Şimdi Ara

MEVSİMLER OLMASAYDI?

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
4.265
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • mevsimlerin olmadığı bir ortamda yaşamak istermiydiniz? biraz önce işe ara verip dışarı bakınırken aklıma bazı şeyler geldi. düşünsenize mevsimler olmasaydı nasıl olurdu? devamlı yaz yada devamlı kış olsaydı. yani kutuplar ve ekvator gibi. hep merak etmişimdir ekvatorda yaşayanlar acaba hayatlarından memnunmudur. yada alaskada yaşayanlar. kuzeyde yaşayanlar devamlı soğukla haşır neşirken ekvatordakilerde sıcağın getirdiği olumsuzluklarla uğraşıyorlar. sinekler, her türlü haşerat, hastalıklar, nem gibi.

    öyle bir ülkede yaşıyoruzki gerçekten kıymetini bilmiyoruz. ülkemiz dört mevsiminde yerli yerince yaşandığı ve her mevsimin nimetinden alabildiğince yararlanıldığı ender ülkelerden biri. denizlerimiz var, dağlarımız var. herşeyimiz var. sadece birbirimize saygımız ve sevgimiz yok. yada az var



  • valla ben onu bilmemde , en çok düşündüğüm şey eskimolorın neden orada yaşadıkları ve neden başka topraklara göç etmedikleri
  • o halde eskimolar hakkında biraz bilgi edinelim

    "Eskimo," sayısız toplumun (Allivik, Copper, Netsilik, Polar, Iglulik, Aleut, Chukchi, Koryak, Cugach, Kobuk) obalar biçiminde örgütlenerek Kanada'dan Alaska'ya, Grönland'dan Kuzey Asya'ya, Kuzey kutbun dört bir yanına yayılmış fiziksel görünüşleri, dilleri, mitolojileri, sanatları, üretim araçları ve üretim ilişkileri bakımından büyük benzerlik gösteren toplumların genel adıdır. Kimi Eskimo toplumların dilinde "Eskimo" terimi melek anlamına yakın düşüyor. Her bir Eskimo toplumunun kendi iç evriminin getirdiği ve yörelerindeki başka halklardan etkilenmeleriyle edindikleri farkların dışında genel karakteristikleri birbirine çok benziyor.

    Tarihimizin sadece on binde birinde sanayileşmiş toplumu yaşadık yaşamaktayız. Yüzde 99'unda derleyici ve avcıydık ve göçebe bir yaşam sürüyorduk. Eskimolar 12 000 yıl öncesine kadar hüküm sürmüş avcı-derleyiciliğin yakın zamana dek kendini koruyabilmiş örneklerinden biridir. Ama tüm toplumun sürekli göçer olduğu derleyici-avcılardan farklılıkla Eskimo avcıları onlarca kilometre kamp yerinden açılır, belirledikleri av bölgesinde bir kaç hafta kalır, yeterince avlandıktan sonra eti kurutup, köpeklerin çektikleri kızaklarıyla konak yerine taşırlar. Konaklama yerindeki topluluk kimi kez tek aileye kadar inebilir.

    Geçimleri hemen tümüyle denize ve deniz memelilerine bağlıdır. Yakın geçmişlerine dek orman ürünlerinden yararlanmayan tek derleyici-avcı halk onlardı. Sıcaklığın eksi altmış derecenin altına düştüğü ormansız coğrafya koşullarında geliştirdikleri teknolojinin diğer derleyici-avcı toplumlarla kıyaslığında belirgin üstünlüğü göz kamaştırıcıdır.
     MEVSİMLER OLMASAYDI?

    Kimi Eskimo toplumlarında kadınlar ayı ve fok balığı avına katılıyorlar. Derleyicilik ve avcılık biçimindeki geleneksel emek bölümü, avcılık içerisine sığışmıştır. Kadınlar avlanma sürecine farklı bir işlevle katılırlar; örneğin, sandalla avlanırken kadın sandalın dengelenmesi işini üstlenir, erkek zıpkın fırlatır. Ama avcılık asıl olarak erkeğin işidir. Avcılığın hakim geçim yolu olmasının maddi etkisi kendini erkek nüfusa verilen önemde belli eder. Yeni doğmuş kız bebeklerin öldürülmesi Eskimoların yaygın pratikleri olagelmiş. Erkek nüfusunun daha büyük olması eşleşme biçimlerine etkir. Çok kocalı evlilik yaygındır, yanısıra çeşitli yaşamsal zorunluluklar "karı değişimini" gerektirir. Uzun av seferi için karısıyla birlikte yola koyulan erkek karısının gebe, hasta, yaralı olması durumunda arkadaşından karısını rica edebilir. Ya da uzaktaki anababasını görmek isteyen kadın bir avcıdan birlikte gitmeyi isteyebilir. Bunun kıskançlık konusu olması bir yana, tersine, sıkı arkadaşlığın belirtisidir. Dahası bu yolla yardım etmek toplumsal bir görevdir. Ama aynı ilişki izinsiz kurulacak olursa zina kapsamına girer. Zina hırsızlık kabul edilir. Bekleneceği gibi çatışmaların temel konusu çocukları doğuran, emziren, büyüten, yiyeceği yenmeye hazırlayan, deriyi tabaklayıp giysi üreten, sepet ören kadınlardır: "Evlilik sonrasında ve öncesinde çeşitli cinsel deneyimlere geniş bir cinsel serbestlik izni bulunmasına karşın, Eskimolar kadın edinmek için sürekli bir rekabete ve sık sık aşikar bir zina ya da başka bir erkeğin karısına iradi bir elkoyma biçimini alan şiddetli çatışmalara girerler." (*)
     MEVSİMLER OLMASAYDI?

    Kadınlar üzerindeki bu çatışmalı ilişki biçimleriyle karşılaştırılırsa, Eskimolar doğal ve üretilmiş zenginlik üzerinde pek az anlaşmazlığa düşerler. Kara ve deniz hayvanlarının avlandığı arazi üzerinde ya da yerleşim alanı üzerinde kişilerin ya da toplumların birbirleri karşısında ayrıcalıklı hakları yoktur. Her toplumun tanımlı bir toprağı bulunmakla birlikte kesin sınırı belirlenmemiştir. "Beyaz balina gibi büyük hayvanlar hakiki ortak mülkiyettir, herkesin ne gereksiniyorsa alma hakkı vardır; bu düzen kıtlık sırasında tüm yiyecekler için geçerlidir."(**) "Açlık ve bolluk paylaşılır." maksimi Eskimoların bölüşüm ilişkilerinde birbirlerine karşı takındıkları moral tavrı yetkinlikle ifade ediyor. Obalar arası ziyaretler armağanlaşma şenliği gibidir. Armağan vermek, verilen kişiyi akraba yakınlığına yükseltir. Caribou Eskimoları armağanlaştıklarına akraba olmasalar bile "yeğen" derler.

    Kuzey Alaska kıyı Eskimolarının yaşama koşulları Kuzeybatı Amerika kıyı kızılderililerine benzer ve onlardan kültürce kuvvetle etkilenmişlerdir. Onlar gibi görece oturgan bir yerleşim örüntüsü sergilerler. Kimi aileler av ve kara memelilerini avlamak için yaz kamplarına taşınırlar, diğerleri kış köylerinde kalıp deniz memelilerini avlarlar. Eskimolarda şeflik kurumsallaşmamıştır. Çalışkanlığıyla, cömertliğiyle, ustalığıyla, konuşmacılığıyla, deneyimliliğiyle ve barışçılığıyla toplumsal saygınlık kazanan kişi önder konumundadır; öğüdü dinlenir fakat itaat edilmez. Ama Alaska Eskimolarında durum biraz değişik. Oba içerindeki en geniş aile başı tüm obaya önderlik ediyor. Daha çok birikim yapan ve birikimini cömertçe dağıtan geniş aile diğerleri arasından sivrilir. Bölüşüm, kendisinin ve ailesinin özel ayrıcalığı olmayan şef tarafından tüm obayı oluşturan bireyler arasında yapılır. Şef şenlikler düzenler, ritüel ve törenleri yönetir. Örneğin Aliutların cenaze şölenlerinde, şölene katılanlar yıllarca biriktirdikleri kürk, çeşitli araç gereç gibi zenginliklerini birbirlerine armağan ederler. Bu şölenler Kuzeybatı Kıyı kızıl derililerinin potlaç şenliklerini andırır; en fazla veren, en yüksek toplumsal prestij edinir. Bireyler ve aileler arasında derecelenme yaratıcı bu uygulamaya rağmen hiçbir Eskimo toplumu sınıflara, kastlara bölünmemiştir; erkeklerin kadınlar karşısında statü üstünlüğü dışında zümresel bir tabakalaşma oluşmamıştır.
     MEVSİMLER OLMASAYDI?

    Düşünce dünyaları çalışma ve emek, doğa ve insan diye bölünmemiştir. Uslamlama süreci maddi olan ile hayali olanı birlikte kuşatır. Polar Eskimosu şöyle düşünür: "Ayılar yoktur, çünkü buz yoktur; buz yoktur çünkü yeterli rüzgar yoktur; çok rüzgar yoktur, çünkü töreye aykırı davrandık."(**) Mitleri, tabuları bu tür düşünüş örnekleriyle doludur.

    18'in yüzyıldan bu yana Rus işgaline uğrayan Alaska Eskimoları gibi hepsi sınıflı toplumların hışmına uğramış. Artık kar evler inşa etmiyorlar, metal araç gereç kullanıyorlar, parayla alışveriş yapıyorlar, geleneklerinin inançlarının bir çoğunu korumakla birlikte, eşitlikçi ortaklaşmacı davranış biçimlerini zayıflatıp giderek bize benziyorlar.

    Mustafa Cemal 11.10.96

    (*) Hoebel, E. A. 1954. The Law of Primitive Man: A study in Comparative Legal Dynamics. Cambridge: Harvard University Press. s. 83

    (**) Birket-Smith, Kaj. 1959. The Eskimos. Tr. W. E. Calvert. London: Methuen & Co. Ltd. s.146, 150.
  • abi özellikle cinsel yaşamları oha dedirtti bana

    ama bir insan o soğuktan nasıl zevk alır neden orada yaşama isteği duyar anlamam
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    mevsimlerin olmadığı bir ortamda yaşamak istermiydiniz? biraz önce işe ara verip dışarı bakınırken aklıma bazı şeyler geldi. düşünsenize mevsimler olmasaydı nasıl olurdu? devamlı yaz yada devamlı kış olsaydı. yani kutuplar ve ekvator gibi. hep merak etmişimdir ekvatorda yaşayanlar acaba hayatlarından memnunmudur. yada alaskada yaşayanlar. kuzeyde yaşayanlar devamlı soğukla haşır neşirken ekvatordakilerde sıcağın getirdiği olumsuzluklarla uğraşıyorlar. sinekler, her türlü haşerat, hastalıklar, nem gibi.

    öyle bir ülkede yaşıyoruzki gerçekten kıymetini bilmiyoruz. ülkemiz dört mevsiminde yerli yerince yaşandığı ve her mevsimin nimetinden alabildiğince yararlanıldığı ender ülkelerden biri. denizlerimiz var, dağlarımız var. herşeyimiz var. sadece birbirimize saygımız ve sevgimiz yok. yada az var


    evet memnundur.çünkü sürekli kış yaşayan yazın ne olduğunu bilmez.sürekli yaz yaşayan da kışın ne olduğunu bilmez.bu yüzden halllerinden şikayaetçi değillerdir.

    (uçağa atlayıp rusyadan antalyaya gelenler hariç)
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.