Şimdi Ara

ALGI?!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
0
Favori
908
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dünya üzerinde hiçbir canlı türünün oluşmadığı zamanları kim tasvir edebilir? Görüntüsüyle, sesleriyle nasıl bir dünya vardı kim anlatabilir?

    Canlılar neden algıya ihtiyaç duydular?

    Etraftaki dağların,taşların, denizlerin ve okyanusların algılanmaya ihtiyacı mı vardır?

    Benim bir taşı görmem ne kadar önemlidir?

    Bulutların görülmeleri ve bıraktıkları yağmur damlalarının hissedilmesi sayesinde bir anlam kazandığını söyleyebilir miyiz?

    Rüzgarların sesleri sayesinde hayat bulduğunu söylersem hata mı yapmış olurum?
    ________________________________________

    Aslında anlatmak istediğim şey basit olduğu kadar karmaşık da. Niye görüyoruz?, niye duyuyoruz?, niye hissediyoruz? soruları üzerinde düşünceye daldığımda tuhaf fikirlerle karşı karşıya geliyorum.

    Bu gezegen üzerinde görülmeye, duyulmaya, koklanmaya kısacası algılanmaya değer şeylerin olduğuna kim karar verdi?

    Bir kayanın ve lav parçasının görülmeye ve koklanmaya değer bir hali mi vardı?

    Bir canlı türü henüz oluşum aşamasındayken nereden biliyordu dünya adındaki gezenende koklanacak şeylerin olduğunu?

    Nereden biliyordu bir canlı türü bu gezegende bir yerçekiminin olduğunu?
    _________________________________________

    Karşıdaki dağlara bakın. Onlar için ne "anlam" ifade ediyorsunuz? Bir okyanus sizin farkınızda mı?

    Karmakarışık bir halde sorduğum bu sorular algılarınıza hitap edecektir.

    Siz ne düşünüyorsunuz? Bu gezegen algılanmaya değer miydi?

     ALGI?!


     ALGI?!



    _____________________________




  • Çok güzel sorular sormuşsun inşallah yanıtlarını buluruz...
    _____________________________
    Çarpmada 1, toplamada 0...
  • Kaya görülmeye değermiydi bilmiyorum ama kaya olması yaşadığımız gezegen olmazdı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Criminal Origin -- 27 Eylül 2007; 15:30:05 >
    _____________________________
  • Çok güzel sorular.

    Yanıtları bilinen, ama yine de her hatırlandığında haz veren sorular...
    _____________________________
  • arkadaşım sen felsefe yapmışsın


    bunu cevabını en iyi felsefecilerden alırsın
    _____________________________
    Düşünüyorum öyleyse varım
  • j.p sarte bulantıyı ve varoluşçuluk'u öneririm sana.

    kendi görüşlerimi yazardım ama deymez
    _____________________________
    "Umutlarının yarısını bana vericeksin!"
    Umutlarımın bir kısmının ırzına dünya geçti.
    Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.

    umutlarının yarısını bana vericeksin!
    bende cenete gitsinler diye
    acımasızca şehit düşürüp
    üstünede birde keyif sigarası yakacagım
  • Algılamak sinir sistemi ile ilgili ve evrimsel açıdan bakılacak olursa tehlikelerden kaçınma, besinleri bulma ve üreme gibi canlı lehine avantajlar sağlıyor. Algının gelişimi sinir sisteminin gelişiminden sonra ortaya çıkıyor. İnsanın algıladığı çevreye anlam yükleyebilmesi için ise önce serebral korteksin daha sonra sanatın ortaya çıkmasını beklemek gerekecekti...
    _____________________________
  • Ben de bunun üzerine bir soru duymuştum. Güya felsefe ile uğraşan bir bilir kişi söylemiş. “Hiç insanın olmadığı bir ormanda acaba dal hışırdar mı?” gibi... Ama ben soruların biraz bencilce sorulduğunu düşünüyorum. Çünkü varolan her şey sadece insan için mevcut değil, biz hep öyle sanıyoruz. Sanki tüm kainatta bir tek insanlar var ve her şey bizim etrafımızda dönüyor gibi geliyor. Bu yüzden bu soruların cevabı yok bence..
    _____________________________
    Varsa vardır, yoksa yoktur


  • quote:

    Orjinalden alıntı: kargaşa

    j.p sarte bulantıyı ve varoluşçuluk'u öneririm sana.

    kendi görüşlerimi yazardım ama deymez


    Görüşlerin sana ait. Bu yüzden onları istiyorum!
    _____________________________
    Nereden bileceksin bir bâtılın peşinde sürüklenip gittiğini, nereden bileceksin adım adım karanlıklara doğru ilerlediğini?

    Nereden bileceksin hak sandığın şeylerin koca bir yalan olduğunu? Ve nereden bileceksin yüz çevirdiğin şeylerin aslında hakkın ta kendisi olduğunu?!...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hayattakiler

    Ben de bunun üzerine bir soru duymuştum. Güya felsefe ile uğraşan bir bilir kişi söylemiş. “Hiç insanın olmadığı bir ormanda acaba dal hışırdar mı?” gibi... Ama ben soruların biraz bencilce sorulduğunu düşünüyorum. Çünkü varolan her şey sadece insan için mevcut değil, biz hep öyle sanıyoruz. Sanki tüm kainatta bir tek insanlar var ve her şey bizim etrafımızda dönüyor gibi geliyor. Bu yüzden bu soruların cevabı yok bence..



    quote:

    Orjinalden alıntı: iZCi_500

    Canlılar neden algıya ihtiyaç duydular?


     ALGI?!


    Canlılar ifadesi bencilliği ortadan kaldırmaya yetiyor.



    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Algılamak sinir sistemi ile ilgili ve evrimsel açıdan bakılacak olursa tehlikelerden kaçınma, besinleri bulma ve üreme gibi canlı lehine avantajlar sağlıyor. Algının gelişimi sinir sisteminin gelişiminden sonra ortaya çıkıyor. İnsanın algıladığı çevreye anlam yükleyebilmesi için ise önce serebral korteksin daha sonra sanatın ortaya çıkmasını beklemek gerekecekti...


    Canlılar ve bulundukları mekan arasında bir bağlantı ve ilişki var. Dünyanın canlıların algılarına uygun bir şekilde oluştuğunu iddia edebilir miyiz? Yoksa tüm canlılar dünyanın algılanası bir yer olduğunu sonradan mı keşfettiler? Her iki durumda da canlı ve mekan arasında bir tür ilişkinin olduğu göze çarpıyor.

    Peki bu ilişkinin içerisinde zekanın payı ne kadardır?
    _____________________________




  • canlı ve mekan arasındaki ilişkinin her halukarda zekaya dayandığını söylemek çok da doğru olmaz. zira öyle canlılar var ki, daha hayata gözlerini açar açmaz ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. hiç bir eğitimden geçmeyen bu canlıların yaşamaları için doğru hareketleri yapabiliyor olmaları sanırım zeka ile açıklanamaz. genlerle de açıklanamaz zira bir canlının ne şekilde davranması gerektiğinin genlerinde yazılı olduğunu iddia etmek çok fazla ütopik olur.
    _____________________________
  • Bu aşağıdaki canlandırma resmi dünyanın dört milyar yıl önceki oluşum aşamasını anlatıyor. Atmosfer büyük ölçüde metandan oluşmuş ve nefes alınmayacak durumda. Güneş sistemi oluşum aşamasında ve ay dünyaya çok yakın. Yeryüzünü meteorlar bombardman ediyor. Bırakın insanı ortada tek bir canlı bile yok. Ama biz yine de bu zamanları gözümüzde canlandıp resmedebiliyoruz.
     ALGI?!

    https://store.donanimhaber.com/32/f5/00/32f50029488fa5a2cef0f9134b15c9b7.jpg



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 29 Eylül 2007; 10:28:26 >
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    canlı ve mekan arasındaki ilişkinin her halukarda zekaya dayandığını söylemek çok da doğru olmaz. zira öyle canlılar var ki, daha hayata gözlerini açar açmaz ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. hiç bir eğitimden geçmeyen bu canlıların yaşamaları için doğru hareketleri yapabiliyor olmaları sanırım zeka ile açıklanamaz. genlerle de açıklanamaz zira bir canlının ne şekilde davranması gerektiğinin genlerinde yazılı olduğunu iddia etmek çok fazla ütopik olur.




    Hiçbir eğitimden geçmeyen bir canlı türü yeryüzünün yaşanılacak bir mekan olduğunu nasıl öğrendi? Zira öğrenmek, keşfetmek, sezmek için de bir tür zekaya ihtiyaç yok mudur? Öğrenme davranışlardaki kalıcı değişikliklerdir. Sobanın ne olduğunu bilmeyen bir çocuk ona dokunduktan sonra elinin yandığını hissedecektir. Çocuk bundan sonra yanan bir sobaya dokunmayacaktır çünkü öğrenme gerçekleşmiştir.

    Canlılar nasıl öğrendiler yerçekimi ile başedebilmeyi?

    Canlılar suyun içilesi olduğunu nasıl kavradılar?

    Canlılar görme ve algılama sürecini nasıl başlattılar? Bir canlı türü diğer bir canlı türünü veya mekanda bulunan diğer nesneleri neden algılamak istesin? Onları buna iten güç neydi?

    Canlılar sinir sistemi geliştirmeden önce sonraki aşamalarda bir sinir sistemine ihtiyaçlarının olduğunu nasıl anladılar?

    Canlılar, örneğin bir böcek, ateşin yakıcı olduğunu nasıl öğrendiler? Böcekler de öğrenebilir mi? Peki öğrenilen ve edinilen bir bilgi genler yoluyla bir sonraki kuşağa aktarılabilir mi? Böyle bir aktarım varsa insan türü doğar doğmaz neden Türkçe konuşamaz veya bir insan doğar doğmaz sobadan kaçacağını neden bilemez?

    Diğer yandan bırakın canlı türlerini cansız olarak kabul edilecek ögelerin dahi bu süreçte bir yeri vardır. Örneğin:

    Güneş, canlı türleri için faydalı olabileceğini, aklına getirmiş midir? Güneşin içerisinde bulunan bazı ögeler dünya üzerinde nasıl oldu da bir anlam kazandı?

    Bulutların tohum ile ilişkisini nasıl açıklayabiliriz? Patlıcan nasıl olur da bir yağmur damlasının kendi işini göreceğini algılayabilir? Bir buğday tanesi su olmadan kuruyup gidiyor. Su farkında mıdır pek çok hayatı kurtardığının?

    ___________________________________________

    Canlı ve mekan arasındaki bu ilişki yumağının canlılar dışındaki üstün bir zekaya bağımlı olduğunu iddia edebilir miyiz? Böyle bir şeyi iddia etmek için yeterli kanıtımız var mıdır? Eğer kanıtımız yok ise evreni açıklama stratejimiz neye dayanmalıdır?
    _____________________________




  • İzci500
    Bence bu yazdıklarınızı evrim hakkındaki üst konuya yazsanız daha uygun olur.
    _____________________________
  • Hayırdır sen bir cemaate falan mı katıldın?

    Herşeyin bir nedeni olduğunu mu düşünyorsun. Algılamak üzere proglamlanmış olduğumuz... Bu kadar mükemmel uyum içinde hiçbirşeyin tesadüfi olamayacağını..

    Bunun sebebi nedir sorusundan ziyade sebebi nasıl ortaya çıkmıştır diye düşünüyorum. Çünkü "sebep" de sonuca baktığımız zaman çok mükemmel olarak görünüyor çünkü doğurduğu sonuç da mükemmel. Mükemmel olanın sebebini bulduk diyelim bu "sebebin" mükemmel olma sebebi nedir......? karışık oldu biraz demekki neymiş varsa vardır yoksa yoktur
    _____________________________
    Varsa vardır, yoksa yoktur






  • Bugün bilimin vardığı noktada canlı hayatın dünya üzerinde kendiliğinden başlayamayacağına dair birçok kanıt var.Darwinin transform evrim teorisininda hapı yutması ile varoluşa hiç bir açıklama getirilemiyor.Eğer canlılar Darwin'in öne sürdüğü gibi form değiştirerek evrilemiyorsa o zaman canlı hayattaki çeşitlilik açıklanamaz.Buda ilk önceleri öne sürülen "tek hücreli" başlangıç varsayımını yok eder.Zaten doğada kendiliğinden tek hücreli bir canlının oluşma ihtimali ismini hatırlayamadığım bir bilim adamının söylediği gibi hurdalıkta esen bir kasırganın ardından Boeing 747 tipi bir uçağın ortaya çıkma ihtimalinden düşüktür.Sonuç olarak bir yaratıcı var.En azından varılan bu noktada böyle görülüyor.Belki 200 - 300 yıl sonra tam tersi söylenebilir ama bir gün mutlaka nihai bir sonuca ulaşılacaktır bu konuda.

    Yaşamın bir anlamı varsa bu yaratıcının niyetinde gizlidir.
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: collossus

    Bugün bilimin vardığı noktada canlı hayatın dünya üzerinde kendiliğinden başlayamayacağına dair birçok kanıt var.Darwinin transform evrim teorisininda hapı yutması ile varoluşa hiç bir açıklama getirilemiyor.Eğer canlılar Darwin'in öne sürdüğü gibi form değiştirerek evrilemiyorsa o zaman canlı hayattaki çeşitlilik açıklanamaz.Buda ilk önceleri öne sürülen "tek hücreli" başlangıç varsayımını yok eder.Zaten doğada kendiliğinden tek hücreli bir canlının oluşma ihtimali ismini hatırlayamadığım bir bilim adamının söylediği gibi hurdalıkta esen bir kasırganın ardından Boeing 747 tipi bir uçağın ortaya çıkma ihtimalinden düşüktür.Sonuç olarak bir yaratıcı var.En azından varılan bu noktada böyle görülüyor.Belki 200 - 300 yıl sonra tam tersi söylenebilir ama bir gün mutlaka nihai bir sonuca ulaşılacaktır bu konuda.

    Yaşamın bir anlamı varsa bu yaratıcının niyetinde gizlidir.





    Yaratıcının "var olması" için de sebepler gerekmez mi durum da?
    _____________________________
    Varsa vardır, yoksa yoktur






  • Belkide gerekebilir Bunu kestirmekten çok uzağız ama malesef.Gereklilikler, varlık-yokluk birazda bizim ihtiyaçlarımıza ve harcımızın karıldığı maddenin yapısına göre şekillenmiş subjektif kavramlar.Yaratıcının yapısını anlamamız belkide mümkün değil.Kaldıki anlasak bile değerlendirmelerimiz subjektif olacaktır onun hakkında.Sonuçta ne dersek diyelim bize verilenle sınırlıyız (en azından şimdilik)
    _____________________________
  • Yaratıcının sonsuzluğuna inanılıyor o halde varoluşun da aslında meydana gelmediğine inanmak yani bütün herşey için de sonsuzluktan kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz. bu durum da yaratıcı sonsuz olabiliyorsa sonsuzluk mümkün dür ve varoluş için tek neden yaratılmak olarak görünmüyor. sonsuzluk var denilebilir.

    her halukarda maddenin nasıl var olduğunu ikisi de açıklamıyor. yani asıl sır hem maddeyi hem de Tanrı'yı var eden güçte.
    _____________________________
    Varsa vardır, yoksa yoktur


  • quote:

    Orjinalden alıntı: hayattakiler

    Yaratıcının sonsuzluğuna inanılıyor o halde varoluşun da aslında meydana gelmediğine inanmak yani bütün herşey için de sonsuzluktan kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz. bu durum da yaratıcı sonsuz olabiliyorsa sonsuzluk mümkün dür ve varoluş için tek neden yaratılmak olarak görünmüyor. sonsuzluk var denilebilir.

    her halukarda maddenin nasıl var olduğunu ikisi de açıklamıyor. yani asıl sır hem maddeyi hem de Tanrı'yı var eden güçte.



    sonsuzluk varki,sonlular var... sonsuzluğu ilk sebebe ihtiyaç duymamak için kabul etmek zorundayız.
    sonsuz, bir, bütün noksan sıfatlardan münezzeh ALLAH inancına ulaşmak için,kendimizi tanımalıyız.insanı tanımadan ,insanın tanıyabileceği şeylerle ilgili yorum yapmak,olanı inkar ettirebilir.zira bizim fikirlerimiz ile kainat anlam kazanıyorsa,biz anlaşılmadan,kainat anlamsız olur.(rastgele,öylesine,amaçsız)
    biz yani insan tanındıkça,kainatta saray olur,bahçe olur,cennet olur.keza cehennem olur...
    _____________________________




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.