Şimdi Ara

TÜRK AHLAKI

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
73
Cevap
0
Favori
1.595
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Şiimdi bu topici açacam. Yine bi sürü vatandaş diyecekki sen Türk düşmanımısın. Hayır. Ama ne hale geldiğimize bi bakın artık Allah rızası için. Artık bi şahlanış bekliyor bu ülke bizden gençlerinden. Bırakın artık pornografiyi saçma sapan düşünceleri. Hep yiyici ve yıkıcı olduğumuz yeter. Biraza yapıcı olalım. Atatürk ün kemikleri sızlıyo. Herkes sığınmış bi şeyin arkasına. Bakın okuyun aşşağıdaki yaıyıda biraz oturup düşünün.sadece düşünün lütfen.

    İSKENDER PALA 10.02.2005 PERŞEMBE

    Türklerden daha faziletli bir toplum görmedim. Oyuna ve eğlenceye vakitleri yoktur. (...) Yemeklerini çabuk ve konuşmaksızın yerler.

    Yemek isteyen kim varsa; tanıdık, yabancı ayrılmaz, sofraya çağrılır. (...) Askerler dahil şehirde silah taşımak yasaktır. Düello bilmezler; dövüşmeyi medenî terbiyeden mahrumiyet sayarlar. Arada kavga edenler çıkar; fakat kavgayı devam ettirmeleri mümkün değildir; ilk görenler derhal müdahale edip sustururlar. Zaten şehirlerde büyük sükunet vardır. Kumar ve içkinin dinlerinde yasak olması kavga çıkmamasının sebeplerindendir. Ama içki içen, esrar çeken Türklere tesadüf edilir; çoğu sosyal durumlarını bu sebeple kaybetmişlerdir. Karaborsa ve tefecilik günah ve meçhuldür. (Cristobal de Villalon, s. 160-161)

    Bundan başka şunu söylemek istiyorum ki Türkler bir şatoyu veya kaleyi aldıkları zaman her şeyi ve resimleri buldukları gibi aynen bırakıyorlar, onları tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur. (Belon, s. 90)

    Türkler iyi niyetli insanlardır. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirlerine iyilik yapmaktan hoşlanırlar. Bunları Tanrının şerefi için yazıyorum; yoksa Türklerin bizim imanımızın dışında kaldıklarını biliyorum. (...) Türkler sözlerinin esiridirler. Ancak ölü bir Türk sözünü tutmayabilir. Samimi ve sadık insanlardır. (Bertrandon de la Broquière)

    Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar. (Busbecq)

    “Türkler kimseyi Türk usulünce yaşamaya zorlamazlar. Herkesin kendi mevzuatı ile yaşamasına müsaade eder ve izin verirler. (Geoffroy, c.II, s. 180)

    “İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veya avlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim ise ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan ister. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde affettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar. Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allahla alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine inanılmaz. (Villamont, s. 252)

    Sözü uzatmayalım; Sayın Yılmaz Öztunanın Tarih Sohbetlerinden (s. 286-290) derlediğimiz yukarıdaki satırlar XVI. yüzyılda Türkler arasında bulunup da anılarını veya raporlarını yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayrimüslimlere aittir. Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp sahih bilgiler vermeleri, hiç şüphesiz Türkler hakkında iyi niyet beslemelerinin değil, objektif davranmalarının bir sonucudur. Nitekim aynı yazarlar kitaplarının bazı yerlerinde garazkâr ifadelere de yer vermekten kaçınmamışlardır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz husus, Türk milletinin toplumsal ahlak ve sosyal düzeninden bahsedilirken, hemen bütün kaynakların ittifak ederek benzer şeyleri söylemek zorunda kalmalarıdır.

    İmdi, söz konusu ettiğimiz alıntılar üzerinde ayrı ayrı düşünüldüğünde, her bir uygulamanın XVI. yüzyılı, yine Batılıların adlandırmasıyla neden Türk Asrı yaptığı daha iyi anlaşılır. O halde bu dediğimizi şöyle okumak da mümkün: Nerede ve ne zaman olursa olsun, bütün gelişmeler, bütün askeri ve siyasi başarılar, bütün zenginlik ve refah, bütün... bütün... hep güzel ahlak ile ivme kazanıyor, onun sayesinde insanlık için katma değer üretiyor. Peki o halde soru şu: XVI. yüzyılda imrenilerek izlenen bu millet daha sonraki yüzyıllarda ceste ceste nasıl da inhirafa uğrayıp toplumsal desenlerini kaybetti; nasıl da asaletinden tavizler verip ahlak anlayışını değiştirdi?!.. Faraza bu satırları birer kez daha okuyup kendimizi tek tek değerlendirmeye alsak, acaba bizim hakkımızda yazılan bunca şeyi yalanlamak için çırpındığımız sonucuna mı ulaşırız! Veya bir yabancı bu satırlardan yola çıkarak Türkiyeye gelse, yanlış bir seyahat yaptığına mı kanaat getirir!.. Eğer öyleyse, Türk milletine, yerde bulduğu kağıdı veya gülü, üstüne basılmasın diye bir duvar kovuğuna koydurtan o rafine anlayışın neşet ettiği ahlakî değerlere ve irfanî geleneğe ne oldu?!..

    Ben kendi hesabıma çevreme bakıyorum, insanları gözlüyorum, haberlere kulak veriyorum ve sonra şüpheye düşüyorum; acaba atalarımız hakkındaki bütün bu yazılanlar mı yalan; yoksa biz mi onların torunları değiliz?!.. Lütfen yukarıdaki satırları bir kez daha ve üzerine basa basa okuyun; çook farklı şeyler bulacak, çook ayrı yolculuklara çıkacaksınız!..

    Zaman Gazetesindeki bu yazıyı okuyunca insan düşünmeden edemiyor. Onlar uzaydanmı geldi, yoksa onlardan sonra 21. yy. anadolu insanları biz, uzaydan mı geldik.


    Buda başka bi yazı

    Türkler ne zaman ki dinlerine (samimi) bağlı yaşamışlarsa yükselmişlerdir. Ne zaman uzaklaşmışlarsa düşmüşlerdir.

    Zamanının İlgiltere Dışişleri Bakanı elindeki Kur'an'ı Kerim'i göstererek:

    "Bu kitabı ellerinden almadan Türkleri yenmemiz mümkün değildir"

    demiştir.

    İlk dünya güzellik yarışmasına katıldığımız zaman ise ayrıca incelenmeyi gerektirir.

    1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştır. Aynı yıl Belçika'nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye'yi temsilen katıldı.

    Günlerce Spa sehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar.

    Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek :

    - Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız."

    Böylece Keriman Halis dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde basıldı. Hatta kartpostal yapılarak satıldı, elden ele dolaştığı o günden bu güne Osmanlının evladları yüzlerce kez güzeller seçti, çeşitli yarışmalarda birincilik kazandılar ve kızlarımız artık ne yazık ki porno filmlerde boy gösteriyor..



    _____________________________




  • yazının yarısını okuyamıorum reklam yuzunden ya
    _____________________________
    Moulin Rouge!
    "Yanlış adamla dövüşüyor olsanız bile en azından doğru silah seçin."
  • Şiimdi bu topici açacam. Yine bi sürü vatandaş diyecekki sen Türk düşmanımısın. Hayır. Ama ne hale geldiğimize bi bakın artık Allah rızası için. Artık bi şahlanış bekliyor bu ülke bizden gençlerinden. Bırakın artık pornografiyi saçma sapan düşünceleri. Hep yiyici ve yıkıcı olduğumuz yeter. Biraza yapıcı olalım. Atatürk ün kemikleri sızlıyo. Herkes sığınmış bi şeyin arkasına. Bakın okuyun aşşağıdaki yaıyıda biraz oturup düşünün.sadece düşünün lütfen.

    İSKENDER PALA 10.02.2005 PERŞEMBE

    Türklerden daha faziletli bir toplum görmedim. Oyuna ve eğlenceye vakitleri yoktur. (...) Yemeklerini çabuk ve konuşmaksızın yerler.

    Yemek isteyen kim varsa; tanıdık, yabancı ayrılmaz, sofraya çağrılır. (...) Askerler dahil şehirde silah taşımak yasaktır. Düello bilmezler; dövüşmeyi medenî terbiyeden mahrumiyet sayarlar. Arada kavga edenler çıkar; fakat kavgayı devam ettirmeleri mümkün değildir; ilk görenler derhal müdahale edip sustururlar. Zaten şehirlerde büyük sükunet vardır. Kumar ve içkinin dinlerinde yasak olması kavga çıkmamasının sebeplerindendir. Ama içki içen, esrar çeken Türklere tesadüf edilir; çoğu sosyal durumlarını bu sebeple kaybetmişlerdir. Karaborsa ve tefecilik günah ve meçhuldür. (Cristobal de Villalon, s. 160-161)

    Bundan başka şunu söylemek istiyorum ki Türkler bir şatoyu veya kaleyi aldıkları zaman her şeyi ve resimleri buldukları gibi aynen bırakıyorlar, onları tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur. (Belon, s. 90)

    Türkler iyi niyetli insanlardır. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirlerine iyilik yapmaktan hoşlanırlar. Bunları Tanrının şerefi için yazıyorum; yoksa Türklerin bizim imanımızın dışında kaldıklarını biliyorum. (...) Türkler sözlerinin esiridirler. Ancak ölü bir Türk sözünü tutmayabilir. Samimi ve sadık insanlardır. (Bertrandon de la Broquière)

    Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar. (Busbecq)

    “Türkler kimseyi Türk usulünce yaşamaya zorlamazlar. Herkesin kendi mevzuatı ile yaşamasına müsaade eder ve izin verirler. (Geoffroy, c.II, s. 180)

    “İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veya avlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim ise ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan ister. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde affettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar. Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allahla alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine inanılmaz. (Villamont, s. 252)

    Sözü uzatmayalım; Sayın Yılmaz Öztunanın Tarih Sohbetlerinden (s. 286-290) derlediğimiz yukarıdaki satırlar XVI. yüzyılda Türkler arasında bulunup da anılarını veya raporlarını yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayrimüslimlere aittir. Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp sahih bilgiler vermeleri, hiç şüphesiz Türkler hakkında iyi niyet beslemelerinin değil, objektif davranmalarının bir sonucudur. Nitekim aynı yazarlar kitaplarının bazı yerlerinde garazkâr ifadelere de yer vermekten kaçınmamışlardır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz husus, Türk milletinin toplumsal ahlak ve sosyal düzeninden bahsedilirken, hemen bütün kaynakların ittifak ederek benzer şeyleri söylemek zorunda kalmalarıdır.

    İmdi, söz konusu ettiğimiz alıntılar üzerinde ayrı ayrı düşünüldüğünde, her bir uygulamanın XVI. yüzyılı, yine Batılıların adlandırmasıyla neden Türk Asrı yaptığı daha iyi anlaşılır. O halde bu dediğimizi şöyle okumak da mümkün: Nerede ve ne zaman olursa olsun, bütün gelişmeler, bütün askeri ve siyasi başarılar, bütün zenginlik ve refah, bütün... bütün... hep güzel ahlak ile ivme kazanıyor, onun sayesinde insanlık için katma değer üretiyor. Peki o halde soru şu: XVI. yüzyılda imrenilerek izlenen bu millet daha sonraki yüzyıllarda ceste ceste nasıl da inhirafa uğrayıp toplumsal desenlerini kaybetti; nasıl da asaletinden tavizler verip ahlak anlayışını değiştirdi?!.. Faraza bu satırları birer kez daha okuyup kendimizi tek tek değerlendirmeye alsak, acaba bizim hakkımızda yazılan bunca şeyi yalanlamak için çırpındığımız sonucuna mı ulaşırız! Veya bir yabancı bu satırlardan yola çıkarak Türkiyeye gelse, yanlış bir seyahat yaptığına mı kanaat getirir!.. Eğer öyleyse, Türk milletine, yerde bulduğu kağıdı veya gülü, üstüne basılmasın diye bir duvar kovuğuna koydurtan o rafine anlayışın neşet ettiği ahlakî değerlere ve irfanî geleneğe ne oldu?!..

    Ben kendi hesabıma çevreme bakıyorum, insanları gözlüyorum, haberlere kulak veriyorum ve sonra şüpheye düşüyorum; acaba atalarımız hakkındaki bütün bu yazılanlar mı yalan; yoksa biz mi onların torunları değiliz?!.. Lütfen yukarıdaki satırları bir kez daha ve üzerine basa basa okuyun; çook farklı şeyler bulacak, çook ayrı yolculuklara çıkacaksınız!..

    Zaman Gazetesindeki bu yazıyı okuyunca insan düşünmeden edemiyor. Onlar uzaydanmı geldi, yoksa onlardan sonra 21. yy. anadolu insanları biz, uzaydan mı geldik.

    Buda başka bi yazı

    Türkler ne zaman ki dinlerine (samimi) bağlı yaşamışlarsa yükselmişlerdir. Ne zaman uzaklaşmışlarsa düşmüşlerdir.

    Zamanının İlgiltere Dışişleri Bakanı elindeki Kur'an'ı Kerim'i göstererek:

    "Bu kitabı ellerinden almadan Türkleri yenmemiz mümkün değildir"

    demiştir.

    İlk dünya güzellik yarışmasına katıldığımız zaman ise ayrıca incelenmeyi gerektirir.

    1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştır. Aynı yıl Belçika'nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye'yi temsilen katıldı.

    Günlerce Spa sehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar.

    Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek :

    - Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız."

    Böylece Keriman Halis dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde basıldı. Hatta kartpostal yapılarak satıldı, elden ele dolaştığı o günden bu güne Osmanlının evladları yüzlerce kez güzeller seçti, çeşitli yarışmalarda birincilik kazandılar ve kızlarımız artık ne yazık ki porno filmlerde boy gösteriyor..
    _____________________________




  • İnsanlar olarak bir şeylere özendiğimiz ve bunlara bağlı olarak kaldığımız müddetçe ahlak denen kavramdan ve değerlerden uzaklaşıyoruz.Amerikan yada diğer ülkelere olan ilgi biz gençleri çok fazlası ile etkiliyor.Kendini bilenleri kast etmiyorum .Bunun sonucu olarakta aileye ve aileden alınan ahlaka olan inanç gün geçtikçe azalıyor ve hatta kimi yerlerde yok olmuş durumda.Kimsenin bir diğerine saygısı yok ve öyle ki saygıdan ziyade insan ilişkilerinde bile seviyesizlik başta gidiyor.Bizler birbirimizi uyarmaya yada düzelmesi için teşvik etmeye kalktığımıza bile eleştirmeye ne hakkın var sen kimsin diye bir karşı sav geliyor.Bizler duyarlı olmak zorundayız bence.Ama türkler kadar sağlam karakterli olan millet azken neden bunu yıkmaya çalışıyoruz anlamıyorum
    _____________________________
  • Güzel bir yazi
    Aynen katiliyorum.
    _____________________________
  • böle uzun yazıklarla bana gelmeyin ya
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sakirdilek

    böle uzun yazıklarla bana gelmeyin ya


    sana gelen yok merak etme. Okumassan okuma. sana zorla oku diyende yok.
    _____________________________
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Macarlar Türk müdür?
    21 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Arkadaşım sana aynen katılıyorum! Türkiye üzerinde öyle misyonerlik faliyetleri varki işte senin dediğin örneklerden sadece bikaçı. Derin mevzular bunlar, konu açılırsa kapattılır topic kimse okuyamaz bu yazılarını o yüzden girmeyeyim...
    _____________________________
  • Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle......

    sizi bilmem ama özellikle bu sözler bana çok koydu....
  • Ama doğru bunlar kardeş! Bu ve bunun gibi niceleri, biraz araştırmanızı tavsiye edecem çok daha koyacak şeyler var...
    _____________________________
  • Düşündürücü bir yazı ve maalesef insana gecmiste kalmıs yukarıda bahsedilen seyleri özletiyor.
    Ülkemizin suanki konumunu düşünürsek nerede o saygı dedirtiyor gercekten.Yani aslında yukarıdakileri sadece kendi milletimiz icin düşünmemiz de yakısık almaz.Hermilletin iyi ve kötü yanları vardır.Eski zamanların
    gerek kültürel gerek bilimsel gerekse diger alanlarda dısarıya kapalı olması oldukca kotuymüş mesela.
    Fazla bilgim yok bu konularda gerci.Geleneksellikten cagdaslıga geçisi becerememişiz yani cagdaş olmuşuz belki de olamamışız ancak kendi benligimizi yitirmişiz sanırım.Ahlaki yapımız eskilerden simdiye oldukca deforme olmus.Bırakın iyilik yapmaktan hoslanmayı birbirinden nefret eder konuma gelmişiz.Hırsızlık, gasp, cinayet, tecavuz almış başını gitmis.Sokaktaki güle basmakla kalmayıp ezip geçmişiz.Dogaya insana saygımız kalmamış.Para, herseyimizden üstün duruma gelmis hatta insanlıgımızdan bile.Bkz.Nihat Dogan'a yapılan şaka
    Toplumumuzdaki ahlaki çöküş gercekten içler acısı bence.kadının sesi programına ya da benzerlerine soyle bir bakın ne demek istedigim cok iyi anlayacaksınız.Gerci bakmanıza da gerek yok gece vakit tenha yerlerde
    bir iki tur atın eger bayansanız tecavuze ugrayabilir, gasp edilebilirsiniz, erkekseniz canınız pahasına cüzdanınızdan direndiginizde ise canınızdan olabilirsiniz.Yani artık bırakın saygıyı sokakta yürümeye bile korkar olduk maalesef.
    _____________________________
    KARGO - YILDIZLARIN ALTINDA
    MÜZİK MARKETLERDE




  • quote:

    Orjinalden alıntı: B.S.S.

    Şiimdi bu topici açacam. Yine bi sürü vatandaş diyecekki sen Türk düşmanımısın. Hayır.

    İlk dünya güzellik yarışmasına katıldığımız zaman ise ayrıca incelenmeyi gerektirir.

    1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştır. Aynı yıl Belçika'nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye'yi temsilen katıldı.

    Günlerce Spa sehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar.

    Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek :

    - Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız."

    Böylece Keriman Halis dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde basıldı. Hatta kartpostal yapılarak satıldı, elden ele dolaştığı o günden bu güne Osmanlının evladları yüzlerce kez güzeller seçti, çeşitli yarışmalarda birincilik kazandılar ve kızlarımız artık ne yazık ki porno filmlerde boy gösteriyor..



    porno senin kafandan koçum. dünya güzellik yarışmasına katıldık diyemi kızlar porno çeviriyor. hadi oradan.
    _____________________________
    Denir ki; kelebeğin kanat çırpışı gibi küçük bir şey
    dünyanın yarısını dolaşacak bir tayfuna neden olabilir.
    Kaos Teorisi




  • son yazdıklarını için birşeyler derdim ama şimdi yeri değil.
    _____________________________
    Denir ki; kelebeğin kanat çırpışı gibi küçük bir şey
    dünyanın yarısını dolaşacak bir tayfuna neden olabilir.
    Kaos Teorisi
  • quote:

    Orjinalden alıntı: butterflyT

    quote:

    Orjinalden alıntı: B.S.S.

    Şiimdi bu topici açacam. Yine bi sürü vatandaş diyecekki sen Türk düşmanımısın. Hayır.

    İlk dünya güzellik yarışmasına katıldığımız zaman ise ayrıca incelenmeyi gerektirir.

    1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştır. Aynı yıl Belçika'nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye'yi temsilen katıldı.

    Günlerce Spa sehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar.

    Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek :

    - Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız."

    Böylece Keriman Halis dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde basıldı. Hatta kartpostal yapılarak satıldı, elden ele dolaştığı o günden bu güne Osmanlının evladları yüzlerce kez güzeller seçti, çeşitli yarışmalarda birincilik kazandılar ve kızlarımız artık ne yazık ki porno filmlerde boy gösteriyor..



    porno senin kafandan koçum. dünya güzellik yarışmasına katıldık diyemi kızlar porno çeviriyor. hadi oradan.


    Asıl pornoluk senin kafanda var. O filmleri biz ve bizim gibi geleneğine dinine bağlı olan milletler için çıkarılmıştır. Bak Çin de yasaklamaya başladılar. Bizde yasaklanıyo mu hayır. Ama sen hala bu tarz filmleri izleyerek kendini tatmin etmeye devam et. Sen ve senin gibi düşünenler yüzünden bu ülke bu hale geldi. Sen yazının kalınlaştırdığım yeri okumadın herhalde. Eğer bana inanmıyosan araştırma yap. Aksi bişi bulursan ama belgeleriyle göster, bende bu forumda bidaha böle bi topic açmam. İkincisi Türk kızlarının porno filimde oynaması seni mutlu ediyosa çık git bu ülkeden. O yarışma sadece bizim bozulmamızın başlangıcı. Sen hala kulaktan dolma bilgilerle arka sayfa güzeli olan gazetelerin saçma sapan haberleriyle yaşamaya devam et. Sana başka bi şey demiyorum.
    Ve aşağıdaki yazıyı okuyup düşünmeni istiyorum. Tabi düşünme kabiliyetin gelişmişse..

    Türkler ne zaman ki dinlerine (samimi) bağlı yaşamışlarsa yükselmişlerdir. Ne zaman uzaklaşmışlarsa düşmüşlerdir.

    Zamanının İlgiltere Dışişleri Bakanı elindeki Kur'an'ı Kerim'i göstererek:

    "Bu kitabı ellerinden almadan Türkleri yenmemiz mümkün değildir"

    demiştir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi B.S.S. -- 23 Şubat 2005, 8:27:03 >
    _____________________________




  • ingiliz bakanda senin gibi kafayı dine takmış olduğu için öyle demiş.....

    araplarda aynı kitaba inanıyor ama her zaman bastır parayı.... dininide imanınıda satıyor....
    daha dün ıraklı generaller amerikan dolarına dinini sattı işte... 1967 ve 1973 savaşlarında mısırlı subaylar da israilden rüşvet yedikleri için mısır bu savaşları kaybetti... yine filistinli örgüt şeflerinden el-ayaş ı da adamlarından biri 1 milyon dolara israile sattı adamı bombalı ceptelf u ile öldürttü....

    eee bunlar ne .... yoksa araplar asırlardır din değiştirmişde biz farkındamı değiliz yani....


    hocanın bir fıkrası vardır... biri nasrettin hocaya gelir ve bir mektup verir... "hocam senin okuman var şu irandan gelen mektubu okurmusun" hoca bakar ve "bu farsça yazılmış ben farsça bilmem ki" ....
    adam afallar "ayıp be ayıp daha bir mektubu bile okuyamıyorsun başındaki kavuktan utan" ....
    hoca kızar ve kavuğunu çıkarıp adamın kafasına geçirir.... "keramet kavuktaysa şimdi sen oku bakalım" .......

    eee keramet kurandaysa araplarda niye böyle olmuyor...
    hem türkler hun devrinde de ahlaklı ve güçlü toplumlar oluşturmuşlardı.... onlardamı müslümandı yani...

    ...................................................................

    porno filimler güzellik yarışması yüzünden çıkıyomuş...muş....
    yok yaaa ... 1400 senelik 4 kadınla evlenme izni yüzünden kadınsız kalmaktan korkan yoksul ve güçsüz müslüman erkeklerin
    korku dolu içgüdülerinin bu gibi tezlerde hiç payı yok ama güzellik yarışmalarının suçu var dimi....

    keriman halisle ilgili o laflar islamcıların yalanı sadece...
    korkuyorlar ve kıskanıyorlar da ondan ....
    yalan söylüyorlar.... yalan söylüyorlar... utanmadan yine yalan söylüyorlar ..... nasıl olsa allah affeder biz islam için yalan söylüyoruz deyip öyle gidiyorlar...

    yok öyle bir şey keriman halis kendi güzelliğiyle yarışmayı kazandı... hem o zamandan beri daha birçok güzel kızımız bu yarışmalarda dereceye girdi... hani nerde araplardan - iranlılardan dünya güzeli kızlar... çatlıyor olmasınlar sakın....
    azra akın niye seçildi... onunda mı çarşafı çıkarılmış diye seçmişler...
    geçenlerde bir afgan kız ülkesi adına yarışmaya çıktı... ama onu seçmediler....
    eeee o zaman onu niye seçmediler madem ki öyle oluyomuş...
    türkiyede ilk güzellik yarışması 1929 da yapıldı (ilk skandal.... yarışma birincisi evliymiş. kocası yarışmaya katılmasına göz yummuş hatta kendi de izlemeye gitmiş ama karısı birinci olunca kıskanıp hemen ihbar etmiş)
    o yılın 2. si bu durumda 1. oldu ve ilk kez o yıl türkiyeden bir kız ilk dünya güzellik yarışmasına gitti ama dereceye giremeden geldi... 1930 ve 1931 de yine dereceye giremedik...

    ammaaa bu heriflerin aklı başına 4 yıl sonra geldi de baktılarki türk kızları mayo giyiyormuş ondan sonra akıllandılarda bizim güzelimizi 1. yaptılar ha... yok yaaa .... bizde yutacak kadar keriziz zaten....
    aslında o senin yazdığın uyduruğun orjinalinde "mayo" değil "sütyen ve külot" diye geçiyor oysaki iki parça mayolar 1950 lerde çıktı... o devirde 1932 de güzellik yarışmasına katılan kadınlar tek parça mayo ile çıkardı...
    isteyen kütüphanelerdeki eski gazetelere baksın... o devirde iki parça mayo yoktu.... olsa bile o kılıkta güzellik yarışmasına yada plaja çıkan kadınlar hristiyan ülkelerde bile olsalar en azından hapse atılır ve bir daha linç edilme korkusuyla sokağa bile çıkamazdı...
    ulan atacak olan destekli atsın be... ne salak insanlar var diyecem ama zaten bunları söyledikleri kişiler niyeti çoktan bozmuş "kadınsız kalma korkusu içindeki güçsüz müslüman erkekler" olduğu için işlerine gelen neyse ve ne söylense kabullenmeye dünden ve önceki günden razı nasıl olsa...

    not ayrıca pornografi denen şey antik çağdan beri var... (porne=fahişe ve grafein=yazmak) bir zamanlar fahişelerin hayat hikayeleri belirgin şekilde bu türde öne çıkmıştı) babil-asur-yunan-roma-mısır-iran-çin-hint-hatta kızılderililerde bile vardı... islam öncesi ve hatta islam sonrası arap toplumundada örnekleri bolca var. (ıtırlı bahçe kitabı özellikle ünlüdür... 1001 gece masallarının da ilk zamanlarında porno öğeler vardı) daha bugüne ulaşmamış başka sex kitaplarıda vardı... (hatta resimli olanlarıda vardı)
    bu 1400 seneden sonra kanuninin torunlarını yenme meselesi değil... müslüman toplumlardada insanlar asırlarca porno ürünlerle birlikte yaşadılar....

    osmanlıda kapalıçarşıda bir yer vardı ... dıbıkçılar çarşısı (dıbık=vibratör) açıkça vibratör satılırdı kimse de bir şey demezdi...
    yine 19 yy da 1839 tanzimat fermanı ile birlikte ortaya çıkan
    özgürlük ortamı 1878 den sonra başlayan istibdat ile sona erdi... ama bu devirde henüz dünyada sinema yokken türkiyede porno filim oynatılıyordu... ilk porno yıldızımızda hepimizin bildiği o ünlü "karagöz" dür....
    evet kahvehanelerde yalnız erkekler için (bugünde sex filimleri oynatan sinemalar yalnız erkekler için) gündüz matinesinde karagöz oyununun sexi versiyonları oynatılır karagöz bile abartılı büyüklükte organı ile sahneye çırılçıplak çıkardı. (zekerli karagöz-toramanlı karagöz vs)

    cinsel yasaklamalarda ahlakı değil ancak ibneliği yaygınlaştırdı....
    birazda osmanlıda aşırı yaygın olan bu oğlancılık konusunu deşipde onlarıda yazsanıza.....

    ne yani bunlardamı modern çağın suçu....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi barsgan -- 23 Şubat 2005, 21:21:04 >
    _____________________________




  • Geçiniz bunları geçiniz.Safsatalarla milletin kanına girmeyiniz.Biz yaparız,size yakışmaz siz yapmayınız.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: B.S.S.

    Şiimdi bu topici açacam. Yine bi sürü vatandaş diyecekki sen Türk düşmanımısın. Hayır. Ama ne hale geldiğimize bi bakın artık Allah rızası için. Artık bi şahlanış bekliyor bu ülke bizden gençlerinden. Bırakın artık pornografiyi saçma sapan düşünceleri. Hep yiyici ve yıkıcı olduğumuz yeter. Biraza yapıcı olalım. Atatürk ün kemikleri sızlıyo. Herkes sığınmış bi şeyin arkasına. Bakın okuyun aşşağıdaki yaıyıda biraz oturup düşünün.sadece düşünün lütfen.

    İSKENDER PALA 10.02.2005 PERŞEMBE

    Türklerden daha faziletli bir toplum görmedim. Oyuna ve eğlenceye vakitleri yoktur. (...) Yemeklerini çabuk ve konuşmaksızın yerler.

    Yemek isteyen kim varsa; tanıdık, yabancı ayrılmaz, sofraya çağrılır. (...) Askerler dahil şehirde silah taşımak yasaktır. Düello bilmezler; dövüşmeyi medenî terbiyeden mahrumiyet sayarlar. Arada kavga edenler çıkar; fakat kavgayı devam ettirmeleri mümkün değildir; ilk görenler derhal müdahale edip sustururlar. Zaten şehirlerde büyük sükunet vardır. Kumar ve içkinin dinlerinde yasak olması kavga çıkmamasının sebeplerindendir. Ama içki içen, esrar çeken Türklere tesadüf edilir; çoğu sosyal durumlarını bu sebeple kaybetmişlerdir. Karaborsa ve tefecilik günah ve meçhuldür. (Cristobal de Villalon, s. 160-161)

    Bundan başka şunu söylemek istiyorum ki Türkler bir şatoyu veya kaleyi aldıkları zaman her şeyi ve resimleri buldukları gibi aynen bırakıyorlar, onları tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur. (Belon, s. 90)

    Türkler iyi niyetli insanlardır. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirlerine iyilik yapmaktan hoşlanırlar. Bunları Tanrının şerefi için yazıyorum; yoksa Türklerin bizim imanımızın dışında kaldıklarını biliyorum. (...) Türkler sözlerinin esiridirler. Ancak ölü bir Türk sözünü tutmayabilir. Samimi ve sadık insanlardır. (Bertrandon de la Broquière)

    Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar. (Busbecq)

    “Türkler kimseyi Türk usulünce yaşamaya zorlamazlar. Herkesin kendi mevzuatı ile yaşamasına müsaade eder ve izin verirler. (Geoffroy, c.II, s. 180)

    “İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veya avlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim ise ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan ister. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde affettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar. Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allahla alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine inanılmaz. (Villamont, s. 252)

    Sözü uzatmayalım; Sayın Yılmaz Öztunanın Tarih Sohbetlerinden (s. 286-290) derlediğimiz yukarıdaki satırlar XVI. yüzyılda Türkler arasında bulunup da anılarını veya raporlarını yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayrimüslimlere aittir. Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp sahih bilgiler vermeleri, hiç şüphesiz Türkler hakkında iyi niyet beslemelerinin değil, objektif davranmalarının bir sonucudur. Nitekim aynı yazarlar kitaplarının bazı yerlerinde garazkâr ifadelere de yer vermekten kaçınmamışlardır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz husus, Türk milletinin toplumsal ahlak ve sosyal düzeninden bahsedilirken, hemen bütün kaynakların ittifak ederek benzer şeyleri söylemek zorunda kalmalarıdır.

    İmdi, söz konusu ettiğimiz alıntılar üzerinde ayrı ayrı düşünüldüğünde, her bir uygulamanın XVI. yüzyılı, yine Batılıların adlandırmasıyla neden Türk Asrı yaptığı daha iyi anlaşılır. O halde bu dediğimizi şöyle okumak da mümkün: Nerede ve ne zaman olursa olsun, bütün gelişmeler, bütün askeri ve siyasi başarılar, bütün zenginlik ve refah, bütün... bütün... hep güzel ahlak ile ivme kazanıyor, onun sayesinde insanlık için katma değer üretiyor. Peki o halde soru şu: XVI. yüzyılda imrenilerek izlenen bu millet daha sonraki yüzyıllarda ceste ceste nasıl da inhirafa uğrayıp toplumsal desenlerini kaybetti; nasıl da asaletinden tavizler verip ahlak anlayışını değiştirdi?!.. Faraza bu satırları birer kez daha okuyup kendimizi tek tek değerlendirmeye alsak, acaba bizim hakkımızda yazılan bunca şeyi yalanlamak için çırpındığımız sonucuna mı ulaşırız! Veya bir yabancı bu satırlardan yola çıkarak Türkiyeye gelse, yanlış bir seyahat yaptığına mı kanaat getirir!.. Eğer öyleyse, Türk milletine, yerde bulduğu kağıdı veya gülü, üstüne basılmasın diye bir duvar kovuğuna koydurtan o rafine anlayışın neşet ettiği ahlakî değerlere ve irfanî geleneğe ne oldu?!..

    Ben kendi hesabıma çevreme bakıyorum, insanları gözlüyorum, haberlere kulak veriyorum ve sonra şüpheye düşüyorum; acaba atalarımız hakkındaki bütün bu yazılanlar mı yalan; yoksa biz mi onların torunları değiliz?!.. Lütfen yukarıdaki satırları bir kez daha ve üzerine basa basa okuyun; çook farklı şeyler bulacak, çook ayrı yolculuklara çıkacaksınız!..

    Zaman Gazetesindeki bu yazıyı okuyunca insan düşünmeden edemiyor. Onlar uzaydanmı geldi, yoksa onlardan sonra 21. yy. anadolu insanları biz, uzaydan mı geldik.


    Buda başka bi yazı

    Türkler ne zaman ki dinlerine (samimi) bağlı yaşamışlarsa yükselmişlerdir. Ne zaman uzaklaşmışlarsa düşmüşlerdir.

    Zamanının İlgiltere Dışişleri Bakanı elindeki Kur'an'ı Kerim'i göstererek:

    "Bu kitabı ellerinden almadan Türkleri yenmemiz mümkün değildir"

    demiştir.

    İlk dünya güzellik yarışmasına katıldığımız zaman ise ayrıca incelenmeyi gerektirir.

    1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştır. Aynı yıl Belçika'nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye'yi temsilen katıldı.

    Günlerce Spa sehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar.

    Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek :

    - Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız."

    Böylece Keriman Halis dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde basıldı. Hatta kartpostal yapılarak satıldı, elden ele dolaştığı o günden bu güne Osmanlının evladları yüzlerce kez güzeller seçti, çeşitli yarışmalarda birincilik kazandılar ve kızlarımız artık ne yazık ki porno filmlerde boy gösteriyor..




    YA Türk Düşmanı falan dediğimiz yok ancak böyle konuların açılmaması lazım bu forumda...
    çünkü herkes anlamak istediği gibi anlar...
    Bence bu konular burası için doğru değil...
    Ortada ap açık bi kumpas söz konusu...VE bu kumpas kurucuları tarafından çevreye istediği gibi empoze edilir..
    MEsela Antalya, Fethiye, Çeşme, Kuşadası... gibi turistik mekanlarda çalışan arkadaşlarımda yaz aylarında yaşadıklarını çok farklı empoze edebilir...Ama İkili bi ilişkidir sonuçta...
    _____________________________
    Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın, Gömelim, gel seni tarihe desem sığmazsın...
    Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır.Toprak, uğrunda ölen varsa Vatandır...
    Benim yaradılışımda bir fevkaladelik varsa Türk olarak dünyaya gelmemdir...




  • bisisi kardeşim manyak bir konuya değinmiş....kafasını toprağa gömmüş devekuşu misali çevremizden bihaber yaşıyor...elin gavuru(gavuroğlugavur) osmanlıyı yıkmak için elinden geleni yapmış hemferler lavrensler yetiştirmiş, özümüzden kopararak ve nesilleri birbirine düşürerek(daha önce dh'ın mahkemeye verdiği orjinal halim ve nikimle yazmıştım(beraat ettim)bizden önceki nesiller suçlumu diye bir anket vardı bu konuyla ilgili bilmem baktınızmı) bizi savunmasız hale getirmiş ve mat etmeye çalışmışlardır...Durum vahim gözüksede şunu biliyorum ki bu ülke için bu şerefsizlere(gavuroğlugavurlara) canını verecek çok mehmetçik vardır.....



    Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır.Toprak, uğrunda ölen varsa Vatandır...


    FETİH MARŞI

    Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
    Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek.
    Kerpetenlerle sürun dişleri sökülecek.
    Yürü hala ne diye oyunda, oynaştasın
    Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.

    Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden;
    Senin de destanım okuyalım ezberden
    Haberin yok gibidir taşıdığın değerden.
    Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
    Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.

    Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini;
    Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini
    Çocuk görme, hor görme delikanlım kendini
    Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
    Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.

    Bu kitaplar Fatih'tir; Selim'dir; Süleyman'dır
    Şu mihrap Sinanüddin; şu minare Sinan'dır
    Haydi artık uyuyan destanım uyandır.
    Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın?
    Kızım sen de Fatih'ler doğuracak yaştasın.

    Delikanlım, işaret aldığın gün atandan,
    Yürüyeceksin; Millet yürüyecek arkandan
    Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan.
    Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştansın;
    Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın...

    Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin
    Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın
    Yürü arslanım! Fetih hazırlığı başlasın!
    Yürü hala ne diye kendinle savaştasın?
    Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.
    _____________________________
    Paramı kaybetmektense insanların güvenini kaybetmeyi yeğlerim...(Matadorlar)




  • B.S.S. Keriman Halis'le ilgili hikaye çok saçma bi kere....

    (Ne Pyschopat ta mı burda yahu ben neden görmedim)
    (Uzun yazdığı için farketmemişim)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi insan suratlı balık -- 23 Şubat 2005, 21:39:37 >
    _____________________________
    BANA KISACA "İNSAN" DİYEBİLİRSİNİZ
  • olum barsgan denen ne idiğü bellisiz herif sen geçmişimize nasıl laf uzatırsın lan......senin gibi .atılmışlar sayesinde bu millet bu hale geldi...yok araplar güzellik yarışmasına katılamıyorlarmışda çıldırıyorlarmış yok iranlılar güzellik yarışmasına katılamıyorlarmışda çıldırıyorlarmış olum gerçek olan bişi var sa o da sen sanal hayatta firewallın ve bilgisayarın arkasından bu hayatta da anca böyle orhan pamuklar gibi yurdum dışından ürlersin... cahil filozof,anıran keçi......
    _____________________________
    Paramı kaybetmektense insanların güvenini kaybetmeyi yeğlerim...(Matadorlar)
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.