Şimdi Ara

Mohaç Savaşı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
1
Favori
5.991
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 28 Ağustos 1526'da, Tuna boyunca yağmurlar dinmişti. Fakat nehrin baş şehri Viyana'yı dolandığı, Engürüslüler'in daha küçük başkentleri Buda'yı aştığı üst kısımlarda sular henüz taşma hallinde idi. Buda'dan itibaren nehir, Engürüs'ün geniş ovalarını aşarak Drava ile birleşinceye kadar güneye doğru akıyordu. Burda nehiryeniden yön değiştiriyor, Belgrat'ın ötesindeki tepeler arasından doğuya doğru akıyordu. İşte Türklerin beş yıl önce ele geçirmiş oldukları yerler, nehrin bu doğuda akan kısmıydı. Şiddetli yağmurlar nehir sahilleri boyunca çukur yerleri bataklık ve sel oluklarında akan anaforlu sular, etrafı çamur deryası haline getirmişti.

    Nehir yatağı karşısında, kırmızı kiremitli çatılarıyla Mohaç kasabasının yükseldiği yerde Engürüslü bazı gönüllüler orduğah kurmuşlardı. Bu orduğahın önünde, su basmış bir ova, ağaçla örtülü bir tepelerin hattına kadar, on kilometre boyunca güneye doğru uzanıyordu. Bu ovaya Mohaç Ovası deniliyordu. İte 28 Ağustos günü ordu, bu geniş ovanın üst ucu boyunca mevzi almıştı.

    Engürüs idaresi buradan Avrupa'yı savunmak amacıyla toplanmış bulunuyordu. Fakat bu ordunun arkasında bütün bir kıtayı kasıp kavuran gerginlikler, zıtlıklar, düşmanlıklar hüküm sürüyordu. Atlas Okyanusu'nun kıyısından VIII. Hery, savunmaya yardım amacıyla bir miktar para vaat etmişti. Fransa Kralı, Pavia'da İmparatır Charles tarafından esir edilip Madrid'de hapse atılmış bulunuyor ve tabii ki, İmparatorluğa yardım konusunda en ufak bir arzu beslemiyordu. Bizzat Charles'a gelince, o da Romanîlerle silahlı Luther taraftarları arasında artık başlamış olan açık mücadele ile ve Cermen topraklarında ayaklanan, Luther'in ortaya attığı şekliyle İncil'in kendilerini özgürlükleri uğrunda mücadeleye davet ettiği yolunda hatalı bir kanaate saplanmış olan köylüler ile meşguldü.

    Luther, Türkler hakkında: ''Türklere karşı savaşmak, günahlarımızı bu çeşit değneklerde cezalandırmak yolunda olan Tanrıya karşı koymak demektir'' diye yazmıştı. İlk defa olarak İncili manası anlaşılır bir şekilde ellerine almış olan sıradan halk, Türklerin ortaya çıkışına adeta Vahiy Kitaında müjdelenen bir olay gözüyle bakmağa başlamıştı. Papa VII. Clement, Luther'e şiddetle hücumetmişti; bununla beraber, Habsburglular, nihayet, Diet'i toplantıya çağırmağa karar vermişler, 28 Ağustos günü Diet ileri gelenleri Türk saldırısına karşı genel tedbirler alınmasını onayladıkları yolundaki kararlarını zabta geçirmişlerdi. O gün Mohaç savaşının arifesiydi.

    Savaş meydanına daha yakında, hemen Mohaç civarında da aynı çeşit kıskançlıklar, düşmanlıklar, daha küçük çapta tekrarlanıyordu. Bunun sebebi ilgili asilzadelerin ve kilise ileri gelenlerinin gereğinden fazla vicdansız, insafsız ve yeni tabirle ''Makyavelist'' olmaları değildi. Bunun başlıca basit sebebi büyük bir tehlike karşısında, bu adamların kendi çıkarlarını güven altına almaya, zararın da siyasi düşmanları üzerine yönelmesini sağlamağa çalışmalarıydı.

    Engürüs savunması sorumluluğunun en büyük hissesi kralın, turnuvalara, ava fazlasıyla meraklı, Louis isminde sevimli bir gencin omuzlarına yüklenmekteydi. Leh aslından olduğu ve aynı zamanda Bohemya2ya da hükmederek Prag eğlencelerini Buda'ya tercih ettiği için Louis'nin Macar tebaası üzerinde bir nüfuzu yoktu. Bundan da fazlası, Louis Habsburglar'ın Charles ile Ferdinand'ın kız kardeşleri Mary ile evlendirilmişti. Halk, özellikle de Bohemyalılar, Habsburg Hanedanının ''Cermen''lerinden nefret ediyordu. Saray eğlencelerine bağlı olan Mary'ye gelince, seferberlik yüzündan düzenlemeyi düşündüğü eğlenceleri ertelemek zorunda kaldığı için bir hayli sıkkındı.

    Sonra Katolik Macar asilzadeleriyle Bohemyalı orta sınıf arasında ayrıca bir de dini inanış farkının uçurumu vardı. John Huss'un(Luther'in başlıca takipçisi olan Huss(1373 - 1415), Protestanların dahi bazı konularda aşırı sayacakları derecede açık fikirlidir. Aynı zamanda Bohemya'da milliyetçilik akımlarını da körüklemiştir.) radikal telkinleri, pek çok şehirlilerin Luther mezhebine meylettikleri, Prag ve ona bağlı ülkelerde etkisini göstermekteydi.

    Bununla birlikte, dini itikat farkından daha derin bir uçurum da Engürüs'te köylüler ile asiller sınıfı arasındaki şiddetli ve acı anlaşmazlık da göze çarpmakta idi. Yarı aç köylülerin yüksek sınıflar üzerine saldırışlarından henüz bir kaç sene geçmişti ve bunun neticesindeki boğazlşma ise hemen hepsinin hatıralarıntaydı.

    Sonuç olarak, Kral Louis'nin Mohaç'ta bir araya getirebildiği ordu hemen tamamıyla asiller ve bunların maiyetindeki atlılardan oluşmuştu. Kraliyet Partisi, buna karşılık Macar halkı, Milliyetçi Parti ismi verebilecek bir topluluk halinde John Zapolya adlı bir Transilvanyalı'nın bayrağı altına girmişti.

    John Zapolya'nın ordusu doğu tarafından geliyordu. Fakat yürüyüşünde bir hayli ağır, hemen son derece isteksizdi. Bohemyalıların ana ordusu da daha batıda ilerliyordu; fakat, bu ordu da esas itibariyle piyadelerden oluştuğu ve atlı asillerle birleşmek konusunda büyük bir istek beslemediği için, geçikmeye uğramıştı.

    Bu arada, taşma halindeki nehirleri aşmak için köprüler kurmak, yol üzerindeki müstahkem kaleleri ele geçirmek zorunda olmasına rağmen, tek bir adamın, Süleyman'ın kumandası altındaki Türk ordusu zamanında savaş alanına ulaşmıştı. O sabah, Mohaç ovasının aşağı ucunda yamaçlı sırtların hattında bu ordu görünmüştü.

    Macar ordugahunda neredeyse liderlerin sayısı kadar birbirinden ayrı hareket planı öne sürülüyordu. Gneç Louis büyük bir samimiyetle kendisinin savaş konusunda hiç bir şey bilmediğini kabul ediyor, fakat üzerine düşen görevi cesaretle başarmağa çalışacağını söylüyordu. İçlerinde, yalnız birisi durumdan korku duyduğu için Buda kalesinin himayesine sığınarak John Zopolya ile Bohemyalıların gelmesini beklemek üzere geri çekilmeyi teklif etmişti. Bu tek adam Vrajdin piskoposu idi ve savaşın ne olduğundan habersizdi. Diğerleri ise geri çekilmeyi, ya da bereketli Macar ovalarını Türkler'in talanına terk etmeyi kabul etmiyorlardı.

    Paralı Alman askerleri için VIII. Hery ile VII. Clement'in para yardımı 4.000 milis toplamaya sarf edilmişti. Profesyonel bir asker: Hannibal isimli biri şarampol arkasında top ateşiyle bir savunma savaşı yapmayı teklif etti (Bölüğü ok ve mızraklılardan oluştuğu için bu tarz bir savaşa alışkındı). Diğer bir tecrübeli kumandan, Cynimski isimli bir Leh gönüllüsü de yük arabalarıyla bir savunma hattı oluşturma fikrini ileri sürdü. (Onun da 1500 kişilik bir piyade kuvveti, daha önceki bir savaşta arabalardan bu şekilde faydalanmıştı)

    Engürüs asilzadeleri bu fikirlere yanaşmadılar. Onlar şövalyeleri ve hafif zırhlı alayları düşmana hücuma geçmesini beklemek asilzadelerin görüşüne hem korkaklıktı, hem de yanlıştı.

    Muhterem Başpiskopos Tomori, aşağı Tuna'da senelerden beri Türklere karşı çete savaşlarını tecrübelerine dayanak ederek, eğer savaşa girişilecekse hücumla geçmek şıkkını tercih edeceğini belirtti. Piskoposun açıklamasına göre, Türkler'in çokğunluğu hafif silahlı atlılar oluşturuyordu. Bunları ağır silahlı ve ağır zırhlı Hıristiyan askerleriyle hele Aziz Yahya günü olan ertesi sabah hücuma geçirildi takdirde, daha başlangıçta kırmak mümkündü.

    Uzun tartışmaların sonunda, o akşam Moohaç'ta liderler ertesi sabah girişilecek taarruz için Başpiskopos Tomori'yi hücum kollarından birinin kumandanlığına seçtiler. Cesur piskopos, kendisinin ordu sevk ve idaresinde hiç bir tecrübe sahibi olmadığını boş yere ileri sürdü durdu. Diğer hücum kolu kumandanlığına da Palantine adlı biri seçildi.

    Orduya gelince, yeni kumandan lar ücretli Alman askerlerinin ve topun, Gnomski' nin tavsiye ettiği gibi, ordugahta sipere alınmasına karar verdiler. Louis ile yakın maiyeti de, bir ihtiyat kuvvet halinde, orada bekleyecek, bu arada, ilk savaş hattı hücuma geçecekti. Böylece, Lehler dışında, herkese arzu ettiği şekilde hareket etme olanağı verilmiş oldu.

    Bu kararları duyunca Vrajdin Piskoposu, Louis'nin kulağına:

    ''Roma'da Kutsal Papa Hazretleri yirmi Macar fedisinin ölümüne saygı hazırlıklarına şimdiden başlayabilirler.'' diye fısıldadı.

    Ertesi günü faciada kayıplar, Varajdin Piskoposunun da aralarında bulunduğui hemen yirmi bine ulaştı. Nedeyse bütün ordu yok olmuştu.( Mohaç' taki Hıristiyan ordusunun tam kuvveti tespit edilememiş olmak birlikte, muhtemelen 25.000 kişiden oluşmaktaydı. Avrupalı vakanüvisler Türk ordusunu ise (abartılı olmakla beraber) 100.000 ile 300.000 arası olarak kaydetmiştir. Baş Piskopos Tomori ise bu kuvvetin 70.000 kadar olduğunu tahmin etmiştir. Muhtemelen Türk ordusu 7.000 Yeniçeri, 7.000 Kapıkulu Sppahisi ve 30.000 kadar Anadolu ve Rumeli askeriyle, ortalama 46.000 kişiden oluşmaktaydı. Belki de hemen bu miktar akıncılar, istihkamcılar ve diğer bağlı birlikler de mevcuttu. Ebu'l Faruk Macar kuvvetlerini 60.000'ne kadar çıkarmaktadır. Peçevi tarihinde yer alan: '' Padişah gözleri yaşlı olduğu halde ellerini göğe kaldırarak: ''İlahi! Kudret ve kuvvet senden! imdat ve himaye senden! Ümmet-i Muhammed'e yardım et!'' dedi, ifadesine bakılırsa Macarların Türklerden daha az değil, daha çok olduğu da düşünülebilir.) Bu ordu daha başlangıçtan itibaren yok olmaya mahkûm olmasının sebebi ise, askerlerin tecrübesizliğinden çok Avrupa saraylarındaki anlaşmazlıktı.

    Aslında Macar süvarileri cesur ve dehşet verici savaşçılardı. Asya bozkırlarının Macar evlatları, Avrupa'nın en iyi süvarileri idi.

    Aziz Yahya gününde bu süvarilerin ilk bölüğü ilerlemekte olan Türkler'i karşıladı ve Rumeli ordusuna yanaştı. Bundan sonra merkez safta Anadolu ordusuna saldırmış ve sırf zor kuvvetiyle kendisine bir gedik açabilmişti.

    Bu anda Palatine, atını ağaçlıklı tepeye, yedek kuvvetlerin beklediği orduğaha sürdü. Kral Louis'nin sancağına ulaştığı zaman uzaktan bağırarak savaşın hemen hemen kazanılmış olduğunu bildirdi. Genç kral derhal ilerleme emri verdi ve yedek kuvvetleri Alman mızraklılarından ve toptan ayırarak ileri sürdü. Atlılar, dörtnala, bayır aşağı, daha önceki savaş alanına doğru saldırdılar.

    O sırada, Başpiskopos Tomori dışında, hiç kimse, nehirden ötedeki kısımda tâ uzaklardan gelmekte ve askeri arkadan kuşatmakta olan Türk Kuvvetlerini fark etmişe benzemiyordu. Disiplinli düşmanlarının kendlerini içeri çekmek üzere ilk iki savaş hattını açmış olduklarını Macarlar fark edemediler( Savaşta Türk ordusunun dizilimi, merkezde Yeniçeriler, sağ ve sol kanatlarda Anadolu ve Rumeli askerleri şeklinde olurdu. Mohaç Savaş'ında ise, muhtemelen Macar atlılarının kuvveti önceden hesaplanarak, farklı bir düzene gidilmiş, Türk ordusunun üç unsuru yan yana değil, art arda dizilmişti. Önce Semedre Sancak beyi Bali Bey komutasındaki öncü kuvveti, ardından Rumeli askerleri ve 150 topla Vezir-i âzam, onu takiben Anadolu Beylerbeyi Berham Paşa ve son olarak Bosna Beyi Hüsrev'in komutasında Yeniçeriler).

    Türk ordusunun üçüncü kısmı atlıların önünde ikiye bölünmedi. Bu ordu birbirine zincirle bağlanmış ağır toplardan , kütle halinde yaniçerilerden, Süleyman ve korumanlarıyla sipahi desteğinden oluşmuştu. İlk Macar akınları bu düzen karşısında kümelendiler, atlarının genzini tıkayan ve hayvanları idare edilemez bir hale getiren barut dumanı içinde sıkışıp kaldılar. Genç kral Louis de, yardımcı kuvvetleriyle birlikte bu kargaşalık içine atıldı.

    Düzeni bozulan Macarlar bir nizam kurabilmek için geri çekilmek istediler, fakat her iki kanattan da süvari akınına maruz kaldılar. Tekrar bir arta sıkıştılar, ağır zırhlı akıncılar, bu arada bataklığa saplanıp battılar. At üstünde kalabilenler duman bulutu arasında kendilerine çıkabilecek bir kurtuluş yolu aradılar ve sonunda, ümitsizlik içinde, yorgun, soluyan atlarını kaçış yönüne mahmuzladılar.

    Ovadan sadece haifi hassa alayı süvarileri kurtulabildi. İki piskopos, Macar tacı erkânı ve beş yüz asilzade, sıradan adamlardan oluşan bir ana kütle ile birlikte oracıkta can verdirler.

    Bir ay sonra, Kral Louis'in cesedi de çamur dolu bir cukurda bulundu.

    O gün öğleden sonra saat üçtü Süleyman'ın, ümerasını davet için boru çalınmasını emrettiği gün batısında Macarların önderleri ve asilzadeleri (Mohaç ovasında) tamamıyla imha edilmiş oldu.

    Süleyman' ın ruznamesinde şu satırlar göze çarpar:

    29 Ağustos:
    ''Ordu Mohaç sahrasına konar.''

    30 Ağustos:
    ''Hüdavendiğar at ile çıkar; bütün esirlerin Divan Çadırı önüne getirilmesi ilân olur.''

    1 Eylül:
    ''Rumeli Defterdarı gayrimüslim cesetlerinen defnine memur oldu.''

    2 Eylül:
    ''Mohaç'ta istirahat ve Macar ordusundan yirmi bin piyade ve dört bir zırhlı (süvari) defnedildi.''


    NOT: Yazıyı, Harold Lamb'ın Muhteşem Süleyman Kanuni romanından, yazarak geçirdim umarım beğenmişsinizdir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi *Bozkır* -- 25 Temmuz 2008; 14:29:00 >



    _____________________________




  • Çok uzun yazmışsın abicim.Erinmeden okumak yürek ister
    _____________________________

    640509040147

    ------------------------------------------------
    When You Kill For Money, There Are No Rules...
    (The Psychology of the Assasin)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hitman47

    Çok uzun yazmışsın abicim.Erinmeden okumak yürek ister

    Biraz kısalttım.
    _____________________________
  • quote:

    Bu ordu daha başlangıçtan itibaren yok olmaya mahkûm olmasının sebebi ise, askerlerin tecrübesizliğinden çok Avrupa saraylarındaki anlaşmazlıktı.


    işin özü bu, adamları çok kötü zamanda yakalamışız ve affetmemişiz.
    _____________________________
    "Türk milleti tab'en demokrattır" M.Kemal Atatürk, TBMM gizli celse zabıtları, devre: ı, içtima ı, tarih: 22.1.1921.i, 31, c: 3. sayfa 334... "komünizmin memleket için, milletimiz için, dinimiz için, kabul edilmez olduğunu anlatmak, yani kamuoyunu aydınlatmak en yararlı çare görülmüştür" M.Kemal Atatürk, Mustafa Kemal sosyalist değil, fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici ve iyi düşünceli, akıllı bir lider. Mustafa Kemal soygunculara karşı bir Kurtuluş Savaşı veriyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultan�ı da yaranı ile birlikte alt edeceğine inanıyorum Vladimir İlyiç Lenin,
  • Osmanlı İmparatorluğunun en çok ilgilendiğim meydan savaşıdır.
    Emeğin için teşekkürler.
    _____________________________
  • Mohaç Savaşı için, Medieval II Total War oyunu kullanılarak güzel bir video hazırlanmış.

    http://www.youtube.com/watch?v=W0yK2PLlGBk



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi *Bozkır* -- 26 Temmuz 2008; 15:19:29 >
    _____________________________
  • I. Mohaç Savaşı 29 Ağustos 1526

    Osmanlı Devletinin en kanlı savaşlarından biridir. Güçler dengesi Osmanlı'nın lehinedir. 70.000 civarında Osmanlı askerine karşılık 30.000 civarında çok uluslu Macar krallığı askeri Mohaç ovasında karşı karşıya gelmiştir. Savaşın başlangıcında Sipahiler Turan taktiği ile düşmanı yanıltmışlar, savunma düzenini bozarak saldırıya geçen Macar askerleri çembere alınarak top ateşi ile imha edilmiştir. Tarihin kayıtlı ilk top ile imha savaşı özelliği taşır. Kral II. Ludwig'inde aralarında bulunduğu 24.000 Macar ölmüştür. Bu savaş sonucunda Osmanlı Macaristan ve Hırvatistan'ın büyük bölümünü ele geçirmiştir.

    Kaynak: Nicolae Jorga: Geschichte des Osmanischen Reiches, Wissenschaftliche Buchgesellschaft, Darmstadt 1990, Zweiter Band, S. 400.


    II. Mohaç Savaşı 12 Ağustos 1687

    1683 Başarısız Viyana kuşatmasından sonra geri çekilmeye başlayan Osmanlı ordusu 1683-1699 yılları arasında Kutsal Roma imparatorluğu karşısında Kahlenberg – Gran – Waizen – Eperies – Ofen – Mohács – Belgrad – Derbent – Pataczin – Nisch – Szlankamen – Lugos – Olaschin – Zenta yenilgilerini alarak Karlofça antlaşmasını imzalayarak kabuğuna çekilmiştir.

    Geri çekiliş sürecinde Kutsal Roma İmparatorluğu ile yapılan 6. savaş olan II. Mohaç, 12 Ağustos 1687 de Güney Macaristanda gerçekleşmiştir. Osmanlı kuvvetleri 60.000 civarındadır. Büyükvezir Süleyman Paşa tarafından idare edilmektedir. Yine 60.000 askerden oluşan Kutsal Roma ordusu ise Karl V. von Lothringen'in sevk ve idaresindedir. Savaş tıpkı I. Mohaç gibi gelişmiştir. Ancak bu kez top üstünlüğü Kutsal Roma ordusundadır. Savaş kısa sürede sonlanmış, 10.000 asker kaybeden Süleyman Paşa orduyu geri çekmiştir. Kutsal ittifakın kaybı sadece 600 dür. Bu savaşın sonunda Osmanlı tarihinin Kanuniden sonra en uzun süre hükümdarlık yapan IV. Mehmed tahtı kardeşi II. Süleyman'a bırakmak zorunda kalmıştır.


    Kaynak:
    Bernhard von Poten (Hrsg.): Handwörterbuch der gesamten Militärwissenschaften, Bd.7, Leipzig 1879.
    Karl Staudinger: Geschichte des Bayerischen Heeres,Bd.2, München 1904.
    Paul Wentzcke: Feldherr des Kaisers - Leben und Taten Herzog Karl V. von Lothringen, Leipzig 1943.
    _____________________________
    psn
    acaltun17




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Vikingler ? Türkler ?
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • "Ümmet-i Muhammed'e yardım et!" Osmanlı'nın ilerleme döneminde en sevdiğim yanıdır..ALLAH a imanla beraber çalışkanlık, kendini geliştirme anlayışı da hakimdi.Keşke şimdi de bu şekilde hem kusursuz iman edip aynı zamanda hep çalışsak bilime katkılar yapsak.ama ikisi de yok malesef.Tesadüf yoktur tevafuk vardır Osmanlı'nın Mohaç gibi bu savaşlarında da elbet herkes için alınacak ibretler dersler vardır..
    _____________________________
  • Mohaç Savaş'nın minyatürleri

     Mohaç Savaşı


     Mohaç Savaşı


     Mohaç Savaşı
    _____________________________




  • Cok güzel bir paylasım olmus.
    Bahsettiğin bu kitap tarihi romanmı?Eğer hepsi böyleyse kitabın kesin alacam bu kitabı.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06

    Cok güzel bir paylasım olmus.
    Bahsettiğin bu kitap tarihi romanmı?Eğer hepsi böyleyse kitabın kesin alacam bu kitabı.

    Tarihi bir roman.
    _____________________________
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.