Şimdi Ara

Amerika'da Yaşamak (10. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
191
Cevap
13
Favori
18.682
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: helfgott

    Daha fazla araya zaman koyup unutmadan önceki sayfada başladığım yazıya devam ediyorum.
    5. gün
    erkenden kalkıp otobüsle new york a hareket ettim. New york aslında bir yerde dünya nın başkenti, Amerikanın en güzide şehri, filmlerde en çok işlenen şehir ve benim için uzun yıllardır yapmayı hayal ettiğim bir çok şeyi barındıran şehir. Toplam 4 gün, 100 saate yakın bir vaktim olacaktı ve ben de kabarık bir aktivite listesi çıkardım. yapabildiklerimi yazacağım zaten ama yapamadıklarımı da içeren listeyi de yazmakta yarar görüyorum.
    en çok yapmayı istediğim şey
    1)ilk gökdelene, Flat iron binasına gitmek onu yakından görmek.
    2) Brooklyn köprüsünü yürümek ve brooklyn e geçmek.
    3) New york un ayakta kalan en yükseğine Empire states e çıkmak
    Sonra;
    * Times meydanını görmek
    * Hard Rock kafe de bir şeyler içmek
    *Metropolitan museum of art ı gezmek
    *Central parkta faytonla tur atmak
    *Central parkta bisiklet kiralayıp gezmek
    *Broadway gösterilerinden birine gitmek
    *Bronx a gitmek etrafı gözlemlemek
    *Manhattan adasının etrafında feribot ile dolanmak
    *Madison square garden da maç, gösteri veya herhangi bir şey izlemek.
    *ikiz kulelerin yıkıldığı alanı ground zero yu görmek
    *Wall street i görmek
    *New york metrosunu kullanmak
    *sokaktan bir hot dog yemek
    *little italy de harika bir italyan yemeği
    *14 th streetteki eğlence mekanlarına gitmek.
    *New york ta taksi ye binmek
    *Türklerin yaşadığı quens i görmek
    *özgürlük anıtını ziyaret
    *birleşmiş milletler binasını görmek
    Öğle 1 gibi new yorktaydım, otobüs yaklaştığında çok uzaklardan empire states i ilk gördüğüm an hissettiklerim tarifsiz. Metroyu kullanarak hotel e vardım. New york metrosu karışık gelebilir, çok fazla hat var ve hatlar kendi aralarında da ayrılıyor. Ancak olabildiğince renklerle ayırarak anlaşılır hale getirmişler. pek sıkıntı olmadı. amerikayı gezerken türkiyede birçok şeyin kopyalandığı kaynağı farkediyorsunuz. (metroda onlardan biri.) çünkü ayrıntıları ile birlikte kopyalanmış. ayrıntılar için kendimiz yeni bir şey ortaya koymamışız.
    Hotel, broadwayda 101. sokakta. eşyaları hotel e attığım gibi kendimi new york sokaklarına bırakıyorum. planım, times square e yürümek, bulunması zor olduğu söylenen broadway gösterisine önümüzdeki 3 gün veya olabilirse bugün için bilet almak. gösterileri araştırdım tabi gitmeden ancak istediğim gösteriye bilet bulma olanağımın olmadığını düşünüyorum herhangi bir gösteriye bilet bulmam mutlu olmam için yeterli.
    manhattanda üzerinde halal food yazan seyyar arabalara sık sık rastlamak mümkün. okuldan dağılan lise öğrencileri 2 -3 kişilik kuyruk oluşturmuşlar bile arabalardan birinin önünde. denemek için birşeyler alıyorum. satıcının türk olmasından şüphelenip soruyorum mısırlı olduğunu öğreniyorum. yemek için vakit yok, çantama atıp yoluma devam ediyorum. Bir yahudi işareti var büyükçe bir marketin girişinde. merak edip içeri giriyorum. bildiğin market ama sattığı pişirilmiş yemekler enteresan geliyor, yine çantaya atmak üzere birşeyler alıyorum. yahudiler ki kendilerine olumlu olumsuz bir önyargım yoktur, Allah ın kulları diye bakarım görebildiğim kadarı ile artık kimliklerimizi gizlemeye gerek yok kendimizi gösterebiliriz düşüncesindeler ve kendini gösterme kısmını haddinden fazla abartan bir tavır içine girmişler. çalıştırdıkları marketlerde mağzalarda sadece geleneksel yahudi saçı ve kıyafeti olanlar çalışabiliyor. benim gördüğüm mağzaların tamamı ( 4 - 5 tane) için bu durum geçerliydi en azından.
    8. caddeye çıkıp downtown a doğru ilerlerken birazcık central parkta mola verip birşeyler atıştırmak istiyorum. amacım central park ın köşesinde broadway e ulaşmak ve yürümeye broadwayden devam etmek. aynı köşede donald trump ın ünlü trump tower ını ve binanın önünde ünlü dünya ve eksen simgesini de görüyorum.
    broadway e geçtiğimde times square yaklaşırken hissettiklerim kişisel tarihimde önemli bir yere sahip. meydanda broadway gösterileri için gişeler var. ve gösterilerin broşürlerini veren insanlar. ama amaçları fazladan bir kişinin eline daha o broşürden tutuşturmak değil, gösteriye gitmek isteyen ile o broşürü buluşturmak. bilgi veriyor kevin spacey nin gösterisi için girmem gereken sırayı gösteriyor. inanamıyorum bu gösteri gitmeyi istediğim birkaç gösteriden biriydi. mutluluğum tarifsiz. sonra times square de "phantom " yazan afişi görüyorum. "Phantom of the opera " gitmeyi en çok istediğim gösteri.
    Kevin spacey i canlı görmek güzel olabilir ama benim amacım broadway in tiyatro dekorlarında, seste teknik anlamda geldiği noktayı görmek. evet bugünün akşamına phantom of the operaya 70$ a bilet alıyorum. benim beklediğim fiyat 150$ civarı olduğu için mutluluğum katlanıyor. Amerika da gitmeden önce araştırdığım fiyatlar içinde, hesapladığımdan daha ucuz olan TEK fiyat bu oldu.
    Gösteri akşam 8 de. saat 6 yı geçiyor. biraz meydandaki merdivenlere oturup fotoğraf çekilip etrafı izledikten sonra yine meydanda yer alan hard rock cafeye giriyorum. girişte satılanlardan kendime 24$ a güzel bir t - shirt alıyorum. bar kısmına geçiyorum. güler yüzlü hizmet yine aynen devam. hafif birşeyler istiyorum. purple haze i tavsiye ediyor. (bu seyahatte denediğim 10 u aşkın içki arasında tek sevdiğim ve içebildiğim içki bu oluyor) o kadar tatlı ki ortam. bir tane ile yetinmiyorum 2. purple haze de aslında kesmiyor. orda kalıp bir 3üncüyü de içebilirim ama gösteri saati yaklaşıyor. hesabı ödeyip birkaç fotoğraf çekip ayrılıyorum.
    Gösteri beklentimin çok yüksek olması ile ilgili sanırım beni mest etmiyor. ama tabi ki oldukça güzel başarılı ve türkiyedeki tiyatrolarla teknik anlamda kıyaslanmaz. sonra bir miktar meydanda vakit geçiriyorum kafa hafiften güzel. karşılaştığım türklerle biraz muhabbet fotoğraf. evsizler için para toplayan zenci ile 3 - 5 dakikalık muhabbet..
    hotele dönerken metro durağını arıyorum. yaya geçidinde beklerken yanımda buluşan iki erkek öpüşüyorlar. 25 -30 yaşları arasında 2 erkek. konuşmak için bahane olsun diye biraz arasam kendimin de bulabileceği metro durağının yerini soruyorum. ikisi birlikte beni metro durağına kadar götürüyorlar. konuşmalarından gay olduklarını anlamak mümkün değil toplumdan izole edilmiş anormalleştirilmiş veya anormalleşmiş bir halleri yok.
    Hotel de oda arkadaşım ile tanışıyorum. 40 yaşında güleryüzlü bir brezilyalı. bir süre muhabbet ediyoruz. bugün yaptıklarımı anlatınca ertesi gün birlikte gezmeyi teklif ediyor. hayır dememek için evet diyorum. kafamda sabah bir iki şeyi birlikte yapıp, yapmayı istemeyeceği bir şeyler teklif edip ekmek var. beni yavaşlatmasını istemiyorum. ertesi gün erken kalkacağız.
    son cümlem şu an için de geçerli onun için yazıya sonra devam edeceğim.





    Phantom of the opera benim gibi tiyatroyla falan işi olmayan birini bile tiyatrokolik yapmıştı. Ödediğin parayı son centine kadar hakediyor. Sabahtan akşama kadar 10 kere izlesen aynı şeyi insanın canı sıkılmaz. Ki yıllardır aynı şey sergilenmesine rağmen her zaman full çekiyor. Mamma mia ve chicago'da süperötesi ama ben en çok phantom of the opera'yı beğenmiştim.

    Bu arada en arkada ayakta izlenen bi yer var tek sıra. Oradan bilet alınca 1/3 fiyatına geliyor yaklaşık olarak. 1 show izleyeceğin fiyata 3 tane izleyebilirsin fazla farkeden birşey olmuyor. Ama 70 değil 7000$ da versen değer. Sinemadan daha gerçekçi efekler (:




  • güncel..
  • WT ile Amerikaya gidip vize süresi geçtiği halde ülkeye geri dönmeyenleri durumu ne oluyor...
    Yani orada kaçak mı oluyorlar..
    Bizim üst komşunun yeğeni gitti 1,5 sene oluyor.. Gelmedi geriye..
    Ama orada araba almış kendi üzerine mesela.... Bu adam orada kaçak olsa kendi üzerine nasıl araç alacak.. ?? Bunun imkanı var mı ?
    Bir bilişim dükkanında çalışıyor , vergi verdiğini felan söylemiş.. Yani hiç kaçak bir adam gibi yaşamıyor bana göre.. nasl oluyor bu iş.. ?

    Oraları bilen arkadaşlar biraz bilgi verebilir mi ?
    Bildiğim kadarı ile WT ile gidip ancak bir dil okuluna felan yazılınca vize süreniz uzatılıyor , onun dışında WT vizesi bitince orada kalma şansınız nedir.. ?
  • Ben de okuduğunuz için teşekkür ederim. anı anlatmak benim için de zevkli ama ayrıntı ve bilgi içersin okuyanın işine yarasın ve anlaşılır olsun istiyorum dolayısı ile zaman alıyor. fotograf konusu biraz sıkıntılı. 500 civarında slr makine ile çekilmiş fotograf var. ama bir kısmında ben varım ki onları buraya koymak istemiyorum 150 kadarı müze de çektiğim resimler geri kalanlar da iyi çekilmiş fotoğraflar değil ama birkaç tanesini daha sonra paylaşayım. nasıl yapıldığını araştırmam lazım ya da link vererek değil de forum sayfasına fotograf yapıştırma yolunu bir arkadaş yazarsa sevinirim.
    Evet;
    6. gün;
    Erken kalkıp stabucks ta kahvaltı yapıyoruz. planım öncelikle manhattan adası etrafında feribotla bir gezi. 12th avenue 42th street te "circle line sightseeing" den bilet alıyoruz. gezi öğle 15:30 da. fiyat 37$. 5 saat kadar vaktimiz var. Empire states e çıkmayı teklif ediyorum. tamam diyor arkadaş. yürüyerek gideceğiz. Times meydanından geçip.. yiyecek bir şeyler alalım diyoruz oturarak kaybedilecek vakit yok. 2 parça pizza paket yaptırıyoruz.
    empire state e yaklaşmak beni heycanlandırıyor. binanın önünde bilet satan birçok kişi var. fiyat 54 $. şok oluyorum. 20 dolar civarında olduğunu duymuştum birçok kişiden. bileti satan kişi fiyatı çok bulmama tepki gösteriyor 86 kat çıkacaksın sky ride gibi birşey diyor pek anlamıyorum. Empire state e çıkmak için geldim buraya yıllarca bunu bekledim, 200$ da olsa çıkacağımı söylüyorum arkadaşa tamam diyor o da. pizzaları bankta yedikten sonra binaya giriyoruz. Sky ride diye birşeyden bahsediyorlar. sonradan komik gelse de o an şöyle düşünüyorum herhalde 86 kat çıkma olayını daha keyifli hale getirmek için asönserde çıkarken sinema salonu gibi oturup bir şeyler izleyeceğiz new york city hakkında. önce bir odaya alınıyoruz. odanın karşılıklı iki duvarı tamamen kapıdan oluşuyor. kapıların birinden giriyoruz diğerinden çıkacağız ama bekliyoruz. odanın her tarafı lcdlerle dolu. biraz gizem katarak sky ride dan bahsediliyor lcdlerde. sonra kapı açılıyor rampayı takip ediyoruz, merdivenler falan yine biraz bekliyoruz. yol boyunca bütün duvarlar siyah ortam loş yer yer karanlık neyse sonuçta sinema salonu gibi bir yere varıyoruz. 6m ye 6m gibi bir sinema salonu düşünün. ben bu salonun yükselerek bizi 86. kata çıkaracağını düşünüyorum. oturuyoruz. üzerimize lunaparklardaki gibi emniyet kemerleri bağlanıyor. Sonra gösteri başlıyor "hi, kevin bacon is speaking... new york u helikopterden çekilmiş görüntülerle izliyoruz. oturduğumuz yerler helikopterin yer ile olan açısına göre açı alıyor. zaman zaman aşağıya doğru eğimleniyor. düşmekten korkuyorum. iyi tutunmazsam 10 larca kat yere düşebileceğimi düşünüyorum. 15dk kadar sürüyor sky ride. son 5 dk başım ağrıdığı için gözlerimi kapatıyorum. gösteri bittiğinde hala Empire state in 1. katında olduğumuzu anlıyorum. oturduğumuz yerler asansör değilmiş. brezilyalı arkadaşa iyi misin diye soruyorum. harikaydı diyor "hadi yine yapalım.." ben iyi değilim. hafiften başım dönüyor. biraz daha bekliyoruz sonra sıra ile 86 kat çıkacağımız asansörlere geçiyoruz. ama geçmeden önce herkesin Dijital kamera ile fotoğrafı çekiliyor. asansörle yukarı çıkış 1 dk bile sürmüyor. sonunda 86. kattayız. inanılmaz bir şey. manzara inanılmaz Empire state in tepesinde olmak inanılmaz, manhattan brooklyn, queens, özgürlük heykeli, brooklyn köprüsü manhattan köprüsü ve verrazano narrows köprüsü ayaklarının altında.. bol bol fotoğraf çekiyorum. ençok da Flat iron binasının fotoğrafını.. flat iron yakınlarında flat ironı gölgeleyecek bir gökdelenin yapılmamış olmasını taktir ediyorum.. Ve sonra 15$ karşılığında empire state in 102. katına çıkabileceğimizi öğreniyorum. arkadaş bekleyeceğini söylüyor. gişe yok kredi kartı ile alacağım. vakıfbank world card zorluk çıkarmıyor. 102. kat tarifsiz birşey. birkaç fotoğraf çekiyorum. 102. kat demek anten gibi görünen şeyin en tepesi demek. çapı 5m kadar bir kulenin en üst katı demek. asansörlerden indiğimizde çıkmadan önce çekilmiş ve tab ettirilmiş fotoğrafları alabileceğimiz öğreniyoruz. fiyat 34$ (+-4$ tam hatırlamıyorum) paulo düşünüyor biraz ben 34$ verme taraftarı değilim. almıyoruz.
    Empire states ten çıktığımızda saat 2. yürüyerek rahatlıkla manhattan ı gezeceğimiz feribota varabiliriz. ama müşteri bekleyen paddycap dikkatimi çekiyor. paulo yürümekten yana. hoş bir tecrübe olacağını söylüyorum. gideceğimiz yeri söyleyince paddy cap sürücüsü cadde ve sokak sayına göre yani blok sayısına göre bir fiyat söylüyor. 27 dolar kadar bir şey. indirim soruyorum hayır diyor. biniyoruz. fotograf makinesini bize doğru tutup paulo ile fotoğrafımı çekiyorum. tüm gezinin en güzel fotoğrafı. sonsuzluğa gidiyor gibiyiz, alabildiğine özgür..
    Paddy cap sürücüsünün fotorafını çekiyorum. sonra nereli olduğunu soruyorum. bu işi daha çok yabancı öğrencilerin yaptığını duymuştum. i am turkish diyor. really i am turkish too. bir iki cümle daha ingilizce konuşuyoruz sonra türkçeye geçiş oluyor. türkçe konuşmak garip. Adı ahmet, çok seviniyorum onu gördüğüme. istanbulda zengince bir ailenin çocuğu burada bu işi yapıyor. okumak için gelmiş. 2 -3 yıldır burada. ama gelecek ay türkiye ye döneceğim diyor. okumaya türkiyede devam edecekmiş. önceki gün central park ta bisiklet kiralayan bir türkmenistanlı ile konuşmuştum. türk olduğumu anlamıştı. nasıl anladığını sorduğumda ingilizce konuşma melodisinden demişti. Ahmet türkmenistanlılarla rekabet halinde olduklarını söylüyor. bir kaç gün önce kavga etmiş bizim bölgemiz sizin bölgeniz rekabetin temel konusu. Ahmet de pazarlık etmemden türk olabileceğimi düşünmüş. kimse pazarlık etmez burada diyor. yol boyunca konuşuyoruz. hediye almak istiyorsak mutlaka jersey garden mall e gitmemizi tavsiye ediyor. Port authority bus terminalden kalkan (8. cadde 42. sokak) otobüslerle gidebileceğimizi söylüyor. maalesef new jersey e metro yok.
    Feriboto binmeden önce yiyecek birşeyler alıyoruz. yine fotoğraflarımız çekiliyor gemiye ayak basarken. düşündüğüm gibi geçmiyor. 2,5 saat boyunca elinde mikrofon etrafta gördüklerimizle ilgili bir şeyler anlatan biri var ama çok fazla anlamıyorum anlattıklarını. amerikalı bir gurupla konuşuyorum. millet olarak kibar olmalarının dikkatimi çektiğini söylüyorum. Eskiden daha iyiydi diyor biri. Bush un yaptıklarından memnun olmadığını ADB yi kötü bir yer haline getirdiğini anlatıyor. yarım saat kadar konuşuyoruz. sonra konuşmalarımızı duyan brezilyalı bir bayan geçen yaz istanbulda olduğunu söylüyor. çok beğenmiş istanbulu ama kapalı çarşıdaki satıcıların sürekli bir şeyler satmak için ısrar etmeleri garip gelmiş.
    özgürlük heykeline yaklaşıyoruz. arkama heykeli alıp fotoğraf çektiriyorum heykele en yakın olduğum an, bu an oluyor. fırsat olursa gideceğimi düşündüğüm anıta ilerleyen günlerde gitmek kısmet olmuyor. binerken çektikleri fotoğraflar tab ettirilmiş. 1 büyük 1 küçük fotoğraf var. fiyat 29$ paulo bu sefer almak istiyor. razı olmam için küçük fotoğrafı alabileceğini söylüyor. hayır demiyorum.
    yolculuk bittiğinde aklımızda akşam çin restoranına gitmek var. saat 7 ye geliyor. jersey garden mall e gitmeyi teklif ediyorum. aradan çıksın diye. yürüyoruz port authority ye . sistem biraz karışık geliyor ama information desk ve insanlar oldukça yardımsever. biletimizi alıp otobüs beklemek için sıraya geçiyoruz. otobus 8 gibi kalkacak. beklerken teksaslı sigorta işi ile ilgilenen bir karı kocayla tanışıyoruz. 10 gün kadar önceki fırtınanın verdiği zararla ilgili çalışmak için new york a gelmişler ve jersey garden mall ün yakınındaki hotel de kalıyorlarmış. otobüste de yakınlarına oturuyoruz. kadın i phone undan jersey garden ın kapanma saatinin 9 olduğunu öğreniyor. yolun da 45-50 dk sürdüğünü söylüyor. gezmek için 10dk olacak yani. hediye alabileceğimiz mağazaların mall deki yerini buluyor bize gösteriyor. modell mağzasını tavsiye ediyor. yolculuk 45 dk değil 30 dk sürünce gezmek için zaman kalıyor. otobüsten inince bize modell mağzasını buluncaya kadar eşlik ediyorlar.
    30dk yetmiyor doğal olarak gezmek için. giyecek alacağımız yerler de kapanıyor. uzun süre otobüs durağında bekledikten sonra manhattan a dönüyoruz. saat 11 i geçiyor. çantamda sabah starbuckstan aldığım kek türü şeyler var. paulo da bisküvi türü bir şeyler alıyor. hotel de atıştıracağız artık.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: helfgott

    Ben de okuduğunuz için teşekkür ederim. anı anlatmak benim için de zevkli ama ayrıntı ve bilgi içersin okuyanın işine yarasın ve anlaşılır olsun istiyorum dolayısı ile zaman alıyor. fotograf konusu biraz sıkıntılı. 500 civarında slr makine ile çekilmiş fotograf var. ama bir kısmında ben varım ki onları buraya koymak istemiyorum 150 kadarı müze de çektiğim resimler geri kalanlar da iyi çekilmiş fotoğraflar değil ama birkaç tanesini daha sonra paylaşayım. nasıl yapıldığını araştırmam lazım ya da link vererek değil de forum sayfasına fotograf yapıştırma yolunu bir arkadaş yazarsa sevinirim.
    Evet;
    6. gün;
    Erken kalkıp stabucks ta kahvaltı yapıyoruz. planım öncelikle manhattan adası etrafında feribotla bir gezi. 12th avenue 42th street te "circle line sightseeing" den bilet alıyoruz. gezi öğle 15:30 da. fiyat 37$. 5 saat kadar vaktimiz var. Empire states e çıkmayı teklif ediyorum. tamam diyor arkadaş. yürüyerek gideceğiz. Times meydanından geçip.. yiyecek bir şeyler alalım diyoruz oturarak kaybedilecek vakit yok. 2 parça pizza paket yaptırıyoruz.
    empire state e yaklaşmak beni heycanlandırıyor. binanın önünde bilet satan birçok kişi var. fiyat 54 $. şok oluyorum. 20 dolar civarında olduğunu duymuştum birçok kişiden. bileti satan kişi fiyatı çok bulmama tepki gösteriyor 86 kat çıkacaksın sky ride gibi birşey diyor pek anlamıyorum. Empire state e çıkmak için geldim buraya yıllarca bunu bekledim, 200$ da olsa çıkacağımı söylüyorum arkadaşa tamam diyor o da. pizzaları bankta yedikten sonra binaya giriyoruz. Sky ride diye birşeyden bahsediyorlar. sonradan komik gelse de o an şöyle düşünüyorum herhalde 86 kat çıkma olayını daha keyifli hale getirmek için asönserde çıkarken sinema salonu gibi oturup bir şeyler izleyeceğiz new york city hakkında. önce bir odaya alınıyoruz. odanın karşılıklı iki duvarı tamamen kapıdan oluşuyor. kapıların birinden giriyoruz diğerinden çıkacağız ama bekliyoruz. odanın her tarafı lcdlerle dolu. biraz gizem katarak sky ride dan bahsediliyor lcdlerde. sonra kapı açılıyor rampayı takip ediyoruz, merdivenler falan yine biraz bekliyoruz. yol boyunca bütün duvarlar siyah ortam loş yer yer karanlık neyse sonuçta sinema salonu gibi bir yere varıyoruz. 6m ye 6m gibi bir sinema salonu düşünün. ben bu salonun yükselerek bizi 86. kata çıkaracağını düşünüyorum. oturuyoruz. üzerimize lunaparklardaki gibi emniyet kemerleri bağlanıyor. Sonra gösteri başlıyor "hi, kevin bacon is speaking... new york u helikopterden çekilmiş görüntülerle izliyoruz. oturduğumuz yerler helikopterin yer ile olan açısına göre açı alıyor. zaman zaman aşağıya doğru eğimleniyor. düşmekten korkuyorum. iyi tutunmazsam 10 larca kat yere düşebileceğimi düşünüyorum. 15dk kadar sürüyor sky ride. son 5 dk başım ağrıdığı için gözlerimi kapatıyorum. gösteri bittiğinde hala Empire state in 1. katında olduğumuzu anlıyorum. oturduğumuz yerler asansör değilmiş. brezilyalı arkadaşa iyi misin diye soruyorum. harikaydı diyor "hadi yine yapalım.." ben iyi değilim. hafiften başım dönüyor. biraz daha bekliyoruz sonra sıra ile 86 kat çıkacağımız asansörlere geçiyoruz. ama geçmeden önce herkesin Dijital kamera ile fotoğrafı çekiliyor. asansörle yukarı çıkış 1 dk bile sürmüyor. sonunda 86. kattayız. inanılmaz bir şey. manzara inanılmaz Empire state in tepesinde olmak inanılmaz, manhattan brooklyn, queens, özgürlük heykeli, brooklyn köprüsü manhattan köprüsü ve verrazano narrows köprüsü ayaklarının altında.. bol bol fotoğraf çekiyorum. ençok da Flat iron binasının fotoğrafını.. flat iron yakınlarında flat ironı gölgeleyecek bir gökdelenin yapılmamış olmasını taktir ediyorum.. Ve sonra 15$ karşılığında empire state in 102. katına çıkabileceğimizi öğreniyorum. arkadaş bekleyeceğini söylüyor. gişe yok kredi kartı ile alacağım. vakıfbank world card zorluk çıkarmıyor. 102. kat tarifsiz birşey. birkaç fotoğraf çekiyorum. 102. kat demek anten gibi görünen şeyin en tepesi demek. çapı 5m kadar bir kulenin en üst katı demek. asansörlerden indiğimizde çıkmadan önce çekilmiş ve tab ettirilmiş fotoğrafları alabileceğimiz öğreniyoruz. fiyat 34$ (+-4$ tam hatırlamıyorum) paulo düşünüyor biraz ben 34$ verme taraftarı değilim. almıyoruz.
    Empire states ten çıktığımızda saat 2. yürüyerek rahatlıkla manhattan ı gezeceğimiz feribota varabiliriz. ama müşteri bekleyen paddycap dikkatimi çekiyor. paulo yürümekten yana. hoş bir tecrübe olacağını söylüyorum. gideceğimiz yeri söyleyince paddy cap sürücüsü cadde ve sokak sayına göre yani blok sayısına göre bir fiyat söylüyor. 27 dolar kadar bir şey. indirim soruyorum hayır diyor. biniyoruz. fotograf makinesini bize doğru tutup paulo ile fotoğrafımı çekiyorum. tüm gezinin en güzel fotoğrafı. sonsuzluğa gidiyor gibiyiz, alabildiğine özgür..
    Paddy cap sürücüsünün fotorafını çekiyorum. sonra nereli olduğunu soruyorum. bu işi daha çok yabancı öğrencilerin yaptığını duymuştum. i am turkish diyor. really i am turkish too. bir iki cümle daha ingilizce konuşuyoruz sonra türkçeye geçiş oluyor. türkçe konuşmak garip. Adı ahmet, çok seviniyorum onu gördüğüme. istanbulda zengince bir ailenin çocuğu burada bu işi yapıyor. okumak için gelmiş. 2 -3 yıldır burada. ama gelecek ay türkiye ye döneceğim diyor. okumaya türkiyede devam edecekmiş. önceki gün central park ta bisiklet kiralayan bir türkmenistanlı ile konuşmuştum. türk olduğumu anlamıştı. nasıl anladığını sorduğumda ingilizce konuşma melodisinden demişti. Ahmet türkmenistanlılarla rekabet halinde olduklarını söylüyor. bir kaç gün önce kavga etmiş bizim bölgemiz sizin bölgeniz rekabetin temel konusu. Ahmet de pazarlık etmemden türk olabileceğimi düşünmüş. kimse pazarlık etmez burada diyor. yol boyunca konuşuyoruz. hediye almak istiyorsak mutlaka jersey garden mall e gitmemizi tavsiye ediyor. Port authority bus terminalden kalkan (8. cadde 42. sokak) otobüslerle gidebileceğimizi söylüyor. maalesef new jersey e metro yok.
    Feriboto binmeden önce yiyecek birşeyler alıyoruz. yine fotoğraflarımız çekiliyor gemiye ayak basarken. düşündüğüm gibi geçmiyor. 2,5 saat boyunca elinde mikrofon etrafta gördüklerimizle ilgili bir şeyler anlatan biri var ama çok fazla anlamıyorum anlattıklarını. amerikalı bir gurupla konuşuyorum. millet olarak kibar olmalarının dikkatimi çektiğini söylüyorum. Eskiden daha iyiydi diyor biri. Bush un yaptıklarından memnun olmadığını ADB yi kötü bir yer haline getirdiğini anlatıyor. yarım saat kadar konuşuyoruz. sonra konuşmalarımızı duyan brezilyalı bir bayan geçen yaz istanbulda olduğunu söylüyor. çok beğenmiş istanbulu ama kapalı çarşıdaki satıcıların sürekli bir şeyler satmak için ısrar etmeleri garip gelmiş.
    özgürlük heykeline yaklaşıyoruz. arkama heykeli alıp fotoğraf çektiriyorum heykele en yakın olduğum an, bu an oluyor. fırsat olursa gideceğimi düşündüğüm anıta ilerleyen günlerde gitmek kısmet olmuyor. binerken çektikleri fotoğraflar tab ettirilmiş. 1 büyük 1 küçük fotoğraf var. fiyat 29$ paulo bu sefer almak istiyor. razı olmam için küçük fotoğrafı alabileceğini söylüyor. hayır demiyorum.
    yolculuk bittiğinde aklımızda akşam çin restoranına gitmek var. saat 7 ye geliyor. jersey garden mall e gitmeyi teklif ediyorum. aradan çıksın diye. yürüyoruz port authority ye . sistem biraz karışık geliyor ama information desk ve insanlar oldukça yardımsever. biletimizi alıp otobüs beklemek için sıraya geçiyoruz. otobus 8 gibi kalkacak. beklerken teksaslı sigorta işi ile ilgilenen bir karı kocayla tanışıyoruz. 10 gün kadar önceki fırtınanın verdiği zararla ilgili çalışmak için new york a gelmişler ve jersey garden mall ün yakınındaki hotel de kalıyorlarmış. otobüste de yakınlarına oturuyoruz. kadın i phone undan jersey garden ın kapanma saatinin 9 olduğunu öğreniyor. yolun da 45-50 dk sürdüğünü söylüyor. gezmek için 10dk olacak yani. hediye alabileceğimiz mağazaların mall deki yerini buluyor bize gösteriyor. modell mağzasını tavsiye ediyor. yolculuk 45 dk değil 30 dk sürünce gezmek için zaman kalıyor. otobüsten inince bize modell mağzasını buluncaya kadar eşlik ediyorlar.
    30dk yetmiyor doğal olarak gezmek için. giyecek alacağımız yerler de kapanıyor. uzun süre otobüs durağında bekledikten sonra manhattan a dönüyoruz. saat 11 i geçiyor. çantamda sabah starbuckstan aldığım kek türü şeyler var. paulo da bisküvi türü bir şeyler alıyor. hotel de atıştıracağız artık.

    Selam kardeş öncelikle bize deneyimlerini paylaştığın için teşekkür ederiz.
    Benim de Türkiye'de bir üniversitede İngilizce işletme-iktisat gibi iibf den bir bölüm okuyup daha sonra ABD'de master yapıp oraya yerleşmek gibi bir hedefim var.
    Eğer bilgin varsa biraz yardımcı olur musun.Ne gibi yollardan geçmemiz gerekir,burada üni. okuyup orada master yaptıktan sonra bir iş bulabilir miyiz?Eyalet NY olması önemli değil başka eyalet de olabilir.
    Bilgilendirebilecek biri varsa memnun olurum .Teşekkürler...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: helfgott

    Ben de okuduğunuz için teşekkür ederim. anı anlatmak benim için de zevkli ama ayrıntı ve bilgi içersin okuyanın işine yarasın ve anlaşılır olsun istiyorum dolayısı ile zaman alıyor. fotograf konusu biraz sıkıntılı. 500 civarında slr makine ile çekilmiş fotograf var. ama bir kısmında ben varım ki onları buraya koymak istemiyorum 150 kadarı müze de çektiğim resimler geri kalanlar da iyi çekilmiş fotoğraflar değil ama birkaç tanesini daha sonra paylaşayım. nasıl yapıldığını araştırmam lazım ya da link vererek değil de forum sayfasına fotograf yapıştırma yolunu bir arkadaş yazarsa sevinirim.
    Evet;
    6. gün;
    Erken kalkıp stabucks ta kahvaltı yapıyoruz. planım öncelikle manhattan adası etrafında feribotla bir gezi. 12th avenue 42th street te "circle line sightseeing" den bilet alıyoruz. gezi öğle 15:30 da. fiyat 37$. 5 saat kadar vaktimiz var. Empire states e çıkmayı teklif ediyorum. tamam diyor arkadaş. yürüyerek gideceğiz. Times meydanından geçip.. yiyecek bir şeyler alalım diyoruz oturarak kaybedilecek vakit yok. 2 parça pizza paket yaptırıyoruz.
    empire state e yaklaşmak beni heycanlandırıyor. binanın önünde bilet satan birçok kişi var. fiyat 54 $. şok oluyorum. 20 dolar civarında olduğunu duymuştum birçok kişiden. bileti satan kişi fiyatı çok bulmama tepki gösteriyor 86 kat çıkacaksın sky ride gibi birşey diyor pek anlamıyorum. Empire state e çıkmak için geldim buraya yıllarca bunu bekledim, 200$ da olsa çıkacağımı söylüyorum arkadaşa tamam diyor o da. pizzaları bankta yedikten sonra binaya giriyoruz. Sky ride diye birşeyden bahsediyorlar. sonradan komik gelse de o an şöyle düşünüyorum herhalde 86 kat çıkma olayını daha keyifli hale getirmek için asönserde çıkarken sinema salonu gibi oturup bir şeyler izleyeceğiz new york city hakkında. önce bir odaya alınıyoruz. odanın karşılıklı iki duvarı tamamen kapıdan oluşuyor. kapıların birinden giriyoruz diğerinden çıkacağız ama bekliyoruz. odanın her tarafı lcdlerle dolu. biraz gizem katarak sky ride dan bahsediliyor lcdlerde. sonra kapı açılıyor rampayı takip ediyoruz, merdivenler falan yine biraz bekliyoruz. yol boyunca bütün duvarlar siyah ortam loş yer yer karanlık neyse sonuçta sinema salonu gibi bir yere varıyoruz. 6m ye 6m gibi bir sinema salonu düşünün. ben bu salonun yükselerek bizi 86. kata çıkaracağını düşünüyorum. oturuyoruz. üzerimize lunaparklardaki gibi emniyet kemerleri bağlanıyor. Sonra gösteri başlıyor "hi, kevin bacon is speaking... new york u helikopterden çekilmiş görüntülerle izliyoruz. oturduğumuz yerler helikopterin yer ile olan açısına göre açı alıyor. zaman zaman aşağıya doğru eğimleniyor. düşmekten korkuyorum. iyi tutunmazsam 10 larca kat yere düşebileceğimi düşünüyorum. 15dk kadar sürüyor sky ride. son 5 dk başım ağrıdığı için gözlerimi kapatıyorum. gösteri bittiğinde hala Empire state in 1. katında olduğumuzu anlıyorum. oturduğumuz yerler asansör değilmiş. brezilyalı arkadaşa iyi misin diye soruyorum. harikaydı diyor "hadi yine yapalım.." ben iyi değilim. hafiften başım dönüyor. biraz daha bekliyoruz sonra sıra ile 86 kat çıkacağımız asansörlere geçiyoruz. ama geçmeden önce herkesin Dijital kamera ile fotoğrafı çekiliyor. asansörle yukarı çıkış 1 dk bile sürmüyor. sonunda 86. kattayız. inanılmaz bir şey. manzara inanılmaz Empire state in tepesinde olmak inanılmaz, manhattan brooklyn, queens, özgürlük heykeli, brooklyn köprüsü manhattan köprüsü ve verrazano narrows köprüsü ayaklarının altında.. bol bol fotoğraf çekiyorum. ençok da Flat iron binasının fotoğrafını.. flat iron yakınlarında flat ironı gölgeleyecek bir gökdelenin yapılmamış olmasını taktir ediyorum.. Ve sonra 15$ karşılığında empire state in 102. katına çıkabileceğimizi öğreniyorum. arkadaş bekleyeceğini söylüyor. gişe yok kredi kartı ile alacağım. vakıfbank world card zorluk çıkarmıyor. 102. kat tarifsiz birşey. birkaç fotoğraf çekiyorum. 102. kat demek anten gibi görünen şeyin en tepesi demek. çapı 5m kadar bir kulenin en üst katı demek. asansörlerden indiğimizde çıkmadan önce çekilmiş ve tab ettirilmiş fotoğrafları alabileceğimiz öğreniyoruz. fiyat 34$ (+-4$ tam hatırlamıyorum) paulo düşünüyor biraz ben 34$ verme taraftarı değilim. almıyoruz.
    Empire states ten çıktığımızda saat 2. yürüyerek rahatlıkla manhattan ı gezeceğimiz feribota varabiliriz. ama müşteri bekleyen paddycap dikkatimi çekiyor. paulo yürümekten yana. hoş bir tecrübe olacağını söylüyorum. gideceğimiz yeri söyleyince paddy cap sürücüsü cadde ve sokak sayına göre yani blok sayısına göre bir fiyat söylüyor. 27 dolar kadar bir şey. indirim soruyorum hayır diyor. biniyoruz. fotograf makinesini bize doğru tutup paulo ile fotoğrafımı çekiyorum. tüm gezinin en güzel fotoğrafı. sonsuzluğa gidiyor gibiyiz, alabildiğine özgür..
    Paddy cap sürücüsünün fotorafını çekiyorum. sonra nereli olduğunu soruyorum. bu işi daha çok yabancı öğrencilerin yaptığını duymuştum. i am turkish diyor. really i am turkish too. bir iki cümle daha ingilizce konuşuyoruz sonra türkçeye geçiş oluyor. türkçe konuşmak garip. Adı ahmet, çok seviniyorum onu gördüğüme. istanbulda zengince bir ailenin çocuğu burada bu işi yapıyor. okumak için gelmiş. 2 -3 yıldır burada. ama gelecek ay türkiye ye döneceğim diyor. okumaya türkiyede devam edecekmiş. önceki gün central park ta bisiklet kiralayan bir türkmenistanlı ile konuşmuştum. türk olduğumu anlamıştı. nasıl anladığını sorduğumda ingilizce konuşma melodisinden demişti. Ahmet türkmenistanlılarla rekabet halinde olduklarını söylüyor. bir kaç gün önce kavga etmiş bizim bölgemiz sizin bölgeniz rekabetin temel konusu. Ahmet de pazarlık etmemden türk olabileceğimi düşünmüş. kimse pazarlık etmez burada diyor. yol boyunca konuşuyoruz. hediye almak istiyorsak mutlaka jersey garden mall e gitmemizi tavsiye ediyor. Port authority bus terminalden kalkan (8. cadde 42. sokak) otobüslerle gidebileceğimizi söylüyor. maalesef new jersey e metro yok.
    Feriboto binmeden önce yiyecek birşeyler alıyoruz. yine fotoğraflarımız çekiliyor gemiye ayak basarken. düşündüğüm gibi geçmiyor. 2,5 saat boyunca elinde mikrofon etrafta gördüklerimizle ilgili bir şeyler anlatan biri var ama çok fazla anlamıyorum anlattıklarını. amerikalı bir gurupla konuşuyorum. millet olarak kibar olmalarının dikkatimi çektiğini söylüyorum. Eskiden daha iyiydi diyor biri. Bush un yaptıklarından memnun olmadığını ADB yi kötü bir yer haline getirdiğini anlatıyor. yarım saat kadar konuşuyoruz. sonra konuşmalarımızı duyan brezilyalı bir bayan geçen yaz istanbulda olduğunu söylüyor. çok beğenmiş istanbulu ama kapalı çarşıdaki satıcıların sürekli bir şeyler satmak için ısrar etmeleri garip gelmiş.
    özgürlük heykeline yaklaşıyoruz. arkama heykeli alıp fotoğraf çektiriyorum heykele en yakın olduğum an, bu an oluyor. fırsat olursa gideceğimi düşündüğüm anıta ilerleyen günlerde gitmek kısmet olmuyor. binerken çektikleri fotoğraflar tab ettirilmiş. 1 büyük 1 küçük fotoğraf var. fiyat 29$ paulo bu sefer almak istiyor. razı olmam için küçük fotoğrafı alabileceğini söylüyor. hayır demiyorum.
    yolculuk bittiğinde aklımızda akşam çin restoranına gitmek var. saat 7 ye geliyor. jersey garden mall e gitmeyi teklif ediyorum. aradan çıksın diye. yürüyoruz port authority ye . sistem biraz karışık geliyor ama information desk ve insanlar oldukça yardımsever. biletimizi alıp otobüs beklemek için sıraya geçiyoruz. otobus 8 gibi kalkacak. beklerken teksaslı sigorta işi ile ilgilenen bir karı kocayla tanışıyoruz. 10 gün kadar önceki fırtınanın verdiği zararla ilgili çalışmak için new york a gelmişler ve jersey garden mall ün yakınındaki hotel de kalıyorlarmış. otobüste de yakınlarına oturuyoruz. kadın i phone undan jersey garden ın kapanma saatinin 9 olduğunu öğreniyor. yolun da 45-50 dk sürdüğünü söylüyor. gezmek için 10dk olacak yani. hediye alabileceğimiz mağazaların mall deki yerini buluyor bize gösteriyor. modell mağzasını tavsiye ediyor. yolculuk 45 dk değil 30 dk sürünce gezmek için zaman kalıyor. otobüsten inince bize modell mağzasını buluncaya kadar eşlik ediyorlar.
    30dk yetmiyor doğal olarak gezmek için. giyecek alacağımız yerler de kapanıyor. uzun süre otobüs durağında bekledikten sonra manhattan a dönüyoruz. saat 11 i geçiyor. çantamda sabah starbuckstan aldığım kek türü şeyler var. paulo da bisküvi türü bir şeyler alıyor. hotel de atıştıracağız artık.

    Güzelmiş




  • Yemin ediyorum 5-6 yıldir gidip can attiğim yer konuyu okuduktan sonra bir bardak su içip seri katil olmak istedim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Lazım olabilir.
  • Ne yazmışsınız be
  • Bu arada ben döndüm çoktan 2 yıldır TR deyim orayı görüp burdaki hayatın ve renklerin ne kadar güzel olduğunun bilinciyle yaşamak çok güzel. Keyfim yerinde hiç pişman değilim neden döndüm diye :). Doya doya boğaza karşı çayımı içiyorum sokaklarda seyyarsatıcıların seslerini dinliyorum 2 yıl geçmesine rağmen hala arada aklıma gelince oh be iyiki gelmişim diyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: FaLkenAuGe


    quote:

    Orijinalden alıntı: exe_genesis


    quote:

    Orijinalden alıntı: XavionS


    quote:

    Orijinalden alıntı: EkincanArslan

    Büyüyünce büyük adam olacaksın ama nolursa olsun ilerde Türkiyeye geri dön.

    Onun yerine kafasına sıksın daha iyi. Bu ülke de çürümeye gerek yok.





    Ahh ahh siz bir oraya gidin de yaşadıktan sonra Türkiyeye dönmek isteyeceksiniz. Amerikayı bilmem ama Avrupaya giden herkes geri dönüyor. Tabi parasını kazandıktan sonra.

    Türkiye artık eski türkiye değil ne yazık ki.İnsanlar ne birbirlerine karşı anlayışlı nede birbirlerine saygılı.Bu ülkede hep maddi açıdan sıkıntılar,zorluklar vardı hâlada var.Fakat insan ilişkileri hep ayakta tutardı bu ülkeyi.Dayanışma,birlik,kültürümüz.Nerde hepsi son 10 yılda hepsi yandı gitti.Yeşillik-temiz hava desen kalmadı,insan gibi yaşamak desen o da yok her şey uçuk fiyatlarla ölene kadar çalış üniversite sınavına eşşek gibi çalış , senelerce çalış sadece karnını doyur barın,sözde okullar var amaçları bir şeyler öğretmekmiş eğitimmiş ama ne eğitim deme ezber ezber ezber.Türkiye zengin memleketidir.Zengin olana güzeldir diğerleri için zulüm yeridir.




  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.