Şimdi Ara

Ben ARAGEÇİŞ FORMUYUM diye bağıran canlı bir balık: HALIBUT

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
178
Cevap
0
Favori
6.133
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Ben ARAGEÇİŞ FORMUYUM diye bağıran canlı bir balık: HALIBUT

     Ben ARAGEÇİŞ FORMUYUM diye bağıran canlı bir balık: HALIBUT


    illustrasyon
     Ben ARAGEÇİŞ FORMUYUM diye bağıran canlı bir balık: HALIBUT



    Halibut atlantik ve pasifik okyanuslarında yaşayan irice ve eti hayli sevilen lezzetli bir kalkan türüdür ancak halibut'u ilginç kılan özellikleri bunlar değil elbet.

    Halibutun en belirgin özelliği iki gözünün de vücudunun sağ tarafında ve gözlerden ikisinin de işlevselliği tam olmasına rağmen sol gözün belirgin bir şekilde çarpık olmasıdır. Öyleki normal sağ göz diğer tüm balıklardaki gibi olması gerektiği yerde ancak diğer göz de aynı tarafta yüzün sağ tarafındadır, normal gözün hemen üzerinde çarpık bir görünümdedir ama görme işlevinde bir sorun yok sadece estetik açıdan çarpık bir görüntü. Halibutu elimize alıp dik tutarsak solungaç yarıkları ağız yapısı sanki normal bir balık gibi olur herşey düz(gözler hariç) ama halibut dik yüzmez ve diğer canlılardaki gibi bir vücut simetrisi yoktur bu hayvanda.


    Balığın yüzerken yere bakan sol tarafında ise göz yok.En azından artık yok. Bilim adamlarına göre bu balığın ataları düşmanlarından saklanmak için suda geçici olarak yatay durmayı tercih eden normal kalkan balığı ve bu tercih işe yaradıkça yatay durma süresi normal dik yüzme sürelerine göre giderek artıyor ve tamamen yatay yüzen bir canlıya dönüşüyor. Ancak bir sorun yaşıyorlar bu şekilde sol tarafı üzerine yatıp sol gözü kumlara gömülünce sol taraftaki göz işlevini yerine getiremiyor .Nesiller sonra arızalı sakat bir birey oluyor ki sol göz sol tarafta değilde sağ tarafa yakın bir yerden çıkmış. Ancak bu arıza balığın işine gelmiş çünki artık avını düşmanını iki gözü ile görebiliyor. zamanla devam eden ve hala da devam ettiğibelli olan bir geçiş aşamasının ortasında olduğu her halinden bellidir..Yani zararlı gibi görünen bir mutasyon uygun ortamda iken aslında hayatı destekleyici yararlı bir mutasyon olarak işlev görüyor, o yüzden yararlı mutasyon - zararlı mutasyon kavramlarından bahsederken ortam şartları ile ilişkilendirilerek değerlendirilmesi son derece gereklidir...

    Not: Bu konu hakkında daha önce bir topik açılmadığını umarım, aynı iki satır cümlenin sürekli copy/paste yapıldığı ve yüzlerce kez cevabı verildiği halde tartışma adında propaganda yapılan, bilgi paylaşmanın önemli olmadığı topklerden sıkıldım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pacman -- 12 Ekim 2005, 18:52:28 >







  •  Ben ARAGEÇİŞ FORMUYUM diye bağıran canlı bir balık: HALIBUT


  • yuppppppiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

    yaşasın arageçiş forumları bulunmuş.....

    bu forumlatrı bulanlara ve bu forum aracılığıyla evrim camiasına müjdeleyen PACMAN arkadaşımıza bu yıl ki nobel ödülünü verirler
    vermesseler ayıp olur yani...
    yani hiç bir evrimci kaynak arageçiş formu diye sunmadı ya o bakımdan....
    _____________________________
    www.ateizminsonu.com




  • tebrikler arkadaşım demek arageçiş formunu keşfettin ha ...

    bunun neresi arageçiş formu onu anlayamadım...

    yani balik -amfibi,amfibbi-karacanlısı arasında mı...
    _____________________________
    KENDİNİ HERKESE UYDURMAK İÇİN YONTMAYA KOYULANLAR , SONUNDA YONTULA YONTULA TÜKENİP GİDERLER (R.HULL)
  • dalga geçmek.. ne kadar çocuksu
    _____________________________
  • _shineon_ hatırlarsan daha önce de demiştim. Bunlar Harun yahya'nın repertuarında olmayan birşeyle karşılaştıkları zaman hemen dalga geçmeye başlıyorlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 12 Ekim 2005, 20:35:39 >
    _____________________________
  • Şimdi bu gerçekten arageçiş formu değil, bu çok güzel bir adaptasyon örneğidir. Bu evrime ne bir kanıttır ne de onu çürütür. Ayrıca balığın bir gözünün kaybolup başka bir yerden çıkması ve bunun mutasyona bağlanması pek te akıllıca değil çünkü kalkan balıkları yavru iken dik yüzerler ve gözleri normal balıklar gibi iki yandadır. Balık büyüdükçe yassılaşır ve hayatını daha çok dipte geçirmeye başlar ve gözlerin biri kayarak diğerinin yanına gelir. Yani kaybolup başka yerden çıkma olyı yok isterseniz araştırın.
    _____________________________
    YA ZURNANIN DELİKLERİ İNSANLARIN PARMAKLARINDAN DAHA BÜYÜK OLSAYDI
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • packman çok değerli bir çalışma olmuş.tebrikler
    _____________________________
  • Armageddon sana diyecek birşey bulamıyorum. Bu örnekler tabiiki sizin propaganda malzemelriniz arasında görmezden gelinmek istenen canlılar. Ben bu örneği iki üç yıldır biliyorum ilk olarak Richard Dawkins'ten duydum ve senin bunlardan haberin olmadığına şaşırmadım, buraya sunduğum bilgilerin hiçbiri bir propaganda malzemesinden Copy/paste yapılmadı.


    quote:

    Orjinalden alıntı: BİLİNÇLİ DİZAYN

    tebrikler arkadaşım demek arageçiş formunu keşfettin ha ...

    bunun neresi arageçiş formu onu anlayamadım...

    yani balik -amfibi,amfibbi-karacanlısı arasında mı...

    arageçiş formu ne demek, bilgilerini bir gözden geçir istersen. Arageçiş formu deniz yaşamından karaya geçişteki canlılar için kullanılan(yani sadece onlar için) bir terim değil.


    geri zakalı (nickini kastediyorum) gözün kaybolup başka biryerden çıkması diye bir iddia yok zaten, ben de gözün kayarak diğer gözün tarafına geçtiğini söylüyorum... Şimdi böyle bir insan görsek iki gözü de sol tarafında Deep impact diyecek ki "bak işte adam mutasyon geçirmiş ve mutasyonların net etkisi olumsuzdur adam sakat ve ne kadar da çirkinleşmiş değilmi". Oysa adam çirkin de olsa bu değişimi avantaj olarak kullanabileceği bir ortamda bulunsaydı olumsuz mutasyona olumlu mutasyon diyecektik hatta siz buna mutasyon demeyi bile yakıştıramayacaktınız(bkz. kalkan balığı)...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pacman -- 12 Ekim 2005, 22:30:45 >




  • bu dünya bilinmezliklerle dolu

    hiç bir şeyi bilemeden göçüp gideceğiz

    bugünün bilgisinin garantisi yok


    ben hiçbirşeye inanmıyorum


    kavganız boşa
    _____________________________
    ''Benim naciz vücudum elbet birgün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır'' Mustafa Kemal Atatürk
  • Herşeyi bilmek asla mümkün olmayacak o zaman hiç uğraşmayalım, hiçbirşey öğrenmeyelim mi?
    Burada bir şeyler iddia ederken mumkün olabildiğince bilimsel çalışmaları referans almaya çalışırız. Bilimin herşeyi açıklayabildiği gibi bir iddiasi olan kimseyi de tanımıyorum ama bu demek değil ki bilim hiç birşeyi açıklayamaz, bu demek değil ki bilimsel bilgiye güven olmaz.

    Asıl herşeyi açıklayabildiğini iddia edenlerden korkmalı, çünki bu iddianın yalan olduğu ortada...
  • Simetriden yamuğa mı, yamuktan simetriğe mi arageçiş bu?
    _____________________________

    Nuh Baba

    -------------------
    Zaman hep aynıdır, Geçen Biziz...
  • bu dikeyyüzüşten yassı yüzüşe arageçiş

    Burada canlının asimetrisinden söz etmemin esas sebebi, mükemmeliyetten ve estetikten uzak bir yapıya sahip olduğunu vurgulamak içindi... Yani burada bir çeşit sakatlık,arıza durumu var ama bu sakatlık canlıya avantaj sağlıyor.
  • Balığın yüzerken yere bakan sol tarafında ise göz yok.En azından artık yok. Bilim adamlarına göre bu balığın ataları düşmanlarından saklanmak için suda geçici olarak yatay durmayı tercih eden normal kalkan balığı ve bu tercih işe yaradıkça yatay durma süresi normal dik yüzme sürelerine göre giderek artıyor ve tamamen yatay yüzen bir canlıya dönüşüyor. Ancak bir sorun yaşıyorlar bu şekilde sol tarafı üzerine yatıp sol gözü kumlara gömülünce sol taraftaki göz işlevini yerine getiremiyor .Nesiller sonra arızalı sakat bir birey oluyor ki sol göz sol tarafta değilde sağ tarafa yakın bir yerden çıkmış. Ancak bu arıza balığın işine gelmiş çünki artık avını düşmanını iki gözü ile görebiliyor. zamanla devam eden ve hala da devam ettiğibelli olan bir geçiş aşamasının ortasında olduğu her halinden bellidir..Yani zararlı gibi görünen bir mutasyon uygun ortamda iken aslında hayatı destekleyici yararlı bir mutasyon olarak işlev görüyor, o yüzden yararlı mutasyon - zararlı mutasyon kavramlarından bahsederken ortam şartları ile ilişkilendirilerek değerlendirilmesi son derece gereklidir...
    pacman

    ben sırf bu yazılandan sana onlarca soru çıkartırım..
    en başta birkere mutasyona maruz kalan canlıların arızalı genleri bir sonraki nesile geçmiyor(kör bir adamın çocuklarının ağma olmaması gibi)..
    bana en anlamsız gelen şey ise bir hayvanın kullanmadığı organının yok olması vesilesi bana bunu mantıklı bi şekilde açıklayacak birini bulamadım biyoloji hocalarım ve ünlü bilim adamlarıda dahil bir organ kullanılsıın veya kullanılmasın vucut onu beslemeye devam ediyo hertürlü gereksinimi karşılanan bir organ nasıl yok olur mesela ben bir gözümü pamukla kapasam hiç kullanmamak için bir ömrümü bu şekilde geçirsem benim bu gözüm yok olup gidecekmi ömrümün yeterince uzun olduğunu varsayalım gitmese bile benden doğacak çocuğa yansicakmı
    sizin buna aklınız kesiyomu ha bu arada biliyosununz bi genin bir sonraki nesile geçmesi için bunun üreme organlarının içinde olması lazım ama burada yaşanan herhangi bir mutasyon buranın işlevini tamamen kaybetmesine neden oluyo buda aktarılacak gelecek neslin olmayışı demek bugüne kadar yararlı mutasyonun bulunamayışıda ortada
    bu hayvanın başına gelenle basket oynayarak boyu uzayan çocuk arasında bir fark göremedim sonuçta olan genetik değil fizyolojik birde arkadaş demiş bu hayvanlar ilk doğduklarında böle yan yüzmüyolar büyüdükçe bunlar bu şekilde yüzüyolar diye bu doğruysa eğer demekki hayvanın gen yapısı zaten bu şekilde yaratılmış demek yani ortada bir evrilme yok zaten var olanı yaşıyo
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: pacman
    ..........mükemmeliyetten ve estetikten uzak bir yapıya sahip olduğunu vurgulamak içindi... Yani burada bir çeşit sakatlık,arıza durumu var ama bu sakatlık canlıya avantaj sağlıyor.
    ...........


    "Alışılmış" estetikten uzak bir yapıdan bahsedildiği kesin.
    Bu yapı canlıya avantaj sağlıyorsa bu antiestetiklik mükemmeliyet sayılmaz mı?
    _____________________________

    Nuh Baba

    -------------------
    Zaman hep aynıdır, Geçen Biziz...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ilteris_1984
    ben sırf bu yazılandan sana onlarca soru çıkartırım..
    en başta birkere mutasyona maruz kalan canlıların arızalı genleri bir sonraki nesile geçmiyor(kör bir adamın çocuklarının ağma olmaması gibi)..

    İlteris elbette burada bahsettiğimiz sıradan bir mutasyon değil, kalıtsal özelliği olan bir mutasyon.

    quote:

    Orjinalden alıntı: ilteris_1984
    bana en anlamsız gelen şey ise bir hayvanın kullanmadığı organının yok olması vesilesi bana bunu mantıklı bi şekilde açıklayacak birini bulamadım

    İlteris kullanmadığın organın yok olmasını yanlış anlamış olabileceğini düşündüm. Mesela benim örneğimdeki kaybolan sol taraftaki göz sadece bir canlının yaşamı süresince ortaya çokmış bir bozulma değil. Yani senin bir gözünü 100 yıl bile pamukla kapatsak yok olmaz. Böyle bi iddia yok. Evrim bir kişi üzerinde görülmez, nesiller boyunca ilerler. Bir kişinin üzerinde kısa sürede büyük değişimler yaratan mutasyonlar ancak spiderman, fly, süperman gibi filmlerde var.

    İddianın aslı şu. Aktif bir organdaki deformasyonlar, canlının hayat kalitesini genellikle olumsuz olarak etkiler ve bu şekilde deformasyona uğramış canlılar doğa tarafından hayattan ayıklanır. Oysa zaten artık kullanmadığımız bir organda meydana gelen deformasyonların o canlının yaşam kalitesine etkisi olmaz, buda o organı deforme olmuş canlıların ayıklanmasını engeller. Ve organ nesiller boyunca ayıklanmayan deformasyonların etkisinde aslından gitgide uzaklaşır ve işlevsizleşir.

    Umarım anlatabilmişimdir. Yani senin ve nesiller boyunca torunlarının sağ gözlerini kapattığını düşünürsek, kapalı bir gözün görüyor yada görmüyor olmasının sana bir faydası olmadığı için sağ gözünde arıza olan torunlarının da aslında olumsuz bir durum olan görememe gibi bir dezavantajdan kurtulmasını ve hayatlarını diğer sağ gözü gördüğü halde kapalı olanlarla aynı kalitede yaşamalarına izin verir. Olay o organ üzerindeki ayıklanma mekanizmasının sona ermesi ve canlının yaşaması için o organındaki mükemmelliğe artık ihrtiyacı olmaması ve bunun da organın bozulmasının,sakatlığının artık önemsenmemesi..

    quote:

    Orjinalden alıntı: ilteris_1984
    bunlar bu şekilde yüzüyolar diye bu doğruysa eğer demekki hayvanın gen yapısı zaten bu şekilde yaratılmış demek yani ortada bir evrilme yok zaten var olanı yaşıyo


    Gen yapısının "zaten" bu şekilde yaratılmış olduğu sonucuna nasıl vardın. Genler canlının sadece doğumuna kadar olan kısmı ile ilgileniyor diyorsan birşey diyemem ama bence bu canlının gelişimine klavuzluk eden genlerde meydana gelmiş bir deformasyon olduğu gösteriyor.
    Yunusların da embriyolarında kol ve bacak cıkıntıları basbaya görünüyor ama büyüme aşamasında ortadan kayboluyor.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: was
    "Alışılmış" estetikten uzak bir yapıdan bahsedildiği kesin.
    Bu yapı canlıya avantaj sağlıyorsa bu antiestetiklik mükemmeliyet sayılmaz mı?



    Zaten dünya üzerinde yaşayabildiği, şartlarla mücadele edip galip gelebildiği sürece tüm canlılar başarılıdır.(en azından bulunduğu ortama göre). Fakat bu canlı en başından yassı yüzecek bir canlı olarak tasarlansaydı, ağız yapısı, yüzgeçleri, gözleri çok daha uygun yerleştirilebilirdi ve canlının yaşamı çok daha kaylaşabilirdi. Ama bu balığın neredeyse tüm organları adeta dikey yaşaması için tasarlanmış! ama yatay yaşamak için kullanılıyor. Bu her ne kadar işimizi görse de, fırında çamaşır kurutmaya ve bu işimizi mükemmel bir şekilde yaptığımızı iddia etmemize benziyor.




  • quote:

    arageçiş formu ne demek, bilgilerini bir gözden geçir istersen. Arageçiş formu deniz yaşamından karaya geçişteki canlılar için kullanılan(yani sadece onlar için) bir terim değil.


    tavsiyen üzerine arageçişformu nedir diye bilgileri gözden geçirdim.


    Evrim teorisinin iddiasına göre, yeryüzünde yaşayan ve geçmişte yaşamış tüm canlı türleri birbirlerinden türeyerek ortaya çıkmışlardır.

    Türlerin birbirlerine dönüşümü ise, evrim teorisine göre, yavaş yavaş ve kademe kademe olmuştur.


    Dolayısıyla, bu iddiaya göre iki canlı türü arasındaki geçiş dönemini yansıtan ve her iki türden bazı özellikler taşıyan birtakım canlıların yaşamış olması zorunludur.

    Örneğin, balıklar karaya çıkıp sürüngenlere dönüşene kadar mutlaka yarı solungaçlı yarı akciğerli, yarı yüzgeçli yarı ayaklı türden bazı canlıların milyonlarca yıl boyunca yaşamış olmaları gerekir.


    Evrimciler, geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali canlılara "ara geçiş formu" adını verirler.


    Fosil kayıtlarında Darwin'in öngördüğü gibi kademeli bir değişim yoktur.

    Farklı canlı türleri kendilerine has yapılarıyla bir anda ortaya çıkarlar.

    Bunu kabullenemeyen evrimciler iddialarını yandaki resimdeki gibi temelsiz ve spekülatif çizimlerle desteklemeye çalışırlar.

    Eğer evrim teorisi doğru olsaydı, bu tür canlıların geçmişte yaşamış olmaları ve bunların sayılarının ve çeşitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekirdi.

    Ve bu ucube canlıların kalıntılarına fosil kayıtlarında rastlanması gerekirdi. Ancak, bugüne kadar fosil kayıtlarında tek bir ara geçiş formu fosiline dahi rastlanmamıştır
    _____________________________
    KENDİNİ HERKESE UYDURMAK İÇİN YONTMAYA KOYULANLAR , SONUNDA YONTULA YONTULA TÜKENİP GİDERLER (R.HULL)




  • Acaba bu balığın buğulaması mı yoksa ızgarası mı daha güzel olur ? Gerçi ben Türkiye'de satıldığını görmedim ama bulursam mutlaka alıp tadacağım.



    Lütfen kimse çıkıp da "burası kültür ve bilim,sen bu mesajı gereksizlere yaz" demesin. Kültür ve bilimdeki genel duruma uygun bir mesaj yazmış bulunuyorum.
    _____________________________
  • Bir canlının, bulunduğu çevrede daha iyi yaşamasını ve üremesini sağlayan özelliğine adaptasyon adı verilir.

    Aynı türden iki canlı birbirine tıpatıp benzer değildir.

    Büyüklük, renk, karakter gibi sahip oldukları her özellik farklılıklar gösterir.

    Bu özellikleri doğrultusunda bazıları, bulundukları çevreye daha iyi adapte olurlar ve daha uzun yaşama ve daha çok üreme imkanına sahip olurlar.

    Evrim teorisi, adaptasyon kavramına yeni bir anlam daha ekler ve içinde bulunduğu koşullara adaptasyon sağlayan canlıların zaman içinde tür değiştirdiklerini iddia eder.

    Ancak evrimcilerin "koşulların değişmesi, canlının evrimleşerek tür değiştirmesine neden olur" iddiası geçerli değildir.

    Bir tür, "genetik potansiyeli" olanak verdiği ölçüde bulunduğu ortamdaki değişikliklere adapte olur. Eğer "genetik potansiyeli" bu değişikliklere adapte olmasına imkan vermiyorsa, o zaman bu tür, değişen koşullara adapte olamaz ve yok olur.

    Ancak hiçbir zaman koşullara adapte olarak başka bir türe dönüşmez.

    Her zaman aynı türün bir bireyi olarak kalır..
    dolayısıyla yukardaki balık adaptasyon örneğidir..
    _____________________________
    www.ateizminsonu.com




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.