Şimdi Ara

Deneme, 'Ben'in ülkesidir.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
9.291
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Giriş
Mesaj
  • Deneme

    Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür

    Deneme yazarı görüşlerini aktarırken samimi bir dil kullanır. Kendi diliyle konuşuyormuş gibi bir hava içindedir.

    Deneme her konuda yazılabilir. Ancak daha çok tercih edilen konu her devrin, her ulusun insanı ilgilendiren, kalıcı, evrensel konulardır. Ele alınan konu çoğu zaman derinleştirilerek anlatılır.

    Denemenin özelliğini Nurullah Ataç'ın şu sözleriyle özetleyebiliriz:

    Deneme, "ben"in ülkesidir. "Ben" demekten çekinen, her görgüsüne, her görevine ister istemez bir parça kattığını kabul etmeyen kişi denemeciliğe özenmesin.

    Denemenin ilk örneklerini Fransız yazar Montaigne vermiştir. Daha sonra İngiliz yazar Bacon türü geliştirmiştir.
    Edebiyatımızda Cumhuriyet'ten sonra görülmeye başlanan bu türde Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Sebahattin Eyüboğlu, Ahmet Haşim güzel örnekler vermişlerdir.

    Ahmet Çelik




    Arkadaşlar benim yazmaktan zevk alabildiğin iki yazı türünden bir tanesidir deneme. Ahmet Çeliğin sözlerinden sonra söylenebilecek pek fazla şey yok. Sizinle de yazdığım bir denemeyi paylaşmak isterim. Teşekkürler.




    (+)Mantık(-)

    Ya arkadaşım birine mi benzettin niçin bakıyorsun?

    Birinin bize bakması rahatsız eder, nedeni hep merak konusu olur. Sorabilen o cesareti elinde bulunduran ortamın gerilmesine sebep olur, karşıdakinin belki de istemsiz yaptığı bir şeye koyulan bu anlamlı ya da anlamsız tepki onu da ürkütür. Rahatsızlık veren nedir bize diye düşündüğümde cevaplar tatmin edici olamıyor. Sanırım çok negatif düşünüyoruz toplumca. Gençliğin kavga idolüdür ayrıca bu “ne bakıyon lan” “sana mı sorcam” toparlayamazsın. Hemen çıkışta gelinir, toplanılır ve ardından kan revan.

    Belki de babaların “niye kornaya basıyorsun şerefsizin evladı” tavrı kavgacı topluluğu etkilemiştir. Ama bu kavga babanın kulağına gittiğinde çocuğa sert tepki verilebilir hatta ceza alması olağandır. Hatta bazen çocuğa “bir daha kimseye vurmayacaksın” kavramı ona vurularak aşılanmaya çalışılır. Mantıksız...

    Diğer dikkat çeken şeylerden birkaçı da şöyle, çocuk yere düşer. Kafasını çarpmıştır ve ağlamaya başlar. Bunu gören annenin tepkisi komiktir. Çocuk kolundan tutulup kaldırılır ve ardından Allah ne verdiyse, çaat çuut. Tabi böyle yaparsa çocuk bir daha taşa takılmayacaktır ya da bir daha kesinlikle düşünce kafasını vurmamayı öğrenecektir.

    En gülüncü de şudur bence. Aile ve çocukları kalabalıkta yürümektedir ve annesinin çocuğunu düşünmeden hareket etmesi yani onu yanından ayrılabilecek konumuna getirecek dikkatsizliği sergilemesi çocuğun başına patlar. Çocuk kaybolur ve 10 dakika sonra aile tarafından fark edilir. Yüzlerde ağlamaklı bir ifadeyle çocuğunu arayan aile onu bulduğunda şöyle bir tepki verir. “Tokat, yumruk, kafa, göz vs.”. “ Yanımızdan bir daha ayrılmayacaksın.” Ah be teyzem çocuk 6 yaşında zaten bırak da başıboş bırakıldığında kaybolabilsin. Ama aferin, gerçekten, vurdun ya koku alma duyusu gelişti, bir daha bırakırsan seni kesin bulur…

    Teşekkürler.









  • 
Sayfa: 1 sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.