Şimdi Ara

Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
25
Cevap
0
Favori
4.040
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bilim tarihinde uçuk buluşlar hep varolmuştur ama bu deneyler inanılmaz... Bilimin uç nokta deneylerini toplayan New Scientist dergisi bilim tarihinin en çılgın deneylerini sıraladı:

     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Frankeştayn'ın köpekleri
    1954'te Sovyet cerrah Vladimir Demikhov bir köpek yavrusunun başını, ön ayaklarıyla birlikte bir Alman Kurt köpeğine naklederek çift başlı köpek elde etti. Her iki baş da ayrı ayrı süt içebiliyor hatta birbirlerinin kulaklarını ısırabiliyordu. Köpekler bir aydan az yaşadı.

     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Hindilerin seks yaşamı

    Hindilerin seks yaşamını araştıran iki bilim adamı, dişi bir hindi maketini erkek hindilerin önünde parçalara ayırdılar. Modelden geriye bir tek çubuk kaldığında bile erkek hindiler arzuluydu


     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Sarı humma bulaşıcı mı?

    Sarı hummanın bulaşıcı bir hastalık olmadığını ispata çalışan stajyer doktor Stubbins Ffirth, bu hastalığa yakalanan bir kişinin kusmuğunu gözlerine, kendi yarasına sürdü ve sonunda da içti.

    Doktor sağlığını kaybetmedi çünkü sarı humma bulaşıcı değildi. Daha sonra bu hastalığın ancak virüs taşıyan sivrisineklerin ısırığıyla bulaştığı kesinleşti.

     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    File LSD verdiler

    1962'de Tusko isimli bir file, tipik bir insan dozundan 3 bin kat daha fazla olan 297 miligram LSD enjekte edildi. Kendi çevresinde dönen fil bir saat sonra öldü. Deneydeki amaç, LSD'nin geçici bir deliliğe neden olup olmayacağını öğrenmekti.

     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    İğrençliğin yüzü

    Evrensel yüz ifadelerini tespit etmek isteyen psikolog Carney Landis, deneklerinin yüz kaslarının hareketini takip etmek için yüzlerine yanık bir mantarla hatlar çizdi. Daha sonra deneklere amonyak koklatıldı, caz dinletildi, porno izlettirildi, elleri kurbağa dolu bir sepete sokuldu. En sonunda tüm denekler canlı bir farenin kafasını kesmeye ikna edildi. Bu eylem sırasında çekilen fotoğraflarda denekler "Deneyin Büyük Tanrısı"na kurban adayan garip bir tarikatın mensuplarına benzer yüz ifadelerine sahipti.


     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Profesör gıdık

    1933'te psikoloji profesörü Clarence Leuba, gıdıklamaya verilen tepki olan gülmenin öğrenilen bir reaksiyon olup olmadığını kanıtlamak için, yeni dogmuş oğlunu gıdıklarken kimsenin gülmemesini istedi. Yedi ay süren deney sonunda çocuk gıdıklandığında gülüyordu. Böylece gülmenin gıdıklamaya karşı istemdışı bir tepki olduğunu tespit etti.

     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Tırnak yeme terapisi

    Lawrance Sheean, tırnak yiyen bir grup erkek çocuğunun uyuduğu odada her gece defalarca "Tırnaklarım çok acı" cümlesini tekrarladı. Yaz tatili sonunda biten deneyde çocukların yüzde 40'ının tırnak yeme alışkanlığına son verdiği tespit edildi.


     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Ölüleri canlandırmak

    Robert Cornish 1930'larda tahtıravalliye benzer bir düzenek kullanarak ölü hayvanları canlandırmaya kalkıştı. Yeni ölen bazı köpeklerin damarlarına adrenalin ve anti-pıhtılaştırıcılar enjekte etti. Bazı denekler bir süreliğine ağır beyin hasarı ve körlükle hayata döndü.


     Bilim tarihinin en çılgın deneyleri!

    Gözleri faltaşı gibi açık


    1960'larda Ian Oswald, insanların her koşul altında uyuyup uyuyamayacaklarını tespit etmek için gönüllülerin gözkapaklarını açık kalacak şekilde yapıştırdı, gözlerine 50 santim öteden yanıp sönen ışıklar tuttu. Elektroşoka ve yüksek sesli müziğe de maruz üç denek de 12 dakika içinde uyudu.







  • Sadece "Bilim adına" yakıştırmasını yapmak, hayvanlar üzerinde etik dışı ve akılalmaz deneyler yapılmasını haklı göstermez. Her şeyden önce amacın insan hayatlarını kurtarmaya yönelik olduğu somut bir şekilde ortaya konmalıdır. Kanser tedavisi yöntemleri hayvanlar üzerinde denenebilir çünkü elde edilen sonuçlar doğrudan insan hayatı ile ilgilidir. Onun dışında hayvanlara eziyet etmek "bilim adına" olmaz. Neresi bilim adına. Neyi öğreneceksiniz de insanlığa ne faydası olacak. Köpek kafası başka köpeğin gövdesinde kaç gün yaşar. Bunu öğrenseniz insanlığa ne faydası olacak. Kaç kişinin hayatını kurtaracak. Gelecekteti kafa nakli ameliyatları için bilgi birikimi mi oluşturacak. Bu şekilde olmaz. Daha insancıl ve etik yöntemler bulunmalıdır.
  • @kaotika, sorunun cevabını kendin zaten vermişsin...
    "Gelecekteti kafa nakli ameliyatları için bilgi birikimi mi oluşturacak..."
    Denemeden bilemezsin!

    Ben bilimsel öğrenmenin ahlaki sınırlarının olmadığı düşüncesindeyim...

    Konuların birinde güzel bir soru vardı; "bir sinek ile balinayı öldürmek arasında ne gibi bir fark var?"
    Sinekte bir canlı balinada...
    Ama sineği gözümüzü kırpmadan ve hiç bir vicdanı rahatsızlık duymaan öldürebiliyoruz.
    Peki elimize silah verip balinayı öldürmemiz söylense...
    Yapamayız değil mi...

    Deneyler için milyonlarca fare, kuş gibi küçük canlılar kullanılırken kimse ses çıkartmıyor ya da böcekler için...
    İşin içine kedi, köpek, maymun gibi canlılar girince hemen ahlaki değerler ön plana çıkıyor!
    Ya hep ya hiç olmalı...




  • Bu diriltme deneyinde kaç sat hayatta kalmış dirilenler belki devamını getirse daha da ileri sonuçlar elde edebilirdi
    Ne bileyim 10 sene 20 sene vs vs
  • ölü canlandırma olayı gerçekleşmişse ,dini açıdan ruh olayı sakata gelir..
  • O adam gerçektende ölü canlandırmış olsaydı bugünün bilimi muhakkak olayın üzerine giderdi.Saçmalık yani.
  • Arkadaşlar canlandırılan insanlarda oluyo ve bunların bir kısmı yaşıyor bir kısmıda ölüyor. Bu zaten bilinen bir şey.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: clupgizmo

    Arkadaşlar canlandırılan insanlarda oluyo ve bunların bir kısmı yaşıyor bir kısmıda ölüyor. Bu zaten bilinen bir şey.

    Nasıl bir canlandırılmadan bahsediyorsunuz?
    Ben acil tıp teknikeriyim.Kalbi ve solunumu durmuş insan çok canlandırdım.Ancak atıyorum 3 gün ölmüş bir insan canlandırma görmedim.Kastınız benim dediğim gibiyse bunda zaten sorun yok.Bunu kıssası 1 saat denilir.Yani şöyle ifade edeyim:
    Yolda yürüken bir hasta var yerde yatan.Solunum kalp durmuş,kardiyo pulmoner resüsütasyona başlıyorsunuz(canlandırma) 1 saat boyunca devam edebilirsiniz bu işleme(30 dk diyenlerde var.Ortalama 1 saat alalım).Bu zamana kadar hasta geri dönmediyse ''eks'' ''ölü'' sayılır.Ha peki bundan sonra dönermi?Tıbba göre hayır.İstisnalar muhakkak vardır.Lakin bu istisnalarda atıyorum 3 gün sonra 5 gün sonra olan ölüm değildir.Ha bu konuda yapılan bişeyler varsa bilmiyorum.Olurmu peki derseniz?Zor derim.Nedeni ise kalp duruyor.Kan pompalanmıyor ve beyin ölüyor.Canlandırma işlemindede beyin ölümü gerçekleşiyormu diye sorulacak olursa aslında bir nevi oluyor.Ancak verdiğiniz solunum ve yapay olarak yaptığınız elle kalbin pompalama işlevi sayesinde tam çöküş olmuyor diyelim.Böylece hasta kurtulabiliyor.Ancak beyinde hasarlarda oluşuyor.Buna en son örnek geçen aylarda yaşandı.Bir hastanede temizlik görevlisi olarak çalışan birisi ani solunum kalp durmasına maaruz kalıyor.Hastane ortamında olduğu için hemen Cpr(canalandırma) yapılıyor.Adam hayata dönüyor lakin büyük bir hafıza kaybı kendini gösteriyor.
    Yani olayın özeti;birinin canlanması için tam anlamıyla ölüm gerçekleşmemiş olması gerekir.Örnek bitkisel hayatlar.Beyin ölüyor lakin doku ve organlara kan pompalanması makineler aracılığı ile devam ediyor ve hasta ''yaşıyor'' olarak kabul ediliyor.
    Geçen senelerdeydi hatırlıyorum,abd de 40 yıl sonra hasta beyin ölümünden çıkmıştı.Evet tam 40 yıl sonra.Ama tabi hafıza 0 ve bildiğim kadarı ile tekrar öldü.Yaşayamadı.
    Ne demek istediğimi umarım anlatabilmişimdir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    @kaotika, sorunun cevabını kendin zaten vermişsin...
    "Gelecekteti kafa nakli ameliyatları için bilgi birikimi mi oluşturacak..."
    Denemeden bilemezsin!

    Ben bilimsel öğrenmenin ahlaki sınırlarının olmadığı düşüncesindeyim...

    Konuların birinde güzel bir soru vardı; "bir sinek ile balinayı öldürmek arasında ne gibi bir fark var?"
    Sinekte bir canlı balinada...
    Ama sineği gözümüzü kırpmadan ve hiç bir vicdanı rahatsızlık duymaan öldürebiliyoruz.
    Peki elimize silah verip balinayı öldürmemiz söylense...
    Yapamayız değil mi...

    Deneyler için milyonlarca fare, kuş gibi küçük canlılar kullanılırken kimse ses çıkartmıyor ya da böcekler için...
    İşin içine kedi, köpek, maymun gibi canlılar girince hemen ahlaki değerler ön plana çıkıyor!
    Ya hep ya hiç olmalı...


    Kaç kişi kafa nakline ne için ihtiyaç duyacak. Nasıl bir bilgi birikimi oluşturacak allahaşkına. Ayrıca bir sinekle bir köpeği bir tutamazsınız. Ayrıca ben hayvanlara açı çektirmek ve işkence etmekten bahsediyorum. Tek kurşun ile köpeği öldürmek başka, köpeğin kafasını kesip çaresiz bir biçimde başka köpeğin gövdesine dikmek başka. Bu resmen işkence. Bir hayvan üzerinde ilaç denemekten çok daha öte birşey bu.

    Ayrıca UNICEF'in yayınladığı hayvan hakları beyannamesinin altıncı maddesi açıkça şöyle diyor.
    Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir.




  • @kaotika,
    Kafa naklini neden imkansız görüyorsunuz?
    Gövdesi parçalanmış bir hastanın kafasını bitkisel hayata girmiş başka bir hastaya aktarabilirler belki...
    Neden olmasın ki!

    Mutlaka deneyi yapan kişiler bunu zevk amaçlı yapmıyorlar, eğer yapıyorlar ise o zaman karşı çıkmak doğaldır.
    Zaten bu deneyler gizli yapılır!
    Kimsenin aleni bir şekilde yapacağını zannetmiyorum.
    Engelleyemezler...

    Bilim demek merak demek merak ise ahlak etik tanımaz...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    Bilim demek merak demek merak ise ahlak etik tanımaz...



    Elektronun iç yapısını merak etmekten ya da karadeliğin sırrını çözmekten çok daha farklı birşey. Doğayı anlamak için dinsel öğretilere ve otoriteye karşı çıkmaktan çok daha farklı birşey. Gelişmiş ve duygu ve his sahibi bir canlıya eziyet etmekten bahsediyorum. Bu bilim değil. Bilim doğayı anlama çabasında düzenli bilgi birikimidir. Bilim kuralsız değildir. Bilimin kuralları varsa etiği de vardır. Amaç bilgi birikimi ise teknoloji geliştikçe başka yollardan bilgi birikimi elde edilir. Gün gelir doku ve organların bilgisayar ortamında simulasyonu yapılır. Bu sayede hiç bir hayvana eziyet etmek gerekmez.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    @kaotika,
    Kafa naklini neden imkansız görüyorsunuz?
    Gövdesi parçalanmış bir hastanın kafasını bitkisel hayata girmiş başka bir hastaya aktarabilirler belki...
    Neden olmasın ki!

    Mutlaka deneyi yapan kişiler bunu zevk amaçlı yapmıyorlar, eğer yapıyorlar ise o zaman karşı çıkmak doğaldır.
    Zaten bu deneyler gizli yapılır!
    Kimsenin aleni bir şekilde yapacağını zannetmiyorum.
    Engelleyemezler...

    Bilim demek merak demek merak ise ahlak etik tanımaz...


    bilim insanlık içindir.ahlak ve etikte öyle.yani evrenin zararına olacak hiçbir çalışma kabul edilemez.ha şu var her deney bir risk taşır.önemli olan riske deymesi ve riskin boyutu.

    kafa nakli gerçekten çok uç bir örnek.ben aklı başında hiçkimsenin hangi koşulda olursa olsun buna evet diyeceğini zannetmiyorum.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: clupgizmo

    Arkadaşlar canlandırılan insanlarda oluyo ve bunların bir kısmı yaşıyor bir kısmıda ölüyor. Bu zaten bilinen bir şey.


    Eğer canlandırılmışsa zaten ölmemiştir.

    Ölen adam sonsuza kadar diriltilemez.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    @kaotika,
    Kafa naklini neden imkansız görüyorsunuz?
    Gövdesi parçalanmış bir hastanın kafasını bitkisel hayata girmiş başka bir hastaya aktarabilirler belki...
    Neden olmasın ki!

    Mutlaka deneyi yapan kişiler bunu zevk amaçlı yapmıyorlar, eğer yapıyorlar ise o zaman karşı çıkmak doğaldır.
    Zaten bu deneyler gizli yapılır!
    Kimsenin aleni bir şekilde yapacağını zannetmiyorum.
    Engelleyemezler...

    Bilim demek merak demek merak ise ahlak etik tanımaz...


    bilim insanlık içindir.ahlak ve etikte öyle.yani evrenin zararına olacak hiçbir çalışma kabul edilemez.ha şu var her deney bir risk taşır.önemli olan riske deymesi ve riskin boyutu.

    kafa nakli gerçekten çok uç bir örnek.ben aklı başında hiçkimsenin hangi koşulda olursa olsun buna evet diyeceğini zannetmiyorum.


    Bilim insanlık içindir evet!Ahlak ve etik ise lokaldir.Her ne kadar; genel insan etiğinden ve ahlakından bahsedilse de!Lokallik arzeder diye düşünüyorum.

    evrenin zararına olacak hiçbir çalışma kabul edilemez demişsiniz.Zararına ve yararına olduğuna kim karar verecek?Siz kabul etmeseniz ne?Değişecek?HAyatın her bir alanında risk var!Sizin evde uyumanız,yolda yürümeniz dahi risk!Neyin garantisi var ki?Riskin boyutu ve değip değmemesi yine göereceli!Bunu kim neye göre belirler?

    Kafa nakli(Beyin nakli olacak sanırım) niye zor olsun ki?İnsanoğlu herşeye muktedirdir.Elbette yaptığının doğruluğu yanlışlığı tartışılır.ama ne olursa olsun denemekten kendini alıkoyamaz.Hele hele yaptığının doğruluğuna inanıyorsa!!!Yaptığı yanlış bile olsa!!!!!

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 15 Eylül 2008; 23:55:33 >




  • Vahşi doğada da öldürme var. Gerek besin için gerek kendini korumak için...
    Bu eylemlerin sonucunda da canlılar sakat kalıyor acı çekiyor ya da hemen öldürülüp sindiriliyor.
    Sonuçta zevk için değil bir amaç uğruna yapılıyor.
    İnsan da bir amaç için bu deneylerde canlıları kullanıyor.
    Bence önemli olan bu; bir amacın olması...
    Tabii ki amaç kavramı çok değişkendir, önemli olan kişinin kendi amacına yüklediği anlamdır, başkasının yüklediği anlam değil!
  • quote:

    Kafa nakli(Beyin nakli olacak sanırım) niye zor olsun ki?İnsanoğlu herşeye muktedirdir.Elbette yaptığının doğruluğu yanlışlığı tartışılır.ama ne olursa olsun denemekten kendini alıkoyamaz.Hele hele yaptığının doğruluğuna inanıyorsa!!!Yaptığı yanlış bile olsa!!!!!


    Massaimassai, beyin naklinden bahsetmiyorum. Canlılara eziyet etmekten bahsediyorum. Mesele canlılara eziyet etme pahasına birilerinin gizlice yapıp yapmaması değil. Siz de demişsiniz doğruluğu yanlışlığı tartışılır diye. Ben de bana göre yanlış diyorum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    quote:

    Kafa nakli(Beyin nakli olacak sanırım) niye zor olsun ki?İnsanoğlu herşeye muktedirdir.Elbette yaptığının doğruluğu yanlışlığı tartışılır.ama ne olursa olsun denemekten kendini alıkoyamaz.Hele hele yaptığının doğruluğuna inanıyorsa!!!Yaptığı yanlış bile olsa!!!!!


    Massaimassai, beyin naklinden bahsetmiyorum. Canlılara eziyet etmekten bahsediyorum. Mesele canlılara eziyet etme pahasına birilerinin gizlice yapıp yapmaması değil. Siz de demişsiniz doğruluğu yanlışlığı tartışılır diye. Ben de bana göre yanlış diyorum.


    Sayın @kaotika sizin neyi? ne? için yazdığınızı kendimce belirleyebiliyorum.Keşke herşeyi belirleyebilsem:)Canlılara eziyet etmeyi kabul etmem mümkün değil.Her ne kadar doğruluğu yanlışlığı tartışılır desemde!Canlıya eziyeti asla kabul edemem.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 16 Eylül 2008; 0:45:30 >




  • Sn.Kaotika kuş besler misiniz ya da besler miydiniz?
    Başka bir canlı türü de olabilir?
  • Robert Cornish'in deneyiyle ilgili ek bilgi; Cornish önce iki köpeği boğarak öldürüyor hayata döndürmeye çalışıyor ve başarısız oluyor sonra iki köpeği daha boğuyor (veya boğdurtuyor ayrıntısı yok) malum tahtirevalli ! tekniğiyle hayata döndürüyor. Yani köpekler kendiliğinden ölmemiş boğulmuşlar. Bu durum yukarıda "EXCELANCEE28" nickli arkadaşın verdiği bilgilerle uyuşuyor.
  • Kuş beslemedim ama köpek besliyorum. Kuş besleyebilirim. Papağan ya da muhabbet kuşu beslemeyi isterdim. Konuyu nereye getireceğinizi biliyorum. Kuşları kafese kapatarak özgürlüğünü elinden alıyorsunuz bu eziyet değil mi diyeceksiniz. Benim bahsettiğim çok farklı birşey. Köpek besliyorum demiştim. Köpeğimin kafasını kesip başka bir köpeğin gövdesine monte etmeyi aklımdan bile geçirmedim. Köpeğin bilinci açık olacak ve kafası başka bir köpeğin gövdesinde asalak gibi takılı olacak. Ne koşabilecek ne hareket edebilecek. Diğer köpeğin başının yanında sadece boynunu oynatabilecek. Kafeste kuş beslemekten çok daha farklı birşey öyle değil mi?
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.