Şimdi Ara

´´ İnsan sürekli gelişime açık bir canlı ise...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
11
Cevap
0
Favori
579
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İnsan sürekli gelişime açık bir canlı ise bu gelişim ne zaman sonlanacaktır sizce?

    Dünya'daki birçok dili bilen, kültürel ve bilimsel gelişimi ileri düzeyde olan, okuyan araştıran paylaşan, bunlar gibi sayısız meziyete sahip olan bir insanın yapabileceği o kadar çok şey kalıyor ki geriye...

    İnsan, uçsuz bucaksız bir denizde kendince kürek sallayan bir canlı mıdır? Yoksa bir gün o denizin sonu gözükecek ve donanımı kusursuz olan bir nesil var olabilecek mi?



  • Evet insan gelişime açık bir canlı ve öğrenmenin sonu yok.İnsan ne kadar bilgili olursa olsun sonuçta bir gün ölecektir.Dolayısıyla "İnsan, uçsuz bucaksız bir denizde kendince kürek sallayan bir canlı mıdır?" bu doğru bir tanım.Bence bu dünyada kusursuz olunamaz,kusursuzluk ancak ahirette ölümden sonraki yaşamda mümkün olacaktır.
  • ilim bir derya,insanin bu deryadan aldigi hatta alip alabilecegi sadece ve sadece tek bir damla...ilimin sonu yok ve bu deryayi yutabilecek bir insanda yok.
  • İnsanın öğrendikçe daha kesin olarak vardığı bir yargı belki de sorunuzun cevabıdır. Öğrendikçe daha da beter farkına vardığımız şey bilmediğimiz ne kadar çok şey olduğudur. Her öğrendiğimiz şeyle bilmediğimiz şeylerin sayısının kat kat arttığnı görüyoruz.
  • İnsan hayatı boyunca var olan bütün bilgilere ulaşamayabilir ama gelecekte daha fazla bilgi öğreneceğimiz kesin gibi...
    Şu anda en büyük sorunumuz bilgiye ulaşmak değil, onu öğrenip anlayabilmek, bunun için çok zaman harcıyoruz.
    Superzekiler dışanda normal insanlar hayatlarının bir bölümünü eğitim/öğretim ile geçiriyorlar.
    Üretken bir insan olabilmek için nereden baksanız 15-25 yıl arası bir zaman geçiyor.
    Eğer bu bilgiler harddiske kaydolur gibi beyine işlenebilirse sonuçlar çok farklı olabilir.
  • Sürekli gelişim diye bir şey yok. Esasen gelişime bütün olarak bakmakta mümkün değil. Teknolojik gelişim sosyal gelişimi durdurabiliyor. İlkçağ Ortaçağ'dan daha gelişmişti. Ortaçağ'dan sonra gelişim ivme kazanmıştır. Son 30 yıldır teknolojik gelişim resmen roketledi. Hergün eskinin 10 yılı kadar hızlı bilgi ve ürün üretiliyor. Ama insan asosyalleşiyor. 8 yaşında çocuk bilgisayarla banka hesabı boşaltabilecek kadar haşırneşir olabiliyorken tanımadığı biri ile 5 cümle konuşamayabiliyor.

    Birde gelişime etki eden devletsel/kurumsal yaptırımlar boyutu var. İnsan haklarında gelişime yönelik olarak alınan kararlar bence tam tersi etki ediyor. Tüm dünya devletlerinde insan hakları alanına hükmeden çevreler cezayı dışlıyor ama cezanın olmadığı yerde suçlar artıyor. Yani geriye gidiliyor. 30 yıl önce batıda günlük yaşamda şiddet nerede ise hiç yokken son 10 yılda giderek artmaya başladı. Okul basarak toplu öldürmeler, işkenceler, cinayetler iskandinav ülkelerinde bile neredeyse patladı.

    Gelişimin sonu olmaz. Buluşlar tarihinde her yeni buluştan sonra daha gelişmişi yapılamaz diyen zamanın dahilerine bugün gülüyoruz. Her olimpiyatta yeni rekorlar kırılıyor. Bizim torunlarımızda bize güleceklerdir.




  • Konu aklıma son zamanlarda okuduğum "İçinizdeki Öküze oha! Deyin" isimli kitabı getirdi.
    Özellikle çağımızdaki kazanımların bize kişisel gelişim mi, gerileme mi getirdiğini ve sonucunda mutlu olup olmadığımızı sormak lazım.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Bunun asla sonu olmaz. Öğrenilcek şey bitmez.
    bkz:" Bin bilsende, bir bilene sor"
  • bence tam tersi.insan öğrendikçe,teknoloji geliştikçe daha detaylı,daha çok bilgiye ihtiyaç duyuyor.gelişmemiş bir yerdeki insanı düşünün.araştırması daha küçük boyutta ve günlük olur.birde tüm teknolojiye sahip,iyi okullar bitirmiş arge çalışanını düşünün.hangisi bilgiye daha çok ihtiyaç duyar.
  • bu özelliğimiz sayesinde dünyalı olduğumdan bile şüpheleniyorum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    Üretken bir insan olabilmek için nereden baksanız 15-25 yıl arası bir zaman geçiyor.
    Eğer bu bilgiler harddiske kaydolur gibi beyine işlenebilirse sonuçlar çok farklı olabilir.


    Zamanımız! Pek çok açıdan bize inanılmaz kolaylıklar sağlayan zamanımız. Fakat aynı zamanda dikkat dağıtan hafızayı zayıflatan herşeyi etrafımıza muzır bir şekilde yaymış olan zamanımız. Aslında suç zamanda değil insanda. Ne zaman ne de dünya pek* değişmiş değildir.
    Peki bizim bilgiye ulaşmamızı hızlandıran ve kolaylaştıran internet ve bilgisayar ve de kütüphaneler bolca mevcutken neden bu yüksek bilgi erişimi imkanının ve bilgiye erişme hızının bir meyvesi olarak çok muhteşem bir öğrenme kabiliyetine ve bilgiye sahip olamıyoruz? Neden yıllarımız okullarda ve öğrenci olarak geçtiği halde ve bu süre içerisinde, en azından okulların açık olduğu dönemde yapmamız gereken tek şey öğrencilik olduğu halde bir çok bilgiyi hafızamıza nakşetmiş olmuyoruz? Bu soruların cevaplarını herkes biliyordur eminim.
    Aşağıda hayatını anlatan bir yazıdan alıntı yaptığım yazara yaşadığı zamana ve şartlara göre bir bakalım.
    quote:


    Serahsi bugün Merv ve Meşhet şehirleri arasında, Türkmenistan ile İran sınırında, eski bir Horasan beldesi olan ‘Serahs’ veya civarında 400/1009 tarihinde doğmuştur.
    ...
    İnsanı hayrete düşürecek derecede kuvvetli bir hafızaya ve üstün bir yeteneğe sahip olan Serahsî bu nedenle büyük bir üne kavuştu. Etrafına toplanan öğrenci ve hayranlarının çokluğu, bazılarını kıskandıracak dereceye vardı. O, aynı zamanda tok sözlü idi. Sonunda zamanın yöneticisi tarafından, Uzcend (Özkent) kalesinde bulunan hapishanenin köşesinde bir odadaki kuyuya hapsedildi. Fakat öğrencileri onu bırakmadılar. Hapsedildiği kuyunun başında toplandılar. Böylece dersler devam etti. Herkesçe beğenilen otuz ciltlik el-Mebsut, işte bu kuyudan, Serahsi'nin hiç bir kaynağa başvurmadan öğrencilerine yazdırmasıyla, on dört yılda meydana gelmiştir.

    el-Mebsût onun yazdırma/imlâ yoluyla ortaya koyduğu tek eser değildir. Şerhu’s-Siyeri’l-kebîr, Şerh-u Ziyâdâti’z-Ziyâdât (en-Nüket), Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî, Şehu’l-Câmii’s-sağîr, el-Usûl adlı eserleri de imlâ yoluyla meydana gelmiş ve zamanımıza kadar ulaşmıştır. Böylece O'nun hapsedilmesi; kendisi açısından üzüntülü ve zor koşullar altında geçen çok sıkıntılı bir hayat olmuşsa da, İslam dünyası açısından son derecede yararlı eserlerin meydana gelmesine neden olan, bereketi kıyamete kadar devam edecek bir olay mahiyetini almıştır.
    ...

    Evet el-Mebsut' adlı kitabı ondört yılda yazıldı. Birde kitapla ilgili alıntı koyayım.
    quote:

    el-Mebsût, İslam Hukukunda, yer verdiği bütün görüşler hakkında tarafsız ve sistemli bir analiz yapan ilk eserdir. Müctehitlerin görüşlerini, dayandırdıkları delillerin senetlerini ve bunlardan hüküm çıkarırken kullandıkları mantığı, karşı görüş sahiplerinin fikirlerine de yer vererek bir arada gösterir. Hanefi mezhebinde genellikle Ebu Hanife (rh.a.)'nin görüşlerinin mantığını ve dayandığı delilleri ortaya koyarsa da, bazı meselelerde kendi görüşlerine yer verdiği de görülmektedir.


    Görüldüğü gibi hiçbir şekilde kitap okuma ya da kitaba bakma şansı olmadığı halde Serahsi (r.a.) bir kitabı dev bir fıkıh külliyatından delilleri ile birlikte şerh ediyor, karşıt görüşlerede yer veriyor, bunu önceki kitaplarla aynı dizimde yaptırıyor ve onun öğrenciler hapishanede ki kuyunun başında ondan duyduklarını yazdıktan sonra gidip asıllarından kontrol ettiklerinde hiç bir yanlışa hataya rastlamıyorlar. O zaman bir şahsın 14 yıl hafızasında hiçbir unutmaya mahal vermeden tuttuğu şeyi bugün bir komisyon türkçeye çevirmiştir. Bu komisyonda Prof.lar var fakat hiçbirisi bu bilgiye hafızalarında Serahsi gibi sahip değiller.
    Bu yazı hem islamda kendilerini alim sanıp yenilik yapılmalı diyen şahıslara ithaf ederken aynı zamanda gelişme hakkındaki Ömer arkadaşımızın konusunun günümüzdeki içler acısı durumunu açıklar diye düşünüyorum.



    *(Pek diyorum çünkü zaman içerisinde dünyadaki bazı kuralların Allah tarafından değiştirildiğine inanıyorum. Bununla birlikte genel kurallar aynıdır.)




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.