Şimdi Ara

Osmanlı padişahlarında en iyi en güçlü lider hangisi?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
180
Cevap
2
Favori
42.568
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • sizce en iyi en güçlü en çok şehir fetetmiş en stratejik osmanlı padişahı hangi padişah bence fatih sultan mehmet.



  • quote:

    Orijinalden alıntı: ercan_yılın

    quote:

    Orijinalden alıntı: Bilgehan.

    quote:

    Orijinalden alıntı: ercan_yılın

    quote:

    Orijinalden alıntı: thenar

    tabi ki o dönemin şartlarına göre yavuz sultan selimdir.kanuni sultan süleyman da bu muhteşem lakabını almasını ,yavuza borçlu.yavuz ona bir oda dolusu hazine ve çok güçlü askerler bırakmıştı.

    kesinlikle katılıyorum kanuni hiçbir çaba harcamadan beleşe para ve askere sayip olmuştu.çok ballı insanmış ama bütün bunları değerlendiremedi ben kanuninin yerinde olsaydım o kadar parayla o kadar askerle 46 yıl değil viyana kapılarına avrupanın en batı şehri lizbonun kapılarına dayanmıştım

    Tabi yaparsın sen. 1500'lü yıllarda olan olaylar hakkında bu kadar emin konuşma bence. Babası çok iyiydi bunu herkes kabul ediyor. Hazine , orduyu Sultan Selim hazırladı buda tamam. Beğenmediğiniz adam kaç yılını vermiş seferlere , nerde ölmüş araşıtırın.

    ben biliyorum savaş sırasında öldü ve 7 yıl kendi orduyla birlikte sefere çıktı 46 yıllık saltanatında 7 yıl savaştığını düşünürsek 39 yıl sarayda oturmuş oluyor sencede 7 yıl orduyla savaşıp 39 yıl sarayda oturmak garip değil mi?

    http://www.kultur.gov.tr/TR,25858/kronoloji.html

    Al hesapla kaç gün sarayda oturmuş.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    Genellikle camilerde türbelere defnedinirler. Mesela Süleyman Çelebi'nin mezarı Bursa Orhan Gazi türbesinde. Babasının yanında gömülü.



    cevap için teşekkürler.
    selatin camilerin hemen yanındaki türbelerde gömülen bazı şehzadelerin mezarlarını görmüştüm.
    ama özellikle aklıma 3. mehmet'in giriştiği kıyım takıldı.

    şurda da doyurucu bilgiler buldum:
    http://www.gezgindergi.com/2010/12/01/talihsiz-sehzadelerin-son-duragi-muradiye/




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Timurlénk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    Genellikle camilerde türbelere defnedinirler. Mesela Süleyman Çelebi'nin mezarı Bursa Orhan Gazi türbesinde. Babasının yanında gömülü.



    cevap için teşekkürler.
    selatin camilerin hemen yanındaki türbelerde gömülen bazı şehzadelerin mezarlarını görmüştüm.
    ama özellikle aklıma 3. mehmet'in giriştiği kıyım takıldı.

    şurda da doyurucu bilgiler buldum:
    http://www.gezgindergi.com/2010/12/01/talihsiz-sehzadelerin-son-duragi-muradiye/

    Gerçekten talihsiz şehzadeler.

    Şahsen II.Bayezid yerine Cem, Sarı Selim yerine de Şehzade Mustafa'yı yeğlerdim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nürnberger

    quote:

    Orijinalden alıntı: bozcaa
    /********************/

    Bilgi var ama, yaptıklarından sonuca ulaşmaya değil, önyargıdan kişiyi aklamaya kullanılmış. Abdülhamit Osmanlının en çok toprak kaybeden padişahıdır. İttihatçilere mal ettiğiniz devleti Almanlara bağlama eylemini gerçekleştirmiş kişidir. Devleti kıyıya çektiği doğru değildir. Ermeni terörü ile savaşmak için resmi ordu kurmaktan bile acizdir. Herzl'i huzurdan kovduğu iddiaları doğru değildir. Yahudi yerleşimlerine o izin vermiştir. Batıyı iyi idare etmiş, onlarla uyumlu bir politikacıdır o kadar.

    Ben en çok IV. Murad ve Abdülaziz'i beğeniyorum. Ancak; bugün asla padişahın tebaaından biri olmak istemem. Her ne kadar cilveleri olsa da laik hukukun egemen olduğu demokrasiden daha iyi bir sistem yok.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamit
    Yukarıdaki linkten aldığım bilgiler ile bizi ilgilendiren kısım ile ilgili özet bilgi çıkardım.

    Abdülhamit Dönemi 1876 - 1909 dönemleri arasındadır.

    Abdülhamit tahta geçerken Meşrutiyet'i ilan etme sözü vermiştir. Meşrutiyet ile kurulan hükümet Rusya ile savaşa girmemize sebep olmuştur. 93 Harbi'de denilen bu savaş'a girilmesine Abdülhamit Han karşıdır. Bu savaşla birlikte büyük bir toprak kaybı yaşanmış ve şartları çok ağır olan Ayestefanos Antlaşması imzalanmıştır.

    93 Harbi'nde imzalanan anlaşmanın şartlarının çok ağır olması İngiltere'yi harekete geçirdi(çıkarlarına ters düşüyor Rusya'nın güçlenmesini istemiyordu) ve Kıbırıs'ı almak şartı ile Osmanlı'nın yanında yer alarak Ayestefanos Antlaşması'nın şartlarını hafifletti.

    Bu savaştan sonra Abdülhamit Han devletin yönetimini ele almış ve kendi döneminde ve sonrasında onun çokca eleştirileceği fakat devleti ayakta tutan istibdat dönemi başlamıştır. Daha öncede bahsetmiştim kendisine suikast düzenlemeye çalışan bir kişiyi bile affeden Abdülhamit döneminde yüz kızartıcı suçlar yüzünden asılan birkaç kişi dışında kimse idam edilmemiş, sadece ceza olarak İstanbul'dan sürgüne yollanan kişiler olmuştur.

    BU DÖNEMDE ERMENİLER İLE İLGİLİ AŞAĞIDAKİ BİLGİLER GEÇİYOR WİKİ DE

    Berlin Antlaşması, Doğu Anadolu'daki Ermenilerin Rus himayesine yönelmelerine engel olmak amacıyla, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu bölgedeki Ermenilerin durumunu düzeltmeye yönelik bir dizi reform yapmasını talep etti. Abdülhamid yönetiminin bu reformları ertelemesi ve bölgedeki Kürt aşiretlerini muhtemel bir Ermeni isyanına karşı silahlandırma yoluna gitmesi üzerine Ermeniler arasında devrimci ve milliyetçi örgütler güç kazandı. 1887'de Maraş'a bağlı Zeytun'da, 1891'de ise Siirt'e yakın Sason'da Ermeni devrimci örgütlerince desteklenen direniş hareketleri başlatıldı. 1895'te bu olayların ülke çapında bir ihtilale dönüşmesi olasılığının doğması ve İstanbul'da Ermeni örgütlerinin Kumkapı'da Batı kamuoyunu etkilemeye yönelik bir ayaklanma düzenlemesi üzerine Kâmil Paşa hükümeti tarafından Anadolu'da Ermeni topluluklarına yönelik sert bastırma tedbirleri alındı. IV. Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa, Ermeni isyanını bastırmakla görevlendirildi. Doğuda Kürt aşiret reisleri Hamidiye Alayları adı altında düzensiz milis birliklerinde örgütlendi. 1895 yazında tüm Anadolu taşrasında gerçekleşen kanlı olaylar Batı kamuoyunda genellikle "Ermeni katliamı" olarak değerlendirildi; liberal Avrupa basınında Abdülhamid aleyhine şiddetli bir kampanya başlatılmasına sebep oldu

    Ermeniler'in isyanı(buna isyan denmez düpe düz oralarda katliam yapmaya çalışmışlar) bastırıldıktan sonra Yunanistan Osmanlı'ya saldırmaya başlamıştı. Meşrutiyet meclisi nden sonra göreve gelen vükela meclisi her ne kadar savaşa karşı idilerse de Abdülhamit ve birkaç devlet adamı bu savaşın olması gerektiğini düşünüp savaşa girdiler ve büyük zaferler kazandılar.

    Abdülhamit sonrasında yine çokça tartışılan Yıldız İstihbarat Teşkilatı'nı kurdurmuştur. Sonraki dönemlerde denge siyasetini izlemesindeki en önemli kuvvetlerden biri bu teşkilat olmuştur.

    II. Abdülhamit'in bu yönetimleri sırasında kendisine olan muhalefet de arttı. Bu muhalefet İttihat ve Terakki adı altında toplanarak ayaklandılar ve II. Meşrutiyet'in ilanını sağladılar. Sonraki dönemlerde ve girilen savaşlarda hep bu topluluk ön plandadır.
    Yine wikipedi de aşağıdaki bilgiler geçmektedir.

    İkinci Meşrutiyet dönemi ağırlıklı olarak İttihat ve Terakki hükümetlerinin yönetiminde geçti. Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular. Bu dönemde Osmanlı Devleti, Trablusgarp, I. ve II. Balkan Savaşları ve I. Dünya savaşlarına girdi. I. Dünya Savaşı'nın hemen ardından VI. Mehmet, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla 21 Aralık 1918'de parlamentoyu kapattı

    ABDÜLHAMİT HAN'IN TAHTTAN İNDİRİLİŞİ
    wikipedi de aşağıdaki bilgi geçmektedir.
    Abdülhamid, Selanik'ten gelen Hareket ordusuna karşı herhangi bir direniş göstermedi. Kendi hatıratında bunu kardeş kanı dökülmesin diye yaptığını yazar. Oysa Osmanlı Paşaları bu toplama orduyu rahatlıkla geri püskürtebileceklerini padişaha arz etmişlerdi

    Özellikle wkipedi den hakkındaki görüşleri okumanızı tavsiye ederim. Bu kısımda neden hakkında karalama kampanyaları yapıldığı açıkca anlatılmış. En önemli kısımlarından birisi de aslında Atatürk'ün de İttihat ve Terakki içerisinden çıkmasıdır. Fakat dönemimizde Atatürk'ü ilahlaştıran siyasi görüşler Atatürk'ün bir insan olduğunu unutup hata yapma olasılığını tamamen ortadan kaldırmıştır. Atatürk sonraları İttihat ve Terakki'nin devleti kurtarmaktan çok batırdığını görmüş ve onların arasından ayrılmıştır. Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki Atatürk de bir insandı ve yaptığı hatalardan edindiği tecrübeler ile 19 Mayıs'ta kurtuluş mücadelesini başlattı ve büyük başarılar elde etti. Annesinin karnından Mustafa olarak doğdu, sonrasında gösterdiği başarılar karşısında hocası tarafından Kemal(olgunlaşmış, büyük yeterlilikleri olan insan) ünvanı verildi(her ne kadar ismimiz karışıyor gibi saçma sapan bir neden sunulsa da bana kalırsa bu ismin bir anlamı var. senin ismin Mustafa Selim olsun da diyebilirdi). Atatürk ismi ise 1934 yılında verildi.

    ABDÜLHAMİT ve FİLİSTİN
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Siyonizm#cite_note-20
    Yine wikipedi den örnek veriyorum. Bu konuda Filistin'e Yahudi göçleri sürekli olmuş. Özellikle Ruslar'dan kaçan Yahudiler Osmanlı'ya sığınarak bu bölgeye yerleşmişlerdir. Herzl ise burada özerk bir yönetim istemiş ileride kurmak istedikleri İsrail in temelin atmak istemiş fakat Abdülhamit buna karşı çıkmıştır. Osmanlı daha önceki dönemlerde de katliama uğrayan Yahudiler'e kucak açarak onları korumuştur. Bu sadece Abdülhamit değil tüm Osmanlı tarihi için geçerli bir durumdur.

    FARKLI KAYNAKLAR

    Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na girme nedeni ile ilgili bilgi
    http://ilimyurdu.blogcu.com/osmanli-devleti-1-dunya-savasina-neden-katildi/4045486

    PADİŞAHLIK, LAİK HUKUK, DEMOKRASİ
    Şimdiki laik düzen kendisini ön plana çıkarıp en iyi düzen olduğunu gösterme amaçlı padişahlara her türlü iftirayı atmaya çalışmışlar, Abdülhamit Han gibi bir padişaha kızıl sultan, Vahdettin gibi bir padişaha hain demişlerdir(Sonrasında Ecevit Vahdettin hain değildi diye açıklama yaptığında kabineden birkaç bakan istifa etmiş.). Muhafazakar kesim her ne kadar eski halife padişahlara büyük bir gönül bağı ile de bağlı olsalar onlarda bilmektedirler ki artık padişahlık sistemi geride kalmıştır. Tüm uluslar Cumhuriyet'in en iyi sistem olduğunu anlamışlardır. Fakat her ne kadar böyle de olsa laik zihniyet padişahları karalamaya devam etmiş ve etmektedir.

    Laik hukukun egemen olduğu demokrasiden daha iyi bir sistem yok demişsiniz ama bu sistem halkın her türlü inancına karışmış, her türlü baskıyı yapmış. İnsanların Allah demesini yasaklamış. Laikliği örnek aldığımız Avrupada ki statlarda bile ibadet amaçlı yerler varken bizim bir futbolcumuz namaz kıldı diye takımdan atılıyor.
    Sonrasında hangi hak ve hukuktan bahsediyorsunuz. Benim evimin içine kadar hırsız giriyor ama tutup da adama tek bir tokat atma hakkım bile yok. Adamla kavga edip orada öldürsem meşru müdafaaya bile girmiyor.
    Abdülhamit'in istibdat döneminde bile 2 kişi asılırken bahsettiğiniz sistemin İstiklal mahmeleri yüzlerce kişiyi asmış.

    Bu millet bütün bu eziyet, baskıya rağmen cumhuriyet ten vazgeçmedi. Atatürk ün getirdiği seçim hakkını iyiye kullanarak asıl demokrasiyi getirdi.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.