Şimdi Ara

Karadedeler olayı gerçekmi beyler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
80
Cevap
3
Favori
36.881
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Evet, siz ne düşünüyorsunuz? Bu konuda gerçektir veya değildir gibi bir bilgisi olan var mı? Şu an filmi izliyorum da merak ettim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Scott Pilgrim -- 28 Ocak 2012; 10:18:46 >



  • quote:

    Orijinalden alıntı: Scott Pilgrimin

    filmin türü belgesel olarak lanse edilmiş buna ne diyceksiniz

    Gerçek olabilir de, olmayabilir de. Ama kesin olarak bilinen şey; filmin yapımcılarının, filmin gerçek olduğunu söylemeleri. Fakat ben korkmadım (böyle şeylere pek inanmayın, insanları korkutmak için yapılıyor genellikle (örn: Karabasan).

    Film ile ilgili detaylı inceleme: (bkz:http://tr.wikipedia.org/wiki/Karadedeler_olay%C4%B1)

    Kotası az kalanlar için de düşündüm:
    Yapımcı şirket tarafından belgesel olarak nitelenen film 1989 yılının ocak ayında meydana geldiği iddia edilen bir olayı konu alır. O ay haber ajansları K... ilinin D... köyünde köylülerin hava karardıktan sonra cinî varlıklar gördüklerini ve o günden sonra havanın kararması ile köylülerin korkudan sokaklara çıkamadıklarını haber geçmiştir. Bu haber o dönem gazetelerin küçük bir bölümünde küçük parçalar ile yayımlanmıştır.
    Bu olay aynı günlerde okuldan yeni mezun olmuş bir gazeteci olan H. B.'nin de ilgisini çekmiş ve genç gazeteci olayı araştırmak için D... köyüne gitmiştir. Köyde onbir gün geçiren H. B. köye vardığında köylüler ile röportaj yapmış ve bu röportajları kamerası ile kayda almıştır. Röportajları sırasında köylüler esrarengiz varlıklar gördüklerini ifade etmişler ve genç gazeteciyi köyde kalmaya ikna etmişlerdir. Fakat köyde geçirdiği süre zarfınca hiçbir anormal olay ile karşılaşmayan H. B. köyden ayrılmaya karar vermiş, fakat köylülerin ısrarı üzerine kamerasını köydeki 14 yaşındaki bir çocuğa bırakmıştır. Çocuk eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonra da kasetleri gazeteciye verecekti.
    Gazeteci köyden ayrıldıktan üç gün sonra gece vaktinde sivil giyimli dört jandarma tarafından İstanbul'daki evinden köyde çektiği kasetler ile birlikte alınarak L... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilmiş ve Jandarma Komutanı Kıdemli Yüzbaşı A. S. tarafından sorgulanmıştır. Kamera ile kaydedilen sorgunun nedeni köydeki üç evde yaşayan yedi kişinin kısmen parçalanarak öldürülmesi ve bir evin duvarına Arap alfabesi ile H. B.'nin isminin kan kullanılarak yazılmasıydı. Ölen kişiler arasında H. B.'nin kamerayı bıraktığı çocuk da bulunmaktaydı.
    Meydana gelen bu olay bölge halkı arasında korku ve paniğe yol açmaması için olay köylülere bir cinnet vakası olarak aktarılmıştır. Cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedilmiş, köylülerin çoğu ise bu olaydan sonra köyü terk etmiştir.
    Sorgusu tamamlandıktan sonra serbest bırakılan H. B.'nin giysileri, botları, not defteri ve kişisel eşyaları 3 Şubat 1989 salı günü D... köyünün civarındaki ormanda bulundu; kendisi ise asla bulunamadı.
    H. B.'yi sorgulayan Yüzbaşı A. S. ise bu olaydan bir sene sonra eşinden boşandı ve psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli oldu. Yine ayni sene İstanbul’a yerleşerek tedavi görmeye başladı. 2006 yılında 59 yaşındaykense geçirdiği bir bunalım sonucu kendine ait silahla başına tek el ateş ederek intihar etti. Yüzbaşının kızı S. F. babasının ölümünden sonra özel kasasını açmış ve kasa içerisinde üç zarf bulmuştur. Zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci H. B.'ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı. Kasetlerin üzerinde yazan tek şey; "Karadedeler Olayı 1989"du.
    İlk video kayıtları H. B’nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise H. B’nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu. Üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. S. F.'nin kasetlerin şokunu üzerinden atması birkaç yıl sürmüş, 2009 yılında ise maddi zorluğa düşerek kasetleri satmak zorunda kalmıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SUPER-TANKS -- 22 Ocak 2013; 8:49:54 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SUPER-TANKS

    quote:

    Orijinalden alıntı: Scott Pilgrimin

    filmin türü belgesel olarak lanse edilmiş buna ne diyceksiniz

    Gerçek olabilir de, olmayabilir de. Ama kesin olarak bilinen şey; filmin yapımcılarının, filmin gerçek olduğunu söylemeleri. Fakat ben korkmadım (böyle şeylere pek inanmayın, insanları korkutmak için yapılıyor genellikle (örn: Karabasan).

    Film ile ilgili detaylı inceleme: (bkz:http://tr.wikipedia.org/wiki/Karadedeler_olay%C4%B1)

    Kotası az kalanlar için de düşündüm:
    Yapımcı şirket tarafından belgesel olarak nitelenen film 1989 yılının ocak ayında meydana geldiği iddia edilen bir olayı konu alır. O ay haber ajansları K... ilinin D... köyünde köylülerin hava karardıktan sonra cinî varlıklar gördüklerini ve o günden sonra havanın kararması ile köylülerin korkudan sokaklara çıkamadıklarını haber geçmiştir. Bu haber o dönem gazetelerin küçük bir bölümünde küçük parçalar ile yayımlanmıştır.
    Bu olay aynı günlerde okuldan yeni mezun olmuş bir gazeteci olan H. B.'nin de ilgisini çekmiş ve genç gazeteci olayı araştırmak için D... köyüne gitmiştir. Köyde onbir gün geçiren H. B. köye vardığında köylüler ile röportaj yapmış ve bu röportajları kamerası ile kayda almıştır. Röportajları sırasında köylüler esrarengiz varlıklar gördüklerini ifade etmişler ve genç gazeteciyi köyde kalmaya ikna etmişlerdir. Fakat köyde geçirdiği süre zarfınca hiçbir anormal olay ile karşılaşmayan H. B. köyden ayrılmaya karar vermiş, fakat köylülerin ısrarı üzerine kamerasını köydeki 14 yaşındaki bir çocuğa bırakmıştır. Çocuk eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonra da kasetleri gazeteciye verecekti.
    Gazeteci köyden ayrıldıktan üç gün sonra gece vaktinde sivil giyimli dört jandarma tarafından İstanbul'daki evinden köyde çektiği kasetler ile birlikte alınarak L... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilmiş ve Jandarma Komutanı Kıdemli Yüzbaşı A. S. tarafından sorgulanmıştır. Kamera ile kaydedilen sorgunun nedeni köydeki üç evde yaşayan yedi kişinin kısmen parçalanarak öldürülmesi ve bir evin duvarına Arap alfabesi ile H. B.'nin isminin kan kullanılarak yazılmasıydı. Ölen kişiler arasında H. B.'nin kamerayı bıraktığı çocuk da bulunmaktaydı.
    Meydana gelen bu olay bölge halkı arasında korku ve paniğe yol açmaması için olay köylülere bir cinnet vakası olarak aktarılmıştır. Cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedilmiş, köylülerin çoğu ise bu olaydan sonra köyü terk etmiştir.
    Sorgusu tamamlandıktan sonra serbest bırakılan H. B.'nin giysileri, botları, not defteri ve kişisel eşyaları 3 Şubat 1989 salı günü D... köyünün civarındaki ormanda bulundu; kendisi ise asla bulunamadı.
    H. B.'yi sorgulayan Yüzbaşı A. S. ise bu olaydan bir sene sonra eşinden boşandı ve psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli oldu. Yine ayni sene İstanbul’a yerleşerek tedavi görmeye başladı. 2006 yılında 59 yaşındaykense geçirdiği bir bunalım sonucu kendine ait silahla başına tek el ateş ederek intihar etti. Yüzbaşının kızı S. F. babasının ölümünden sonra özel kasasını açmış ve kasa içerisinde üç zarf bulmuştur. Zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci H. B.'ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı. Kasetlerin üzerinde yazan tek şey; "Karadedeler Olayı 1989"du.
    İlk video kayıtları H. B’nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise H. B’nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu. Üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. S. F.'nin kasetlerin şokunu üzerinden atması birkaç yıl sürmüş, 2009 yılında ise maddi zorluğa düşerek kasetleri satmak zorunda kalmıştır.

    Bu konu hakkında daha çok kaynak var mı acaba?Dede olayının asılsız olduğunu gösteren.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnotherPlanet

    quote:

    Orijinalden alıntı: SUPER-TANKS

    quote:

    Orijinalden alıntı: Scott Pilgrimin

    filmin türü belgesel olarak lanse edilmiş buna ne diyceksiniz

    Gerçek olabilir de, olmayabilir de. Ama kesin olarak bilinen şey; filmin yapımcılarının, filmin gerçek olduğunu söylemeleri. Fakat ben korkmadım (böyle şeylere pek inanmayın, insanları korkutmak için yapılıyor genellikle (örn: Karabasan).

    Film ile ilgili detaylı inceleme: (bkz:http://tr.wikipedia.org/wiki/Karadedeler_olay%C4%B1)

    Kotası az kalanlar için de düşündüm:
    Yapımcı şirket tarafından belgesel olarak nitelenen film 1989 yılının ocak ayında meydana geldiği iddia edilen bir olayı konu alır. O ay haber ajansları K... ilinin D... köyünde köylülerin hava karardıktan sonra cinî varlıklar gördüklerini ve o günden sonra havanın kararması ile köylülerin korkudan sokaklara çıkamadıklarını haber geçmiştir. Bu haber o dönem gazetelerin küçük bir bölümünde küçük parçalar ile yayımlanmıştır.
    Bu olay aynı günlerde okuldan yeni mezun olmuş bir gazeteci olan H. B.'nin de ilgisini çekmiş ve genç gazeteci olayı araştırmak için D... köyüne gitmiştir. Köyde onbir gün geçiren H. B. köye vardığında köylüler ile röportaj yapmış ve bu röportajları kamerası ile kayda almıştır. Röportajları sırasında köylüler esrarengiz varlıklar gördüklerini ifade etmişler ve genç gazeteciyi köyde kalmaya ikna etmişlerdir. Fakat köyde geçirdiği süre zarfınca hiçbir anormal olay ile karşılaşmayan H. B. köyden ayrılmaya karar vermiş, fakat köylülerin ısrarı üzerine kamerasını köydeki 14 yaşındaki bir çocuğa bırakmıştır. Çocuk eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonra da kasetleri gazeteciye verecekti.
    Gazeteci köyden ayrıldıktan üç gün sonra gece vaktinde sivil giyimli dört jandarma tarafından İstanbul'daki evinden köyde çektiği kasetler ile birlikte alınarak L... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilmiş ve Jandarma Komutanı Kıdemli Yüzbaşı A. S. tarafından sorgulanmıştır. Kamera ile kaydedilen sorgunun nedeni köydeki üç evde yaşayan yedi kişinin kısmen parçalanarak öldürülmesi ve bir evin duvarına Arap alfabesi ile H. B.'nin isminin kan kullanılarak yazılmasıydı. Ölen kişiler arasında H. B.'nin kamerayı bıraktığı çocuk da bulunmaktaydı.
    Meydana gelen bu olay bölge halkı arasında korku ve paniğe yol açmaması için olay köylülere bir cinnet vakası olarak aktarılmıştır. Cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedilmiş, köylülerin çoğu ise bu olaydan sonra köyü terk etmiştir.
    Sorgusu tamamlandıktan sonra serbest bırakılan H. B.'nin giysileri, botları, not defteri ve kişisel eşyaları 3 Şubat 1989 salı günü D... köyünün civarındaki ormanda bulundu; kendisi ise asla bulunamadı.
    H. B.'yi sorgulayan Yüzbaşı A. S. ise bu olaydan bir sene sonra eşinden boşandı ve psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli oldu. Yine ayni sene İstanbul’a yerleşerek tedavi görmeye başladı. 2006 yılında 59 yaşındaykense geçirdiği bir bunalım sonucu kendine ait silahla başına tek el ateş ederek intihar etti. Yüzbaşının kızı S. F. babasının ölümünden sonra özel kasasını açmış ve kasa içerisinde üç zarf bulmuştur. Zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci H. B.'ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı. Kasetlerin üzerinde yazan tek şey; "Karadedeler Olayı 1989"du.
    İlk video kayıtları H. B’nin köylüler ile röportajını, ikincisi ise H. B’nin babası tarafından sorgulanmasını içeriyordu. Üçüncü ve son video ise köylü çocuğun çektiği görüntülerden oluşuyordu. S. F.'nin kasetlerin şokunu üzerinden atması birkaç yıl sürmüş, 2009 yılında ise maddi zorluğa düşerek kasetleri satmak zorunda kalmıştır.

    Bu konu hakkında daha çok kaynak var mı acaba?Dede olayının asılsız olduğunu gösteren.

    OLAY KIRKLARELİ İLİNİN LULEBURGAZ İLÇESİNİN DAVUTLU KÖYÜNDE YAŞANMIŞTIR.
    1989'da bahsedilen köyde insanlar cin gördüklerini zannederek korkuya kapılırlar fakat işin aslı bölgedeki jandarma karakolunda dönen olaylardır. Jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı adem subay ve karakoldaki birkaç kişi daha köyde görevlerini kötüye kullanarak yasadışı işler yapmaktadır. Üstelik bölgede terör yankısı oluşturmak amacıyla havaya ateş açma, yalandan çatışmalar yapmaktadırlar. Amaç ise bölgede olağanüstü hal ilan ettirmek ve hem illegal işlerini rahatça sürdürebilmek için bölgeye daha çok hakim olmak hem de maaşlarını yükseltmektir. Aynı zamanda köylüler de akşamları dışarı çıkmasınlar diye kulaktan kulağa "karadedeler " söylentisini yayarlar.

    Genç gazeteci Hakan B. ise temelde metafiziksel olaylara inanmayıp işin aslını ortaya çıkarmak için köye gider fakat köyde haber çabucak yayılarak jandarma karakoluna kadar ulaşır. Hakan köyde kaldığı sürece jandarmalar işler basına yansıyıp başları yanmasın diye sessiz kalırlar. Hakan da 11 gün boyunca sıradışı hiçbir şey olmayınca ve parası azalınca evine dönmeye karar verir fakat köylüler arsızdır. O gittikten sonra kesin bir şey olacağını söyleyip dururlar ve hakan'dan kamerasını bırakmasını isterler. Hakan köydeki bu cingözlere güvenemediği için kamerayı akıllı gördüğü bir çocuğa bırakıp çocuğun da eline kamerayı başka kimseye vermemesi için biraz para sıkıştırır.
    Çocuk evlerde, köyün arkalarında, arazilerde, ormana giden yolda elinde kamerayla bir şeyler ararken devriye gezen jandarma çocuğu görür ve önce arkasından yaklaşıp kamerayı almak ister. Çocuk kamerayı bırakmayınca görünmemek için kaçarlar.
    Daha sonra çocuk bunu köydeki bazı kişilere izlettirmek ister ve lafı geçince 6 kişi merak edip toplanırlar fakat haberi jandarma da alır. Köydeki televizyon bulunan iki-üç evden birinde bu 7 kişiyi bularak olay yayılmasın diye öldürürler. Kasetleri de alırlar fakat köylüler kaseti izlemek için kamerayı ayarlamaya çalışırken kayda almışlardır ve ölümleri bu şekilde "yanlışlıkla" belgelenmiştir.
    Aynı zamanda Adem S. çocuğun Hakan B.'ye haber verdiğinden de kuşkulanmıştır. Bir yandan da çocuğun Hakan'a bu kadar kısa sürede ulaşmasına pek ihtimal vermemektedirler fakat İstanbul'daki karakola haber verirse başkaları da uyanabileceğinden sivil biçimde kendileri gidip hakan'ı evinden alırlar. Önce amaçları hakan'ı sorgulayıp bir şey bilmediğinden emin olunca da serbest bırakmaktır. ama hakan sorguya alınmasından şüphe ederek olayın üzerine gidince serbest bıraktıktan sonra takip edip tenhada yakalarlar ve ormanın içine götürüp kaçamasın, insan içine çıkamasın diye çırılçıplak soyarak bir ağaca bağlarlar. Elbiselerini de ormanın başka bir yerine bırakırlar.
    Soruşturma bir şekilde bağlanır. Jandarma karakolundakiler de çok fazla ses çıkmaya başladığı için illegal işleri kesmeye karar verirler. Çok geçmeden de dağılmaya karar verirler. Adem S. vicdan azabı duymaktadır. Bu hislerden dolayı emekliliğini isteyip köyde kimseyle yüzleşmemek için İstanbul'a yerleşmeye karar verir fakat hiçbir zaman vicdan azabından kurtulamaz, sonunda da çareyi kendini öldürmekte bulur.
    Kızı ise ortaya çıkan kasetlerde ne olduğunu merak edip izlediğinde babasının imza attığı bu vahşeti izleyince dayanamaz. Daha sonra da maddi sıkıntılardan kaseti gazetecilere satar.

    Kaynak: Haberler ve Akılcı Düşüncelerin Birleşimi



    Arkadaşım, olayın aslı budur. Bence korkulması gereken yok, hepsi Akılsız Jandarmalarımızın anlamsız düşüncelerinin hikayeye dönüşümü. Olayın aslı böyledir. Korkulacak bir şey yoktur, hala inanmıyorsanız Kur-an'ı Kerim'in Türkçe Meal'ini okumak yerinde bir karar olacaktır... :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SUPER-TANKS -- 17 Ağustos 2013; 0:09:36 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.