Şimdi Ara

Aşk Dört Mevsim (Gerçek Bir Hikaye - BİTTİ) (4. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
182
Cevap
48
Favori
9.241
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eyes-on-you

    quote:

    Orijinalden alıntı: ReturnOfLegend

    O değil de ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.Youtube'ta Azer baba açtım birlikte güzel gidiyor

    Sizi bu kadar çok etkileyen ne ReturnOfLegend?

    Bu sıralar sürekli duygu değişikliği yaşıyorum.O yüzden olsa gerek.Hikaye de çok güzel ilerliyor
  • Böyle yazınca güzel de yaşamak kötü gerçekten. Kendime söz verdiğim için yazıyorum bunları da.
  • Konu güncel.
  • devamı nerde bu hikayenin bir solukta okudum devam devam
  • Yazacağım devamını merak etmeyin.
  • YILDIZLAR VE AY

    Sınav dönemi yaklaşıyordu. Bu olanlardan sonra uzakta olmasına rağmen kafam daha rahattı artık. Onun olmadığı bir tek gün bile düşünemiyordum. Gittiğinden beri çok özlemiştim onu. Bir kaç kere ben gittim bir kere de o geldi yanıma. Kaldı yine bir gece. Eski sevgilim Merve'yi kıskanmasından dolayı yaşanan kıskançlıklardan oluşan kavgalar dışında hiçbir sorun yoktu aramızda. Geçmişte olanlara çok fazla takılıyordu. Yapmadığım şeyler yüzünden beni suçluyordu. Her şeye rağmen seviyordum onu delicesine. Evlenmeyi düşünüyordum üniversiteyi bitirir bitirmez. O da öyle düşünüyordu. Ama ikimiz de ilk önce, İstanbul'u yazıp bu uzaklıktan kurtulmak istiyorduk. Ecem de sorun olmamaya başlamıştı, bize karışmamayı tercih ediyordu artık. Ama onun arkadaşlarıyla aram pek de iyi sayılmazdı. Özge' yi onlar gibi sağa sola göndermediğim içindi bu. Ciddi bir ilişkiydi sonuçta, yaşananlar belli. Bir de uzaklık varken bu kadar rahat davranmasına izin veremezdim. Sınavlar bitti ve tercih dönemini beklemeye başladık. Ailesi ile birlikte memleketine tatile gitti Özge. Kaldığı ev kalabalık olduğu için hiç görüşemiyorduk neredeyse. Boş zamanalrında da aramıyordu. Kaç gece arayacağım dedikten sonra beni aramayı unutup gece üçe kadar beklediğimi hatırlarım. Bir gün ciddi biçimde bu durumdan rahatsız olduğumu söyledim ona. Ev kalabalık olduğu için, hepsi düzelecek döünce dedi. Dönmesini dört gözle bekliyordum. Dönecekleri gün Balıkesir'e uğrayıp, aile eski aile dostlarını görüp öyle Eskişehir'e döneceklerini söyledi. Sevindim ben de. Bulunduğum yer ile Balıkesir arası ortalama bir buçuk saatti. Gelirim yanına, çarşıda görüşürüz dedim. Israrla karşı çıktı. Zaten kalmayacağız, 5 dk uğrayıp gideceğiz dedi. Olsun ben de 5 dk görürüm dedim. Bana bağırıp çağırdı. Kavga ettik. En sonunda annesinin yanında olduğunu mesaj atamayacağını söyledi. Telefonunu kapattı. Ertesi gün oradaki bir arkadaşımdan öğrendim ki bir gece orada kalmışlar. Telefonunu ise 2 gün sonra açacaktı. Bu bana karşı söylediği ya da bilemiyorum, anladığım ilk yalanıydı. Ve son olmayacaktı. Yaşadıklarımızı düşündüm. Ona güvenmem gerektiğini herkesin hata yapabileceğine inandırdım kendimi. Sevdiğinden asla şüphe etmiyordum. Bir an yanımda yatışı geldi gözlerimin önüne. Bana bakışı... "Yıldızlar ve ay şahidim olsun ki seni bırakmayacağım." deyişi. Sonrasında ılık dudakları... Bir damla yaş döküldü gözlerimden telefonunun hala kapalı oluşunun 2. günü olması sebebiyle arayıp aramamakta tereddüt ederek açık bıraktığım telefon rehberindeki isminin üzerine. "Beni niye sözler verdiğimiz yıldızlar ve ay ile baş başa bıraktın?" dedim. Yalan söylemesi değil de, yalan söylemesine rağmen onu özlemem acıtıyordu... Uyuyamayacaktım nasılsa. 24 saat oluyordu uyumayalı. Kulaklığımı taktım. Şarkımızı açtım:

    I'm here without you baby
    Burada sensizim bebeğim

    But your still on my lonely mind
    Ama sen hala benim kimsesiz aklımdasın

    I think about you baby
    Seni düşünüyorum bebeğim

    And I dream about you all the time
    Ve sürekli seni düşlüyorum





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eyes-on-you -- 17 Nisan 2012; 18:35:36 >




  • Konu güncel.
  • Araları çok uzattığının farkında mısın hocam ? Takipçilerin bu yüzden gitti bende dahil
  • Usta bir yazıyorsun, 3 ay ara veriyorsun. Sürükleyici olmuyor. Olayların takibi zorlaşıyor, ona göre.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: emrEvo8

    Usta bir yazıyorsun, 3 ay ara veriyorsun. Sürükleyici olmuyor. Olayların takibi zorlaşıyor, ona göre.

    +1 Katılmamak elde değil.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: emrEvo8

    Usta bir yazıyorsun, 3 ay ara veriyorsun. Sürükleyici olmuyor. Olayların takibi zorlaşıyor, ona göre.

    Bence de öyle ama arkadaşı da anlamaya çalışmak lazım, çok yoğun olsa gerek. Hocam ben takipteyim hâlâ umarım yakın zamanda yeni bölüm gelir.
  • belkı de yenı bolum yok. yenı ılhamlar gelmıyor adama. hıkaye klasık ama 2-3 guzel cumlesı var. eger kendısınınse tabıı.
  • wakara , hocam kendi hayatıma yeni yeni dönebiliyorum inanın. İlham kaynağı alacağım bir durum yok ortada çünkü hepsi gerçek, benim yaşadığım olaylar. Buradan bana anlayış gösteren arkadaşlar için de teşekkür ediyorum. Yeni bölümü şimdi yazıyorum. Birazdan okuyabilirsiniz.
  • BÖLÜM 3:SONBAHAR


    SONBAHAR YAĞMURU

    Sonbaharın ayrı bir güzelliği vardır. Doğa kahverengiyle karamsar bir hale bürünürken yağmur kaybettiği güzelliği geri kazandırır ona. Kışın habercisidir belki ama etrafı ağaçlar ve onlardan dökülen sarı yapraklarla çevrili bir yolda yürümek gibisi de yoktur sonbahar yağmuru altında. İşte aşkın sonbaharı da böyledir. Gelecek için endişeye kapılırsınız ancak anlık mutluluklar yine de sizin devam etmenizi sağlar.

    Tercihler açıklandı, büyük bir şok yaşadım. Söylediği ne kadar doğrudur bilemem ama İstanbul' da tutma ihitmali yüksek yerleri yazmasına rağmen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi tutmuştu. Benim Yeditepe. Telefonda uzun uzun konuştuk. Ben fazla endişeli ve hayalkırıklığı içerisindeydim. Ona duygularımı anlattığımda onun yine uzak kalmış olmamıza pek de üzülmediğini hatta sevindiğini hissettim. Nedenini sorduğumda aramızdaki mesafenin daha da kısa olacağını, daha sık görüşebileceğimizi falan söyledi. Biraz olsun rahatlamıştım. Bir de ailesinin kendisini daha rahat bırakacağını ekledi. Haklıydı. Sınavdan önce öyle diyorlardı ona. Biraz olsun onunla konuştuğumda rahatlamıştım. Yine de iyimser bakabiliyordum. En yakın zamanda yanına geleceğimi, özlediğimi söyleyerek telefonu kapattım.

    Okula kayıtlar başlamıştı. Kayıt için ailemle birlikte İstanbul' a gittik. Bana İstanbul' u soruyordu. Anlattım. Şehrin her bir köşesine beraber yapacaklarımızı düşünerek bakıyordum. Bu şehre geldiğimde hayallerim vardı. Geleceğe dair, ikimize dair, umut dolu, güven dolu...

    Kaydımı da yaptırdıktan sonra okulların başlamasına az bir süre kala yurda taşındım. Okullar başlamıştı. Kavgalar da... Aşırı kıskanç davranmaya başlamıştı. Bütün gün ilgilenmeme rağmen ilgisizliğimi şikayet ediyordu. Bir de şöyle bir durum vardı. Onun dersleri akşamlarıydı, benim sabahtan. Sadece geceleri konuşabilir olmuştuk. İkimizin ders saatleri çakışıyordu çünkü. Biraz olsun aramızı düzeltmek için en kısa zamanda yanına gitmeyi planlıyordum. Gitmeden önce de bir ay öğle yemeği yememeyi göze alıp pahalı bir hediye aldım ona. Verdiğim paraya, aç kaldığım onca güne hala acırım. Allah hayrını göstermesin ona. Bileti almıştım. Haftasonunu bekliyordum artık.

    Birlikte çok güzel bir gün geçirmiştik. Yanına vardığımda her şey kendiliğinden çözülmüştü sanki. O gece onu öpüp otobüsüne bindirdikten sonra camdan bana gülümsedi. Saçlarını benim istediğim gibi yapmıştı. Sarı saçları yüzüne dökülüyordu. Eliyle düzeltti. Camdan gülerek el salladı. Belki çok şeyi unuttum, canımı acıtmıyor artık hiçbir şey, tamamen yeni ve mutlu bir hayatım var ama o gülüşü hala aklımdadır. Ve inanın o gün içimde garip bir his vardı. Sanki bir daha onu böyle mutlu, gülerken göremeyecekmişim gibi... Aldırma dedim kendime. Her şey güzel olacak bak gör. Üniversiteyi bitirdiğimizde birbirimizin elini tutuyor olacağız hala. Zor da olsa otobüsüme doğru bir adım attım. Sevdiğini arkanda bırakırken ilk adımlar zordur hep. Gerisi kendiliğinden gelir. Koltuğuma oturdum. Telefonum titredi. "Seni çok seviyorum." yazıyordu. Gülümsedim. Ah bir bilsen dedim. Ben daha çok... Ama bir de şu uzaklık olmasa...



    Taa uzak yollardan
    Koştum geldim senin kollarına
    Içimde yanan hasretinle ben
    Baktım durdum senin yollarına
    Sensizlik bir ölüm sanki

    Haykırsam göklere
    Artık yanımda beni benden çok seven
    Dünyalar benim olsa yine de istemem
    Yalnız sensin benim yüzümü güldüren



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eyes-on-you -- 19 Haziran 2012; 0:29:55 >




  • takipteyimm
  • YANLIŞ ZAMAN, YANLIŞ YER

    Size o günlerdeki halimi anlatayım. Kitabı alıp derse gidip kimseyle konuşmadan yurda geri dönüyordum. Hiçbir sosyal hayatım kalmamıştı. Özge' yle aramızın kötü olmasından dolayı da sürekli sınıfta ona vakit ayırmaya çalışıp mesaj atıyordum ancak pek karşılık verdiği söylenemezdi. Sınıfta arkadaşım yoktu hiç. Kimseyle konuşmuyordum ki arkadaşım olsun. Dışarı bir şey diyecek diye zaten çıkmıyordum.

    Bir gün yurtta otururken sınıftan arkadaş mesaj attı bana. Sınıftan bir kızla muhebbet kurmak istiyordu. Benden ertesi gün için topluca bir buluşma ayarlamamı istiyordu. Başta beni karıştırmamasını falan, kız arkadaşımla aramın zaten kötü olduğunu söyledim. Ancak sonradan ısrar edince dayanamadım. Sınıfta hiç arkadaşım yoktu zaten. En azından sınıftakilerle aram iyi olsun diye düşündüm. Biraz da Özge' nin "Vizelere çalışacağım geç saatlere kadar, konuşamayacağız. Hiçbir şey için vaktim olmayacak. Ben sana mesaj atarım." demesine güvenmiştim. Yoksa zaten aramız da kötüyken konuşmaları Facebook' tan görmesinden korkar, asla böyle bir işe bulaşmazdım. O sırada ne tesadüftür ki ben facebookta amaçsızca vakit geçirmeye çalışırken arkadaşımın bahsettiği kız çevrimiçi oldu. Zaten sınıftan kimseyle hiç muhabbetim yok, kızla daha adam gibi konuşmamışken yarın bir şeyler yapalım desem yanlış anlardı. Biraz muhabbet etmeyi denedim. Muhabbet ilerleyince bana herhalde kendi yaşadığı durumlardan dolayı bazı kavramlar hakkında umutsuzluğundan bahsetti. Ben de ona cevap olarak şöyle yazdım: "Asla umutsuzluğa kapılma. Hayatta ne olacağını bilemezsin. Ben şu anki kız arkadaşıma deliler gibi aşığım ama onunla olan ilişkimiz benim başka birini unutma amacımla başladı. Şu an onsuz bir gün bile düşünemiyorum." dedim. Daha sonra konuyu arkadaşın istediği noktaya getirmek için öğlen nerede yediğini falan sordum. O sırada arkadaştan mesaj geldi. Tam olarak hatırlayamadığım bir sebepten ötürü durumun iptal olduğundan bahsediyordu. Konuyu hemen kapatıp kapadım bilgisayarı. Yatağa uzanıp Özge' den mesaj beklemeye başladım. Saat 01.00 oldu mesaj yok. 02.00 oldu mesaj yok. 03.00 gibi ben aradım ve ağlayarak açtı telefonu. "Bunu bana neden yaptın? Neden beni kullandın? Hiç mi acımadın bana? Başka birini unutmak için kullandın beni. Kızlarla yemek bile yiyormuşsun. Yazıklar olsun. " ve daha bir sürü şey dedi. O an başımdan kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Ders çalışmaya başlamadan önce telefonundan facebook hesabıma bakayım demiş ve konuşma başladığı andan itibaren kızla ne konuştuysam hepsini okumuş. "Ben sana zaten ilişkinin nasıl başladığını söyleyecektim. Sadece zamanı değildi. Uygun zamanı bekliyordum." dedim ki doğruydu bu söylediklerim. Söyleyecektim aramız iyi olduğunda yüzüne karşı. Anlayacağından emindim. Sonuçta iki buçuk yılımız birlikte geçmiş, onu sevdiğimi mutlaka anlar diye düşündüm. Ama o anlamadı. Ayrılmak istediğini söylüyordu ağlayarak. Ben seninle unutmak için birlikte olsam iki buçuk sene sürer miydi dedim. Arkadaşım için o kızla konuştuğumu, gerekirse telefonu oda arkadaşıma dahi vereceğimi, istediğini sorabileceğini söyledim. Hiçbir şekilde düşünmüyordu. Diline dolamış bir ayrılık sözü, sürekli tekrar ediyordu. Aramızda yaşananlara da güvenerek nasıl olsa gerçeği anlayacağını düşünerek telefonu kapadım. Nasıl olsa anlayıp, geri dönecekti. Namusumuzu bile birbirimize emanet etmiştik. Kolay mıydı öyle facebooktaki bir yazışmadan varsayımlara dayanarak ayrılmak? Benim mantığım, karakterim bunu olası görmedi. Ben böyle bir ilişkide bunu yapmazdım en azından. Yapamazdım. İnsan bazı şeyleri yaşamadan anlayamıyor. Herkesi kendin kadar saf zannediyorsun ama maalesef öyle değil. Acı çekerek öğrenmek çok daha faydalı ancak bir o kadar da yıpratıyor sizi.


    Kendimi onun yerine koyduğumda ben de ona benzer davranacağımı düşünüyordum. Sinirim geçince anlar, geri dönerdim ama. Mantıklı düşünmeye başlayınca anlardım. Sonuçta bir gecede bir sürü yanlış olduğunu düşündüğü şeyler duymuştu. İlişkinin başlama şeklini zaten hala da onaylamıyorum. Bunları kabullenmek, anlamak asla kolay olmamalıydı. Onu biraz olsun anlamaya çalıştım. Ama onun da beni anlayacağını düşünmüştüm. Hatam buydu. Yani kısca; ne kendime kızabiliyordum bu yaşananlardan dolayı, ne de beni anlamadığı için ona... Kaderin gücü böyle bir şey işte. Kader istiyorsa olaylar bir anda ve bir şekilde gelişiveriyor ve elinizden hiçbir şey gelmiyor. Tıpkı ilişkimizin başladığı gün gibi.

    "Asla umutsuzluğa kapılma. Hayatta ne olacağını bilemezsin..."

    Sustum, ağlayamadım. Ağlamasına kıyamayıp daha fazla konuşamadım. Sonra bir ümitle yaşamaya devam ettim. Hala seviyordu, farkındaydım.

    Aradan üç gün geçtikten sonra arayan yine ben olacaktım... O da yine ayrılmak isteyecekti.

    Ve yine bir kez daha başladığım yerdeydim, boşlukta. Duvarlarda onun yüzü var. Olaylarda anıları, rüyalarımda hayali... Ve beni en korkutan şey onu kaybetme ihtimali.




    I am nothing without pretend
    Hiçbir iddaası olmayan bir hiçim.

    I know my faults
    Hatalarımı biliyorum.

    can’t live with them
    Onlarla birlikte yaşayamıyorum.

    I am nothing without a man
    Birine sahip olmayan bir hiçim

    I know my thoughts
    Düşüncelerimin farkındayım.

    but I can’t hide them
    Fakat onları gizleyemiyorum.

    ...

    I don’t need another friend
    Başka bir arkadaşa ihtiyacım yok.

    When most of them
    En çokta bu zamanlarda.

    I can barely keep up with them
    Zaten zar zor bunlara ayak uydurabiliyorum.

    perfectly able to hold my own hand,
    Kendi elimi mükemmel bir şekilde tutabiliyorum.

    but I still can’t kiss my own neck.
    Ama hala kendi boynumu öpemiyorum.

    ...




    YARIN DEVAM EDECEK



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eyes-on-you -- 19 Haziran 2012; 12:40:35 >




  • Arkadaşlar saat geç oldu, artık yatıyorum. Yarın erken kalkmam gerekecek. Yarın yine bu saatlerde yazıyor olacağım. Görüşmek üzere. Hepinize iyi geceler diliyorum.
  • 2012

    Kızları halen çözemedim diyen görünmesin gözüme....
  • takip :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • BÖLÜM 4:KIŞ


    Kışın diğer adı da yalnızlıktır. Doğa daha yalnızdır. İçindeki canlılar daha yalnızdır. Serttir, soğuktur, acımasızdır. Karlar üstünüzü yavaş yavaş örter, donduğunuzu anlamazsınız. Aşkın kışı da böyledir. Yavaş yavaş öldürür sizi. Anlamazsınız. Anladığınızda çok geç olur.


    GERÇEĞİ GÖZÜNLE GÖRMEK İSTEMEK

    Günler ona yalvarmakla geçti. Beni affetmesi için değil, bana inanması için. Olmuyor diyordu, yapamıyorum. Kendime kullanılmış olduğumu yediremiyorum diyordu. Konuşuyorduk yine ama o sürekli beni bu şekilde tersliyordu. Ayrıca yeni arkadaşları olmaya başlamıştı. Hiçbirini tanımıyordum ama Özge' de değişiklikler başlamıştı. İnanın özellikle kızlarda, yakın arkadaşları çok etkiliyor. Asla yapmaz dediğim davranışlar sergilemeye başlamıştı. Daha bir gün önce tanıdığı sınıf arkadaşının arabayla onu evine bırakması gibi... Her gün öğle arası yemek yemeyip onu arıyordum neredeyse, konuşmaya pek istekli görünmüyordu. Bir gün olanları yüz yüze konuşabilmek için yanına gelmek istediğimi söyledim. Hayır sakın gelme falan dedi. Garajda ayaküstü görüşsek bile yeterli olacağını söyledim. Telefondan konuşmak başka, yüz yüze konuşmak başka dedim. Gözlerime bakarak dinle, doğru söylediğimi anlayacaksın dedim. İstemedi. Kabul edeceğini umuyordum ama yine de bensiz yapamayacağını düşündüğüm için beklemeye karar verdim. Bu konuşmayı yapmamızın üzerinden bir kaç gün geçmişti ki Özge' nin facebook hesabında yeni etiketlendiği fotoğrafları gördüm. Okulunun İstanbul' a gezisi varmış, Ecem ile birlikte gelmişler. Hiç tanımadığı ya da yeni tanıştığı erkeklerle sarmaş dolaş fotoğraflar falan... Görünce öyle bir sinirlendim ki odanın duvarına yumruk attım. Ben onunla beş dakika konuşabilmek için onca yolu, harcamayı göze alıyorum, o buraya kadar gelip bana haber bile vermiyor. Saat gece 03.00 civarlarıydı. Bilgisayarı açtım ve bulabildiğim ilk firmadan saat 04.00 e bilet aldım. Sadece sırt çantamı odanın köşesinden aldım ve içine de yarısı bitmiş bir pet su şisesi koydum çalışma masamın üzerinden. Beni karşılamamasını dahi göze almıştım. Hiç değilse gerçeği gözümle görürdüm. Telefondaki konuşmalarımızda beni sevdiğini fakat yaşananları hazmedemediğini söylüyordu. Gerçekten seviyor muydu, karşılamaya gelip gelmemesi bunu bana gösterecekti. Gecenin o saatinde terminale gidecek bir araç bulunmadığından taksiye atladım. Taksiden indiğimde taksiciye on beş lirayı uzattıktan sonra cebimde sadece 10 liramın kaldığını fark ettim. Otobüse bindiğimde Özge' ye de mesaj attım "Ben geliyorum, karşılamazsan evinizin kapısına kadar gelirim. Annenin, babanın kızacak olması umrumda değil, kaybedecek bir şeyim kalmadı, yaparım." diye. İnanın gelmeseydi kapısına kadar gidebilirdim.

    Eskişehir' e indiğimde sabah güneşi yüzüme vurdu. Öncekilere göre sıcak bir hava vardı. Zaten yaşananlardan dolayı pek yemek yemiyordum ama bir önceki günden beri hiçbir şey yememiştim. Midem hassastır biraz, ağrıyordu. Yavaş yavaş terminalin içine doğru yürüdüm. Telefonumu elime aldım. Özge' den mesaj vardı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eyes-on-you -- 20 Haziran 2012; 17:42:45 >




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.