Supermassive Games tarafından geliştirilen ve Bandai Namco tarafından 2022 yılı içerisinde yayınlanan seçim odaklı, hikaye, gerilim oyunu The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me, bizleri bir grup belgeselci ile buluşturuyor.
Başımıza kötü kötü olayların geldiği bu yapım içerisinde her nereye burnumuzu sokarsak orada bir tuhaflık ortaya çıkıyor. Gerilim düzeyinin alçaktan yukarıya doğru artış gösterdiği bu yapım içerisinde bizleri genel olarak jumpscare tarzı korku kısımları bekliyor. Bir grup belgeselci ile yola koyulduğumuz bu macerada, üyesi olduğumuz programın geleceğini burada şekillendirmeye çalışıyoruz. H.H. Holmes cinayetinin arka planında yaşananları bir belgesel mahiyetinde anlatacağımız bu yapım içerisinde aslında belgesel konusu biz oluyoruz.
Reytingler yükselsin
The Dark Pictures Anthology serisi içerisinde yer alan bu yapım bizlere sinematik bir gerilim macera deneyimi yaşatıyor. Oyun içerisinde atıldığımız bu macerada bir belgesel programımız bulunuyor. Ancak bu belgesel programının yeni bir kana ve dokunuşa ihtiyacı var. Reytinglerin oldukça düştüğü bu dönemde yeni bir belgesel konusunun ve ilgi çekici bir içeriğin bulunması gerekiyor. İşte burada biz devreye giriyoruz. Bir belgesel grubu olarak farklı cinayetlerin işlendiği bir kaleye davet ediliyoruz (Tabi başvuru yaptıktan sonra).
Aradığımız fırsatın bu olduğunu düşündüğümüz yere giderek buraları incelemeye koyuluyor, kamera açılarını mekana giriş yapmadan önce kafamızda kurmaya başlıyor, kameraların odağını ve seyircilerin ilgisini bu cinayet dolu mekana vermeye çalışıyoruz.
Bu yapım ile beraber atıldığımız bu macerada karşımızda giriş yapacağımız ve cinayetlerin işlendiği bir kale bulunuyor. Tabii bu kale içerisinde korku oyunlarından aşina olduğunuz ve kapısını aralayabileceğimiz birçok oda, yeri geldiği zaman bizleri kapana sıkıştıracak hareket eden duvarlar, tuzak dolu bölgeler ve daha fazlası yer alıyor. Reytingleri yükseltelim derken başımıza büyük bir bela aldığımız bu yapım içerisinde sürekli olarak arkamıza bakmadan kaçacak, düz koridorlarda ayağımızı bilerek yere takıp düşecek ve gerilimi hat safhada yaşamaya çalışacağız. Bazı mantık hatalarının ve yer yer bizleri sıkan bir yapının olduğu yapımda karakterlerin hayatta kalması veya ölmesi tamamen bizim elimizde.
Seçim odaklı sinematik bir deneyim
Serinin önceki oyunlarında olduğu gibi bu yapımda da bizleri sinematik ve seçim odaklı bir macera bekliyor. Hikayenin ve maceranın ön planda olduğu bu yapım içerisinde seçimlerimiz hem sonuca hem de karakterlerin ilerleyişine etki ediyor. Oyun içerisinde vereceğimiz kararlar ile karakterleri kurtarabiliyor veya onları hazin bir sona doğru götürebiliyoruz. Bunların tamamen elimizde olduğu bir yapıyı bünyesinde barındıran bu oyun sinematik anlatımlarıyla ön plana çıkıyor ve hikayeyi de oradan bizlere açmaya başlıyor. Temponun yavaştan yukarıya doğru ilerleyiş gösterdiği bu oyunda arka planda bir katil bulunuyor. Biz de bu katilden kaçmaya ve kurtulmaya çalışıyoruz
Katilin bizi sürekli koşturduğu ve koşturmaktan zevk aldığı bir yapım
Oyun içerisinde belgesel programımızı şaha kaldıracak bir konu bulduktan sonra yukarıda da bahsettiğim gibi bir otele geliyoruz. Cinayetlerin işlendiği ve seri katilin yer aldığı bu otel içerisinde burayı hem izleyicilere anlatmak hem de kan donduran olayları sunmak için maceraya atılıyoruz. Ancak bu otelde beklenmedik olaylar meydana geliyor ve gariplikler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Oyun içerisinde atıldığımız bu macerada aslında otel içerisinde yeni bir katil baş gösteriyor ve bu katilden kendimizi korumaya ve kurtarmaya çalışıyoruz. Otelin içerisine hapsediliyoruz ve bu esnada artık hikayemiz ve olayımız başlamış oluyor.
Her bir karakteri oyunun izin verdiği takdirde kontrol edebildiğimiz bu macerada temel olarak arkamızda bir katil bulunuyor, bu katilden kaçmak ve onun tuzaklarından kurtulmak tamamen bizim işimiz. Dolayısıyla katil yer yer kendini gösteriyor ve arkamızdan koşarak değil de sadece yürüyerek ilerliyor. Bizim depar attığımız ancak katilin sürekli olarak yürüdüğü bu yapımda katil her zaman önümüze kesebiliyor ve kullandığı kestirmelerle adeta tepemize binebiliyor.
Ara ara düz yolda yerlere düştüğümüz ve süründüğümüz bu yapım içerisinde katil sadece koşturmaktan zevk alıyor ve o çaresizliği hissettiğimiz anı görmek istiyor. Bu durumdan zevk alan katil ile gerilim anlarına giriş yaptığımız oyunda her bir karakteri kurtarmak ve çıkış yolu aramak durumunda kalıyoruz.
Korku anları jumpscare
Oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi gergin hissedeceğiz ve diken üstünde olacağız. Ancak bu diken üstünde olma durumu sadece jumpscare olayından kaynaklanıyor. Yani oyunda ani olarak bir şey karşımıza çıkıyor ya da ani bir yüksek ses bizim irkilmemize sebep oluyor.
Oyundaki korku dolu anlar tamamen bundan ibaret. Öteki kalan kısımlarda ise sadece gerildiğini hissedebilirsiniz ancak korkmazsınız. Dolayısıyla oyun bize ara ara jumpscare unsurları çıkararak korkmamızı sağlıyor. Hatta bunun dozu sonlara doğru artıyor.
Karakterlerin her birini kontrol edebiliyoruz
Oyunda yukarıda da bahsettiğim gibi bu gerilim dolu anlarda yer yer farklı karakterlerin kontrolünü elimize alabiliyoruz. Ancak bu geçişler kendi isteğimiz doğrultusunda olmuyor. Sadece oyunun izin verdiği takdirde bizlere sunuluyor. Oyun içerisinde grupta yer alan karakterler ayrı düşebiliyor, katilin koşturduğu karakterler farklı olabiliyor ve biz de o karakterlerin kontrolünü elimize alabiliyoruz. Dolayısıyla grupta bulunan tüm karakterlerin kontrolü elimize geçiyor, yer yer bunları kullanıyoruz ve onların gerek karakteristik özelliklerinden gerekse atletik özelliklerinden faydalanabiliyoruz.
Elleri armut toplayan grup üyeleri
Oyunda her bir karakterin ve her bir belgesel üyesinin farklı özellikleri farklı karakterleri yer alıyor. Ancak kontrolü elimize aldığımız karakter dışında herhangi bir karakter hareket etmiyor. Oyun içerisinde dikkatimi çeken noktada bu oldu. Örneğin bir alandayız, bu alanı araştırmaya koyuluyoruz ve yanımızda bir arkadaşımız bulunuyor. Bu arkadaş hiçbir şekilde bize yardımcı olmuyor ve bu gergin dolu ortamda sadece etrafına bakmakla yükümlü. Bu esnada sadece etrafı gözetliyor ve bizim ne yaptığımıza bakıyor, belki de yaptığımız şey üzerine düşünüyor kim bilir... Bunun dışında herhangi bir yardımcı olma durumu bulunmuyor. Sanki o bu durum içerisinde yer almıyor da sadece izleyici olarak katılmış gibi.
Bu durum bazı kısımlarda o kadar boğucu hale gelebiliyor ki yapacağımız hamlelere engel bile olabiliyorlar. Örneğin bir kapıdan geçmek üzereyken iki karakter o kapının önünde duruyor ve geçmemi engelliyor. Dolayısıyla yer yer de sinir bozan durumlar meydana geliyor diyebilirim. Zaten hiçbir şekilde yardımcı olmayan bu karakterler üstüne bir de bizlere engel olmaya çalışınca ara sıra tabii ki sinirlerimize hakim olamıyoruz.
QTE sistemi elbette
Korku serisi içerisinde yer alan bu yapımda karakterleri tabii ki belli alanlarda ve belli bölgelerde kontrol edebiliyoruz. Onların dışında sürekli olarak sinematik izleme deneyimini elde ediyoruz. Oyunda karakterleri kontrol ettiğimiz esnada etrafı keşfedebiliyor, çeşitli notlar bulabiliyor ve geçmişe dair izleri açığa çıkarabiliyoruz. Hem hikaye anlamında hem de içinde bulunduğumuz durumu anlamak için bu notları ve eşyaları bulabiliyor, bunlarla etkileşime geçebiliyor ve araştırabiliyoruz.
Oyun içerisinde herhangi bir aksiyon veya dövüş unsuru bulunmuyor. Bunun yerine tamamen karşımıza çıkan tuşlara hızlıca basma mekaniğine sahip QTE sistemi bulunuyor. Bu sistem tuzakların olduğu veya katille mücadeleye girdiğimiz zamanda genellikle karşımıza çıkıyor. Örneğin katilden kaçarken kütüğün üstünden atlamak durumunda kalıyoruz. Bu esnada karşımıza bir tuş çıkıyor ve bu tuşa hızlıca basmamız gerekiyor. Aksi takdirde kütüğe ayağımız takılıyor ve yere düşüyoruz. Bu da karakterin gidişatına olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla bu durumlara da oyun içerisinde dikkat etmemiz gerekiyor.
Kim öle kim kala
Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi seçim odaklı bir yapı mevcut. Seçimleri tamamen bize bırakan bu yapımda hangi karakterlerin hayatta kalacağını hangi karakterlerin öleceğini aslında seçimlerimiz karar veriyor. Dolayısıyla oyunda belli aralıklarda ve belli zamanlarda seçimler sunuluyor. Bu seçimler sayesinde bir karakterin gidişatını belirleyebiliyor ve onu ölüme veya aydınlığa götürebiliyoruz.
Oyunda yer yer zor seçimler bizlere sunuluyor, gerçekten de bunları düşünmek için kafa yorduğumuz anlar da oluyor. Dolayısıyla oyundaki bu seçimlere çok özen göstermeniz ve üzerine birazcık düşünmeniz gerekiyor. Oyun içerisinde birçok son bulunuyor ve mutlu sona ulaşmak için tüm karakterlerin hayatta kalması gerekiyor. Tüm karakterlerin hayatta kalması için de bizim seçimlerimizi doğru bir şekilde yapmamız lazım.
Tuzaklarla dolu odalar
Katilden kaçmak bir yana dursun tuzaklarla dolu odalar sık sık karşımıza çıkıyor. Oyun içerisinde hangi kapıyı açarsak arkamızdan kitleniyor ve sürekli olarak bir dramanın içerisine giriş yapıyoruz. Bu drama içerisinden kurtulmak için çeşitli çabalar sarf etsek de sonunda katil yeni bir kapı açarak bizim buradan kurtulmamızı sağlıyor. Katilimizin bizlere sunduğu bu psikolojik deneyim sayesinde bir ileri iki geri devam ediyoruz. Oyun içerisinde sürekli olarak farklı farklı sürprizler de bizleri bekliyor. Tam o anda artık işimiz bitti dediğimiz anda ya biz bir çıkış yolu buluyoruz ya da katil bize yeni bir kapı aralıyor. Dolayısıyla oyun içerisinde sürekli olarak "aa" "aha" gibi tepkiler verebilirsiniz.
Korku evi deneyimi
Adeta bir korku evi deneyimi yaşadığımız bu yapım içerisinde grubumuz ile beraber sürekli olarak ayrı düşüyor, ayrı düştüğümüz esnada çığlıklarımıza (karakterlerin tabii ki) hakim olamıyoruz. Oyun içerisinde bulunan karakterler ile çıkış yolunu aradığımız bu yapımda her bir karakteri farklı kişilik özellikleri bulunuyor. Bir karakter yüksekten korkuyorsa diğer bir karakter ise kapalı alandan korkuyor. Dolayısıyla bu konuları göz önünde bulundurarak ilerlemeye çalışıyor ve yapacağımız hamleleri ve seçimleri bu durumlara göre ölçüp biçiyoruz.
Oyun içerisinde verdiğimiz kararlar ile grup üyesi aralarında tartışmalar da çıkabiliyor. Bu durumdan ötürü seçimleri düşünerek yapmamız gerekiyor. Bir karakter ile aramızın iyi olması veya kötü olması aslında bir nevi seçimlerimize de bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Dolayısıyla bir karakter ile sürekli olarak zıt gidersek oyunun sonucuna etki ediyor ve o karakterle olan bağımız eskisi kadar iyi olmayabiliyor.
Bir grup belgeselci ile atıldığımız bu macerada birçok kapıyı aralıyor, geçmişe ait sırları açığa çıkarabiliyor, birçok nesne ile etkileşime geçebiliyor ve gergin bir atmosfere giriş yapıyoruz. Seri içerisinde yer alan bu yapım bana göre diğer oyunlar arasında sönük kalmış durumda. Gerek hikayesi gerekse karakterlerin ifadeleri bana göre biraz donuk kaldı. Yer yer mantık hatalarının da içerisinde yer aldığı bu yapım içerisinde sıkıcı anlar da bulunuyor. Sürekli olarak kaçmayı seçtiğimiz, katilin bundan zevk aldığı ve düz yollarda takıldığımız bu yapım Steam üzerinde şu anda 479 Türk lirasından (incelemeyi yazdığım dönem, bu fiyat değişkenlik gösterebilir) satışta. Bu arada küratör yani anlatıcı abimize laf etmiyoruz.
Oyun biraz testere filmine benzemiş. Değişik onları olan, ve sonları iyi bağlanan güzel bir oyundu bence.
Daha iki gün önce bu oyunu PS4'te oynayıp bitirdim, iyi tesadüf oldu :D. The Dark Picture önceki oyunlarının oyundan çok interaktif film diyebilirim. Bu oyun daha çok oyuna benziyor. Çok garip bir benzetme olacak ama GoW gibi platformdan platforma zıplayıp, Last of Us veya Uncharted gibi etkileşime geçebildiğimiz kutular çekip üstüne çıktığımız sekanslar sayesinde full ara sahne izleyip boğulmadan ufak aralar verebiliyorsunuz. Bundan sonraki çıkacak oyunu uzayda geçecek, Telltale games ile aynı kaderi paylaşmamak için her oyunda daha fazla üzerine koyuyorlar umarım başarılı oyunlar ile karşımıza çıkarlar. Böyle arada uzanıp hikâye ve seçim tabanlı oyunlar oynamak güzel oluyor.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme