Şimdi Ara

TÜRKİYE VE NÜKLEER ENERJİ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
75
Cevap
0
Favori
2.364
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yüksek gerilimle ilgili 1-2 konu görünce dayanamadım.İzin verirseniz önce biraz kendimden bahsedeyim,21 yaşından beri elektrik santral ve şalt sahalarında kurulum ve bakım teknisyeni olarak çalışmaktayım.Mesleğim sayesinde canım vatanımın gezmediğim ili kalmadı.Evlendikten sonrada bu işe devam etsemde,oğlum doğunca hasrete dayanamıyıp,4 ay önce şirketimden ayrıldım.Şu an halen izmirde Dünyanın en büyük iletişim oparatörünün teknik baz santralinde elektrik-bakım teknisyeni olarak çalışmaktayım.İnanın konuştuğumuz tartışmalardan çok ama çok büyük bir sorun kapımızdan girmek üzere.Enerji açığımız her yıl hızla artıyor ve şu anki santrallerimizin bir çoğunun hali içler acısı.Çin en son nükleer santralini 1 ay önce açarken biz hala arsa arıyoruz.Halbuki nükleer santraller termik sanrallere göre yeterli önlemler alındığı takdirde çevreyi neredeyse hiç kirletmezler.Nükleer santralların güvenlik değerlendirmesi bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santrallar işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santralların çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski, günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre, yok denecek kadar azdır. Bir nükleer santralın çevresinde yaşayan insanlara yüklediği yıllık doz doğal radyasyonun çok altındadır.
    1-CO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 2300 milyon ton CO2 emisyonuna engel olmaktadır.
    2-SO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 42 milyon ton SO2 emisyonuna engel olmaktadır.
    3-NOx emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 9 milyon ton NOx emisyonuna engel olmaktadır.
    4-Atık kül üretimine neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 210 milyon ton kül üretimine engel olmaktadır.
    Nükleer enerji üretim zinciri, tümüyle ele alındığında sera gazı salımı konusunda en temiz seçenektir. Nükleer enerjinin iklim değişikliğine sebep olan atmosferdeki sera gazı konsantrasyonunun azaltılmasında büyük rolü vardır. Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı salımında yıllık olarak yaklaşık %17 azalmaya sebep olmaktadır. Yani bu santrallerin yerine fosil yakıtlı santrallerden elektrik elde edilseydi her yıl 1.2 Milyar ton karbon atmosfere verilecekti. Nükleer enerji üretimi sürecinde ortaya çıkan atıkların ve kullanılmış yakıtların yönetimi, gelecek nesillere fazla bir yük bırakmadan insan sağlığı ve çevrenin korunmasını amaçlamaktadır. Ancak nükleer atıkların (yüksek seviyeli atıklar ve kullanılmış yakıtlar) hala nihai depolanmasının uygulanmasına geçilememesi nükleer enerji açısından dezavantaj olmaktadır. Enerji kaynaklarının gelecek nesiller için de yeterliliği, sürdürülebilir kalkınma açısından önemli bir konudur. Özellikle fosil kaynak rezervleri kısıtlıdır. Nükleer yakıt hammaddesi olan uranyum ve toryum rezervleri ise oldukça fazladır.

    İklim Değişikliği

    Atmosfere bırakılan ve dünya ikliminde önemli değişikliklere sebep olan "sera gazları ( başta CO2, CH4, N2O olmak üzere, CFC, Ozon gibi gazlar)" özellikle petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Sera gazları salımlarının sabitlenmesi veya azaltılması amacıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS) 1992 yılında imzaya açılmıştır. Sözleşmenin amacı "atmosferdeki sera gazı birikimini, insanın iklim sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde durdurmak"tır.

    Yeryüzünün ısınmasına sebep olan, sera gazlarının başlıcaları insan kaynaklı faaliyetlerden oluşmaktadır. CO2 emisyonunun yarısının bitki örtüsü tarafından yutulmasına karşın, CO2 seviyesi her 20 yılda %10 artış göstermektedir. Emisyon kontrol politikasının uygulanmadığı düşünüldüğünde, 370 ppm olan CO2 emisyonunun, 2100 yılında senaryolara bağlı olarak 490-1260 ppm olacağı tahmin edilmektedir. Örneğin konsantrasyonu 450 ppm de tutabilmek için gelecek birkaç on yılda emisyonun 1990 seviyesine indirilmesi gerekmektedir.

    Ancak hızlı nüfus artışı ve ekonomik gelişme enerji gereksinimini arttırmaktadır. Daha az CO2 emisyonu için enerjinin verimli kullanımı ve eerji üretinm sistemlerinde teknolojik gelişmeler kaçınılmazdır. İklim modellemeleri, sera gazlarının kontrolü için gösterilen çabaların yetersizliği sonucunda global sıcaklık artışının 2100 yılında yaklaşık 1.4-5.8 olacağını tahmin etmektedir. 1000 MWe gücünde ve % 80 yük faktörüyle işletilen bir kömür santralının yerine aynı güçte bir nükleer santral kullanılırsa, kömür kalitesine ve üretim teknolojisine bağlı olarak üretimde ortaya çıkacak olan 1.3 - 2.2 Milyon ton karbon önlenmiş olacaktır. 40 yıllık ömrü boyunca bu nükleer santral 50-90 Milyon ton karbonu önlemiş olacaktır. Aynı şekilde, 1000 MWe gücündeki bir nükleer santral, doğal gaz santralının bir yılda sebep olacağı 0.6-1.0 Milyon ton karbonu önler.Enerji ve baz radyoaktivesi hakkında sorularınız olursa yanıtlamaya çalışırım.Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi farukaan -- 8 Mayıs 2008; 15:28:44 >



    _____________________________
    Mutluluk;Oğlumun,babacım seni çoook özledim diyebilmesidir...




  • Nükleer santrallerin çok daha zararlı olduğunu bilirdim , oysa anlattıklarınıza bakılırsa enerji üretmede en zararsız yol. Peki maddi açıdan devlet bütçesini sarsacak bir külfetimi var ki , ülke olarak bu artılardan faydalanmıyoruz?
    _____________________________
    Büyümeyecektik itiraf et hadi.
  • devlet bütçesini sarsacak boyutta bir maliyeti yok ama olsa bile buradan kazanılan enerji ile devlet bütçesi kısa zamanda eskisinden daha iyi hale gelir
    ve tüm bu ekonomik faydaların yanında uluslararası siyasete etkileride olacaktır
    _____________________________
  • Maliyet hakkında şöyle bilgi vereyim. 1000MW elektrik üreten bir nükleer santral ortalama 2-2,5 milyar dolara inşa edilmekte. İnşa edilmesi 5-7 yıl arası inşası bittikten sonra şebekeye elektrik vermeye başlaması 1-2 yıl sürmekte. Yani en iyi ihtimalle bugün yatırdığınız 2,5 milyar dolar 6 yıl sonra size para kazandırmaya başlayabilir. Yanlış bilmiyorsam dünyada nükleer santrallerin ürettikleri elektriğin kW saatinin maliyeti ortalama 7-8 kuruş civarlarında. Bu maliyet kömür santralleri için 8-9 doğalgaz çevirim santralleri için 15 kuruşa çıkmaktadır.

    Yalnız bu karşılaştırma biraz elma ve armut arasında olmuş gibi gözüküyor. Çünkü nükleer santrallerin çevre etkileri çok yüzeysel geçilmiş. Çernobil gibi bir kazayı düşünmesek bile. Nükleer santrallerde sürekli irili ufaklı kazalar olmaktadır. Bunların bir çoğu bir miktar "radyoaktif" suyun doğaya karışması ile sonuçlanmaktadır. Bu suların etkileri kesin olarak bilinememektedir. Ayrıca nükleer atıklardan basit çöplermiş gibi bahsedilmiş. Bu atıkların depolanma zorlukları ve risklerine hiç değinilmemiş. Depolanma sırasında oluşabilecek kazaların etkilerine değinilmemiş. Mesela kömür santrallerinin ürettiği kül miktarı verilmiş ama nükleer santrallerin ürettikleri atık radyoaktif madde bilgisi yok. Ayrıca bir yanlış bilgide uranyum yakıtının miktarı hakkında. Dünya uranyum rezervlerinin 100-150 yıl gibi bir ömrü olduğu düşünülmekte yanlış bilmiyorsam.




  • avrupa ülkelerini geçtim ermenistanda bile var bi bizde yok sanırım.. kurulmalı diyorum geç bile kalındı
    _____________________________
  • O santrali ermenistan kendisi kurmadı, Ruslardan devraldılar ve yanlış bilmiyorsam güvensiz olduğu için avrupa ve amerikanın baskısı ile kapatıldı.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vasago

    O santrali ermenistan kendisi kurmadı, Ruslardan devraldılar ve yanlış bilmiyorsam güvensiz olduğu için avrupa ve amerikanın baskısı ile kapatıldı.


    Ermenistan'da bulunan "Metzamor Nükleer Santrali" hâlâ faaliyette.
    _____________________________
    İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli,
    ona göre sevmeli; kim olduğun değil,
    kiminle olduğun önemlidir.
    Madde Bağımlılığına "HAYIR"
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • aslında nükleer enerji seçimini sebebi mantıklı. ama tamamen nükleer enerjiye takılmamak gerekir. mesela rüzgar enerjisi, türkiye avrupa ve asya ülkelerinde iyi bir rüzgar düzenine sahip ama kulllanılmıyor. yada yapılarda enerji üretimi. dış cephe ve çatılara takılan güneş alma cihazlarıyla ev lerin enerji ihtiyacı avrupa ülkerine 5 yıldan beri kllanılıyor ve hepside devlet teşvikiyle oluşuyor. bence devletimiz bir alana değilde birden fazla alanda teşvkleriyle enerji sorununu halledebilir diye düşünüyorum.
    _____________________________
    kulp takılır, kapak yapılır
  • Bir iki soruya cevap vermek istedim. Nükleer santrallerin kurulum maliyeti,termik ve hes(hidroelektriksantrali) lere göre daha yüksektir.Ancak Kw/saat maliyeti daha düşüktür.
    Nükleer atıklardan basit çöpler olarak yazımın hiçbir yerinde bahsetmedim,elbetteki böyle birşey olamaz zaten.Ancak gerekli güvenlik önlemleri alındığı takdirde(İnanın aklınızın alamıyacağı kadar yüksek güvenlik önlemleri alınıyor)çevreyi daha az kirletir dedim.
    Uranyum ve toryum kaynaklarından bahsederken dünya kaynaklarından değil,ülke kaynaklarından bahsettim.Şu an bu kaynaklarımız atıl vaziyette duruyor.Özellikle dünyanın en büyük toryum yatakları ülkemizde bulunuyor.Ne muhteşem birşey değilmi?
    Ermenistandaki METZAMOR nükleer santrali 1979 da Ruslar tarafından devreye alınmış,fakat daha sonra yapılan sismik testlerden geçemediği için kapatılmıştır.İyileştirme çalıştırmaları bittikten sonra 1995 te Ermenistan tarafından tekrar devreye alınmıştır.Şu an halen çalışmakta olup,ermenistanın enerji yükünün %40 ını tekbaşına kaldırıyor.Ve sınırımıza sadece 16 km.uzaklıktadır.
    _____________________________
    Mutluluk;Oğlumun,babacım seni çoook özledim diyebilmesidir...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: farukaan

    Yüksek gerilimle ilgili 1-2 konu görünce dayanamadım.İzin verirseniz önce biraz kendimden bahsedeyim,21 yaşından beri elektrik santral ve şalt sahalarında kurulum ve bakım teknisyeni olarak çalışmaktayım.Mesleğim sayesinde canım vatanımın gezmediğim ili kalmadı.Evlendikten sonrada bu işe devam etsemde,oğlum doğunca hasrete dayanamıyıp,4 ay önce şirketimden ayrıldım.Şu an halen izmirde Dünyanın en büyük iletişim oparatörünün teknik baz santralinde elektrik-bakım teknisyeni olarak çalışmaktayım.İnanın konuştuğumuz tartışmalardan çok ama çok büyük bir sorun kapımızdan girmek üzere.Enerji açığımız her yıl hızla artıyor ve şu anki santrallerimizin bir çoğunun hali içler acısı.Çin en son nükleer santralini 1 ay önce açarken biz hala arsa arıyoruz.Halbuki nükleer santraller termik sanrallere göre yeterli önlemler alındığı takdirde çevreyi neredeyse hiç kirletmezler.Nükleer santralların güvenlik değerlendirmesi bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santrallar işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santralların çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski, günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre, yok denecek kadar azdır. Bir nükleer santralın çevresinde yaşayan insanlara yüklediği yıllık doz doğal radyasyonun çok altındadır.
    1-CO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 2300 milyon ton CO2 emisyonuna engel olmaktadır.
    2-SO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 42 milyon ton SO2 emisyonuna engel olmaktadır.
    3-NOx emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 9 milyon ton NOx emisyonuna engel olmaktadır.
    4-Atık kül üretimine neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 210 milyon ton kül üretimine engel olmaktadır.
    Nükleer enerji üretim zinciri, tümüyle ele alındığında sera gazı salımı konusunda en temiz seçenektir. Nükleer enerjinin iklim değişikliğine sebep olan atmosferdeki sera gazı konsantrasyonunun azaltılmasında büyük rolü vardır. Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı salımında yıllık olarak yaklaşık %17 azalmaya sebep olmaktadır. Yani bu santrallerin yerine fosil yakıtlı santrallerden elektrik elde edilseydi her yıl 1.2 Milyar ton karbon atmosfere verilecekti. Nükleer enerji üretimi sürecinde ortaya çıkan atıkların ve kullanılmış yakıtların yönetimi, gelecek nesillere fazla bir yük bırakmadan insan sağlığı ve çevrenin korunmasını amaçlamaktadır. Ancak nükleer atıkların (yüksek seviyeli atıklar ve kullanılmış yakıtlar) hala nihai depolanmasının uygulanmasına geçilememesi nükleer enerji açısından dezavantaj olmaktadır. Enerji kaynaklarının gelecek nesiller için de yeterliliği, sürdürülebilir kalkınma açısından önemli bir konudur. Özellikle fosil kaynak rezervleri kısıtlıdır. Nükleer yakıt hammaddesi olan uranyum ve toryum rezervleri ise oldukça fazladır.

    İklim Değişikliği

    Atmosfere bırakılan ve dünya ikliminde önemli değişikliklere sebep olan "sera gazları ( başta CO2, CH4, N2O olmak üzere, CFC, Ozon gibi gazlar)" özellikle petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Sera gazları salımlarının sabitlenmesi veya azaltılması amacıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS) 1992 yılında imzaya açılmıştır. Sözleşmenin amacı "atmosferdeki sera gazı birikimini, insanın iklim sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde durdurmak"tır.

    Yeryüzünün ısınmasına sebep olan, sera gazlarının başlıcaları insan kaynaklı faaliyetlerden oluşmaktadır. CO2 emisyonunun yarısının bitki örtüsü tarafından yutulmasına karşın, CO2 seviyesi her 20 yılda %10 artış göstermektedir. Emisyon kontrol politikasının uygulanmadığı düşünüldüğünde, 370 ppm olan CO2 emisyonunun, 2100 yılında senaryolara bağlı olarak 490-1260 ppm olacağı tahmin edilmektedir. Örneğin konsantrasyonu 450 ppm de tutabilmek için gelecek birkaç on yılda emisyonun 1990 seviyesine indirilmesi gerekmektedir.

    Ancak hızlı nüfus artışı ve ekonomik gelişme enerji gereksinimini arttırmaktadır. Daha az CO2 emisyonu için enerjinin verimli kullanımı ve eerji üretinm sistemlerinde teknolojik gelişmeler kaçınılmazdır. İklim modellemeleri, sera gazlarının kontrolü için gösterilen çabaların yetersizliği sonucunda global sıcaklık artışının 2100 yılında yaklaşık 1.4-5.8 olacağını tahmin etmektedir. 1000 MWe gücünde ve % 80 yük faktörüyle işletilen bir kömür santralının yerine aynı güçte bir nükleer santral kullanılırsa, kömür kalitesine ve üretim teknolojisine bağlı olarak üretimde ortaya çıkacak olan 1.3 - 2.2 Milyon ton karbon önlenmiş olacaktır. 40 yıllık ömrü boyunca bu nükleer santral 50-90 Milyon ton karbonu önlemiş olacaktır. Aynı şekilde, 1000 MWe gücündeki bir nükleer santral, doğal gaz santralının bir yılda sebep olacağı 0.6-1.0 Milyon ton karbonu önler.Enerji ve baz radyoaktivesi hakkında sorularınız olursa yanıtlamaya çalışırım.Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.


    dedikleriniz doğru ama son nesil santraller için.. bize verilen santraller 1.nesil santraller yani tehlikesi en büyük olanlar..gelişmiş ülkeler son nesil santralleri kurmak istiyolar ama elinde bulundurdukları 1.nesil santralleri bi şekilde ellerinden çıkarmak veya yok etmek zorundalar yoksa sonuçları ortada..ortaya böyle fikir atıp hem atıklardan kurtulmak istiyolar ve son görevini yapması içinde makul bi fiyata satıyolar..herkeste buna karşı yapcaklarsa son nesil olanları yaptırsınlar..yoksa kimsenin hayatını tehlikeye sokmanın anlamı yok
    _____________________________




  • Bildiğim kadarı ile westinghouse yeni geliştirdiği 600MW'lık pasif güvenlik sistemlerine sahip santralini Türkiyede kurmak istediğini açıklamıştı. Ayrıca çok güzel bir noktaya değindiniz. Santral kurulmasının yanı sıra kurulacak santralin teknolojiside çok önemli. Şuanda nükleer santraller 1. ve 2. nesil olarak ayrılmaktalar 3. nesil olarak adlandırılanlar geliştirme aşamasında. Bence mutlaka kurulacaksa sabredilip 3. nesil kurulması için çabalamak en mantıklısı. Yoksa diğer ülkelerin artık sökmeye başladığı reaktör teknolojilerine 2-3 milyar dolar yatırmak anlamsız olur. Ayrıca küçük bir hatırlatma, çıkartılan nükleer santral yasası santralin ekonomik ömrü sonunda sökülmesi masraflarının devlet tarafından karşılanacağını söylüyor. Bu masrafların 200 milyon ile 400 milyon avro arasında değiştiği hesaplanıyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vasago

    Bildiğim kadarı ile westinghouse yeni geliştirdiği 600MW'lık pasif güvenlik sistemlerine sahip santralini Türkiyede kurmak istediğini açıklamıştı. Ayrıca çok güzel bir noktaya değindiniz. Santral kurulmasının yanı sıra kurulacak santralin teknolojiside çok önemli. Şuanda nükleer santraller 1. ve 2. nesil olarak ayrılmaktalar 3. nesil olarak adlandırılanlar geliştirme aşamasında. Bence mutlaka kurulacaksa sabredilip 3. nesil kurulması için çabalamak en mantıklısı. Yoksa diğer ülkelerin artık sökmeye başladığı reaktör teknolojilerine 2-3 milyar dolar yatırmak anlamsız olur. Ayrıca küçük bir hatırlatma, çıkartılan nükleer santral yasası santralin ekonomik ömrü sonunda sökülmesi masraflarının devlet tarafından karşılanacağını söylüyor. Bu masrafların 200 milyon ile 400 milyon avro arasında değiştiği hesaplanıyor.

    kesinlikle 3.nesil santrale kimsenin itirazı yok..hatta desteklenmesi gereken bi proje olur..
    _____________________________




  • @vasago

    Söküm maliyeti o kadarsa yine iyiymiş ben daha fazla duymuştum. Birde bizim nükleer atıkları nasıl depolayacağımızı çok merak ediyorum. Nükleer atıkları tahtadan yapılmış depo içine saklayan bir ülkedeyiz.
    _____________________________
  • Aslında bu konularda içinizi rahatlatabilecek bir durum söz konusu. Konu nükleer santraller olunca gelişmiş ülkeler hiçbir ülkeyi ortada bırakmıyor. Avrupa birliğine girme çabasında ve avrupa ve amerika ile bu kadar sıkı ilişkilerimiz varken kurulacak santrali ve atıkları biz kontrol etmesek bile emin olun avrupa kendi santrali gibi kontrol eder. Sonuçta Türkiyede yaşanacak olası bir aksaklık avrupayı da tehdit eder. Ermenistan'a söz konusu nükleer santralleri çok güvensiz olduğu için "onu kapatın biz size daha yenisi daha büyüğü için para verelim" diyorlar.
  • @mehmetpara
    O konuda rahat ol,santralin işletmeyle ilgili tüm güvenlik prosedürleri,uluslararası bir kuruluş tarafından sıkı bir şekilde ve sürekli izlenmekte.Yani adamların hiçkimseye güveni yok ve bu işin devamlı kendi kontrollerinde yürümesini istiyorlar.Zaten hatırlarsanız iran bu kuruluşa kapılarını açmadığı için neredeyse savaş çıkacaktı.
    _____________________________
    Mutluluk;Oğlumun,babacım seni çoook özledim diyebilmesidir...
  • eğer ülkemşiz bunca yıl sonra nükleer enerjisine geçecek ise bu mutlaka son nesil olan yerli kaynaklarımızı kullanan bir nesil yani TORYUM rezerlerimizi de değerlendirecek bir tip olmalıdır. Bu konuda ucuzluk pahalılık kağıt üstünde kalan ve ilk yatırım için öngörülebilen fizibilite raporlarıdır.Daha önce de bu konu tartışılmış idi.Nükller santral ve teknolojisi işi ülkemizde çokgecikmiş bir konudur.Buna şuana kadar geçilmiş olsa idi başta teknoloji transferi olmak üzere birçok konuda yerli katkı payı oranı artırılmış olacak idi.Atıklar konusu zaten bir projeye başlanıken önceden hesaplanan ve kaale alınan bir faktöçrdür.Nükller konusunda uluslararası uyuklması gereken çok sıkı şartnameler nedeniyle öngürülemeyecek bir risk yoktur.Sadec depolanma konusu bile ileri teknolojik bir araştırma konusudur. Atıkların ve fabrikanın gizli bir zenginleştirme yapmaması için her türlü denetim mekanizması biz istemesek de biraz da dayatma yoluyla(bu konu iyi mi olur bilemiyorum) yapılacaktır.CO2 konusunda farukaan arkadaşımzın vurgulamış olduğu konuya katılıyorum, CO2 üst sınırını aşmamız adına dünyamızın geri dönülmez noktaya varmasına sadece 15 yıl kalmışken bu konuyu ülkmeiz adına es geçemeyiz.Evet dünya çapında yeni bir döneme girmekteyiz ve brim ucuz enerji devri bitmektedir.Yeni çağda belki de uluslar arası olarak CO2 üreten tesislerden dünyayı kirletme faktörünü göz önüne alarak bir ek vergi alınabilmesi gündeme gelecektri.

    Ülkemizin en önemli sorunu her şey de geç kalması her zaman sonradan büyük bir atılım hamlesi içinde yetişmeye gayret etmesidir.Bu nükleer konusunda da aynı süreç yaşamıştır ve bundan ufak da olsa bir kar veya ders almak adına son nesil teknolojiyi kullanma özgürlüğüne sahipken ve kendiTORYUM yataklarımızı devreye sokarak belki şilk santral da değil ama sonrakiler için yanına bir de hidrojen üretme tesisis yaparak atık ısıdan da faydalanarak bir üretim yaparak dünyaya örnek olmamız mümkündür.İşallah bu konudada geç kalmayız.
    _____________________________
    JUPİTER ve yörüngesindeki tüm UYDULARI ve doğal kaynakları ,madenleri Türkiye&amp;#39;nindir .





  • Geçenlerede okuduğum bir haberde Türkiye'nin 2020'lerde doğacak enerji ihtiyacı için yaklaşık 130milyar dolarlık yatırım yapılmasından bahsediyordu.

    Düzeltme:
    Haberi buldum:)


    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler , enerji sektörünün 2020 yılına kadar toplam yatırım ihtiyacının 130 milyar doları bulduğunu bildirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı , `Enerjide Atılım Yıllar, Neler Yaptık Neler Yapıyoruz ` isimli bir kitap hazırladı. Kitabın önsözünde Güler, hükümeti devraldıklarında enerji ve madencilik sektörünün adeta `elim bir trafik kazası geçirmiş kanamalı bir hasta` görünümü arzettiğini kaydetti.

    Hastanın ölmemesi için öncelikle `kan kaybının` durdurulması gerektiğini ifade eden Güler, bunun için hemen etkin bir enerji yönetimi kurduklarını, önceki dönemlerde yapılan anlaşmaları masaya yatırıp, ağır şartları hafifleterek sürdürebilir hale getirdiklerini, Rusya Federasyonu ile yapılan doğalgaz anlaşmalarında `al ya da öde` miktarını ve fiyatını düşürdüklerini, pahalı elektrik üreten mobil santrallerin üretimi durduklarını, Bulgaristan `dan elektrik alımını kestiklerini, yerli kaynaklardan suya ve kömüre ağırlık verdiklerini belirtti. Devam eden olan yatırımların zamanında tamamlanmasına öncelik verildiğini kaydeden Güler, şöyle devam etti: `Yapılan talep projeksiyonu ve buna göre hazırlanan elektrik üretim planları, 2009 yılından itibaren yeni kapasite yatırımlarının devreye girmesi gerektiğine işaret ediyor. Sadece elektrik enerjisi sektöründe 2005-2010 döneminde 2.6 milyar dolar, 2011-2015 döneminde 4.9 milyar dolar, 2016-2020 döneminde ise 10.2 milyar dolar olmak üzere 17.7 milyar dolar tahmini yatırım tutarında yeni tesis yatırımlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Enerji sektörünün 2020 yılına kadar toplam yatırım ihtiyacı 130 milyar doları bulmaktadır.
    http://www.tumgazeteler.com/?a=878419


    130 milyar dolar nerede?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 9 Mayıs 2008; 14:49:24 >
    _____________________________
    dıgıdık dıgıdık dıgıdık iihühühü




  • sıcak para!!
    _____________________________
  • yanlız şöyle bir durumda var. fosil yakıt fiyatlarının artması nükleer için avantaj olabilir fakat herkes nükleere dönerse onunda yakıt fiyatı artar bi anlamı kalmaz. o yüzden yakıtı kendimizin üretmesi ve yerli kaynaklar kullanmak gereklidir. yoksa tekrar bir kısır döngü içine girer dururuz..
    _____________________________
  • Bu 130 milyar doları nasıl hesaplamışlar anlamadım. 130 milyar dolara 70.000MW'lık nükleer santral veya 100.000MW'dan fazla termik veya hidroelektrik santral kurulabilir. Türkiyenin mevcut kurulu gücü yanlış bilmiyorsam 40.000MW civarında. Yani 12 yılda kurulu gücümüz 3 katına mı çıkacak?
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.