Ben gerek gazeteci olarak, gerekse de futbol izleyicisi olarak Emre Belözoğlu'nu hep onun nereden geldiğini, nasıl yetiştiğini, kısacası ruh halini ve yetişme tarzını göz önünde bulundurarak izledim. Çoğunlukla hep Emre’yi "anlamaya” çalıştım. Kriz anlarında, mesela şu son ırkçılık davasında Emre’nin yanında olunmasını savundum.
Çünkü Emre normal bir çocuk olarak büyümedi; gerontokrasiye (gençlere karşı ayrımcılık) teslim olmuş bir ülkede en fazla uğraşılan figürlerden biri oldu. Sadece 16 yaşında Galatasaray formasını giydiğinde değil, daha 12-13 yaşlarında minik takımda oynarken bile şımarma sorularıyla muhataptı.
Gözümüzün önünde geçirdiği 11 yıla baktığımızda (16’dan 27’ye) el birliğiyle ondan bir “ruh hastası” yaratma çabalarımız onun yaptıklarından çok daha ağır basıyor. Gazetecilerden taraftarlara, hatta magazin dünyasına kadar herkes kendi Emre’sini yaratmaya, çekip kendine göre şekillendirmeye çalıştı. Bu ülkede “hain” de oldu, “katil” diye tribünler de inledi. Böyle bir atmosferde kim olsa tutunmakta zorlanır, kendini kolay kolay bulamaz. Yine Emre çok iyi geçirdi bu süreci.
Her şey bir yana, bugüne kadar iki meselede Emre Belözoğlu’nu “anlamak” güçtü. Birincisi malum trafik kazasında. Hep eğer Emre o sabah soyadı Koç, Sabancı, Doğan olan birine çarpsaydı bu konu bu kadar kolay kapatılmazdı. Şartlar aynı olup, Emre suçsuz olsa bile...
Bu da Emre’yle ilgili bir mesele değil aslında; bizimle, kendi iki yüzlülüğümüzle ve bu ülkenin hep güçten, iktidardan korkmasıyla, yoksula ve küçük insana yaşama hakkı tanınmasıyla ilgili...
Bir diğer mesele de bu son kol hareketi... Ben ondan daha zekice, daha yontulmuş bir tepki beklerdim. Böylesi çok avam, çok mahalle kavgası kaçtı. Ki o yıllardır üzerindeki bütün baskılara, kendine karşı oynanan oyunlara yönelik tepkilerinde zekice adımlar attı. Diyelim ki Ünal Karaman onu sakatlamaya çalışıyordu, “Ünal Amca’yla aramızda bir sorun yok” dedi. Bir cümle pek çok eylemden daha etkiliydi.
Derisi kalın olabilir, kulaklarını da tıkayabilir ama kendisine yönelik pek çok eleştirinin kapısını böylece açtı: Batı’dan kültür olarak hiçbir şey almadığıyla başlanabilir.
Milli Takım kampının 13 günü boyunca basında Emre Belözoğlu’na karşı, tıpkı son 11 yılda olduğu gibi sistematik bir saldırı kampanyası vardı. Her türlü spekülasyon, her çeşit üslupla saldırdılar.
İşin garibi Emre bugüne kadar eleştirilere hep olgunlukla yaklaşmış, hep anlamış bir profil çizmişti. Kol hareketi eleştirinin olmadığı Şark kültürün yan ürünü oysa.
Bunca zaman kendini tutup, yıllarca tepki vermeyip şimdi neden patladığı da merak uyandırıcı. Neden; ama onu kim anlayacak ki...
Dün, Serdar Turgut’un konuyla ilgili yazısı anlamlıydı:
“Çocuklara sen yazında geçirirsen, futbolcuya sen de tribünden ağzına geleni söylersen, ayağıyla düşünen adrenalin fazlalı genç de sana eliyle ‘geçirme’ işareti yapar.”
Emre’nin hareketi tartışıldığında, Radikal’in yaptığı soruşturmada söz konusu hareketin muhatabı olduğu söylenen Mehmet Demirkol’un yorumunu okuyunca “İçimden böyle spor yazarına böyle futbolcu” dedim:
“Bu terbiyesiz adam 27 yaşında. (...) İsviçre maçında rakip kovalayan, İngiltere’de hakkında ırkçılık soruşturması açılan, nihayet sahada milli formayla ve kaptanlık bandıyla hareket çeken adam benim milli takımımın kaptanı. Özür diler mi? Dilese de ben kabul eder miyim? Eğer bu ahlak yoksunu adam, bir daha milli takım forması giyerse, onu çağıran da bu suça, bu terbiyesizliğe ortak olacak. (...) Ya maçı kaybetseydik ne olacaktı? Kime çekecekti o hareketi, koridorda Macar mı kovalayacaktı? (...)Yapabilecek mi [İngiltere’deki] basına aynı şeyi? Bekliyorum. Bir gün oynarsa görürüz herhalde.”
Aynı soruşturmada bir de Doğan Koloğlu’nun yorumu vardı:
“Emre (...) içine kapanık, az konuşan, pırıl pırıl bir çocuktur. Önceki gece yaptığı hareket yaşadığı birçok sorunun patlamasıdır. Olaylara onun penceresinden bakmaya çalışacağım. İngiltere’de ırkçılıkla suçlandı, neredeyse ceza alıyordu. Müslüman olarak İngiltere gibi bir yerde yaşamak zordur. Lakin ırkçılıkla suçlanan o oldu. O dönem tepkisel olarak sert bir demeci bile olmadı. Hep içine attı. Sezon başından bu yana sakatlıklar yaşadı. Menajerinin onu gözden çıkardığı konuşuldu. Fenerbahçe’den ve Galatasaray’dan teklifler aldı. Kafası iyice karıştı. Malta maçında ilk 11’de başladı ama Macaristan’a karşı yedekti. Sanki bir şeyleri yeniden ispatlaması gerekiyormuş gibi bir psikolojinin içine girince o hareketi yaptı. Bu tarz olaylarda kişinin gösterdiği tepkinin mantıksal bir sınırı yoktur. Emre gibi Milli Takım’a büyük katkı yapacak bir futbolcuyu biraz mazur görebilmeliyiz(...)”
Spor yazmanın da, sporcu olmak gibi bir kültür işi olduğunu görmek açısından çok manidar bir kıyaslama oldu benim için. ------------------------
İnsan anlamadığı konuda ahkam kesmeye kalkınca böyle başı sonu olmayan hiçbir şey anlatmayan abuk subuk bir yazı çıkıyor ortaya.
Armağan Çağlayan da yazarsa onu da getir Taner.
bu forum neleri gördü ne varki bu yazıda.gayet güzel yazmış
Emre ile Fatih Terim'in haklı olma ihtimalini kaleme alan yazarlar , bu sözcükleri ileride birgün TErim ile Emre beni hatırlarlar ihya ederler diye mi kaleme alıyorlar acaba.
Bence milli bir ayıp yaşandı geçtiğimiz hafta.Baskı altında olmak , insana hayvanlaşma hakkı vermiyor.Milli takımın kaptanı o kol hareketini yapacak kadar düşüyür , medyamızda "acaba Emre bunu niye yaptı?" diyecek kadar yozlaşıyorsa , daha üstüne konuşlacak şey olduğunu zannetmiyorum.
Nobre'yi sahtekarlık tahtına yapıştıran , Kezman'ı küfürbaz eden , Cordoba'yı maç satan sıfatlarını çekinmeden yapiştıran bu medya , Emre'ye " Tüh sana " diyemiyorsa yazıklar olsun
iyide hareketi yiyen yazarın yazılarına baksanıza.emrenin o hareketi yapması bu yazıları yazma hakkı vermez.başta haksız buluyordum emreyi ama sözkonusu şahsın yazılarını okuyunca hak verdim
“Bu terbiyesiz adam 27 yaşında. (...) İsviçre maçında rakip kovalayan, İngiltere’de hakkında ırkçılık soruşturması açılan, nihayet sahada milli formayla ve kaptanlık bandıyla hareket çeken adam benim milli takımımın kaptanı. Özür diler mi? Dilese de ben kabul eder miyim? Eğer bu ahlak yoksunu adam, bir daha milli takım forması giyerse, onu çağıran da bu suça, bu terbiyesizliğe ortak olacak. (...) Ya maçı kaybetseydik ne olacaktı? Kime çekecekti o hareketi, koridorda Macar mı kovalayacaktı? (...)Yapabilecek mi [İngiltere’deki] basına aynı şeyi? Bekliyorum. Bir gün oynarsa görürüz herhalde.”
quote:
Orjinalden alıntı: megi21
iyide hareketi yiyen yazarın yazılarına baksanıza.emrenin o hareketi yapması bu yazıları yazma hakkı vermez.başta haksız buluyordum emreyi ama sözkonusu şahsın yazılarını okuyunca hak verdim
“Bu terbiyesiz adam 27 yaşında. (...) İsviçre maçında rakip kovalayan, İngiltere’de hakkında ırkçılık soruşturması açılan, nihayet sahada milli formayla ve kaptanlık bandıyla hareket çeken adam benim milli takımımın kaptanı. Özür diler mi? Dilese de ben kabul eder miyim? Eğer bu ahlak yoksunu adam, bir daha milli takım forması giyerse, onu çağıran da bu suça, bu terbiyesizliğe ortak olacak. (...) Ya maçı kaybetseydik ne olacaktı? Kime çekecekti o hareketi, koridorda Macar mı kovalayacaktı? (...)Yapabilecek mi [İngiltere’deki] basına aynı şeyi? Bekliyorum. Bir gün oynarsa görürüz herhalde.”
Ben yukarıdaki tespiti doğru buluyorum.Medyada Emre'ye hakkını iade eden tek adamın Mehmet Demirkol olduğunu düşünüyorum.Çok açık söyliim "az bile" yazmış
oray eğinmi ; aydın ve fatih ürek karışımı bi adamın futbol yazısı yazması ilgnç okumaya bile değmezz
Emre'nin yaptığı terbiyesizlik.Ama bu basına hakmıdır ? Haktır.
Emrenin Galatasaraya transferi sözkonusu bu ara. Ben bi Galatasaraylı olarak ne emreyi ne de okanı kabul etmiyorum isterlerse 100 gol atsınlar 100 asist yapsınlar.
bu Mehmet Demirkol hayatında top görmüş mü acaba merak ettim.futbolculuktan falan gelme değil di mi? futbolcu psikolojisini nasıl anlayacak mesela? bizim de elimizden tutsalardı da bizde skor yazarı olsaydık diyorum bazen ya...dünyanın en kolay işi nasıl olsa.bi kamyon yükü de para alıyor bu zırvalamaları için... sallaa sallaa...nereye kadar? sınırı yok abi salla sen...
Emrenin yaptığı hoş bir davranış değildi... ama kalemi alıp da insanların kişiliğine dil uzatmak da doğru değil...oynadadığı futbolu eleştirebilirsin işin bu... elinin kantarı yok adamların...Türkiyede spor basını diye birşey yok skor basını var...
quote:
Orjinalden alıntı: megi21
iyide hareketi yiyen yazarın yazılarına baksanıza.emrenin o hareketi yapması bu yazıları yazma hakkı vermez.başta haksız buluyordum emreyi ama sözkonusu şahsın yazılarını okuyunca hak verdim
“Bu terbiyesiz adam 27 yaşında. (...) İsviçre maçında rakip kovalayan, İngiltere’de hakkında ırkçılık soruşturması açılan, nihayet sahada milli formayla ve kaptanlık bandıyla hareket çeken adam benim milli takımımın kaptanı. Özür diler mi? Dilese de ben kabul eder miyim? Eğer bu ahlak yoksunu adam, bir daha milli takım forması giyerse, onu çağıran da bu suça, bu terbiyesizliğe ortak olacak. (...) Ya maçı kaybetseydik ne olacaktı? Kime çekecekti o hareketi, koridorda Macar mı kovalayacaktı? (...)Yapabilecek mi [İngiltere’deki] basına aynı şeyi? Bekliyorum. Bir gün oynarsa görürüz herhalde.”
İşte bu "kafa" yüzünden statlarda insanlar birbirlerini yaralayıp öldürüyor. Emre o haraketi yapmadan önce Mehmet Demirkol ne yazmış kardeşim okudunuz mu? İnsanın eleştiriye biraz tahammülü olur, kendine biraz saygısı olur.
Bu arada Mehmet Demirkol'u skor yazarı olarak değerlendiren arkadaşa da birşey demiyorum,sadece gülüyorum, zira o böyle durumlardan komedi çıkarmayı iyi başarıyor:)
cümlemin sonunda "Türkiyede spor basını yok skor basını var" dedim yani hepsi benim gözümde aynı Demirkol Fener için güzel şeyler yazıyor diye mi ayırım yapacağım?
he he Demirkol Fener için güzel şeyler yazıyor. Sallamak bedava nasılsa.
tamam bak ne güzel anlaştık.isteyince oluyomuş demekki...