Şimdi Ara

NE İŞE YARIYORUZ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
101
Cevap
0
Favori
2.590
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Doğaya bir göz atalım. Bir uyum vardır. Çıkar ilişkilerine dayansa bile bir uyum vardır. Arı çiçeğe rüşvet verir, çiçek Güneş’e. Bir böcek kırıntılarla evlenir. Sivrisinekler çöplerden sorumludur. Ağaçlar toprağa kuvvet verir. Toprak insana ürün. Atmosfer kuşların kanatlarına kucak açar, insanın ciğerlerine hayat verir. Tüm doğa bir tür dinamik etkileşim içindedir. Bunu biyologlardan veya diğer bilim adamlarından da duyabilmeniz mümkündür.

    Sabah kalk kahvaltı yap. İşlerinle uğraş. Öğle yemeğini ye. İşlerinle uğraş. Akşam yemeğini ye. Dinlen. Uyu. Ertesi gün aynısı. Daha sonraki gün aynısı. Hep aynısı….Döngü böylece devam eder…

    Ya insana ne demeli? Yukarıdaki döngü insana aittir. Doğaya ne gibi bir katkısı var insanın? İnsanın biyolojik olarak fayda sağladığı bir durum var mı? Biyolojik olarak bir insanı sinekten, çiçekten, böcekten ayırt eden ne var ki? Akıl var insanda ama bunu pek azı kullanıyor. Biyolojik olarak insan nedir? Biyolojik olarak insanın bir amacı var mıdır? Kısacası nedir bu canlı türünün doğadaki etkileşim göstergesi? Eğer insan denen canlı bilimsel manada bir amacı olmayan ve sadece üremeye çalışan, sadece kendi hazları, istekleri, emelleri üzerine bir yaşam sürdüren bir tür ise neden akıl ve zeka denen bu yapılanma insanda var ki? Tüm bunlar var diyelim ancak ya duygularına ne demeli bu canlı türünün? İşte bu duygular ki sorgulamaya yarıyorlar, işte bu duygular ki neyin nasıl olması gerektiğini insanlara fısıldıyorlar. İyi ama niye gelişti ki bu duygular insanda? Bir biyologun gözünde insan tüm bu akıl ve duygularıyla bir sinekten daha mı faydalı şu doğa için? Bir insan havaya ne veriyor? Bir insan suya ne katıyor? Bir insan hava alıp vererek sadece yaşamını devam ettirmekten başka ne yapıyor? Bir biyolog için basit bir et parçası olabilir bu canlı ancak bunun dışında bir amacı yok mudur şu insanın? Bir amaç olmak zorunda değil elbet ancak işte bu içimizde oluşan duygu denen kemirgen hep bir amacın olması gerektiğini fısıldayıp duruyor.

    Tüm bunları yazdım çünkü şu en son çevre felaketi aklıma geldi. Atık varilleri sırf daha çok para kazanmak uğruna toprağa gömenler ne çevreyi ne geleceği ne de gelecekteki genç nesilleri düşünüyorlar. Harbiden biz neyiz böyle? Düşünün ki bizden çok daha zeki ve iri yaratıklar olsaydı bu dünyada ve bu yaratıklar biz insanları tıpkı aşırı üreyip doğaya zarar vermeye başlayan bir böcek gibi ezerler miydi? Ne dersiniz? İnsan nedir? Bir amacı var mıdır bu canlı türünün? Bir faydası var mıdır doğaya? Dini görüşleri hiç dahil etmeyelim. Sadece bilimsel bir açıdan bakmaya çalışalım. Sadece bir doğa sever olarak bakalım. İnsanın sadece elle tutulur yanına bakalım. İnsanın sadece somut taraflarına bakalım. Ne düşünüyorsunuz bu canlı türü için?

    Not: Amacım insanları aşağılamak değildir. Amacım derinlemesine bir farkındalık düzeyi oluşturmaktır. Amacım düşünmek ve düşündürmektir. Ne kadar becerebiliyorum tartışılır tabii ki. Bir insanım. Mükemmel değilim. Zırvalamış daa olabilirim.



    _____________________________




  • İnsan sadece diğer canlı türlerinden daha gelişmiştir o kadar. Zeka unsuru bir canlı türünün hayatta kalmasına yardımcı olur fakat doğa geleceği bilmez ve geleceğe yatırım yapmaz, sadece günü kurtarır. Bu nedenle zekanın yan etkileri gün gelir o canlı türünün aleyhine dönebilir. Bu nedenle zeka ve onun beraberinde gelişen kültür ve bilinç devreye girerek bir şeyler yapmak zorundadır. Hangi tarafımız baskın gelecek bunu zaman gösterecek.

    Bu arada aklıma gelmişken Carl Cagan'ın bir özdeyişini yazmadan edemeyeceğim.

    "İnsan, Kozmos'un kendini anlama biçimidir"



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 19 Nisan 2006; 1:52:10 >
    _____________________________
  • insanın doğaya bir katkısı yok. aksine ekolojik dengeleri bozmakta birebir bir canlı. o bozuyor doğa kendisini yeniliyor. ormanlık alanları tahrip eden insan, su kaynaklarını kirleten insan, sanayi ve evsel atıklarla denizleri, gölleri, akarsuları kirleten insan, sera etkisi oluşturan, ozonu delen hep insan.

    olan zavallı hayvanlara ve bitkilere oluyor. insanın gaddarca bozduğu dengelerin ve kirlettiği çevrenin ceremesini hayvanlar ve bitkiler çekiyor.
    _____________________________
  • insan öyle bir yaratıktır ki kendisi dahil bütün yaratıklardan maksimum düzeyde istifade etme çabası içerisindedir ...

    bütün çiçekleri masasında istediği gibi bütün arazileri de çevirmek ve sahiplenmek ister ...

    bunu diğer canlılara yaptığı gibi hemtürlerine de yapar ... bütün insanlardan istifadeye çalışır ... çıkarı uğruna binlerce canlının hayatını feda edebilir ...

    insanda zeka ve aklın birlikte olması ve diğer başka bir canlıya aklın verilmeyişi insanın hayatının devamlılığı açısından çok önemli bir unsurdur ... tarih sahnesinde bizden daha önce gelen ve milyon yıllık geçmişi olan köpekbalığı gibi canlıların akıllanmaması, deniz altında bir medeniyet kuramaması maddeci bir gözle bakıldığında cevabı merak edilen bir sorudur ...

    neden sadece insan akıllanmayı başarabilmiştir, neden insanlar binlerce canlıdan dilediği gibi istifade ederken başka canlılar insandan istifade edememektedir, insana karşı bir savunma mekanizması gerçekleştirememektedir ...

    sanki diğer bütün canlıların elleri kolları bağlanmış sadece insanın eline imkna verilmiş insan da diğer canlıları ezmekte, maksimum istifade etmeye çalışmakta hatta vve hatta binlerce fok u yavruyken bile acımadan öldürebilmektedir ...

    acaba

    maddeci bir gözle bakıp da

    başka bir canlının daha akıllandığını düşünürsek

    veya

    herhangi başka bir canlı da insan gibi akıllanırsa

    ne olur bu gezegenin hali ?

    veya

    başka herhangibir canlının akıllanma ihtimali var mıdır ?
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact



    başka bir canlının daha akıllandığını düşünürsek

    veya

    herhangi başka bir canlı da insan gibi akıllanırsa

    ne olur bu gezegenin hali ?

    veya

    başka herhangibir canlının akıllanma ihtimali var mıdır ?


    başka canlılarda akıllansalar ve insana haddini bildirseler fena mı olur? mesela timsahlar akıllanıp medeniyetler kurup akarsuları kirleten insanlara hadlerini bildirseler bence hiç fena olmazdı
    _____________________________
  • Diğerleri de bir işe yaramıyor.

    Olmasalar da olurdu.

    Ancak, biri diğerinin bir işine yarıyor.

    Bütün bu işler neye yarıyor?
    _____________________________

    Nuh Baba

    -------------------
    Zaman hep aynıdır, Geçen Biziz...
  • aslında dışardan bakınca insanoğlu olarak pek bi işe yaramıyoruz.
    ama kendi aramızda bi sürü işimiz var.

    garip.
    _____________________________
  • İnsan akıllandı da başka canlılar neden akılanmadı?
    Bu; bir yarışta "ikinci olan neden birinci olmadı" demek gibi ya da "herkes neden birinci olmadı" demek gibi birşey.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    İnsan akıllandı da başka canlılar neden akılanmadı?
    Bu; bir yarışta "ikinci olan neden birinci olmadı" demek gibi ya da "herkes neden birinci olmadı" demek gibi birşey.


    daha önce bi topikte anlatmıştım. gene uzun uzun yazmıyayım ama basitçe-kabaca. afrikada bitki örtüsü değişince, ağaçlardan yere inen primatlardan bazıları ayakta durabilecek şekilde evrim geçirdi, ayakta durabilenlerin hareket etmek için ön uzuvlarını kullanmalarına gerek kalmadı. böylece eller, alet vs. yapmada kullanıldı ve bununla birlikte yaratıcılık-zeka gelişti falan filan. çok kabaca mantık bölye. yani zekanın gelişebilmesi için yaratıcılık-üretim olması lazım, bunun içinde yardımcı uzuv lazım. köpek balığı, hatta geri kalan canlılar bu açıdan zeka geliştiremez. hatta şu insana en yakın maymunlar bile hareket ederken elleirni kullanır. diğer canlılar niye zeka geliştiremedi diye şaşmamak lazım.

    benim anlattıklarımı ciddiye de alabilirsiniz dalga da geçebilirsiniz. tabi dalga geçmek, eğlencelidir. ben de severim.

    sonuç olarak pek bi işe yaramıyoruz. tabi benim de hoşuma gitmiyor bu durum ama gerçekler böyle. ben kendimi tersine ikna edemiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lacrima -- 19 Nisan 2006; 0:35:27 >
    _____________________________




  • Neden bir işe yarayıp yaramadığımızı sorgulayabilen bir yapıda olmak da ilginç.

    Cevabının doğal pratik bir anlamı yok ki!

    Yaşıyoruz işte, cevap ne olsa da.
    _____________________________

    Nuh Baba

    -------------------
    Zaman hep aynıdır, Geçen Biziz...
  • Gerçekten ilginç yorumlarda bulunmuşsunuz arkadaşlar. Yorumlar için teşekkürler. İnsan ve doğa. Doğa ve insan. Çiçek ve arı. Ayı ve bal. Bal ve arı. Su ve balık...

    İnsan gerçekten öyle bir canlı ki aklı, zekası ve duyguları ile bir farklılık yaratamıyor doğrusu. Hem böylesine üstün bir zekaya sahip ol. Hem böylesine duygulara sahip ol. Sonrasında bir fokun kafasını ez. Niye? Para için. Moda için. Leoparlar leopar olarak kalamıyor. Cesetleri Oscar partilerinde en pahalı pırlantalar taşıyan en güzel kadınların boyunlarında anlam kazanıyor. Gösteriş için, şan şöhret için şekilden şekle giriyoruz. Şu Tv'de popstar olmak isteyenlerin halini gördükçe içim bir tuhaf oluyor. Ya ben bu dünyaya ait değilim ya da onlar diye düşünüyorum çoğu kez.

    Çevremize bakıyorum da hep bir kurgu üzerine yaşıyoruz. Reklamlar, lüks otomobiller, tıraş makineleri, şampuanlar, şans oyunları... Hepsi birer kurgu. Ancak aynı insan savaşlarla nice canlara kıymış. Er Ryan filmini izleyenler görmüşlerdir oradaki askerlerin nasıl da "Anne!!!, Anne!!!" diye bağırdıklarını. Yaşanmış bunlar.

    Neyse fazla uzatmayayım. İçimdeki duygular ki şu lanet olası duygular hep bir anlam olmalı diye haykırıyor. Hep bir manası olmalı. Bu hayatın bir anlamı olmalı diye nara atıyor. Aynı duygularım ben bir insan olarak farklı olmalıyım diye beni ikna etmeye uğraşıyorlar. Ama farklı olduğuma nasıl inanabilirim ki? Ortada kurallar var ve uymayanlar insanlar... Okulda dersler var ve çalışmayan öğrenciler... Doğada güzel canlılar var ve cesetlerinden elbise yapanlar...Kısacası garip bir durum doğrusu.

    @lacrima bu arada senin fikrilerinde dalga geçilecek bir yan yok. Ancak bu kadar basit olsa keşke bazı şeyleri açıklamak. Örneğin bir maymunu alet kullanmaya iten güdüyü araştırmak lazım. Bir maymun neden alet kullanmak istesin. Hangi koşullar ona alet kullanmayı teşvik etti. Bu üretim sonucu maymun giderek zeka kazandı. Daha zeki oldu. Giderek daha zeki... Ve sonrasında kazık atmayı öğrendi, sonrasında dalga geçmeyi öğrendi, sonrasında vefasızlığı öğrendi, sonrasında kurnazlığı öğrendi. Kısacası zeka ile birlikte insan su istimali öğrendi. Zeka ile birlikte insanlar kırıcı olmayı öğrendiler. Sadece bir zeka bunun için yeterli midir? Kin için, öfke için, kıskançlık için salt zeka mı gerekiyor? Hatta dalga geçme kavramı bile analiz edilebilir @lacrima. Mesela maymunun teki daldan düşer ve diğeri de akşam fazla seviştin galiba şeklinde takılabilir ne dersin?

    Bu tür konularda çok daha fazlası gerekiyor tatmin olmak için. İnsanda zeka dışında birkaç güdü daha var ki tüm bunlar insanı farklı kılıyor. Ancak bu farklılık pasif bir farklılık olarak kalıyor. Doğaya fayda olarak yansımıyor. Ayrıca iyilik, sevgi, ahlak gibi kavramlarında salt zeka ile açıklanmayacağı aşikardır. Düşünsenize bir maymun akıllanıyor ve diğer maymunun kıçına bakıp "Baksana bana bilader ben artık akıl sahibiyim şu kıçını ört de artık midem bulanmasın" Derken ahlak gelişir işte....Neyse fazla uzatmayayım. Faydalı olmak dileğiyle.
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Neden bir işe yarayıp yaramadığımızı sorgulayabilen bir yapıda olmak da ilginç.

    Cevabının doğal pratik bir anlamı yok ki!

    Yaşıyoruz işte, cevap ne olsa da.




    @was hocam işte durumu oldukça tuhaf yapan şeylerden birisi de bu. İnsan analiz edebiliyor, sorgulayabiliyor. İnsanda bir tür dürtü var ki o dürtü neyin ne olması gerektiğine bir anlam biçiyor hep. Örneğin ben bu şekilde "bir işe yarıyor muyuz" diye sorarken bile bir işe yarayıp yaramadığımdan emin değilim. Dahası hayata hep bir anlam biçiyoruz. İyiyi biliyoruz, kötüyü biliyoruz. Akıl sahibi olan her insan kendi başına gelmesini istemediği bir şeyin başkasının başına gelmesini de istemiyor. Ancak öyle insanlar da ortaya çıkıyor ki tüm aklı ile bu şekilde düşünemeyebiliyor ve gözünü kırpmadan canlılara kıyabiliyor. İnsan salt akıl değil bana kalırsa. Akıl ile birlikte farklı duygulanımlara da sahip. İşte bu duygulanımlar aslı hayata anlamı yükleyen salt zeka ve akıl değil. Bun duygular ise küçükken şekillenirken kazanılıyor. Sonrasında kazanılamıyor. Yüksek zeka, akıl tüm bunlar merhametli olmayı doğurmuyor, tüm bunlar iyiliğin ve kötülüğün ne olduğu arasındaki ince çizgiyi belirleyemiyor. İnsan katman katman. Kimi zaman akıl ve zeka dolayısıyla mantık bu duyguları ezip geçebiliyor. Tuhaf doğrusu @was hocam tuhaf doğrusu.
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact



    başka bir canlının daha akıllandığını düşünürsek

    veya

    herhangi başka bir canlı da insan gibi akıllanırsa

    ne olur bu gezegenin hali ?

    veya

    başka herhangibir canlının akıllanma ihtimali var mıdır ?


    başka canlılarda akıllansalar ve insana haddini bildirseler fena mı olur? mesela timsahlar akıllanıp medeniyetler kurup akarsuları kirleten insanlara hadlerini bildirseler bence hiç fena olmazdı

    dostum eğer bize bunları yaptıran akılsa dünya akıllı bir türü daha kaldıramaz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _FOCUS_ -- 19 Nisan 2006; 1:49:00 >
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: trackfind500
    Yüksek zeka, akıl tüm bunlar merhametli olmayı doğurmuyor, tüm bunlar iyiliğin ve kötülüğün ne olduğu arasındaki ince çizgiyi belirleyemiyor.



    güzel bir noktaya temas etmişsin. aslında akıl merhametli olmayı, iyilik ve kötülük arasındaki farkı insana sunuyor ama insanı yönlendiren asıl etken, yani bana göre ruh, bunu kabulleniyor yada kabullenmiyor. mesela ana-babasına asi olup onları azarlayan bir evlat düşünelim. o esnada aklı ona yaptığının yanlış olduğunu devamlı söylemektedir, bu bilgiyi ona sunar ama akıl üzerinde bir güç olan ruh bunu dinlemez, kabullenmez. o an yaptığına şartlanmıştır ve aklı egale etmiştir.

    akıl bir insana yavru fokları o şekilde öldürmemesini, böcekleri sırf eğlence-eziyet olsun diye yakarak öldürmemesini, kapkaç yapacağım derken kadınları yerlerde sürükleyerek yaralanmalarına-ölümlerine sebebiyet vermenin yanlış olduğunu da söylüyordur muhakkak. ama bir şey varki, aklı bastırıyor ve kontrolu ele alıyor. asıl suçlu işte bu "şey" bana göre. yoksa akıl, her iyiyi ve her kötüyü insana sunar. cep telini gasbetmek için liseli genci öldürmenin, küçük çocukları kaçırıp ırzına geçerek boğarak öldürmenin doğru olduğunu hangi akıl iddia eder ki, o insan bu fiili işliyor? demek ki o "şey", aklı ve onun sunduklarını reddeden ve insanı güden temel etken. yani ruh, yani insanı insan yapan etken, insanın kendisi, özü.

    şuna benzer bir şey , cooler yetersizdir, fsb yi ve core voltajını alabildiğince yükseltirsiniz, everest bangır bangır bağırır cpu gidiyor diye, ama daha az paraya daha fazla performans sizi öyle bir tetiklemektedir ki vazgeçmezsiniz, sonunda cpu'yu yakarsınız, yaptığınızın yanlış olduğunu bile bile garantiye götürür salağa yatarsınız, "overclock mu? o da ne? valla ben çalışıyordum, durduk yerde cozz dedi gitti" diye yanıp yakılırsınız, eğer yeni cpu yu alırsanız sırıta sırıta gelir, tekrar o/c denemelerine başlarsınız. başta sistemi stabil kullanmanın doğru olduğunu, sonrasında kendi yanlışınızdan dolayı yaktığınız cpu yu garantiye itelemenin yanlış olduğunu, kısaca baştan beri yaptıklarınızın yanlış olduğunu size söyleyen aklı takmazsınız.

    çivili katil vardı bir aralar hatırlayanlar hatırlar. o adam insanların kafalarına çivi çakarak öldürüyordu. çıktı anlattı kendisi, insanları yıldızlar, çivileri de koordinatlar olarak gördüğünü, uzayda herkese bir yer belirlemek kastı ile kafalara çivi çaktığını felan söylüyordu. yani aklı ona onu söylüyordu. ne gariptir ki, akli dengesini kaybeden kişiler akıllarının dediğini yapıyorlar ama, akli dengesi yerinde olanlar akıllarının gösterdiği istikametin tersine gidiyorlar.

    hangi akıl ailesi evde iaşe beklerken insana kahvehanede okey oynamasını söyler? etrafta bakıyorum tüm kahveler tıka basa dolu, yoğun bir sigara dumanı altında haldır haldır okey oynayan tipler kendilerini öyle kaptırmışlar ki, arada bir "yahu sahip, gidip çalış, evde çoluk çocuk var" diye uyaran aklı o an susturuyor, okeye devam ediyor adam. bana kalırsa akıl asıl güdücü olsaydı, dünya bambaşka bir yer olurdu. ruhun varlığını reddetmekte olan arkadaşlar, aklı izale edebilen ve sunduğunun tam tersini yapan bu "şey"in ne olduğu hakkında yorum yaparlarsa sevinirim.

    bence bu "şey" ile bir işe yarıyoruz ve gene bu"şey" ile bir işe yaramaz canlılar haline gelebiliyoruz. akıl ise zavallıları oynuyor. çoğunlukla çocuğa "sus bakayım" der gibi aklı azarlıyor ve susturuyor insanoğlu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C4 -- 19 Nisan 2006; 4:33:58 >
    _____________________________




  • son asırda dünya toplumlumlarının ve bireylerinin seyri faydacılık (utilitarianism) üzerine kuruluyor.iş adamı zehirli atıgı topraga gömdügünde ülke toplamının madi açıdan zarara ugruycagını heasaba katmadan kendi şirketinin karmarjını yükseltmeyi amaçlıyor.ülke başkanı bir ülkeye savaş açarak dünya petrollerinin denetimini kendi ülkesinin insiyatifine almanın tüm diyer eksi yönlerine baskın geldigine düşündügünde işin insanlık yönüne aldırmadan ülkesinin çıkarlarına hizmat ediyor.seçimlere hazırlanan adaylar yardım sever olmak oy getiricekse yardım sever oluyor hayvansever olmak getiricekse hayvan sever dinci olmak getiricekse dinci...


    herşey kısa vadeli hesaplar üzerine kurulu ve en az hesaba katılan şey vicdan
    _____________________________
    "Umutlarının yarısını bana vericeksin!"
    Umutlarımın bir kısmının ırzına dünya geçti.
    Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.

    umutlarının yarısını bana vericeksin!
    bende cenete gitsinler diye
    acımasızca şehit düşürüp
    üstünede birde keyif sigarası yakacagım
  • quote:

    ruhun varlığını reddetmekte olan arkadaşlar, aklı izale edebilen ve sunduğunun tam tersini yapan bu "şey"in ne olduğu hakkında yorum yaparlarsa sevinirim.


    C4, sen sorduğun için o şeyi anlatıyorum. Sakın burada başka arkadaşlar polemik yaratmaya kalışmasın ben hiçbir şekilde "benim düşüncem doğru" şeklinde bir dayatma yapmıyorum, sadece sorulduğu için fikirlerimi söylüyorum. Lütfen bunun bilincine varılırsa sevinirim.

    Su götürmez bir gerçek olan insanın kültürel bir varlık olduğu ve biyolojik evrimin yanısıra bir de kültürel evrim geçirdiğidir. İnsanın kültürel evrimi, bazı noktalarda onun biyolojik evriminin önüne geçmiştir. İnsan kültürü sayesinde bir sosyal yaşantı kurmuş ve bazı kavramlar icat etmiştir. Para gibi, Borç gibi, kredi gibi, Oysa insan; biyolojisi gereği hala günü kurtarmaya ve günlük ihtiyaçlarını gidermeye programlıdır. karnı doyan bir insan ister istemez mayışır, oysa belki de aybaşına yani maaş almasına daha çok vardır belki de ertesi gün parası bitecektir. Belki de ödemesi gereken borçları vardır, oysa bedeni bunun bilincinde olmadığı için içgüdüler devreye girer ve insanı yönlendirir. İşte verdiğim bu küçük örnek olayın nereden kaynaklandığını anlatıyor. Bunun tek çaresi bence kültürel bir varlık olan insanların yine kültürel çerçevede çözümler bulabilmesi ve bunu kavramlara dönüştürebilmesidir. Mesela hayvanlara acıma dürtüsünün yerini doğayı koruma bilinci alabilir. Batı insanı zaten bunu yapıyor.
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    bana kalırsa akıl asıl güdücü olsaydı, dünya bambaşka bir yer olurdu. ruhun varlığını reddetmekte olan arkadaşlar, aklı izale edebilen ve sunduğunun tam tersini yapan bu "şey"in ne olduğu hakkında yorum yaparlarsa sevinirim.

    bence bu "şey" ile bir işe yarıyoruz ve gene bu"şey" ile bir işe yaramaz canlılar haline gelebiliyoruz. akıl ise zavallıları oynuyor. çoğunlukla çocuğa "sus bakayım" der gibi aklı azarlıyor ve susturuyor insanoğlu.


    Ben katılmıyorum. Akıl deyince hep pozitif anlamda düşünme refleksimizden kaynaklanan "aklı dışlama" eğilimine sahibiz sanıyorum. Akıl bize sadece görece iyi olanı, doğruyu, güzeli, normali yani kısacası bizce olması gerekeni söyleyen ya da bu bilgileri barındıran bir rehber değildir. Akıl, karşılaşılan durumla başa çıkmamızı sağladığını düşündüğümüz, fiiliyatlarımızın analitik düşüncelirimizin bir sonucu oluştuğunu bildiğimiz etkenlerin toplamından müteşekkil bir olgudur. Yani yukarıda sayılan birçok olumsuz örneği kişiye yaptıran şey yine akıldan başkası değildir. Ancak, @kaotika'nın da belirttiği gibi, insanoğlunun halen geçirmekte olduğu kültürel evrim ve dolayısıyla bize göre kazanç olan bir takım ahlaki değerlerin, toplumdaki her birey için aynı derecede önem teşkil etmediği de bir gerçektir. Daha önce başka bir topic te de belirttiğim gibi, gelişmiş beynimizde meydana gelen hormonal aktivitelerin sonucunda oluşan duyguların yoğunluk derecelerindeki artış ya da azalış kişiyi toplumun gözünde normal ya da anormal yapabilmektedir.
    Uzun lafın kısası, kişinin, toplum tarafından yapılması doğru bulunmayan hareketleri yine toplum kurallarını bildiği halde bunları hiçe sayarak yapması, kendi sahip olduğu akıl yürütme sisteminin ta kendisiyle ilintilidir. Daha önceki topicte de söylediğim gibi, insanın doğada yaptığı iyisiyle, kötüsüyle bütün aktiviteler, sahip olduğumuz görece gelişmiş beyinlerimizin ürettiği tablodur.
    Tabii ki bunlar benim düşüncelerim ve tabii ki sadece beni bağlar...
    _____________________________




  • @C4

    @kaotika

    @redstorm

    Böylesine farklı fikirleri gayet güzel bir üslup ile aktarmanız ne kadar da güzel. Her insanın düşüncesi elbetteki o insanın kendi iç dinamiğinin bir parçasıdır.

    Bu arada aklıma bir şey gelmişken sorayım istiyorum. Şu ruh ve sinir hastalıkları hastanesindeki "ruh" kelimesinin gerçek manası nedir acaba? Bilim adamlarınca yönetilen bir kurumda ruh kelimesinin kullanılması bir tür tezat oluşturmaz mı? Ya da bu ruh kelimesinin duygu anlamında kullanıldığını varsayar isek o zaman akıl ile ruhun ya da akıl ile duygunun bilim adamlarınca da ayrıldığını söylemek yanlış mı olur? Acaba doğada yapılan insan hataları salt aklın ve zekanın ürünü müdür? Peki ya duygusal bozukluklara ne demeli? Depresyon bir tür zeka veya akıl problemi mi? Nörologlar da bu şekilde mi düşünüyorlar?

    Aslında tüm bunları somut verilerle incelesek dahi bu durum ruh denen kavramın somut olarak ispatlanabilirliğini göstermez. Zaten dini açıdan bir açıklama yapmak bile mümkün değildir ruh hakkında çünkü dini kaynaklara göre insana ruh hakkında pek az bilgi verildiği belirtilir. Yalnız benim merak ettiğim bilim dünyasında da akıl ve duygu arasında bir tür ayrım yapılıp yapılmadığıdır. Bilgisi olan varsa ve paylaşmak isterse sevinirim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iZCi_500 -- 19 Nisan 2006; 15:05:45 >
    _____________________________




  • @trackfind

    orada "ruh" kelimesi benim bildiğim kadarıyla daha çok psikoloji, "mood" falan tarzında geçiyor.
    yoksa ruh denen kavram var olsa bile tedaviye ihtiyacı olacağını sanmıyorum.
    ayrıca ruhsal sorun yaşayanlar, ilaçla tedavi ediliyor. bu da "ruh"sal sorundaki ruhun hangi anlamda kullanıldığını açıklayabilir.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Lacrima

    @trackfind

    orada "ruh" kelimesi benim bildiğim kadarıyla daha çok psikoloji, "mood" falan tarzında geçiyor.
    yoksa ruh denen kavram var olsa bile tedaviye ihtiyacı olacağını sanmıyorum.
    ayrıca ruhsal sorun yaşayanlar, ilaçla tedavi ediliyor. bu da "ruh"sal sorundaki ruhun hangi anlamda kullanıldığını açıklayabilir.


    Haklısın. İlaçla tedavi ediliyor ruhsal rahatsızlıklar ancak sen hiç ilaç ile matematik olimpiyatlarında birinci olanı gördün mü? Aslında asıl vurgulamak istediğim şey duygu ile akıl arasında bir fark olup olmadığı. Gerçi akıl ile zeka da farklı gibi görünüyor ya neyse. Ayrıca hastanedeki ruh kelimesinin duygu anlamında kullanıldığı açıktır. Bu belli. Bunun dışında tüm bu duygular bile zaten etten kemikten yapısı olan insanın içerisinde var olan sinirler arası elektriksel etkileşimler. Aslında buna internetten bir göz atacağım. Nörologların akıl ile duyguyu, akıl ile zekayı ya da zeka ile duyguyu belirgin sınırlarla birbirlerinden ayırıp ayırmadıklarını çok merak ediyorum doğrusu.
    _____________________________




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.