-fi cihazlarda distorsiyon, frekans cevabı vb. ayırdetmek de eğitim gerektiren bir özellik, ancak müzisyen grubunun bu testlerde iyi olduğuna dair bir kanıt yok. Kritik dinleme konusunda en iyi ve güvenilir olan gruplar sesle sırf bu amaç için uğraşan mühendis vb, daha sonra pek hoşnut kalmasam da hi-fi satıcıları sonra müzisyenler en sonlara doğru da hi-fi meraklıları çıkmıştı bir çalışmaya göre, doğruluğu yanlışlığı tartışılır tablo formatında eklerim bir ara.

    <karşılık olarak cevap verdiğim mesaj uçmuş, yine de genel bilgi verdiğim için silmiyorum>



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dustdevil -- 24 Aralık 2014; 0:20:54 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • tablo aşağıda, kaynak Sound Reproduction yazarı Floyd E. Toole, tablonun kaynağı ise Electronic Industries Association of Japan, 4-Channel Stereophonic Study Commitee 1979 "Listening Test on Stereophonic and Quadraphonic Reproduction Systems" document STC-004. 3 numaralı gruptan olmamak lazım.

    Bir kaç yeri yanlış hatırlamışım bu arada, hifi satcısı başka bir kaynaktan olmalı. İsteyene tabloyu Türkçe'ye çeviririm.




  • aticus3 kullanıcısına yanıt
    Güzel bir yazıt, güzel bir anlatım olmuş..
    Gerçekten müzikle uğraştıktan sonra kulak gelişimi,beyin algılaması,duygu yoğunluğu farklı boyutlara taşıyor..
    Gelvelakin tüm dünyanın evrensel ortak tek dili olmasına rağmen, müzik adına duyum adına 'ifa' etmek için,karşılığında kelime kifayetsizliğinden yine anlaşamazsınız.!.
    Belli bir müzik uğraşısından sonra ancak serzeniş yoluyla anlatırsınız yada algılarsınız..
    Duyumlar,tartımlar,aralıklar,tonlar,tınılar,nüanslar,majörler, minörler,scaleler,otantik sesler,elektronik sesler vs. Vs...
    Dahası bunları bize ileten aracı ses düzeni aygıtları..
    Derya deniz olaylar..İstiap haddi..
    Zzr ye bindiğim yıllarda,virajlarda dizleri yere değeseye kadar yatan motorcu birine sormuştum; ben sizin kadar niye viraja yatamıyorum diye?
    Cevap: Kabiliyet meselesi kardeşim.!.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • orası öyle,
    "anlayana sivrisinek sesi saz anlamayana davul zurna az" demiş atalarımız
  • makaledeyi beğenmenize sevindim ancak bu makaleden anladığınız ve çıkardıklarınıza katılamıyacağım.
    Benim burada ifade etmeye çalıştığım aslında ölçmek güzel evet ama doğru ve neyi ölçtüğünüzü bilmek önemli olan. Yani makaledede bahsediyor işte fizik kuralları çerçevesinde ölçtüklerinizden çıkan sonuçlar her zaman algıladıklarımız ile örtüşmeyebiliyor burada devreye psikoakustik giriyor diye bir bilgi var. Nitekim benimde kalın punto ile özellikle vurguladığım gibi ".............çünkü insanın işitme sisteminin tepkileri çizgisel değildir, bu da
    işitilenle ölçülen arasında büyük farklılıkların meydan gelmesine sebep olur." durumlar ortaya çıkabiliyor.
    ayrıca bu konu burada sizinle benim çözüme ve sonuca kavuşturabileceğimiz bir konu değil. Siz kendi tecrübe ve inancınız ölçüsünde bu hobide ilerlemeye devam edin. Ben de kendi tecrünbelerim ile, bu daha iy olacak sanırım.
    Bir de son olarak yıllar önce okuduğum bu tartışmalar çerçevesinde hala sitede duruyor mu diye dönüp baktığım bir başka makaleyi de tekrar gözden geçirdim.
    Onu da buradan merak edenlerin ve isteyenlerin okumasını salık veriyorum.
    http://www.lotusconcept.com/wp-content/uploads/2013/07/kablolar.pdf




  • aticus3 kullanıcısına yanıt
    Herkes aynı görüşte olmak zorunda değil elbette, ancak prensipte size katılıyorum insanın algısı hesaba katılmaz ise sadece ölçümler işe yaramaz.

    Sonraki iki mesajım başka bir mesaja cevap idi. Müzisyenler iyi müzik kulağına sahip oldukları için otomatik olarak hi-fi sistemleri dinleme konusunda uzman olmazlar demek istedim, mesela sadece canlı çalan bir müzisyen mp3 gibi algoritmaların bozulma seslerine nasıl aşina olacak gibi...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • @aticus

    İzninizle müzik kulağı ile uzaktan ilgili herkesin yapabileceği bir testin linkini buraya ekliyorum, turke**** forumlarında da bir ara paylaşılmıştı:

    http://tonometric.com/adaptivepitch/
    http://tonometric.com/rhythmdeaf/
    http://jakemandell.com/tonedeaf/
    http://jakemandell.com/amvi/

    Standart bir müzisyen testinden geçebileceğimi sanmıyorum, düşünsenize iki nota duyacaksınız ve arada kaç nota var bileceksiniz ama bizim gibi dinleyiciler kendi kulağını test etmek için bunlara da bakabilir.




  • 
Sayfa: önceki 2324252627
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.