Şimdi Ara

Dün Gece Bir Rüya Gördüm (2006)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
11
Cevap
0
Favori
1.324
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj

  • DÜNGECE BİR RÜYA GÖRDÜM

    "Her şeyin tükendiği anda AŞK hayata
    yeniden başlama gücü armağan eder..."

    İzlemeye Doyamayacaksınız!....

    Bir Ulaş AK Filmi...

    "DÜN GECE BİR RÜYA GÖRDÜM"

    17 Şubat'ta Sinemalarda...

    Şairlerin aşkla yoğrulmuş dizeleri, yüreğimizi titreten aşk şarkıları ve çocukluğumuzdan beri dinlediğimiz bütün masallar, aşkın büyülü dünyasını, birbirini karşılıksız seven ve sevdası uğruna her türlü fedakarlığı göze alabilen insanların aşklarıyla anlatır...
    Belki de bir aşkı ölümsüz kılan, hayatta göze alınamayacak şeylerin, aşk uğruna göze alınabilmiş Belki de bir aşkı ölümsüz kılan, hayatta göze alınamayacak şeylerin, aşk uğruna göze alınabilmiş olmasındandır...

     Dün Gece Bir Rüya Gördüm (2006)


    Yapımcılığını Travma Film'in gerçekleştirdiği ve çekimleri Work&Travel USA ve Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı alanında lider kuruluş ADVİS'in katkıları ile tamamlanan "Dün Gece Bir Rüya Gördüm" adlı romantik-dram türündeki yeni Türk filmi, Türk sinema seyircisine tutku, fedakarlık ve aşk duygularıyla yoğrulmuş bir sinema şöleni vaad ediyor...
    Aynı zamanda filmin senaryosunu da yazan yönetmen Ulaş AK'ın, ilk filmi olan "Dün Gece Bir Rüya Gördüm"de Emre Kınay, Pelin Batu, Fikret Hakan, Arzu Yanardağ, Yıldırım Bayazıt, Yeşim Gül Akşar, Mustafa Turan ve Mustafa Uzunyılmaz gibi oyuncuların yanında, Nebahat Çehre, Serap Ezgü ve İstami Betil gibi sürpriz isimler konuk oyuncu olarak yer alıyor...

    Türk sinemasının yoğunlukla komedi tarzı filmlerle çıkış aradığı bir dönemde, aslında Türk Sineması'nın kendini var ettiği tarz olan aşk filmi türüyle seyirciyi buluşturan Travma Film, aşk filmleri serisine devam edecek. Serinin ilk filmi olan "DÜN GECE BİR RÜYA GÖRDÜM"de uyuşturucu bağımlısı bir kız olan Lale (Pelin Batu) ile, küçük bir kasabadan gelip, İstanbul'da bilgisayar mühendisi olmuş, idealist ve kendince oluşturduğu katı doğrularla yaşayan Deniz (Emre Kınay) arasındaki aşk hikayesi anlatılıyor...
    "Ben cinsel saldırganlığın iğrençliğini filmimde anlatmak için Arzu'yu (Arzu Yanardağ) bir sahnede çıplak gösteriyorum, o sahnenin kendisi bu defa toplumsal cinsel açlığımıza malzeme oluyor."

    "Lale'nin haberi olmadan, O'na karşı tutkulu bir aşk yaşayan Deniz, günün birinde hiç beklemediği bir şekilde kendini Lale'nin evinde ve Lale'nin yanı başında bulur. Bir sabah gözlerini açtığında, uzun zamandır sevdiği kızın evinde olduğunu gören genç adam, yaşadığı şeyin bir rüya olduğunu düşünmektedir..."

    Aşk, insana, her şeye rağmen, hayata yeniden başlayabilme gücü armağan eder. "Dün Gece Bir Rüya Gördüm"ün aşk hikayesi de sevgililer haftasında sinema seyircisine bunu hatırlatmayı amaçlıyor...

    İşte; Work&Travel USA ve Yurtdışı Eğitim konusunda danışmanlık hizmeti veren ADVİS'in katkılarıyla çekilen; "DÜN GECE BİR RÜYA GÖRDÜM" filmin Yönetmeni Ulaş AK ile Sizler için gerçekleştirdiğimiz söyleşi....


    Dün Gece Bir Rüya Gördüm filmini yapmaya nasıl karar verdiniz?

    Sanırım yalnızca sinema için değil, sanatsal üretimlerin tümü için söylenebilecek bir şey var. O da şu; karar yaşam içerisinde kendiliğinden oluşuyor ve siz kendinizi ortaya çıkacak şeyi yapmaya zorunlu hissediyorsunuz... Fakat sinema için yönetmenin kişisel olarak yaşadığı bu yaratım süreci duyguları yeterli değil. Çünkü sinema büyük bir endüstri ve ancak büyük kadrolar ve paralarla yapılabiliyor. Bu anlamda bir karardan söz edecek olursam, yazdığım uzun metraj senaryolarından birini seçip, Kültür Bakanlığı'nın sinema destekleme kuruluna verdim. Proje destek almaya hak kazanınca da yapım kararı kesinleşmiş oldu... Buruda şunu da söylemek isterim. Dün Gece Bir Rüya Gördüm'ün yazdığım diğer senaryoların önüne geçerek bu sonuca ulaşması, dönem olarak Türkiye'nin böyle bir filme ihtiyacı olduğunu düşünmemden kaynaklandı... Aile, ayrılık, sevgi, fedakarlık, günümüze ait bir trajedi ve umutlar... Ben tam bir Türk filmi yapmak istedim...


     Dün Gece Bir Rüya Gördüm (2006)


    Filminizi yaparken büyük zorluklarla karşılaştınız mı?

    Büyük zorluklar yaşamın her alanında var. Hayatın neresinde olursanız olun, karşınıza çıkan zorluklarla mücadele edip etmemek sizin tercihiniz. Fakat yapacağınız tercihin aynı zamanda sizin tarihiniz olacağını düşündüğünüzde, zorluklarla savaşmak keyif verici bir sürece dönüşüyor. Ben biraz kişisel olmayı da seven biri olduğum için, bakanlıktan 250 bin YTL destek çıktıktan sonra kendime bir yapımcı aramadım. Fakat mesela orada bakanlıktan çıkan krediyi alabilmek için bir kefile ihtiyacımız vardı. Bunu Özen filmin sahibi Mehmet Soyarslan üstlendi. Bu, ekonomik zorluk anlamında büyük bir engeldi ve bu destek için Mehmet Bey'e teşekkür etmeden geçemem... Projenin oyuncu seçimi, set aşaması ve laboratuar süreçlerinde de karşılaştığım zorluklar oldu ama başta da dediğim gibi, ben bu zorluklarla mücadele etmekten keyif alıyorum ve aslında bunun da filme ait bir duygu süreci olduğuna inanıyorum...

    Film sizin için ne ifade ediyor?

    Dün Gece Bir Rüya gördüm, benim için ailelerin, gençlerin, aşıkların, ana babaların kısacası bu zamanlarda yaşanan toplumsal hayata ait hikayelerin, bir Türk filmi yapısında aktarılmasını ifade ediyor... Her şeyiyle bize ve günümüze ait bir hikaye ve anlatım şekli Dün Gece Bir Rüya Gördüm. Zengin kız fakir erkek hikayeleri kendi dönemi içerisinde Türk sinemasında nasıl etkili bir yere sahipse, Dün Gece Bir Rüya Gördüm'deki uyuşturucu bağımlısı, ailesinden kopmuş, şehrin herhangi bir yerinde yalnız başına yaşayan kızla, düzenli bir işi, düzenli bir hayatı ve kendince doğruları olan saf delikanlının yaşadığı aşk da bizim zamanımızın Türk sineması için o kadar etkili bir yere sahip olacaktır... Toplumsal süreç altyapı-üstyapı ilişkilerini sürekli evrime uğratarak baş döndürücü bir değişim yaşanıyormuş hissi uyandırıyor üzerimizde. Fakat insan hikayeleri hiç değişmiyor. Yine aşklar, kendi çocuğuna ulaşamayan ana babalar, yanlış anlaşılmalar, ayrılıklar ve umutlar...

    Oyuncular sizin hayal ettiğiniz dünyayı yansıtabildiler mi? Kafanızdaki filmi çekebildiniz mi?


    Filmimde rol alan oyuncuların hepsi projeyi çok severek girdi bu filme. Sonuç olarak karakter, oyuncu açısından canlı ve ete kemiğe büründürülecek, yaşayan bir şey. Dolayısıyla sadece ve sadece sevgi ilişkisi üzerinden doğumu sağlanabilir. Yani bir oyuncu sevmediği bir projeyi, karakteri nasıl üzerine alabilir, imkansız... Başta ben doğru bir oyuncu seçimi yaptığıma inanıyorum. Dolayısıyla seçtiğim oyuncular da benim istediğim dünyayı başarıyla yansıttılar ve ben kafamdaki filmi, kafamda kurduğum oyun ve resimlerin üzerine çıkarak çektim...

    Sanırım filminizde Türk filmlerinden esintiler olacak. Seyirciyi nasıl bir film bekliyor?
    Az önce de bu konuya biraz girmiştim ama bu sefer şöyle söyleyeyim, annelerimizin ellerinde mendillerle sinema salonlarına gittikleri günlerin Türk filmleri tadında bir film bekliyor seyirciyi... Bütün büyük televizyonların gündüz kuşağında kadın programları var. Ne trajediler, ne akla sığmayacak olaylar anlatılıyor oralarda. Show TV'nin 'Serap Ezgü'yle Biz Bize programı' da bizim filmimizde rol alıyor... Ve son yıllarda Türk ailelerinin gündelik sohbetlerinin konusu olan olaylar bir sinema çalışmasına taşınıyor... Ben seyirciye tek bir tavsiyede bulunmak istiyorum, Dün Gece Bir Rüya Gördüm'e gençler mutlaka anne babalarıyla, anne babalar da çocuklarıyla birlikte gitsin... Filmden çıktıklarında neden böyle söylediğim konusunda bana fazlasıyla hak verecekler...

    Televizyondan gelen bir yönetmen olarak(Bu tanımlama doğru mu?) İlk 35'lik filminizi çekmek size neler hissettirdi mi?

    Tabi ben televizyon için sadece senaryolar yazdım. Orada yönetmenlik yapmadım. Zaten televizyona senaryo yazarken, orası için yapılan işlerin nasıl da kıymetsizleştiğini ve yok olup gittiğini gördüğüm için bir an önce sinema yapmak isteğiyle o mecradan kendi isteğimle uzaklaştım. Televizyonda iş bulmanız, para kazanmanız falan çok kolay ama çocuklarınıza ve ülkenizin yarınlarına miras bırakacağınız bir şey değil orası... İşte burada, sorunun ikinci kısmına cevap vereyim, ilk 35'LİK filmimi çekmek bana geleceğe böyle bir miras bırakabileceğim duygusunu yaşattı. Bu duygu bütün zenginliklerin üzerinde bir şey...

    Oyunculardan Arzu Yanardağ çıplak görüntülerinin promosyon malzemesi olarak kullanıldığından şikayetçiydi? Siz bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?


    Arzu haklı aslında... Ama orada yanıldığı bir şey var, onun çıplak bedenini magazine malzeme yapan ben değilim, benim Dün Gece Bir Rüya Gördüm filminde üzerine gittiğim ve altını çizmeye çalıştığım toplumsal cinsel açlık ve cinsel saldırganlık durumu... Seyirci filmi gördüğünde ne demek istediğimi çok iyi anlayacak. Ben cinsel saldırganlığın iğrençliğini filmimde anlatmak için Arzu'yu bir sahnede çıplak gösteriyorum, o sahnenin kendisi bu defa toplumsal cinsel açlığımıza malzeme oluyor. Şu kadarını söyleyeyim ki, film çıktıktan sonra, "Arzu son filminde çırılçıplak" haberleri yapan magazinci arkadaşlar yaptıklarından çok utanacak...

    Sırada yeni bir projeniz var mı?

    Bu günlerde beni en çok heyecanlandıran şey her halde bu soruya; 'Evet, Haziranda Aynı Çatı Altında'yı çekeceğim' diye cevap vermem oluyor. Şimdiye kadar senaryosunu kime okuttuysam beğeni ötesi tepkiler aldım. Bir kaç oyuncu arkadaşım da heyecanla çekimleri bekliyor. Geriye Dün Gece Bir Rüya Gördüm'ün gişeden başarıyla çıkması kalıyor. Ben umuyorum ki seyirci bize bu yolculuğumuzda en büyük desteği verecek ve ben onların karşısına en geç sekiz ay sonra yeni bir filmle çıkacağım...

    Teşekkürler...

    Röportaj: Remzi Kalafat
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >







  • ilginç...


    ama vizyona girmek için yanlış bir tarih seçmişler. arada kaynayacak gibi bu film...
  • Dabbe felan warken bunun seyircisinin fasla olucağını zannetmiom...
  • diğer filmler bangır bangır bağırırken bu sese yetişemesse kalır öle ortada
  • Merak ettiklerimden...
    Ancak bir ay içinde sinemaya 5 kere gidemeyeceğimden çok büyük ihtimalle sididen izleyeceğim.
  • ilk defa duyuyorum böle bi filmi...walla umarım reklamsızlığa kurban gidecek kadar iyi bi film değildir...çünkü bazen çok güzel filmler salak saçma reklam politikalarından dolayı duyulmadan gidip bitiyo!!!
  • yau saçma falan filan diyoruz ama uzun süredir bu bölümde bir çok türk sineması ile ilgili topicler açılıyor biz bu işe iyi girdik her nekadar bazı filimler saçmada olsa eskiden bu kadar filim yapılmıyordu eskiden dediğimde şuarda 2sene öncesine kadar BİRAZDAHA UĞRAŞSAK BİZ DÜNYA STARI OLURUZ DA DAHA DEĞİL
  • walla türk sinemasına daha yeni yeni adam gibi paralar harcanmaya başlandı...yanılmıyorsam en pahalısı 7milyon dolar ile Kurtlar wadisi...ama amerikada falan 7milyon dlara çekilen film bulamazsınız...deli paralar akıtılıyor orada filmlere...eee ne kadar ekmek o kadar köfte yani...maalesef böle!!!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Alequendil

    walla türk sinemasına daha yeni yeni adam gibi paralar harcanmaya başlandı...yanılmıyorsam en pahalısı 7milyon dolar ile Kurtlar wadisi...ama amerikada falan 7milyon dlara çekilen film bulamazsınız...deli paralar akıtılıyor orada filmlere...eee ne kadar ekmek o kadar köfte yani...maalesef böle!!!


    öyle deme,orda da minimum para ile çok iyi işçıkarmış filmler var
    mesela saw yanlış hatırlamıyorsam ilk film 2 milyon dolara mı neçekilmişti,başarısı ortada
    buna göre kıyas yaparsak bizimkiler kurtlara 10 kağıt yatırmış,bi tomar para yani




  • yaw öle tabi de genellersek diğerleri istisna kalıyo yani...walla bizimkiler de yapacak yakında bu işi...en azından sene içerisinde yapılan film sayısı arttı...bata çıka boza yapa bi şekilde kıvıracaz gibi görünüo ama du bakalım ne zamana!!!!




  • Şu 2 ayda amma film girdi vizyona yaaneysee bu iyi birşey inşallah daha güzel filmler olur bu filmde iyi gibi
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.