AKSUNGUR SİHA, KGK-SİHA-82 atışında tam isabet elde etti

Yerli füze ve bombalar noktasında artık belli bir ritim yakalandı,bu çok güzel bir gelişme.

Tusaş ve Bayraktar hava araçlarınında bu akıllı mühimmatları çok başarılı şekilde kullanması savuma sanayisinde ilerisi için daha umut verici projelerede ilham veriyor.

Hava saldırı araçlarında elinizdeki adetlerin çok büyük bir anlamı yok,önemli olan mühimmatlar konusunda süreklilik arz edecek üretimleri yapabilmekdir.Roketsan bu noktada gereksinimleri karşılayacak potansiyele eriştiği içinde Tusaş hava araçlarının yetkinlikleride artıyor.

Son karabağ savaşında 44 gün boyunca durmadan bomba atan sihalar savaşın seyrini değiştirmişti çünkü mühimmatlar konusunda problem yaşanmadı.

Bu duruma farklı bir örnek vermek gerekirse Hindistan tüm hava saldırı araçlarının durmadan savaşması halinde sadece 14 günlük mühhimatları olduğu verilerle ortaya çıkınca şuan mühimmat artırımı için kapasiteleri yükseltmek adına büyük bir savunma sanayi atılımı yapıyor.

yapma yaw.

ne hikmetse bütün bu füzeleri ilk amerika, sonra kore ve ardından biz yapıyoruz. ne hikmetse 20 yıllık amerikan mallarını arka arkaya patlatıyoruz kore'nin ardından  

senin görevin Esat'a ve Rus'a bu bombalarla kafa tutmak. O rus uçağını da zaten amerika'nın haberi olmadan düşürdün değil mi?

mete yarar gibi adamsın gülüyorum sadece...  

Roketsan'ı bir gez,ürünlerini gör,araştırma yap sonra kimin komedi olduğunu anlarsın..

2021 yılı için savunma sanayisine hazineden aktarılacak miktar 17.7 milyar dolar olarak açıklandı...Bu rakam geçen yıla göre pandemiden kaynaklı %5 kadar düşüş gösterdi..

Bu rakamın dışında savunma sanayisinde yer alan özel sektör ve vakıflar gibi irili ufaklı iştirakçilerin harcamaları dahil edildiğinde toplam rakamın 21 milyar dolar olacağı söyleniyor..

Zaten Türkiye 2010-2020 yılları arasında daha önceki dönemlere görede %77 lik bir oranda savunma sanayisine mali akış sağladı.

savunma sanayisi kısmı her ülkede "partiler üstü" bir durumdur ve ödenekler kısıntıya gidilse dahi ödenir..Yukarıda da belirttim,bu alanda özel sektörlerde iş yapıyor,yani sadece savunma saniyisnde boy göstren,ürün çıkaran firmalar var dolayısıyla sizin siyasi söyleminiz yanında bu alanda verilen ve verilecek meblağlar daima olacaktır...

Gezeyim ee?

yunanistan sanki Almanya'dan hazır tırla roket mi alıyor sanıyorsun sen? neyin kafasındasın ya?

ham maddeler yüklenir, kullanılacak ülkede varsa o ülkenin tedarikçisinin belli yüzdesi alınarak , teknoloji paylaşımı olmadan üretim tesislerinin gerekirse kurumları da yapılıp satılan ürünün üretimi gerçekleştirilir. sen hiç tır sırtında gümrük kapısında tank gördün mü? Ancak denizden ki o da güvenli limanlardan. adam salak değil bir tır sırtına yüklesin yüksek teknoloji ürününü. gerçi senin kafandakiler amerika'nın f35 teknolojilerini internete bağlı windows10 yüklü pclerde tuttuğunu sanıyorsun ya :D

sizin watsapp gurubunuzun başında mete yarar mı?  

nerede kalmıştım? hızı almışken sağdan soldan yardırayım ...

peki 2019 da Almanya'dan 300 milyon euroluk ( 3 trilyonluk) ne aldın?

peki 2019 da Hollanda'dan 150 milyon euroluk (eski para ile 1,5 trilyon liralık ) ne alıyorsun bremın?

peki amerikadan her sene 500 milyon euroluk (eski para ile 5 trilyonluk liralık) neler aldın bremın?

bak daha norveç, israil vs koymadım ha.

2018 de 1 milyar euro (10 trilyon dolar)

2019 da 1 milyar euro (10 trilyon dolar) olmak üzre sadece son 2 yılda 20 trilyon lira ile bu elin ecnebisinden neler aldın?

bizi mi yiyorsun mete yarar'ın yan çarı !

sen olayları ona buna atıf edip algı kasacağına savunma sanayisinin genelinin yurtdışı bağımlılığının kaç olduğunu öğren bence sonra tafra yap..

saydığın ülkelerin kaçı yurtdışına bağımsız şekilde üretim yapabiliyor? her ürünün belirli yüzdesi yurtdıışından temin edilmesi gayet doğal olup süper güç dediğimiz ülkeler dahi toplam savunma üretimlerinde %81 ile maksimum %93 arasında yerlilikle çalışır,süper güç olmalarının sebebi budur.Bizim savunma sanayimizde üretilen her üründede belli bir yüzde yurtdışından çeşitli özel sektör iştirakleri ilede getirilir ve bu ürünlerde tek bir ülkeye bağımlı kalınmaz (spesifik birkaç ürün hariç).%100 yerli savunma sanayisi olan ülke yoktur ,olmasıda mantıken mümkün değildir..

Yunanistan demişsin; bu ülkenin savunma sanayisi şuan yüzde kaçı yurtdışına bağımlı git araştır sonra gel konuş..adamlar ülkelerinin geleceğini resmen ipotek edip topraklarını adeta cephaneliğe çevirdiler Türk korkusundan..silah ve mühimmat almaklada yetkinlik kazanılmaz.Nato içinde etkin ve yetkin ülkeler içinde Türkiye kaçıncı onada bak istersen..

söylemlerinin hepsi algı kasmaya yönelik,rasyonellik yok,veriyle neyin ne olduğunu ortaya koymak yok..sana göre ülkenin savunma sanayisinin her bir dalı %100 yurtdışına bağımlı? ürettiği ürünlerde çöp?

daha bugün filipinlere atak helikopteri anlaşması imzalandı,geçtiğimiz günlerdede ukrayna ilede yeni askeri anlaşmalar yapıldı.Hatta ukrayna ordusunun yaklaşık %85-90 kadarının telsiz ve görüş gibi ekipmanları için uzun vadeli şekilde aselsanla anlaşıldığınada inanmassın sen..

Birde her ülke için geçerli olan bir "teknoloji transferi" kavramıda vardır,bundanda bi habersin eminim..Bak sana başka bir tarih bilgisi vereyim; ABD 2.dünya savaşından sonra uzay ve havacılık alanında ilerlemek adına almanyada v2 roketlerinin mucidi faşist nazi subayı Wernher von Braun'u ABD vatandaşı yapıp nasa'nın başına getirdi,yani dün savaşta acımasız bir katil nazi subayını ertesi gün aklayıp kendi çıkarına kullandı,o adamında geçmişi unutturuldu..Bu tip şeyler her ülkede yapıldı,Türkiye'de yapıyor çünkü yetkinlik kazanmak içinde bunların olması lazım.şuan Türkiye'de g.kore den ukraynaya kadar bir çok farklı ülkenin savunma sanayisinde bulunan firma ve şahıslarla çalışılıp ihtiyaçlar için üretilecek silah ve araçlar nezlinde teknoloji transferi yapılıyor..

klasik örnek TB2 sihalar mesela,%96 sı yerli üretiliyor.sihaları biz icat etmedik ama şuan dünyada ilk 3 de bir ülkeyiz ve siha teknolojisi kavramınıda değiştirk tüm dünyada..böylesi bir çok ürün çıkarıyor savunma sanayi ama şuraya şu kadar harcandı,buraya bu kadar verildiylede bir adım ileri gidemez bu kafayla.şu alanda yıllarca dünyanın gerisinde kaldık,hiçbir şey üretmedik,yapamadık,yaptırmadılarda..30 yıl önce 4 helikopteri abd baskısıyla azerbaycana gönderemeyen bir ülkeyken 30 yıl sonra karabağ savaşının kaderini belirleyen Türkiye haline gelindiyse bu uğurda yerlisi yabancısı emek verip çalışan herkese teşekkür etmek varken "onlar yapmıyor,yapamazlar" zihniyetinde olacaksakda zaten konuşmayalım çok fazla..güneş balçıklada sıvanmaz,herşey ortada...

Konu dönüyor dolaşıyor yine ekonomiye geliyor

Yunanistan'ın bize karşı güç elde etmek amacıyla topraklarını cephaneliğe çevirdiği doğrudur. Adaları işgal etmelerindeki sebepte savaşta az buçuk stratejik üstünlük kazanmaktır diye düşünüyorum. Yani ne kadar çok çevreleyip namlu doğrultursak, o kadar fazla vururuz mantığı.

Ancak tüm bunlara rağmen Yunanistan tek başına Türkiye'ye savaş açamaz. Onlara o silahları verenlerin planıdır bu asıl, yani yunanistan, onlara bu silahları verenlerin devasa bir askeri karargahı konumunda. Klasik kukla bir devlet yani.

Bundan ötürü merak ediyorum, yunana bu kadar silah vermeleri, orta veya uzun vadede bize açılacak olan toplu bir savaşın hazırlığı olabilir mi? ABD veya birkaç Avrupa ülkesinin birlik olup bunu yapması lazım. Çünkü yunanistan tek başına Türkiye ile savaşmak için silah toplamıyordur, istediği kadar toplasın tek başına o savaşı kaybedeceğini bilir çünkü. Arkasındakilerin bir planı var, çok pis patlak verebilir yanımızda da kimse olmaz muhtemelen.

yunanistan-TÜrkiye savaşı tamamen bir ütopyadır zira iki nato ülkesini başta abd savaştırmaz ancak birbirine düşürerek çıkar amacı gütmek ister,bu hep böyle oldu.90lardaki kardak krizinide en son kertede abd araya girerek engel oldu ama son ana kadarda iki ülkenin tansiyonunu yukarı çıkarıp güç dengelerini kendilerince kontrol ettiler.Bu tip durumlarda da kazanan hep abd olmuştur.

Yunanistanın son zamanlardaki aşırı silahlanmasını ben şahsen yunanlıların bize savaş açmak,konvansiyonel bir çatışmaya girmek için yaptığını düşünmüyorum,olay tamamen duygusal ve siyasi bir durum.

Siyasi tarafı,yunanistan yönetiminin aşırı faşist ve yayılmacı politikalarını (ege ve akdenizde) gerçeğe dönüştürmek üzerine kurulu.miçotakis yönetiminin hayali ege ve akdenizde "helen ırkı" hayali olan enosisi gerçekleştirmek ve bunun içinde kendisini ab-abd ekseninde siyasi anlamda destek almak ve akabinde askeriyesindeki eksiklikleri gidererek güçlü hissetmek düşüncesine dayalı.Zaten şuan yunanistan siyasi olarak ab ve abd güdümüne tamamen girmiş durumda zira askeri alanda yaptığı büyük meblağlı uzun vade anlaşmalar ülkenin gelecek "en az" 50 yılını ipoteğe bağladı ve tüm askeriyesini %90 oranında dışa bağımlı hale getirdi.Yunanlıların ekonomisi ise böylesi boyunu aşan bir askeri harcamaları sürdürmeye yetmez orta-uzun vadede.Bu noktada asıl kazanan yine abd oldu,bir sürü üs kurdu ve çoğu maliyetleri yunan tarafına yıktı.

Duygusal açıdan bakıldığı zaman yunanistanın hafızası hala 74 harekatının komplekslerini yaşamakta.O günün şartlarında yunanlılar hiçbir şey yapamadı ve kıbrısı kaybettiler.Hiç olmayacak zanettikleri bir harekatın hayal dahi edilemeyecek şekilde kendileri çaresiz,umutsuz ve güçsüz hissetmelerine sebeb oldu.Bu duygusal çöküş sonrası yunanistan 74 sonrası tüm gücünü siyasi anlamda destekler kurmaya ayırdı.Önce çıktığı natoya kendi kabul etirdi ve hemen ardından ab ye sokuldu.Bu süreçler sonrası yunanistan politik anlamda Türkiye'yi her zaman köşeye sıkıştırma siyaseti uyguladı.TÜrkiye'ye düşman her örgüt ve kişiye kucak açtı,eğitim verdi.Askeri anlamda ise TÜrkiye kadar güç yakalayamadı ama şimdi o gücü ülkelerinin tapusunu ipotek edecek kadar gözlerini karartılar çünkü Türkiye'nin askeri becerileri,teknolojisi son yıllarda seviye atlamaya başladı.Yunanistanda vites yükseltmek zorunda kaldı çünkü askeri anlamda kendilerini güçsüz görmek istemiyorlar,bu yüzdende olmayacak bir kumar oynadılar.

Gelinen son kertede ise akdenizdeki politik konjonktür yunanistanın alehine dönmeye başladı.Libya'da Türkiye'nin ağırlığı artıp üstüne mısır ve israil ilede ilişkilerin düzelme sürecine girmesi yunanistanı telaşlandırıyor.Yunanistanın şuan isteği ab ve abd nezlinde Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak ve askeri anlamda ege ve akdenizdeki varlığını olabildiğince azaltmak üzerine kurulu.Bu süreçtede yunanistan kapılarını abd üslerine açıp yine abd üzerinden Türkiye'ye sopa göstermek ancak son zamanlarda yunanlılar şunuda gördüki istedikleri her şeyi yapacak ab ve abd tarafıda yok.Geçen hafta süpriz şekilde yunanistan başkanı miçotakisin erdoğan ile birebir görüşme talebinde bulunması ve sorunları çözmeye yönelik adım atmak istemeside asıl istediklerini yapamayacaklarını hissetikleri için biraz zaman kazanma üzerine kurulu siyaset izlemek istemelerinden kaynaklı.Yani yunanistan kendilerine izin verilse dahi şuanki mevcut askeri donanımlarıyla Türkiye ile kora kor şekilde "10 gün dahi bile" savaşacak becerisi ve ekonomisi yok zira her uçağının maliyetleri,mühimatları ve füzeleri "tamamen dışa bağımlı" bir ülke.ABD de bunu bildiği için yunanistana "fazla yükselme,senin askeri becerilerin bir yere kadar ama Türkiye'nin farklı,onlara yara açabilirsin ama sende büyük kayıplar verir ülkeni kaosa sokarsın" diye telkinde ediyorlardır benim görüşüm dolayısıyla abd ne yunanistanı nede Türkiye'yi kaybetmek istemez ancak abd nin yunanistana çöreklenmesi ilerde avrupa içinde sıkıntı doğurabilir zira her ne akdar nato içinde olsalarda özellikle bu durumdan almanyanın rahatsız olduğuda bilinen bir gerçek.abd nin bu üsleri şuan görünürde namluları doğuya baksada ilerde o namlular batıyada çevrilebilir.AB si NATO su dediğimiz yapılardada her zaman çıkar ilişkileri vardır,o ilişkiler bozulduğu anda işlerin rengide değişir,birazda böyle algılamak lazım ancak abd ninde yunanistanı gelecek yüz yıl boyunca kendi himayesine alıp kullanacağıda kesindir ve bu doğu yada batı ekseninde olsun farkta etmez..

Ben yakın dönemde ingiltereninde kontra hamlelere başvuracağını düşünüyorum.özellikle kıbrıs konusunda hem yunanistanın bu çakal siyasetine ders olması hemde abd ye mesaj vermek adına KKTC nin resmen tanınmasını sağlayacak adımları atıp ilk eden ingiliz kraliyetinin KKTC yi tanınması yüksek ihtimalle bu yıl gerçekleşebilir,ingiltere böyle bir hamle yaparsa arkadan birçok ülkede KKTC yi tanıyacaktır,böylece yunanistana büyük bir tokat ve abd yede ciddi bir mesaj verilecekdir bölgede,benim şahsi görüşümde bu yönde.