Şimdi Ara

Gerçek, gerçekte gerçekten varmıdır?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
55
Cevap
0
Favori
2.591
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Madde, İnsan Duyusu ve Ardındakiler

    Hep kafama takılır;

    Biz birer insan olarak dış Dünyayı, yani ağaçları, çiçekleri, kalemi, havayı, bilgisayar ekranını klavyeyi vs... her şeyi duyularımız sayesinde algılıyor, kavrıyor, yorumluyoruz...

    Söz gelimi bir gülün kokusu; Gülden gelen koku molekülleri burnumuz içersinde bulunan epitelyum adı verilen bölgelerdeki titrek tüğlerde bulunan alıcılara gelir burda oluşan elektiksel sinyallerle beynimizin belli bölgelerine giderek yorumlanır. Yani aslında bizim algıladığımız şey aslında gülün kokusu değil beynimizin bu sinyallere verdiği bir yorumdur...

    Başka bir örnek vermek gerekirse Taşın sertliği; Bir cismin sertmi, yumuşakmı, düzmü, pürüzlümü olduğunu anlamak için dokunma duyumuzu kullanırız.
    Elimizi taşa dokundurduğumuzda parmaklarımızda bulunan reseptörlerde elektiriksel sinyaller oluşur ve bu sinyaller beynin belli bölgelerinde yorumlanır.Ve bu sayede biz bu taş hakkında çeşitli yorumlar yaparız...
    Eğer taşın sertliği, yumuşaklı, düzlüğü, pürüzlüğü sadece bu algılar sayesinde oluyorsa biz neden bu yorum için taşa dokunma zahmetine katlanıyoruzki? Taşa dokunmadada bu yorumları beynimizde gerçekleştirebiliriz(yeterice inanırsak)
    Mesala yapılan hipnoz deneylerinde, transa geçmiş insanlara kollarına dokundurulan bir kalemin aslında kızgın bir demir olduğu telkin edilmiş ve sonuç olarak bir müddet sonra bu insanların kollarında yanık izleri meydana geldiği görülmüş.

    Bir diğer duyu organımız Göz, misal şuanda baktığınız,okuduğunuz bilgisayar ekranı ve bu yazılar. Dışardan gelen ışık tanecikleri(fotonlar) göz merceğimizden geçip ağ tabakada tepe taklak bir görüntü oluşturur. Ağtabakada bulunan hücreler bu görüntüyü çeşitli tepkimelervs...den sonra bunu elektiriksel sinyallere çevirir ve göz sinirleriyle beyne ulaşır. Beyin gene bu elektiriksel sinyalleri yorumlar ve bizim algılayacağımız şekilde 3 boyutlu görüntüler sunar...

    Örnekler çoğaltılabilir...

    Sonuç olarak bizim algıladığımız her şey aslınsa sadece beynimizin bir yorumu.
    Biz aslında hiç bir zaman bir gülün kokusunu almadık, koklamadık.
    Hiç bir zaman gerçekten dokunmadık, tatmadık, koklamadık, işitmedik...Bunların hepsi aslında beynimizin başarılı bir şekilde bize sunduğu bir yorumu idi...
    ------

    Peki gerçek nedir? nasıl bir şeydir?
    Gerçek, gerçekte gerçekten varmıdır?
    Varsa nasıl anlaşılır?
    Anlaşılırsa bile başkasına nasıl anlatılır?


    ***



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi El-Cezeri -- 4 Temmuz 2008; 18:54:04 >



    _____________________________




  • Madde gerçektir. Biz bu gerçeği duyu organlarımız aracılığı ile algılarız. Normal ve sağlıklı duyu organlarına sahip herkes aynı algılar. Yani gözleri ile görerek elleri ile dokunarak aynı taşı herkes aynı algılar. Gerçek değişmez. Duyu organları hiç olmayan ya da sağlıklı olmayanların gerçek algıları bizden farklıdır.

    Sağlıklı kabul edilen insanlardaki algı farklılıkları somut olmayan sosyal olay/olgularda görülür. Dini konular, toplumsal olay ve olgular vb. alanlarda bu farklılıklar barizdir. Ancak yine de orada da gerçek vardır. Sadece gerçeği görebilecek beyin gücü aynı değildir.

    Varlığını kayıtsız şartsız kabul ettiğimiz, varmak istediğimiz bir nokta var ve biz onu kanıtlayacak veri arıyorsak böyle düşünmemiz doğaldır.
    _____________________________
    psn
    acaltun17
  • Eğer hiç bir şeyi gerçekten görmüyor o şeyin sinyali ile muhatap oluyorsak, hiçbir şeye dokunmuyor onun sinyali ile muhatap oluyorsak; gerçektan şu vardır, gerçektir diyemeyiz. Zaten gördüğümüz çoğu şey algıdır, yorumdur. Kimisi için güzel olan kimisi için değildir. Mesela siz herkesin kırmızı rengi aynı şekilde gördüğünü söyleyemezsinizde. Zaman bile algı olduğuna göre, algılardan, yorumlardan oluşan bir dünyada gerçeklerden söz etmek ne kadar doğru olurki? Zaten zaman bize şunu göstermiştir dahi diyebileceğimiz insanların bile gerçek dediği şey yüzyıllar sonra yanlış veya eksik bir şekilde görülüyor. Gerçek şu an yanlış olduğu ortaya çıkmamış doğrularımız olmasın.
    _____________________________
    Hayat aynaya benzer ona gülmek gerekir.
  • Bilimde kabul var mıdır?
    Evet bilimde de kabul vardır. Bazı arkadaşlar diyecek ki "o nasıl söz, bilimde kabul olur mu?"

    Evet bilimde kabul olmaz ama bilimin dayandığı tek bir kabul vardır. Algıladığımız dış dünyanın gerçek olduğu kabulune dayanır. Bu kabulden yola çıkılarak bilimin temel ilkeleri oluşturulur ve biz deriz ki "aynı şartlarda aynı olaylar aynı sonuçları verir".
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    Madde gerçektir. Biz bu gerçeği duyu organlarımız aracılığı ile algılarız. Normal ve sağlıklı duyu organlarına sahip herkes aynı algılar. Yani gözleri ile görerek elleri ile dokunarak aynı taşı herkes aynı algılar. Gerçek değişmez. Duyu organları hiç olmayan ya da sağlıklı olmayanların gerçek algıları bizden farklıdır.

    Sağlıklı kabul edilen insanlardaki algı farklılıkları somut olmayan sosyal olay/olgularda görülür. Dini konular, toplumsal olay ve olgular vb. alanlarda bu farklılıklar barizdir. Ancak yine de orada da gerçek vardır. Sadece gerçeği görebilecek beyin gücü aynı değildir.

    Varlığını kayıtsız şartsız kabul ettiğimiz, varmak istediğimiz bir nokta var ve biz onu kanıtlayacak veri arıyorsak böyle düşünmemiz doğaldır.




    Anladığım kadarıyla şunu düşünüyorsunuz:
    'Madde vardır.Her insanda bu maddenin oluşturduğu yorum aynıdır.Veya farklıysa bile bu maddenin var olduğu gerçeğini değiştirmez.'
    Doğrumu anlıyorum?

    Madde vardır demek ne kadar doğru ve neye göre doğru sorularını getirmiyormu zaten...
    İnsan olarak siz his ettiğiniz, gördüğünüz, kokladığınız, tatdığınız algıları hep maddenin bir yansıması veya gerçek madde olarak düşündünüz.
    Ama işler aslında bu şekilde dönmüyor.

    1.si; her insanın beyinde algıya dönüşen bu sinyallere verdiği yorumlar farklıdır(örnk; elmanın tadı her insan için aynı değildir.)

    2.si; eğer bu algılar beyinde gerçekleşen yorumların bir eseriyse ve bunları oluşturmak için illaki bir maddeye ihtiyaç yoksa biz kendi düşüncemizdede gayet 'gerçek' bir dünya yaratabilir ve burdada normalde olduğu gibi dokunabilir, tadabilir, koklayabilir ve hatta görebiliriz...Mesala örneğini yukarda verdiğim hipnoz deneyi gibi veya yaşadığımız Rüyalar gibi bir çok örnek verilebilir bunu anlamak için...

    3.si; İnsanların bu yorumlarını bizim öğrenmemiz bile imkansızlaşıcağından veya bu yorumları alsak bile beynimizin bunu nekadar doğru bize yansıttığını bilmediğimizden buna güvenmemizde bir okadar zorlaşır...
    _____________________________




  • Sadece yandığını düşünme ile bir organın yanması ve elmanın tadının değişik algısı iddia/bilgilerini ilk kez sizden duyuyorum. Doğrusu aklım almıyor. Elma iyi/hoşa giden bir tada sahip olmalı ki herkes alıp tüketiyor. Ayrıca sevip tüketmede vücudun gereksinim duyduğu mineral, vitaminlerin etkili olduğunu biliyoruz. Yani farklı algılandığı nasıl ölçülmüş? Henüz epilepsinin oluşum anında bile neler olduğunu bilemiyor iken tad algılarını görüntüleyen/belirleyen bir yöntem/cihaz mı bulunmuş? Yok sadece kişi ifadeleri ile bu sonuca varılıyor ise kişilerin kendilerini ifade de ne kadar farklı olduklarını bilmiyor muyuz. Elmanın tadı duyu algısı normal olan herkeste aynıdır diye düşünüyorum.

    Aslında siz de yazıyorsunuz satır aralarında. Madde gerçek sadece o'nun algılanışları farklıdır. Bunu sağlayan etken algı organlarıdır. Farklılık algı organlarından gelir. Yani aynı ürünü tüketen iki insandan sigara içen birinin tad algısı ile içmeyenin çok farklı olduğu gibi, ya da dini alanlarda "gönül gözü açık" diye övülen kişinin aslında diğerlerinden farkının bilgisi ve beyin gücü ile oluşturduğu yorum gibi.

    Madde aynıdır, algı farklıdır.
    _____________________________
    psn
    acaltun17




  • lehrer35 madde diye adlandırdığımız sinyaller aynıdır yorum farklıdır daha doğru olur bence. Çünkü biz beynimizin dışındaki hiç bir şeyin kendisine muhatap değiliz. İzafi oluşturulmuş sinyaline muhatapız. Bunu bir televizyon yada radyo sinyaline benzetebilirsin. Yada bir crysis gibi bir oyuna. Crysis bir oyundur bir ortamdır, ortamın kuralları kavramları, gerçekleri, kabulleri vardır. Yer çekimi vardır vs. ama gerçekte yokturda. Bahsedilen bu. Hissetme duyumuz mesala 3 boyut, yumşaklık, derinlik, bunlar biz onlara bu anlamı kattığımız için böyledir normalde belkide bu sinyallerin var olduğu evrenimizde bir düzlem bile yoktur. Bu bile bir algıdır. Biraz karışık bir mesele gerçekten. Ama böylede.
    _____________________________
    Hayat aynaya benzer ona gülmek gerekir.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri

    Madde, İnsan Duyusu ve Ardındakiler


    Mesala yapılan hipnoz deneylerinde, transa geçmiş insanlara kollarına dokundurulan bir kalemin aslında kızgın bir demir olduğu telkin edilmiş ve sonuç olarak bir müddet sonra bu insanların kollarında yanık izleri meydana geldiği görülmüş.

    ------

    Peki gerçek nedir? nasıl bir şeydir?
    Gerçek, gerçekte gerçekten varmıdır?
    Varsa nasıl anlaşılır?
    Anlaşılırsa bile başkasına nasıl anlatılır?



    Ben yapılan hipnoz deneyi ile ilgili yorum yapmak istiyorum.
    Deney sırasında "beynin yorum merkezi" ile nesne arasında bulunan "alıcılar" devre dışı bırakılmıştır.
    Alıcıların yerine hipnoz yapan kişi geçmiş, böylece beynin yorum merkezine istediği gibi etki edebilmiştir.
    Beynin yorum merkezi aldatılmış, kandırılmıştır.
    Gerçek olan kalemdir. Gerçek vardır, sorun alıcılara müdahalede bulunulmasından kaynaklanır.
    Aksini düşünürsek bütün evren dolayısıyla herşey yalan yanlış olur ki, bu da hiç mantıklı olmaz.
    Bu kadar mükemmel bir sistem yalan veya yanlış üzerine kurulamaz.

    Göz konusuna gelecek olursak.
    Masamınız üstünde üçgen iletki olsun (iletkiler zaten üçgendir), iletkinin dokunma duyumuzla üçgen olduğunu algılayabiliriz. Aynı şekilde görme duyumuzla da üçgen olduğunu algılayabiliriz. Ayrıca bunu sağlıklı olan milyarlarca insanda üçgen olarak algılayacaktır. Bu kesindir. Gerçek iletkinin üçgen olduğudur.
    Gerçek vardır. Sorun onun algılanmasında veya yorumlanmasındadır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 13 Mart 2008; 11:19:25 >
    _____________________________
    dıgıdık dıgıdık dıgıdık iihühühü




  • Crysiste masının üstünde bir üçgen görmüş olsak ve bu oyunun içindeki herkes üçgen görmüş olsa bu onun varlığına delilmidir acaba? Değildir çünkü crysis şu an için göze ve kulağımıza hitap eden bir oyundur. Oyunlar gelecekte dokunma duyularımızada hitap edecektirde. Yani göreceğiz, duyacağız ve dokunabileceğiz o zaman varmı olmuş olacaklar. Hayır tabiykide. Oyunu bu gün monitörden görüyoruz matrixdeki gibi bir gün direkt olarak sinirlerimize hitap etseydi oyunla bu dünyanın farkını nasıl ayıracaktık. Biz hiç bir şeye gerçekte hiç dokunmadık, dokunamayacağızda. Sertlik, yumuşaklık, sıcaklık, hacime sahip olma duygusu var olduğundanmı yoksa biz öyle yorumladığımızdanmı bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz bence.
    _____________________________
    Hayat aynaya benzer ona gülmek gerekir.
  • Crysis'i değil şuan içinde bulunduğun boyutu, dünyayı vs. i düşün.
    Gene masada duran üçgene dönelim.... diyecekken aklıma Arnold'un "gerçeğe çağrı" filimi geldi. Filimdeki gibi hafızamız sıfırlanıp yeni bir hafıza yüklenirse ne olur? Belki sen yatakta yatarken, yüklenen yeni hafızan nedeniyle başka bir hayat yaşadığını sanabilirsin.

    Olabilir.
    Belki ben şuanda bir bilinmeyen gücün tesirinde esirim ve bana yüklenen program sayesinde bu forumdaki bu konuya yazı yazıyorum. (bu da matrix oldu ya neyse...)

    Tanrım deliriyorum...



    düzeltme: ekleme

    Bir de şu var. İnsanlar zaten duyularının yanıldığını bildikleri için ve de kesin sonuçlar elde etmek için termometre, metre, saat, ağırlık ölçer... gibi aletler yaptı.

    Dünyadaki bütün insanlar matrix benzeri bir sistemin esiri olamazlar ya...
    Eğer dinsel inancın varsa; bu matrix Allah'tır....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 13 Mart 2008; 14:05:01 >
    _____________________________
    dıgıdık dıgıdık dıgıdık iihühühü




  • Hafıza yorum merkezi bence konunun dışında. Tamda avatarındaki gibi sinyallere 5 duyumuz farklı anlamlar yorumlar katıo. Evren bize avatarındaki gibi sinyallerle 5 ayrı algı merkezine gelio. Sence bu sinyallerin bir anlamı varmı, varsa yorumlayana göre değişmezmi? Asıl soru Yani duyu algımız bu şekilde algılıyor diye evren böyle olmak zorunda mı? Mesela kırmızı dediğimiz şey bizim aslında bir dalga boyu değilmi ve biz ona kırmızı anlamını yüklememiş olsak aslında hep öyle kalmayacakmı. Hattizatında zaten algıladığımız gibide olsa herşey birer dalga boyu değilmi.
    _____________________________
    Hayat aynaya benzer ona gülmek gerekir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    el-cezeri, sanırım felsefen gerçeğin olmadığı yönünde

    İnsanlığın ortaklaşa yorum yaptığı durumlarda var. Örneğin lağam, çöp, leş kokusu gibi... Bütün insanlık bu kokulardan hoşlanmaz. Ama çiçek ya da parfüm gibi kokulara farklı yorumlar getirebiliriz. Bu da büyük ihtimal içinde yaşadığımız ortam ve edindiğimiz kültürel birikimle alakalıdır.


    Felsefem sadece gerçeğin olmadığı yönünde değil...Sanırım Biraz daha karmaşık...Konu benim felsefem değil zaten...

    Burada anlatmaya çalıştığım, anlaşılmasını veya irdelenemsini istediğim konu ilk balışta sağduyumuza ters.
    Ama biraz daha düşünüp analizini yaptığımızda kafamızda bir iki kıvılcım parıldıyor...

    Kokladığımız bir yemeğin veya çiçeğin kokusunun kimisine göre güzel kimisine göre kötü olmasının sebebinin 'edindiğimiz kültürel birikimle' alakası olduğunu hiç sanmıyorum...
    Bu daha çok algı ve yorum meselesi.

    Koku, koku almak sadece bir algıdan ibarettir.Yani aslında bu algıları oluşturmak için illaki dışardan bir etkiye ihtiyaç yok. Yeterince inandığınızda bir gülün kokusunu, bir yemeğin tadını veya bir deniz manzarısını sanki karşınızdaymış gibi algılamanız gayet tabi mümkündür.(Ama biraz zordur:)

    Örneğin insanlar rüya görür elbetteki sizde görmüşsünüzdür. Bazen rüyalarımızda çok uzaklarda yaşayan annenizin, mis gibi kokan çorbasını koklar, tadar hatta sıcaklığını his edersiniz.
    evet bu rüyalar bu durumun ilginç yanıdır.

    -------
    Bir diğer yanıldığınız değilde aslında yorum bile yapamıyacağımız, mevcut özelliklerimizle ulaşamayacağımız bir bilgi olan ''İnsanlığın ortaklaşa yorum yaptığı durumlarda var'' söylemidir.
    Yani eğer biz kokladığımız, duyduğumuz, tatdığımız, gördüğümüz bu dünyanın bile aslında belkide hiç bir zaman var olamadığı veya var olup olmadığını bilmediğimiz bir durumdaysak,
    Bizim dışardan geldiğini sandığımız (karşındaki insanın) yorumları şüphe olmaksızın değerlendirmemiz bile yanlış bir nokta.Sonuç olarak siz benim algı dünyamın bir eseri olabilrsiniz, ki büyük ihtimallede böyledir.

    Gerçek olup olmadığınızı, gerçekseniz bile benle iletişiminizin benim algı dünyamdaki yorumları farklılaştırmadığını bilmeyen ben, Sizden ciddi manada şüpheleniyorum...

    -------
    Biliyorum çok karmaşık bir mesele ama belki bir kaç yorumdan sonra anlıyacağınızı umuyorum...
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri


    -------
    Bir diğer yanıldığınız değilde aslında yorum bile yapamıyacağımız, mevcut özelliklerimizle ulaşamayacağımız bir bilgi olan ''İnsanlığın ortaklaşa yorum yaptığı durumlarda var'' söylemidir.
    -------


    Biraz daha ''İnsanlığın ortaklaşa yorum yaptığı durumlarda var'' söylemi civarında dolaşalım.
    Size verdiğim örnekleri hiç irdelemeden direkt kendi düşüncelerinizi yazmışsınız.
    Bunu bir konuda daha yazmıştım
    Tekrar yazayım ve sorayım.
    Lağım, leş, çöp, bozuk sebze-meyve gibi uyarıcıları biz yani bütün insanlık neden kötü olarak yorumluyor?
    Bunlar ortak bir yorum olduğunu göstermiyor mu?

    Müslüman birine şarabın kokusu çok kötü gelirken, aynı şarabın kokusu hristiyan birine çok güzel gelebilir.
    Burada yorum farkını ortaya çıkaran etmenın kültür olduğunu söyleyemez miyiz?

    3,14 sayısını gören bir ressam için bu değer hiç bir yorum gerektirmeyebilir. Ama bunu gören bir matematikçi hemen bununla ilgili yorumlarda ister istemez bulunacaktır.
    Bu da içinde yaşanılan durumun yorumlama ve düşünme sistematiğindeki farkalara yol açtığına bir örnek olabilir mi?

    Bir gülün kokusu birine güzel iken diğerine neden güzel gelmez?
    Bir erkek düşünelim. Sevgilisine, aşkını gül ile kabul ettirdi. Bir başka erkek ise sevgilisine gül verirken aşkını ilan ediyordu ki, kız bunu tersledi ve herşey bitti!
    Bu iki erkek için gülün kokusunun farklı yorumlanması kaçınılmaz olmayacak mıdır?

    İçinde yaşanılan ortam ve kültür. Beyne gelen bilgilerin yorumlanmasında etkilidir diye düşünüyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 13 Mart 2008; 17:45:13 >
    _____________________________
    dıgıdık dıgıdık dıgıdık iihühühü




  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    tarafımdan mesaj silindi...

    bende tam cevap veriyordum...
    neyse sağlık olsun
    _____________________________
  • İş daha çok matrix-vari bir yere varmış.
    Bir cismi,bir maddeyi algılayacak bir alıcı olmasa bile o madde zaten vardır.İnsanların algılarındaki farklılık onun özelliğini değiştirmez.
    İnsanlar geçmişten beri bunlara isimler koymuş,tanımlamışlardır.Kişiden kişiye göre değişen bir şey de değildir bu.
    Bir taş mesela,sert diye biliriz.Nedeni ise yapısının bir dış etkide esneyip bozulmaması.Böyle davranan maddelere sert deriz.

    Ancak bütün bunların tamamı yalan,hepsi beynimizin bir oyunu diye düşünürseniz o zaman çok fazla hayal kurmuş olursunuz bence.
    Eğer öyle bir şey varsa,başka bir yer de mevcut olmalı,beynimizin bulunduğu.
    Onu farkedersek,o an da düşünebiliriz ki aslında başka bir sanallığın içindeyiz.

    Matrix filminin konusuna çok benziyor bu tartıştıklarımız.Gerçek olmasını pek mümkün görmüyorum..
    _____________________________
    ü
  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    tarafımdan mesaj silindi...

    bende tam cevap veriyordum...
    neyse sağlık olsun


    Alıcılarımın tespit edip beynimin yorumladığı kadarıyla ie7 tarayıcısında bir sorun var. Site çok geç açılıyor. İkonlar yüklenmiyor.
    Neyse şimdi yedek sistem firefox'u kullanıyorum. Herşey normal:)
    Deminki mesajı da yukarıdaki sorundan dolayı yanlış yere attım diye silmiştim.

    Cevabını bekliyorum.
    _____________________________
    dıgıdık dıgıdık dıgıdık iihühühü
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    Biraz daha ''İnsanlığın ortaklaşa yorum yaptığı durumlarda var'' söylemi civarında dolaşalım.
    Size verdiğim örnekleri hiç irdelemeden direkt kendi düşüncelerinizi yazmışsınız.



    Aslında yazdıklarımın tamamını sizin söylediklerinize bir cevap olarak düşünüp yazdım.TAbi kendi örneklemelerimle...
    Ama biraz daha sizin örneklerinizle irdeleyelim...


    quote:

    Lağım, leş, çöp, bozuk sebze-meyve gibi uyarıcıları biz yani bütün insanlık neden kötü olarak yorumluyor?
    Bunlar ortak bir yorum olduğunu göstermiyor mu?

    Lağım, leş, çöp, bozuk sebze-meyve gibi kokuların her insana kötü geldiği genellemesini nasıl yapabilyorsunuz?
    Bana göre değil ama başka bir insana göre bu kokulardada gayet tabi bir çekicilik gelebilir.(Zevkler ve renkler)
    Zaten insandaki bu algı farklılığına sebep olan şeyde budur.
    mesala ben ıspanak sevmem, hayatta yemiyeceğim şeydir, görünce midem bulanır. Ama bir çok kişi vardırki ıspanağın hayranıdır...
    Bu bence bir algı farklılığı...

    ------

    quote:

    Müslüman birine şarabın kokusu çok kötü gelirken, aynı şarabın kokusu hristiyan birine çok güzel gelebilir.
    Burada yorum farkını ortaya çıkaran etmenın kültür olduğunu söyleyemez miyiz?

    Bana sorarsanınz buradaki farklılığın nedeni kültürel değil....
    Yani belki şarap güzeldir, tadı ve koksu çekicidir.Bu eğer müslümanın algısındada varsa('bu şarap güzel') bunu siz kültürel bir yargıyla değiştiremessiniz onun için şarap hep güzeldir.Ama içip içmemesi elbette kültürüne veya düşüncesine kalmış bir şey. Ama genede şarap onun için güzeldir.
    Veya algısı 'bu şarap kötüdür' se aynı şekilde bu algıyı kültürel bir etkenle değiştiremessiniz. Onun için bu algı hep olucaktır(Başka faktörleri düşünmeden)Kültür veya düşünce ona sadece 'şarap içebilirsin' veya 'içemessin' der. Algıysa 'bu şarap güzeldir' veya güzel değildir'der...
    ikisi farklı şeyler...


    quote:

    Bir gülün kokusu birine güzel iken diğerine neden güzel gelmez?
    Bir erkek düşünelim. Sevgilisine, aşkını gül ile kabul ettirdi. Bir başka erkek ise sevgilisine gül verirken aşkını ilan ediyordu ki, kız bunu tersledi ve herşey bitti!
    Bu iki erkek için gülün kokusunun farklı yorumlanması kaçınılmaz olmayacak mıdır?

    Bu örneğin konuyu dağıtacağından endşeli olduğum ve diğer örneğin yeterli olduğunu düşündüğüm için yazmaya gerek görmedim...
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    Madde gerçektir. Biz bu gerçeği duyu organlarımız aracılığı ile algılarız. Normal ve sağlıklı duyu organlarına sahip herkes aynı algılar. Yani gözleri ile görerek elleri ile dokunarak aynı taşı herkes aynı algılar. Gerçek değişmez. Duyu organları hiç olmayan ya da sağlıklı olmayanların gerçek algıları bizden farklıdır.

    Sağlıklı kabul edilen insanlardaki algı farklılıkları somut olmayan sosyal olay/olgularda görülür. Dini konular, toplumsal olay ve olgular vb. alanlarda bu farklılıklar barizdir. Ancak yine de orada da gerçek vardır. Sadece gerçeği görebilecek beyin gücü aynı değildir.

    Varlığını kayıtsız şartsız kabul ettiğimiz, varmak istediğimiz bir nokta var ve biz onu kanıtlayacak veri arıyorsak böyle düşünmemiz doğaldır.




    Anladığım kadarıyla şunu düşünüyorsunuz:
    'Madde vardır.Her insanda bu maddenin oluşturduğu yorum aynıdır.Veya farklıysa bile bu maddenin var olduğu gerçeğini değiştirmez.'
    Doğrumu anlıyorum?

    Madde vardır demek ne kadar doğru ve neye göre doğru sorularını getirmiyormu zaten...
    İnsan olarak siz his ettiğiniz, gördüğünüz, kokladığınız, tatdığınız algıları hep maddenin bir yansıması veya gerçek madde olarak düşündünüz.
    Ama işler aslında bu şekilde dönmüyor.

    1.si; her insanın beyinde algıya dönüşen bu sinyallere verdiği yorumlar farklıdır(örnk; elmanın tadı her insan için aynı değildir.)

    2.si; eğer bu algılar beyinde gerçekleşen yorumların bir eseriyse ve bunları oluşturmak için illaki bir maddeye ihtiyaç yoksa biz kendi düşüncemizdede gayet 'gerçek' bir dünya yaratabilir ve burdada normalde olduğu gibi dokunabilir, tadabilir, koklayabilir ve hatta görebiliriz...Mesala örneğini yukarda verdiğim hipnoz deneyi gibi veya yaşadığımız Rüyalar gibi bir çok örnek verilebilir bunu anlamak için...

    3.si; İnsanların bu yorumlarını bizim öğrenmemiz bile imkansızlaşıcağından veya bu yorumları alsak bile beynimizin bunu nekadar doğru bize yansıttığını bilmediğimizden buna güvenmemizde bir okadar zorlaşır...


    Bizim yarattığımız sanal dünya zaten gerçek dünyanın yansımasıdır.Gerekli materyalleri gerçek dünyadan alırız onları kaydederiz ve kendi beynimizde onları harmanlarız.Rüyalar bu şekilde gerçekleşir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yearning -- 13 Mart 2008; 19:46:00 >
    _____________________________

    .:I Have a Dream:.




  • sofistlik sezdim burada!..
    gerçek gerçekte gerçekten var mıdır?..
    bu değişkenlik gösterir,ancak varlık vardır dersek(nihilist yaklaşımdan farklı yaklaşırsak)..vardır diyebiliriz..
    şayet,bu gerçek dediğimiz elektrokimyasal yorumlamalarsa bunu uygun koşullarda meydana getirebilirsek algılamadaki yanıltıcılık elde edilmiş olur ve bu doğrultuda,indirgediğimiz bu yaklaşımı şu anki dünyaya adapte edersek..acaba bir hayal mi bunlar?..gerçeği bilemem,bilsemde söyleyemem;söylesemde aktaramam..ilk çağ filozoflarının bir kısmında mevcuttu bu fikirler,ve şehirleri geze geze bu fikirlerini aktarıyorlardı, (sokrates dağıttı hepsini ama!)..
    şayet bir yanılsama varsa; yanılsanan şey en basitinden nöronlarımıza etki eden gerçekte olmayan bir şeyi algılamamız olsun..
    bu durumda; gerçekte olmayan şeyin bir fikri ve elektrokimyasal aktarımıda olmaz..yani bize birisi(nöronda olmasın hadi) bir şeyleri yanılsama ile gerçek gibi algılatacaksa;bir şeyler gerçekte vardır ki algılamamız yanılsatılma ile bu tuzağa düşsün..
    descartes;keşfettiği analitik geometriden galiba,oldukça analitik bir yaklaşım ile buna karşı bir mantıklı önerme dizisi yaratmıştı.. hoştu,okunulasıydı..
    _____________________________
    kutu kutu vazelinler...




  • Şimdi size bir soru:
    Gerçeğin gerçekte gerçekten varolmadığını bilimsel olarak ispatlayabilir misiniz?
    _____________________________
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.