Şimdi Ara

Donanım Haber Türkçüler Otağı(600+ Türkçü Bu Otağıda) (148. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.687
Cevap
91
Favori
161.600
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
68 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 146147148149150
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bir Türkçü için inanç arkaplandadır, doğru. Ama artık eğriyi, doğruyu konuşmak gerek. Bunun için Türk nedir, nereden gelmiştir, nereden türemiştir, neye inanmıştır gibi şeylere bakmak gerek. Bunun üstüne yumulan bir insan olarak şahsen fikirlerimi açıklamak isterim. Biz Ötüken'i terk ettikten sonra asimile olduk arkadaş. Dil, din, kültür hepsi büyük oranda gitti. Geri getirmek için çabalamak gerek.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Türkoğlu35

    Bir Türkçü için inanç arkaplandadır, doğru. Ama artık eğriyi, doğruyu konuşmak gerek. Bunun için Türk nedir, nereden gelmiştir, nereden türemiştir, neye inanmıştır gibi şeylere bakmak gerek. Bunun üstüne yumulan bir insan olarak şahsen fikirlerimi açıklamak isterim. Biz Ötüken'i terk ettikten sonra asimile olduk arkadaş. Dil, din, kültür hepsi büyük oranda gitti. Geri getirmek için çabalamak gerek.


    Adam gibi adamsin Ülkücüleri sevmiyorum adamlara göre müslüman olmayan Turk olamaz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Türk dünyasını birleştiren ve pekiştiren ilişkiler ve süreçlerin oluşmasında, Türklerin “dünya görüşü” dediği daha geniş ve daha derin ortak bir temeli olmalıdır.

    Aşağıdaki satırlarda söz konusu, tam şu ortak temelimiz, Türk halklarının dünya görüşü, olacaktır :

    Dünya görüşü gayet geniş bir kavramdır. Bu takdirde o, son derece genelleşmiş şekilde ifade edilen nesnel dünyaya ilişkin görüş sistemi, onun [nesnel dünyanın] üzerinde insanın yeri, insanın çevredeki gerçekliğe, topluma karşı tavrı, inançları, ülküleri, değer yargıları anlamına gelir.

    Dünya görüşü gelişimi, yalnız kişiliğin değil, aynı zamanda belirli bir sosyal grubun, halkın, milletin olgunluğunun göstergesidir.

    Türk halklarını pekiştirebilecek ve aralarındaki dayanışmayı sağlayabilecek olan umumi Türk dünya görüşünün, sadece dini olması mümkün değildir. Hele belirli bir dinin değerlerine istinat etmesi mümkün değildir. Çünkü Türk halkları dünyasında birkaç din mevcuttur: İslam, Hıristiyanlık, Budizm, Musevilik ve paganizm inançları. Ayrıca, laik yaşam tarzına yönelen halk yığınları vardır. Türk ülkelerinin hiçbirinde resmi devlet dini yoktur. Hepsinde vicdan özgürlüğü ilan edilmiştir.

    Biz Türk halklarını birleştiren dünya görüşü, dünya dinleri ortaya çıkmadan çok önce biçimlenmiş kökleri ile doğa, insan ve dünya üzerindeki Türk asıl telakkilerine kadar uzanan görüş ve değerlerden oluşur.

    Elbette, bu Ön Türk telakkileri tanrısız değildiler. Ancak Türkler, onlarla ilgili bilgileri belirli peygamber kişilerden (İbrahim, Buda, İsa, Muhammed) almadılar, atalarımız tanrı kavramını doğayı sezgi ile ve bütünsel olarak yorumlayarak öğrenmişlerdir.

    Benzeri dünya görüşü, esasında dine değil, doğa felsefesine daha yakındı. Fiilen doğa felsefesi ilk tarihsel felsefe biçimiydi.

    Bu söylenenlerden dolayı biz Türk halklarının dünya görüşü bir taraftan eski çağ köklerimize, diğer taraftan ise – çağdaş bilim ve felsefe temeline dayanan, laik ve ulusal mizaçlı olmalıdır.

    Rafael Muhametdinov- Bütün dünya Türk Halkları Asamblesi (BTHA) Koordinasyon Kurulu Üyesi, Tarih İlimleri Doktor adayı (Tataristan)
    TÜRK DÜNYASI VE DÜNYA GÖRÜŞÜ İsimli makaleden derlenmiştir.

    Prof Dr.Erhan Arıklı Hocama teşekkürlerimle..




  • Ekleyebilir misiniz ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Konunu sahibi yok sanırım .?????
  • TÜRK kanı kurumasın TURAN tuğu yıkılmasın
    ekleyiver hocam
  • Yönetim bunu görmez , Yönetim bir film ismi sorduğum için 15 gün ceza vermekle meşgul

    http://forum.donanimhaber.com/m_101939633/tm.htm
  • osmanlının TÜRK ler tarafından kurulduğu inkar edilemez bir gerçektir .aşagıdaki yazıda osmanoğullarının zaman içinde bozulmasını anlatan binlerce örnekten bir kaçı bulunmakta farklı düşünenler olabilir .eğer konuyla ilgili bilgisi ve kaynağı olan varsa buradan cevap verebilir bizde öğrenmiş oluruz


    Türkleri Sevmeyen Osmanlı!

    Bütün tarihi kaynaklar, Osmanlı Devleti'nin Türk ulusu tarafından kurulduğunu kanıtlamaktadır.

    Ancak, kuruluş aşamasını tamamlayan ilk kuruculardan sonra, Osmanlı padişahlarının ne denli Türk oldukları kuşkuludur.



    Çünkü, kuruluş dönemindeki koşullarda geçerli olan; komşu ülkelere saldırma ve onlardan savaş tazminatı ve ganimeti alma siyasasına dayalı olarak güçlenip zenginleştikten sonra, yatak odalarını, "harem'ler kurarak zenginleştiren padişah-halifelerin birçoğu sayesinde, ırk ve kan birliği bozulmuş olduğu görülmektedir.



    "...Bütün kadın sultanlar, bütün padişah anaları, hep yabancı ırklardan alınan köle kadınlardan geldiler. Hanedan da bu kan yabancılığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahına kadar devam etti"(1)



    Belki bu özelliklerinden dolayı, "halife"sanlı padişahlar, bu sanın yarattığı olanaklardan yararlanarak, yönetimi altında bulunan ve özellikle "Türk" kimliği taşıyan yönetilenleri tıp-kı bir sürü gibi yönetmeyi yeğlemişlerdir.



    Henüz kuruluş dönemi olan 1466 yılında yapılan bir derle-mede, "Türk iti şehre gelince Farisice ürer" denilmektedir.(2)



    Osmanlı şairlerinden Baki'nin, "Muhteşem Süleyman" olarak bilinen padişaha sunduğu bir şiirinin Türkçeleştirilmiş dizeleri şöyle:



    "Her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olamaz.Ey hoca Türk toplumundan olanın başı kabadır.

    Türk, sultan olma yeteneğinden yoksundur."



    Divan-ı Hümayun yazmanlarından Hafız Hamdi Çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde, "Baban da olsa Türkü öldür" nakaratını kullanmakta, üstelik bu sözün İslam Peygamberi Hz. Muhammet'e ait olduğunu vurgulamakta-dır. Sadece bir kıtasını yineleyelim:

    "Sakın Türkü insan sanma.

    Bir an bile olsa Türkle birlikte olma.

    Türk eline şeker alsa o şeker zehir olur.

    Türkün başını keserken sakın gam yeme.

    Baban da olsa Türkü öldür."(3)

    Osmanlı tarihinde çok saygın bir konumu olanFatih bile, Otlukbeli Savaşından dönerken, elinde bıçak olan birisine ne yaptığını sorduğunda; öldürülen Türkmen-lerin kulaklarını keserek küpelerini topladığını öğrenmiş ve"İşine devam et" demiştir.

    Hırvat kökenli, Sadrazam Kuyucu Murat döneminde (1606 -1611), 155.000 insan doğranmış ya da diri diri kuyulara doldurulmuşlardır.

    Aman dileyen insanlara Kuyucu'nun yanıtı "Vurun şu pis Türkün başını" olmuştur.

    Cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından ine-rek öldüren Kuyucu Murat, Osmanlı'nın yetkilisi, öldürülen çocuk da Anadolu'nun evladı Türk’tür (Olayı ayrıntıları ile Osmanlı tarihçisi Naima'dan öğrenmek olasıdır.)

    Yavuz Sultan Selim'in, halifeliği zorla da olsa aldıktan son-ra, yönetim ile Türk ulusu arasındaki anlayış ve ideoloji ayrılığı açık şekilde çelişmiştir.

    Yönetime dayalı şeriatçı anlayış üst yönetime egemen olur iken, Anadolu'da yaygın olan Alevilik sayesinde Türk dili kendini koruma olanağı bulmuştur.

    Yönetimin Anadolu'yu dil unsuru aracılığıyla Araplaştırma-sına ve Acemleştirmesine karşı olan bu halk, yok edilmek istenmiştir.

    Bu nedenle Anadolu'da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 40.000 kadardır.

    Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk halkından kop-tuğunun açık bir kanıtıdır.(4)

    Osmanlı tarihçisi Naima aynı bilinç içinde şöyle yazmakta-dır: "Türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiya-mına derman yok".

    " Yani, Türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır.

    Osmanlı tarihçisi Naima "Tarihi"nde Türkler için; nadan (kaba) Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk ifadelerini kullanmaktadır.(5)

    Aslında Türkler hakkındaki kötü yargılar Selçuklulardan beri yaygındır.

    Örneğin, Selçuklu yazar Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, şunları yazmıştır: "Hunhar Türkler, köpek ve kurt gibi dirler, ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler, fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar."(6)

    Osmanlı düşüncesinde, "kavmi necip" olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır.

    1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda;"Türk" deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu. "Türk hükümeti", "Türk ordusu", "Türk ülkesi" deyim-lerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyor-du.

    1913 tarihli "Mecmuai Ebuzziya" dergisinin 94. sayısın da; Bizim Türklüğümüz sembolizmden başka bir şey değil-dir. Bizler yani Türkler Müslümanlık içinde erimişizdir. Türk falan değil, sadece Müslümanız.

    Buharalı hanlar bile kendilerini Türk saymazlar.

    Zira onların cetleri de vaktiyle Türkistan'ı zaptetmiş olan Araplardan başka bir şey değildir," demekle, kendisini ve Anadolu'da yaşayan bütün insanların kimliğini inkar ediyordu.

    Üniversite profesörlüğü de yapmış olan Ahmet Naim, 1913 yılında yazdığı "İslam'da Davai Kavmiye" adlı kitabında, Türk'e karşı savaş açmış ve "Türkün geçmişini bilme-sine ve öğrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok... gerekli olan şeriatı öğrenmektir," demiştir.

    1919-1920 yıllarında Şeyhülislamlık görevine getirilmiş ve Padişahla birlikte ülkeden kaçmak zorunda kalmış olan Mustafa Sabri Efendi ise, Türke Türklük benliği vermek isteyenlere "soysuzlar"yakıştırmasında bulunmuştur.(7)

    Bu tutum ve koşullar içerisinde "Türk" kimliği, yönetimin merkezi olan İstanbul'dan uzak, savaştan savaşa asker toplamak için anımsanan, Anadolu köylerinde kapalı bir kültür içinde dili ve töreleri ile yaşamıştır."

    Zaman içinde "Türk" yöneticisine o denli yabancılaştırıl-mış ki, kimi kez "Osmanlı Efendisine Türk' demek ha-karet sayılmış", "Türk" sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur.(8)

    İstanbul alındıktan sonra, Osmanlı yönetiminde, devletin en yüksek yürütme organları Türk'e kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği Enderun okullarına Türkler alınmamışlardır.(9)

    İstanbul'un alınmasından 4. Murat'ın ölümüne dek geçen 187 yıl içinde, devşirmelerden 66, Türk kökenlilerden de 10 kişinin sadrazamlığa atandığını, aynı dönemde devşirmelerin toplam 167 yıl, Türk kökenli sadrazamların da 17 yıl görev yaptığı gerçeği, Türklere yaklaşımı gösteren ayrı bir kanıttır.

    Padişahlar, yakın korumalarını da hep devşirme (kul-köle) olanlardan seçmişlerdir.

    Osmanlı yönetiminin bu tutumuna karşın halk da kendi ara-sında birlik ve beraberlik içinde değildi. 12. yüzyıl ortalarında Ahmet Yesevi'nin kurduğu;Türk geleneğini, dilini ve kül-türünü Şamanlık ile bütünleştiren (Bektaşilik gibi) tarikatlar Anadolu'da yayılmaya başladı.

    Bir taraftan Yesevi yanlısı ve Türk kimliğini taşıyan tarikatlar yayılır iken, öte yandan da, Sünni İran kültürünü benimseyen Nakşibendi Tarikatı, yeniliklere karşı koyma alışkan-lığını güden Zeyni Tarikatları ve Fars diline önem verdiği için daha çok aydınlar (!) arasında yayılan Mevlevilik, yaygınlık gösteriyordu.

    Bu tarikatlar içinde, Türk kökenli olanları, doğal olarak Arap kültürü görmüş medreselilerce aşağılanmaya çalışıldı.

    Bu koşullar altında Türk halkı kendi yurdunda aşağılanmış oldu. "Kaba Türk", "Anlayışsız Türkler", "Pis Türkler" gibi ön yargılar dönemin özelliklerinden oldu.(11)

    Osmanlı yönetiminde Türk'e yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemek tedir:

    "Türk değil mi, Merzifon'un eşeği,

    Eşek değil, köpekten de aşağı."

    Osmanlı'nın bu yaklaşımına Türkün verdiği yanıt, bir şiirin dizelerinde şu şekilde yer almıştır:

    "Şalvarı şaltak Osmanlı, Eğeri kaltak Osmanlı Ekme-de yok biçmede yok Yemede ortak Osmanlı" (12)

    Kendi yöneticilerinin bu tutumu karşısında, yabancılardan da olumlu yorum beklenemezdi.

    Yabancılar, Türkleri "yaklaşık 1000 yılına kadar Arap-ların esiri olan Türkler dağ insanı niteliğinde bir kavimdir" şeklinde yorumluyorlardı. (13)

    Ulusçuluğun etkisi ile etnik kökenlilerin, Osmanlı yönetimin-den birer birer ayrılmaya başladığı 19. yüzyılın ilk yarısın-da hatta sonlarında bile, Osmanlı yönetiminin Türk'e olan yaklaşımı değişmemişti.

    1874 yılında "Dünya Tarihi" kitabının yazarı, Askeri Okul-lar Bakanı Süleyman Paşa, "Osmanlı devletin adıdır,milletimizin adı Türktür" görüşünü savunmasına kar-şın, bu düşüncesini kendi kitabında bile kullanmaya cesa-ret edememişti.(14)

    Koçu Bey, 4. Murat'a sunduğu risalesinde (küçük kitap) Türkler hakkında şunları yazıyordu: "...mezhebi bilinmeyen şehir oğlanı, Türk, çingene, tatar, kurt, ecnebi, laz, yörük, katırcı, deveci, hamal, ağdacı, yol kesen, yankesici ve diğer çeşitli kimseler..."

    "Harem-i Hümayuna kanuna aykırı olarak Türk ve yörük, çingene, Yahudi, dinsiz, mezhepsiz, nice kallaş ve ayyaş şehir oğlanları girer oldu." Bu sözler yazılıp Türk olduğu söylenen Padişaha veriliyordu.(15)

    Abdülhamit'in Araplara ve islamiyete dayanan siyaseti, Türkü, Türkçüleri baş düşman olarak görmekteydi. Onun zamanında "Türküm demek, Türk

    Devletin dayandığı kendi halkına bu denli yabancılaş-masından olsa gerek, ten söz etmek büyük suçtu". (16)

    Osmanlı Devletinde kamu ile ilgili belgeler-de, Türkçe sözcüğe 1876 Anayasasına de-ğin rastlanmadı.(17)

    Zaten, dini ile dilini de değiştiren bir ulusa Osmanlı Devletin den başka yeryüzünde rastlanmamıştır.

    Osmanlı yönetimi, kendilerini Türk olarak görmedikleri için, Türk kökenliler "azınlık"konumunda kaldı.

    1897 tarihinde, bir İngiliz gezgini şunları söylüyordu: "Türk adı nadiren kullanılır, onun iki yolda kullanıldığını işittim; ya bir ırkı ayırt eden deyim olarak, örneğin bir köyün 'Türk' ve ya Türkmen' olup olmadığını sorarsın, ya da bir hakaret deyimi olarak, örneğin İngilizce söyleyeceğin 'eşek kafalı'anlamında, 'Türk kafa' diye homurdanırsın."(18)

    Aynı yıllarda, Türk-Yunan Savaşı ortamında Şair Mehmet Emin'in yayımladığı kitapta, "Ben bir Türküm dinim cinsim uludur"dizeleri yer alıyordu.

    Ancak, üstünlüğü kanıtlamak için şiirler yeterli değildi. ken-di yöneticisi tarafından aşağılanan, üst üste gelen yenilgi-ler sonucunda benliğini, kişiliğini yitiren ve varlığını yitirmek üzere olan Türk halkı tarihin en zor dönemini yaşıyordu.

    Yabancıların Türk imgesi ise Osmanlı'nın, Türk'e yaklaşı-mından farklı değildi. Türkologlara göre Türkler; insan-lar arasında anlayış bakımından sonuncudur. İnanç-tan ötesini kavrayamazlar; anlamaya da çalışmazlar.

    İslam dininin Türkler üzerindeki etkisi iyi sonuç vermemiştir. Türkler, Müslüman Asya'nın Avrupa'ya karşı savaşan askeri oldu. Müslümanlık, Türk dehasına ters düştü. İslam, bu "Yarı Çinliler"den"Acımasız İranlılar" yarattı.(19)

    Türk aydınının durumuna gelince; çok az sayıda olsa da uyanma belirtileri başlamıştı. Bunlar arasında en önemli-si Ziya Gökalpadını taşıyor.

    "Sorma bana oymağımı boyumu, Beş bin yıldır millet gibi yaşarım... Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı,

    Türküm, bu ad her unvandan üstündür,"diye haykırıyordu.



    Öte yandan, özgür düşüncenin olmadığı bir ortamda, kendi ulusal çıkarlarını savunma olanağından yoksun olan bir avuç kişi yurt dışında özgürlük arıyorlardı.



    Bu aydınlar, yurt özlemi ile, ülkelerinden aldıkları yüz kızar-tıcı haberlerin ve kötü gelişmelerin ezikliği içindedirler.



    Onlardan birisi, o günlerin koşullarını, şu duygusal satırlarla günümüze aktarmaktadır: "Bir mayıs sonu ya da bir hazi-ran başı idi. Bağımsız fakat, bütün kalbiyle İttifak Devlet

    lerinin zaferini kutlayan bir Avrupa şehrinde, başım eğik, gözlerim yaşlı dolaşıyorum. Yüreğim bir derin uçurum, kafam bir cehennemdir....



    Gün geçmiyor ki, bir mağazada bir lokantada Türk oldu ğum anlaşılınca acı bir alay edilme veya ağır bir hakaretle karşılaşmayayım. ... lakabımız 'makak'tı. (bir çeşit şem-panze maymun türü). ... gönül verdiğimiz genç kızlar Türk-lüğümüzü sezince bizden iğrenip kaçıyordu.



    İşte, o şehrin bu cehennem atmosferi içinde, bir gün yılgın ve çekingen dolaşırken, gözlerim, ansızın, bir gazete satı-cısının sergisinde, bir sürü gazete adı ve başlıkları arasın-da, iri harflerle dizilmiş şu satırlara ilişiverdi:



    'Bir Türk generali İtilaf kuvvetlerine karşı yeniden harbe hazırlanıyor.' Titreyerek gazeteyi aldım. Yürürken okuyorum; 'Mustafa Kemal Paşa isminde bir Türk generali.' "(20)



    İşte o Mustafa Kemal önce bölgesel sonra ulusal toplantı-larla Türk'e Türklüğünü, dünyaya insanlığını anımsatacak uğraşısını başlatmadan önce geldiği İstanbul'dadır.



    Ancak biz başa dönerek, Osmanlı yönetiminin birinci derecede yöneticisi konumunda olan padişahların kökenlerine bir kez göz atalım.



    Böylece, 3. padişah olan 1. Murat'tan başlayarak padişah analarının kökeni öğrenilecek, Türk Ulusunun kanı ve canı üzerine kurulan saltanata karşın, Türke düşman oluş nedeni daha iyi anlaşılacak, "ecdat" özlemi çekenlerin"ecdatları" daha iyi tanınmış olunacaktır.

    __________________________________________________



    Dipnotlar:

    1) Şevket Süreyya Aydemir, Makedonya'dan... C.2, s.440.

    2) Burhan Oğuz'dan aktaran, Şakir Keçeli, a.g.y., s. 118.

    3) Aktaran, Şakir Keçeli, a.g.y., s. 121.

    4) Çetin Yetkin, Türk Halkı... s.161.

    5) Naima Mustafa Efendi, Tarih-i Naima, Türkçeleştiren: Zuhuri D

    6) Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.12.

    7) Mustafa Coşturoğlu, a.g.y., s.278, 279.

    8) Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, s.22, 23, Cahen'den aktaran, Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s.1.

    9) Hikmet Bayur, a.g.y., s.15.

    10) Hikmet Bayur, a.g.y., s.17.

    11) Özer Ozankaya, Türkiye'de Laiklik, İstanbul, 1990, s. 253.

    12) Özer Ozankaya, a.g.y., s.121.

    13) Warshew'den aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s. 311.

    14) Bozkurt Güvenç, a.g.y., s.26.

    15) Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.145.

    16) Esat Kamil Erkut, a.g.y., s.63.

    17) M.Rauf İnan,Atatürk'ün Evrenselliği, Önder Kişiliği, Eğitimci Kişiliği ve Amaçları,Ankara, 1983, s.198.

    18) Ramsay'dan aktaran, Bernard Lewis, a.g.y., s.331.

    19) Türkoloji uzmanı Cahun'dan aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s.308.

    20) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk, İstanbul, 1971, s.24, 25 anışman, İstanbul,C.1, s.168, 238, C.2 s.536. C.3, s.1180, C.4 s.169




  • Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin !


    Ekle Kardeşim
  • Ekler misiniz?
  • Dün çakma hesapla buraya gelipte saçma sapan kişilerin yazmış oldukları kitaplardan alıntılar yaparak burada milletin kafasını karıştırma.
    delikanlı gibi orjinal hesabınla gel yorum yaz.
    Ben hiç bir zaman ECDADIMA LAF söyletmem yazdıkların o kadar saçma ki bende sana binlerce alıntı yapabilirim.
    neyin kafasını yaşıyor ve nerenizden uyduruyorsunuz böyle şeyleri anlamıyorum.
    DÜnya döndükçe TÜRK hep var oldu var olacaktır. saçma sapan söylemlerle burda insanların kafasını karıştırmayın.
  • Eklermisin kardeşim
    (teşkilat-ı mahsusa)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bu hesap çakma değil 2007den beri bu forumda bu hesabı kullanıyorum .sen osmanoğlu sülalesindenmisin bilmiyorum ama ben değilim ben sadece TÜRK üm benim ecdadımda TÜRK .yazdıklarımı yalanlayacak varsa kaynağın kadir mısırlıoğluda dahil burda yazarsın tartışırız .yok ben tartışmam benim düşüncem başka diyorsan izmirdeyim her zaman beklerim .yüzyüzede oturup konuşuruz .sonuçta ben TÜRK üm korktuğum yada korkacağım bir şey olmaz

    Serdar Tunçel 1367 sokak no : 18 yazgılı işmerkezi çankaya izmir buraya gelen arkadaşlar beni sorarsa hemen ulaşabilrler isteyene telefon numaramıda verebilirim
  • cpd kullanıcısına yanıt
    2007 Den bu yana 1 tanemi mesaj attın.!!!
    Ben TÜRK soyundan Oğuz boyundan gelme Osmanlı Torunuyum.
    OSMANLI İMPARATORLUĞUNU yöneten TÜRK SOYUDUR.!
    sen tutupda Osmanlıyı tanımıyorum dersen TÜRKLÜĞÜNÜDE inkar ediyorsun zaten.
    Kadir diye birisinden bahsetmişsin tanımam etmem, Hayatımda da ilk defa senin gibi birisine rastlıyorum yani OSMANLIYI tanımayan ve TÜRK'lüğü ayrı gören birisi olarak.
    emin ol seninle uzun uzun tartışmak konuşmak isterim ama vaktim yok ikincisi OKUDUĞUNUZ kitapların yazarlarını iyi araştırıp öyle okuyun her elinize geçen kitapdaki bilgileri okuyarak burada yazmanız sizi komik duruma düşürür İzmir hiç gelmedim emin ol yolum düşerse önce burdan yazar pm'den sonra buluşuruz rahat rahat sohbet ederiz. ben TÜRKLER korkak demedim dememde diyenide gömerim zaten örnek olarak İmzam zaten herşeyi anlatıyor olması lazım ama dikkat etmemişsinizdir diye düşünüyorum
    son olarak sakın ha sakın açık adresini burdan yazma TÜRKÜN dostundan çok DÜŞMANI vardır. tamam kimseden korkmuyor olabilirsin ama olgun düşünmende fayda var sonuçta sanal ortam burası.




  • attığım çoğu mesajı verdiğim çok cevabı sildim .burada yaptığım iş ile alakalı insanlara yardım için yazdıklarım beni sonradan pişman etti .uzun zamandır sadece takip ediyorum .düşmanlara gelince onlar bizden korksun benim saklanmak gibi bir niyetim yok :-) dostlar için tanışmak isteyenlere kapım her zaman açık .bir bardak çay bir tas çorba artık ne varsa paylaşırız gelecek olan arkadaşlarla

    sohbetede osmanlı nın askeri yapısından başlarız konuşmaya ordu kimlerden kurulmuştu kimler asker veriyordu oradan padişahların anneleri ve meşhur sadrazamların,vezirlerin uyruğuna kadar geliriz .kaç tanesinin annesi TÜRK idi.hangi vezirler hangi sadrazamlar TÜRK idi yeniçeriler kimlerden oluşuyordu..ticaret kimlerin elindeydi.endurun mektebi nedir kimler orada okur okul bitince ne yaparlar . .varsa bana önerebileceğin kaynak onuda okuyayım sen gelmeden :-)


    yazımın başlangıcı :osmanlının TÜRK ler tarafından kurulduğu inkar edilemez bir gerçektir .aşagıdaki yazıda osmanoğullarının zaman içinde bozulmasını anlatan binlerce örnekten bir kaçı bulunmakta farklı düşünenler olabilir .eğer konuyla ilgili bilgisi ve kaynağı olan varsa buradan cevap verebilir bizde öğrenmiş oluruz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cpd -- 3 Şubat 2015; 16:03:40 >




  • cpd kullanıcısına yanıt
    Genelde sende bilirsin belki ama bilemiyorum bu gibi hesaplara korsan hesap diyorlar o yüzden ön yargılı darandım üzgünüm.
    ince nezaketinizden dolayı çay için tşk ederim.
    Biliyorsun ki o dönemlerde bilek gücü vardı yani insan gücü, Osmanlı bunu çok iyi bildiği için ve çoğu savaşı üstün askeri yeteneklerle stratejiyle 1 e 3 kazandığı zamanlarda bile düşmanların bilirsin aileleri oluyordu burda yetim kalmış çocukları alıp kendi bünyesinde devşirdiği doğrudur çünkü kendi halkını savaşlarda ön cephede kullanmaktansa bu gibi yetim kalmış çocukları yetiştiriyor ve Türk gibi ve Müslüman olarak yetişmesini sağlıyordu. bu arada Akerlerin başındakiler %100 Türk komutanları vardı çünkü TÜRK gibi yetişip TÜRK gibi savaşıyorlardı bu bir Askeri stratejidir. günümüzle o dönemi bir tutma sakın. o dönemlerde sen biliyorsun ki savaş ganimeti çok önemli bir olaydı ve krallar zamanında bir birlerine kadın köleleri hediye ederlerdi ama herşey dizilerdeki gibi değildir yani sanırım MUHTEŞEM YÜZYILI yeni NESİL etkisinde kalıp böyle düşünüyor olabilir. Büyük Din alimlerinin yanında yetişen eğitimini alan çocukların tutupda uçkuruna yenik düşeceğini sanmıyorum. Tarihi iyi araştırıp okumak gerektiği kanaatindeyim.
    Kaynak demişsin kaynak olarak yüzlerce tarihçiyi göstere bilirim ama aklımda kalan Yavuz BAHADIROĞLU'nun Kitapları çok etkiliyicidir. dediğim gibi benim için önemli olan yazarın kimliğidir nerden geldiğidir.




  • Dünyada her 17 kişiden biri TÜRKÇE konuşmakta ama bunların hepsi müslüman değil hepsi oğuz boyundanda değil .Benim için önemli olan bu insanların biraraya gelmesi din yada siyaset benim için önemli değil.osmanoğulları bir imparatorluk kurdu ve 600 yıl yaşadılar .bana göre yada sana sorayım ankara savaşını kazanan Timur mu yoksa çaldıranı kazanan 1.selimmi TÜRKE yaraşır davrandı .mektuplarını TÜRKÇE yazan 1.ismailmi yoksa farsça yazan 1.selimmi sana daha yakın geliyor

    sokullu mehmet paşa , zağanos paşa meşhur pargalı oğuz boyundanmıdır.(bu kişiler iyi örnek olabilirler ama hepsi böyle değildi )


    bu kadar devşirme senin filmlerde izlediğin gibi TÜRKÜ yüceltmiyor tam aksi yerin dibine sokuyordu o zamanda şimdi olduğu gibi :-)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cpd -- 3 Şubat 2015; 17:45:05 >
  • kızıl alma
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cpd

    Dünyada her 17 kişiden biri TÜRKÇE konuşmakta ama bunların hepsi müslüman değil hepsi oğuz boyundanda değil .Benim için önemli olan bu insanların biraraya gelmesi din yada siyaset benim için önemli değil.osmanoğulları bir imparatorluk kurdu ve 600 yıl yaşadılar .bana göre yada sana sorayım ankara savaşını kazanan Timur mu yoksa çaldıranı kazanan 1.selimmi TÜRKE yaraşır davrandı .mektuplarını TÜRKÇE yazan 1.ismailmi yoksa farsça yazan 1.selimmi sana daha yakın geliyor

    sokullu mehmet paşa , zağanos paşa meşhur pargalı oğuz boyundanmıdır.(bu kişiler iyi örnek olabilirler ama hepsi böyle değildi )


    bu kadar devşirme senin filmlerde izlediğin gibi TÜRKÜ yüceltmiyor tam aksi yerin dibine sokuyordu o zamanda şimdi olduğu gibi :-)

    1. Sen o halkların türkçelerinden bir şey anlayabilir miyiz sanıyorsun? Onların dilini anlamakla koreceyi moğolcayı japoncayı anlamak aynı zorlukta.
    2. 1. ismalin mektubu hangi alfabede yazılmış acaba????
    3. Osmanlı sadece türk devleti değil bir imparatorluktu farklı ırktan gelenlerin YÖNETİME KATILMALARI NASIL YANLIŞ OLUYOR?




  • 
Sayfa: önceki 146147148149150
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.